Mafya ile nasıl mücadele etmeli?

Mafya, dün de bir suç örgütüydü, bugün de öyle. Ancak çalışma biçimleri, yapılanmaları, felsefeleri değişti zamanla. Artık çok uluslu şirketler gibi. Dolayısıyla Avrupa da kendini buna göre yeniden tanımlıyor ve suçun önüne geçmek için çareler arıyor.

Mafya deyince aklımıza, Mario Puzo’nun 1969 tarihli romanından esinlenerek Francis Ford Coppola tarafından sinemaya uyarlanan Baba geliyor. Doğal olarak da Carloene ailesi ve Don Vito Corleone’yi canlandıran Marlon Brando…

Ancak filmler, hayattan ödünç sahneler alsa da, hakikat bambaşka olabiliyor.

Mafya, kaynaklara göre, yasa dışı işlerle uğraşan, zor kullanarak birtakım gizli çıkarlar sağlayan, çoğunlukla gizli ve hiyerarşik bir teşkilatlanmaya dayalı örgüt ya da bu örgütün mensubu kişiler anlamına geliyor. Lakin bu tanım bile artık onları tarife yetmiyor. Örgüt yapıları ve felsefeleri değişti. Milyarlarca dolar kazanıyorlar. Ve Avrupa şimdi yeni araçlarla kendini savunmaya çalışıyor.

Duisburg-Essen Üniversitesi’nde Küresel ve Ulusötesi İşbirliği Araştırmaları kürsü başkanı Prof. Dr. Theresa Reinold, IPG Journal adlı fikir platformunda mafyanın bu yeni yapılanmasına bakıyor.

Yazıdan öne çıkan bölümleri aktarıyoruz:

Dünya ikiye bölünmüş durumda

“Avrupa artık kendini yeni araçlarla savunurken, Mafya çok uluslu bir şirket gibi çalışmaya ve milyarlarca dolar kazanmaya devam ediyor.

İtalya’nın en güçlü mafya ihracatı yapan Kalabriya’daki ‘Ndrangheta’ya[efn_note]Ndrangheta, Kalabriya’nın yarımada ve dağlık bölgesinde yerleşik ve geçmişi 18. yüzyılın sonlarına kadar uzanan önde gelen İtalyan mafya tipi organize suç sendikası ve suç topluluğu.[/efn_note] mensup yaşlı bir patron, genç meslektaşına tavsiyede bulunuyor:

“Dünya iki bölüme ayrılmış durumda, birinci kısmı Kalabriya’nın bugün olduğu hali, diğer kısmı ise onun daha sonra olacağı hal.”

Kalabriya’da, ‘Ndrangheta’ya ek olarak, Sicilya Cosa Nostra, Campanian Camorra ve Apulian Sacra Corona Unita olmak üzere dört büyük İtalyan mafya örgütü bulunuyor ve bunların hepsi artık ulusötesi faaliyet gösteriyor.

Dördünün arasında ‘Ndrangheta, genişlemeye yönelik en belirgin itici gücü göstermekle kalmayıp, uzun zamandır Avrupa’daki kokain ticaretinin büyük bir bölümünü kontrol ederek, yıllık 50 milyar avrodan fazla satışla organize suç alanında dünya çapında en önemli oyunculardan biri haline gelmiş durumda. Küreselleşmenin bir faydalanıcısı olarak, dünya çapında şubeler kurmuş vaziyette ve küresel olarak faaliyet gösteren bir holding şirketi gibi hareket ediyor.

Bununla birlikte, ‘Ndrangheta – örneğin, Latin Amerika kartellerinin veya 1980’lerin ve 1990’ların başındaki Sicilya Cosa Nostra’sının aksine – medyanın yoğun olduğu aşırılıklardan kaçınmaya devam ediyor. Bu nedenle Almanya dâhil birçok ülkenin radarına da takılmadan suç eylemlerini rahatlıkla sürdürüyor. Politikacılar, medyanın yaptığı gibi konuyu büyük ölçüde görmezden gelirken, halk ise bu sorunun hiç olmadığını varsayıyor.

