Nasıl bir iklim bizi bekliyor?

Dünyanın en sıcak 6 yılı, son 10 yılda yaşandı. 2022 yılında Avrupa’da etkili olan sıcak hava dalgası 1000 kişinin ölümüne neden oldu. Kuraklık nedeniyle tarımsal üretim de azaldı. Peki, bundan sonra iklimler hep böyle mi olacak? “Mevsim normallerinin üstü”ne alışmalı mıyız? Alışmak için ne yapmalıyız?

Atmosferdeki sera gazları miktarı son 400 bin yılın en yüksek değerine ulaştı. Sera gazlarının atmosferdeki miktarı arttıkça dünyanın ortalama sıcaklığı da artıyor. Örneğin, günümüzde, dünyadaki sıcaklık artışı 1.5 ⁰C’dır, önlem alınmazsa, 4.5⁰C’ye ulaşabilir.

Küresel ısınmanın en önemli sonucu iklim değişimidir. Bu değişim, ülkeleri aynı şekilde etkilemeyecektir. Etkileri ülkeden ülkeye değişecektir. Ülkemizin bulunduğu enlemlerde, iklim değişiminin etkileri, afet sayılarında artışa, aşırı sıcaklar, kuraklık, dolayısıyla su kaynaklarının azalmasına neden oluyor.

Dünyanın en sıcak 6 yılı, son 10 yılda yaşandı. (Şekil 1). Türkiye’de de maksimum sıcaklıkların ortalamanın üzerinde olduğu gün sayıları arttı. Kuraklık özellikle İç Anadolu, Güney doğu Anadolu ve Doğu Anadolu bölgelerinde şiddetli ve olağanüstü şiddetli derecelere ulaştı. Bu durum tarımda ürün azalmasına neden oldu. (Şekil 3).

Şekil. 1. 2022 (siyah çizgi) yılı ve bugüne kadar, kayıtlara geçen en sıcak on yıl karşılaştırması: 2016 (1.), 2020 (2.), 2019 (3.), 2015 (4.), 2017 ( 5.), 2021 (6.), 2018 (7.), 2014 (8.), 2010 (9.), 2013 (10.) ve 2005 (10.), (NASA, 2022).
Şekil 2. 1951-2022 Temmuz için Rekor Düzeylerde Küresel Kara Alanlarının Zaman Serileri (NASA, 2022)
Sıcak hava dalgası

Günlük maksimum sıcaklığın, ardı ardına 5 gün boyunca, uzun yıllar ortalama maksimum sıcaklığın 5°C üzerinde gerçekleşmesi “Sıcak Hava Dalgası” olarak adlandırılır. Her yıl binlerce insan sıcak hava dalgasına maruz kalarak yaşamlarını yitirmektedir. Sıcak hava dalgası özellikle nem ile birleştiğinde ölümcül sonuçlar doğurur. Havadaki yüksek nemin insan vücudundaki terin buharlaşmasını engellemesi ile ölümcül sonuçlar ortaya çıkarır.

Son yıllarda sıcak hava dalgaları daha çok görülmeye başlandı. (Şekil 2). Avrupa’da 2003 yazında aşırı sıcaklara bağlı olarak 70 binden fazla kişi yaşamını yitirdi. 2003 yazında Lüksemburg’da kaydedilen ölümler de oransal ifadeyle yüzde 14.3 artarken, İspanya’da bu oran yüzde 13.7, Fransa’da yüzde 11.8, İtalya’da yüzde 11.6, Belçika’da yüzde 3.6 olarak hesaplandı. Mayıs 2015’te Hindistan’da sıcak hava nedeniyle ölenlerin sayısı 2 bine, Temmuz 2015’te Fransa’da sıcak hava nedeniyle ölenlerin sayısı 700’e ulaşmıştı. 2022 yılında Avrupa’da etkili olan sıcak hava dalgası 1000 kişinin ölümüne neden oldu.

Şekil 3. Türkiye de son 12 aylık kuraklık haritası (MGM, 2022)

Doğa kaynaklı meteorolojik hidrolojik afetler

Türkiye geneli Aylık analize göre, Türkiye genelinde en çok taşkın afeti Haziran ayında meydana geldi. (Şekil 4a). En az afetin kaydedildiği ay ise Şubat ayıydı.

