“Bitcoin tarihi rekorlar kırıyor, yine rekor kırdı, 2020’de yüzde 286 değer kazandı, son 10 yılda değeri dolar karşısında yaklaşık 540 bin kat arttı.” Bu tür haberlere sık sık rastlasak da pek çok insan için Bitcoin, kriptopara gibi ifadeler merak uyandırıyor, ilgi çekiyor ama bir muamma olma niteliğini koruyor.
Dünya artık kestirilmesi mümkün olmayan bir hızla değişiyor, ekonomi de bu dönüşümden payını alıyor, dijitalleşiyor. Ekonominin, herhangi bir manipülasyon ya da merkezi bir kontrol olmadan, verimli ve güvenli bir şekilde işlemesi ihtiyacının teknolojiyle birleşmesi sayesinde ortaya çıkan bu yeni düzenin en bilinen yatırım aracı, kriptoparalar. Bunların da en bilineni, Bitcoin.
Bitcoin nedir, diğer para birimlerinden farkı ne?
Bitcoin elle tutulabilen dolar, avro, gümüş, altın gibi bir yatırım aracı değil, elektronik kayıtlardan ibaret bir para birimi. Fotoğraf ya da videolarda gördüğünüz yuvarlak metal para biçimindeki Bitcoin’ler ise sadece sembolik.
Aslında günümüzde kullandığımız başta dolar olmak üzere bütün ulusal para birimleri de büyük oranda elektronik kayıtlardan ibaret. Bu paraları üreten merkez bankaları, paranın çok azını fiziksel dünyada var olan kağıt ya da madeni para olarak basar.
ABD 1971’de, doların altına karşılık basılması ilkesini ortadan kaldırdığından beri ulusal paralar sadece devlet iradesine dayalı olarak basılır. Bu tip paralara ‘iradi para’ ya da fiat para denir. Altın ya da gümüşe dayalı para sistemlerinde üretebileceğiniz para miktarı, elinizdeki kıymetli maden miktarı ile sınırlıdır. Fiat paralarda ise üretebileceğiniz para miktarında herhangi bir sınır yoktur.
İşte bu nedenle günümüz klasik merkez bankalarını yöneten profesyoneller ya da hükümetler istedikleri anda paranın üretim miktarını arttırabilir ya da düşürebilir, bu da paranın faiz oranlarını da değiştirebilir, böylece kendi ürettikleri paraların değer kazanmasına ya da kaybetmesine neden olabilir. Ulusal merkez bankaları insan iradesine ve bazen de siyasi iradeye dayandığı için bu paraları kullanan vatandaşlar genelde başlarına ne geleceğini önceden bilemezler.
Bağımsız, otomatik ve küresel bir merkez bankası
Bitcoin’in en büyük farkı, bir bilgisayar programı olması ve bağımsız bir sistem tarafından işletilmesi. Şöyle ki, her bilgisayar programının bir işlevi vardır. Örneğin Windows bilgisayarınıza kolayca komutlar vermenizi sağlar ya da word dosyasında yazı yazmanızı. Mobil bankacılık uygulamaları ise telefonunuzda bankacılık işlemlerinizi yapmanızı mümkün kılar.
Bitcoin yazılımı ise küresel, otomatik ve bağımsız bir merkez bankası olarak çalışır. Bu yazılımın yani “otomatik merkez bankası”nın ürettiği ve kendi kayıtlarında kullandığı kaydi para birimine de Bitcoin denir.
Bilgisayar programına yazılı, değiştirilemez kodlar nedeniyle ‘Bitcoin Merkez Bankası’nın ne zaman ne kadar Bitcoin üreteceği önceden tam olarak bellidir. Üstelik tüm diğer fiyat para birimlerinin aksine Bitcoin kendi üretebileceği para birimi miktarını da sınırlamıştır. Yine değiştirilemeyecek kodlara göre tarihte var olabilecek Bitcoin sayısı sadece 21 milyondur.