Sınır ötesi mücadele

Politikacılar ve halk arasındaki yaygın ilgisizlik bir yana, devlet egemenliği uzun zamandır mafyayla etkili sınır ötesi mücadelenin önündeki bir başka engeli oluşturuyor. Çünkü cezai kovuşturma geleneksel olarak merkezi egemen imtiyaz olarak görülüyor. Bu yüzden ‘Ndrangheta ve Ortakları – küresel olarak hareket etmelerine rağmen – öncelikle yerel olarak eylemlerini sürdürmeyi başarıyorlar.

Bununla birlikte, mevcut AB Ciddi ve Organize Suç Tehdit Değerlendirmesi, organize suçun AB’nin iç güvenliğine yönelik önemli bir tehdit olduğunu kabul ediyor. Bu bağlamda, aslında sorunun farkındalığında bir eksiklik olmadığı görülüyor. Ancak uzun bir süre, bu Avrupa sorunuyla ortak Avrupa çözümleriyle başa çıkmak için uygun araçların eksikliği açıkça ortaya çıkıyor. Daha yakın tarihli gelişmeler, ‘Ndrangheta ve Ortakları’nın AB’deki genişlemesini ulusal sınırlar boyunca koordineli bir şekilde engellemek için çok çaba sarf edildiğini ve kısmi başarıların söz konusu olduğunu gösteriyor.

Burada ilk bahsedilmesi gereken başarılı eylem, çalışmalarına yaklaşık bir yıl önce başlayan ve ‘Ndrangheta’nın dâhil olduğu iddiasıyla ilk davasında bir satış vergisi karuselini araştıran Avrupa Savcılığı’dır (EPPO).

EPPO ve JIT

Sözde ortak soruşturma ekiplerinin (JIT’ler) aracı olan çeşitli Avrupa ülkelerinden organize suçlara ve diğer suç biçimlerine karşı birlikte hareket eden ortak soruşturma grupları, bu konuda umut verici çabalar sarf ediyorlar.

Ancak, çaba sarf eden bu iki grup çalışmalarında farklı araçlar kullanıyorlar. Bir yanda EPPO, diğer yanda JIT. JIT’ler etkili sınır ötesi soruşturmalar için bir araç; böyle bir çalışma daha önce farklı Avrupa ülkelerinin polis güçleri arasında hiçbir kurumsallaşmış işbirliği olmamasından dolayı mümkün olmamış. Bu nedenle JIT’lerin kurulması, birçok ülkeyi kapsayan soruşturma ve kovuşturmaları kolaylaştırıyor. Özellikle öne çıkan bir vaka, şu anda Ukrayna’daki temel uluslararası suçları araştıran JIT’dir. Çeşitli Avrupa ülkelerinin yanı sıra Uluslararası Ceza Mahkemesi’ni de bünyesinde barındırdığını söylemek gerek.

Pollino Operasyonu

Ancak JIT’ler, 2018’de Pollino Operasyonu kapsamında Almanya, Belçika, İtalya ve Hollanda’da yüze yakın Ndranghetisti tutuklayarak, organize suçla mücadelede de etkileyici bir başarı elde etmiştir. Operasyon, Avrupa’da suçla mücadelenin geleceği olarak adlandırılıyor. Şüphelilerden bazıları şu anda Düsseldorf’ta sözde “Mamut Mafya Davası”nda yargılanıyor.

Bununla birlikte mafya uzmanı ve Alman Suç Müfettişleri Birliği’nin NRW eyalet başkanı Oliver Huth’un belirttiği gibi, JIT’lerin dezavantajları da bulunuyor. Huth, bu konuda yapmış olduğu açıklamada, “Almanya’da her şey tırmanana kadar bir JIT sözleşmesi imzalamam bir yıl sürüyor” demiş ve süreç boyunca gösterilen çabalar esnasında nasıl vakit kaybedildiğini gözler önüne sermiştir. Bu nedenle, katılımcı devletlerin yargı alanındaki temel egemen imtiyazlarından feragat etmesi nedeniyle yakın zamanda ilk yıldönümünü kutlayan ve Avrupa entegrasyonu tarihinde bir ilki temsil eden EPPO’nun oluşturulmasını sıcak bir şekilde karşılamaktadır.

