- Erteleme hakkındaki konferansı duydun mu?
- Yine ertelenmiş!
Erteleme alışkanlığı, çoğu zaman yukarıdakine benzer esprilere konu olan, çok ciddiye alınmayan, ama bundan mustarip insanların hayatlarını gerçek anlamda olumsuz şekilde etkileyen bir sorun. Amsterdam Üniversitesi’nden erteleme rahatsızlığı ve iş hayatı üzerine uzmanlaşmış, bu konuda pek çok araştırması olan Wendelien van Eerde, alanında uzman bilim insanlarının kapsamlı makalelerini anlaşılır bir dille sunan Psyche web sitesinde yayınlanan çalışmasında, bu sorunu tüm yönleriyle ele alıyor ve çözüm önerileri de sunuyor.
Yazının öne çıkan bölümlerini paylaşıyoruz:
“Erteleme, bir kısır döngü haline gelebilir. Bir şeyi başarmaya çalışmak, ancak bu amacınızı ileriye taşıyamamak, üzüntü ve moral bozukluğuna sebep olabilir. Hatta bu kimi zaman daha fazla ertelemeye de yol açabilir. Erteleme sorunu üzerine yapılan araştırmalar, bu davranışın olumsuz sonuçlarla ilişkili olduğunu doğruluyor. Ertelemeye daha meyilli olan insanların yaşam tatmini ve başarı düzeyleri daha düşük, sağlıkları ise daha kötü olma eğilimi gösteriyor.”
Stratejik öteleme ve erteleme aynı şey mi?
Psikolog van Eerde, her ertelemenin aynı olmadığını, birbirinden farklı özellikleri taşıdığının altını çiziyor:
“Erteleme, bir tür ötelemedir, ancak her öteleme, erteleme değildir. Dolayısıyla, erteleme sorunumuzu çözmeye çalışmaya başlamadan önce öteleme ile erteleme arasındaki ayrımın farkına varmamız gerekiyor. Örneğin, ani bir durum değişikliği yüzünden ya da her şeye aynı anda yetişemeyeceğiniz için bazı şeyleri daha sonraya bırakmanız gerekebilir. Bu gibi durumlarda, söz konusu işi ya da faaliyeti, programınıza daha iyi uyabilmek için ileri bir tarihe atmış olursunuz. Yani işin içinde her ne kadar bir öteleme olsa da, psikologlar bunu bir erteleme olarak kabul etmeyecektir.
Bir diğer önemli ayrım noktası da stratejik öteleme ile erteleme arasındaki farktır. Bu iki terim sıklıkla karıştırılıyor. Stratejik öteleme, motivasyon amaçlı bir zaman baskısı oluşturmak için bir işin bilerek sonraya bırakılması demektir. Bu stratejiyi savunan, kendileri üzerinde işe yaradığını söyleyen pek çok kimse var. Hatta kimileri, bir şeyler yapabilmelerinin tek yolunun bu olduğunu, yarattıkları zaman baskınının onları daha sıkı çalışmaya sevk ettiğini öne sürüyor. Ancak bu riskli bir strateji, çünkü işlerinizi yetiştirememe olasılığı var. Ayrıca çok fazla enerji tüketen ve iş bittikten sonra yorgunluktan adeta bir çöküş yaşamanıza neden olabilecek bir yöntem. Dahası, zamana yayılmış, dengeli bir plan çerçevesinde çalışmaya kıyasla, bu yöntemin işe yaradığına dair pek bir kanıt da yok.
İşe yaramadığını bildiğimiz halde neden erteliyoruz?
Erteleme ise stratejik ötelemeye kıyasla daha mantık dışı bir davranış, çünkü burada kişi, çoğu zaman ertelemenin doğuracağı olumsuz sonuçların tamamen farkında olduğu halde işi savsaklıyor. Bu, psikolojik açıdan oldukça kafa karıştırıcı bir davranış. Örneğin, vergi beyannamesi doldurmanız gerekiyor, buna defalarca niyetlendiniz ve yapmanızın sizin lehinize olduğunun bilincindesiniz, ama yine de yapmıyorsunuz. Onun yerine en sevdiğiniz diziyi izlemeye başlıyorsunuz. Belki bir bölüm izledikten sonra yaparım, diyorsunuz. Ama sonraki bölümün tanıtımını görünce dayanamayıp onu da izliyorsunuz. İkinci bölüm de bitince bu kez “Beyanname işiyle uğraşmak için çok geç oldu. Artık yarın yaparım,” deyip yatıyorsunuz. İşte erteleme ile kastedilen bu tür bir öteleme davranışıdır.
Erteleme sorununda, niyet ettiğiniz şey ile yaptığınız şey arasında çarpıcı bir fark ya da uyumsuzluk vardır ve bununla başa çıkamayacakmışsınız gibi gelir.”