Oysa bugün sadece ABD Merkez Bankası FED’in bastığı para miktarı 7 trilyon dolardan fazladır. İnsan iradesine dayalı merkez bankaları ekonomi büyüdükçe para miktarını genelde arttırır. Oysa dünyada ekonomi ne kadar büyürse büyüsün Bitcoin miktarı 21 milyondan fazla artmayacaktır. Bu da uzun vadede Bitcoin fiyatını yukarı doğru iten bir etken olarak çalışır. 2010’dan bu yana dolar karşısında değerini yaklaşık 380 bin kat arttırmasının nedeni de budur.
Büyük patronun bilgisayarlar olduğu sistem nasıl işliyor?
Bitcoin’in insan iradesi olmadan ya da herhangi bir merkezi kontrol olmadan çalışabilmesini sağlayan ve yeni icat edilen teknolojiye ‘blok-zincir (blockchain) teknolojisi’ deniyor.
Peki, sistem nasıl işliyor?
Günümüzde kullandığımız veritabanı teknolojileri, merkezî ya da tek noktada depolama ilkelerine göre çalışır. Örneğin, evinizdeki bilgisayarınızda işiniz için çok önemli bir veri ya da bir dosya ürettiğinizi düşünelim. Bu veriyi saklamak ya da korumak için, en fazla bu verinin bir ya da birkaç kopyasını yedek olarak ya bir ‘flaş bellek’e ya da bulut dediğimiz ortamlara kaydedersiniz. Diyelim ki yedek almadınız ve bilgisayarınızın başına bir şey geldi, geçmiş olsun, verilerinizi kaybedersiniz. Veya yedek alsanız bile özel bazı işlemler yapmadığınız sürece siz bilgisayarınızdaki dosya üzerinde bir değişiklik yaptığınızda diğer kopyalarda aynı anda değişiklik olmaz.
Oysa birden fazla bilgisayarın beraberce tek bir veritabanı gibi davranarak yüksek performansla çalışabilmesi, müdahalelere karşı dayanıklı olması prensibine dayalı ‘Dağıtık veritabanı teknolojileri’nin (DLT) kullanıldığı blockchain işleyişinde de, ortak bir veri defteri bir bilgisayar ağında birçok noktada aynı anda tutulur. Bu ortak veri defterine ‘dağıtık defter’ (distributed ledger) denir. Bu dağıtık veri defteri üzerinde herhangi bir değişiklik olduğunda sistem senkronize bir şekilde, milyonlarca bile olsa, diğer tüm kopyalarda da aynı anda bu değişimleri gerçekleştirir.
Böylece bilgisayarlardan bir ya da birkaç tanesi zarar görse bile veriler kaybolmaz. Sistemi kapatmak ya da veri defterini tamamen yok etmek için bilgisayar ağına bağlı tüm bilgisayarları bulup kapatmak gerekir ki bu da neredeyse imkansızdır. Bu nedenle 2009 yılında çalışmaya başladığından bu yana Bitcoin asla kapanmadı ve hiç çökmedi. Oysa bugün arkasında milyarlarca dolar sermaye ve binlerce çalışan olan Facebook, Twitter vb en büyük web siteleri hatta banka uygulamaları dahi çökebiliyor.
Veri defteri tüm bilgisayarlarda aynı anda senkronize şekilde tutulduğu için bir merkezde çeşitli etkilerle hareket edecek ve sistemde öngörülemez değişiklikler yapabilecek bir otoriteye, bir onay makamına da ihtiyaç yoktur.
Bitcoin’de her yeni para alma ya da gönderimi ve benzeri işlemlerin yapılması, veri defterinde yeni kayıtlar eklenmesi, defterin değişmesi anlamına gelir. Bu değişiklikler toplanarak veri blokları oluşturulur. Blokların birbirine eklenmesiyle de ‘blok-zincir’ ya da ‘blockchain’ yani ortak dağıtık veridefteri oluşturulur.
Bitcoin nasıl üretilir?
