Ermenistan’la normalleşme süreci: Sınırda buluşma ne anlama geliyor?

Bir süredir sekteye uğrayan görüşmeler, iki yıl aradan sonra ilk kez, 1993’ten beri kapalı olan Alican-Margara sınır kapısında gerçekleşti. Bu görüşmenin anlamı ne? Mesajı kimeydi? Neler konuşuldu? Yeni dönem yakın mı? Prof. Dr. Yıldız D. Bozkuş yazdı.

Karabağ zaferinin ardından Türkiye ve Azerbaycan’la normalleşme sürecini başlatan Erivan’ın komşularıyla normalleşme turları devam ediyor. Otuz yıldır işgal altında bulunan Karabağ topraklarının işgalden kurtarılmasıyla bölgede hem normalleşme süreci başlamış hem de iki ülke tarafından özel temsilciler atanmıştı.

Bu kapsamda Türkiye, Ermenistan özel temsilcisi olarak Eski Washington Büyükelçisi sayın Serdar Kılıç’ı, Erivan ise Ermenistan Parlamentosu Başkan Yardımcısı Ruben Rubinyan’ı görevlendirmişti. Böylece iki ülke özel temsilcileri üçüncü ülkelerde de olsa bugüne kadar çok sayıda görüşme gerçekleştirdi. Daha ziyade üçüncü ülkelerde gerçekleşen bu ziyaretlerden somut kararlar çıkmasa da iletişim uzun süre devam etti.

Bir süredir sekteye uğrayan görüşmeler iki yıl aradan sonra bu yıl ilk defa Türkiye-Ermenistan sınırında gerçekleştirildi. Görüşme 1993’ten beri Karabağ sorunu nedeniyle kapalı olan Türkiye ve Ermenistan’ı birbirine bağlayan Alican-Margara sınır kapısında gerçekleşti.

Ermenistan tarafında Ocak 2024’ten bu yana Margara sınır kapısının yenilenmesi ve hizmete hazır hale getirilmesi konusunda yoğun bir çalışma yürütüldüğü biliniyor.

Görüşme neden önemli? Anlamı ne?

Türkiye sınırındaki Alican sınır kapısı ile Ermenistan tarafının Margara sınır kapısında gerçekleşen bu görüşme tarafların barışa iyice yaklaştığını göstermesi açısından önemli. Aynı zamanda tam da ABD ve AB’nin Güney Kafkasya’ya yönelik politikalarına hız kazandırdığı bir süreçte gerçekleşmesi ise manidar.

Bilindiği üzere özel temsilciler daha önce ilişkilerin normalleştirilmesi başlığıyla pek çok görüşme yaptı. Moskova ve Viyana görüşmelerinin ardından tarafların bu kez üçüncü bir ülke yerine iki ülke sınırı seçmesinin özel bir anlamı da var. Zira Türkiye daha önceki Moskova ve Viyana görüşmelerini Erivan’ın görüşmeyi üçüncü ülkelerde yapma arzusu nedeniyle kabul etmişti. Ancak görüşmelerin artık Erivan veya Ankara’da sürdürülmesi gerektiğine de sıklıkla vurgu yapmıştı. Bu açıdan görüşmelerin bu kez üçüncü bir ülke yerine iki ülke sınırında yapılması tarafların bu konuda bir mutabakata vardığının önemli işareti. Bu görüşme aynı zamanda tarafların normalleşme sürecini ön koşulsuz olarak sürdürme konusunda mutabık olduğunu da teyit etti

Görüşme aynı zamanda iki ülke arasında ilişkilerin normalleşmesi için gerekli olan kritik eşiğin de aşıldığı anlamını taşıyor. Bu nedenle bundan sonra Türkiye-Ermenistan normalleşmesinin çok daha hızlı ilerleyeceği ve aynı zamanda Azerbaycan-Ermenistan ilişkilerinin normalleşmesine dair mevcut sürecin daha da hızlanacağı anlaşılıyor.

Ayrıca ilişkilerin tam olarak normalleşmesine doğru gidilen yolda Akyaka-Akhurik demiryolu projesinin hayata geçirilmesi konusunda bir mutabakata varıldığı da anlaşılmakta. Akyaka-Akhurik demiryolu sınır kapısı Türkiye tarafında Kars, Ermenistan tarafında ise Şirak’a bağlı olup, Türkiye-Ermenistan sınırına yakın bir bölgeyi kapsıyor. Akyaka-Akhurik sınır kapısının demiryolu taşımacılığına yeniden açılması halinde daha önce aktif olan ancak bir süredir atıl durumda olan bu demiryoluna yeniden işlerlik kazandırılmış olacak. Böylece bölgede başta ticaret olmak üzere ulaşım ve iletişimin önü açılacak ve bölge kalkınacak. Birkaç gün öncesine kadar Ermenistan Başbakanı Paşinyan’ın demiryolu projesinin hayata geçirileceği güzergahı yerinde ziyaret etmesi de bu açıdan anlamlı.

Sınırda görüşmenin mesajı neydi ve kime yönelikti?