Mantıkdışı ertelemenin psikolojik açıklaması ne?
Van Eerde’ye göre, mantıkdışı olduğunu bildiğimiz halde vazgeçmediğimiz ertelemenin bir psikolojik altyapısı var:
“Erteleme, yapmamız gereken işi yapmamanın yarattığı duygusal huzursuzlukla uğraşmak yerine geçici bir rahatlama ya da kaçış hissi yaşatıyor. İş yapılmamış olabilir, ama hiç değilse bunun getirdiği olumsuz duyguyla yüzleşmek zorunda kalmıyoruz. Daha kolay ve eğlenceli şeyler, en azından anlık olarak, bizi yapılması gerekenden uzaklaşmaya teşvik ediyor. İşte ana sorun da bu: erteleme, bir kaçınma davranışıdır.
İstemediğiniz bir işten kaçınıp, geleceği hesaba katmadan, düşüncelerinizi o anda daha isteyerek ve kolayca yapabileceğiniz başka bir şeye odaklamaktır. Bunu, şu anda yapmak istediğimiz şey ile ilerisi için yapmamız gereken şey arasındaki bir çatışma olarak görebiliriz. Kısaca söylemek gerekirse, erteleme, bir öz denetim sorunudur.
Ertelemeyi neler tetikler?
Ertelemenin başarısızlık korkusu tarafından tetiklendiği yönünde yaygın bir düşünce olsa da, bu davranışa yol açan tek etkenin korku olmadığını biliyoruz.
Can sıkıntısı, kızgınlık, zorluk, tiksinme vb. zihnimizdeki her türlü olumsuz uyaran ertelemeyi tetikleyebilir. Hemen hemen hepimiz, mümkün olsa yapmayacağımız bir şeyleri yapmak durumunda kalmışızdır. Bu işleri yapmak yerine, sosyal medyada zaman geçirebilir, kendinizi hoşunuza giden başka şeylerle meşgul edebilirsiniz. Böylece bir sayfadan diğerine atlarken yapmanız gereken şeyi de ertelemiş olursunuz.
Fakat maalesef bu kaçış, yapmanız gereken işi ortadan kaldırmıyor. O zorunluluk yerli yerinde duruyor. Yani aslında erteleme, bir süre kendinizi iyi hissetmenize yardımcı olabilecek bir başa çıkma yöntemi; bir çözüm değil. Yapmanız gereken şeyin yerine yaptığınız faaliyetler, çoğu zaman uzun vadede iyi hissetmenizi sağlamaz. Bunlar genellikle üretken bir aktivite ya da size gurur ve başarı hissi verecek veya hiç değilse vakit harcadığınıza değecek şeyler değil, dikkatinizi dağıtan, geçici ve zahmetsiz şeylerdir. Kimileri bunu umursamaz, ama kimileri de harcadıkları vakit yüzünden daha da büyük endişeye kapılabilir. Dolayısıyla erteleme, suçluluk, utanç, sinir ya da moral bozukluğu gibi pek çok negatif duyguya neden olabilir. Önemli bir görevi yerine getirmemiş olmanın verdiği bu duygular zamanla daha da kötü bir hal alabilir. Öyle ki, bir noktada (mesela işin teslim tarihi geçtikten sonra) işin tamamlanmasının önündeki engeller iyice aşılamaz gibi görünebilir.
Erteleme sorununun çözümüne yönelik pratik öneriler
Siz de ertelemeye yatkınsanız ve bu bahsettiğim örneklerde kendinizi görüyorsanız endişelenmeyin. Bu sorunun çözümüne yönelik pratik ve etkili yöntemler mevcut.
Zaman yönetimi tekniklerine başvurun
Erteleme sorunu ile başa çıkmanın en bariz yollarından biri, zamanınızı daha iyi yönetmeye başlamaktır. Bunun için yapmanız gereken işlere dair genel bir değerlendirme yapmalı, önceliklendirme konusunda kurallar oluşturmalı ve zamanınızı verimli bir şekilde planlamalısınız. Bu yöntemler, duygusal huzursuzluğunuza ya da kaçma arzunuza doğrudan bir çözüm sunmasa da, en azından önleyici bir rol oynayabilir. Kontrol hissini arttırmak, duygusal açıdan sizi sakinleştirecek ve erteleme ihtiyacı duyma olasılığınızı da azaltacaktır.
Bununla birlikte, zaman yönetimi çizelgeleri, yapılması gereken şeyleri şeffaf bir şekilde ortaya koyduğu için panik yaratma ve kişinin üzerinde daha fazla yük hissetmesi gibi bir risk de barındırıyor. Bunun önüne geçmek için, tamamlamanız gereken tüm işlerin listesini yaparken, bunları öncelik sırasına koyup programlayın. En önemlisi de, planınızı mutlaka uygulayın.
