İklim değişikliği demokrasiyi nasıl tehdit ediyor?

İklim krizi demokrasinin olmazsa olmazı seçimleri nasıl etkiliyor? Oy verme süreçlerini iklim etkilerine karşı dayanıklı hale getirmek için neler yapılabilir?

İklim krizi hâlihazırda tüm dünyada çevresel, ekonomik ve toplumsal olarak etkisini gösterirken, çoğu ülkede vatandaşların en temel haklarından olan seçme hakkı ile ilgili olumsuz sonuçları da beraberinde getiriyor.

Climate Central Stratejik Etkiden Sorumlu Başkan Yardımcısı Karen Florini ve Dış İlişkiler Konseyi David M. Rubenstein Enerji ve Çevre Birimi’nden Alice C. Hill, Foreign Affairs internet sitesinde yayımlanan yazılarında, iklim değişikliğinin sonuçlarını daha da kötüleştirdiği afet durumlarının oy verme sürecine etkisini anlatıyor ve alınması gereken tedbirlere dair önerilerde bulunuyor.

Yazıdan öne çıkan bölümleri aktarıyoruz:

“Bu yıl en az 68 ülkede seçim yapılacak ve milyarlarca seçmen sandık başına gidecek. Oy verme süreci; dezenformasyon kampanyaları, dış müdahale ve hileler gibi olağan seçim riskiyle karşı karşıya kalacak. (…) Ancak sonuçlara etki edebilecek, henüz çok da dikkate alınmayan başka bir faktör daha olacak: İklim değişikliğinin ortaya çıkardığı fiziki güçler. İşte bunlar benzersiz ve yeni bir meydan okuma sunuyor. Her ne kadar seçimlere yönelik tüm tehditler ciddi olsa da, iklim değişikliğinin getirdiği tehditler seçmenleri haklarından mahrum bırakma potansiyeline sahip. (…)

Avustralya, Kanada, Hindistan ve ABD de dahil olmak üzere tüm ülkelerdeki seçim otoriteleri, oy verme yerleri, kimlik kartları ve iletişim ağları zarar görse bile vatandaşların demokratik oy kullanma haklarını kullanabilmelerini sağlamak üzere harekete geçmeli. Tedbirler arasında oy verme merkezlerinin yerinin değiştirilmesi, kayıtla ilgili kuralların esnekleştirilmesi ve iletişim ağlarının korunması yer alıyor.

Fırtınalarla savrulan, sellerde sular altında kalan sandıklar

1800’lerin ortasındaki Sanayi Devrimi’nden bu yana toplumlar, ağırlıklı olarak fosil yakıt kullanarak giderek daha yüksek miktarlarda karbondioksit ve ısıyı tutan diğer gazları ürettiler. Bu gazlar yüzyıllarca olmasa da onlarca yıl varlığını sürdürüyor ve artık atmosferde son 4,3 milyon yıldır olduğundan daha fazla bulunuyor. Bunun sonucunda sıcaklıklar artıyor. Kayıtlı tarihteki en sıcak 10 yılın her biri son 10 yılda yaşandı ve 2023 ilk sırada. 2015 Paris Anlaşması’nda 196 ülke ve uluslararası kuruluş, küresel ortalama sıcaklıktaki artışı sanayi öncesi seviyelere göre 2 derece, tercihen 1,5 dereceyle sınırlama sözü verdi. Ancak bu hedeflere ulaşmak için gerekli taahhütler yeterince verilmedi, uygulamaya da geçilmedi. (…)

