Yeni bir şans: Doğayı kurtaracak ekonomik bir model

Yapılan hesaplamalara göre, doğayı korumak ve ardından eski haline getirmeye başlamak için acilen yıllık 598 - 824 milyar dolarlık finansman açığını kapatılması gerekiyor. Ama nasıl? Yeni bir rapor çözüm vadediyor.

İklim kriziyle yakından bağlantılı olarak biyolojik çeşitlilik de azalıyor. Buna karşın biyoçeşitlilik krizini hafifletmeye yönelik finansman ne yazık ki yetersiz.

1992 yılında Rio de Janerio’da Dünya Sürdürülebilir Kalkınma Zirvesi’nde BM kabul edilen ve Türkiye’nin de 2004 yılında taraf olduğu Biyolojik Çeşitlilik Sözleşmesi uyarınca biyoçeşitliliğin korunması için 2010 Aichi hedefleri ortaya konulmuş ama bu hedeflere ulaşılamamıştı.

Doğa koruma alanında uluslararası faaliyet gösteren The Nature Conservancy’nin Küresel Politika, Kurumlar ve Koruma Finansmanı Direktörü Andrew Deutz, Project Syndicate’te yayımlanan yazısında, biyoçeşitliliğinin hangi finans kaynaklarıyla korunabileceğine dair yeni bir çalışmanın bulgularını ortaya koyuyor ve bu konuda hükümetlerle özel sektöre düşen sorumlulukları sıralıyor.

Yazının bazı bölümlerini aktarıyoruz:

“Siyasi davranışları anlamak istiyorsanız, ‘parayı takip edin’ denir. Bu tavsiyeden ilham alarak, The Nature Conservancy’de (Paulson Enstitüsü ve Cornell Atkinson Sürdürülebilirlik Merkezi ortaklığında) biyoçeşitliliği, yani dünyadaki yaşamın çeşitliliğini ve bolluğunu korumanın neye mal olacağını görmek için bir hesaplama yaptık. Bunun sonucunda da dünyanın doğaya fayda sağlayan ekonomik faaliyetlere yılda 124-143 milyar dolar harcarken (2019 itibarıyla), ona zarar veren faaliyetlere çok daha fazlasını harcadığını tespit ettik. Ayrıca, doğayı korumak ve ardından eski haline getirmeye başlamak için acilen yıllık 598-824 milyar dolarlık finansman açığını kapatmamız gerekiyor.

Bu açığın yıkıcı sonuçları oldu. İçinde bulunduğumuz on yılın başlangıcında dünya, biyoçeşitliliğin korunmasına yönelik Birleşmiş Milletler 2010 Aichi Hedeflerinden tek bir tanesine bile ulaşamamıştı. Şimdi ise başka bir plan devrede. Son iki yıldır bilim insanları ve hükümet yetkilileri, 2030 itibarıyla doğanın yönetimi için yeni bir küresel hedef çerçevesi taslağı hazırlıyor. Bu çerçevenin, ilk kısmı bu yılın Ekim ayında Çin’in Kunming kentinde yapılması planlanan Birleşmiş Milletler Biyolojik Çeşitlilik Sözleşmesi konferansında kabul edilmesi bekleniyor.

2015 Paris İklim Anlaşması’nda olduğu gibi Biyolojik Çeşitlilik Sözleşmesi çerçevesi de hükümetlerin iddialı hedeflerine işaret edecek, eyleme yönelik net öncelikler belirleyecek ve özel sektörün küresel hedefleri desteklemek için yapması gerekenleri ortaya koyacak. Ancak araştırmamız, biyoçeşitlilik krizini durdurmanın, bu iddialı yeni hedefleri aynı derecede iddialı finansman planlarıyla desteklemeyi gerektireceğini gösteriyor.

Doğayı destekleyen bir ekonominin finansmanını sağlamak mümkün

Bu amaçla raporumuz, doğayı destekleyen bir ekonomiyi yeniden inşa etmek için gereken finansmanı bulmaya yönelik çeşitli yollar tavsiye ediyor. Finansman açığı, finansal ihtiyacı azaltmak ve finansal akışları artırmak suretiyle her iki taraftan da kapatılmalı. İlk olarak, doğaya aktif olarak zarar veren ekonomik faaliyeti durdurmalı veya yeniden yönlendirmeliyiz.”

Yazar, dünya çapında hükümetlerin çiftçilere yılda yaklaşık 530 milyar dolar sübvansiyon ve fiyat desteği sağlarken, bu teşviklerin sadece %15’inin sürdürülebilir sonuçları desteklediğini belirtiyor: “Daha da kötüsü, bunların çoğu aşırı gübre kullanımına veya arazi dönüşümü gibi doğayı bozan birçok olumsuz etkiye yol açabiliyor.