Türkiye-Ermenistan özel temsilcilerinin beşinci görüşmesinin Alican-Margara sınır kapısında yapılmasının hem bölgesel hem de küresel mesajları vardı.

Bölgesel çapta her şeyin kontrol altında olduğu ve bundan sonraki adımların daha hızlı geleceği mesajını içeriyordu.

Küresel ölçekte ise artık üçüncü ülkeler olmadan da Türkiye-Ermenistan arasında iletişimin sağlanabildiği tüm dünya kamuoyuna gösterildi. Bu açıdan sınırda görüşme aynı zamanda hem Rusya hem de Batı’nın normalleşme sürecinin dışında tutulmak istendiğinin mesajıydı da aynı zamanda.

Görüşmede neler konuşuldu?

Sınırda özel temsilcilerin yaptığı görüşmede ilk sırada teknik konular yer aldı. Akyaka-Akhurik demiryolu sınır kapısının faaliyete geçmesi hailinde ne tür teknik ihtiyaçların olabileceği konuları masaya yatırıldı. Aynı zamanda tarafların bu konuda ne tür yükümlülükleri olacağı da detaylı olarak ele alındı. Söz konusu demiryolu projesinin faaliyete geçirilmesi halinde tıpkı Zengezur Koridoru projesinde olduğu gibi Türkiye ve Ermenistan’ın yanı sıra bölge ülkelerine de yarar sağlayacak.

Görüşme içeriği iki ülke kamuoyunda geniş bir yankı buldu. Türkiye’de Dışişleri Bakanlığı konuyla ilgili kısa resmî bir açıklama da yayınladı.[1]

Görüşmede ayrıca taraflar arasında diplomatik ve resmî pasaportlar konusunda vizeye dair prosedürlerin giderilmesi ve bu sürecin kolaylaştırılması hususları da görüşüldü.

Türkiye ve Ermenistan beşinci görüşmede ayrıca daha önce üçüncü ülkelerde vardıkları mutabakat konularını da bir kez daha teyit etti.

Zamanlama neden önemli?

Görüşmenin bir diğer önemli boyutu da zamanlaması. Ukrayna Savaşı, İsrail-Filistin çatışması, Suriye’deki gelişmeler, ABD seçimleri gibi uluslararası konjonktürde yaşanan tüm gelişmelere rağmen, iki ülke normalleşme sürecini canlandırma ve sürdürme konusundaki kararlılıklarını tüm dünyaya göstermek istemiştir.

Ayrıca görüşmenin ABD’nin 10-11 Eylül 2023 ve 15-24 Temmuz 2024’de Erivan’da gerçekleştirdiği Eagle Partner 2023 ve 2024 askerî tatbikatları ile   Güney Kafkasya’yı yakın merceğe aldığı bir dönemde gerçekleşmiş olması da önemli. Öte yandan benzer şekilde AB Konseyi’nin Ermenistan Silahlı Kuvvetleri’ni desteklemek amacıyla Avrupa Barış Aracı (APF) kapsamında 10 milyon avro değerindeki yardım paketi aracılığıyla bölgeyi silahlandırmaya çalıştığı bir dönemde bu görüşmenin gerçekleşmiş olması Batı’ya yönelik de bazı mesajlar içerdiği anlamına geliyor. Bu nedenle gerek ABD’nin Ermenistan’a yönelik NATO çağrısı, gerekse de AB’nin Ermenistan’a AB’ye üyelik vaadinde bulunması Güney Kafkasya’da suların kısa sürede durulmayacağının habercisi.

Son olarak ABD’den sınırda yapılan görüşmeyle ilgili değerlendirmeler ise bu argümanı doğruluyor. Zira ABD Dışişleri Bakanlığı bu konuya “odaklandıklarını ve konuyu derinlemesine müdahil olmaya devam edeceklerini” beyan ederek sürecin içinde olduklarını göstermeye çalışmıştır.

Akyaka-Akhurik Demiryolu Sınır Kapısı

Türkiye-Ermenistan ilişkilerinin normalleşmesi yolunda 2022’den bu yana önemli adımlar atıldı. Üçüncü ülkelerde yapılan görüşmelerin yanı sıra iki ülke arasında bazı olumlu gelişmeler de yaşandı. İstanbul ile Erivan arasında 2022’de arasında direkt uçuşların başlaması bunlardan biriydi. Yine iki ülke Dışişleri Bakanlarının Antalya Diplomasi Forumu’nda buluşması, 6 Şubat Depremi’nde iki ülke sınırının insani yardım için açılması da bu kapsamda önemli adımlardı.

Özel temsilcilerin bir araya geldiği Alican-Margara sınır kapısında yapılan görüşmede ele alınan temel konulardan biri de, Akyaka-Akhurik demiryolu sınır kapısı ve bu kapının faaliyete başlaması halinde yaşanabilecek teknik sorunların çözümü oldu.

Pürüzler

Ancak tüm bu gelişmelere rağmen taraflar arasında bazı pürüzlerin de halen devam ettiğini belirtmek gerek.

