Döngüsel ekonomi nedir? Nasıl çalışır?

Al-Kullan-At ekonomisi artık neden geçerli değil? Yerini bıraktığı döngüsel ekonomi hızla yaygınlaşırken, Türkiye neden geride kalıyor? Döngüsel ekonomiye geçememenin bedeli ne olacak? Bu konuda kime ne görev düşüyor? Prof. Dr. Elif Nuroğlu yazdı.

Günümüzün üretim ve tüketim anlayışına hâkim olan ‘al-kullan- at’ ekonomisi sonucunda dünyanın kaynakları çok büyük ölçüde tüketildi ve ziyan edildi. Bu duruma karşıt bir fikir olarak ortaya çıkan döngüsel ekonomi kavramında ‘at’ kısmı yok, aksine mümkün olduğunca minimalist davranarak az atık üretmek, tüketimi azaltmak ve kaynakları iktisatlı kullanmak var.

Döngüsel ekonomi üretim ve tüketim sürecinde mümkün olduğu kadar az kayıp vermeyi, çok şeyi yeniden kullanmayı, atmayı mümkün olduğu kadar çok geciktirmeyi, kaçınılmaz bir şekilde atılacak eşyaları ise yeni bir üretim sürecine dahil etmeyi öngörür. Ürünün hayat döngüsü atarak bitirilmez, aksine bir şekilde yeniden hayat kazanması sağlanır.[efn_note]https://www.eea.europa.eu/tr/isaretler/isaretler-2014/makaleler/ekonomi-kaynak-verimli-yesil-ve-dongusel[/efn_note]

3R’Den 5R’ye doğru

Döngüsel ekonomi kavramını 3R ile açıklamak çok yaygındır. 3R tüketimi ve satın almayı azaltmayı (reduce), ürünleri yeniden kullanmayı (reuse), yeniden kullanılamayacak ürünleri ise geri dönüştürmeyi (recycle) açıklar.

Döngüsel ekonomi kavramının, dünyayı kendi kendine yeten ve dış çevre ile madde alışverişi olmayan dairesel bir sistem olarak algılayan ekonomist Kenneth Boulding (1966) tarafından ortaya atılan “uzay gemisi teorisinden” esinlenilmiş olduğu kabul görür.[efn_note]https://www.sciencedirect.com/science/article/pii/S0048969721049676#bb0155; https://dspace.ankara.edu.tr/xmlui/bitstream/handle/20.500.12575/29966/funda_aslan_tez.pdf?sequence=1, S. 25[/efn_note]

Döngüsel ekonomi kavramı son zamanlarda 3R yerine 5R (Refuse, reduce, reuse, recycle, rot) ile genişletildi. 5R yaklaşımında ilk aşamada kullanımı azaltmaktan ziyade reddetmek (refuse), yani gerçekten gerekli olmayan bir ürünü veya hizmeti satın almamak yer alır.

Son aşamada ise biyobozunur atıklar kompost yapılarak gübre olarak doğaya faydalı hale getirilir.[efn_note]https://utopia.de/ratgeber/reduce-reuse-recycle-so-kannst-du-muell-und-verschwendung-vermeiden/[/efn_note]

Döngüsel ekonomiye nasıl geçilebilir?

Ama gelin görün ki, doğrusal ekonomiden döngüsel ekonomiye geçiş hayal ettiğimiz kadar kolay değildir.

Öncelikle insanların hem zihniyet hem de hayat tarzında değişiklikler yapması gerekir. Eşyayı kullanıp ardından çöpe attığımız hayat tarzından vazgeçerek tekrar tekrar kullanımı mümkün ürünlere geçiş yapmak ve bu konuda kişisel bir çaba harcamak birinci aşama gibi görünür. Ancak bu aşamanın öncesinde insanların bilinçlendirilmesi ve döngüsel hayat tarzı fikrinin aşılanması önemlidir. Bu konuda Avusturya örnek alınabilir.

