Çin’in doğal afetlerle mücadele politikası

Çin, adeta bir doğal afetler ülkesi; seller, depremler, orman yangınları sık yaşanıyor. Peki, Çin son 30 yılda afete dirençli bir ülkeye dönüşmek için hangi adımları attı? Dr. Ümit Alperen yazdı.

Dünyanın en büyük üçüncü coğrafi alanına sahip olan Çin’i, bir doğal afetler ülkesi olarak adlandırmak yanlış olmaz. Çin meteorolojik, jeolojik, biyolojik afetler, okyanus kaynaklı afetler, orman ve çayır yangınları dâhil 100’den fazla doğal afet riski altındaki bir ülke.

Son birkaç on yıla baktığımızda, Çin’in volkanik patlamalar dışında bütün bu afetlere maruz kaldığını da görmek mümkün. Çin nüfusunun yarısı, şehirlerinin de yüzde 70’inden fazlası doğal afetlere maruz kalabilecek bölgelerde bulunuyor. Böyle bir gerçeği olmasına rağmen Çin’in doğal afetlerle mücadele politikası üretmesi, uygulamaya koyması son 30 yılda yaşadığı bazı felaketlerden sonra başladı.

Bu politikanın detaylarına inmeden önce, Çin’in coğrafyasından ve maruz kaldığı afetlerden söz etmekte fayda var.

Çin’in 5,0 şiddetin üzerinde deprem yaşamamış eyaleti yok gibi. Bilim insanları, bu durumu Çin’in, Avrasya, Pasifik ve Hint Okyanusu levhalarının birleştiği bölgede yer almasına bağlıyor. Halen bu hat üzerinde aktif olan tektonik hareketler nedeniyle sık sık depremler meydana geliyor. Çin’in yüzde 69’unun dağlardan ve platolardan oluşması da toprak kaymasına, kaya çökmesine neden oluyor.

Tayfunlar, seller, kuraklık, kum fırtınaları, toprak kaymaları, haşereler de Çin’in sıklıkla mücadele etmek zorunda kaldığı afetlerin başında geliyor. Örneğin, 9,5 milyon kilometrekarelik Çin topraklarının üçte ikisi sel tehdidiyle karşı karşıya. Kuzeydoğusunda ve güneybatısındaysa sıklıkla kuraklıklar yaşanıyor.

Son 30 yılda iki büyük afet

Çin’in son 30 yılda yaşadığı iki büyük felaket, ülkede doğal afetlerle mücadelede birçok şeyin değişmesi gerektiği konusunda Çin hükümetini ikna etti.

Çin’deki bu büyük afetlerden ilki, 1998’de Yangtze, Nen, Songhua, Pearl nehirlerinden kaynaklı oluşan sel felaketiydi. Bu sel felaketi 223 milyon insanı etkiledi, 4 bin 150 kişinin ölümüne neden oldu. Bu felakette 21.2 milyon hektar ekili arazi ve 6.85 milyon ev hasar gördü. Afetin 35 milyar dolarlık doğrudan bir ekonomik kayba neden olduğu hesaplandı.

Çin’in doğal afetlerle mücadele üzerine politika üretmesine yol açan ikinci felaketse 2008 yılında, 34 milyon insanı etkileyen 8,0 şiddetindeki Wenchuan Depremi. Açıklanan resmî rakamlara göre 2008’deki depremde 69 bin 227 kişi hayatını kaybetti, 17 bin 923 kişi de kayıp. Bu afet Çin ekonomisinde 30 milyar dolar civarında kayba yol açtı. Bazı hesaplamalara göre de bu rakam doğrudan ve dolaylı etkisi ile 150 milyar dolar.

2008 Wenchuan Depremi’nin 2008 Pekin Olimpiyatları’ndan birkaç hafta önce meydana gelmesi, dünya kamuoyunun da bu felakete daha fazla odaklanmasına neden oldu. Çin hükümeti hızlı bir şekilde uluslararası yardım çağrısı yaptı. Afete müdahale konusunda da çok hızlı davrandı. Jeo-mekanik mühendisi olan dönemin Başbakanı Wen Jiabao, depremden sadece 90 dakika sonra afet bölgesine gitti. Chengdu Askeri Bölgesi’nden de kurtarma çalışmalarına katılması için aynı gün 50 bin asker bölgeye sevk edildi.