2023 yılında küresel sıcaklıklar sanayi öncesi seviyelerin 1,36 derece üzerine çıktı. BM Çevre Programı tarafından yapılan son değerlendirmeler, mevcut politikalar güçlendirilmediği sürece 2100 yılına kadar gezegenin sanayi öncesi seviyelerin 3 derece üstünde ısınacağı sonucuna varıyor. Aşırı hava felaketleri hâlihazırda daha sık yaşanıyor. ABD’de 20’nci yüzyılın son 20 yılı boyunca ortalama olarak her iki ila üç ayda bir, kontrol edilemeyen yangınlar, şiddetli fırtınalar ve su baskınları da dahil olmak üzere milyar dolarlık zarara neden olan afetler meydana geldi. Artık bunlar ortalama her iki-üç haftada bir gerçekleşiyor. Benzer eğilimler dünyanın diğer yerlerinde de mevcut. Sonuç olarak, acil müdahale ekiplerinin, hükümet yetkililerinin ve sivil toplum yardım gruplarının müdahale ve toparlanma için daha az zamanı oluyor. Afetler belirli bir topluluğu tekrar tekrar vurduğunda, bölge sakinleri bir sonrakiyle fiziksel, mali ve psikolojik olarak daha az başa çıkabiliyor.

Bu tür afetler seçimleri mutlaka olumsuz etkileyecektir ki hâlihazırda etkiliyor. Uluslararası Demokrasi ve Seçim Yardımı Enstitüsü’ne göre, Ocak 2019 ile Ocak 2024 arasında bir düzineden fazla ülke, yerel veya genel seçimler sırasında aşırı hava olaylarıyla karşı karşıya kaldı. Örneğin Mart 2019’da Mozambik, seçmen kayıt döneminin başlamasından hemen önce Idai Kasırgası’na maruz kaldı. 400 binden fazla insan yerinden oldu ve bunların çoğu oy vermek için gerekli kimlik belgelerini kaybetti. Kasırga ayrıca kayıt, oy verme ve oy sayma merkezleri olarak kullanılan binlerce sınıfı da yok etti. Altı hafta sonra Kenneth Kasırgası seçmen kayıtlarını, oy materyallerini ve yazıcıları yok etti. Selden sonra hızla artan kolera salgınları oylamayı daha da zorlaştırdı.

Benzer bir durum 2022’de Pakistan’da yaşandı; aşırı yağışlar, genel seçim öncesinde ülkenin üçte birini kaplayan su baskınlarına neden oldu. Yüz binlerce insan geçici barınaklara taşınırken, sekiz milyona yakın kişi yerinden oldu. İnsanların bir kısmı devlet tarafından verilen kimlik kartlarına erişemedi ki bu da kaydolamayacakları ve oy kullanamayacakları anlamına geliyordu. (…)

Daha zengin ülkeler, iklim koşullarının sonuçlarını daha da kötüleştirdiği afetlere müdahale için daha fazla kaynağa sahip. Ancak bütün bunlardan hiçbir şekilde bağışık değiller. ABD’de Ian Kasırgası, 2022 ara seçimlerinden altı hafta önce Florida’yı vurdu ve kayıtlı seçmenlerin yüzde 12’sinden fazlasının kullandığı oy kullanma yerlerine ve diğer altyapılara zarar verdi.” (…)

Beklenmeyeni beklemek

Yazarlar, mevcut eğilimlerim devam etmesi halinde aşırı hava olaylarının vatandaşların oy kullanma hakkını giderek daha fazla tehlikeye atabileceğini belirtiyor:

“Bu nedenle seçim görevlilerinin iklim değişikliğinin seçimleri nasıl etkileyebileceğini anlamaları gerekiyor. Ve elbette seçmenlerin oy vermek için dışarıda saatlerce beklemek zorunda kaldığı seçim gününü de düşünmeleri gerekiyor. Aşırı sıcakların yaşandığı bir dönemde bu tür kuyruklar, 65 yaş üstü veya sağlık sorunları olanlar, gebe kadınlar ve ebeveynlerinin yanlarında getirdiği çocuklar için tehlikeli olacak. Ancak seçim günü buzdağının sadece görünen kısmı. Önceki afetlerin de açıkça gösterdiği gibi, aşırı hava olayları, seçmen kaydından oy sayımına kadar aylarca süren seçim süreci boyunca yapılan faaliyetleri kesintiye uğratabiliyor. Şiddetli hava koşulları adayların ve destekçilerinin kampanyalarını da etkileyebiliyor.