Ulaşılabilir küçük hedefler koyun
Bu son söylediğim muhtemelen işin en zorlu tarafı. Tavsiyem, küçük işlerden başlayıp bunları belirli bir düzen ve disiplin içinde tamamlamanız. Çalışmak için kısa bir zaman dilimi belirleyin, daha sonra mola verin ve belirlediğiniz süre zarfında ne kadar iş yaptığınızı kaydedin ya da iş yerine başka bir şeylerle meşgul olduysanız onu yazın. Diyelim ki, bir makale üzerinde 15 dakika çalışmaya karar verdiniz. Bu süre boyunca işe odaklanmayı başarırsanız, bir sonraki sefere süreyi iki katına çıkarmayı düşünebilirsiniz. Bu yaklaşımın amacı, koca bir iş yükünü kendinize hedef koyarak daha başlamadan cesaretinizin kırılmasındansa, hangi hedeflerin ulaşılabilir olduğunu fark etmenizi sağlamak. Özellikle ara teslim tarihlerinin olmadığı uzun soluklu projelerde, işleri küçük parçalara bölmeye dayalı bu yaklaşımın faydasını görebilirsiniz.
Zaman yönetiminin önemli eksikliklerinden biri, mantığa dayalı ve bilişsel olmasıdır. Kaçış davranışına ve ertelemenin ardında yatan duygusal huzursuzluğu nasıl yönetebileceğinize dair tavsiye vermez. Ertelemenin kök nedenlerini ortadan kaldırmaya yönelik yaklaşımlar arasında duygusal öz denetim, farkındalık, güçlü yönlerinizi geliştirme gibi yöntemler ve yanı sıra daha tedavisel yaklaşımlar mevcuttur.
Kaçındığınız şeyin ne olduğunu tespit edin
Erteleme, duygusal huzursuzluğa bağlı bir kaçınma davranışıdır. Ertelemeyi tetikleyen şeyler kişiden kişiye farklılık gösterir. Birine kötü bir haber vermek belki herkes için zordur, ama kimimiz hediye almakta ya da bir arkadaşına telefon etmekte de aynı şekilde zorlanıyor olabilir. Erteleme davranışınızı neyin tetiklediğinden emin değilseniz, durumun daha net bir şekilde farkına varabilmek için en az bir hafta süreyle günlük tutmayı deneyin.
Duygularımızın her zaman tam manasıyla farkında olmayabiliriz. Bu noktada, kendinizi tam olarak ne zaman kötü hissettiğinize odaklanabilmek için günlüğünüzden yararlanabilirsiniz. Belki de bu sayede sizi ertelemeye sevk etmesi muhtemel görev ve yükümlülüklere dair bir kalıp olduğunu görürsünüz. Duygusal huzursuzluğa neden olabilecek pek çok şey var: birini hayal kırıklığına uğratma korkusu, bir işin eğlenmeye hiç fırsat vermeyecek kadar yorucu ve zaman alıcı olacağı düşüncesi ya da başka birinin yapması gereken bir işin üzerinize kalması yüzünden duyduğunuz öfke… Dolayısıyla, sizi tetikleyenin ne olduğunu bulun.
Bu tetikleyici etkenlerde belli bir kalıp olduğunu fark ederseniz, bazı pragmatik çözümler bulmak mümkün olabilir. Örneğin, size verilen görevi başka birine delege edebilir, yapılacak faaliyetleri daha farklı şekilde organize edebilir ya da başkalarından yardım isteyebilirsiniz. Yapılacak işten kaçınmak yerine, belki işin yapılmasını sağlayacak pratik bir çözüm üretebilirsiniz.
Kaçınma sorununuzla yüzleşin
Erteleme sorununu yenebilmek için duygularınıza karşı koymalısınız. Belki de huzursuzluğa tahmin ettiğinizden daha dayanıklısınızdır. Durumu adım adım ele alırsanız, kaçındığınız şey beklediğiniz kadar korkutucu olmayabilir. Çoğu zaman işin en azından küçük bir parçasını yapmak işe yarayacaktır. Pek çok kişi, kaçındıkları işe küçücük de olsa bir el attıklarında, kaçınma duygularını tetikleyen şeyin aslında söz konusu işin ne kadar kötü olacağına dair abartılı düşünceleri olduğunun farkına varmaktadır. Bir şekilde başlamayı başarırsanız, doğru yönde bir adım atmış olursunuz. Bu da bir sonraki adımı atmanız için size cesaret verir.