Çin hükümeti hem ulusal hem de uluslararası sivil toplum örgütleri ile uyum içerisinde bir çalışma yürüttü. Çin, dış yardım kuruluşlarının bu tür çalışmalara katılmasına genelde mesafeli yaklaşan bir ülke ama deprem sırasında bu tür kuruluşlarla aktif ve uyumlu çalıştı. Çin’in bu konudaki tavır değişikliğinin arkasında yaklaşan Pekin Olimpiyatları’nın ve felaketin büyük olmasının da başat bir rolü vardı. Pekin’in sivil toplum örgütlerinin (STK) arama-kurtarma ve yardım çalışmalarına katılmasına sıcak yaklaşmasındaki başka bir neden de halkın devlete karşı öfkesinin yatıştırılmaya çalışılmasıydı.

Diğer yandan yeterli müdahale yapılmadığı hususunda eleştiriler de vardı. The New York Times’ın iddiasına göre de askerin kurtarma çalışmaları konusunda hazırlıksız olması nedeniyle kritik ilk 72 saat etkili şekilde kullanılamadı. Wen Jiabao başta olmak üzere hükümet yetkilileri bölgeye hızlı bir şekilde ulaşsa da, hem bölgenin coğrafi yapısı hem depremin geniş bir alanı etkilemesi hem de ekiplerin hazırlıksız olması nedeniyle afete müdahalede yeterince etkili olamadılar.

O depremin bilançosunu ağırlaştıran başka bir etken de hem felaketin büyüklüğü hem de depremin okul saatinde meydana gelmesi nedeniyle devlet okullarının çökmesi ve 10 bin civarında öğrencinin hayatını kaybetmesi oldu. Kamu binalarının çökmesi ve çocukların kamu binası olan devlet okullarında hayatını kaybetmesi, halkta öfkeye neden oldu. Wenchuan şehrinin de içinde yer aldığı Sichuan eyaletindeki okulların kalitesi ve hayatını kaybeden öğrenci sayısının doğruluğu hakkında soruların sorulması, hükümetin sert önlemler almasına neden oldu. Bu sert önlemler de doğal olarak halktaki öfkeyi daha fazla arttırdı. Genel olarak halkta 2000’li yıllarda Çin’deki ekonomik olarak hızlı büyüme sürecinde, maliyetleri azaltmak için kalitesiz inşa edildiği ve yolsuzluk yapıldığı inancı hâkimdi.

Depremzedelere yardım eden aktivistlerden ve ölümlerin asıl nedenlerini sorgulayanlardan hapse atılanlar oldu. Uluslararası Af Örgütü’nün 2009’da hazırladığı bir raporda da, depremde hayatını kaybeden öğrencilerin ailelerinin çocuklarının ölümü ile ilgili yanıt almaya çalışırken gözaltına alındığı belirtiliyor.[efn_note]https://www.amnesty.org/en/latest/press-release/2009/05/china-end-harassment-sichuan-earthquake-survivors-and-activists-20090504/[/efn_note] Bilindiği kadarıyla, inşaat kalitesi sorgulaması bastırıldığı gibi kamu yetkililerine ve inşaatı yapanlara herhangi bir dava da açılmadı.

Dönemin Sichuan Vali Yardımcısı Wei Hong, Mart 2009’da düzenlediği basın toplantısında devletin yaptığı soruşturmalar neticesinde ölümlerin fazla olmasının nedenini depremin büyüklüğüne, yıkıcılığına bağladı. Yani resmî otoritelere göre, esas suçlu 8,0 şiddetindeki depremdi.