İkincisi, doğayı korumak ve eski haline getirmek için yeni fonlar oluşturma konusunda daha yaratıcı olmalıyız. Ayrıca net doğa kaybının olmamasını sağlamak üzere daha iyi düzenlemelere ihtiyacımız var. Düşük karbonlu bir ekonomi için yeni altyapıyı inşa ederken, doğaya zarar vermekten mümkün olduğunca kaçınmalı ve başka yerlerdeki ekosistemleri eski haline getirerek veya koruyarak gerçekten kaçınılmaz etkileri telafi etmeliyiz.”

Deutz, özel sektörde biyoçeşitliliği zenginleştiren girişimleri finanse eden çevresel etki tahvilleri ve düşük faizli yeşil krediler gibi yeşil finans araçlarının büyümesine elverişli oldukça geniş bir alanın söz konusu olduğunu vurguluyor: “Ancak bu potansiyeli hayata geçirmek amacıyla hükümetler, endüstrilerin faaliyetlerinde ve tedarik zincirlerinde doğaya değer vermesini gerektiren mekanizmalar geliştirerek ve uygulayarak daha fazla özel yatırım için doğru koşulları yaratmalı.

Doğal altyapı “gri” çözümlerden daha uygun maliyetli

Son olarak, mevcut harcamalarımızı daha verimli bir şekilde kullanmalıyız. Mercan resifleri, ormanlar, sulak alanlar ve diğer ekosistemler sağlıklı, sürdürülebilir yaşam alanları sağlarken, topluluklara da doğal su yönetimi ve kıyı koruma hizmetleri sunar. Bu ‘doğal altyapı’ bazen barajlar ve taşkın duvarları gibi mühendislik ürünü ‘gri’ çözümlerden bile daha uygun maliyetlidir.

(…) Biyoçeşitlilik krizi, iklim kriziyle yakından bağlantılıdır. Doğal iklim çözümleri (koruma, restorasyon ve daha iyi ekosistem yönetimi), küresel ısınmayı 2°C’nin çok altında tutmak için gereken yıllık emisyon azaltımlarının üçte birini karşılama potansiyeline sahiptir.

Yeni küresel biyoçeşitlilik eylem planının ilk taslağı, 2030 yılına kadar 700 milyar dolarlık yıllık finansman açığını kapatmanın önemini vurguluyor. Sektörler arasında zararlı finansal akışlarda 500 milyar dolarlık bir azalma ve olumlu finansal akışlarda yılda 200 milyar dolarlık ek tutarın harekete geçirilmesi çağrısında bulunuyor.

Bu mali hedefler, tarım, altyapı ve finansal hizmetlerin kritik alanlar olduğu sektörel sürdürülebilirlik hedeflerinin gerekli bir muadilidir. Eylem planının 15’inci hedefi, tüm işletmelerden ‘bağımlılıklarını ve biyoçeşitlilik üzerindeki etkilerini değerlendirip raporlamalarını, olumsuz etkileri kademeli olarak en az yarı yarıya azaltırken olumlu etkileri artırmalarını’ talep ediyor.

G7 ülkelerinin maliye bakanları da birçok büyük finans şirketini varlıklarının biyoçeşitlilik üzerindeki etkilerine ilişkin raporlamalarını güçlendirmeye teşvik eden (halihazırda zorunlu olan iklim raporlamasına benzer şekilde) yeni Doğayla İlgili Finansal Beyan Görev Gücü’nü onayladı. Bunların hepsi doğru yönde atılmış adımlar, ancak anaakım finansal akışların, karbonsuzlaşma konusunda olduğu gibi, doğa açısından olumlu sonuçlarla tamamen uyumlu hale gelmesi gerekiyor.

Ulusal finansman planları geliştirilmeli

Yeni biyoçeşitlilik çerçevesi, istekleri uygulamaya geçirmek için ülkelerin ulusal fon açıklarını belirleyip ardından kapatacak, tüm kamusal ve özel finans akışlarını uyumlu hale getirecek ve yapabildiği takdirde sınırlarının ötesinde benzer çabalara yardımcı olacak ulusal biyoçeşitlilik finansman planlarının geliştirmesini gerektiriyor. Bu politika reformları ve bütçelerinden de biyolojik çeşitliliğin korunmasına katkıda bulunan yerli ve yerel topluluklara belli paylar ayrılmalı.”