Türkiye genelinde 1998-2018 yılları arasında meydana gelen doğa kaynaklı afetlerin, bölgesel analiz sonuçlarına göre en çok hadise yaşanan bölge 416 bölge ile Karadeniz Bölgesi olmuştur (Şekil 4b). Karadeniz’i 376 taşkın afetiyle Marmara, 322 taşkın afetiyle Ege, 203 taşkın afetiyle Akdeniz, 190 taşkın afetiyle İç Anadolu ve 127 taşkın afetiyle Doğu Anadolu izlerken; son sırada yer alan Güneydoğu Anadolu Bölgesidir (MGM, 2020).

( a ) ( b )

Şekil 4. Türkiye de doğal afetlerin aylara göre (a) ve bölgelere göre (b) dağılımı.

Yakın gelecekte insanlığı ne tür meteorolojik gelişmeler bekliyor?

Küresel ısınmanı 1.5 ⁰C olduğu günümüzde atmosferde meteorolojik döngülerde ve parametrelerde değişimler olduğu görülüyor. Bu değişimlerin eski haline gelmesi mümkün görünmüyor.

İnsan bu değişimlere adapte olmak için çaba göstermelidir. Peki, ne yapabilir? Örneğin, yağışın, fırtınanın afete dönüşmemesi için yaşantısındaki ortamları dayanıklı hale getirmeli ya da değiştirmelidir. Dere yataklarındaki yerleşim yerlerinden uzaklaşmalı, çatıları yeni rüzgar hızlarına göre inşa etmelidir.

Sadece bireysel tedbirler değil yerel ve merkezi yönetimlerin de “kanun ve yönetmeliklerle” bu konulara kıstaslar getirmeleri gerekir.

Tarımda damlama sulama yöntemlerine geçerek, buharlaşma kayıplarını azaltarak ve yağmur hasadı yaparak kuraklığın etkilerini azaltmak mümkün olabilir.

Bundan sonraki iklim değişikliği ile ilgili mücadele, artık artışı durdurmak için olacaktır. Yanı insanın uyum sağlamasını imkansızlaştıracak boyuta gelmesini önlemek içindir. Bu nedenle sera gazı salımlarını azaltacak temiz ve yenilenebilir enerjiyi çoğaltacak yeni stratejiler hazırlanmalıdır.

Dünyada son yıllarda yapılan iklim değişikliği toplantıları

Son yıllarda iklim değişikliği kaynaklı afetlerin artması ve konuyla ilgili bilim insanlarının çalışmaları, siyasileri, devlet yöneticilerini bu konuda aksiyon almak zorunda bırakmıştır. Son yıllarda bu amaçla önemli toplantılar yapılmış ve çeşitli hedefler konmuştur.

2015 yılında Fransa’nın Paris kentinde gerçekleştirilen 21. Taraflar Konferansı’nda (COP21), 2020’den sonra geçerli olacak Paris Anlaması kabul edilmiş ve 4 Kasım 2016 ‘da yürürlüğe girmiştir. Türkiye, Niyet Edilen Ulusal Katkı Beyanını 30 Eylül 2015 tarihinde Sözleşme Sekretaryasına sunmuştur. Türkiye’nin ulusal katkı beyanına göre, sera gazı emisyonlarının 2030 yılında referans senaryoya göre artıştan %21 oranına kadar azaltılması öngörülmüştür. Türkiye ‘artıştan yüzde 21 azaltım’ hedefiyle bunu 929 milyon tonda tutmaya çalışacağını söylüyor.

Avrupa Birliği (AB) ise 11 Aralık 2019 tarihinde açıkladığı Avrupa Yeşil Mutabakatı ile 2050 yılında iklim-nötr ilk kıta olma hedefini ortaya koyarken; aynı zamanda sanayisinin dönüşümünü gerektiren yeni bir büyüme stratejisi benimseyeceğini ve tüm politikalarını iklim değişikliği ekseninde yeniden şekillendireceğini açıklamıştır. Türkiye, Gümrük Birliği kapsamında AB Tek Pazarı üzerinde dönüştürücü etkilere sahip olacak Avrupa Yeşil Mutabakatı’nın, hem aday ülke statüsü hem Gümrük Birliği ortağı olarak Türkiye’nin AB’ye ticari entegrasyonu üzerinde önemli etkileri olması kaçınılmazdır.

