Aşırı yoksullukla mücadeleyi kazanabilecek miyiz?

Son 35 yılda her gün ortalama 115 bin kişi aşırı yoksulluktan kurtulurken, bu eğilim önümüzdeki yıllarda da devam edecek mi? Hangi gelişmeler, ilerlemeyi tersine çevirme riski barındırıyor?

Dünya üzerinde ekonomik büyümenin çok az olduğu ya da hiç olmadığı, çatışmaların hüküm sürdüğü ve iklim krizinin vurduğu ülkeler aşırı yoksullukla boğuşuyor. Son yıllarda bu konuda belli bir ilerleme kaydedilse de iklim yazarı Bryan Walsh, Vox internet sitesinde yayımlanan yazısında, söz konusu kazanımların kaybedilmesi riskiyle karşı karşıya olduğumuzu söylüyor.

Yazıdan öne çıkan bölümlerini aktarıyoruz:

“(…)1990’dan günümüze küresel nüfus neredeyse ikiye katlanırken, aşırı yoksulluk içinde yaşayan insan sayısı (günde 3 dolar ya da daha az gelirle yaşayanlar) 2,3 milyardan yaklaşık 800 milyona düştü. Başka bir deyişle, son 35 yılda her gün ortalama 115 bin kişi aşırı yoksulluktan kurtuldu. Finansal durgunluklar ve teknolojik devrimler, savaşlar ve iklim değişikliği karşısında, hatta pandemi boyunca ilerleme devam etti. Bu, harika bir haberdi.

Ancak bu dönemin sonuna geliyor olabiliriz. Nitekim Our World in Data internet sitesinin kurucusu Max Roser’ın bir süre önce yayımlanan yazısında vardığı vahim sonuç buna işaret ediyor. Roser, aşırı yoksulluktan mustarip insan sayısının önümüzdeki beş yıl içinde yaklaşık 40 milyon azalacağını öngörse de, ‘2030’dan sonra bu sayının artması bekleniyor’ diyor.

Şayet bu öngörü doğruysa, insanlığın en büyük başarılarından birinin sonu gelmiş demektir. Ve bu, onlarca yıldır işe yarayan araçların işlemeyi gizemli bir şekilde bırakması yüzünden değil; tam da bu araçların başarısı sayesinde olacaktır.

Büyüyemeyenler

Son birkaç on yıldaki küresel ilerlemenin itici gücü her şeyden önce büyümeydi. 1990’lar ve 2000’lerde Çin, Hindistan, Endonezya, Bangladeş ve hızla gelişen diğer ülkelerdeki yüz milyonlarca kişi, ekonomileri olağanüstü bir hızla büyüdüğü için aşırı yoksulluk sınırının üzerine çıktı. O dönemde gezegenin en yoksul insanlarının çoğu bu ülkelerde yaşadığından gelir, altyapı, eğitim ve sağlık alanlarında büyük kazanımlar elde edebildiler.

Ancak bugün, aşırı yoksulluk içinde yaşayanların çoğu Sahra Altı Afrika’da ve kırılgan ya da çatışmalardan etkilenen ülkelerde yoğunlaşmış durumda. Buralarda ekonomik büyüme onlarca yıldır zayıf, istikrarsız veya hiç yok. Bu da aşırı yoksulluğun bildiğimiz türden ilerlemenin neredeyse gerçekleşmediği yerlerde yoğunlaştığı anlamına geliyor.

Roser’ın kapana kısılmış ülkelere örnek olarak verdiği Madagaskar’da kişi başına düşen GSYİH, nüfusu yüzde 700 artmasına rağmen bugün 1950’lerdekiyle hemen hemen aynı.

Bir ekonomi büyümezken nüfus arttığında işler daha da zorlaşır. Daha fazla çocuk aşırı yoksulluğa doğar ve yoksul insan sayısı sabit kalır veya artar. Dünya nüfus artışının büyük bir kısmının aşırı yoksulluk batağındaki ülkelerde gerçekleşeceği öngörüldüğünden, sorun gelecekte daha da zorlayıcı hale gelecektir.”

Yazar, çatışmaların tırmanmasının da durumu iyice çetrefilleştirdiğini söylüyor: “Dünya Bankası, 2030 yılına kadar dünyadaki aşırı yoksulların yaklaşık yüzde 60’ının çatışmalardan etkilenen ekonomilerde yaşayacağını tahmin ediyor. Bir iç savaş, on yıllık ekonomik ilerlemeyi yok edebilir. İklim şokları da aynı etkiyi yaratabilir. Kuraklık, sel veya gıda kıtlığı, insanların hâlihazırda yoksulluk sınırının altında yaşadığı bir bölgeyi vurduğunda milyonlarca insanın yaşamı bir gecede bu sınırın altında kalabilir.