Bitcoin’de merkezî bir otorite olmadığı için her gelen değişiklik talebi sistemdeki diğer bilgisayarlar tarafından kontrol edilip onaylanır ve blokchain’e yani deftere eklenir.
Sistemdeki bilgisayarların bu eklemeyi yapabilmesi için Bitcoin programı bu bilgisayarlara çözülmesi çok zor matematik problemleri sorar. Problemi ilk çözen bilgisayar, yeni ‘blok’u deftere yani ‘blokchain’e ekleme hakkı elde eder. Bitcoin programı da bu hakkı kazanan bilgisayarlara ödül olarak Bitcoin verir. Bu işlemleri çözmeye çalışan bilgisayarlara da ‘Bitcoin madencisi’ denir. Yeni Bitcoin üretimi de işte bu madenci bilgisayarların ödül kazanması ile gerçekleşir.
Bitcoin madenciliği ilk yıllarda çok kolaydı. Sisteme her katılan kişi sıradan bilgisayarlar ile madencilik yapabiliyor, ödül olarak yüzlerce hatta binlerce Bitcoin kazanabiliyordu.
Ancak Bitcoin yazılımında bir de ‘zorluk’ dediğimiz bir parametre vardır. Bitcoin yazılımı normalde her 10 dakikada bir 1 blok bulunması ilkesine göre tasarlanmıştır. Talep artar ve sistemdeki işlem gücü yükselirse bu süre 10 dakikanın altına düşer. Bu durum gerçekleştiğinde ise Bitcoin yazılımı ‘zorluk’u otomatik olarak arttırır ve madencilik için gerekli işlem gücü yükselmiş olur.
Zaman içinde talep sürekli arttığı ve zorluk sürekli yükseldiği için günümüzde artık sıradan bilgisayarlar ile Bitcoin madenciliği yapma imkanı kalmadı. Bunun yerini özel olarak Bitcoin ya da kriptopara madenciliği yapılması için üretilmiş sadece o işe yarayan pahalı ASIC tipi makineler aldı. Hatta son yıllarda milyarlarca dolar yatırımlarla çok büyük alanlarda, bu makinelerden yüzlerce hatta binlercesini çalıştıran Bitcoin madencilik tesisleri kuruldu.
Günümüzde yaygın olarak kullanılan dolar, avro vb. fiat paralar sadece birkaç bilgisayar tuşuna basılarak, herhangi bir masraf olmadan, sınırsız şekilde üretilebilir. Üstelik politikacıların ya da bazı profesyonellerin halklara hiç sormadan yaptıkları bu para üretim işi sonucunda devlet maliyesine yani yine halkların kendisine borç yazılır. Üstelik bu para birimleri üzerindeki borçlara bir de faiz işler.
Oysa madencilik alt yapısı nedeniyle her bir Bitcoin’in üretilmesi için ciddi bir masraf yapılır. Bugün tek bir adet Bitcoin’in üretilmesinin ortalama maliyeti (elektrik, makine yatırımı, mekan ve işçilik gibi masraflar toplandığında) yaklaşık 12 bin dolar civarındadır. Bitcoin üretildiğinde kimseye borç yazılmaz.
Bitcoin’in değeri nasıl artıyor?
Bitcoin’in sınırlı bir para olması, ekonomi büyüdükçe ya da Bitcoin talebi arttıkça sürekli değer kazanmasını sağlar. Bitcoin değer kazandıkça Bitcoin talebi de artar, bu da fiyat artışını daha da hızlandırır.
Bunlara ek olarak da her dört yılda bir Bitcoin yazılımı otomatik olarak madencilere verilen ödül miktarını yarıya indirir. Buna ödül yarılanması (halving) denir. Ödül miktarı bir gecede yarıya düşünce fiilen bir Bitcoin üretmenin maliyeti de birden %100 artar.
Bunu daha iyi anlamak için altın üretimi üzerinden düşünelim. Dünyada altın üretiminin bir gecede yarıya düştüğü bir senaryoyu ele alalım. Bu durumda elbette fiyatlar artar.