Aşırı hava koşulları sona erdiğinde de etkileri devam edebiliyor. Acil durum nedeniyle evlerinden uzaklaşmak durumunda olan seçmenler, kayıt yaptırmak veya oy kullanmak için gerekli kimlik belgelerini almadan ülkelerini terk edebilir. Belgelerini çıkarsalar bile sel suları veya alevler onlara zarar verebilir veya yok edebilir. Ayrıca evleri oturulamaz durumda olan seçmenler, kendilerine tahsis edilen oy verme yerlerinden uzakta uzun süre yaşamak zorunda kalabilir. Yolların kapanması ve diğer kalıcı ulaşım kesintileri, evlerinden uzaklaşmamış seçmenler için bile sandık başına gitmeyi imkânsız hale getirebilir. Benzer şekilde afetler, seçim görevlilerini ve sandık çalışanlarını yerinden edebilir ve ofislerine veya oy kullanma merkezlerine ulaşamamalarına yol açabilir ki bu tesisler de hasar görmüş veya yerle bir olmuş olabilir. Fırtınalar güç kaynaklarında kesintiye sebep olduğunda, seçim görevlileri hem oy verme yerlerini çalışır durumda tutma hem de meslektaşları ve halkla iletişim kurma konusunda ek zorluklarla karşı karşıya kalabilir. Oy pusulaları da kimlik belgeleri gibi seçimden önce ya da sonra zarar görebilir. (…)

Isınan bir dünyada oy verme işlemi

Seçim görevlileri, iklim değişikliğini daha fazla göz önünde bulundurmak için eğitim ve planlama yoluyla afetlere hazırlık ve müdahale kapasitelerini geliştirerek işe başlayabilirler. Örneğin görevliler, seçimleri organize ederken iklim risklerini değerlendirmek amacıyla kıyılarda yaşayan topluluklar için ücretsiz, son derece yerelleştirilmiş sel riski haritaları sunan ve oy kullanmak için daha güvenli yerler belirlenmesine olanak tanıyan Climate Central’ın Kıyı Riski Tarama Aracı gibi araçları kullanabilir. Yapay zekâ; kırılgan durumlar, nüfus konumları, güç kaynakları, potansiyel ulaşım kesintileri ve diğer değişkenler hakkında sağladığı verilerle yer seçimi için kullanılabilir.

Görevlilerin ayrıca seçimlerin yürütülmesinde kendilerine daha fazla esneklik sağlamaları da gerekiyor. Uluslararası Demokrasi ve Seçim Yardımı Enstitüsü ve Uluslararası Seçim Sistemleri Vakfı’ndaki uzmanlar, aynı gün seçmen kaydına izin verilmesi, böylece vatandaşların tek bir süreçte kaydolmasına ve oy kullanmasına olanak tanınması ve seçmenlerin evlerinden uzaklaştıktan sonra adreslerini daha kolay güncellemelerini sağlayacak çevrimiçi sistemler oluşturulması gibi tedbirler öneriyor. Diğer bir seçenek ise seçmenlere oy kullanma için birden fazla gün verilmesi. Görevliler ayrıca seçmenlerin ücretsiz olarak yedek veya geçici kimlik kartları almasına da olanak tanıyabilir. Yedek seçim ve güç ekipmanı temin etmek, oy pusulalarını üretmek veya yeniden basmak için alternatif yöntemler oluşturmak ve halka ulaşma yollarını genişletmek, oy verme sürecindeki sorunları azaltabilir.