Son olarak Birleşmiş Milletler İklim Değişikliği Konferansı ise Kasım 2021 tarihinde Kopenhag’da yapıldı. Bu toplantıda, her ülkenin 2050 yılına kadar net sıfır karbon emisyonu doğrultusunda 2030 yılına kadar emisyon azaltım hedeflerini detaylı ve kararlı bir şekilde belirlemesi istendi.

Anlaşmada, kömürün aşamalı olarak azaltılması taahhüdü alındı. Kömürün tarih olacağı bir yola girildiği söylenebilirdi ama Rusya-Ukrayna Savaşı bu kararı çöpe atacak gibi görünüyor.

Rusya-Ukrayna Savaşı iklim krizini tırmandıracak mı?

Rusya – Ukrayna Savaşı’nın ekonomik ve siyasi etkilerin yanı sıra, iklim krizi açısından da çok kritik sonuçları olacaktır. Avrupa kendisini Rus kaynaklarından uzaklaştırırken, enerji ihtiyacını karşılamak için alternatif denizaşırı fosil yakıt kaynakları için ABD veya Katar gibi büyük sıvı doğal gaz (LNG) üreticilerine yöneliyor.

AB aynı zamanda enerji açığını kapatabilmek için daha uzak ülkelerin (Endonezya, Güney Afrika ve Avustralya gibi) fosil yakıt kaynaklarını satın almak için de araştırmalara başladı. Bu da enerji maliyetini artıracak ve sera gazı salımlarında önemli miktarda artış meydana gelecektir.

Öte yandan AB ile karşılıklı ambargo sonunda, Rusya’nın Çin’e yaptığı kömür ihracatının 100 milyon tona çıkarılması planlanıyor. Bu da Çin’in in sera gazı salımlarını daha da artıracaktır.1

Ne yapılabilir?

Küresel ısınmadaki 1 derecelik artış doğa kaynaklı afetleri %30 oranında artırıyor. Bu nedenle küresel ısınmayı durdurmak ancak sera gazı emisyon miktarlarının azaltılması ile mümkün olabilir. İklim değişikliği doğal afetlerin artmasına neden oluyor ve insanlık için ciddi bir tehdit oluşturuyor.

Bu tehditle mücadele kapsamında Türkiye’de yol haritaları çıkarılıyor, çalışmalar yapılıyor. 11. Kalkınma Planı hedefleri arasında, sera gazı emisyonuna sebep olan binalar ile enerji, sanayi, ulaştırma, atık ve tarım sektörlerinde emisyon kontrolü yapılması var.

Türkiye, 2023-2030 İklim Değişikliği Eylem Planı ve 2050 İklim Değişikliği Stratejisi hazırlanacak. Eylem Planı kapsamında iklim değişikliğinin biyolojik çeşitlilik ve ekosistemler üzerindeki etkilerinin belirlenmesine yönelik çalışmaların yürütülmesi planlanıyor.

Küresel sera gazı emisyonunun %24’ü arazi kullanımından ortaya çıkıyor. Bu nedenle, Eylem Planı kapsamında yürütülecek sürdürülebilir arazi yönetimi ve çölleşme/arazi tahribatıyla mücadele çalışmalarında açığa çıkan karbondioksiti yakalayıp depolayarak muhafaza eden ve böylelikle atmosfere çıkan sera gazlarını azaltan karbon depolama işlevlerini dikkate alan uygulamaların yapılması, tutulan karbon miktarının tespit edilmesi ve karbon stoklarındaki değişimlerin izlenmesine yönelik çalışmalar yürütülmelidir.

Atmosfere verilen sera gazlarını azaltmak için yapılabilecek pek çok şey var. Enerji ve yoğun sanayi tesisleri için sera gazı emisyon sınırlaması ile ilgili çalışmalar yapılmalı; yenilenebilir enerji geliştirilmeli ve teşvik edilmeli; çöplerin yığın şekilde depolanmasına son verilmeli ve çöp depolama alanları biyo-reaktörlere dönüştürülmeli; enerji verimliliği düşük, ısıtma ve soğutma aletlerinin kullanımına kademeli olarak son verilmeli ve şehirlerde yeşil alanlar ve ormanlar artırılmalı.