Ulusal ceza mahkemeleri

Lüksemburg merkezli makam, AB’nin mali çıkarlarına karşı cezai suçları kovuşturma yetkisine sahip ve bu amaçla ilgili tüm üye ülkelerde doğrudan soruşturma yapabiliyor. Şüphelileri ulusal ceza mahkemelerinde yargılayabiliyor. Bu, 22 katılımcı devletin her birinin Lüksemburg’a bir savcı göndermesi ve aynı zamanda üye ülkelerde yerinde belirli sayıda Avrupa savcısı sağlaması anlamına gelen melez bir yapıya dayanıyor. Örneğin, Almanya’nın beş büyük Alman şehrinde bulunan bu şekilde atanmış on bir savcısı bulunuyor. Almanya’daki kara para aklayıcılar için cennet gibi koşullar sunduğu defalarca eleştirilmesine rağmen.

Adalet uzmanlarının bu yüzden EPPO’dan beklentileri çok büyük. Huth, “Araç tek kelimeyle harika, tüm bu uluslararası adli yardımdan kendinizi kurtarabilirsiniz” diye açıklamada bulunuyor. Bununla birlikte, aynı zamanda, daha önce bahsedilen mafya tipi satış vergisi karuselinde olduğu gibi, AB bütçesi pahasına olduğu durumlarda, organize suç üzerinde yargı yetkisine sahip olan EPPO’nun sınırlamalarını da vurguluyor. Huth, para suçları, suç örgütlerinin kovuşturulması vb. konularda görüşlerini şöyle açıklıyor:

“Bunu OC’nin diğer alanlarına da genişletmemiz gerektiğini düşünüyorum, Avrupa savcılığı masada olmalı, bu suçların kovuşturulması üye devletlerin keyfine göre hareket edebileceği biçimde onların elinde olmamalıdır,”

Bununla birlikte, hâlâ Avrupa düzeyinde kovuşturma zorunluluğu yok ve üye ülkelerdeki diğer normatif farklılıklar, örneğin veri koruma düzenlemeleri ve savunma hakları gibi, ortak soruşturmaların etkinliği engelleniyor. Kara para aklama ve varlıkların geri alınması alanında, çeşitli üye ülkelerdeki müfettişler, çok çeşitli yasal çerçeveler altında faaliyet gösteriyor. Bu nedenle, AB Organize Suçlarla Mücadele Stratejisi 2021-2025’in taslaklarını hazırlayanlar, suç gelirlerinin aklanmasıyla mücadele için cezai mali akışlarla mücadeleyi hızlandırma ve AB çerçevesini iyileştirme ihtiyacını vurguluyorlar ısrarla.

Ancak sorunlu olan sadece kısmen yetersiz düzenlemeler değil; bazı üye ülkelerdeki mevcut düzenlemelerin uygulaması da çok gevşek. Örneğin, ‘Ndrangheta ve Ortakları’nı hassas bir noktada vurabilmesine rağmen, finansal soruşturma aracı yeterince kullanılmıyor.

Daha güçlü operasyonel kapasite

Kapasite sorunları, bu tür araştırmaların genellikle yapılmamasının önemli bir nedeni. Bundandır ki, tüm üye devletlerde erken mali soruşturma kültürünün daha fazla teşvik edilmesi ve soruşturma kapasitelerinin genişletilmesi gerekiyor. Aynı zamanda, AB stratejisinin yazarları, varlık kurtarma alanındaki çabalar, “AB düzeyinde daha da güçlendirilmiş bir yasal çerçeve ve varlık kurtarma ofislerinin daha güçlü operasyonel kapasiteleri yoluyla yoğunlaştırılmalıdır” görüşüne sahip.