Avusturya henüz okuma yazma bilmeyen çocuklarını boyama kitapları, eğitim çağındaki nesilleri de derslerde kullanılan materyaller ile yeşil ve döngüsel bir yaşam tarzına alıştıran bir ülke…

İnsanlara döngüsel ekonomiye uygun bir yaşam tarzını fikren benimsetirken, eş zamanlı olarak devletin gerekli mevzuatı hazırlaması ve uygulamaya koyması, çevre ve kentlerin sisteme uygun olarak düzenlenmesi, atıkların ayrıştırılarak toplanması, cezai işlemler ve depozito mekanizmalarının çalıştırılmaya başlanması gibi adımların da atılması gerekir.

Döngüsel ekonomi bir yandan gereksiz tüketimi azaltarak masrafları kısmaya yararken, diğer yandan ucuz ve adi ürünler yerine yaşam döngüsü uzun ama pahalı ürünler satın almayı gerektirir. Yani ilk aşamada yüksek bir ücret öder ama o ürünü uzun süre kullanırsınız.

Döngüsel ekonominin temel taşlarından biri olan geri dönüşüm (Recycle) aşaması da sanıldığı kadar kolay bir süreç değil. Tek kullanımlık plastikler gibi bazı ürünlerin yeniden üretilmesi, geri dönüştürülmesinden daha ucuzdur. Bu da bazı ürünlerin geri dönüştürülmesini imkânsızlaştırır. Bu nedenle Avrupa Birliği’nde (AB) 3 Temmuz 2021 tarihinden itibaren tek kullanımlık plastiklerin üretimi tamamen yasaklandı. Pipetler, karıştırıcılar, balon çubukları veya tek kullanımlık sofra takımları artık AB genelinde satılmıyor.

Döngüsel ekonomi bir yandan tüketicileri bilinçli hale getirirken diğer yandan da üreticilere büyük sorumluluk yükler. Almanya ve Avusturya’da geçerli olan ‘Kirleten öder’ prensibine göre şirketler ambalajları tekrar tekrar kullanılabilir veya geri dönüştürülebilir bir şekilde üretmekle yükümlüdür. Geri dönüştürülebilir ürünler herkes tarafından görünen bir yeşil noktayla işaretlenir ve döngüsel düşünen müşteriler alışverişlerinde bu yeşil noktaya bakarak satın alma kararı verirler.

Döngüsel ekonomi neden önemli?

Döngüsel ekonomi dünyanın kaynaklarını israf etmeden kullanmamızı sağlaması ve gelecek nesillere bitmiş, tükenmiş bir dünya bırakılmasına engel olması bakımından çok önemli.

Diğer yandan, orta ve uzun vadede daha az kaynak tüketerek istek ve ihtiyaçlarımıza cevap vereceğimizi gösteren bir yaklaşım olarak değerli. Ayrıca dünyada ve en büyük ticaret partnerimiz AB’de yaşanan gelişmeler Türkiye’nin bu döngüye ayak uydurmasını zorunlu hale getiriyor.

Paris Anlaşması kapsamında ülkelerin belirledikleri hedeflere ulaşmaları için karbon ayak izlerini düşürmeleri gerekiyor, bu da ancak kaynakları tekrar tekrar kullanarak ve üretimde daha az enerji tüketerek mümkün olabilir.

Yine AB Yeşil Mutabakatı kapsamında 2026 yılı itibarıyla AB sınırında ödenecek karbon vergisinin minimuma indirilmesi de ürünlerin karbon ayak izini düşürerek, yani üretimde doğaya minimum emisyon salarak mümkün olacak.

Döngüsel ekonomi hem Paris Anlaşması hem de AB Yeşil Mutabakatının kavramsal bir çerçevesi gibi görünür, sonuçta tüm bu anlaşmalar ve döngüsel ekonomi birbirini karşılıklı olarak besler ve destekler.

Döngüsel ekonomide Türkiye nerede?

