Venüs bulutlarında hayat mı var?

Venüs’teki keşfin anlamı ne? Bu buluş, Dünya dışında yaşamın kesin kanıtı olabilir mi? Venüs’ün özellikleri neler? O keşfin ve Venüs gezegeninin şifrelerini astrofizikçi Prof. Dr. Ersin Göğüş yazdı.

Pandeminin küresel boyutta, dalga dalga dünyayı etkilediği, uluslararası anlaşmazlıkların tüm hızı ile sürdüğü bu günlerde, uzay bilimleri yine hepimizi şaşırtan bir gelişme ile karşımızda: Dünyamıza en yakın gezegen Venüs’ün atmosferinde eser miktarda fosfin belirlendi.

Buluş beraberinde pek çok soruyu da getirdi: Bu gelişmenin anlamı ne? Fosfin nedir? Venüs’te yaşam var mı? Evrende yalnız mıyız?

Yaşama dair emarelerin Mars’dan gelmesi şaşırtıcı olmuyor. Mars’ın bizler için önemini geçtiğimiz aylarda ele almıştık. Son gelişmeyi ilginç hatta inanılması zor kılan, yaşam izlerinin Venüs’ten geliyor olması. Zira Venüs çok farklı bir gezegen.

Venüs’ün özellikleri neler?

Roma mitolojisinde aşk tanrısı olarak önemli bir konumda yer alan Venüs, Güneş’e en yakın ikinci gezegen. Yeryüzünden rahatlıkla gözleyebildiğimiz, görünür parlaklığı en fazla sıralamasında Güneş ve Ay’dan sonra üçüncü olan gök cismi.

Venüs, fiziksel özellikleri bakımından Güneş sistemi gezegenleri arasında Dünya’ya çok benziyor. Kayaç bir gezegen ve boyutu neredeyse Dünya kadar. Ancak dinamik özellikleri oldukça farklı. Güneş sistemindeki yedi gezegenin aksine, Venüs kendi ekseni etrafındaki hareketini, Güneş yörüngesindeki hareketinin tersi yönde gerçekleştiriyor. Bu zıt yönde dönüşünü de çok yavaş yapıyor, 1 Venüs günü yaklaşık 243 gün uzunluğunda.

Venüs’ün inanılmaz yoğun ve karbondioksit içeriği çok fazla bir atmosferi var. Yoğun atmosfer çok yüksek basınç oluşturuyor. Yüksek basınç altındaki sera gazı[efn_note]Karbondioksit sera etkisine neden olan gazların başlıcalarından. Sera etkisi, Dünya için büyük risk oluşturan küresel ısınmaya neden oluyor.[/efn_note] zengini Venüs atmosferi, Güneş ışınlarının yüzeyine yakın kısımlarda hapsolmasına ve yüzey sıcaklığının çok yüksek mertebelere ulaşmasına neden olmuş: Venüs’ün gün yüzü veya gece tarafı sıcaklığı değişmiyor, her ikisi de yaklaşık 470°C ! Yaşamın olmazsa olmazı olan suyun Venüs yüzeyinde bulunması bu nedenle imkânsız. Bırakın sıvı halde su bulundurmayı, Venüs’ün yüzeyi çoğu metali bile eritebilecek mertebede. Böyle bir ortamda yaşamın herhangi bir formunu bulmak mümkün değil.

Uluslararası araştırmacılardan oluşan bilim insanları Venüs’ü 2017 yılından beri Hawaii’de bulunan bir teleskopla, 2019 yılından beri de Şili’nin Atacama Çölü’ndeki bir teleskop ağı ile gözlüyorlar. Gezegenden gelen ışığı, tıpkı ışığın prizmadan geçince içeriğindeki gökkuşağı renklerine ayrılması benzeri ayrıştırıcı ekipmanlarla yapılan bu gözlemlerle Venüs atmosferindeki moleküllerin oluşturduğu soğurma çizgileri olarak adlandırılan yapıları inceliyorlar. Elbette en baskın soğurma çizgileri karbondioksit nedeniyle, çünkü atmosferde bol miktarda mevcut. Ancak her iki gözlemde de farklı bir molekülden kaynaklanan belirgin tayf çizgisi var. Yapılan hesaplamalarla bulunan bu soğurma çizgisinin fosfin (phosphine, PH3) molekülünden kaynaklandığını ortaya çıkarıyorlar.

