Otobüste yaşlılara yer vermek, iki kişi konuşurken araya girmemek, hapşırırken ve sakız çiğnerken ağzını kapatmak, bunlar hepimizin bildiği hayatımıza yer etmiş görgü kuralları. Ancak, artık hayatımızın ayrılmaz bir parçası haline gelen ve gittikçe daha çok vaktimizi alan internet ve sosyal medya ortamlarının da kendine özgü görgü kuralları var.
Hatta bu kurallar, yabancı basında, internete atfen network ve İngilizcede görgü kuralları anlamına gelen etiquette sözlüklerinin birleşmesinden oluşan netiquette kelimesiyle tanımlanıyor.
Geleneksel görgü kuralları gibi, internet görgü kuralları da bir arada bulunmanın ve kişilerin gündelik yaşamlarını kolaylaştırmanın yollarını düzenliyor. Fakat internet görgü kurallarını geleneksel toplumsallaşma süreçlerimiz dâhilinde öğrenmemiz, internetin icadı göreceli olarak yeni sayılabileceğinden ve biraz da internetin doğası gereği pek mümkün olmadı. Ziyarete gittiğimiz evde bize ikram edilen şekerlere saldırmamamız gerektiğini kaşıyla gözüyle ifade edecek anne babamız ya da diğer aile büyükleri internet ortamında her zaman bulunmuyor. Dolayısıyla internet görgü kurallarını öğrenmek, çocuklara ve gençlere öğretmeye ve benimsetmeye çalışmak da yeni bir durum.
Çocukların gelişim süreçleri içerisinde “sosyal ortamlara adaptasyonlarının sağlanmasında” ebeveynlere büyük iş düşüyor; zira çocuklar, hem ebeveynlerin deneyimlerini taklit ederek hem de zaman içinde belirlenmiş görgü kurallarını onlardan öğrenerek bu süreci yaşıyorlar. Net bir ritüelden öğrenilmesi mümkün olmayan internet görgü kurallarının bir özelliği de, çocuk yaştaki
bireylerin üyesi oldukları sosyal ağlar içerisinde yeniden ve sürekli şekillenmeleri.
Üstelik bu kurallar kullanılan platforma ya da cihaza göre de değişiklik gösteriyor ama yine de internet ortamında iletişim kurarken genel geçerliliği olan görgü kurallardan söz etmek mümkün. Peki, bunlar neler?
Size nasıl davranılmasını istiyorsanız insanlara öyle davranın!
Gündelik hayat içerisindeki en geçerli görgü kurallarından biri olan, size nasıl davranılmasını istiyorsanız karşınızdaki bireylere öyle davranma halinin, internet ortamında da geçerli olduğunu unutmayın. Gündelik hayatta görünüşümüzün, cinsiyetimizin ya da yaşımızın görgü kuralları açısından önemli olduğunu biliyoruz. Fakat unutmamalıyız ki, görünüşünüz nasıl olursa olsun, nezaket bizleri iyi bireyler yapar. Bu nedenle, internet ortamında kurulan her türden iletişim sürecinde nezaket ve kabul edilmeyen davranışlardan uzak durulması da sizi iyi bireyler yapar.
Herhangi birini onun izni olmadan etiketlemeyin!
Görsel paylaşılan platformları düşündüğümüzde en çok rastladığımız davranışlardan biri, etiketleme. Fotoğraf ve video paylaşımı, kişilerin kendi kararlarıyla yaptıkları davranışlar arasında fakat paylaşılan görsellerde diğer bireylerin haberi olmadan ya da kendilerine sormadan isimlerini yazmak veya onları etiketlemek, doğru bir davranış değil. Bu nedenle, bireylerin kendi profillerinde yaptıkları paylaşımlar için değil ama başka kişilerin profillerinde de görünmesi ya da onların kimliklerini ortaya çıkarmak üzere tasarlanan etiketleme özelliğini kullanırken dikkatli olmak gerekiyor.
Fotoğraf ve video paylaşımı, kişilerin kendi kararlarıyla yaptıkları davranışlar arasında fakat paylaşılan görsellerde diğer bireylerin haberi olmadan ya da kendilerine sormadan isimlerini yazmak veya onları etiketlemek, doğru bir davranış değil.
Kaba, çirkin ve ayıp sayılabilecek paylaşımlar yapmayın!
Her ne kadar çevrimiçi platformlar için paylaşım yapıyor olsanız da, bunların çevrimdışı yaşantınıza bir yansıması olacağını unutmamak önemli. Bu doğrultuda, toplum içerisinde de kaba, çirkin ya da ayıp sayılabilecek paylaşımların yapılmaması gerekiyor. Resmi olması gereken bir elektronik posta içerisinde laubali ifadelerin kullanılmaması ya da dijital platformların kullanımında diğer bireylerden daha deneyimli olduğunuz için trolleme, sosyal medyada sahte hesap açma, sohbet için oluşturulan grupların dışında bırakma gibi siberzorbalık olarak adlandırılabilecek davranışlarda bulunulmaması…
İnternet ortamında takma bir adın arkasına gizlenip diğer kullanıcılara saldırmak, sözlü şiddet uygulamak ve diğer kullanıcılara uygun olmayan mesajlar göndermek de elbette internet görgü kurallarına aykırı davranışlar.