Ancak elbirliğiyle tedbirler alındıktan ve uygulandıktan sonra mevsim ve yeni iklim koşullarına uyumdan söz etmek mümkün olabilir.

KAYNAKLAR:

NASA, 2022 Year-to-Date Temperatures Versus Previous Years | June 2022 Global Climate Report

MGM, 2022: T.C. Çevre, Şehircilik ve İklim değişikliği Bakanlığı, Meteoroloji Genel Müdürlüğü, Ankara

MGM, 2020: 1940-2018 periyodu fevk kayıtları, Ankara

Birpınar, M.E., and Uludağ, A., 2022: Will the Russia-Ukraine war escalale the climate crisis. https://www.dailysabah.com/opinion/op-ed/will-the-russia-ukraine-war-escalate-the-climate-crisis,

Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Fikir Turu’nun editöryel politikasını yansıtmayabilir.

Bu yazı ilk kez 7 Eylül 2022’de yayımlanmıştır.

  1. Birpınar, M.E., and Uludağ, A., 2022: Will the Russia-Ukraine war escalale the climate crisis. https://www.dailysabah.com/opinion/op-ed/will-the-russia-ukraine-war-escalate-the-climate-crisis

Orhan Şen
Orhan Şen
Prof. Dr. Orhan Şen – İstanbul Teknik Üniversitesi Meteoroloji Mühendisliği Bölümü Öğreti Üyesi. Atmosfer bilimleri ve meteoroloji üzerine çalışıyor. Atmosfer Araştırmaları Ulusal Merkezi (National Center for Atmospheric Research - NCAR), Araştırma Uygulamaları Laboratuvarı (Research Applications Laboratory), Boulder, ABD’de bulunan San Jose Devlet Üniversitesi State University ve Massechussetts Teknoloji Enstitüsü (M.I.T.) gibi kurum ve okullarda ziyaretçi bilim insanı olarak bulundu, çalışmalar yaptı.

YORUMLAR

Subscribe
Bildir
guest

0 Yorum
Eskiler
En Yeniler Beğenilenler
Inline Feedbacks
View all comments

Son Eklenenler

Nasıl bir iklim bizi bekliyor?

Dünyanın en sıcak 6 yılı, son 10 yılda yaşandı. 2022 yılında Avrupa’da etkili olan sıcak hava dalgası 1000 kişinin ölümüne neden oldu. Kuraklık nedeniyle tarımsal üretim de azaldı. Peki, bundan sonra iklimler hep böyle mi olacak? “Mevsim normallerinin üstü”ne alışmalı mıyız? Alışmak için ne yapmalıyız?

Atmosferdeki sera gazları miktarı son 400 bin yılın en yüksek değerine ulaştı. Sera gazlarının atmosferdeki miktarı arttıkça dünyanın ortalama sıcaklığı da artıyor. Örneğin, günümüzde, dünyadaki sıcaklık artışı 1.5 ⁰C’dır, önlem alınmazsa, 4.5⁰C’ye ulaşabilir.

Küresel ısınmanın en önemli sonucu iklim değişimidir. Bu değişim, ülkeleri aynı şekilde etkilemeyecektir. Etkileri ülkeden ülkeye değişecektir. Ülkemizin bulunduğu enlemlerde, iklim değişiminin etkileri, afet sayılarında artışa, aşırı sıcaklar, kuraklık, dolayısıyla su kaynaklarının azalmasına neden oluyor.

Dünyanın en sıcak 6 yılı, son 10 yılda yaşandı. (Şekil 1). Türkiye’de de maksimum sıcaklıkların ortalamanın üzerinde olduğu gün sayıları arttı. Kuraklık özellikle İç Anadolu, Güney doğu Anadolu ve Doğu Anadolu bölgelerinde şiddetli ve olağanüstü şiddetli derecelere ulaştı. Bu durum tarımda ürün azalmasına neden oldu. (Şekil 3).

