Bilim/Teknoloji

4 Mayıs 2023

Yazdır

İmardan önceki hayati aşama

Eviniz depreme dayanıklı mı? Binanın inşa edildiği zeminin durumu ne, sıvılaşma var mı? Yaşadığınız bölgenin imar planı hazırlanırken, bu bölgedeki ve zemindeki riskler göz önünde bulunduruldu mu?

Türkiye’de, bu soruları aklından geçirmeyen kimse yoktur herhalde. Çünkü Türkiye depremlerden sellerin, doğal afetlerin çok sık yaşandığı bir ülke.

Aslında bir yerleşim için imar planı hazırlanırken tüm riskleri ölçen ve buna uygun verileri ilgili makamlara sunan bir mekanizma mevcut: Yerbilimci Prof. Dr. Naci Görür’ün, 6 Şubat’taki depremlerde büyük yıkım yaşayan 11 ilde yeniden inşa edilen bölgeler için söylediği, “Bölgenin tümünde mikro-bölgeleme çalışması yapmadan yerleşim alanları için yer seçilmemeli ve inşaata başlanmamalı” uyarısıyla kamuoyunun dikkatini çeken mikrobölgeleme…

Peki, bu nedir, neden gerekli? Türkiye’de zorunlu mu? Ne işe yarıyor?

Mikrobölgeleme nedir? Neden gerekli?

Mikrobölgeleme (İng. Microzonation); en genel tanımıyla mevcut veya yeni açılacak yerleşim alanlarındaki olası tüm tehlikeleri belirlemek, yerel zemin ve tehlike koşullarının yansıtıldığı haritaları üretmek demektir.

Mikrobölgeleme etüdü, arazinin jeolojik açıdan modellemesinin çıkarılmasını, onunla ilgili her türlü araştırma, analiz ve sentezleri içerir.

Mikrobölgeleme etüt çalışmalarının hedefi çarpık kent yapılaşmasını engellemektir. İmar planına esas yerleşime uygunluk değerlendirmelerinde tehlikeyi belirler ve risk azaltma planları sunar. Şehrin yeniden yapılandırılması aşamasında sağlıklı hedefleri işaret eder.

Doğal afet tehlikeleri ve yerel zemin sorunlarını belirlemeyi, dolayısıyla yeni mekânsal alanların seçiminde kılavuz niteliği taşıyan yerleşime uygunluk kriterlerini ortaya koymayı amaçlar.

Mikrobölgeleme etüt çalışmaları uzmanlık gerektiren çalışmalardır. Bu çalışmalar sonucunda elde edilen harita ve raporlar, deprem ve diğer afet zararlarının azaltılmasında etkin ve akılcı yol olan, her tür ve ölçekteki planlama çalışmalarına girdi sağlar.

Çalışma sonucunda elde edilen sayısal haritaların coğrafi bilgi sistemleri kullanılarak yapılması, bütünleştirme, saklama ve yeniden değerlendirme açılarından büyük kolaylık sağlayacağı için tercih edilmelidir.

Mikrobölgeleme etüt çalışmaları bir ilin gelişme planı veya çevre düzeni planlarının hazırlanmasına esas olmak üzere hazırlanabileceği gibi, imar planlaması amacıyla da daha büyük ölçekte ve daha detaylı olarak hazırlanabilirler.

Sağlıklı ve güvenli yaşam alanları

Özellikle Amerika, Yeni Zelanda, Japonya, İtalya gibi doğal afet tehlikelerinden oldukça etkilenen ülkelerde artan nüfus ihtiyacına yönelik konut, hastane, okul, sosyal tesis, fabrika vb. gibi ihtiyaçları karşılayabilmek amacıyla ihtiyaç duyulan yeni yerleşimlerin konumlandırılmasında jeolojik açıdan bilimsel bazı altlık verilere ihtiyaç duyulur. Böylece planlama yapılacak yeni yerleşim alanlarındaki jeolojik tehlike, afet riskleri ve yerel zemin koşulları belirlenerek yerleşime uygunluk durumu değerlendirilir; imar planları yönlendirilir; sağlıklı ve güvenli yaşam alanlarının teşkil edilmesi sağlanır.

Bu raporların bir diğer işlevi ise yapı üretim süreçlerinde yapı güvenliğini sağlamak amacıyla hazırlanan Zemin ve Temel Etütlerini yönlendirmesidir.