Özellikle iki taraf arasında başta 1915 Olayları olmak üzere Ermenistan anayasası ve bağımsızlık bildirgesinde yer alan bazı ifadeler gibi henüz tam anlamıyla çözüme kavuşturulamayan bazı meselelerde ajandada yer almaya devam ediyor.

Bu nedenle görüşmelerin çok hassas ilerlediğini de hatırlatmakta yarar var.

İran görüşmelere nasıl bakıyor?

İran’ın Ermenistan politikasında bir değişimden ziyade istikrar öne çıkıyor. Son olarak İran “Ermenistan’ın egemenliği altında olmayan bir Zengezur yolunun Ermenistan için zararlı” olduğunu açıkladı. Bu da İran’ın hem Karabağ Savaşı sırasında hem de sonrasında Ermenistan yanlısı politikalarını sürdürdüğünü gösteriyor. Bu nedenle İran’ın yeni seçilen Cumhurbaşkanı döneminde de Erivan politikalarında bir değişim beklenmiyor.

Ancak ABD’nin ve AB’nin Ermenistan üzerinden son dönemlerde İran ve Rusya’ya birtakım mesajlar vermeye çalıştığını da hatırlatmak gerek. Batı’nın bu noktada Ermenistan’ın bölge devletlerinden özellikle de İran’la ilişkilerine sıcak bakmadığı da biliniyor. İran da Batı’nın yardım ve tatbikatlarla bölgeye girme politikalarından rahatsız. İran bu nedenle bunun yerine tıpkı Altılı Platform önerisinde olduğu üzere Ermenistan ve bölge ülkelerinin de içinde yer aldığı bölgesel bir ekonomik kalkınma sürecini destekliyor.

Türkiye-Ermenistan ilişkileri nereye doğru gidiyor?

Köklü, derin ve bir o kadar da çetrefilli bir geçmişe sahip Türkiye-Ermenistan ilişkilerinde son dönemlerde önemli gelişmeler yaşanıyor. Taraflar hem barışa çok yakın hem de bir o kadar uzak görünüyor. Barışa çok yakınlar çünkü Karabağ meselesi çözüldü ve sınırların kapatılmasının yegâne nedeni ortadan kalkmış oldu. Türkiye ile olduğu gibi Azerbaycan’la da normalleşme yolunda önemli adımlar atıldı.

Barışa çok uzaklar çünkü Batı dünyası Güney Kafkasya’yı yeni bir mücadele alanına dönüştürme hevesinde. Bu yolda Ermenistan’ı silahlandırmaktan, bölge ülkelerini kışkırtmaktan geri durmuyorlar. İşin ilginç yanı Güney Kafkasya’da bu politika AB üyesi devletler tarafından da başarıyla uygulanıyor. Fransa’nın bu konuda son dönemlerde attığı adımlar öyle bir noktaya ulaştı ki artık Ermenistan’ın silahlandırılması, Türkiye ve Azerbaycan karşıtlığı ileri noktalara ulaşmış durumda. Bu nedenle bıçak sırtı bu tarihi ve stratejik bölgede politikalar akşamdan sabaha hızla değişebiliyor.

Belki de 30 yıldır kapalı olan sınırların halen açılamıyor olmasında bölge dışı söz konusu aktörlerin izlediği bu politikaların önemli bir payı var. Tıpkı tarihte Büyük Güçlerin Kafkasya politikalarında olduğu gibi bugün de küresel aktörlerin Kafkasya politikaları bölgenin normalleşmesini engelliyor. Bu nedenle sınırdaki görüşmeler hem tarafları bir adım daha yakınlaştırmış hem de süreci daha da kritik hale getirmiştir. Bu noktadan sonra atılacak yanlış bir adım tarafları geri dönelemez bir sürece de sürükleyebilir.

Önümüzdeki günlerde ne olur?

Ermenistan’ın başta bağımsızlık bildirgesi olmak üzere Türkiye ile ilişkilerde temel sorunlar arasında yer alan meseleleri hızlıca çözme iradesi göstermesi normalleşme sürecini hızlandıracaktır. Bu nedenle Paşinyan’ın bu konudaki ılımlı adımları önemli ve desteklenmeli.

Paşinyan’ın özellikle Ermenistan armasındaki “Ağrı Dağı sembolünün bizimle ne ilgisi var?” çıkışı önemliydi. Öte yandan Paşinyan’ın 1915 Olayları konusunda “hayatını kaybedenlerin isim ve soy isim olarak belirlenmesi çağrısı” da iki ülke ilişkileri açısından önemli bir adım olmuştur.

Yine Paşinyan’ın bu yılki 24 Nisan’da 1915 Olayları için “mets yeğern” sözcüğünü kullanması da bir diğer önemli gelişme olmuştur. Paşinyan’ın ayrıca hayatını kaybedenlerin sayısıyla ilgili hususların tartışmalı olduğunu belirtmesi de Erivan’da büyük yankı uyandırmıştı.