Genel olarak, ‘Ndrangheta ve Ortakları’yla mücadele için Avrupa araç deposu artık bir dizi etkili araç içeriyor, ancak bazılarının hâlâ keskinleştirilmesi ve her şeyden önce Avrupa genelinde daha eşit bir şekilde uygulanması gerekiyor. Koşulların etkili olabilmesi için girişimlerin tümünün etkili olması mutlak suretle şart.”

Bu yazı ilk kez 25 Ekim 2022’de yayımlanmıştır.

 

Prof. Dr. Theresa Reinold’un IPG Journal fikir platformunda yayınlanan “Aus Kalabrien in die Welt” başlıklı yazısından bölümler Meral Harzemtarafından çevrilmiş ve editoryal katkısı ile yayına hazırlanmıştır. Yazının orijinaline aşağıdaki linkten erişebilirsiniz. https://www.ipg-journal.de/rubriken/demokratie-und-gesellschaft/artikel/aus-kalabrien-in-die-welt-6229/

Fikir Turu
Fikir Turuhttps://fikirturu.com/
Fikir Turu, yalnızca Türkiye’deki düşünce hayatını değil, dünyanın da ne düşündüğünü, tartıştığını okurlarına aktarmaya çalışıyor. Bu amaçla, İngilizce, Arapça, Rusça, Almanca ve Çince yazılmış önemli makalelerin belli başlı bölümlerini çevirerek, editoryal katkılarla okuruna sunmaya çalışıyor. Her makalenin orijinal metnine ve değerli çevirmen arkadaşlarımızın bilgilerine makalenin alt kısmındaki notlardan ulaşabilirsiniz.

YORUMLAR

Subscribe
Bildir
guest

0 Yorum
Inline Feedbacks
View all comments

Son Eklenenler

Mafya ile nasıl mücadele etmeli?

Mafya, dün de bir suç örgütüydü, bugün de öyle. Ancak çalışma biçimleri, yapılanmaları, felsefeleri değişti zamanla. Artık çok uluslu şirketler gibi. Dolayısıyla Avrupa da kendini buna göre yeniden tanımlıyor ve suçun önüne geçmek için çareler arıyor.

Mafya deyince aklımıza, Mario Puzo’nun 1969 tarihli romanından esinlenerek Francis Ford Coppola tarafından sinemaya uyarlanan Baba geliyor. Doğal olarak da Carloene ailesi ve Don Vito Corleone’yi canlandıran Marlon Brando…

Ancak filmler, hayattan ödünç sahneler alsa da, hakikat bambaşka olabiliyor.

Mafya, kaynaklara göre, yasa dışı işlerle uğraşan, zor kullanarak birtakım gizli çıkarlar sağlayan, çoğunlukla gizli ve hiyerarşik bir teşkilatlanmaya dayalı örgüt ya da bu örgütün mensubu kişiler anlamına geliyor. Lakin bu tanım bile artık onları tarife yetmiyor. Örgüt yapıları ve felsefeleri değişti. Milyarlarca dolar kazanıyorlar. Ve Avrupa şimdi yeni araçlarla kendini savunmaya çalışıyor.

Duisburg-Essen Üniversitesi’nde Küresel ve Ulusötesi İşbirliği Araştırmaları kürsü başkanı Prof. Dr. Theresa Reinold, IPG Journal adlı fikir platformunda mafyanın bu yeni yapılanmasına bakıyor.

Yazıdan öne çıkan bölümleri aktarıyoruz:

Dünya ikiye bölünmüş durumda

“Avrupa artık kendini yeni araçlarla savunurken, Mafya çok uluslu bir şirket gibi çalışmaya ve milyarlarca dolar kazanmaya devam ediyor.