Şekil. 1. 2022 (siyah çizgi) yılı ve bugüne kadar, kayıtlara geçen en sıcak on yıl karşılaştırması: 2016 (1.), 2020 (2.), 2019 (3.), 2015 (4.), 2017 ( 5.), 2021 (6.), 2018 (7.), 2014 (8.), 2010 (9.), 2013 (10.) ve 2005 (10.), (NASA, 2022).
Şekil 2. 1951-2022 Temmuz için Rekor Düzeylerde Küresel Kara Alanlarının Zaman Serileri (NASA, 2022)
Sıcak hava dalgası

Günlük maksimum sıcaklığın, ardı ardına 5 gün boyunca, uzun yıllar ortalama maksimum sıcaklığın 5°C üzerinde gerçekleşmesi “Sıcak Hava Dalgası” olarak adlandırılır. Her yıl binlerce insan sıcak hava dalgasına maruz kalarak yaşamlarını yitirmektedir. Sıcak hava dalgası özellikle nem ile birleştiğinde ölümcül sonuçlar doğurur. Havadaki yüksek nemin insan vücudundaki terin buharlaşmasını engellemesi ile ölümcül sonuçlar ortaya çıkarır.

Son yıllarda sıcak hava dalgaları daha çok görülmeye başlandı. (Şekil 2). Avrupa’da 2003 yazında aşırı sıcaklara bağlı olarak 70 binden fazla kişi yaşamını yitirdi. 2003 yazında Lüksemburg’da kaydedilen ölümler de oransal ifadeyle yüzde 14.3 artarken, İspanya’da bu oran yüzde 13.7, Fransa’da yüzde 11.8, İtalya’da yüzde 11.6, Belçika’da yüzde 3.6 olarak hesaplandı. Mayıs 2015’te Hindistan’da sıcak hava nedeniyle ölenlerin sayısı 2 bine, Temmuz 2015’te Fransa’da sıcak hava nedeniyle ölenlerin sayısı 700’e ulaşmıştı. 2022 yılında Avrupa’da etkili olan sıcak hava dalgası 1000 kişinin ölümüne neden oldu.

Şekil 3. Türkiye de son 12 aylık kuraklık haritası (MGM, 2022)

Doğa kaynaklı meteorolojik hidrolojik afetler

Türkiye geneli Aylık analize göre, Türkiye genelinde en çok taşkın afeti Haziran ayında meydana geldi. (Şekil 4a). En az afetin kaydedildiği ay ise Şubat ayıydı.

Türkiye genelinde 1998-2018 yılları arasında meydana gelen doğa kaynaklı afetlerin, bölgesel analiz sonuçlarına göre en çok hadise yaşanan bölge 416 bölge ile Karadeniz Bölgesi olmuştur (Şekil 4b). Karadeniz’i 376 taşkın afetiyle Marmara, 322 taşkın afetiyle Ege, 203 taşkın afetiyle Akdeniz, 190 taşkın afetiyle İç Anadolu ve 127 taşkın afetiyle Doğu Anadolu izlerken; son sırada yer alan Güneydoğu Anadolu Bölgesidir (MGM, 2020).

( a ) ( b )

Şekil 4. Türkiye de doğal afetlerin aylara göre (a) ve bölgelere göre (b) dağılımı.

Yakın gelecekte insanlığı ne tür meteorolojik gelişmeler bekliyor?

Küresel ısınmanı 1.5 ⁰C olduğu günümüzde atmosferde meteorolojik döngülerde ve parametrelerde değişimler olduğu görülüyor. Bu değişimlerin eski haline gelmesi mümkün görünmüyor.

İnsan bu değişimlere adapte olmak için çaba göstermelidir. Peki, ne yapabilir? Örneğin, yağışın, fırtınanın afete dönüşmemesi için yaşantısındaki ortamları dayanıklı hale getirmeli ya da değiştirmelidir. Dere yataklarındaki yerleşim yerlerinden uzaklaşmalı, çatıları yeni rüzgar hızlarına göre inşa etmelidir.

Sadece bireysel tedbirler değil yerel ve merkezi yönetimlerin de “kanun ve yönetmeliklerle” bu konulara kıstaslar getirmeleri gerekir.

Tarımda damlama sulama yöntemlerine geçerek, buharlaşma kayıplarını azaltarak ve yağmur hasadı yaparak kuraklığın etkilerini azaltmak mümkün olabilir.

Bundan sonraki iklim değişikliği ile ilgili mücadele, artık artışı durdurmak için olacaktır. Yanı insanın uyum sağlamasını imkansızlaştıracak boyuta gelmesini önlemek içindir. Bu nedenle sera gazı salımlarını azaltacak temiz ve yenilenebilir enerjiyi çoğaltacak yeni stratejiler hazırlanmalıdır.