Kaynakların tekrar tekrar kullanılması üretimde ihtiyaç duyulan hammadde ve enerji miktarını azaltarak ekonomiye uzun vadede katkı sağlar. Bu nedenle AB elektronik, bilgi ve iletişim teknolojileri, piller ve araçlar, ambalaj, plastik, tekstil, inşaat ve binalar, gıda, su ve besin maddeleri gibi kaynakları en çok kullanan ve döngüsellik potansiyeli yüksek olan sektörlere odaklanıyor.

2008 yılından 2016 yılına kadar AB’de toplam belediye atığı geri dönüşüm oranı yüzde 36.5’ten yüzde 47.4’e ve enerji geri kazanımının payı yüzde 16,1’den yüzde 26,2’ye yükseldi, yıllık atık depolama 83,5 milyon tondan 52,1 milyon tona düştü. 2020 yılına gelindiğinde AB genelinde belediye atığının geri dönüştürülme oranı 47.8 oldu. En yüksek belediye atığı geri dönüştürme oranı yüzde 67 ile Almanya, yüzde 59.3 ile Slovenya ve yüzde 58.2 ile Avusturya’da görüldü. Almanya 2030 belediye atığı geri dönüşüm hedefini şimdiden aştı.[efn_note]https://ec.europa.eu/environment/enveco/pdf/FACT_SHEET_iv_Circular_Economy.pdf; https://www.statista.com/statistics/1219551/municipal-waste-recycling-eu-by-country/[/efn_note]

Ulusal Atık Yönetimi ve Eylem Planı’na göre 2016 yılı itibariyle Türkiye’de geri dönüşüm oranı yalnızca yüzde 13. Türkiye’nin hedefi 2023 yılında oluşan atığın yüzde 35’inin geri kazanılması, yüzde 65’inin düzenli depolama yönetimi ile bertaraf edilmesi.

7 yıl içinde geri dönüşüm oranının yüzde 13’ten yüzde 35’e çıkarılması çok iddialı bir hedef olarak görünüyor, diğer yandan atıkların yüzde 65’inin depolanmasının hedeflenmesi ise büyük bir hammadde ve enerji kaybına işaret ediyor. Türkiye 2014 yılında yüzde 5,3 olan kaynağında ayrıştırılan ambalaj atığı oranını 2023 yılında sadece yüzde 12’ye yükseltmeyi hedefleyerek AB ülkelerinden olumsuz anlamda ayrışıyor.

Türkiye’de hane halklarının atıklarını toplayan belediyeler atık yönetimi faaliyetlerini münferit olarak sürdürüyor. Belediyelerin finansal açıdan, teknik ve kurumsal açıdan yeterli olmaması, sağlıklı bir atık yönetim sistemi oluşturmalarına büyük bir engel teşkil ediyor.

2014 yılı verilerine göre belediye atıkları yüzde 87,18’lik bir pay ile Türkiye’de en fazla üretilen atık türü.[efn_note]https://webdosya.csb.gov.tr/db/cygm/haberler/ulusal_at-k_yonet-m–eylem_plan–20180328154824.pdf[/efn_note] Türkiye’de döngüsel ekonomiye geçiş için atıkların hanehalkları başta olmak üzere uygun yöntemlerle kaynağında ayrıştırılarak toplanması ve akabinde tekrar ham madde olarak geri dönüştürülmesi çok önemli bir adım olacak. Ancak bu, belediyelerin tek başına üstesinden gelebileceği bir adım değil. Aksine, evlerde ve mahallelerde atıkları kaynağında ayrıştırarak toplamaya elverişli merkezi bir sistem kurulması, atık ayrıştırmayı mümkün kılan ve teşvik eden mekanizmalar geliştirilmesi gerekiyor.

Türkiye’de düzenli depolama oranının 2023 yılında yüzde 65 olarak hedeflenmesi, atıkların aslında bir ham madde olduğu ve ekonomiye geri döndürülmesi gerektiği fikrinin Türkiye’de maalesef henüz çok yerleşmediğini gösteriyor. Bu da Türkiye’nin döngüsel ekonomi konusunda önünde uzun bir yol olduğu anlamına geliyor.