İtalya’nın en güçlü mafya ihracatı yapan Kalabriya’daki ‘Ndrangheta’ya[efn_note]Ndrangheta, Kalabriya’nın yarımada ve dağlık bölgesinde yerleşik ve geçmişi 18. yüzyılın sonlarına kadar uzanan önde gelen İtalyan mafya tipi organize suç sendikası ve suç topluluğu.[/efn_note] mensup yaşlı bir patron, genç meslektaşına tavsiyede bulunuyor:

“Dünya iki bölüme ayrılmış durumda, birinci kısmı Kalabriya’nın bugün olduğu hali, diğer kısmı ise onun daha sonra olacağı hal.”

Kalabriya’da, ‘Ndrangheta’ya ek olarak, Sicilya Cosa Nostra, Campanian Camorra ve Apulian Sacra Corona Unita olmak üzere dört büyük İtalyan mafya örgütü bulunuyor ve bunların hepsi artık ulusötesi faaliyet gösteriyor.

Dördünün arasında ‘Ndrangheta, genişlemeye yönelik en belirgin itici gücü göstermekle kalmayıp, uzun zamandır Avrupa’daki kokain ticaretinin büyük bir bölümünü kontrol ederek, yıllık 50 milyar avrodan fazla satışla organize suç alanında dünya çapında en önemli oyunculardan biri haline gelmiş durumda. Küreselleşmenin bir faydalanıcısı olarak, dünya çapında şubeler kurmuş vaziyette ve küresel olarak faaliyet gösteren bir holding şirketi gibi hareket ediyor.

Bununla birlikte, ‘Ndrangheta – örneğin, Latin Amerika kartellerinin veya 1980’lerin ve 1990’ların başındaki Sicilya Cosa Nostra’sının aksine – medyanın yoğun olduğu aşırılıklardan kaçınmaya devam ediyor. Bu nedenle Almanya dâhil birçok ülkenin radarına da takılmadan suç eylemlerini rahatlıkla sürdürüyor. Politikacılar, medyanın yaptığı gibi konuyu büyük ölçüde görmezden gelirken, halk ise bu sorunun hiç olmadığını varsayıyor.

Sınır ötesi mücadele

Politikacılar ve halk arasındaki yaygın ilgisizlik bir yana, devlet egemenliği uzun zamandır mafyayla etkili sınır ötesi mücadelenin önündeki bir başka engeli oluşturuyor. Çünkü cezai kovuşturma geleneksel olarak merkezi egemen imtiyaz olarak görülüyor. Bu yüzden ‘Ndrangheta ve Ortakları – küresel olarak hareket etmelerine rağmen – öncelikle yerel olarak eylemlerini sürdürmeyi başarıyorlar.

Bununla birlikte, mevcut AB Ciddi ve Organize Suç Tehdit Değerlendirmesi, organize suçun AB’nin iç güvenliğine yönelik önemli bir tehdit olduğunu kabul ediyor. Bu bağlamda, aslında sorunun farkındalığında bir eksiklik olmadığı görülüyor. Ancak uzun bir süre, bu Avrupa sorunuyla ortak Avrupa çözümleriyle başa çıkmak için uygun araçların eksikliği açıkça ortaya çıkıyor. Daha yakın tarihli gelişmeler, ‘Ndrangheta ve Ortakları’nın AB’deki genişlemesini ulusal sınırlar boyunca koordineli bir şekilde engellemek için çok çaba sarf edildiğini ve kısmi başarıların söz konusu olduğunu gösteriyor.

Burada ilk bahsedilmesi gereken başarılı eylem, çalışmalarına yaklaşık bir yıl önce başlayan ve ‘Ndrangheta’nın dâhil olduğu iddiasıyla ilk davasında bir satış vergisi karuselini araştıran Avrupa Savcılığı’dır (EPPO).

EPPO ve JIT

Sözde ortak soruşturma ekiplerinin (JIT’ler) aracı olan çeşitli Avrupa ülkelerinden organize suçlara ve diğer suç biçimlerine karşı birlikte hareket eden ortak soruşturma grupları, bu konuda umut verici çabalar sarf ediyorlar.