Büyük afetler genellikle iletişimi kesintiye uğratır; bu da iklime dayanıklı seçim planlarının vatandaşları ne zaman ve nerede oy kullanacakları konusunda bilgilendirmek ve sandık görevlilerini görevlerindeki değişiklikler konusunda bilgilendirmek için sağlam yöntemlerin bulunması gerektiği anlamına geliyor. Elektriğin mevcut olduğu yerlerde radyo ve televizyon duyurularıyla alternatif oy kullanma yerleri, süre uzatımları ve diğer düzenlemeler hakkında bilgilendirme yapılabilir. (…)

Oy verme hakkı demokrasinin temelidir. İklim aşırılıkları bunu test edip zora sokuyor ve böyle olmaya da devam edecek. Ancak daha dayanıklı bir seçim altyapısı oluşturmak ve insanların nasıl, ne zaman ve nerede kaydolup oy kullanacağı konusunda daha fazla esneklik sağlamak, zararı sınırlayabilir. Hızla ısınan bir gezegende bunu yapmak giderek daha önemli hale gelecek. Her seçmen, hava durumu ne olursa olsun geçerli oy kullanma kabiliyetine sahip olmalı.”

Bu yazı ilk kez 12 Haziran 2024’te yayımlanmıştır.

Karen Florini ve Alice C. Hill’in Foreign Affairs internet sitesinde yayımlanan “How Climate Change Threatens Democracy” başlıklı yazısından öne çıkan bazı bölümler Nevra Yaraç tarafından çevrilmiş ve editoryal katkısıyla yayına hazırlanmıştır. Yazının orijinaline ve tamamına aşağıdaki linkten erişebilirsiniz: https://www.foreignaffairs.com/world/climate-change-threatens-democracy-elections

Fikir Turu
Fikir Turuhttps://fikirturu.com/
Fikir Turu, yalnızca Türkiye’deki düşünce hayatını değil, dünyanın da ne düşündüğünü, tartıştığını okurlarına aktarmaya çalışıyor. Bu amaçla, İngilizce, Arapça, Rusça, Almanca ve Çince yazılmış önemli makalelerin belli başlı bölümlerini çevirerek, editoryal katkılarla okuruna sunmaya çalışıyor. Her makalenin orijinal metnine ve değerli çevirmen arkadaşlarımızın bilgilerine makalenin alt kısmındaki notlardan ulaşabilirsiniz.

YORUMLAR

Subscribe
Bildir
guest

0 Yorum
Inline Feedbacks
View all comments

Son Eklenenler

İklim değişikliği demokrasiyi nasıl tehdit ediyor?

İklim krizi demokrasinin olmazsa olmazı seçimleri nasıl etkiliyor? Oy verme süreçlerini iklim etkilerine karşı dayanıklı hale getirmek için neler yapılabilir?

İklim krizi hâlihazırda tüm dünyada çevresel, ekonomik ve toplumsal olarak etkisini gösterirken, çoğu ülkede vatandaşların en temel haklarından olan seçme hakkı ile ilgili olumsuz sonuçları da beraberinde getiriyor.

Climate Central Stratejik Etkiden Sorumlu Başkan Yardımcısı Karen Florini ve Dış İlişkiler Konseyi David M. Rubenstein Enerji ve Çevre Birimi’nden Alice C. Hill, Foreign Affairs internet sitesinde yayımlanan yazılarında, iklim değişikliğinin sonuçlarını daha da kötüleştirdiği afet durumlarının oy verme sürecine etkisini anlatıyor ve alınması gereken tedbirlere dair önerilerde bulunuyor.

Yazıdan öne çıkan bölümleri aktarıyoruz:

“Bu yıl en az 68 ülkede seçim yapılacak ve milyarlarca seçmen sandık başına gidecek. Oy verme süreci; dezenformasyon kampanyaları, dış müdahale ve hileler gibi olağan seçim riskiyle karşı karşıya kalacak. (…) Ancak sonuçlara etki edebilecek, henüz çok da dikkate alınmayan başka bir faktör daha olacak: İklim değişikliğinin ortaya çıkardığı fiziki güçler. İşte bunlar benzersiz ve yeni bir meydan okuma sunuyor. Her ne kadar seçimlere yönelik tüm tehditler ciddi olsa da, iklim değişikliğinin getirdiği tehditler seçmenleri haklarından mahrum bırakma potansiyeline sahip. (…)

Avustralya, Kanada, Hindistan ve ABD de dahil olmak üzere tüm ülkelerdeki seçim otoriteleri, oy verme yerleri, kimlik kartları ve iletişim ağları zarar görse bile vatandaşların demokratik oy kullanma haklarını kullanabilmelerini sağlamak üzere harekete geçmeli. Tedbirler arasında oy verme merkezlerinin yerinin değiştirilmesi, kayıtla ilgili kuralların esnekleştirilmesi ve iletişim ağlarının korunması yer alıyor.