Bitcoin yazılımının da her dört yılda bir gerçekleştirdiği bu işlem, zaten genelde artma eğiliminde olan fiyatları daha da yukarı doğru iter.
Ödül yarılanması olarak adlandırılan bu işlem daha önce 2012 ve 2016’da meydana gelmiş ve fiyatları çok hızlı şekilde yukarı doğru itmişti. Yüksek bir hızla fiyatlar yukarı itilince yatırımcılar “fiyatlar daha da yükselecek ben alamayacağım” düşüncesiyle paniğe kapılır, buna kısaca FOMO (Fear of Missing Out – Kaybetme korkusu) denir. Geçmiş ödül yarılanmalarında bu durum yaklaşık bir yıl ila 18 ay sürmüştü.
Bitcoin 2012-2014 arasında 12,25 dolardan 1.132,26 dolara fırlamış yani 92 kattan fazla artmıştı. 2016-2017 yıllarındaki yükseliş sezonunda da Bitcoin 652,14 dolardan 19 bin 500 dolara yükselerek yaklaşık 30 kat artmıştı.
Elbette bu kadar yüksek artışlar sonrası yatırımcılar hızla kâr alma eğilimine girerler yani daha fazla yükseliş olup olmayacağını bilemedikleri için Bitcoin’i satıp elde ettikleri kârı gerçekten ceplerine koymak isterler. Bu nedenle büyük artışlardan sonra büyük çöküş sezonları gelir. Bitcoin, 2014 zirvesinden sonra 13,5 ayda yüzde 82; 2017 zirvesinden sonra ise bir yılda yüzde 83 değer kaybetmişti.
Son ödül yarılanması da 2020’nin mayıs ayında gerçekleşti ve fiyatları yukarı doğru itmeye başladı. Ayrıca merkez bankaları corona krizini engellemek için bol bol fiat para basmaya başladı. Bu etkenler birleşince yatırımcıların ilgisi yine Bitcoin’e döndü ve bu sene çok büyük bir yükseliş yaşandı.
Bitcoin güvenli mi?
Bitcoin’i altın gibi bir varlık olarak düşünmek işleyişi anlamaya yardımcı olabilir. Çünkü altın gibi üretiminin bir maliyeti vardır ve toplam üretim sınırlıdır. Hatta birçok kişi Bitcoin’i dijital altın olarak niteler.
Altın fiyatları düştüğünde devlet bir garanti vermez. 1980-2000 yılları arasında, altın uzun süre değer kaybettiğinde hiçbir devlet yatırımcının zararını tazmin etmeyi aklından bile geçirmemiştir. Bitcoin herhangi bir insan, kurum ya da devletten bağımsız sadece bir yazılım olduğu için fiyatları düştüğünde de elbette devlet garantisi söz konusu değildir. Ancak devlet garantisi olmadığı halde yatırımcılar nasıl altına uzun vadede güveniyorsa, Bitcoin’e de güvenen birçok yatırımcı vardır.
Şimdiye kadar Bitcoin her dip yaptığında, düştüğü yer bir önceki dip noktadan çok daha yukarıda kalmıştır. Ayrıca ilk çıktığından bu yana büyük düşüşlere rağmen değerini 380 bin kat gibi inanılmaz bir oranda arttırmıştır.
Devletler Bitcoin’i yasaklayabilir mi?
Şimdiye kadar bazı devletler Bitcoin’i yasaklamıştır. Fakat Bitcoin’i teknik olarak kapatmak mümkün değildir. Kendi ülkenizdeki Bitcoin yazılımı taşıyan bilgisayarları tek tek bulup kapatsanız dahi (ki bu bile çok zordur) yurtdışındaki bilgisayarlar çalışmaya devam edeceği için sizin ülkenizde Bitcoin yine de çalışır.