Tüm bu gelişmelere bakıldığında önümüzdeki günlerde Türkiye-Ermenistan ve Azerbaycan-Ermenistan ilişkilerinde önemli gelişmeler yaşanabilir. Zira Paşinyan hükümeti Erivan’da şimdiye kadarki yönetimler arasında barışa en yakın olanı. Bu nedenle bu tarihi fırsat kaçırılmamalı ve desteklenmeli. Nitekim halen Ermenistan’da gerek normalleşme konusunda gerekse de Paşinyan’ın Türkiye ve Azerbaycan’a dair izlediği politikalara şiddetle karşı çıkan kemikleşmiş bir grubun olduğu da unutulmamalı. Bu yüzden yakın bir döneme kadar pek çok suikast, darbe ve protestolarla çalkalanmış bir ülkede Paşinyan’ın ılımlı açıklamaları önemli ve desteklenmeli.

Sonuç olarak iki ülke ilişkilerinin normalleşmesi ve bölgeye barışın gelmesi yolunda beşinci görüşme önemli bir mihenk taşı. Bu görüşme aynı zamanda Azerbaycan-Ermenistan ilişkilerinin de rayında ilerlediğinin bir emaresi. Zira bilindiği üzere Türkiye-Ermenistan normalleşme süreci Azerbaycan ile eşgüdüm içerisinde ilerliyor. Bu nedenle Ermenistan’ın bıçak sırtı bu süreci başarıyla sürdürmesi en başta Erivan’ın lehine olacak. Böylece hem Türkiye ile hem de Azerbaycan’la ilişkilerini normalleştirerek pek çok bölgesel projede de yer alacaktır.

Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Fikir Turu’nun editöryel politikasını yansıtmayabilir.

Bu yazı ilk kez 1 Ağustos 2024’te yayımlanmıştır.

[1] No: 152, 30 Temmuz 2024, Türkiye-Ermenistan Normalleşme Süreci Özel Temsilcilerinin Beşinci Toplantısı Hk. https://www.mfa.gov.tr/no_-152_-turkiye-ermenistan-normallesme-sureci-ozel-temsilcilerinin-besinci-toplantisi-hk.tr.mfa

Yıldız Deveci Bozkuş
Yıldız Deveci Bozkuş
Prof. Dr. Yıldız Deveci Bozkuş lisans, yüksek lisans ve doktora eğitimini Ankara Üniversitesi’nde tamamladı. 2012 yılında YÖK Bursu ile Amerika’da University of California, Los Angeles (UCLA)'da Ermeni sorunu, diaspora ve parlamento kararları üzerine çalışmalar yaptı. 2019 yılında ise TÜBİTAK bursuyla İngiltere'de Osmanlı- Ermeni modernleşme tarihi ve gayrimüslimler üzerine araştırmalar gerçekleştirdi. Tarih, Uluslararası İlişkiler ve Dil-Edebiyat disiplinlerini bir arada çalışan Deveci Bozkuş; Kafkasya, Dağlık Karabağ Sorunu, Ermeni Sorunu, İnsanlığa Karşı Suçlar, Soykırım vb. konularda çeşitli eğitimler almış olup uzun yıllar Avrasya Stratejik Araştırmalar Merkezi bünyesinde faaliyet gösteren Ermeni Araştırmaları Enstitüsü’nde Güney Kafkasya Uzmanı olarak görev yaptı. Avrasya Stratejik Araştırmalar Merkezi (ASAM)’da Review of Armenian Studies ve Ermeni Araştırmaları dergilerinin editörlük görevlerinde bulundu. Deveci Bozkuş ayrıca Polis Akademisi ve Türk Tarih Kurumu’nda Ermeni sorunu ve Ermeni dili konularında araştırmacılara ve akademisyenlere yönelik çeşitli eğitimler ve seminerler de verdi. Halen Ankara Üniversitesinde görev yapan Deveci Bozkuş, Kafkasya, Dağlık Karabağ Sorunu, Soğuk Savaş, 1915 Olayları ve Soykırım konularıyla ilgili çeşitli dersler veriyor. Deveci Bozkuş modernleşme, terör, Türkiye-Ermenistan ilişkileri, diaspora, Dağlık Karabağ sorunu, parlamento kararları vb. alanlarda ulusal ve uluslararası akademik platformlarda Türkiye’yi temsil eden akademisyenler arasında yer almakta olup bu konularla ilgili çok sayıda ulusal ve uluslararası projeler üretti. Ulusal ve uluslararası alanda çok sayıda kitap, makale, proje ve araştırma çalışmaları bulunan Deveci Bozkuş ayrıca dış politika ve Kafkasya, Ermeni sorunu, Dağlık Karabağ Sorunu vb. konularda televizyon programlarına konuk olarak katılıyor ve İngilizce, Almanca, Farsça, Ermenice ve Osmanlıca (Matbu-Rika) biliyor. Kafkasya, Ermeni sorunu ve Türkiye-Ermenistan ilişkilerine dair analizleri çeşitli basın kuruluşları ve stratejik araştırma merkezlerinde yayınlanıyor.

YORUMLAR

Subscribe
Bildir
guest

0 Yorum
Eskiler
En Yeniler Beğenilenler
Inline Feedbacks
View all comments

Son Eklenenler

Ermenistan’la normalleşme süreci: Sınırda buluşma ne anlama geliyor?