Yazar, gelişmekte olan ülkelerin mali yardıma ihtiyacı olacağını, bunun da bu on yılın ortasına kadar dış yardım akışlarının ikiye katlanarak ve Fransa ve İngiltere gibi ülkelerin yaptığı gibi iklim yardımının %30’unun doğa temelli çözümlere ayrılarak başarılabileceğini belirtiyor. Ayrıca ülke içindeki eylemin çok önemli olduğunu da şu sözlerle vurguluyor: “Ülkelerin emisyonlarını azaltmak, direnç oluşturmak, biyoçeşitliliği korumak amacıyla ülke içindeki harcamalarını artırmalarına ve genel olarak doğaya ve iklime zarar veren faaliyetlere harcamalarını azaltmalarına ihtiyacımız var. Parayı takip etmek artık yeterli değil. Yeniden yönlendirilmesinde de aktif bir rol almalıyız.”

Bu yazı ilk kez 16 Eylül 2021’de yayımlanmıştır.

 

Andrew Deutz’un Project Syndicate internet sitesinde yayımlanan “Closing the Nature-Finance Gap” başlıklı yazısından öne çıkan bazı bölümler Nevra Yaraç tarafından çevrilmiş ve editoryal katkısıyla yayına hazırlanmıştır. Yazının orijinaline ve tamamına aşağıdaki linkten erişebilirsiniz: https://www.project-syndicate.org/commentary/biodiversity-financing-gap-new-convention-framework-by-andrew-deutz-2021-09

Fikir Turu
Fikir Turuhttps://fikirturu.com/
Fikir Turu, yalnızca Türkiye’deki düşünce hayatını değil, dünyanın da ne düşündüğünü, tartıştığını okurlarına aktarmaya çalışıyor. Bu amaçla, İngilizce, Arapça, Rusça, Almanca ve Çince yazılmış önemli makalelerin belli başlı bölümlerini çevirerek, editoryal katkılarla okuruna sunmaya çalışıyor. Her makalenin orijinal metnine ve değerli çevirmen arkadaşlarımızın bilgilerine makalenin alt kısmındaki notlardan ulaşabilirsiniz.

YORUMLAR

Subscribe
Bildir
guest

0 Yorum
Inline Feedbacks
View all comments

Son Eklenenler

Yeni bir şans: Doğayı kurtaracak ekonomik bir model

Yapılan hesaplamalara göre, doğayı korumak ve ardından eski haline getirmeye başlamak için acilen yıllık 598 - 824 milyar dolarlık finansman açığını kapatılması gerekiyor. Ama nasıl? Yeni bir rapor çözüm vadediyor.

İklim kriziyle yakından bağlantılı olarak biyolojik çeşitlilik de azalıyor. Buna karşın biyoçeşitlilik krizini hafifletmeye yönelik finansman ne yazık ki yetersiz.

1992 yılında Rio de Janerio’da Dünya Sürdürülebilir Kalkınma Zirvesi’nde BM kabul edilen ve Türkiye’nin de 2004 yılında taraf olduğu Biyolojik Çeşitlilik Sözleşmesi uyarınca biyoçeşitliliğin korunması için 2010 Aichi hedefleri ortaya konulmuş ama bu hedeflere ulaşılamamıştı.

Doğa koruma alanında uluslararası faaliyet gösteren The Nature Conservancy’nin Küresel Politika, Kurumlar ve Koruma Finansmanı Direktörü Andrew Deutz, Project Syndicate’te yayımlanan yazısında, biyoçeşitliliğinin hangi finans kaynaklarıyla korunabileceğine dair yeni bir çalışmanın bulgularını ortaya koyuyor ve bu konuda hükümetlerle özel sektöre düşen sorumlulukları sıralıyor.

Yazının bazı bölümlerini aktarıyoruz:

“Siyasi davranışları anlamak istiyorsanız, ‘parayı takip edin’ denir. Bu tavsiyeden ilham alarak, The Nature Conservancy’de (Paulson Enstitüsü ve Cornell Atkinson Sürdürülebilirlik Merkezi ortaklığında) biyoçeşitliliği, yani dünyadaki yaşamın çeşitliliğini ve bolluğunu korumanın neye mal olacağını görmek için bir hesaplama yaptık. Bunun sonucunda da dünyanın doğaya fayda sağlayan ekonomik faaliyetlere yılda 124-143 milyar dolar harcarken (2019 itibarıyla), ona zarar veren faaliyetlere çok daha fazlasını harcadığını tespit ettik. Ayrıca, doğayı korumak ve ardından eski haline getirmeye başlamak için acilen yıllık 598-824 milyar dolarlık finansman açığını kapatmamız gerekiyor.