Geleceği kurtarmak

Roser, projeksiyonlarının kehanet olmadığını kabul ediyor. Daha iyi yönetişim, daha az çatışma, daha fazla yatırım, ucuz temiz enerji veya hatta artan göç fırsatlarıyla büyüme modelini değiştirince projeksiyonlar da değişecektir. Aşırı yoksulluğun geleceği, en yoksul insanların yaşadığı ülkelerin nihayetinde büyümeye başlayıp başlayamayacağına bağlı.

İlerlemeyi sürdürmek daha zor olacak, ancak ‘daha zor’ olanı ‘umutsuz’ olmakla karıştırmamalıyız. Son 35 yıldaki kazanımlar bir mucize gibi görünebilir, ancak bunlar milyarlarca insanın daha iyi yaşamlar kurmasına yardımcı olan seçimlerin, yatırımların ve reformların sonucuydu. Mesele, bu başarıyı geride bırakılan yerlere de yaymak. İşte bunu başarabilirsek, ilerleme çağı sona ermek zorunda değil. (…)”

Bu yazı ilk kez 17 Aralık 2025’te yayımlanmıştır.

Bryan Walsh’un Vox internet sitesinde yayımlanan “A shocking new warning about global poverty should unsettle everyone” başlıklı yazısından öne çıkan bazı bölümler Nevra Yaraç tarafından çevrilmiş ve editoryal katkısıyla yayına hazırlanmıştır. Yazının orijinaline ve tamamına aşağıdaki linkten erişebilirsiniz: https://www.vox.com/future-perfect/470491/extreme-poverty-sub-saharan-africa-world-bank-conflict-climate-change

Fikir Turu
Fikir Turuhttps://fikirturu.com/
Fikir Turu, yalnızca Türkiye’deki düşünce hayatını değil, dünyanın da ne düşündüğünü, tartıştığını okurlarına aktarmaya çalışıyor. Bu amaçla, İngilizce, Arapça, Rusça, Almanca ve Çince yazılmış önemli makalelerin belli başlı bölümlerini çevirerek, editoryal katkılarla okuruna sunmaya çalışıyor. Her makalenin orijinal metnine ve değerli çevirmen arkadaşlarımızın bilgilerine makalenin alt kısmındaki notlardan ulaşabilirsiniz.

YORUMLAR

Subscribe
Bildir
guest

0 Yorum
Eskiler
En Yeniler Beğenilenler
Inline Feedbacks
View all comments

Son Eklenenler

Aşırı yoksullukla mücadeleyi kazanabilecek miyiz?

Son 35 yılda her gün ortalama 115 bin kişi aşırı yoksulluktan kurtulurken, bu eğilim önümüzdeki yıllarda da devam edecek mi? Hangi gelişmeler, ilerlemeyi tersine çevirme riski barındırıyor?

Dünya üzerinde ekonomik büyümenin çok az olduğu ya da hiç olmadığı, çatışmaların hüküm sürdüğü ve iklim krizinin vurduğu ülkeler aşırı yoksullukla boğuşuyor. Son yıllarda bu konuda belli bir ilerleme kaydedilse de iklim yazarı Bryan Walsh, Vox internet sitesinde yayımlanan yazısında, söz konusu kazanımların kaybedilmesi riskiyle karşı karşıya olduğumuzu söylüyor.

Yazıdan öne çıkan bölümlerini aktarıyoruz:

“(…)1990’dan günümüze küresel nüfus neredeyse ikiye katlanırken, aşırı yoksulluk içinde yaşayan insan sayısı (günde 3 dolar ya da daha az gelirle yaşayanlar) 2,3 milyardan yaklaşık 800 milyona düştü. Başka bir deyişle, son 35 yılda her gün ortalama 115 bin kişi aşırı yoksulluktan kurtuldu. Finansal durgunluklar ve teknolojik devrimler, savaşlar ve iklim değişikliği karşısında, hatta pandemi boyunca ilerleme devam etti. Bu, harika bir haberdi.

Ancak bu dönemin sonuna geliyor olabiliriz. Nitekim Our World in Data internet sitesinin kurucusu Max Roser’ın bir süre önce yayımlanan yazısında vardığı vahim sonuç buna işaret ediyor. Roser, aşırı yoksulluktan mustarip insan sayısının önümüzdeki beş yıl içinde yaklaşık 40 milyon azalacağını öngörse de, ‘2030’dan sonra bu sayının artması bekleniyor’ diyor.

Şayet bu öngörü doğruysa, insanlığın en büyük başarılarından birinin sonu gelmiş demektir. Ve bu, onlarca yıldır işe yarayan araçların işlemeyi gizemli bir şekilde bırakması yüzünden değil; tam da bu araçların başarısı sayesinde olacaktır.