Fakat Başkan Şi Jinping 2012’de iktidara geldiğinde düşük inşaat standartları, düşük kalite kamu binaları konusunda yapılan suçlamaların ve yolsuzlukların üzerine gitme sözü verdi. Yani çiçeği burnundaki Başkan Şi, depremin şiddeti büyük olsa da, felakette devletin de sorumluluğu olduğunu kabul ediyordu. Bilindiği üzere Şi’nin ilk döneminde Çin’de ciddi bir yolsuzluk operasyonları ve görevden almalar yaşandı.

Aslında Şi’nin bu yaklaşımı, Çin’in olaylar yaşanırken eleştirileri kabul etmese de, sonraki süreçte örtülü bir şekilde sorumluluğu kabul ederek, öz-eleştiri yaparak notlar aldığını gösteriyor. Benzer bir durum pandemi ile mücadele konusunda da yaşandı. Çin, pandemi ile mücadelede ‘sıfır vaka’ yaklaşımını en sert yöntemlerle uygularken, 8 Ocak itibari ile neredeyse bütün uygulamalarından bir anda vazgeçti.

Erken uyarı sistemi

Hükümet inşaatların standartlarına yönelik endişeleri gidermek için inşaat yönetmenliğini yeniden gözden geçirdi ve kuralları sıkılaştırdı. Ayrıca özellikle okullarda acil durum tatbikatları başlatıldı.

2008 Wechuan Depremi sonrasında yapılan inşaat yönetmenliği değişikliğinin yanı sıra teknik ve organizasyon konusunda da Çin bazı adımlar attı.

Çin’in afet riski azaltılmasına yönelik attığı başka bir adım da uydu teknolojisinin de kullanıldığı etkili bir sismik izleme ve erken uyarı sistemi oluşturulması. Olası bir deprem tespit edildiğinde Çin Deprem Ağları Merkezi, (ölçek ve dizi yoğunluğu bakımından ABD’ninkinin iki katı, dünyanın en büyüğü) depremin yerini ve büyüklüğünü ölçüp halka erken uyarıda bulunması esasına dayanıyor. Chengdu Yüksek Teknoloji Afet Azaltma Enstitüsü’ne göre, 3 saniyelik bir erken uyarı kayıpları yüzde 14 oranında azaltabiliyor. 10 saniyelik bir uyarıysa yüzde 39 ve 20 saniyelik bir uyarı da yüzde 63 oranında kayıpları azaltabiliyor.

Organizasyon geliştirme çabası

Çin’in afetlerle mücadele attığı diğer önemli bir adım ise organizasyon konusunda oldu.

Nisan 2018’de Çin hükümeti, diğer bakanlıkların acil durum yönetim bölümlerini ve itfaiyeyi, Acil Durum Yönetimi Bakanlığı altında topladı. Bu bakanlığın koordine edebileceği gönüllülerle birlikte 2 milyon 750 bin kişilik bir arama-kurtarma havuzu var. Arama-kurtarmanın da belkemiğini askerlerin ve polisin oluşturduğu güvenlik güçleri oluşturuyor.

Acil Durum Yönetimi Bakanlığı kuruluşu bir reform olarak Mart 2018’deki Ulusal Halk Kongresi’nde duyuruldu. Çin’in afetlere müdahale ve sonrasındaki süreci yönetebilmesini iyileştirmeye yönelik olan bu bakanlığın kurulması ilk olarak 2003’teki SARS salgınıyla gündeme gelmişti.

Afetlerle mücadele ve risk azaltma çalışmalarını tek bir çatı altında toplayarak aynı zamanda kurumların yetki alanlarındaki belirsizlikler de ortadan kaldırılmaya çalışıldı. Çin’in yeni bakanlığı Eylül 2022’de meydana gelen 93 kişinin hayatını kaybettiği 6,8 şiddetindeki Luding Depremi’ne hızlı başarılı bir şekilde tepki verdi.

Çin’in afetlerle mücadelesinde bir kırılma noktası olan 2008 Wenchuan Depremi’nin yaşandığı gün 12 Mayıs, Çin’de ‘Afet Önleme ve Azaltma Günü’ ilan edildi. Çin’de halkın afetlere karşı farkındalığının arttırılması için çeşitli faaliyetler yapılıyor. Bir öneri olarak, 6 Şubat neden bizim ‘Afet Önleme ve Azaltma Günü’müz olmasın. Madem 17 Ağustos olmadı.

Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Fikir Turu’nun editöryel politikasını yansıtmayabilir.

Bu yazı ilk kez 15 Mart 2023’te yayımlanmıştır.

Ümit Alperen
Ümit Alperen
Dr. Ümit Alperen - Peking Üniversitesi’nde Misafir Araştırmacı, Süleyman Demirel Üniversitesi Uluslararası İlişkiler Bölümü Öğretim Üyesi, Ankara Politikalar Merkezi’nde de Doğu Asya Uzmanı. Lisans eğitimini 2006 yılında Gazi Üniversitesi Uluslararası İlişkiler Bölümü’nde tamamlayan Dr. Ümit Alperen, yüksek lisans eğitimini 2010 yılında Şanghay Fudan Üniversitesi Uluslararası İlişkiler Bölümü’nde yazdığı “Harmonious World: Hu Jintao Doctrine and Chinese Foreign Policy” başlıklı teziyle tamamladı. 2014 yılında bir yıl süreyle Peking Üniversitesi’nde misafir araştırmacı olarak bulundu. Halen akademisyen olarak çalışmakta olduğu Süleyman Demirel Üniversitesi’nden de “Çin Dış Politikasında İran” başlıklı doktora tezi ile 2016 yılında doktor ünvanını aldı. Alperen araştırmalarında Çin Dış Politikası, Çin İç Politikası, Doğu Asya, Çin-İran İlişkileri, Çin-Ortadoğu İlişkileri üzerine yoğunlaşıyor. Ulusal Chengchi Üniversitesi, Doğu Asya Çalışmaları Enstitüsü, Taipei, Tayvan. Misafir Öğretim Üyesi.

YORUMLAR

Subscribe
Bildir
guest

0 Yorum
Inline Feedbacks
View all comments

Son Eklenenler

Çin’in doğal afetlerle mücadele politikası

Çin, adeta bir doğal afetler ülkesi; seller, depremler, orman yangınları sık yaşanıyor. Peki, Çin son 30 yılda afete dirençli bir ülkeye dönüşmek için hangi adımları attı? Dr. Ümit Alperen yazdı.

Dünyanın en büyük üçüncü coğrafi alanına sahip olan Çin’i, bir doğal afetler ülkesi olarak adlandırmak yanlış olmaz. Çin meteorolojik, jeolojik, biyolojik afetler, okyanus kaynaklı afetler, orman ve çayır yangınları dâhil 100’den fazla doğal afet riski altındaki bir ülke.

Son birkaç on yıla baktığımızda, Çin’in volkanik patlamalar dışında bütün bu afetlere maruz kaldığını da görmek mümkün. Çin nüfusunun yarısı, şehirlerinin de yüzde 70’inden fazlası doğal afetlere maruz kalabilecek bölgelerde bulunuyor. Böyle bir gerçeği olmasına rağmen Çin’in doğal afetlerle mücadele politikası üretmesi, uygulamaya koyması son 30 yılda yaşadığı bazı felaketlerden sonra başladı.

Bu politikanın detaylarına inmeden önce, Çin’in coğrafyasından ve maruz kaldığı afetlerden söz etmekte fayda var.

Çin’in 5,0 şiddetin üzerinde deprem yaşamamış eyaleti yok gibi. Bilim insanları, bu durumu Çin’in, Avrasya, Pasifik ve Hint Okyanusu levhalarının birleştiği bölgede yer almasına bağlıyor. Halen bu hat üzerinde aktif olan tektonik hareketler nedeniyle sık sık depremler meydana geliyor. Çin’in yüzde 69’unun dağlardan ve platolardan oluşması da toprak kaymasına, kaya çökmesine neden oluyor.