Mikrobölgeleme etüt çalışmaları, sürekli artan nüfusa bağlı olarak ihtiyaç duyulan yeni yerleşimlerin planlanmasında 3194 Sayılı İmar Kanunu’na bağlı Mekânsal Planlar Yapım Yönetmeliği gereğince hazırlanması zorunlu hale getirildi.

17 Ağustos Depremi sonrasında konuya ilişkin “10 No’lu Genelge” olarak bilinen 15 Ekim 1999 tarih ve 12297 sayılı Genelge ile deprem bölgesindeki belediyelere mevcut imar planlarını yaptıracakları İmar Planına Esas Jeolojik-Jeoteknik Etüt Raporlarının sonuçlarına göre revize etme zorunluluğu getirildi. Tüm belediyelere zorunlu hale getirilmesine olanak sağlayan 3194 Sayılı İmar Kanunu’na bağlı Mekânsal Planlar Yapım Yönetmeliği 14 Haziran 2014’te yayınlandı.

Hazırlanan bu mikrobölgeleme etüt raporları neticesinde yeni yerleşim alanları hakkında “Uygun Alanlar”, “Uygun Olmayan Alanlar”, “Önlemli Alanlar” şeklinde yerleşime uygunluk değerlendirmeleri yapılır.

Mikrobölgeleme etüt çalışmaları sonucunda yerleşime uygunluk bilgisine ulaşılır. Bu bilgiler, doğal afet tehlikelerine karşı oluşturulacak yeni yerleşim alanları tasarlanmadan önce, yerel yönetimlere, şehir ve bölge plancılarına, mimar ve mühendislere kılavuz niteliği taşır.

Ekonomik ve sosyal kayıplar

Mikrobölgeleme etüt çalışmalarının amacı, oluşabilecek doğal afetlerin yerleşime uygunluğa etkisini ölçmektir aynı zamanda… Doğal afet, doğanın kendi davranışlarından kaynaklanır; fakat doğanın davranışları karşısındaki insan unsuru da bu tür ani gelişen doğal afetlerin tetikleyicisi olabilir. Dere yataklarının ıslah edilmesi, çarpık kentleşme gibi.

Ani gelişen doğal afetler; deprem, sel, su taşkınları, toprak kaymaları, kaya düşmeleri, çığ, fırtınalar, hortumlar, volkanlar ve yangınlar olarak sıralanabilir.

AFAD Planlama ve Risk Azaltma Daire Başkanlığı’nın sunmuş olduğu 2020 yılı doğa kaynaklı olay istatistiklerine bakıldığında, 2020 yılında vuku bulan 905 doğal afet olayının % 35,47’sini depremler, % 19,56’sını su baskınları, % 11,82’sini heyelanlar, % 1,88’ini kaya düşmeleri, % 0,22’sini obruklar, % 29,83’ünü diğer afetler oluşturur.

İstatistiklere bakıldığı zaman görüldüğü üzere ülkemiz jeolojik olarak, birçok doğal afetin oluşumuna imkân sağlayacak bir yapıya sahiptir.

Mikrobölgeleme Türkiye’nin her bölgesinde zorunlu mu?

Depremden zarar gören 11 ilin imar planları hazırlanırken mikrobölgeleme etüt çalışmalarından faydalanılmış mıydı? Mikrobölgeleme Türkiye’nin her bölgesinde zorunlu mu? Bu sorular elbette herkesin aklında…

Aslında mikrobölgeleme, eğer yeni bir imar planı yapılacaksa ya da mevcut imar planı revize edilecekse, Türkiye’nin her yerinde zorunludur.

Ancak yerel yönetimler, çok da yüksek bir meblağ olmayan mikrobölgeleme etüt çalışmalarını ekstra yüksek maliyet olarak görüyorlar çoğu zaman. Mikrobölgeleme etüt raporları bir beldeyi, ilçeyi ya da ilin tamamını kapsayan geniş kapsamlı raporlardır. Eğer belediyelerin bunu karşılayacak bütçeleri yoksa parsel bazında, ada bazında ya da bütüncül olmayan imar planına esas jeolojik ve jeoteknik etüt raporu hazırlanır. Oysa mikrobölgeleme etüt raporları aslında çok daha detaylı ve fazla veri içeren geniş kapsamlı bir çeşit imar planına esas jeolojik etüttür.

Türkiye’nin ne kadar bölgesinde mikrobölgeleme etüt çalışması var?