Diğer yandan, İklim Şurası’nda alınan bir karara göre 2050 yılına gelindiğinde Türkiye’deki bütün düzenli çöp depolama sahalarının kapatılması hedefleniyor. Bu hedeflerin birbiri ile tutarlı olup olmadığının analiz edilmesi ve ara dönemlerde aşamalı bir geçiş planlamasının yapılması da gerekli.

Türkiye’nin döngüsel ekonomiye geçiş potansiyeli nedir?

Türkiye Şubat 2022’de toplam 36 ay sürecek olan ‘Türkiye’nin Döngüsel Ekonomiye Geçiş Potansiyelinin Değerlendirilmesi için Teknik Destek Projesi’ne başladı. 3,2 milyon Avro değerinde AB fonundan faydalanılacak olan proje ile döngüsel ekonomiye geçiş konusunda Türkiye’nin kurumsal ve teknik kapasitesinin AB Döngüsel Ekonomi modeli doğrultusunda güçlendirilmesi amaçlanıyor.

Bu proje kapsamında AB Döngüsel Ekonomi modeli temel alınarak Türkiye’nin döngüsel ekonomiye geçiş potansiyeli analiz edilecek ve AB Döngüsel Ekonomi stratejisine uygun bir Türkiye stratejisi geliştirilecek. Ayrıca, proje ile birlikte entegre atık yönetimi alanında, merkezi ve yerel yönetimlerin kapasitelerinin geliştirilmesi hedefleniyor ki bu Türkiye’nin AB’nin çok gerisine kaldığı ve bir an önce el atması gereken öncelikli alanlardan birisi.

Proje kapsamında Türkiye’ye özgü bir ‘Döngüsel Ekonomi Strateji ve Eylem Planı’ hazırlanacak ve eylem planının hazırlanmasını desteklemek için ‘Sektörel Etki Değerlendirme Çalışması’ yapılacak. Ayrıca, AB Plastik Stratejisi ve Tek Kullanımlık Plastik Direktifi doğrultusunda tek kullanımlık plastikler ve deniz çöplerine ilişkin Türkiye’ye özgü bir yol haritası geliştirilecek, döngüsel ekonomi alanında kurumsal kapasite güçlendirilecek, atık oluşumunu önlemeye ve atıkları kaynağında ayrıştırmaya yönelik bir sistem üzerinde çalışılacak.

Döngüsel ekonominin mantığı atıkların depolanması değil, bilinçli bir tüketim neticesinde oluşan atıkların tekrar üretim sürecine geri kazandırılması. Mevcut durumunda atık yönetimi ve döngüsel ekonomi konusunda AB’nin çok gerisinde olan Türkiye ancak çok radikal ve hızlı adımlar attığı takdirde bu sürece dâhil olabilir. Bu aşamada döngüsel ekonomiye geçiş için bilinçlendirme ve eğitim projeleri ile birlikte pratik çözümlere yönelik projeler geliştirilmesi, belediyeler ile merkezi yönetimin birlikte çalışması döngüsel bir hayat tarzının yerleşmesi yolunda ümit vaat edici adımlar olacak.

Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Fikir Turu’nun editöryel politikasını yansıtmayabilir.

Bu yazı ilk kez 26 Temmuz 2022’de yayımlanmıştır.

Elif Nuroğlu
Elif Nuroğlu
Prof. Dr. Elif Nuroğlu - 2012 yılından bu yana Türk-Alman Üniversitesi’nde görev yapıyor. Viyana Ekonomi Üniversitesi’nde İşletme lisans ve yüksek lisansı (2004), Viyana Üniversitesi’nde İktisat Doktorası (2010) yaptı. Uluslararası Saraybosna Üniversitesi’nde asistanlık ve öğretim üyeliği yaptı. Akademik çalışmaları uluslararası iktisat, yerçekimi modeli, ampirik uluslararası ticaret, ekonometrik modellemeler, Balkanlar ve Endüstri 4.0 konularında yoğunlaşıyor.

YORUMLAR

Subscribe
Bildir
guest

1 Yorum
Eskiler
En Yeniler Beğenilenler
Inline Feedbacks
View all comments

Son Eklenenler

Döngüsel ekonomi nedir? Nasıl çalışır?