Herkese arkadaşlık teklifi göndermeyin ve herkesin teklifini kabul etmeyin!
Sosyal medya platformlarında takipçi kazanmanın bir rant alanı olmasının da etkisiyle etkileşim içerisinde olunan insan sayısını arttırmak için tanışılmayan ya da çok az tanıdık olunan insanlarla arkadaşlık kuruluyor. Herhangi bir samimiyet geliştirmediğiniz insanları arkadaş olarak eklemek de internet görgü kurallarına uygun değil.
Doğruluğundan emin olmadığınız bilgiyi yaymayın!
Arkadaşlarımız arasında yapılan paylaşımların hepsi doğru olmayabilir. Kendisine farklı sebeplerle güvendiğimiz arkadaşımızın bizlerle paylaştığı bilgileri tekrar kontrol etmeden ve doğruluğundan emin olmadan başkalarıyla paylaşmamalıyız.
Kimsenin yüzüne söyleyemediğiniz şeyleri internet ortamında da söylemeyin!
Söz konusu iletişim alanı internet olunca, kullanıcılar özgürce her şeyi yapabileceklerini düşünüyor. Bu nedenle, gündelik hayatta karşısındaki kişiye söyleyemeyeceklerini internet ortamında rahatlıkla dile getirebiliyorlar. Bir ekranın arkasından ve anlık cevap alamayacağımızı bildiğimiz ortamlarda kendimizi daha rahat ifade ediyor olabiliriz ama yine de, bu fırsatı kötüye kullanmamak gerekiyor.
Bir ekranın arkasından ve anlık cevap alamayacağımızı bildiğimiz ortamlarda kendimizi daha rahat ifade ediyor olabiliriz. ama yine de, bu fırsatı kötüye kullanmamak gerekiyor.
CAPS LOCK’un ( büyük harflerin) açık olup olmadığını kontrol edin!
İletişim başlı başına zor bir alan, yazılı iletişimse daha da zor olabiliyor. Zira ne ses tonu ne de yüz ifadesi yazıya aktarılabiliyor. Farkında olmadan yapılabilecek bir hata ise ciddi yanlış anlaşmalara sebebiyet verebiliyor.
İnternet ortamındaki yazışmalarda veyahut sosyal medya platformlarında büyük harf (caps lock) kullanarak yazışmak, karşı tarafa bağırmak anlamına geliyor. Eğer birine gerçekten bunu hissettirmek istemiyorsanız yazdıklarınızın sadece içeriklerine değil, noktalama işaretlerine, caps lock (büyük harf) tuşu gibi teknik detaylara da dikkat etmelisiniz.
Peki, daha nicesini sayabileceğimiz bu internet görgü kurallarını bizden çok daha yoğun bir biçimde birer internet kullanıcısı olan çocuklara ve gençlere nasıl öğreteceğiz?
Kurallara önce ebeveynler uymalı!
İyi ve kalıcı ilişkiler kurmanın – internet ortamında bile olsa – bizleri mutlu edeceği bir gerçek. Bu nedenle, ebeveynler çocuklarına nasıl iyi bir dijital vatandaş olabilecekleri konusunda rol model olurken olumlu davranışları pekiştirilmeli, olumsuz davranışları da birlikte düzeltmeye çalışmalı. Olumlu davranışları pekiştirmenin ilk aşaması, internet görgü kurallarına uyan bir ebeveyn modeli olmak. Çünkü tüm kullanıcılar – özellikle çocuklar – bir dijital ayak izi oluşturuyor. Dijital ayak izleri de kişilerin hayatındaki belli bir bölümü değil, geleceklerini de etkiliyor.
Sosyal ağlarda yaptıklarımızın birer dijital ayak izi oluşturduğunu, geriye dönük bir şekilde bizleri takip ettiğini, bu paylaşımların ilerleyen zamanlarda bizlere dair bilgilendirici içerikler olacağını ve en önemlisi birer güvenlik zafiyeti oluşturabileceğini düşünerek hareket etmek zorundayız.
Sosyal ağlarda yaptıklarımızın birer dijital ayak izi oluşturduğunu, geriye dönük bir şekilde bizleri takip ettiğini, bu paylaşımların ilerleyen zamanlarda bizlere dair bilgilendirici içerikler olacağını ve en önemlisi birer güvenlik zafiyeti oluşturabileceğini düşünerek hareket etmek zorundayız.
Yüz yüze iletişimde kılık-kıyafet, yaş ve cinsiyet gibi etkenler iletişim kurduğumuz bireyler ile ilgili bir takım önyargılar oluşturmamızı sağlıyor. İnternet ortamında ise, dış görünüşümüzle değerlendirilemiyor olmamız, ilk izlenimden uzak olduğumuzu düşündürmemeli. Bu nedenle, daha önceki paylaşımlarımız ve etkileşimlerimiz büyük önem taşıyor.