6 Şubat’taki depremlerde zarar gören illerden sadece Hatay ve Malatya’nın bütüncül mikrobölgeleme etüt çalışmaları vardı.

Örneğin Türkiye’nin başkenti Ankara’nın bütüncül mikrobölgeleme etüt çalışması yok. Nereye imar planı yapılacaksa o bölgeye içeren küçük çaplı imar planına esas jeolojik ve jeoteknik etüt raporu hazırlanıyor.

Türkiye’nin ne kadar kısmında imar planları mikrobölgelemeye raporlarına uygun olarak hazırlandı? Bu soruya yanıtı sadece Çevre Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı verebilir. Çünkü 81 il ve bu illere bağlı ilçeler ve beldelerin imar komisyonlarında her ayki meclis toplantılarında belki de en az 10 adet imar planı değişikliği konusu gündeme geliyordur ama tüm bu çalışmalarda mikrobölgeleme etüt çalışmalarının olmadığı hususu muhakkak vardır.

Mikrobölgeleme etüt çalışmalarını kimler yapar?

Mikrobölgeleme etüt raporları, bir bölgede imar planı yapılmadan önce bölgenin imara açılmasında uygunluğu hususunda alınması zorunlu olan, doğal afetler yönünden incelenerek rapor halinde hazırlanmış, detaylı bir jeolojik ve jeoteknik etüt görüşüdür.

Mikrobölgeleme etüt çalışmaları, Jeoloji ve Jeofizik Mühendisleri Odası’na kayıtlı jeoloji ve jeofizik mühendisleri tarafından ortak bir çalışma yapılarak hazırlanırlar.

İmar planlaması yapılacak alan, mikrobölgeleme etüt raporlarında, inceleme alanı sınırı olarak belirlenir.

Bu alan sınırı içerisinde, alanı oluşturan jeolojik birimlerin özelliklerinin belirlenmesi, olası muhtemel tehlike haritalarının oluşturabilmesi için jeolojik ve jeofizik çalışmalar yapılır. Bu çalışmalar kapsamında;

a) Sondaj çalışmaları yapılarak elde edilen numuneler neticesinde inceleme alanının zemin profili oluşturularak, laboratuvara gönderilen numunelerden elde edilen laboratuvar sonuçları neticesinde inceleme alanı jeolojisini oluşturan zemin ve kaya birimlerin (dayanımı, heyelan oluşturma potansiyeli, taşıma gücü, oturma, kimyasal bileşenlerinin yeraltı suyuna ve çevreye etkisi vb.) özellikleri irdelenir. Yerel yönetimlerin onayladığı, yapı üretim süreçlerinde yapı güvenliğini sağlamak amacıyla hazırlanan Zemin ve Temel Etüt Raporları’nda bu konunun daha detaylı irdelenmesi yönünde gerekli uyarılarda bulunulur.

b) Paleosismolojik çalışmalar yapılarak inceleme alanında meydana gelen tarihsel depremlerin oluşturduğu yüzey kırıkları tespit edilerek bir sonraki meydana gelecek depremde yüzey kırığının oluşabileceği zon belirlenerek bu zon üzerinde yapılaşma yapılmaması sağlanır.

c) İncelenme alanında deprem sonrası oluşabilecek sıvılaşma kaynaklı yapılarda yıkımların meydana gelebileceği yönünde yerel yönetimlerin onayladığı, yapı üretim süreçlerinde yapı güvenliğini sağlamak amacıyla hazırlanan Zemin ve Temel Etüt raporlarında bu konunun daha detaylı irdelenmesi yönünde gerekli uyarılarda bulunulur.

d) İnceleme alanında topoğrafik koşullardan dolayı oluşabilecek çığ tehlikesinin etki alanı belirlenerek gerekli görüldüğü takdirde bu alanda yapılaşma yapılmaması sağlanır.

e) İnceleme alanındaki akar ve kuru dere yatakları incelenerek hazırlanacak imar planlama öncesinde Devlet Su İşleri kurumundan mutlaka taşkın ve sel konusunda görüş alınması, bu görüş doğrultusunda gerekli görüldüğü takdirde taşkın ve sel konusunda riskli alanlarda yapılaşma yapılmaması hususunda gerekli uyarılarda bulunulur.

Mikrobölgeleme etüt çalışmalarını kim onaylar?

Jeoloji ve Jeofizik Mühendisleri Odası’na kayıtlı mühendislerce hazırlanan mikrobölgeleme etüt raporları, Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı tarafından incelenir.