Al-Kullan-At ekonomisi artık neden geçerli değil? Yerini bıraktığı döngüsel ekonomi hızla yaygınlaşırken, Türkiye neden geride kalıyor? Döngüsel ekonomiye geçememenin bedeli ne olacak? Bu konuda kime ne görev düşüyor? Prof. Dr. Elif Nuroğlu yazdı.

Günümüzün üretim ve tüketim anlayışına hâkim olan ‘al-kullan- at’ ekonomisi sonucunda dünyanın kaynakları çok büyük ölçüde tüketildi ve ziyan edildi. Bu duruma karşıt bir fikir olarak ortaya çıkan döngüsel ekonomi kavramında ‘at’ kısmı yok, aksine mümkün olduğunca minimalist davranarak az atık üretmek, tüketimi azaltmak ve kaynakları iktisatlı kullanmak var.

Döngüsel ekonomi üretim ve tüketim sürecinde mümkün olduğu kadar az kayıp vermeyi, çok şeyi yeniden kullanmayı, atmayı mümkün olduğu kadar çok geciktirmeyi, kaçınılmaz bir şekilde atılacak eşyaları ise yeni bir üretim sürecine dahil etmeyi öngörür. Ürünün hayat döngüsü atarak bitirilmez, aksine bir şekilde yeniden hayat kazanması sağlanır.[efn_note]https://www.eea.europa.eu/tr/isaretler/isaretler-2014/makaleler/ekonomi-kaynak-verimli-yesil-ve-dongusel[/efn_note]

3R’Den 5R’ye doğru

Döngüsel ekonomi kavramını 3R ile açıklamak çok yaygındır. 3R tüketimi ve satın almayı azaltmayı (reduce), ürünleri yeniden kullanmayı (reuse), yeniden kullanılamayacak ürünleri ise geri dönüştürmeyi (recycle) açıklar.

Döngüsel ekonomi kavramının, dünyayı kendi kendine yeten ve dış çevre ile madde alışverişi olmayan dairesel bir sistem olarak algılayan ekonomist Kenneth Boulding (1966) tarafından ortaya atılan “uzay gemisi teorisinden” esinlenilmiş olduğu kabul görür.[efn_note]https://www.sciencedirect.com/science/article/pii/S0048969721049676#bb0155; https://dspace.ankara.edu.tr/xmlui/bitstream/handle/20.500.12575/29966/funda_aslan_tez.pdf?sequence=1, S. 25[/efn_note]

Döngüsel ekonomi kavramı son zamanlarda 3R yerine 5R (Refuse, reduce, reuse, recycle, rot) ile genişletildi. 5R yaklaşımında ilk aşamada kullanımı azaltmaktan ziyade reddetmek (refuse), yani gerçekten gerekli olmayan bir ürünü veya hizmeti satın almamak yer alır.

Son aşamada ise biyobozunur atıklar kompost yapılarak gübre olarak doğaya faydalı hale getirilir.[efn_note]https://utopia.de/ratgeber/reduce-reuse-recycle-so-kannst-du-muell-und-verschwendung-vermeiden/[/efn_note]

Döngüsel ekonomiye nasıl geçilebilir?

Ama gelin görün ki, doğrusal ekonomiden döngüsel ekonomiye geçiş hayal ettiğimiz kadar kolay değildir.

Öncelikle insanların hem zihniyet hem de hayat tarzında değişiklikler yapması gerekir. Eşyayı kullanıp ardından çöpe attığımız hayat tarzından vazgeçerek tekrar tekrar kullanımı mümkün ürünlere geçiş yapmak ve bu konuda kişisel bir çaba harcamak birinci aşama gibi görünür. Ancak bu aşamanın öncesinde insanların bilinçlendirilmesi ve döngüsel hayat tarzı fikrinin aşılanması önemlidir. Bu konuda Avusturya örnek alınabilir.