Heyecan yaratan buluşun kaynağı “fosfin” nasıl oluşmuş olabilir?

Bu aşamada cevaplanması gereken önemli soru şu: Venüs atmosferinde fosfin nasıl oluşmuş olabilir?

Fosfin, kimyasal olarak bir fosfor ve üç hidrojen atomunun oluşturduğu bir gaz. Fosfor ve hidrojen ise yaşam için en önemli sayılan başlıca altı element içinde. Dünyada bulunduğuna göre Güneş sistemindeki diğer gezegenlerde de bulunması aslında çok normal. Jüpiter ve Satürn gibi bu sistemin en büyük gaz gezegenlerinde de fosfin gözleniyor. Çünkü gaz devlerinin çekirdeğindeki yüksek sıcaklıklarda ve basınçta fosfor ve hidrojen birleşerek fosfin oluşabiliyor. Gezegenin tamamı gaz olduğu için çekirdekte oluşan fosfin gezegenin dış katmanlarına ulaşabiliyor.

Oldukça zehirli ve yanıcı bir gaz olan fosfin geçmişte savaş teknolojilerinde kullanılmış olsa da, günümüzde elektronik aygıt teknolojilerinde ve tarımsal amaçlar için kullanılıyor. Bir başka deyişle insan fosfini üretebiliyor. Ancak Venüs atmosferinde insan yok. O halde fosfinin kaynağı ne?

Dünyada fosfin üreten bir mekanizma daha var. Üstelik biyolojik bir süreçle. Anaerobik olarak sınıflandırılan, yaşamını sürdürebilmek için oksijene ihtiyaç duymayan mikroplar fosfin üretebiliyor. Onlar da sonuçta canlı; yaşamlarını idame ettirebilmek için suya ve besine ihtiyaç duyuyorlar. Ve elbette bir de makul sıcaklık ve basınçta bir yaşam ortamına.

Venüs atmosferinde bulunan fosfin işte bu nedenle şaşırtıcı ve heyecan verici. Venüs yüzeyinden uzaklaştıkça sıcaklık ve basınç azalıyor. Atmosferinin üst katmanlarında ortam yaşama elverişli normlar seviyesinde. Bu ortamda su buharı da var. Mikrop gibi küçük organizmalar yaşamlarını sürdürebilir. Ancak başka zorluklar da yok değil. Venüs atmosferi aşırı asidik bir ortam. Bu koşullara adapte olabilmiş bir canlı türüne sıkça rastlanmıyor.

Rusya’dan “Venüs bizim” açıklaması

Dolayısıyla Venüs atmosferinde fosfin keşfi, Dünya dışında yaşamın kesin kanıtı değil. Eğer Venüs atmosferindeki fosfin mikropların ürünü ise, bu ekstrem gezegende yaşam formunun ilk dolaylı izlerini görmüş oluyoruz.

Bunu hafifçe aralanmış bir kapı gibi görmek lazım. Bu bulgu elbette daha detaylı incelenecek, Venüs’e ve yakın çevresine çok daha ayrıntılı bakılacak. Zira Rusya Venüs konusunda geçmişten gelen birikimini gelecekte ön plana çıkaracağını hemen beyan etti.[efn_note]https://www.euronews.com/2020/09/15/venus-is-a-russian-planet-russian-space-agency-announces-national-effort-to-explore-earth-[/efn_note] Bunun arkasında ise Soğuk Savaş yıllarına uzanan bir rekabet var.

Venüs Soğuk Savaş yıllarında iki süper gücün uzay yarışının da odağında yer aldı. Amerika Birleşik Devletleri’nin 60’lı yılların sonlarında Ay’a insan indirerek uzayda üstünlük kazanmasından sonra Sovyetler Rusçada Venüs anlamına gelen Venera programına hız verdi. 1970 ile 1984 yılları arasında 10’a yakın aracı Venüs yüzeyine kondurmayı başardılar. Aşırı yüzey sıcaklığı nedeniyle sadece yarım saat veya en fazla iki saat kadar çalışabilen kondularla Venüs hakkında çok önemli bilgiler elde ettiler ama yaşama dair hiçbir iz bulamadılar. Venüs yeniden büyük güçlerin uzay yarışında rekabet konusu olacak gibi görünüyor.