Büyüyemeyenler

Son birkaç on yıldaki küresel ilerlemenin itici gücü her şeyden önce büyümeydi. 1990’lar ve 2000’lerde Çin, Hindistan, Endonezya, Bangladeş ve hızla gelişen diğer ülkelerdeki yüz milyonlarca kişi, ekonomileri olağanüstü bir hızla büyüdüğü için aşırı yoksulluk sınırının üzerine çıktı. O dönemde gezegenin en yoksul insanlarının çoğu bu ülkelerde yaşadığından gelir, altyapı, eğitim ve sağlık alanlarında büyük kazanımlar elde edebildiler.

Ancak bugün, aşırı yoksulluk içinde yaşayanların çoğu Sahra Altı Afrika’da ve kırılgan ya da çatışmalardan etkilenen ülkelerde yoğunlaşmış durumda. Buralarda ekonomik büyüme onlarca yıldır zayıf, istikrarsız veya hiç yok. Bu da aşırı yoksulluğun bildiğimiz türden ilerlemenin neredeyse gerçekleşmediği yerlerde yoğunlaştığı anlamına geliyor.

Roser’ın kapana kısılmış ülkelere örnek olarak verdiği Madagaskar’da kişi başına düşen GSYİH, nüfusu yüzde 700 artmasına rağmen bugün 1950’lerdekiyle hemen hemen aynı.

Bir ekonomi büyümezken nüfus arttığında işler daha da zorlaşır. Daha fazla çocuk aşırı yoksulluğa doğar ve yoksul insan sayısı sabit kalır veya artar. Dünya nüfus artışının büyük bir kısmının aşırı yoksulluk batağındaki ülkelerde gerçekleşeceği öngörüldüğünden, sorun gelecekte daha da zorlayıcı hale gelecektir.”

Yazar, çatışmaların tırmanmasının da durumu iyice çetrefilleştirdiğini söylüyor: “Dünya Bankası, 2030 yılına kadar dünyadaki aşırı yoksulların yaklaşık yüzde 60’ının çatışmalardan etkilenen ekonomilerde yaşayacağını tahmin ediyor. Bir iç savaş, on yıllık ekonomik ilerlemeyi yok edebilir. İklim şokları da aynı etkiyi yaratabilir. Kuraklık, sel veya gıda kıtlığı, insanların hâlihazırda yoksulluk sınırının altında yaşadığı bir bölgeyi vurduğunda milyonlarca insanın yaşamı bir gecede bu sınırın altında kalabilir.

Geleceği kurtarmak

Roser, projeksiyonlarının kehanet olmadığını kabul ediyor. Daha iyi yönetişim, daha az çatışma, daha fazla yatırım, ucuz temiz enerji veya hatta artan göç fırsatlarıyla büyüme modelini değiştirince projeksiyonlar da değişecektir. Aşırı yoksulluğun geleceği, en yoksul insanların yaşadığı ülkelerin nihayetinde büyümeye başlayıp başlayamayacağına bağlı.

İlerlemeyi sürdürmek daha zor olacak, ancak ‘daha zor’ olanı ‘umutsuz’ olmakla karıştırmamalıyız. Son 35 yıldaki kazanımlar bir mucize gibi görünebilir, ancak bunlar milyarlarca insanın daha iyi yaşamlar kurmasına yardımcı olan seçimlerin, yatırımların ve reformların sonucuydu. Mesele, bu başarıyı geride bırakılan yerlere de yaymak. İşte bunu başarabilirsek, ilerleme çağı sona ermek zorunda değil. (…)”

Bu yazı ilk kez 17 Aralık 2025’te yayımlanmıştır.

Bryan Walsh’un Vox internet sitesinde yayımlanan “A shocking new warning about global poverty should unsettle everyone” başlıklı yazısından öne çıkan bazı bölümler Nevra Yaraç tarafından çevrilmiş ve editoryal katkısıyla yayına hazırlanmıştır. Yazının orijinaline ve tamamına aşağıdaki linkten erişebilirsiniz: https://www.vox.com/future-perfect/470491/extreme-poverty-sub-saharan-africa-world-bank-conflict-climate-change

Fikir Turu
Fikir Turuhttps://fikirturu.com/
Fikir Turu, yalnızca Türkiye’deki düşünce hayatını değil, dünyanın da ne düşündüğünü, tartıştığını okurlarına aktarmaya çalışıyor. Bu amaçla, İngilizce, Arapça, Rusça, Almanca ve Çince yazılmış önemli makalelerin belli başlı bölümlerini çevirerek, editoryal katkılarla okuruna sunmaya çalışıyor. Her makalenin orijinal metnine ve değerli çevirmen arkadaşlarımızın bilgilerine makalenin alt kısmındaki notlardan ulaşabilirsiniz.

YORUMLAR

Subscribe
Bildir
guest

0 Yorum
Eskiler
En Yeniler Beğenilenler
Inline Feedbacks
View all comments

Son Eklenenler

0
Would love your thoughts, please comment.x