Tayfunlar, seller, kuraklık, kum fırtınaları, toprak kaymaları, haşereler de Çin’in sıklıkla mücadele etmek zorunda kaldığı afetlerin başında geliyor. Örneğin, 9,5 milyon kilometrekarelik Çin topraklarının üçte ikisi sel tehdidiyle karşı karşıya. Kuzeydoğusunda ve güneybatısındaysa sıklıkla kuraklıklar yaşanıyor.

Son 30 yılda iki büyük afet

Çin’in son 30 yılda yaşadığı iki büyük felaket, ülkede doğal afetlerle mücadelede birçok şeyin değişmesi gerektiği konusunda Çin hükümetini ikna etti.

Çin’deki bu büyük afetlerden ilki, 1998’de Yangtze, Nen, Songhua, Pearl nehirlerinden kaynaklı oluşan sel felaketiydi. Bu sel felaketi 223 milyon insanı etkiledi, 4 bin 150 kişinin ölümüne neden oldu. Bu felakette 21.2 milyon hektar ekili arazi ve 6.85 milyon ev hasar gördü. Afetin 35 milyar dolarlık doğrudan bir ekonomik kayba neden olduğu hesaplandı.

Çin’in doğal afetlerle mücadele üzerine politika üretmesine yol açan ikinci felaketse 2008 yılında, 34 milyon insanı etkileyen 8,0 şiddetindeki Wenchuan Depremi. Açıklanan resmî rakamlara göre 2008’deki depremde 69 bin 227 kişi hayatını kaybetti, 17 bin 923 kişi de kayıp. Bu afet Çin ekonomisinde 30 milyar dolar civarında kayba yol açtı. Bazı hesaplamalara göre de bu rakam doğrudan ve dolaylı etkisi ile 150 milyar dolar.

2008 Wenchuan Depremi’nin 2008 Pekin Olimpiyatları’ndan birkaç hafta önce meydana gelmesi, dünya kamuoyunun da bu felakete daha fazla odaklanmasına neden oldu. Çin hükümeti hızlı bir şekilde uluslararası yardım çağrısı yaptı. Afete müdahale konusunda da çok hızlı davrandı. Jeo-mekanik mühendisi olan dönemin Başbakanı Wen Jiabao, depremden sadece 90 dakika sonra afet bölgesine gitti. Chengdu Askeri Bölgesi’nden de kurtarma çalışmalarına katılması için aynı gün 50 bin asker bölgeye sevk edildi.

Çin hükümeti hem ulusal hem de uluslararası sivil toplum örgütleri ile uyum içerisinde bir çalışma yürüttü. Çin, dış yardım kuruluşlarının bu tür çalışmalara katılmasına genelde mesafeli yaklaşan bir ülke ama deprem sırasında bu tür kuruluşlarla aktif ve uyumlu çalıştı. Çin’in bu konudaki tavır değişikliğinin arkasında yaklaşan Pekin Olimpiyatları’nın ve felaketin büyük olmasının da başat bir rolü vardı. Pekin’in sivil toplum örgütlerinin (STK) arama-kurtarma ve yardım çalışmalarına katılmasına sıcak yaklaşmasındaki başka bir neden de halkın devlete karşı öfkesinin yatıştırılmaya çalışılmasıydı.

Diğer yandan yeterli müdahale yapılmadığı hususunda eleştiriler de vardı. The New York Times’ın iddiasına göre de askerin kurtarma çalışmaları konusunda hazırlıksız olması nedeniyle kritik ilk 72 saat etkili şekilde kullanılamadı. Wen Jiabao başta olmak üzere hükümet yetkilileri bölgeye hızlı bir şekilde ulaşsa da, hem bölgenin coğrafi yapısı hem depremin geniş bir alanı etkilemesi hem de ekiplerin hazırlıksız olması nedeniyle afete müdahalede yeterince etkili olamadılar.

