Teknoloji ve finans dünyasının patronlarının Trump ile kurdukları güçlü bağlar, yalnızca kişisel ilişkiler değil, aynı zamanda genişleyen ekonomik ve siyasi gücün sembolü. Özellikle Elon Musk, Peter Thiel gibi teknoloji alanında faaliyet gösteren, siyasi açıdan etkili genç erkek iş adamlarını tarif etmek için kullanılan broligark kelimesi bu ilişkiyi daha iyi anlamamızı sağlayabilir.
Modern kapitalizmin geldiği noktada broligarklar yalnızca finansal gücü ellerinde tutmakla kalmayıp, aynı zamanda toplumsal ve siyasi yapıyı da kendi vizyonlarına göre şekillendirmeyi amaçlayan bir genç erkek teknoloji patronları grubu. Bu grup, geleneksel devlet müdahalesinin ve bürokrasisinin ötesinde, sermayenin ve teknolojinin başat rol oynadığı bir dünya inşa etmeyi arzuluyor.
Dartmouth College’da ekonomik sosyoloji profesörü olan Brooke Harrington, The Atlantic internet sitesinde yayımlanan yazısında teknoloji dünyasının önde gelen erkek patronlarının Donald Trump ile kurduğu özel ilişkiyi, siyasi hedeflerini ve bu ittifakın Amerikan siyasetini ve ekonomisini nasıl dönüştürebileceğini inceliyor.
Yazıdan öne çıkan bölümleri aktarıyoruz:
“Donald Trump, bu ayki seçim zaferinin ardından ilk iş olarak Elon Musk ve Vivek Ramaswamy’yi yeni kurulacak olan Hükümet Verimliliği Bakanlığı’nın başına getirdi. Bu iki isim, halk tarafından herhangi bir şekilde seçilmemiş iki erkek plütokrat yani önemli görevlere zenginliği nedeniyle getirilmiş kişiler. Ama bu bakanlığın, federal bürokrasiyi yeniden şekillendirmek ve bütçe harcamalarını kısmak gibi görevleri, Washington’da oluşacak olan yeni bir siyasi düzenin habercisi: Teknoloji ve finans dünyasının büyük sermayedarlarının gücünün arttığı ve bu sermayedarlardan bazılarının da demokratik geleneklere kayıtsız veya açıkça karşı olduğu bir broligarki.
Broligarkların en dikkat çekici isimlerinden biri, PayPal ve Palantir’in kurucularından Peter Thiel. Kendisi, başkan yardımcısı seçilen J.D. Vance’in akıl hocası, eski patronu ve en büyük finansörlerinden biri. Girişim yatırımcıları Marc Andreessen ve David Sacks gibi isimler de Trump’ın kampanyasına milyonlarca dolar bağış yaparak bu grubun öne çıkan figürleri arasında yer alıyorlar.
Elon Musk: Trump’ın sağ kolu
Fakat Elon Musk, bu düzenin adeta sembolü haline geldi. Dünyanın en zengin insanı olan Musk, iddialara göre Trump’ın Ukrayna Devlet Başkanı Volodimir Zelenski, Sırbistan Cumhurbaşkanı Aleksandar Vučić ve Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ile yaptığı telefon görüşmelerine katılmış.
Trump’la birlikte Arjantin Devlet Başkanı Javier Milei’yi Trump’ın Mar-a-Lago malikanesinde ağırlayan Musk; ayrıca New York Times’ın haberine göre, İran ile ABD arasındaki gerilimi azaltma amacıyla İran’ın BM Büyükelçisiyle New York’ta özel bir toplantı da yapmış. Geçenlerde Musk, yatırımcı Howard Lutnick’i Hazine Bakanı olması için açıkça desteklemişti. Bunun üzerine Trump’ın çevresinden bazı kişiler, Musk’ın “eş-başkan” gibi davrandığına dair endişelerini Washington Post’ta dile getirdiler.
Ama Musk her zaman da istediğini elde edemiyor; çünkü Trump, Lutnick’i Hazine Bakanı yerine Ticaret Bakanı olarak atadı. Yine de broligarkların hem iç hem dış politikada hızla yükselmeleri, benim gibi pek çok kişiyi şaşırttı. Geçen ağustosta broligarkların Trump’la giderek artan siyasi uyumunu yazmış olmama rağmen, bu kadar etkili olmalarını hiç de beklemiyordum.
Geçmişte bazıları Trump’a göç veya gümrük tarifeleri politikaları yüzünden karşı çıkmış olsa da broligarklar Trump’ın “cezasızlık siyasetiyle” aynı çizgide buluşuyorlar: Bazı insanların yasaların üstünde olması gerektiği fikri. Kendilerini zenginleştiren topluma karşı hiçbir sorumluluk hissetmeden her türlü sınırlamaları reddetmeleri, dünyanın aşırı zenginleri arasında gayet yaygın bir tutum. Trump da bu zihniyetin en öne çıkan temsilcilerinden biri.