Bir süredir sekteye uğrayan görüşmeler, iki yıl aradan sonra ilk kez, 1993’ten beri kapalı olan Alican-Margara sınır kapısında gerçekleşti. Bu görüşmenin anlamı ne? Mesajı kimeydi? Neler konuşuldu? Yeni dönem yakın mı? Prof. Dr. Yıldız D. Bozkuş yazdı.

Karabağ zaferinin ardından Türkiye ve Azerbaycan’la normalleşme sürecini başlatan Erivan’ın komşularıyla normalleşme turları devam ediyor. Otuz yıldır işgal altında bulunan Karabağ topraklarının işgalden kurtarılmasıyla bölgede hem normalleşme süreci başlamış hem de iki ülke tarafından özel temsilciler atanmıştı.

Bu kapsamda Türkiye, Ermenistan özel temsilcisi olarak Eski Washington Büyükelçisi sayın Serdar Kılıç’ı, Erivan ise Ermenistan Parlamentosu Başkan Yardımcısı Ruben Rubinyan’ı görevlendirmişti. Böylece iki ülke özel temsilcileri üçüncü ülkelerde de olsa bugüne kadar çok sayıda görüşme gerçekleştirdi. Daha ziyade üçüncü ülkelerde gerçekleşen bu ziyaretlerden somut kararlar çıkmasa da iletişim uzun süre devam etti.

Bir süredir sekteye uğrayan görüşmeler iki yıl aradan sonra bu yıl ilk defa Türkiye-Ermenistan sınırında gerçekleştirildi. Görüşme 1993’ten beri Karabağ sorunu nedeniyle kapalı olan Türkiye ve Ermenistan’ı birbirine bağlayan Alican-Margara sınır kapısında gerçekleşti.

Ermenistan tarafında Ocak 2024’ten bu yana Margara sınır kapısının yenilenmesi ve hizmete hazır hale getirilmesi konusunda yoğun bir çalışma yürütüldüğü biliniyor.

Görüşme neden önemli? Anlamı ne?

Türkiye sınırındaki Alican sınır kapısı ile Ermenistan tarafının Margara sınır kapısında gerçekleşen bu görüşme tarafların barışa iyice yaklaştığını göstermesi açısından önemli. Aynı zamanda tam da ABD ve AB’nin Güney Kafkasya’ya yönelik politikalarına hız kazandırdığı bir süreçte gerçekleşmesi ise manidar.

Bilindiği üzere özel temsilciler daha önce ilişkilerin normalleştirilmesi başlığıyla pek çok görüşme yaptı. Moskova ve Viyana görüşmelerinin ardından tarafların bu kez üçüncü bir ülke yerine iki ülke sınırı seçmesinin özel bir anlamı da var. Zira Türkiye daha önceki Moskova ve Viyana görüşmelerini Erivan’ın görüşmeyi üçüncü ülkelerde yapma arzusu nedeniyle kabul etmişti. Ancak görüşmelerin artık Erivan veya Ankara’da sürdürülmesi gerektiğine de sıklıkla vurgu yapmıştı. Bu açıdan görüşmelerin bu kez üçüncü bir ülke yerine iki ülke sınırında yapılması tarafların bu konuda bir mutabakata vardığının önemli işareti. Bu görüşme aynı zamanda tarafların normalleşme sürecini ön koşulsuz olarak sürdürme konusunda mutabık olduğunu da teyit etti

Görüşme aynı zamanda iki ülke arasında ilişkilerin normalleşmesi için gerekli olan kritik eşiğin de aşıldığı anlamını taşıyor. Bu nedenle bundan sonra Türkiye-Ermenistan normalleşmesinin çok daha hızlı ilerleyeceği ve aynı zamanda Azerbaycan-Ermenistan ilişkilerinin normalleşmesine dair mevcut sürecin daha da hızlanacağı anlaşılıyor.

Ayrıca ilişkilerin tam olarak normalleşmesine doğru gidilen yolda Akyaka-Akhurik demiryolu projesinin hayata geçirilmesi konusunda bir mutabakata varıldığı da anlaşılmakta. Akyaka-Akhurik demiryolu sınır kapısı Türkiye tarafında Kars, Ermenistan tarafında ise Şirak’a bağlı olup, Türkiye-Ermenistan sınırına yakın bir bölgeyi kapsıyor. Akyaka-Akhurik sınır kapısının demiryolu taşımacılığına yeniden açılması halinde daha önce aktif olan ancak bir süredir atıl durumda olan bu demiryoluna yeniden işlerlik kazandırılmış olacak. Böylece bölgede başta ticaret olmak üzere ulaşım ve iletişimin önü açılacak ve bölge kalkınacak. Birkaç gün öncesine kadar Ermenistan Başbakanı Paşinyan’ın demiryolu projesinin hayata geçirileceği güzergahı yerinde ziyaret etmesi de bu açıdan anlamlı.

Sınırda görüşmenin mesajı neydi ve kime yönelikti?