Hazırlanan raporlar kapsamında yapılan çalışmalar arazide yerinde denetlenip kontrol edildikten sonra Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı Mekânsal Planlama Genel Müdürlüğü’nün 28.09.2011 tarih ve 102732 (2011/9) genelge esaslarına göre de onaylanır.

Onaylanan mikrobölgeleme etüt raporları imar planlama yapacak ilgili belediyeye, Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı’nın ilgili il müdürlüğüne, AFAD’a, ilgili İl Afet Acil Durum Müdürlüğü’ne ve raporu hazırlayan firmaya resmî onay yazısı ile dağıtımı gerçekleştirilir. Dağıtım yazısında imar planlarıyla ilgili iş ve işlemlerde hazırlanan mikrobölgeleme etüt raporundaki hususlara uyulması gerekmekte olup, raporda belirtilen önlemlerin alınmasında sorumluluğun ilgili idareye ait olduğu hususu açıkça belirtilir.

Mikrobölgeleme etüt raporundaki hususlara uyulmaması halinde maalesef yerel yönetimler imar planlarını hazırlarken ve yeni inşaatlara ruhsat verirken dikkat etmeleri gereken hususlara dikkat etmediklerinden dolayı oluşabilecek afetlerde can ve mal kaybı yaşamak zorunda kalırız, kalıyoruz, kaldık.

Yeniden inşada mikrobölgeleme

6 Şubat depremlerinde büyük hasar görmüş 11 ilde yeniden inşa çalışmaları başladı. TOKİ Başkanı Ömer Bulut bu bölgelerde mikrobölgeleme çalışması yapıldığı bilgisini paylaştı.

6 Şubat’taki depremler bize öğretti ki mesela “Büyük İstanbul depremi ne zaman olacak?” sorusundan ziyade artık “Büyük İstanbul depremine ne kadar hazırız?” sorusuna odaklanmalıyız. Bir afete şeye hazır olmanın en önemli etkenlerinden biri de, gerekli tedbirleri, farkındalığı eğitim sistemimize entegre ederek daha bilinçli bir toplum oluşturmak.

Hemen hemen her türlü doğal afetle karşı karşıya kaldığımız ülkemizde doğal afetlerle yaşamayı öğrenmeliyiz. Bu afetlerin önlenemeyeceğini kabul ederek, yaşanacak can ve mal kaybını en aza indirebilmenin yollarını bulmalıyız. Dolayısıyla da bilinçli ve güvenilir bir şekilde kentleşmeliyiz. Özellikle ilkokuldan itibaren çocuklarımıza afet türleri ve bu afetlerden en az kayıpla nasıl kurtulacağımızı sistematik şekilde öğretmeliyiz. Çocukları ve bireyleri bu eğitim modeli ile bilinçlendirmeliyiz.

Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Fikir Turu’nun editöryel politikasını yansıtmayabilir.

Bu yazı ilk kez 4 Mayıs 2023’te yayımlanmıştır.

Harun Ünal

Harun Ünal – Mikrobölgeleme uzmanı, jeoloji mühendisi. 12 Temmuz 1986’da Ankara’da doğdu. İlk, orta ve lise öğrenimini burada tamamladı. 2009’da Ankara Üniversitesi, Jeoloji Mühendisliği bölümünden mezun oldu. Kütahya Dumlupınar Üniversitesi, Jeoloji Mühendisliği bölümünde yüksek lisans yapıyor. Öte yandan 2010’da sahibi olduğu Geomek Mühendislik firmasıyla birçok jeolojik ve jeoteknik etüt çalışmaları yürüttü. Uzmanlık alanı “mikrobölgeleme etüt çalışmaları”… Şu an Gaziantep ili mikrobölgeleme etüt çalışmalarını yürütüyor. Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’nın kontrollüğündeki “mekânsal planlara esas mevzuat geliştirme” işinin de yüklenicisi. Bu arada mikrobölgeleme etüt çalışmaları paralelinde yine Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’nın kontrollüğünde “Mekânsal Planlama Sürecinde Aktif Fay Zonlarının 1/100 Ölçekli Haritalanması ve Fay Sakınım Zonu Oluşturma Kriterlerinin Belirlenmesi” ile birlikte paleosismolojik birçok çalışmada aktif olarak yer alıyor.

Subscribe
Bildir
guest

0 Yorum
Inline Feedbacks
View all comments
0
Would love your thoughts, please comment.x
Send this to a friend