“Minimum vergiyle maksimum temsiliyet”
Trump, bir keresinde cinsel saldırıyla alakalı bir konuşmada “ünlü olduğunuzda insanlar bunu yapmanıza göz yumarlar” demişti. Trump’ın bu sözü, sahip olduğu şöhretini yasaların üstünde olmanın gerekçesi olarak gördüğünü açıkça ortaya koyuyor. Pek çok broligark da kendilerini ayrıcalıklı bireyler olarak görüyorlar, ancak bu bakışa daha farklı bir yoldan; bilimkurgu, fantastik edebiyat ve çizgi romanlar aracılığıyla ulaşıyorlar.
Bu edebiyat ve film türlerinin fikirleri uzun zamandır Silikon Vadisi kültürünün bir parçası haline gelmiş durumda. Örneğin, Andreessen geçen yıl “Teknolojik Süpermenler Olmak” başlıklı bir manifesto yayımlamıştı. Manifestoda “Kahramanın Yolculuğu”na çıkmayı ve “ejderhalara karşı galip gelmeyi” bu süpermenlerin ayırt edici özellikleri olarak tanımlıyordu.
Süper kahraman anlatıları, Musk’ın sıra dışı siyasi görüşlerini de şekillendirmiş görünüyor. Örneğin, üstün zekalı bireylerin üremekle yükümlü olduğuna dair inancı buna bir örnek. Bu anlatılar, aynı zamanda Musk’ın eylül ayında yaptığı, “yüksek statülü erkeklerden oluşan bir cumhuriyet”in mevcut olan demokrasiden daha üstün olacağına dair fikri neden desteklediğini de açıklayabilir.
Geçtiğimiz haftalarda Musk, Trump’ın Adalet Bakanı adayı Matt Gaetz’i, yargısız infaz yetkisine sahip olan distopik bir çizgi roman karakteri Yargıç Dredd’e benzetmişti. Bunu bir iltifat olarak söylediği açıkça anlaşılıyor, zira Musk, Gaetz’i “Adaletin Çekici” olarak nitelendiriyor. Gaetz ise Temsilciler Meclisi’nden istifa edene kadar, cinsel istismar ve insan ticareti iddialarıyla ilgili bir Kongre soruşturmasının hedefindeydi.
Broligarkların kendilerini üstün görme anlayışı, vergi politikaları konusunda Trump’la benzer bir tutuma sahip olmalarına neden oldu. 2016’da Cumhuriyetçi başkan adayı Trump, yıllarca vergi ödememekle övünmüş ve bunun zekasının bir belirtisi olduğunu gururla dile getirmişti. Broligarklar ise hayatın kaçınılmaz gerçeklerinden biri olan vergi yükünden sessizce kurtulmuş görünüyorlar.
Araştırmacı gazetecilik sitesi ProPublica’nın 2021’deki haberine göre, Musk 2018’de hiç federal gelir vergisi ödememiş ve 2014-2018 yılları arasında servetini 13,9 milyar dolar artırırken ödediği fiili vergi oranı sadece yüzde 3,3’müş. Thiel ise orta sınıf Amerikalılar için tasarlanmış bir emeklilik programını kullanarak 5 milyar dolarlık sermaye kazancını tamamen vergiden muaf şekilde biriktirmiş. Trump yanlısı broligarkların yükselişi, Boston Çay Partisi’ndeki o meşhur sloganı tersine çeviriyor: Minimum vergiyle maksimum temsiliyet.
Teknoloji patronlarının “yeni dünya” vizyonu
Wall Street ve Silikon Vadisi’ni yöneten erkeklerin vergilere ve regülasyonlara karşı duruşları, geçmişte Amerikan siyaseti üzerinde büyük etkileri olan erken dönem zengin kapitalistlere benziyor. Öyle ki, Kamala Harris’i destekleyen bazı teknoloji patronları bile, tekelleşen şirketlere karşı güçlü antitröst yasalarını savunan Federal Ticaret Komisyonu Başkanı Lina Khan’ın görevden alınması gerektiğini savunmuşlardı.
Ancak broligarklar, eski Amerikan oligarklarından önemli bir noktada ayrışıyor: Yeni nesil oligarkların vizyonu, ulus-devlet sistemini küresel çapta zayıflatmayı hedefliyor. Musk ve benzerleri, devlet müdahalesi olmadan uzayın özelleştirilmesi ve kolonileştirilmesine odaklanırken, Thiel ve Andreessen, dünya üzerinde ulus-devlete alternatifler yaratmak için büyük yatırımlar yapıyorlar.