Türkiye-Ermenistan özel temsilcilerinin beşinci görüşmesinin Alican-Margara sınır kapısında yapılmasının hem bölgesel hem de küresel mesajları vardı.

Bölgesel çapta her şeyin kontrol altında olduğu ve bundan sonraki adımların daha hızlı geleceği mesajını içeriyordu.

Küresel ölçekte ise artık üçüncü ülkeler olmadan da Türkiye-Ermenistan arasında iletişimin sağlanabildiği tüm dünya kamuoyuna gösterildi. Bu açıdan sınırda görüşme aynı zamanda hem Rusya hem de Batı’nın normalleşme sürecinin dışında tutulmak istendiğinin mesajıydı da aynı zamanda.

Görüşmede neler konuşuldu?

Sınırda özel temsilcilerin yaptığı görüşmede ilk sırada teknik konular yer aldı. Akyaka-Akhurik demiryolu sınır kapısının faaliyete geçmesi hailinde ne tür teknik ihtiyaçların olabileceği konuları masaya yatırıldı. Aynı zamanda tarafların bu konuda ne tür yükümlülükleri olacağı da detaylı olarak ele alındı. Söz konusu demiryolu projesinin faaliyete geçirilmesi halinde tıpkı Zengezur Koridoru projesinde olduğu gibi Türkiye ve Ermenistan’ın yanı sıra bölge ülkelerine de yarar sağlayacak.

Görüşme içeriği iki ülke kamuoyunda geniş bir yankı buldu. Türkiye’de Dışişleri Bakanlığı konuyla ilgili kısa resmî bir açıklama da yayınladı.[1]

Görüşmede ayrıca taraflar arasında diplomatik ve resmî pasaportlar konusunda vizeye dair prosedürlerin giderilmesi ve bu sürecin kolaylaştırılması hususları da görüşüldü.

Türkiye ve Ermenistan beşinci görüşmede ayrıca daha önce üçüncü ülkelerde vardıkları mutabakat konularını da bir kez daha teyit etti.

Zamanlama neden önemli?

Görüşmenin bir diğer önemli boyutu da zamanlaması. Ukrayna Savaşı, İsrail-Filistin çatışması, Suriye’deki gelişmeler, ABD seçimleri gibi uluslararası konjonktürde yaşanan tüm gelişmelere rağmen, iki ülke normalleşme sürecini canlandırma ve sürdürme konusundaki kararlılıklarını tüm dünyaya göstermek istemiştir.

Ayrıca görüşmenin ABD’nin 10-11 Eylül 2023 ve 15-24 Temmuz 2024’de Erivan’da gerçekleştirdiği Eagle Partner 2023 ve 2024 askerî tatbikatları ile   Güney Kafkasya’yı yakın merceğe aldığı bir dönemde gerçekleşmiş olması da önemli. Öte yandan benzer şekilde AB Konseyi’nin Ermenistan Silahlı Kuvvetleri’ni desteklemek amacıyla Avrupa Barış Aracı (APF) kapsamında 10 milyon avro değerindeki yardım paketi aracılığıyla bölgeyi silahlandırmaya çalıştığı bir dönemde bu görüşmenin gerçekleşmiş olması Batı’ya yönelik de bazı mesajlar içerdiği anlamına geliyor. Bu nedenle gerek ABD’nin Ermenistan’a yönelik NATO çağrısı, gerekse de AB’nin Ermenistan’a AB’ye üyelik vaadinde bulunması Güney Kafkasya’da suların kısa sürede durulmayacağının habercisi.

Son olarak ABD’den sınırda yapılan görüşmeyle ilgili değerlendirmeler ise bu argümanı doğruluyor. Zira ABD Dışişleri Bakanlığı bu konuya “odaklandıklarını ve konuyu derinlemesine müdahil olmaya devam edeceklerini” beyan ederek sürecin içinde olduklarını göstermeye çalışmıştır.

Akyaka-Akhurik Demiryolu Sınır Kapısı

Türkiye-Ermenistan ilişkilerinin normalleşmesi yolunda 2022’den bu yana önemli adımlar atıldı. Üçüncü ülkelerde yapılan görüşmelerin yanı sıra iki ülke arasında bazı olumlu gelişmeler de yaşandı. İstanbul ile Erivan arasında 2022’de arasında direkt uçuşların başlaması bunlardan biriydi. Yine iki ülke Dışişleri Bakanlarının Antalya Diplomasi Forumu’nda buluşması, 6 Şubat Depremi’nde iki ülke sınırının insani yardım için açılması da bu kapsamda önemli adımlardı.

Özel temsilcilerin bir araya geldiği Alican-Margara sınır kapısında yapılan görüşmede ele alınan temel konulardan biri de, Akyaka-Akhurik demiryolu sınır kapısı ve bu kapının faaliyete başlaması halinde yaşanabilecek teknik sorunların çözümü oldu.

Pürüzler

Ancak tüm bu gelişmelere rağmen taraflar arasında bazı pürüzlerin de halen devam ettiğini belirtmek gerek.