Ancak, çaba sarf eden bu iki grup çalışmalarında farklı araçlar kullanıyorlar. Bir yanda EPPO, diğer yanda JIT. JIT’ler etkili sınır ötesi soruşturmalar için bir araç; böyle bir çalışma daha önce farklı Avrupa ülkelerinin polis güçleri arasında hiçbir kurumsallaşmış işbirliği olmamasından dolayı mümkün olmamış. Bu nedenle JIT’lerin kurulması, birçok ülkeyi kapsayan soruşturma ve kovuşturmaları kolaylaştırıyor. Özellikle öne çıkan bir vaka, şu anda Ukrayna’daki temel uluslararası suçları araştıran JIT’dir. Çeşitli Avrupa ülkelerinin yanı sıra Uluslararası Ceza Mahkemesi’ni de bünyesinde barındırdığını söylemek gerek.

Pollino Operasyonu

Ancak JIT’ler, 2018’de Pollino Operasyonu kapsamında Almanya, Belçika, İtalya ve Hollanda’da yüze yakın Ndranghetisti tutuklayarak, organize suçla mücadelede de etkileyici bir başarı elde etmiştir. Operasyon, Avrupa’da suçla mücadelenin geleceği olarak adlandırılıyor. Şüphelilerden bazıları şu anda Düsseldorf’ta sözde “Mamut Mafya Davası”nda yargılanıyor.

Bununla birlikte mafya uzmanı ve Alman Suç Müfettişleri Birliği’nin NRW eyalet başkanı Oliver Huth’un belirttiği gibi, JIT’lerin dezavantajları da bulunuyor. Huth, bu konuda yapmış olduğu açıklamada, “Almanya’da her şey tırmanana kadar bir JIT sözleşmesi imzalamam bir yıl sürüyor” demiş ve süreç boyunca gösterilen çabalar esnasında nasıl vakit kaybedildiğini gözler önüne sermiştir. Bu nedenle, katılımcı devletlerin yargı alanındaki temel egemen imtiyazlarından feragat etmesi nedeniyle yakın zamanda ilk yıldönümünü kutlayan ve Avrupa entegrasyonu tarihinde bir ilki temsil eden EPPO’nun oluşturulmasını sıcak bir şekilde karşılamaktadır.

Ulusal ceza mahkemeleri

Lüksemburg merkezli makam, AB’nin mali çıkarlarına karşı cezai suçları kovuşturma yetkisine sahip ve bu amaçla ilgili tüm üye ülkelerde doğrudan soruşturma yapabiliyor. Şüphelileri ulusal ceza mahkemelerinde yargılayabiliyor. Bu, 22 katılımcı devletin her birinin Lüksemburg’a bir savcı göndermesi ve aynı zamanda üye ülkelerde yerinde belirli sayıda Avrupa savcısı sağlaması anlamına gelen melez bir yapıya dayanıyor. Örneğin, Almanya’nın beş büyük Alman şehrinde bulunan bu şekilde atanmış on bir savcısı bulunuyor. Almanya’daki kara para aklayıcılar için cennet gibi koşullar sunduğu defalarca eleştirilmesine rağmen.

Adalet uzmanlarının bu yüzden EPPO’dan beklentileri çok büyük. Huth, “Araç tek kelimeyle harika, tüm bu uluslararası adli yardımdan kendinizi kurtarabilirsiniz” diye açıklamada bulunuyor. Bununla birlikte, aynı zamanda, daha önce bahsedilen mafya tipi satış vergisi karuselinde olduğu gibi, AB bütçesi pahasına olduğu durumlarda, organize suç üzerinde yargı yetkisine sahip olan EPPO’nun sınırlamalarını da vurguluyor. Huth, para suçları, suç örgütlerinin kovuşturulması vb. konularda görüşlerini şöyle açıklıyor:

“Bunu OC’nin diğer alanlarına da genişletmemiz gerektiğini düşünüyorum, Avrupa savcılığı masada olmalı, bu suçların kovuşturulması üye devletlerin keyfine göre hareket edebileceği biçimde onların elinde olmamalıdır,”

Bununla birlikte, hâlâ Avrupa düzeyinde kovuşturma zorunluluğu yok ve üye ülkelerdeki diğer normatif farklılıklar, örneğin veri koruma düzenlemeleri ve savunma hakları gibi, ortak soruşturmaların etkinliği engelleniyor. Kara para aklama ve varlıkların geri alınması alanında, çeşitli üye ülkelerdeki müfettişler, çok çeşitli yasal çerçeveler altında faaliyet gösteriyor. Bu nedenle, AB Organize Suçlarla Mücadele Stratejisi 2021-2025’in taslaklarını hazırlayanlar, suç gelirlerinin aklanmasıyla mücadele için cezai mali akışlarla mücadeleyi hızlandırma ve AB çerçevesini iyileştirme ihtiyacını vurguluyorlar ısrarla.

Ancak sorunlu olan sadece kısmen yetersiz düzenlemeler değil; bazı üye ülkelerdeki mevcut düzenlemelerin uygulaması da çok gevşek. Örneğin, ‘Ndrangheta ve Ortakları’nı hassas bir noktada vurabilmesine rağmen, finansal soruşturma aracı yeterince kullanılmıyor.

Daha güçlü operasyonel kapasite

Kapasite sorunları, bu tür araştırmaların genellikle yapılmamasının önemli bir nedeni. Bundandır ki, tüm üye devletlerde erken mali soruşturma kültürünün daha fazla teşvik edilmesi ve soruşturma kapasitelerinin genişletilmesi gerekiyor. Aynı zamanda, AB stratejisinin yazarları, varlık kurtarma alanındaki çabalar, “AB düzeyinde daha da güçlendirilmiş bir yasal çerçeve ve varlık kurtarma ofislerinin daha güçlü operasyonel kapasiteleri yoluyla yoğunlaştırılmalıdır” görüşüne sahip.

Genel olarak, ‘Ndrangheta ve Ortakları’yla mücadele için Avrupa araç deposu artık bir dizi etkili araç içeriyor, ancak bazılarının hâlâ keskinleştirilmesi ve her şeyden önce Avrupa genelinde daha eşit bir şekilde uygulanması gerekiyor. Koşulların etkili olabilmesi için girişimlerin tümünün etkili olması mutlak suretle şart.”

Bu yazı ilk kez 25 Ekim 2022’de yayımlanmıştır.

 

Prof. Dr. Theresa Reinold’un IPG Journal fikir platformunda yayınlanan “Aus Kalabrien in die Welt” başlıklı yazısından bölümler Meral Harzemtarafından çevrilmiş ve editoryal katkısı ile yayına hazırlanmıştır. Yazının orijinaline aşağıdaki linkten erişebilirsiniz. https://www.ipg-journal.de/rubriken/demokratie-und-gesellschaft/artikel/aus-kalabrien-in-die-welt-6229/

Fikir Turu
Fikir Turuhttps://fikirturu.com/
Fikir Turu, yalnızca Türkiye’deki düşünce hayatını değil, dünyanın da ne düşündüğünü, tartıştığını okurlarına aktarmaya çalışıyor. Bu amaçla, İngilizce, Arapça, Rusça, Almanca ve Çince yazılmış önemli makalelerin belli başlı bölümlerini çevirerek, editoryal katkılarla okuruna sunmaya çalışıyor. Her makalenin orijinal metnine ve değerli çevirmen arkadaşlarımızın bilgilerine makalenin alt kısmındaki notlardan ulaşabilirsiniz.

YORUMLAR

Subscribe
Bildir
guest

0 Yorum
Inline Feedbacks
View all comments

Son Eklenenler

0
Would love your thoughts, please comment.x