O bahsettiğimiz ilk adımı atabilmek için, şöyle bir durup bir taraftan yapabileceklerinizi (örneğin, kendinize geçmişteki başarılarınızı hatırlatabilirsiniz), diğer taraftan ise ertelemenin risklerini ya da bedellerini değerlendirmeyi deneyebilirsiniz.
Kendinize karşı merhametli olun: bir şeyi yapmadığınız için kendinize yüklenmek veya kendinizden nefret etmek yerine, şu ana kadar neleri başardığınızı ya da bir dahaki sefere neleri daha iyi yapabileceğinizi düşünün. Bu, durumun çok kötü olmasını ya da başkalarının sizi bu şekilde davranmaya zorlamasını bahane ederek erteleme davranışınıza mazeret bulun anlamına gelmiyor. Bunun yerine sorumluluk alın ve iyiliğinizi düşünen birinin fikrini almaya çalışın. Bu ilk kaçınma deneyiminden ne öğrendiğinizi ve bir dahaki sefere bununla nasıl daha iyi başa çıkabileceğinizi düşünün. Bir şeyi başarmak yerine öğrenmeye odaklanıyorsanız, kimi zaman başarının ancak birkaç başarısızlıktan sonra geldiğini kabul etmek daha kolay olabilir.
Duygularınızı yönetin
Kaçınma sorununuzla yüzleşip işe başladıktan sonra, sevmediğiniz ya da korktuğunuz bu işi yaparkenki ruh halinizi iyileştirmeye çalışabilirsiniz. Bazı durumlarda, önünüzde aşırı konsantrasyon gerektirmeyen, ancak sıkıcı veya tatsız bir iş varsa, bunu daha az itici hale getirmenin yollarını bulabilirsiniz. Örneğin, temizlik yaparken müzik dinleyip dans etmek gibi…
Duygularınızın farkında olursanız, bunları farklı şekillerde yönetebilirsiniz. Yani, önceki örnekte anlatıldığı gibi, sadece yapılan işin olumsuz etkisini azaltmak için değil, olumlu etkinin arttırılması, yani söz konusu işin daha pozitif bir deneyime dönüştürülmesi için de çaba gösterebilirsiniz. Bu noktada, yaptığınız işin sizi amaca ulaştıracak bir yolculuk olduğunu kendinize hatırlatmanız işe yarayabilir. Söz konusu amaç, biraz sıkıntı çekmeye değecek kadar kıymetli olabilir.
İnsanlar çoğu zaman kaçınma davranışlarıyla yüzleşme mücadelesinde kendilerini yalnız hisseder. Ama erteleme sorunu yaşayan tek kişinin siz olduğunu düşünmeyin. Başkalarından destek almak sizin için bu süreci kolaylaştırabilir. Belki bir grup çalışması kapsamında başkalarının da sizinle birlikte kendi erteleme davranışlarıyla yüzleşip mücadele etmelerini sağlayabilirsiniz.
Peki tüm bu tavsiyeleri uyguladığınız halde hâlâ sorun yaşıyorsanız ne yapmanız gerekiyor? Şöyle düşünelim: kendinizi aslında gerekli olmayan ya da çabanıza değmeyecek bir şeyi yapmaya zorluyor olabilirsiniz ya da belki o işi bitirecek kapasiteye sahip değilsinizdir. Gerçekçi olun. Belki de sandığınızdan daha fazla seçeneğiniz olabilir. Kimi zaman insanlar başkalarının gözünde mükemmel olmaya çalışır. Bu can sıkıcı işi kimin için yapıyorsunuz? Size daha uygun olabilecek başka görevler var mı? Bazen vazgeçmek de bir seçenektir ve bunu yapmak sizi rahatlatabilir. Kararlarınızın arkasındaki sebeplerin farkında olun.
Erteleme daha derin sorunların işareti olabilir
Son olarak, şunun da farkında olmak gerekiyor ki, erteleme davranışınız, daha büyük çaplı bir kaçınma probleminin işareti de olabilir. Sadece bazı işleri ertelemekle kalmıyor, aynı zamanda yakın ilişkilerden terfilere kadar hayata dair pek çok şeyden kaçınıyorsanız, erteleme davranışınız, çoğu kararınızın altında yatan, kökleri çok daha derinlerde bir sorunun parçası olabilir.
Böyle bir durum söz konusu ise, düşüncelerinizi, duygularınızı ve davranışlarınızı değiştirmek ve bunları yeni rutinler çerçevesinde şekillendirmek için profesyonel yardım almanız fayda sağlayabilir. Erteleme ve kaçınma konusunda uzman bir terapistin rehberliğinde uygulanacak tedavisel bir yaklaşım size daha uygun olabilir.”
Bu yazı ilk kez 19 Ağustos 2021’de yayımlanmıştır.