Dünyada son yıllarda yapılan iklim değişikliği toplantıları

Son yıllarda iklim değişikliği kaynaklı afetlerin artması ve konuyla ilgili bilim insanlarının çalışmaları, siyasileri, devlet yöneticilerini bu konuda aksiyon almak zorunda bırakmıştır. Son yıllarda bu amaçla önemli toplantılar yapılmış ve çeşitli hedefler konmuştur.

2015 yılında Fransa’nın Paris kentinde gerçekleştirilen 21. Taraflar Konferansı’nda (COP21), 2020’den sonra geçerli olacak Paris Anlaması kabul edilmiş ve 4 Kasım 2016 ‘da yürürlüğe girmiştir. Türkiye, Niyet Edilen Ulusal Katkı Beyanını 30 Eylül 2015 tarihinde Sözleşme Sekretaryasına sunmuştur. Türkiye’nin ulusal katkı beyanına göre, sera gazı emisyonlarının 2030 yılında referans senaryoya göre artıştan %21 oranına kadar azaltılması öngörülmüştür. Türkiye ‘artıştan yüzde 21 azaltım’ hedefiyle bunu 929 milyon tonda tutmaya çalışacağını söylüyor.

Avrupa Birliği (AB) ise 11 Aralık 2019 tarihinde açıkladığı Avrupa Yeşil Mutabakatı ile 2050 yılında iklim-nötr ilk kıta olma hedefini ortaya koyarken; aynı zamanda sanayisinin dönüşümünü gerektiren yeni bir büyüme stratejisi benimseyeceğini ve tüm politikalarını iklim değişikliği ekseninde yeniden şekillendireceğini açıklamıştır. Türkiye, Gümrük Birliği kapsamında AB Tek Pazarı üzerinde dönüştürücü etkilere sahip olacak Avrupa Yeşil Mutabakatı’nın, hem aday ülke statüsü hem Gümrük Birliği ortağı olarak Türkiye’nin AB’ye ticari entegrasyonu üzerinde önemli etkileri olması kaçınılmazdır.

Son olarak Birleşmiş Milletler İklim Değişikliği Konferansı ise Kasım 2021 tarihinde Kopenhag’da yapıldı. Bu toplantıda, her ülkenin 2050 yılına kadar net sıfır karbon emisyonu doğrultusunda 2030 yılına kadar emisyon azaltım hedeflerini detaylı ve kararlı bir şekilde belirlemesi istendi.

Anlaşmada, kömürün aşamalı olarak azaltılması taahhüdü alındı. Kömürün tarih olacağı bir yola girildiği söylenebilirdi ama Rusya-Ukrayna Savaşı bu kararı çöpe atacak gibi görünüyor.

Rusya-Ukrayna Savaşı iklim krizini tırmandıracak mı?

Rusya – Ukrayna Savaşı’nın ekonomik ve siyasi etkilerin yanı sıra, iklim krizi açısından da çok kritik sonuçları olacaktır. Avrupa kendisini Rus kaynaklarından uzaklaştırırken, enerji ihtiyacını karşılamak için alternatif denizaşırı fosil yakıt kaynakları için ABD veya Katar gibi büyük sıvı doğal gaz (LNG) üreticilerine yöneliyor.

AB aynı zamanda enerji açığını kapatabilmek için daha uzak ülkelerin (Endonezya, Güney Afrika ve Avustralya gibi) fosil yakıt kaynaklarını satın almak için de araştırmalara başladı. Bu da enerji maliyetini artıracak ve sera gazı salımlarında önemli miktarda artış meydana gelecektir.

Öte yandan AB ile karşılıklı ambargo sonunda, Rusya’nın Çin’e yaptığı kömür ihracatının 100 milyon tona çıkarılması planlanıyor. Bu da Çin’in in sera gazı salımlarını daha da artıracaktır.1

Ne yapılabilir?

Küresel ısınmadaki 1 derecelik artış doğa kaynaklı afetleri %30 oranında artırıyor. Bu nedenle küresel ısınmayı durdurmak ancak sera gazı emisyon miktarlarının azaltılması ile mümkün olabilir. İklim değişikliği doğal afetlerin artmasına neden oluyor ve insanlık için ciddi bir tehdit oluşturuyor.