Avusturya henüz okuma yazma bilmeyen çocuklarını boyama kitapları, eğitim çağındaki nesilleri de derslerde kullanılan materyaller ile yeşil ve döngüsel bir yaşam tarzına alıştıran bir ülke…

İnsanlara döngüsel ekonomiye uygun bir yaşam tarzını fikren benimsetirken, eş zamanlı olarak devletin gerekli mevzuatı hazırlaması ve uygulamaya koyması, çevre ve kentlerin sisteme uygun olarak düzenlenmesi, atıkların ayrıştırılarak toplanması, cezai işlemler ve depozito mekanizmalarının çalıştırılmaya başlanması gibi adımların da atılması gerekir.

Döngüsel ekonomi bir yandan gereksiz tüketimi azaltarak masrafları kısmaya yararken, diğer yandan ucuz ve adi ürünler yerine yaşam döngüsü uzun ama pahalı ürünler satın almayı gerektirir. Yani ilk aşamada yüksek bir ücret öder ama o ürünü uzun süre kullanırsınız.

Döngüsel ekonominin temel taşlarından biri olan geri dönüşüm (Recycle) aşaması da sanıldığı kadar kolay bir süreç değil. Tek kullanımlık plastikler gibi bazı ürünlerin yeniden üretilmesi, geri dönüştürülmesinden daha ucuzdur. Bu da bazı ürünlerin geri dönüştürülmesini imkânsızlaştırır. Bu nedenle Avrupa Birliği’nde (AB) 3 Temmuz 2021 tarihinden itibaren tek kullanımlık plastiklerin üretimi tamamen yasaklandı. Pipetler, karıştırıcılar, balon çubukları veya tek kullanımlık sofra takımları artık AB genelinde satılmıyor.

Döngüsel ekonomi bir yandan tüketicileri bilinçli hale getirirken diğer yandan da üreticilere büyük sorumluluk yükler. Almanya ve Avusturya’da geçerli olan ‘Kirleten öder’ prensibine göre şirketler ambalajları tekrar tekrar kullanılabilir veya geri dönüştürülebilir bir şekilde üretmekle yükümlüdür. Geri dönüştürülebilir ürünler herkes tarafından görünen bir yeşil noktayla işaretlenir ve döngüsel düşünen müşteriler alışverişlerinde bu yeşil noktaya bakarak satın alma kararı verirler.

Döngüsel ekonomi neden önemli?

Döngüsel ekonomi dünyanın kaynaklarını israf etmeden kullanmamızı sağlaması ve gelecek nesillere bitmiş, tükenmiş bir dünya bırakılmasına engel olması bakımından çok önemli.

Diğer yandan, orta ve uzun vadede daha az kaynak tüketerek istek ve ihtiyaçlarımıza cevap vereceğimizi gösteren bir yaklaşım olarak değerli. Ayrıca dünyada ve en büyük ticaret partnerimiz AB’de yaşanan gelişmeler Türkiye’nin bu döngüye ayak uydurmasını zorunlu hale getiriyor.

Paris Anlaşması kapsamında ülkelerin belirledikleri hedeflere ulaşmaları için karbon ayak izlerini düşürmeleri gerekiyor, bu da ancak kaynakları tekrar tekrar kullanarak ve üretimde daha az enerji tüketerek mümkün olabilir.

Yine AB Yeşil Mutabakatı kapsamında 2026 yılı itibarıyla AB sınırında ödenecek karbon vergisinin minimuma indirilmesi de ürünlerin karbon ayak izini düşürerek, yani üretimde doğaya minimum emisyon salarak mümkün olacak.

Döngüsel ekonomi hem Paris Anlaşması hem de AB Yeşil Mutabakatının kavramsal bir çerçevesi gibi görünür, sonuçta tüm bu anlaşmalar ve döngüsel ekonomi birbirini karşılıklı olarak besler ve destekler.

Döngüsel ekonomide Türkiye nerede?

Kaynakların tekrar tekrar kullanılması üretimde ihtiyaç duyulan hammadde ve enerji miktarını azaltarak ekonomiye uzun vadede katkı sağlar. Bu nedenle AB elektronik, bilgi ve iletişim teknolojileri, piller ve araçlar, ambalaj, plastik, tekstil, inşaat ve binalar, gıda, su ve besin maddeleri gibi kaynakları en çok kullanan ve döngüsellik potansiyeli yüksek olan sektörlere odaklanıyor.