Ne olursa olsun, Venüs’te fosfini mikroorganizma değil de başka bir mekanizmanın ürettiğini belirlesek bile yepyeni şeyler öğrenmiş olacağız.

Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Fikir Turu’nun editöryel politikasını yansıtmayabilir.

Bu yazı ilk kez 16 Eylül 2020’de yayımlanmıştır.

Ersin Göğüş
Ersin Göğüş
Prof. Dr. Ersin Göğüş, Sabancı Üniversitesi Mühendislik ve Doğa Bilimleri Fakültesi Öğretim Üyesi, astrofizikçi. ODTÜ Fizik Bölümü’nden mezun olduktan sonra, NASA Marshall Uzay ve Havacılık Merkezi’nde yürüttüğü araştırmalarla doktora derecesini aldı. Amerikan Ulusal Uzay Bilimleri ve Teknolojileri Merkezi ve Sabancı Üniversitesi'nde çalışmalarını sürdürdü. Yüksek enerji astrofiziği alanında, nötron yıldızları, gama ışını patlamaları ve güneş sistemi dışındaki gezegenler konularında araştırmalar yapmaya devam ediyor. Bilimsel çalışmalarının yanı sıra, temel bilim eğitiminde astronominin rolü ve astronominin eğitime entegrasyonu konularında öğretmenlere yönelik eğitim programları düzenliyor. 2004 yılında Türkiye Bilimler Akademisi tarafından Genç Bilim İnsanı Ödülü’ne layık görüldü, 2008’de TÜBİTAK Teşvik Ödülü’nü, 2012 yılında FABED Eser Tümen Üstün Başarı Ödülü’nü aldı. Bilim Akademisi’nin asli üyesi.

YORUMLAR

Subscribe
Bildir
guest

0 Yorum
Inline Feedbacks
View all comments

Son Eklenenler

Venüs bulutlarında hayat mı var?

Venüs’teki keşfin anlamı ne? Bu buluş, Dünya dışında yaşamın kesin kanıtı olabilir mi? Venüs’ün özellikleri neler? O keşfin ve Venüs gezegeninin şifrelerini astrofizikçi Prof. Dr. Ersin Göğüş yazdı.

Pandeminin küresel boyutta, dalga dalga dünyayı etkilediği, uluslararası anlaşmazlıkların tüm hızı ile sürdüğü bu günlerde, uzay bilimleri yine hepimizi şaşırtan bir gelişme ile karşımızda: Dünyamıza en yakın gezegen Venüs’ün atmosferinde eser miktarda fosfin belirlendi.

Buluş beraberinde pek çok soruyu da getirdi: Bu gelişmenin anlamı ne? Fosfin nedir? Venüs’te yaşam var mı? Evrende yalnız mıyız?

Yaşama dair emarelerin Mars’dan gelmesi şaşırtıcı olmuyor. Mars’ın bizler için önemini geçtiğimiz aylarda ele almıştık. Son gelişmeyi ilginç hatta inanılması zor kılan, yaşam izlerinin Venüs’ten geliyor olması. Zira Venüs çok farklı bir gezegen.

Venüs’ün özellikleri neler?

Roma mitolojisinde aşk tanrısı olarak önemli bir konumda yer alan Venüs, Güneş’e en yakın ikinci gezegen. Yeryüzünden rahatlıkla gözleyebildiğimiz, görünür parlaklığı en fazla sıralamasında Güneş ve Ay’dan sonra üçüncü olan gök cismi.

Venüs, fiziksel özellikleri bakımından Güneş sistemi gezegenleri arasında Dünya’ya çok benziyor. Kayaç bir gezegen ve boyutu neredeyse Dünya kadar. Ancak dinamik özellikleri oldukça farklı. Güneş sistemindeki yedi gezegenin aksine, Venüs kendi ekseni etrafındaki hareketini, Güneş yörüngesindeki hareketinin tersi yönde gerçekleştiriyor. Bu zıt yönde dönüşünü de çok yavaş yapıyor, 1 Venüs günü yaklaşık 243 gün uzunluğunda.