Bu tehditle mücadele kapsamında Türkiye’de yol haritaları çıkarılıyor, çalışmalar yapılıyor. 11. Kalkınma Planı hedefleri arasında, sera gazı emisyonuna sebep olan binalar ile enerji, sanayi, ulaştırma, atık ve tarım sektörlerinde emisyon kontrolü yapılması var.

Türkiye, 2023-2030 İklim Değişikliği Eylem Planı ve 2050 İklim Değişikliği Stratejisi hazırlanacak. Eylem Planı kapsamında iklim değişikliğinin biyolojik çeşitlilik ve ekosistemler üzerindeki etkilerinin belirlenmesine yönelik çalışmaların yürütülmesi planlanıyor.

Küresel sera gazı emisyonunun %24’ü arazi kullanımından ortaya çıkıyor. Bu nedenle, Eylem Planı kapsamında yürütülecek sürdürülebilir arazi yönetimi ve çölleşme/arazi tahribatıyla mücadele çalışmalarında açığa çıkan karbondioksiti yakalayıp depolayarak muhafaza eden ve böylelikle atmosfere çıkan sera gazlarını azaltan karbon depolama işlevlerini dikkate alan uygulamaların yapılması, tutulan karbon miktarının tespit edilmesi ve karbon stoklarındaki değişimlerin izlenmesine yönelik çalışmalar yürütülmelidir.

Atmosfere verilen sera gazlarını azaltmak için yapılabilecek pek çok şey var. Enerji ve yoğun sanayi tesisleri için sera gazı emisyon sınırlaması ile ilgili çalışmalar yapılmalı; yenilenebilir enerji geliştirilmeli ve teşvik edilmeli; çöplerin yığın şekilde depolanmasına son verilmeli ve çöp depolama alanları biyo-reaktörlere dönüştürülmeli; enerji verimliliği düşük, ısıtma ve soğutma aletlerinin kullanımına kademeli olarak son verilmeli ve şehirlerde yeşil alanlar ve ormanlar artırılmalı.

Ancak elbirliğiyle tedbirler alındıktan ve uygulandıktan sonra mevsim ve yeni iklim koşullarına uyumdan söz etmek mümkün olabilir.

KAYNAKLAR:

NASA, 2022 Year-to-Date Temperatures Versus Previous Years | June 2022 Global Climate Report

MGM, 2022: T.C. Çevre, Şehircilik ve İklim değişikliği Bakanlığı, Meteoroloji Genel Müdürlüğü, Ankara

MGM, 2020: 1940-2018 periyodu fevk kayıtları, Ankara

Birpınar, M.E., and Uludağ, A., 2022: Will the Russia-Ukraine war escalale the climate crisis. https://www.dailysabah.com/opinion/op-ed/will-the-russia-ukraine-war-escalate-the-climate-crisis,

Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Fikir Turu’nun editöryel politikasını yansıtmayabilir.

Bu yazı ilk kez 7 Eylül 2022’de yayımlanmıştır.

  1. Birpınar, M.E., and Uludağ, A., 2022: Will the Russia-Ukraine war escalale the climate crisis. https://www.dailysabah.com/opinion/op-ed/will-the-russia-ukraine-war-escalate-the-climate-crisis

Orhan Şen
Orhan Şen
Prof. Dr. Orhan Şen – İstanbul Teknik Üniversitesi Meteoroloji Mühendisliği Bölümü Öğreti Üyesi. Atmosfer bilimleri ve meteoroloji üzerine çalışıyor. Atmosfer Araştırmaları Ulusal Merkezi (National Center for Atmospheric Research - NCAR), Araştırma Uygulamaları Laboratuvarı (Research Applications Laboratory), Boulder, ABD’de bulunan San Jose Devlet Üniversitesi State University ve Massechussetts Teknoloji Enstitüsü (M.I.T.) gibi kurum ve okullarda ziyaretçi bilim insanı olarak bulundu, çalışmalar yaptı.

YORUMLAR

Subscribe
Bildir
guest

0 Yorum
Eskiler
En Yeniler Beğenilenler
Inline Feedbacks
View all comments

Son Eklenenler

0
Would love your thoughts, please comment.x