Aşırı sıcak havayı tecrübe ettiğimiz bugünler, iklim krizinin en önemli hatırlatıcısı niteliğinde. Sıcak hava dalgaları gibi diğer aşırı hava olayları da hemen her gün dünyanın farklı yerlerinde kendini gösteriyor. Uzmanlar ve ilgili kuruluşlar iklim eyleminin hızlandırılması yönünde uyarılarını artırırken, atılan adımların yetersizliğini vurguluyor. Exeter Üniversitesi Küresel Sistemler Enstitüsü Kurucu Direktörü Tim Lenton, World Economic Forum internet sitesinde, çevre konularına duyarlı fikir önderleri, sivil toplum kuruluşları ve şirket yöneticilerinden oluşan bir grup önemli ismin imzaladığı bir mektup yayınladı. Mektupta, kritik eşikleri ifade eden kırılma noktalarının olumluya dönüştürmenin dünyamızın geleceği açısından neden önemli olduğunu anlatıyor.
Çeviriye geçmeden önce bir de ufak not Fikir Turu editörlerinden… Yazının orjinalinde sıkça geçen “tipping point” ifadesi özellikle çevre literatürüne “devrilme noktası” olarak girmiş durumda. Ancak bu ifade bizce kulak tırmalıyor ve kafa karıştırıyor. Bu nedenle, bir durum, süreç veya sistemde, çoğunlukla durdurulamayan bir etki veya değişimin meydana geldiği kritik nokta olarak tanımlanabilecek “tipping point” kavramını biz yazıda kırılma noktası olarak kullanmayı tercih ediyoruz.
Yazının öne çıkan bazı bölümlerini aktarıyoruz:
“İklim değişikliğiyle mücadelede çok yavaş ilerliyoruz ve bunun farkındayız. ABD’de, Ortadoğu’da ve diğer yerlerde sıcak hava dalgaları şiddetini artırırken, 1,5°C ısınmış bir dünyanın nasıl olacağına dair fikir ediniyoruz. Bu krizden çıkmak için zihniyet ve strateji değişikliğine ihtiyacımız var.
Artık küresel ısınmayı 2°C’nin altında sınırlamaya yönelik Paris Anlaşması gereklerini yerine getirebilmemizin tek güvenilir yolu, iklim eylemini kökten hızlandıracak olumlu kırılma noktaları (tipping point) bulmak ve harekete geçmek.
Şu anda olması gerekenin beşte biri hızda karbonsuzlaşıyoruz. Doğayı yok etmeye son vermek ve yaşam destek sistemimizi yenilemeye başlamak için eylemleri hızlandırmamız gerekiyor.
Kademeli değişim kesinlikle bunun önünü kesmeyecektir; Küresel Kırılma Noktaları raporundaki araştırma bunu açıkça ortaya koyuyor. Aslına bakılırsa kademeli değişim, bizi Dünya sistemindeki tehlikeli kırılma noktalarını aşıp 2,5°C veya 3°C’lik bir dünyaya götürme riski taşıyor; bu da milyarlarca insanı potansiyel olarak ölümcül aşırı sıcaklık ve nem değerlerine maruz bırakacak.
Olumlu kırılma noktaları
Bir kırılma noktasını geçerken kendiliğinden gerçekleşen değişimin hızlanmasına ihtiyacımız var. (…) İyi haber şu ki toplumlarımızda ve teknolojimizde olumlu dönüm noktalarının ortaya çıktığını görmeye başlıyoruz.
Güçlendirici (olumlu) geri bildirim, sönümleyici (olumsuz) geri bildirimin yerini aldığında ve kendi kendini harekete geçiren değişimi destekleyecek kadar güçlendiğinde meydana gelir. Bazı ülkelerde elektrikli araçların, güneş ve rüzgâr enerjisinin yaygınlaşması arttı, buna karşın kömür enerjisinin kullanımı azaldı.
Bu, yaparak öğrenme ve ölçek ekonomileri de dahil olmak üzere, fiyatı radikal bir şekilde düşüren, yeşil teknolojilerin kalitesini ve erişilebilirliğini iyileştiren ve bunların benimsenmesi için sosyal yaygınlaştırmayı da içeren kuvvetli, güçlendirici geri bildirim döngüleri sayesinde oldu.
Birleşik Krallık’ın elektrik üretiminde %40’lık kömür kullanımını %0’a indirmesi gibi, değişimin kendi kendine ilerleyen ‘S eğrisi’, dünya lideri bir karbonsuzlaşma oranı üretti.”
Olumlu gelişmeler ve yaygınlaşmaları
Yazar, piyasalardaki olumlu kırılma noktalarının artmaya başladığını belirtiyor:
“Elektrikli araç pilleri gibi küresel ürünler için, tek bir piyasadaki fiyat ve kalitedeki gelişmeler her yerde yansıma buluyor. Dolayısıyla gelecekte benzinli/dizel araba satışlarının yasaklanması gibi tek bir piyasada inovasyonu teşvik eden eylemler herkesin yararına olacaktır.
Olumlu kırılma noktaları sektörler arasında da birbirini güçlendirmeye başlıyor. Gittikçe ucuzlayan piller, enerji arz ve talebinin dengelenmesine yardımcı olarak yenilenebilir enerjiye geçişin kırılma noktasını güçlendiriyor. (…). Bu durum da, Breakthrough Effect raporunda tanımlanan süper kaldıraç noktalarını yaratıyor. Kararlı eylem, enerji sistemi genelinde olumlu değişimi tetikleyebilir ve sera gazı emisyonlarının dörtte üçünün ortadan kaldırılmasına hızlandırıcı bir etki yapar.