Venüs’ün inanılmaz yoğun ve karbondioksit içeriği çok fazla bir atmosferi var. Yoğun atmosfer çok yüksek basınç oluşturuyor. Yüksek basınç altındaki sera gazı[efn_note]Karbondioksit sera etkisine neden olan gazların başlıcalarından. Sera etkisi, Dünya için büyük risk oluşturan küresel ısınmaya neden oluyor.[/efn_note] zengini Venüs atmosferi, Güneş ışınlarının yüzeyine yakın kısımlarda hapsolmasına ve yüzey sıcaklığının çok yüksek mertebelere ulaşmasına neden olmuş: Venüs’ün gün yüzü veya gece tarafı sıcaklığı değişmiyor, her ikisi de yaklaşık 470°C ! Yaşamın olmazsa olmazı olan suyun Venüs yüzeyinde bulunması bu nedenle imkânsız. Bırakın sıvı halde su bulundurmayı, Venüs’ün yüzeyi çoğu metali bile eritebilecek mertebede. Böyle bir ortamda yaşamın herhangi bir formunu bulmak mümkün değil.

Uluslararası araştırmacılardan oluşan bilim insanları Venüs’ü 2017 yılından beri Hawaii’de bulunan bir teleskopla, 2019 yılından beri de Şili’nin Atacama Çölü’ndeki bir teleskop ağı ile gözlüyorlar. Gezegenden gelen ışığı, tıpkı ışığın prizmadan geçince içeriğindeki gökkuşağı renklerine ayrılması benzeri ayrıştırıcı ekipmanlarla yapılan bu gözlemlerle Venüs atmosferindeki moleküllerin oluşturduğu soğurma çizgileri olarak adlandırılan yapıları inceliyorlar. Elbette en baskın soğurma çizgileri karbondioksit nedeniyle, çünkü atmosferde bol miktarda mevcut. Ancak her iki gözlemde de farklı bir molekülden kaynaklanan belirgin tayf çizgisi var. Yapılan hesaplamalarla bulunan bu soğurma çizgisinin fosfin (phosphine, PH3) molekülünden kaynaklandığını ortaya çıkarıyorlar.

Heyecan yaratan buluşun kaynağı “fosfin” nasıl oluşmuş olabilir?

Bu aşamada cevaplanması gereken önemli soru şu: Venüs atmosferinde fosfin nasıl oluşmuş olabilir?

Fosfin, kimyasal olarak bir fosfor ve üç hidrojen atomunun oluşturduğu bir gaz. Fosfor ve hidrojen ise yaşam için en önemli sayılan başlıca altı element içinde. Dünyada bulunduğuna göre Güneş sistemindeki diğer gezegenlerde de bulunması aslında çok normal. Jüpiter ve Satürn gibi bu sistemin en büyük gaz gezegenlerinde de fosfin gözleniyor. Çünkü gaz devlerinin çekirdeğindeki yüksek sıcaklıklarda ve basınçta fosfor ve hidrojen birleşerek fosfin oluşabiliyor. Gezegenin tamamı gaz olduğu için çekirdekte oluşan fosfin gezegenin dış katmanlarına ulaşabiliyor.

Oldukça zehirli ve yanıcı bir gaz olan fosfin geçmişte savaş teknolojilerinde kullanılmış olsa da, günümüzde elektronik aygıt teknolojilerinde ve tarımsal amaçlar için kullanılıyor. Bir başka deyişle insan fosfini üretebiliyor. Ancak Venüs atmosferinde insan yok. O halde fosfinin kaynağı ne?

Dünyada fosfin üreten bir mekanizma daha var. Üstelik biyolojik bir süreçle. Anaerobik olarak sınıflandırılan, yaşamını sürdürebilmek için oksijene ihtiyaç duymayan mikroplar fosfin üretebiliyor. Onlar da sonuçta canlı; yaşamlarını idame ettirebilmek için suya ve besine ihtiyaç duyuyorlar. Ve elbette bir de makul sıcaklık ve basınçta bir yaşam ortamına.