Bu açığın yıkıcı sonuçları oldu. İçinde bulunduğumuz on yılın başlangıcında dünya, biyoçeşitliliğin korunmasına yönelik Birleşmiş Milletler 2010 Aichi Hedeflerinden tek bir tanesine bile ulaşamamıştı. Şimdi ise başka bir plan devrede. Son iki yıldır bilim insanları ve hükümet yetkilileri, 2030 itibarıyla doğanın yönetimi için yeni bir küresel hedef çerçevesi taslağı hazırlıyor. Bu çerçevenin, ilk kısmı bu yılın Ekim ayında Çin’in Kunming kentinde yapılması planlanan Birleşmiş Milletler Biyolojik Çeşitlilik Sözleşmesi konferansında kabul edilmesi bekleniyor.

2015 Paris İklim Anlaşması’nda olduğu gibi Biyolojik Çeşitlilik Sözleşmesi çerçevesi de hükümetlerin iddialı hedeflerine işaret edecek, eyleme yönelik net öncelikler belirleyecek ve özel sektörün küresel hedefleri desteklemek için yapması gerekenleri ortaya koyacak. Ancak araştırmamız, biyoçeşitlilik krizini durdurmanın, bu iddialı yeni hedefleri aynı derecede iddialı finansman planlarıyla desteklemeyi gerektireceğini gösteriyor.

Doğayı destekleyen bir ekonominin finansmanını sağlamak mümkün

Bu amaçla raporumuz, doğayı destekleyen bir ekonomiyi yeniden inşa etmek için gereken finansmanı bulmaya yönelik çeşitli yollar tavsiye ediyor. Finansman açığı, finansal ihtiyacı azaltmak ve finansal akışları artırmak suretiyle her iki taraftan da kapatılmalı. İlk olarak, doğaya aktif olarak zarar veren ekonomik faaliyeti durdurmalı veya yeniden yönlendirmeliyiz.”

Yazar, dünya çapında hükümetlerin çiftçilere yılda yaklaşık 530 milyar dolar sübvansiyon ve fiyat desteği sağlarken, bu teşviklerin sadece %15’inin sürdürülebilir sonuçları desteklediğini belirtiyor: “Daha da kötüsü, bunların çoğu aşırı gübre kullanımına veya arazi dönüşümü gibi doğayı bozan birçok olumsuz etkiye yol açabiliyor.

İkincisi, doğayı korumak ve eski haline getirmek için yeni fonlar oluşturma konusunda daha yaratıcı olmalıyız. Ayrıca net doğa kaybının olmamasını sağlamak üzere daha iyi düzenlemelere ihtiyacımız var. Düşük karbonlu bir ekonomi için yeni altyapıyı inşa ederken, doğaya zarar vermekten mümkün olduğunca kaçınmalı ve başka yerlerdeki ekosistemleri eski haline getirerek veya koruyarak gerçekten kaçınılmaz etkileri telafi etmeliyiz.”

Deutz, özel sektörde biyoçeşitliliği zenginleştiren girişimleri finanse eden çevresel etki tahvilleri ve düşük faizli yeşil krediler gibi yeşil finans araçlarının büyümesine elverişli oldukça geniş bir alanın söz konusu olduğunu vurguluyor: “Ancak bu potansiyeli hayata geçirmek amacıyla hükümetler, endüstrilerin faaliyetlerinde ve tedarik zincirlerinde doğaya değer vermesini gerektiren mekanizmalar geliştirerek ve uygulayarak daha fazla özel yatırım için doğru koşulları yaratmalı.

Doğal altyapı “gri” çözümlerden daha uygun maliyetli

Son olarak, mevcut harcamalarımızı daha verimli bir şekilde kullanmalıyız. Mercan resifleri, ormanlar, sulak alanlar ve diğer ekosistemler sağlıklı, sürdürülebilir yaşam alanları sağlarken, topluluklara da doğal su yönetimi ve kıyı koruma hizmetleri sunar. Bu ‘doğal altyapı’ bazen barajlar ve taşkın duvarları gibi mühendislik ürünü ‘gri’ çözümlerden bile daha uygun maliyetlidir.

(…) Biyoçeşitlilik krizi, iklim kriziyle yakından bağlantılıdır. Doğal iklim çözümleri (koruma, restorasyon ve daha iyi ekosistem yönetimi), küresel ısınmayı 2°C’nin çok altında tutmak için gereken yıllık emisyon azaltımlarının üçte birini karşılama potansiyeline sahiptir.