Fırtınalarla savrulan, sellerde sular altında kalan sandıklar

1800’lerin ortasındaki Sanayi Devrimi’nden bu yana toplumlar, ağırlıklı olarak fosil yakıt kullanarak giderek daha yüksek miktarlarda karbondioksit ve ısıyı tutan diğer gazları ürettiler. Bu gazlar yüzyıllarca olmasa da onlarca yıl varlığını sürdürüyor ve artık atmosferde son 4,3 milyon yıldır olduğundan daha fazla bulunuyor. Bunun sonucunda sıcaklıklar artıyor. Kayıtlı tarihteki en sıcak 10 yılın her biri son 10 yılda yaşandı ve 2023 ilk sırada. 2015 Paris Anlaşması’nda 196 ülke ve uluslararası kuruluş, küresel ortalama sıcaklıktaki artışı sanayi öncesi seviyelere göre 2 derece, tercihen 1,5 dereceyle sınırlama sözü verdi. Ancak bu hedeflere ulaşmak için gerekli taahhütler yeterince verilmedi, uygulamaya da geçilmedi. (…)

2023 yılında küresel sıcaklıklar sanayi öncesi seviyelerin 1,36 derece üzerine çıktı. BM Çevre Programı tarafından yapılan son değerlendirmeler, mevcut politikalar güçlendirilmediği sürece 2100 yılına kadar gezegenin sanayi öncesi seviyelerin 3 derece üstünde ısınacağı sonucuna varıyor. Aşırı hava felaketleri hâlihazırda daha sık yaşanıyor. ABD’de 20’nci yüzyılın son 20 yılı boyunca ortalama olarak her iki ila üç ayda bir, kontrol edilemeyen yangınlar, şiddetli fırtınalar ve su baskınları da dahil olmak üzere milyar dolarlık zarara neden olan afetler meydana geldi. Artık bunlar ortalama her iki-üç haftada bir gerçekleşiyor. Benzer eğilimler dünyanın diğer yerlerinde de mevcut. Sonuç olarak, acil müdahale ekiplerinin, hükümet yetkililerinin ve sivil toplum yardım gruplarının müdahale ve toparlanma için daha az zamanı oluyor. Afetler belirli bir topluluğu tekrar tekrar vurduğunda, bölge sakinleri bir sonrakiyle fiziksel, mali ve psikolojik olarak daha az başa çıkabiliyor.

Bu tür afetler seçimleri mutlaka olumsuz etkileyecektir ki hâlihazırda etkiliyor. Uluslararası Demokrasi ve Seçim Yardımı Enstitüsü’ne göre, Ocak 2019 ile Ocak 2024 arasında bir düzineden fazla ülke, yerel veya genel seçimler sırasında aşırı hava olaylarıyla karşı karşıya kaldı. Örneğin Mart 2019’da Mozambik, seçmen kayıt döneminin başlamasından hemen önce Idai Kasırgası’na maruz kaldı. 400 binden fazla insan yerinden oldu ve bunların çoğu oy vermek için gerekli kimlik belgelerini kaybetti. Kasırga ayrıca kayıt, oy verme ve oy sayma merkezleri olarak kullanılan binlerce sınıfı da yok etti. Altı hafta sonra Kenneth Kasırgası seçmen kayıtlarını, oy materyallerini ve yazıcıları yok etti. Selden sonra hızla artan kolera salgınları oylamayı daha da zorlaştırdı.

