Özgüveninizi artırmanın 4 basit yolu

Bazen yahut sık sık özgüvensiz hissederiz kendimizi. Bu hayatımızı olumsuz yönde etkiler. Peki, böylesi durumlarda ne yapmalı? Benlik saygımızı kimler, nasıl etkiliyor? Özgüven kaynaklı engelleri 4 basit adımla aşmak mümkün mü? Kriz anlarında nasıl davranmalı?

Hayat, belki geçmiş yüzyıllara göre daha ‘kolay’. Hukuki bir engeli olmayan herkes rahatça seyahat edebiliyor. Hem de hızlı bir şekilde. Meslek çeşitliliği gelişen teknoloji sayesinde arttı. Bilhassa pandemi sonrası evden çalışma imkânı da var artık. Ayrıca sosyalleşmek de eski gibi değil; her yer kafe, bistro, çayevi. Dışarı çıkmaya üşenenler içinse Instagram, Facebook ve Twitter var. Ancak yine de bazı şeyler eksik ve yarım kalabiliyor. Özgüven işte bunlardan biri. Oysa özgüveni artırmanın 4 basit yolu var.

Özgüven eksikliği yahut düşük özgüven, iletişimin bunca etkili olduğu bir çağda ciddi sorunlar yaratabiliyor. Yalnız ikili ilişkiler değil, kariyer açısından da bu böyle. Özgüvensiz kişiler tercih esnasında arkalarda kalabiliyor.

Özgüvenin genelde çocuklukta başladığı, zamanla dal budak saldığı düşünülür. Özgüvenin zedelenen kişinin de karşısına çıkan olumsuzlukları aşamadığı…

Kendi geliştirdiği Der Piano-Referent yöntemiyle şöhrete kavuşan ve müzik ile kişisel gelişim arasında özgün bir bağ kuran Martin Klapheck, 1993 yılında haftalık Der Spiegel’e alternatif olarak kurulan Almanya’nın saygın dergilerinden Focus’ta yer alan yazısında, çağın temel insani sorunlarından birine, özgüvene değiniyor ve 4 basit adımla bu engelin nasıl aşılabileceği yönünde ipuçları veriyor. Hemen takibinde de kriz dönemlerinden neler yapılması gerektiğini söylüyor.

Yazıdan öne çıkan bölümleri aktarıyoruz:

“Özgüven sahibi olmak büyük ölçüde kişinin kendi benlik saygısına bağlıdır. Benlik saygımızı genellikle dış uyaranlara veya diğer insanlara bağımlı hale getiririz. Bu kötü bir durumdur, çünkü dışarıdan gelen bu tanıma kırılgan ve güvenilmezdir. Siz değil, ama dışarısı size kredi verip vermeyeceğine karar verir ve bu güvenilir değildir. Özgüveninizi güçlendirmez, aksine zayıflatır.

Benlik saygınızı içeriden, yani kendi içinizden nasıl güçlendirebileceğinize dair dört ipucunu aşağıda sıralamak istiyorum:

1. Nokta: Sosyal ağlar

Sosyal medyada aktif olarak yayılmanın tadını çıkarın, ancak öz motivasyonunuzu ve güveninizi Facebook’ta kaç takipçiniz olduğu veya bir gönderinin kaç beğeni aldığına dayandırmayın.

Geçmişte, özsaygımızı genellikle statü sembolleri aracılığıyla besler ve güçlendirirdik. Doğrusu kötü bir durumdu bu. Bugün sosyal medyada tanınma yoluyla özgüvenimizi beslemeye çalışıyoruz. Fakat bu daha da kırılgan ve ölümcül bir durum. Bunu kontrol altında tutmaya çalışın ve ona bağımlı hale gelmeyin. Bir şeyleri paylaşmak güzel ve eğlenceli bir oyun olabilir, ama bunun harika bir insan olmakla hiçbir ilgisi yoktur.

Öte yandan sosyal ağlardan gelen mesajların sizi rahatsız etmesine izin vermeyin. Çünkü o zaman ‘an’dan koparsınız; hayatınız sadece orada, sıkıştırılmış alanda gerçekleşir.