Yine bir başlangıç adımı olarak yapılacak şeylerden biri de, kurallara uyan ebeveynlerin çocuklarıyla yaptıkları her türden paylaşımda neden bu kurallara uyduklarını ve bu kurallara uymanın onlara hem çevrimiçi hem de çevrimdışı ortamlarda nasıl katkılar sağlayacağıyla ilgili bilgi vermeleri.
Yüz yüze kurduğumuz iletişimde olduğu gibi, internet ortamında da kurduğumuz ilişkilerimize özen göstermek ve hassas davranmak durumundayız. Bu bilinci çocuklarına öğretmeye çalışan ebeveynler tutarlı davranışlar da sergilemeli. Çocuk yaştaki bireylerin neyi yapıp neyi yapmaması gerektiği konusunda sınırlar çizmeye çalışan ebeveynlerin tepkileri ve ödüllerinin örtüşmesi de hassasiyetle üzerinde durulması gereken konulardan biri. Bu doğrultuda ebeveynlere verilecek tavsiyeleri şu şekilde sıralamak mümkün:
Çocuklarınızla konuşun ve ortak kararlar alın!
Platformların nasıl kullanılması gerektiği üzerine çocuklarınızla sohbet etmelisiniz. Çocuklarınızın kullandığı ama sizlerin kullanmadığı iletişim kanallarını incelemeniz ve teknik detaylarından haberdar olmanız da gerekiyor. Bunları yaparken sizler de aynı platformların üyesi olmak zorunda değilsiniz. Bu nedenle, aldığınız ortak kararlar doğrultusunda herhangi bir olumsuz deneyim sonucunda çocuklarınızın sizlerle iletişim kurmaktan çekinmeyeceklerinden emin olun.
Paylaştıkları her şeyin başkaları tarafından görüldüğünü hatırlatın!
Paylaştığımız her şeyin diğer kullanıcılar tarafından görülebileceğini unutmamak önemli. Paylaştığınız içeriğin sadece dil açısından doğruluğu değil, içeriğinin doğruluğu ve verilen mesajın özünde sergilenen bir tutum olduğunu hatırlamak ve hatırlatmak gerekiyor.
Güvenlik ayarlarının farkında olmalarını sağlayın!
Yetişkinler olarak başka bir sorumluluğumuz da her zaman yanlarında olamadığımız çocuk yaştaki bireylerin internet deneyimlerinin negatif olmamasını sağlamak, bunu başarmak için de onlara güvenlik ayarlarından ve platformların sağladığı fırsatlardan söz etmek. Bu anlamda, kendilerini güvende hissetmeleri için almaları gereken önlemlere onlarla birlikte karar vermek ve ilk aşamada ayarları birlikte yapmak iyi bir başlangıç olabilir.
Aslında hiç aklımızdan çıkarmamız gereken kural da şu: İnternette yayılan tüm akımların farkında olan ve bilinçli davranış kalıpları geliştiren ebeveynlerin, gündelik hayatta olduğu gibi internet ortamında da rol model olması, teknolojinin etkin kullanımını ve internet görgü kurallarını çocuklara da aktarmayı sağlayan en önemli adımlardan biri.
Şiddet ve eğlenceyi ayırmanın zorluğu
Bireylerin her geçen gün değişen teknolojiye ayak uydurmasının yolu, dijital okuryazarlık düzeyinin artması ve dijital becerilerin gelişmesinden geçiyor.
Ebeveynlerin bu süreci hem kendileri hem de çocukları için iyi yönetebilmesinin yoluysa, kendi dijital okuryazarlık becerilerini geliştirmekten geçiyor. Ebeveynlerin ilk dikkat etmesi gereken nokta, çocukların etik olmayan davranışları ya da şiddeti özendiren içeriklere erişemediğinden emin olmaları. Zira şiddetin dijital platformlarda eğlence gibi algılandığı aşikâr. Bu anlamda dijital okuryazarlık sayesinde edinilen eleştirel bakış açısı, şiddet ve eğlence arasındaki ayrımın doğru bir şekilde yapılmasını da sağlar. Çocukların internet ortamında yaşayacakları deneyimleri engellemek veya internetten korkmalarına yol açmak yerine, platformları birlikte keşfetmek ve internet ortamına akıllıca, güvenli ve etik yollarla katılmalarını sağlamak gerekiyor.
Altın kural
Aslında hiç aklımızdan çıkarmamız gereken kural da şu: İnternette yayılan tüm akımların farkında olan ve bilinçli davranış kalıpları geliştiren ebeveynlerin, gündelik hayatta olduğu gibi internet ortamında da rol model olması, teknolojinin etkin kullanımını ve internet görgü kurallarını çocuklara da aktarmayı sağlayan en önemli adımlardan biri.
Twitter’dan takip edin: @sinanasci
Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Fikir Turu’nun editöryel politikasını yansıtmayabilir.
Bu yazı ilk kez 28 Ağustos 2019’da yayımlanmıştır.