Benzer bir durum 2022’de Pakistan’da yaşandı; aşırı yağışlar, genel seçim öncesinde ülkenin üçte birini kaplayan su baskınlarına neden oldu. Yüz binlerce insan geçici barınaklara taşınırken, sekiz milyona yakın kişi yerinden oldu. İnsanların bir kısmı devlet tarafından verilen kimlik kartlarına erişemedi ki bu da kaydolamayacakları ve oy kullanamayacakları anlamına geliyordu. (…)

Daha zengin ülkeler, iklim koşullarının sonuçlarını daha da kötüleştirdiği afetlere müdahale için daha fazla kaynağa sahip. Ancak bütün bunlardan hiçbir şekilde bağışık değiller. ABD’de Ian Kasırgası, 2022 ara seçimlerinden altı hafta önce Florida’yı vurdu ve kayıtlı seçmenlerin yüzde 12’sinden fazlasının kullandığı oy kullanma yerlerine ve diğer altyapılara zarar verdi.” (…)

Beklenmeyeni beklemek

Yazarlar, mevcut eğilimlerim devam etmesi halinde aşırı hava olaylarının vatandaşların oy kullanma hakkını giderek daha fazla tehlikeye atabileceğini belirtiyor:

“Bu nedenle seçim görevlilerinin iklim değişikliğinin seçimleri nasıl etkileyebileceğini anlamaları gerekiyor. Ve elbette seçmenlerin oy vermek için dışarıda saatlerce beklemek zorunda kaldığı seçim gününü de düşünmeleri gerekiyor. Aşırı sıcakların yaşandığı bir dönemde bu tür kuyruklar, 65 yaş üstü veya sağlık sorunları olanlar, gebe kadınlar ve ebeveynlerinin yanlarında getirdiği çocuklar için tehlikeli olacak. Ancak seçim günü buzdağının sadece görünen kısmı. Önceki afetlerin de açıkça gösterdiği gibi, aşırı hava olayları, seçmen kaydından oy sayımına kadar aylarca süren seçim süreci boyunca yapılan faaliyetleri kesintiye uğratabiliyor. Şiddetli hava koşulları adayların ve destekçilerinin kampanyalarını da etkileyebiliyor.

Aşırı hava koşulları sona erdiğinde de etkileri devam edebiliyor. Acil durum nedeniyle evlerinden uzaklaşmak durumunda olan seçmenler, kayıt yaptırmak veya oy kullanmak için gerekli kimlik belgelerini almadan ülkelerini terk edebilir. Belgelerini çıkarsalar bile sel suları veya alevler onlara zarar verebilir veya yok edebilir. Ayrıca evleri oturulamaz durumda olan seçmenler, kendilerine tahsis edilen oy verme yerlerinden uzakta uzun süre yaşamak zorunda kalabilir. Yolların kapanması ve diğer kalıcı ulaşım kesintileri, evlerinden uzaklaşmamış seçmenler için bile sandık başına gitmeyi imkânsız hale getirebilir. Benzer şekilde afetler, seçim görevlilerini ve sandık çalışanlarını yerinden edebilir ve ofislerine veya oy kullanma merkezlerine ulaşamamalarına yol açabilir ki bu tesisler de hasar görmüş veya yerle bir olmuş olabilir. Fırtınalar güç kaynaklarında kesintiye sebep olduğunda, seçim görevlileri hem oy verme yerlerini çalışır durumda tutma hem de meslektaşları ve halkla iletişim kurma konusunda ek zorluklarla karşı karşıya kalabilir. Oy pusulaları da kimlik belgeleri gibi seçimden önce ya da sonra zarar görebilir. (…)

Isınan bir dünyada oy verme işlemi

Seçim görevlileri, iklim değişikliğini daha fazla göz önünde bulundurmak için eğitim ve planlama yoluyla afetlere hazırlık ve müdahale kapasitelerini geliştirerek işe başlayabilirler. Örneğin görevliler, seçimleri organize ederken iklim risklerini değerlendirmek amacıyla kıyılarda yaşayan topluluklar için ücretsiz, son derece yerelleştirilmiş sel riski haritaları sunan ve oy kullanmak için daha güvenli yerler belirlenmesine olanak tanıyan Climate Central’ın Kıyı Riski Tarama Aracı gibi araçları kullanabilir. Yapay zekâ; kırılgan durumlar, nüfus konumları, güç kaynakları, potansiyel ulaşım kesintileri ve diğer değişkenler hakkında sağladığı verilerle yer seçimi için kullanılabilir.