O depremin bilançosunu ağırlaştıran başka bir etken de hem felaketin büyüklüğü hem de depremin okul saatinde meydana gelmesi nedeniyle devlet okullarının çökmesi ve 10 bin civarında öğrencinin hayatını kaybetmesi oldu. Kamu binalarının çökmesi ve çocukların kamu binası olan devlet okullarında hayatını kaybetmesi, halkta öfkeye neden oldu. Wenchuan şehrinin de içinde yer aldığı Sichuan eyaletindeki okulların kalitesi ve hayatını kaybeden öğrenci sayısının doğruluğu hakkında soruların sorulması, hükümetin sert önlemler almasına neden oldu. Bu sert önlemler de doğal olarak halktaki öfkeyi daha fazla arttırdı. Genel olarak halkta 2000’li yıllarda Çin’deki ekonomik olarak hızlı büyüme sürecinde, maliyetleri azaltmak için kalitesiz inşa edildiği ve yolsuzluk yapıldığı inancı hâkimdi.

Depremzedelere yardım eden aktivistlerden ve ölümlerin asıl nedenlerini sorgulayanlardan hapse atılanlar oldu. Uluslararası Af Örgütü’nün 2009’da hazırladığı bir raporda da, depremde hayatını kaybeden öğrencilerin ailelerinin çocuklarının ölümü ile ilgili yanıt almaya çalışırken gözaltına alındığı belirtiliyor.[efn_note]https://www.amnesty.org/en/latest/press-release/2009/05/china-end-harassment-sichuan-earthquake-survivors-and-activists-20090504/[/efn_note] Bilindiği kadarıyla, inşaat kalitesi sorgulaması bastırıldığı gibi kamu yetkililerine ve inşaatı yapanlara herhangi bir dava da açılmadı.

Dönemin Sichuan Vali Yardımcısı Wei Hong, Mart 2009’da düzenlediği basın toplantısında devletin yaptığı soruşturmalar neticesinde ölümlerin fazla olmasının nedenini depremin büyüklüğüne, yıkıcılığına bağladı. Yani resmî otoritelere göre, esas suçlu 8,0 şiddetindeki depremdi.

Fakat Başkan Şi Jinping 2012’de iktidara geldiğinde düşük inşaat standartları, düşük kalite kamu binaları konusunda yapılan suçlamaların ve yolsuzlukların üzerine gitme sözü verdi. Yani çiçeği burnundaki Başkan Şi, depremin şiddeti büyük olsa da, felakette devletin de sorumluluğu olduğunu kabul ediyordu. Bilindiği üzere Şi’nin ilk döneminde Çin’de ciddi bir yolsuzluk operasyonları ve görevden almalar yaşandı.

Aslında Şi’nin bu yaklaşımı, Çin’in olaylar yaşanırken eleştirileri kabul etmese de, sonraki süreçte örtülü bir şekilde sorumluluğu kabul ederek, öz-eleştiri yaparak notlar aldığını gösteriyor. Benzer bir durum pandemi ile mücadele konusunda da yaşandı. Çin, pandemi ile mücadelede ‘sıfır vaka’ yaklaşımını en sert yöntemlerle uygularken, 8 Ocak itibari ile neredeyse bütün uygulamalarından bir anda vazgeçti.

Erken uyarı sistemi

Hükümet inşaatların standartlarına yönelik endişeleri gidermek için inşaat yönetmenliğini yeniden gözden geçirdi ve kuralları sıkılaştırdı. Ayrıca özellikle okullarda acil durum tatbikatları başlatıldı.

2008 Wechuan Depremi sonrasında yapılan inşaat yönetmenliği değişikliğinin yanı sıra teknik ve organizasyon konusunda da Çin bazı adımlar attı.

Çin’in afet riski azaltılmasına yönelik attığı başka bir adım da uydu teknolojisinin de kullanıldığı etkili bir sismik izleme ve erken uyarı sistemi oluşturulması. Olası bir deprem tespit edildiğinde Çin Deprem Ağları Merkezi, (ölçek ve dizi yoğunluğu bakımından ABD’ninkinin iki katı, dünyanın en büyüğü) depremin yerini ve büyüklüğünü ölçüp halka erken uyarıda bulunması esasına dayanıyor. Chengdu Yüksek Teknoloji Afet Azaltma Enstitüsü’ne göre, 3 saniyelik bir erken uyarı kayıpları yüzde 14 oranında azaltabiliyor. 10 saniyelik bir uyarıysa yüzde 39 ve 20 saniyelik bir uyarı da yüzde 63 oranında kayıpları azaltabiliyor.