Yeni küresel biyoçeşitlilik eylem planının ilk taslağı, 2030 yılına kadar 700 milyar dolarlık yıllık finansman açığını kapatmanın önemini vurguluyor. Sektörler arasında zararlı finansal akışlarda 500 milyar dolarlık bir azalma ve olumlu finansal akışlarda yılda 200 milyar dolarlık ek tutarın harekete geçirilmesi çağrısında bulunuyor.

Bu mali hedefler, tarım, altyapı ve finansal hizmetlerin kritik alanlar olduğu sektörel sürdürülebilirlik hedeflerinin gerekli bir muadilidir. Eylem planının 15’inci hedefi, tüm işletmelerden ‘bağımlılıklarını ve biyoçeşitlilik üzerindeki etkilerini değerlendirip raporlamalarını, olumsuz etkileri kademeli olarak en az yarı yarıya azaltırken olumlu etkileri artırmalarını’ talep ediyor.

G7 ülkelerinin maliye bakanları da birçok büyük finans şirketini varlıklarının biyoçeşitlilik üzerindeki etkilerine ilişkin raporlamalarını güçlendirmeye teşvik eden (halihazırda zorunlu olan iklim raporlamasına benzer şekilde) yeni Doğayla İlgili Finansal Beyan Görev Gücü’nü onayladı. Bunların hepsi doğru yönde atılmış adımlar, ancak anaakım finansal akışların, karbonsuzlaşma konusunda olduğu gibi, doğa açısından olumlu sonuçlarla tamamen uyumlu hale gelmesi gerekiyor.

Ulusal finansman planları geliştirilmeli

Yeni biyoçeşitlilik çerçevesi, istekleri uygulamaya geçirmek için ülkelerin ulusal fon açıklarını belirleyip ardından kapatacak, tüm kamusal ve özel finans akışlarını uyumlu hale getirecek ve yapabildiği takdirde sınırlarının ötesinde benzer çabalara yardımcı olacak ulusal biyoçeşitlilik finansman planlarının geliştirmesini gerektiriyor. Bu politika reformları ve bütçelerinden de biyolojik çeşitliliğin korunmasına katkıda bulunan yerli ve yerel topluluklara belli paylar ayrılmalı.”

Yazar, gelişmekte olan ülkelerin mali yardıma ihtiyacı olacağını, bunun da bu on yılın ortasına kadar dış yardım akışlarının ikiye katlanarak ve Fransa ve İngiltere gibi ülkelerin yaptığı gibi iklim yardımının %30’unun doğa temelli çözümlere ayrılarak başarılabileceğini belirtiyor. Ayrıca ülke içindeki eylemin çok önemli olduğunu da şu sözlerle vurguluyor: “Ülkelerin emisyonlarını azaltmak, direnç oluşturmak, biyoçeşitliliği korumak amacıyla ülke içindeki harcamalarını artırmalarına ve genel olarak doğaya ve iklime zarar veren faaliyetlere harcamalarını azaltmalarına ihtiyacımız var. Parayı takip etmek artık yeterli değil. Yeniden yönlendirilmesinde de aktif bir rol almalıyız.”

Bu yazı ilk kez 16 Eylül 2021’de yayımlanmıştır.

 

Andrew Deutz’un Project Syndicate internet sitesinde yayımlanan “Closing the Nature-Finance Gap” başlıklı yazısından öne çıkan bazı bölümler Nevra Yaraç tarafından çevrilmiş ve editoryal katkısıyla yayına hazırlanmıştır. Yazının orijinaline ve tamamına aşağıdaki linkten erişebilirsiniz: https://www.project-syndicate.org/commentary/biodiversity-financing-gap-new-convention-framework-by-andrew-deutz-2021-09

Fikir Turu
Fikir Turuhttps://fikirturu.com/
Fikir Turu, yalnızca Türkiye’deki düşünce hayatını değil, dünyanın da ne düşündüğünü, tartıştığını okurlarına aktarmaya çalışıyor. Bu amaçla, İngilizce, Arapça, Rusça, Almanca ve Çince yazılmış önemli makalelerin belli başlı bölümlerini çevirerek, editoryal katkılarla okuruna sunmaya çalışıyor. Her makalenin orijinal metnine ve değerli çevirmen arkadaşlarımızın bilgilerine makalenin alt kısmındaki notlardan ulaşabilirsiniz.

YORUMLAR

Subscribe
Bildir
guest

0 Yorum
Inline Feedbacks
View all comments

Son Eklenenler

0
Would love your thoughts, please comment.x