Görevlilerin ayrıca seçimlerin yürütülmesinde kendilerine daha fazla esneklik sağlamaları da gerekiyor. Uluslararası Demokrasi ve Seçim Yardımı Enstitüsü ve Uluslararası Seçim Sistemleri Vakfı’ndaki uzmanlar, aynı gün seçmen kaydına izin verilmesi, böylece vatandaşların tek bir süreçte kaydolmasına ve oy kullanmasına olanak tanınması ve seçmenlerin evlerinden uzaklaştıktan sonra adreslerini daha kolay güncellemelerini sağlayacak çevrimiçi sistemler oluşturulması gibi tedbirler öneriyor. Diğer bir seçenek ise seçmenlere oy kullanma için birden fazla gün verilmesi. Görevliler ayrıca seçmenlerin ücretsiz olarak yedek veya geçici kimlik kartları almasına da olanak tanıyabilir. Yedek seçim ve güç ekipmanı temin etmek, oy pusulalarını üretmek veya yeniden basmak için alternatif yöntemler oluşturmak ve halka ulaşma yollarını genişletmek, oy verme sürecindeki sorunları azaltabilir.

Büyük afetler genellikle iletişimi kesintiye uğratır; bu da iklime dayanıklı seçim planlarının vatandaşları ne zaman ve nerede oy kullanacakları konusunda bilgilendirmek ve sandık görevlilerini görevlerindeki değişiklikler konusunda bilgilendirmek için sağlam yöntemlerin bulunması gerektiği anlamına geliyor. Elektriğin mevcut olduğu yerlerde radyo ve televizyon duyurularıyla alternatif oy kullanma yerleri, süre uzatımları ve diğer düzenlemeler hakkında bilgilendirme yapılabilir. (…)

Oy verme hakkı demokrasinin temelidir. İklim aşırılıkları bunu test edip zora sokuyor ve böyle olmaya da devam edecek. Ancak daha dayanıklı bir seçim altyapısı oluşturmak ve insanların nasıl, ne zaman ve nerede kaydolup oy kullanacağı konusunda daha fazla esneklik sağlamak, zararı sınırlayabilir. Hızla ısınan bir gezegende bunu yapmak giderek daha önemli hale gelecek. Her seçmen, hava durumu ne olursa olsun geçerli oy kullanma kabiliyetine sahip olmalı.”

Bu yazı ilk kez 12 Haziran 2024’te yayımlanmıştır.

Karen Florini ve Alice C. Hill’in Foreign Affairs internet sitesinde yayımlanan “How Climate Change Threatens Democracy” başlıklı yazısından öne çıkan bazı bölümler Nevra Yaraç tarafından çevrilmiş ve editoryal katkısıyla yayına hazırlanmıştır. Yazının orijinaline ve tamamına aşağıdaki linkten erişebilirsiniz: https://www.foreignaffairs.com/world/climate-change-threatens-democracy-elections

Fikir Turu
Fikir Turuhttps://fikirturu.com/
Fikir Turu, yalnızca Türkiye’deki düşünce hayatını değil, dünyanın da ne düşündüğünü, tartıştığını okurlarına aktarmaya çalışıyor. Bu amaçla, İngilizce, Arapça, Rusça, Almanca ve Çince yazılmış önemli makalelerin belli başlı bölümlerini çevirerek, editoryal katkılarla okuruna sunmaya çalışıyor. Her makalenin orijinal metnine ve değerli çevirmen arkadaşlarımızın bilgilerine makalenin alt kısmındaki notlardan ulaşabilirsiniz.

YORUMLAR

Subscribe
Bildir
guest

0 Yorum
Inline Feedbacks
View all comments

Son Eklenenler

0
Would love your thoughts, please comment.x