Örneğin Venezuela ve İran para birimleri çökünce halkları Bitcoin’e çok ilgi gösterdiği için bu kriptoparayı yasaklamaya çalıştılar. Ancak kısa sürede teknik olarak bu işin mümkün olmadığı anlaşıldı. Bu durumda Venezuela kendine ait başka bir kriptopara çıkardı fakat devlet kriptoparası devlet fiat parasından temelde farksız olduğundan yine başarısız oldu.
İran ise Bitcoin’i benimseme yolunu seçti ve ülkede Bitcoin madenciliğini yasal hale getirdi. Bugün dünya Bitcoin üretiminin %3’ü İran’da gerçekleştiriliyor. Ve daha da önemlisi, bu iki devlet Bitcoin’in bağımsız bir merkez bankası olduğu gerçeğini fark etti. Bitcoin ABD’den da bağımsız çalışıyor. Bu nedenle kendilerine uygulanan ambargoları Bitcoin ve diğer kripto paralarla aşma yoluna gittiler.
Bitcoin nasıl alınır-satılır?
Günümüzde çeşitli yöntemler olmakla birlikte Bitcoin alım satımında en çok tercih edilen yöntem, merkezî borsalardır. Kripto para ya da dijital para borsası denilen bu kuruluşlar temelde dijital varlıklar alım satımına aracılık yapan internet web sayfalarıdır. Bu borsalarda hesap açıp kendi bankanızdan bu hesabınıza kendi ulusal paranızdan gönderebilirsiniz. İşte bu yolladığınız para ile Bitcoin satın alabilir ve işlem yapabilirsiniz. Bitcoin dışındaki kripto paralardan da bu borsalarda satın alma ve satış yapma imkanı vardır. Yurt içinde en bilinen kriptopara borsaları BTCTürk, Paribu, Thodex, Bitci.com vb’dir. Yurtdışında ise Binance, Crypto.com, Coinbase, Kraken vb birçok borsa vardır.
Gerek yurtiçi gerek yurtdışı borsalarda hesap açmak istediğinizde birçok borsa sizden ayrıntılı olarak kimlik bilgilerinizi ister. Bunun sebebi, ‘para işi’ yapan bu borsaların ulusal ve uluslararası otoritelerle para aklama, terörün finansmanı ve benzeri konularda sorun yaşamak istememesidir. Örneğin Türkiye’deki Borsalar Mali Suçları Araştırma Komisyonu (MASAK) ile aslında sürekli iletişim halindedir.
Bazı borsalar ise hiç kimlik bilgisi talep etmez ancak bu tip borsalardan çekinmek gerekir. Çünkü bunlar kanun dışı işlerin yapılıp yapılmadığını önemsemedikleri için her an hukuki bir soruşturmanın hedefi haline gelebilir. Böyle bir durumda bu borsalar kanun koyucu tarafından kapatılabilir ve buraya para yatıranlar da paralarına ulaşamayabilir.
Bitcoin alınıp satılan borsalar çöker mi?
Borsalar Bitcoin’in aksine genelde merkezi veri işleme ilkelerine göre çalışan kuruluşlardır. Aşırı yüklenme anlarında dünyanın en büyük borsaları bile geçici olarak hizmet veremeyebilir ya da bilgisayar korsanlarının hackleme saldırıları her zaman gerçekleşebilir. Bu anlamda merkezî borsalar, Bitcoin’in kendisinden çok bugün bizim kullandığımız klasik bankalara benzer.
Ancak Bitcoin borsaları da bankalar gibi büyük güvenlik yatırımları yapar. Sürekli alım satım yapmayan yatırımcılar Bitcoin ve benzeri kripto paralarını borsaların dışında yer alan başka cüzdan seçeneklerinde de saklayabilirler. Türkiye’deki borsalarda bugüne kadar hacklenme vakasına rastlanmadı.
Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Fikir Turu’nun editöryel politikasını yansıtmayabilir.
Bu yazı ilk kez 29 Aralık 2020’de yayımlanmıştır.