Organizasyon geliştirme çabası

Çin’in afetlerle mücadele attığı diğer önemli bir adım ise organizasyon konusunda oldu.

Nisan 2018’de Çin hükümeti, diğer bakanlıkların acil durum yönetim bölümlerini ve itfaiyeyi, Acil Durum Yönetimi Bakanlığı altında topladı. Bu bakanlığın koordine edebileceği gönüllülerle birlikte 2 milyon 750 bin kişilik bir arama-kurtarma havuzu var. Arama-kurtarmanın da belkemiğini askerlerin ve polisin oluşturduğu güvenlik güçleri oluşturuyor.

Acil Durum Yönetimi Bakanlığı kuruluşu bir reform olarak Mart 2018’deki Ulusal Halk Kongresi’nde duyuruldu. Çin’in afetlere müdahale ve sonrasındaki süreci yönetebilmesini iyileştirmeye yönelik olan bu bakanlığın kurulması ilk olarak 2003’teki SARS salgınıyla gündeme gelmişti.

Afetlerle mücadele ve risk azaltma çalışmalarını tek bir çatı altında toplayarak aynı zamanda kurumların yetki alanlarındaki belirsizlikler de ortadan kaldırılmaya çalışıldı. Çin’in yeni bakanlığı Eylül 2022’de meydana gelen 93 kişinin hayatını kaybettiği 6,8 şiddetindeki Luding Depremi’ne hızlı başarılı bir şekilde tepki verdi.

Çin’in afetlerle mücadelesinde bir kırılma noktası olan 2008 Wenchuan Depremi’nin yaşandığı gün 12 Mayıs, Çin’de ‘Afet Önleme ve Azaltma Günü’ ilan edildi. Çin’de halkın afetlere karşı farkındalığının arttırılması için çeşitli faaliyetler yapılıyor. Bir öneri olarak, 6 Şubat neden bizim ‘Afet Önleme ve Azaltma Günü’müz olmasın. Madem 17 Ağustos olmadı.

Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Fikir Turu’nun editöryel politikasını yansıtmayabilir.

Bu yazı ilk kez 15 Mart 2023’te yayımlanmıştır.

Ümit Alperen
Ümit Alperen
Dr. Ümit Alperen - Peking Üniversitesi’nde Misafir Araştırmacı, Süleyman Demirel Üniversitesi Uluslararası İlişkiler Bölümü Öğretim Üyesi, Ankara Politikalar Merkezi’nde de Doğu Asya Uzmanı. Lisans eğitimini 2006 yılında Gazi Üniversitesi Uluslararası İlişkiler Bölümü’nde tamamlayan Dr. Ümit Alperen, yüksek lisans eğitimini 2010 yılında Şanghay Fudan Üniversitesi Uluslararası İlişkiler Bölümü’nde yazdığı “Harmonious World: Hu Jintao Doctrine and Chinese Foreign Policy” başlıklı teziyle tamamladı. 2014 yılında bir yıl süreyle Peking Üniversitesi’nde misafir araştırmacı olarak bulundu. Halen akademisyen olarak çalışmakta olduğu Süleyman Demirel Üniversitesi’nden de “Çin Dış Politikasında İran” başlıklı doktora tezi ile 2016 yılında doktor ünvanını aldı. Alperen araştırmalarında Çin Dış Politikası, Çin İç Politikası, Doğu Asya, Çin-İran İlişkileri, Çin-Ortadoğu İlişkileri üzerine yoğunlaşıyor. Ulusal Chengchi Üniversitesi, Doğu Asya Çalışmaları Enstitüsü, Taipei, Tayvan. Misafir Öğretim Üyesi.

YORUMLAR

Subscribe
Bildir
guest

0 Yorum
Inline Feedbacks
View all comments

Son Eklenenler

0
Would love your thoughts, please comment.x