Venüs atmosferinde bulunan fosfin işte bu nedenle şaşırtıcı ve heyecan verici. Venüs yüzeyinden uzaklaştıkça sıcaklık ve basınç azalıyor. Atmosferinin üst katmanlarında ortam yaşama elverişli normlar seviyesinde. Bu ortamda su buharı da var. Mikrop gibi küçük organizmalar yaşamlarını sürdürebilir. Ancak başka zorluklar da yok değil. Venüs atmosferi aşırı asidik bir ortam. Bu koşullara adapte olabilmiş bir canlı türüne sıkça rastlanmıyor.

Rusya’dan “Venüs bizim” açıklaması

Dolayısıyla Venüs atmosferinde fosfin keşfi, Dünya dışında yaşamın kesin kanıtı değil. Eğer Venüs atmosferindeki fosfin mikropların ürünü ise, bu ekstrem gezegende yaşam formunun ilk dolaylı izlerini görmüş oluyoruz.

Bunu hafifçe aralanmış bir kapı gibi görmek lazım. Bu bulgu elbette daha detaylı incelenecek, Venüs’e ve yakın çevresine çok daha ayrıntılı bakılacak. Zira Rusya Venüs konusunda geçmişten gelen birikimini gelecekte ön plana çıkaracağını hemen beyan etti.[efn_note]https://www.euronews.com/2020/09/15/venus-is-a-russian-planet-russian-space-agency-announces-national-effort-to-explore-earth-[/efn_note] Bunun arkasında ise Soğuk Savaş yıllarına uzanan bir rekabet var.

Venüs Soğuk Savaş yıllarında iki süper gücün uzay yarışının da odağında yer aldı. Amerika Birleşik Devletleri’nin 60’lı yılların sonlarında Ay’a insan indirerek uzayda üstünlük kazanmasından sonra Sovyetler Rusçada Venüs anlamına gelen Venera programına hız verdi. 1970 ile 1984 yılları arasında 10’a yakın aracı Venüs yüzeyine kondurmayı başardılar. Aşırı yüzey sıcaklığı nedeniyle sadece yarım saat veya en fazla iki saat kadar çalışabilen kondularla Venüs hakkında çok önemli bilgiler elde ettiler ama yaşama dair hiçbir iz bulamadılar. Venüs yeniden büyük güçlerin uzay yarışında rekabet konusu olacak gibi görünüyor.

Ne olursa olsun, Venüs’te fosfini mikroorganizma değil de başka bir mekanizmanın ürettiğini belirlesek bile yepyeni şeyler öğrenmiş olacağız.

Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Fikir Turu’nun editöryel politikasını yansıtmayabilir.

Bu yazı ilk kez 16 Eylül 2020’de yayımlanmıştır.

Ersin Göğüş
Ersin Göğüş
Prof. Dr. Ersin Göğüş, Sabancı Üniversitesi Mühendislik ve Doğa Bilimleri Fakültesi Öğretim Üyesi, astrofizikçi. ODTÜ Fizik Bölümü’nden mezun olduktan sonra, NASA Marshall Uzay ve Havacılık Merkezi’nde yürüttüğü araştırmalarla doktora derecesini aldı. Amerikan Ulusal Uzay Bilimleri ve Teknolojileri Merkezi ve Sabancı Üniversitesi'nde çalışmalarını sürdürdü. Yüksek enerji astrofiziği alanında, nötron yıldızları, gama ışını patlamaları ve güneş sistemi dışındaki gezegenler konularında araştırmalar yapmaya devam ediyor. Bilimsel çalışmalarının yanı sıra, temel bilim eğitiminde astronominin rolü ve astronominin eğitime entegrasyonu konularında öğretmenlere yönelik eğitim programları düzenliyor. 2004 yılında Türkiye Bilimler Akademisi tarafından Genç Bilim İnsanı Ödülü’ne layık görüldü, 2008’de TÜBİTAK Teşvik Ödülü’nü, 2012 yılında FABED Eser Tümen Üstün Başarı Ödülü’nü aldı. Bilim Akademisi’nin asli üyesi.

YORUMLAR

Subscribe
Bildir
guest

0 Yorum
Inline Feedbacks
View all comments

Son Eklenenler

0
Would love your thoughts, please comment.x