Özellikle iki taraf arasında başta 1915 Olayları olmak üzere Ermenistan anayasası ve bağımsızlık bildirgesinde yer alan bazı ifadeler gibi henüz tam anlamıyla çözüme kavuşturulamayan bazı meselelerde ajandada yer almaya devam ediyor.

Bu nedenle görüşmelerin çok hassas ilerlediğini de hatırlatmakta yarar var.

İran görüşmelere nasıl bakıyor?

İran’ın Ermenistan politikasında bir değişimden ziyade istikrar öne çıkıyor. Son olarak İran “Ermenistan’ın egemenliği altında olmayan bir Zengezur yolunun Ermenistan için zararlı” olduğunu açıkladı. Bu da İran’ın hem Karabağ Savaşı sırasında hem de sonrasında Ermenistan yanlısı politikalarını sürdürdüğünü gösteriyor. Bu nedenle İran’ın yeni seçilen Cumhurbaşkanı döneminde de Erivan politikalarında bir değişim beklenmiyor.

Ancak ABD’nin ve AB’nin Ermenistan üzerinden son dönemlerde İran ve Rusya’ya birtakım mesajlar vermeye çalıştığını da hatırlatmak gerek. Batı’nın bu noktada Ermenistan’ın bölge devletlerinden özellikle de İran’la ilişkilerine sıcak bakmadığı da biliniyor. İran da Batı’nın yardım ve tatbikatlarla bölgeye girme politikalarından rahatsız. İran bu nedenle bunun yerine tıpkı Altılı Platform önerisinde olduğu üzere Ermenistan ve bölge ülkelerinin de içinde yer aldığı bölgesel bir ekonomik kalkınma sürecini destekliyor.

Türkiye-Ermenistan ilişkileri nereye doğru gidiyor?

Köklü, derin ve bir o kadar da çetrefilli bir geçmişe sahip Türkiye-Ermenistan ilişkilerinde son dönemlerde önemli gelişmeler yaşanıyor. Taraflar hem barışa çok yakın hem de bir o kadar uzak görünüyor. Barışa çok yakınlar çünkü Karabağ meselesi çözüldü ve sınırların kapatılmasının yegâne nedeni ortadan kalkmış oldu. Türkiye ile olduğu gibi Azerbaycan’la da normalleşme yolunda önemli adımlar atıldı.

Barışa çok uzaklar çünkü Batı dünyası Güney Kafkasya’yı yeni bir mücadele alanına dönüştürme hevesinde. Bu yolda Ermenistan’ı silahlandırmaktan, bölge ülkelerini kışkırtmaktan geri durmuyorlar. İşin ilginç yanı Güney Kafkasya’da bu politika AB üyesi devletler tarafından da başarıyla uygulanıyor. Fransa’nın bu konuda son dönemlerde attığı adımlar öyle bir noktaya ulaştı ki artık Ermenistan’ın silahlandırılması, Türkiye ve Azerbaycan karşıtlığı ileri noktalara ulaşmış durumda. Bu nedenle bıçak sırtı bu tarihi ve stratejik bölgede politikalar akşamdan sabaha hızla değişebiliyor.

Belki de 30 yıldır kapalı olan sınırların halen açılamıyor olmasında bölge dışı söz konusu aktörlerin izlediği bu politikaların önemli bir payı var. Tıpkı tarihte Büyük Güçlerin Kafkasya politikalarında olduğu gibi bugün de küresel aktörlerin Kafkasya politikaları bölgenin normalleşmesini engelliyor. Bu nedenle sınırdaki görüşmeler hem tarafları bir adım daha yakınlaştırmış hem de süreci daha da kritik hale getirmiştir. Bu noktadan sonra atılacak yanlış bir adım tarafları geri dönelemez bir sürece de sürükleyebilir.

Önümüzdeki günlerde ne olur?

Ermenistan’ın başta bağımsızlık bildirgesi olmak üzere Türkiye ile ilişkilerde temel sorunlar arasında yer alan meseleleri hızlıca çözme iradesi göstermesi normalleşme sürecini hızlandıracaktır. Bu nedenle Paşinyan’ın bu konudaki ılımlı adımları önemli ve desteklenmeli.

Paşinyan’ın özellikle Ermenistan armasındaki “Ağrı Dağı sembolünün bizimle ne ilgisi var?” çıkışı önemliydi. Öte yandan Paşinyan’ın 1915 Olayları konusunda “hayatını kaybedenlerin isim ve soy isim olarak belirlenmesi çağrısı” da iki ülke ilişkileri açısından önemli bir adım olmuştur.

Yine Paşinyan’ın bu yılki 24 Nisan’da 1915 Olayları için “mets yeğern” sözcüğünü kullanması da bir diğer önemli gelişme olmuştur. Paşinyan’ın ayrıca hayatını kaybedenlerin sayısıyla ilgili hususların tartışmalı olduğunu belirtmesi de Erivan’da büyük yankı uyandırmıştı.

