COVID-19 pandemisi, tedarik zinciri ile ilgili sıkıntılar ve Ukrayna’daki savaşın küresel enerji ve emtia fiyatlarında sebep olduğu artış, dünya genelinde enflasyon oranlarının ciddi bir şekilde artmasına yol açtı. Gelişmiş ülkelerde ücret ve fiyat artışı beklentisi giderek artıyor.
The Economist dergisinde yayımlanan makalede, özellikle gelişmiş ülkelerde enflasyon ve ücret artışları ile ilgili beklentiler ele alınıyor.
Yazıdan öne çıkan bölümleri aktarıyoruz:
“Enflasyon ile ilgili kötü haberler gelmeye devam ediyor. Gelişmiş ülkelerin genelinde %9’un üstünde seyreden yıllık enflasyon oranları, 1980’lerden beri bu kadar yüksek olmamıştı. Bu durum, ekonomi ve finansal piyasalar üzerinde ağır bir yük oluşturuyor. Merkez bankaları, faiz oranlarını artırıyor ve varlık alım programlarını sonlandırıyor, hisse senetleri çöküyor. Birçok yerde tüketici güven endeksi artık COVID-19 salgının ilk günlerindeki seviyelerden bile daha düşük. Emlak piyasasından sanayi üretimine kadar bütün “gerçek zamanlı” ekonomik göstergeler, ekonomik büyümenin keskin bir şekilde yavaşladığını gösteriyor.
Bu nedenle, tüketici fiyatlarına bundan sonra neler olacağı, küresel ekonomi için en önemli sorulardan biri. Pek çok analist, emtia fiyatlarında geçen sene gerçekleşen artışlar, yıldan yıla yapılan karşılaştırmaların dışında kalacağından, yıllık enflasyon oranlarının yakın zamanda düşeceğini tahmin ediyor. Örneğin, ABD Merkez Bankası’nın en son tahminlerinde, Amerika’daki yıllık enflasyon oranının (kişisel tüketim harcamaları endeksi ile ölçülür) 2023 yılının sonunda bu seneki % 5,2 oranından % 2,6’ya düşmesi bekleniyor.
Bu tahminleri ciddiye almamak normal karşılanabilir. Ne de olsa ekonomistlerin büyük bir kısmı enflasyonda gerçekleşen artışı öngöremedi ve hatalı bir şekilde enflasyonun hızla normale döneceğini tahmin etti. ABD Merkez Bankası’ndan Jeremy Rudd, Mayıs ayında yayınlanan bir makalede ilginç bir noktaya değindi:
“Bence günümüzde ekonominin nasıl işlediğine dair anlayışımız ve ekonomik şokların ve politikaların etkilerini tahmin etme kabiliyetimiz, 1960’larda olduğundan daha iyi değil.”
Gelecekte enflasyonun alacağı yol, büyük ölçüde belirsizlik içindedir.
Fiyat baskısı artabilir
Bazı göstergeler fiyat baskısının kısa vadede artacağına işaret ediyor. Bir danışmanlık firması olan Alternative Macro Signals, milyonlarca haber yazısını bir programda işleyerek, “haberlerde enflasyon baskısı endeksi” oluşturuyor. Resmi enflasyon rakamlarından daha güncel olan bu sonuçlar, haberlerde fiyat baskılarından ne kadar bahsedildiğini ve haber akışının fiyat baskılarındaki artışları gösterip göstermediğini ölçüyor. Amerika’da ve Euro bölgesinde söz konusu endeks hâlâ 50’nin üzerinde, bu da fiyat baskısının artmaya devam ettiğini gösteriyor.
Enflasyon hususunda kötümser olan kişiler, dünya genelindeki gelişmiş ülkelerin, fiyat artışının düşük ve istikrarlı olduğu salgın öncesi normlara dönme olasılığının yakın zamanda düşük olduğunu gösteren üç göstergeye işaret edebilir: yükselen ücret artışı ve hem tüketicilerin hem de şirketlerin enflasyon beklentilerindeki artışlar. Söz konusu artışlar devam ettiği takdirde, tüm bunlar, Uluslararası Ödemeler Bankası’nın 26 Haziran’da yayınlanan bir raporda “dönüm noktası” olarak nitelendirdiği şeyin gerçekleşmesine katkıda bulunabilir. Söz konusu rapor, bunun ötesinde “enflasyonist bir psikolojinin” yayılabileceği ve “yerleşik” hale gelebileceği konusunda tekrar uyarıda bulunuyor.