2008 yılından 2016 yılına kadar AB’de toplam belediye atığı geri dönüşüm oranı yüzde 36.5’ten yüzde 47.4’e ve enerji geri kazanımının payı yüzde 16,1’den yüzde 26,2’ye yükseldi, yıllık atık depolama 83,5 milyon tondan 52,1 milyon tona düştü. 2020 yılına gelindiğinde AB genelinde belediye atığının geri dönüştürülme oranı 47.8 oldu. En yüksek belediye atığı geri dönüştürme oranı yüzde 67 ile Almanya, yüzde 59.3 ile Slovenya ve yüzde 58.2 ile Avusturya’da görüldü. Almanya 2030 belediye atığı geri dönüşüm hedefini şimdiden aştı.[efn_note]https://ec.europa.eu/environment/enveco/pdf/FACT_SHEET_iv_Circular_Economy.pdf; https://www.statista.com/statistics/1219551/municipal-waste-recycling-eu-by-country/[/efn_note]

Ulusal Atık Yönetimi ve Eylem Planı’na göre 2016 yılı itibariyle Türkiye’de geri dönüşüm oranı yalnızca yüzde 13. Türkiye’nin hedefi 2023 yılında oluşan atığın yüzde 35’inin geri kazanılması, yüzde 65’inin düzenli depolama yönetimi ile bertaraf edilmesi.

7 yıl içinde geri dönüşüm oranının yüzde 13’ten yüzde 35’e çıkarılması çok iddialı bir hedef olarak görünüyor, diğer yandan atıkların yüzde 65’inin depolanmasının hedeflenmesi ise büyük bir hammadde ve enerji kaybına işaret ediyor. Türkiye 2014 yılında yüzde 5,3 olan kaynağında ayrıştırılan ambalaj atığı oranını 2023 yılında sadece yüzde 12’ye yükseltmeyi hedefleyerek AB ülkelerinden olumsuz anlamda ayrışıyor.

Türkiye’de hane halklarının atıklarını toplayan belediyeler atık yönetimi faaliyetlerini münferit olarak sürdürüyor. Belediyelerin finansal açıdan, teknik ve kurumsal açıdan yeterli olmaması, sağlıklı bir atık yönetim sistemi oluşturmalarına büyük bir engel teşkil ediyor.

2014 yılı verilerine göre belediye atıkları yüzde 87,18’lik bir pay ile Türkiye’de en fazla üretilen atık türü.[efn_note]https://webdosya.csb.gov.tr/db/cygm/haberler/ulusal_at-k_yonet-m–eylem_plan–20180328154824.pdf[/efn_note] Türkiye’de döngüsel ekonomiye geçiş için atıkların hanehalkları başta olmak üzere uygun yöntemlerle kaynağında ayrıştırılarak toplanması ve akabinde tekrar ham madde olarak geri dönüştürülmesi çok önemli bir adım olacak. Ancak bu, belediyelerin tek başına üstesinden gelebileceği bir adım değil. Aksine, evlerde ve mahallelerde atıkları kaynağında ayrıştırarak toplamaya elverişli merkezi bir sistem kurulması, atık ayrıştırmayı mümkün kılan ve teşvik eden mekanizmalar geliştirilmesi gerekiyor.

Türkiye’de düzenli depolama oranının 2023 yılında yüzde 65 olarak hedeflenmesi, atıkların aslında bir ham madde olduğu ve ekonomiye geri döndürülmesi gerektiği fikrinin Türkiye’de maalesef henüz çok yerleşmediğini gösteriyor. Bu da Türkiye’nin döngüsel ekonomi konusunda önünde uzun bir yol olduğu anlamına geliyor.