Tüm bu gelişmelere bakıldığında önümüzdeki günlerde Türkiye-Ermenistan ve Azerbaycan-Ermenistan ilişkilerinde önemli gelişmeler yaşanabilir. Zira Paşinyan hükümeti Erivan’da şimdiye kadarki yönetimler arasında barışa en yakın olanı. Bu nedenle bu tarihi fırsat kaçırılmamalı ve desteklenmeli. Nitekim halen Ermenistan’da gerek normalleşme konusunda gerekse de Paşinyan’ın Türkiye ve Azerbaycan’a dair izlediği politikalara şiddetle karşı çıkan kemikleşmiş bir grubun olduğu da unutulmamalı. Bu yüzden yakın bir döneme kadar pek çok suikast, darbe ve protestolarla çalkalanmış bir ülkede Paşinyan’ın ılımlı açıklamaları önemli ve desteklenmeli.

Sonuç olarak iki ülke ilişkilerinin normalleşmesi ve bölgeye barışın gelmesi yolunda beşinci görüşme önemli bir mihenk taşı. Bu görüşme aynı zamanda Azerbaycan-Ermenistan ilişkilerinin de rayında ilerlediğinin bir emaresi. Zira bilindiği üzere Türkiye-Ermenistan normalleşme süreci Azerbaycan ile eşgüdüm içerisinde ilerliyor. Bu nedenle Ermenistan’ın bıçak sırtı bu süreci başarıyla sürdürmesi en başta Erivan’ın lehine olacak. Böylece hem Türkiye ile hem de Azerbaycan’la ilişkilerini normalleştirerek pek çok bölgesel projede de yer alacaktır.

Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Fikir Turu’nun editöryel politikasını yansıtmayabilir.

Bu yazı ilk kez 1 Ağustos 2024’te yayımlanmıştır.

[1] No: 152, 30 Temmuz 2024, Türkiye-Ermenistan Normalleşme Süreci Özel Temsilcilerinin Beşinci Toplantısı Hk. https://www.mfa.gov.tr/no_-152_-turkiye-ermenistan-normallesme-sureci-ozel-temsilcilerinin-besinci-toplantisi-hk.tr.mfa

Yıldız Deveci Bozkuş
Yıldız Deveci Bozkuş
Prof. Dr. Yıldız Deveci Bozkuş lisans, yüksek lisans ve doktora eğitimini Ankara Üniversitesi’nde tamamladı. 2012 yılında YÖK Bursu ile Amerika’da University of California, Los Angeles (UCLA)'da Ermeni sorunu, diaspora ve parlamento kararları üzerine çalışmalar yaptı. 2019 yılında ise TÜBİTAK bursuyla İngiltere'de Osmanlı- Ermeni modernleşme tarihi ve gayrimüslimler üzerine araştırmalar gerçekleştirdi. Tarih, Uluslararası İlişkiler ve Dil-Edebiyat disiplinlerini bir arada çalışan Deveci Bozkuş; Kafkasya, Dağlık Karabağ Sorunu, Ermeni Sorunu, İnsanlığa Karşı Suçlar, Soykırım vb. konularda çeşitli eğitimler almış olup uzun yıllar Avrasya Stratejik Araştırmalar Merkezi bünyesinde faaliyet gösteren Ermeni Araştırmaları Enstitüsü’nde Güney Kafkasya Uzmanı olarak görev yaptı. Avrasya Stratejik Araştırmalar Merkezi (ASAM)’da Review of Armenian Studies ve Ermeni Araştırmaları dergilerinin editörlük görevlerinde bulundu. Deveci Bozkuş ayrıca Polis Akademisi ve Türk Tarih Kurumu’nda Ermeni sorunu ve Ermeni dili konularında araştırmacılara ve akademisyenlere yönelik çeşitli eğitimler ve seminerler de verdi. Halen Ankara Üniversitesinde görev yapan Deveci Bozkuş, Kafkasya, Dağlık Karabağ Sorunu, Soğuk Savaş, 1915 Olayları ve Soykırım konularıyla ilgili çeşitli dersler veriyor. Deveci Bozkuş modernleşme, terör, Türkiye-Ermenistan ilişkileri, diaspora, Dağlık Karabağ sorunu, parlamento kararları vb. alanlarda ulusal ve uluslararası akademik platformlarda Türkiye’yi temsil eden akademisyenler arasında yer almakta olup bu konularla ilgili çok sayıda ulusal ve uluslararası projeler üretti. Ulusal ve uluslararası alanda çok sayıda kitap, makale, proje ve araştırma çalışmaları bulunan Deveci Bozkuş ayrıca dış politika ve Kafkasya, Ermeni sorunu, Dağlık Karabağ Sorunu vb. konularda televizyon programlarına konuk olarak katılıyor ve İngilizce, Almanca, Farsça, Ermenice ve Osmanlıca (Matbu-Rika) biliyor. Kafkasya, Ermeni sorunu ve Türkiye-Ermenistan ilişkilerine dair analizleri çeşitli basın kuruluşları ve stratejik araştırma merkezlerinde yayınlanıyor.

YORUMLAR

Subscribe
Bildir
guest

0 Yorum
Eskiler
En Yeniler Beğenilenler
Inline Feedbacks
View all comments

Son Eklenenler

0
Would love your thoughts, please comment.x