Mesela benim kalıcı bir medya kanalım yok, ancak bent kapaklarını açıp kapatıyorum. Bu, aktif olarak kontrol etmeden ağlardan herhangi bir bildirim, e-posta veya benzeri mesajlar almadığım anlamına gelir. Bu insanı rahatlatır ve odaklanmaya yardımcı olur. Aynı zamanda size güç ve sakinlik hissi verir. Hayatınızı kontrol eder ve onu başkaları değil, siz yönlendirirsiniz, Deneyin ve bunun sizin için de yararlı olup olmadığına bakın.

2. Nokta: Diğer insanlarla karşılaştırmalar

Sık sık kendimizi diğer insanlarla karşılaştırırız – bu bizi zayıflatır.

Neden?

Şu sebeple: Ne kadar iyi olursanız olun, ne kadar başarılı olursanız olun, nelerin üstesinden gelmiş olursanız olun, her zaman daha fazlasını başarmış insanlar çıkabilir karşınıza. Üstelik karşınıza çıkan bu insanlar size göre sizden daha iyidirler.

Bu his ve düşünce sizi zayıflatır.

Şunu unutmamalısınız: “Yeterince iyisiniz”.

Kendinizi başkalarıyla kıyaslamayın, kendinizle ve hedeflerinizle karşılaştırın. Neler başardığınızı görün ve kendinizi kendinizle karşılaştırın. Örneğin, koşu rutininizi biraz daha profesyonel hale getirmek istiyorsanız, arkadaşınızın ne kadar hızlı koştuğuna değil, altı ay önce ne kadar hızlı koştuğunuza ve şimdi ne kadar hızlı koşabildiğinize bakın. Kendinizi sadece kendinizle kıyaslayın.

3. Nokta: Tüketim

Bence biliyorsunuz: Bir şey satın almayı düşünürsünüz ve satın almadan önce örneğin internette biraz araştırma yaparsınız. Ürünle ilgili incelemelere, resimlere ve videolara bakarsınız. Beklentiniz günden güne artar. Ancak satın alma işleminden sonra ne olur? Satın almadan önce neşe nasıl arttıysa, bu durum elde ettiğiniz andan itibaren günden günde azalır.

Tüketim genel olarak kötü veya zararlı değildir. Ancak tüketim bir ikame eylem ise ve sizin tarafınızdan özgüveninizi artırmak için kullanılıyorsa, o zaman size zarar verir. Herhangi bir satın alma işlemi yapmadan önce, neye ihtiyacınız olduğunu ve size kalıcı zevk verecek şeyleri düşünün. Ancak bir rahatsızlığı telafi etmek veya özgüveninizi artırmak için satın almayın.

Bu arada, deneyimlere yapılan harcamalar, tüketim mallarına yapılan harcamalardan daha tatmin edicidir.

4. Nokta: Özeleştiri

Elbette övgü ve tanınma bizi mutlu eder. Bunda da yanlış bir şey yok, ama kendinizi buna bağımlı hale getirmeyin. Nasıl mı? Kendinizi düzenli olarak övün. Avantajınız: Kendinizi başkalarından bağımsız olarak ne zaman ve ne sıklıkta öveceğinize karar verebilirsiniz.

Benlik saygınızı artırmak için bunu düzenli olarak yapın. Kendinizi övmek için bir rutin oluşturun.

Ve lütfen tek bir şey yapmayın: Kendinizi eleştirmeyin!

Diğer insanlar bunu yeterince yapıyor zaten.

Kendinizi eleştirmek yerine kendinize ne kadar harika bir insan olduğunuzu söyleyin. Kendinize şöyle deyin: “İyi yaptım, gelişiyorum; hayatımı ve dünyayı iyileştiriyorum.”

Bu örnek olarak verilmiştir, size uygun mesajları sizler elbette ki her gün geliştirerek genişletebilirsiniz.

Not alırsanız bu dört noktayı uygulamanız daha kolay olacaktır. Belki önce bir noktaya değinin ve akşam neler başardığınızı yazın. Bu, uygulamaya yardımcı olur ve hâlihazırda başardıklarınıza geriye dönüp bakmak da iyidir. Ayrıca kişinin kendini geliştirebilmesi için kriz dönemlerde neler yapması gerektiğinin farkında olması da önemlidir.

Kriz dönemleri

Kriz zamanları streslidir. Bu dört ipucu sizi zihinsel olarak zinde, yaratıcı ve esnek tutacak, böylece “düşünce kabı” kavramının arkasında neler olduğunu da rahatlıkla öğrenmiş olacaksınız.