Diğer yandan, İklim Şurası’nda alınan bir karara göre 2050 yılına gelindiğinde Türkiye’deki bütün düzenli çöp depolama sahalarının kapatılması hedefleniyor. Bu hedeflerin birbiri ile tutarlı olup olmadığının analiz edilmesi ve ara dönemlerde aşamalı bir geçiş planlamasının yapılması da gerekli.

Türkiye’nin döngüsel ekonomiye geçiş potansiyeli nedir?

Türkiye Şubat 2022’de toplam 36 ay sürecek olan ‘Türkiye’nin Döngüsel Ekonomiye Geçiş Potansiyelinin Değerlendirilmesi için Teknik Destek Projesi’ne başladı. 3,2 milyon Avro değerinde AB fonundan faydalanılacak olan proje ile döngüsel ekonomiye geçiş konusunda Türkiye’nin kurumsal ve teknik kapasitesinin AB Döngüsel Ekonomi modeli doğrultusunda güçlendirilmesi amaçlanıyor.

Bu proje kapsamında AB Döngüsel Ekonomi modeli temel alınarak Türkiye’nin döngüsel ekonomiye geçiş potansiyeli analiz edilecek ve AB Döngüsel Ekonomi stratejisine uygun bir Türkiye stratejisi geliştirilecek. Ayrıca, proje ile birlikte entegre atık yönetimi alanında, merkezi ve yerel yönetimlerin kapasitelerinin geliştirilmesi hedefleniyor ki bu Türkiye’nin AB’nin çok gerisine kaldığı ve bir an önce el atması gereken öncelikli alanlardan birisi.

Proje kapsamında Türkiye’ye özgü bir ‘Döngüsel Ekonomi Strateji ve Eylem Planı’ hazırlanacak ve eylem planının hazırlanmasını desteklemek için ‘Sektörel Etki Değerlendirme Çalışması’ yapılacak. Ayrıca, AB Plastik Stratejisi ve Tek Kullanımlık Plastik Direktifi doğrultusunda tek kullanımlık plastikler ve deniz çöplerine ilişkin Türkiye’ye özgü bir yol haritası geliştirilecek, döngüsel ekonomi alanında kurumsal kapasite güçlendirilecek, atık oluşumunu önlemeye ve atıkları kaynağında ayrıştırmaya yönelik bir sistem üzerinde çalışılacak.

Döngüsel ekonominin mantığı atıkların depolanması değil, bilinçli bir tüketim neticesinde oluşan atıkların tekrar üretim sürecine geri kazandırılması. Mevcut durumunda atık yönetimi ve döngüsel ekonomi konusunda AB’nin çok gerisinde olan Türkiye ancak çok radikal ve hızlı adımlar attığı takdirde bu sürece dâhil olabilir. Bu aşamada döngüsel ekonomiye geçiş için bilinçlendirme ve eğitim projeleri ile birlikte pratik çözümlere yönelik projeler geliştirilmesi, belediyeler ile merkezi yönetimin birlikte çalışması döngüsel bir hayat tarzının yerleşmesi yolunda ümit vaat edici adımlar olacak.

Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Fikir Turu’nun editöryel politikasını yansıtmayabilir.

Bu yazı ilk kez 26 Temmuz 2022’de yayımlanmıştır.

Elif Nuroğlu
Elif Nuroğlu
Prof. Dr. Elif Nuroğlu - 2012 yılından bu yana Türk-Alman Üniversitesi’nde görev yapıyor. Viyana Ekonomi Üniversitesi’nde İşletme lisans ve yüksek lisansı (2004), Viyana Üniversitesi’nde İktisat Doktorası (2010) yaptı. Uluslararası Saraybosna Üniversitesi’nde asistanlık ve öğretim üyeliği yaptı. Akademik çalışmaları uluslararası iktisat, yerçekimi modeli, ampirik uluslararası ticaret, ekonometrik modellemeler, Balkanlar ve Endüstri 4.0 konularında yoğunlaşıyor.

YORUMLAR

Subscribe
Bildir
guest

1 Yorum
Eskiler
En Yeniler Beğenilenler
Inline Feedbacks
View all comments

Son Eklenenler

1
0
Would love your thoughts, please comment.x