Emisyonların diğer çeyreği, tarımın ve topraklarımızı nasıl kullandığımızın bir sonucu ve büyük oranda ete, özellikle de sığır etine yönelik beslenme talebinden kaynaklanıyor. Hayvancılık, dünya genelinde kalorinin %17’sini ve proteinin %37’sini sağlamak için tarım arazilerinin %80’ini kullanıyor. Bu, yoğun metan emisyonuna, ormansızlaşmaya ve buna bağlı CO2 emisyonlarına neden oluyor.
Daha az et ve daha fazla alternatif protein kaynağına yer verecek beslenme biçimlerine ihtiyacımız var. Fiyatlarının düşmesi ve kalitenin artmasıyla bitki bazlı et ikamelerinin tüketimi giderek yaygınlaşıyor. Bu tür beslenme tarzları, ormansızlaşmaya son vermenin ve doğayı yenilemek, atmosferdeki karbon fazlasını ortadan kaldırmak ve daha sürdürülebilir tarım sistemlerini benimsemek için toprağı özgürleştirmenin anahtarıdır.
Doğada hâlihazırda çok sayıda yerleşik geri bildirim döngüsü var ve bunların bazıları kendi kendini güçlendiren türden. (…) Doğanın geri bildirim döngüleriyle doğru şekilde çalışmayı öğrenmek, bozulmuş ekosistemlerin yenilenmesine ve daha sürdürülebilir tarım sistemlerinin yaratılmasına olumlu yönde katkıda bulunabileceğimiz anlamına geliyor.
İlerlemeyi ölçmek
Toplumsal başarının ölçüsü olarak büyümenin dar tanımını kullanmaya devam edersek, olumlu kırılma noktalarının önünde temel bir engel var demektir. Şirket düzeyinde yalnızca kısa vadeli kârı en üst düzeye çıkarmak ve GSYİH’nin ulusal ve uluslararası düzeyde büyümesini sürdürmek, yaşam destek sistemimizi yok ediyor.
Gayri safi ulusal mutluluk endeksi veya gerçek maliyet muhasebesi de dahil olmak üzere pek çok alternatif değerleme ölçütü artık mevcut. Bunlar, insan ve ekolojinin sağlık ve iyilik halini ölçerek zararlı eşitsizlikleri ve adaletsizlikleri azaltmaya çalışır.
Yeni bir ilerleme ölçütünün benimsenmesi, kültürel normlarda derin ve olumlu bir kırılma noktası olacaktır. Diğer olumlu kırılma eylem noktalarını tetiklemek için süper bir kaldıraç noktası işlevi görecektir.
Sosyal normların doğası gereği, daha iyi normlara doğru zararlı normlardan ilk sapanların ödeyeceği ön maliyet nedeniyle çoğu zaman onlara takılıp kalırız. Ancak yeterince aktör yeni norma geçtiğinde, değişime dahil olmak, katılanlar için giderek daha faydalı hale geliyor.
Bir şeyleri başlatmak elbette zordur. Cesaret gerektirir. Kısa vadeli kârlara zarar veriyorsa bedeli yüksek olabilir. Ancak artan getirilerin olduğu yerlerde, bir şeyleri başlatacak kadar cesur olanlar en büyük kazancı elde edebilir.
Ekonomik büyümenin hâkim biçimi ve arkasındaki ideoloji net bir şekilde sürdürülemez. Aynı zamanda rüzgâr türbinlerinin, güneş panellerinin, elektrikli araçların ve tamamen yeni bir enerji sisteminin sayısını katlayarak artırmamız gerekiyor. Ekosistemlerin gerçek anlamda (yeniden) büyümesine de yardımcı olmalıyız.
O halde soru şu olmalı: Nasıl bir büyüme istiyoruz? En azından yakın vadede olumlu dönüm noktalarının kendiliğinden büyümesine ihtiyacımız var.”
Mektubun imzacıları:
Alexa Firmenich, Crowther Lab SEED Eş-direktörü
Brita Staal, Smart Innovation Norway İklim Lideri
Caspar Coppetti, On Kurucu Ortağı ve Yönetici Eş Başkanı
Christoph Gebald, Climeworks Kurucu Ortağı ve CEO’su
Isabel Hoffmann, rePLANET Kurucu Ortağı
Jeremy Jurgens, Genel Müdür; Dünya Ekonomik Forumu Dördüncü Sanayi Devrimi Merkezi Başkanı
Johan Rockström, Potsdam İklim Etkisi Araştırma Enstitüsü Direktörü
Kristian Parker, Oak Foundation Kurucu Aile Üyesi, Mütevelli Heyeti Başkan Yardımcısı
Patrick Frick, Global Commons Alliance Kurucusu
Ramiro Fernandez, UNFCCC İklim Şampiyonları Kampanyalar Direktörü
Sandrine Dixson-Declève, Roma Kulübü Eş-başkanı
Simon Mulcahy, TIME Sürdürülebilirlik Birimi eski Başkanı, CO2.com CEO’su
Thomas Crowther, ETH Zürih Ekoloji Profesörü ve BM Ekosistem Restorasyonu On Yılı Kurucu Başkanı
Thomas Zurbuchen, ETH Zürih Uzay Direktörü, NASA Bilim Misyonu Direktörlüğü eski Müdür Yardımcısı
Tobias Luthe, ETH Zürih Dayanıklı Rejeneratif Sistemler Tasarımı Program Direktörü, Oslo Mimarlık ve Tasarım Okulu (AHO) Sistem Tasarımı Profesörü ve Dağ Rehberi
Xavier De Le Rue, Big Mountain Snowboardcusu ve Dağ Rehberi (dört kez Dünya Boardercross Şampiyonu ve üç kez Freeride Dünya Turu Şampiyonu)
Bu yazı ilk kez 22 Temmuz 2024’te yayımlanmıştır.