Bu projeler arasında, düşük vergili liberteryen koloniler yer alıyor. Honduras’ta bu tür bir koloni şimdiden faaliyete geçti. Thiel ayrıca yapay adalar ve özel yönetimle işleyen özerk topluluklar yaratmaya yönelik projelere de yatırımlar yaptı. 2008’de bu girişimlerle ilgili olarak, “yönetim biçimine dair anlayışlar çok köklü bir şekilde değişmek üzere” demişti.
Broligarkların siyasi projelerinin finansal açıdan itici gücünü ise kripto para oluşturuyor. Yüzyıllardır devletler iki temel tekele dayanıyor: meşru güç kullanımı (ordu ve polis gibi) ve para arzı üzerindeki kontrol. Bugünün broligarkları, küresel finans üzerindeki devlet kontrolünü zayıflatmayı uzun süredir hedefliyorlar. Thiel, 2014 yılında yayımladığı Zero to One adlı kitabında, Musk ve diğerleriyle birlikte PayPal’ı kurarken üstlendiklerini “büyük misyonu” şu şekilde anlatmıştı: “ABD dolarının yerini alacak yeni bir internet para birimi yaratmak.”
Kripto para, doların tahtını sallıyor mu?
Eğer broligarklar, kripto parayı dolara karşı ciddi bir rakip ya da tamamen onun yerine geçecek bir araç haline getirmeyi başarırlarsa bunun sonuçları devasa olabilir. Amerikan doları, aynı zamanda dünyanın rezerv para birimi ve küresel ticaretin temel aracı. Bu durum, ABD’nin 80 yıldır süren ekonomik üstünlüğüne katkı sağlıyor ve Washington’a askeri müdahaleye gerek kalmadan finansal ve ekonomik yaptırımlar uygulama gücü veriyor.
Doların değer kaybetmesi, kripto paralarda büyük servetler biriktiren broligarkların daha da zenginleşmesine yol açabilir, ancak bu durum Amerika’yı zayıflatabilir ve dünya ekonomisini istikrarsızlaştırabilir. Amerika’yı “yeniden büyük yapmak” ve kripto parayı dolara karşı bir “dolandırıcılık” olarak tanımladığı açıklamalarına rağmen Trump şimdi broligarkların planlarına tamamıyla destek veriyor gibi görünüyor.
Seçim kampanyası sırasında bu uyumu açıkça gösteren Trump, geçen temmuzda bir kripto para konferansında açılış konuşması yapmış ve ardından Amerikan para politikasının merkezine kripto paranın yerleştirileceğini, bunun için stratejik bir bitcoin rezervi almayı taahhüt etmişti. Ayrıca yeni yönetimin, “kripto para çarı” adı verilen bir pozisyon için muhtemel adayları incelemeye başladığı da konuşulmaya başlanmış durumda.
Amerika’nın ekonomik ve siyasi gücü zayıflarsa, ülkenin en zengin insanları bu güç boşluğundan yararlanıp güçlerini pekiştirebilir ve bu durumdan kazanç sağlayabilirler. Fakat Trump’a oy verenlerin beklediği sonuçlar gerçekten de ülkelerinin güçsüzleşmesi, küresel istikrarsızlık ve zengin bir azınlık tarafından yönetilmek miydi?
Trump’ın seçim kampanyasını desteklemek için Musk milyonlarca dolar harcadı ve X platformunda Trump’ı öne çıkardı. Şimdi Trump’ın zaferinden maksimum fayda sağlamak ve kendi gücünü artırmak için elinden gelen her şeyi yapıyor. Hatta X takipçilerini, hükümet yetkililerine karşı harekete geçmeleri için kışkırtacak kadar ileri gidebiliyor.
Axios haber sitesinin kararsız seçmenlerle yaptığı bir odak grup çalışması da broligarkların etkisi konusunda Amerikalıların daha şimdiden rahatsızlık duyduğunu gösteriyor. Bir katılımcı, Musk hakkında “Ona oy vermedim. Bu kadar yetkiye ve erişime sahip olduktan nihai amacı ne, sahiden bilmiyorum” diyor. Bir diğer seçmen ise “Elon Musk’ın geçmişinde, ülkenin ya da vatandaşların çıkarlarını düşündüğünü gösteren hiçbir şey yok” diyor. Yine de Trump izin verdiği müddetçe Musk ve diğer broligarkların etkilerini genişletmeye devam etmelerini bekleyebiliriz.”
Bu yazı ilk kez 8 Ocak 2025’te yayımlanmıştır.