Çalışanların daha yüksek ücretler için pazarlık yapmaya başladıklarına dair kanıtlar artıyor. Bu, firmalar ekstra maliyetleri dengelemeye çalıştıkça fiyatların tekrar artmasına neden olabilir. İspanya Merkez Bankası tarafından yapılan bir anket, 2023 yılı için imzalanan toplu sözleşme anlaşmalarının yarısının “endeksleme maddeleri” içerdiğini, yani maaşların otomatik olarak enflasyona bağlı olduğunu gösteriyor. Almanya’da bir sendika olan IG Metall, metal ve mühendislik sektöründe çalışan yaklaşış 4 milyon çalışan için % 7-8 oranında ücret artışı talep etti (muhtemelen bunun yarısını elde edecekler). İngiltere’de demiryolu işçileri % 7’lik bir ücret artışı talep ettikleri için greve başladılar.
Bütün bunlar ücret artışlarını daha fazla gündeme taşıyacak. Goldman Sachs tarafından G10 ülkeleri için derlenen bir raporda ücret artışları neredeyse dikey olarak artıyor. Alternative Macro Signals tarafından hazırlanan ücret baskısı ölçütü de benzer bir artış gösteriyor. Asgari ücretler de yükseliyor. Hollanda’da asgari ücret artışı gündeme geliyor; bu ayın başlarında Almanya asgari ücreti % 20 oranında artırdı. Avustralya’nın endüstri ilişkileri ajansı, 15 Haziran tarihinde asgari ücreti % 5,2 oranında artırdı.
Ücret artışlarında yaşanan hızlı artışlar, kısmen, insanların enflasyon oranlarının gelecekte yüksek olacağı yönündeki beklentilerini yansıtıyor. Bu, enflasyonun süreklilik gösterebileceği hususunda endişelenmek için ikinci bir neden. Amerika’da kısa vadede ortalama fiyat artışı beklentileri hızla yükseliyor. Kanadalılar gelecek sene % 7 oranında enflasyon beklediklerini ifade ediyorlar. Fiyatların nadiren değiştiği bir ülke olan Japonya’da bile genel kanı değişiyor. Geçen sene Japonya Merkez Bankası tarafından yapılan bir anket, insanların yalnızca % 8’inin fiyatların gelecek yıl “önemli ölçüde” artacağını düşündüğünü ortaya koydu (Tüketici fiyatları gerçekten de Nisan ayına kadar yalnızca % 2,5’lik bir yıllık artış gösterdi). Ancak, şimdi Japonya’daki insanların % 20’si fiyatlarda ciddi bir artış olacağını düşünüyor.
Şirketlerin beklentileri
Üçüncü bir etken ise şirketlerin beklentileri. AB ülkelerinin üçte birinde, parekendecilerin enflasyon beklentileri tüm zamanların en yüksek seviyesinde. İngiltere Merkez Bankası tarafından yapılan bir anket, İngiltere’de sonbahar ve kış koleksiyonları için giyim fiyatlarının bir yıl öncesine göre % 7-10 daha yüksek olacağını gösteriyor.
Dallas Merkez Bankası, müşterilerin fiyat artışlarına tahammül etmeye eskisinden daha az istekli olduğuna dair birtakım kanıtlar gözlemledi; kiralama piyasasındaki bir kişi “üreticilerin yaptığı % 20-30’luk fiyat artışlarını dengelemenin giderek zorlaştığından” şikâyet etti. Ancak bu yalnızca daha düşük bir yüksek enflasyon seviyesine işaret ediyor.
Tedarik zincileri ucuzluyor mu?
Enflasyon oranlarındaki düşüşe dair umutlar ürün fiyatları ile ilgilidir. Araba, buzdolabı ve benzeri ürünlerde tedarik zincirindeki sıkıntılardan dolayı yaşanan hızlı fiyat artışları, geçen yıl yaşanan ilk enflasyon artışını tetikledi. Şimdi bu durumun tersine döndüğüne dair bazı kanıtlar mevcut. Şanghay’dan Los Angeles’a yük taşımanın maliyeti Mart ayının başından bu yana % 25 oranında düştü. Pek çok perakendeci, rafların tamamen dolu kalmasını sağlamak adına geçtiğimiz aylarda stoklar için büyük miktarda para harcadı. Birçoğu şimdi stokları bitirmek için fiyatları düşürüyor. Amerika’da araba üretimi nihayet hızlanıyor, bu da geçen yıl ikinci el araçlarda görülen aşırı fiyat artışlarını tersine çevirebilir.
Ürün fiyatlarındaki düşüş, teoride, gelişmiş dünyadaki enflasyon artışının dengelenmesine yardımcı olabilir, yaşam maliyeti krizini hafifletebilir, merkez bankalarına hareket alanı sağlayabilir ve finansal piyasaları canlandırabilir. Ancak fiyatların daha da artacağına dair yeterli göstergeler dikkate alındığında bunun gerçekleşmesi için daha fazla zaman gerekiyor. Enflasyon canavarı bir süre daha esip gürlemeye devam ederse şaşırmayın.
Bu yazı ilk kez 30 Haziran 2022’de yayımlanmıştır.