Şu sıralar yaşam zevki ve yaratıcılığı olumsuzlukla dolu cesareti kırılmış insanlarla sık sık karşılaşıyorum. Onları bu hale sokan hiç kuşkusuz yeterince olumsuz durum mevcut. Korona pandemisini, tüm olumsuz sonuçlarıyla Ukrayna savaşı izledi; gıda ve enerji için artan maliyetler açıkça görülüyor. Bütün bunları kontrol edemeyiz. Ancak kontrol edebileceğimiz şey, onunla nasıl başa çıktığımız ve bunun zihinsel zindeliğimiz ve yaşama sevincimiz üzerindeki etkisidir.

Bu nedenle öncelikle aşağıdaki hususları dikkati almamız gerekir.

Düşüncelerimiz nasıl oluşur?

Yanıtlamak için basitleştirilmiş bir “düşünce kabı” görüntüsünü kullanmak istiyorum. Lütfen algıladığınız ve deneyimlediğiniz her şeyin bir tür düşünce kabına, sizin zihninizde oluşan düşünce kabına geldiğini hayal edin.

Bu düşünce kabında şunlar olabilir örneğin:

– size söylenen her şey
– nelerin işe yarayıp yaramadığı
– olumsuz inançlar
– olumsuz deneyimler
– eleştiriler
– sızlanan insanlar, afet spikerleri, şüpheciler
– olumsuz haberler
– suçlayıcı filmler (suç, felaket veya benzeri)

Liste sonsuza kadar devam ettirilebilir. Ve zihin kabına ne koyduğunuza bağlı olarak, bu bir çöp tenekesi ya da bir hazine sandığı olma niteliği taşıyabilir.

Şimdi beyniniz yeni bir durumu veya deneyimi değerlendirip bir düşünce oluşturduğunda ne olur ona bakalım.

Beyniniz öncelikle düşünce kabınızda birikmiş olan tüm düşüncelere, onları karşılaştırabileceği durumlar var mı, yok mu, bu konuda bir şey bulabilir mi diye bakar ve sonrasında tüm bulduklarını size veri olarak sunar.

Ne yaşadığınız değil, beyninizin yaşadıklarını nasıl değerlendirdiği önemlidir. Temel olarak, derecelendirmelerimiz eski şeylere, yani zihnimizin içindekilere dayanmaktadır. İşte bu yüzden zihin kabınıza ne koyduğunuza dikkat etmeniz çok önemlidir. Bunu etkileyebilirsiniz, çünkü beyniniz sadece sizin girmesine izin verdiğiniz şeyleri alır.

Şu dört ipucu, kriz zamanlarında bile sizi zihinsel olarak zinde tutacaktır:

1. İpucu: Aldığınız olumsuz haberlerin miktarını sınırlayın

Mevcut durum ne olursa olsun maalesef haberler genellikle olumsuzdur. Bu tür mesajların zihin kabınıza süresiz olarak girmesine izin vermeyin. Tamamen reddetmek zorunda değilsiniz (elbette reddedebilirsiniz), ancak en azından suçlayıcı mesajların kaydedilmesi için bir zaman sınırı belirleyin. Sınıra ulaştığınızda, sadece kapatın veya kapattırın.

2. İpucu: Olumsuz haberlerle olumlu haberleri dengeleyin

Özellikle olumsuz zamanlarda, çok daha olumlu şeyleri özümsediğinizden emin olun. Bu, başarı hikâyeleri gibi olumlu haberler olabilir. Evet, olumlu haberler var; bazen onları biraz aramalısınız sadece.

Podcast’ler ayrıca çok çeşitli motive edici başarı öyküleri sunabilir. Kendinizi bu olumlu haberlere yönlendirmeniz, pozitif düşünmenizi sağlayacaktır.

Düşünce kabınıza koyduklarınızı lezzetli bir menü gibi bir araya getirin. Sonuç olarak hiç kimse çöp kutusu gibi görünen bir zeminden yemek istemez. Özellikle başlangıçta, olumsuz ve olumlu haberleri tükettiğiniz sürenin oranlarını yazmak yararlı olacaktır.

Kendinizi örneğin, 15 dakikası olumsuz, 35 dakikası olumlu olmak üzere toplam 50 dakika haber tüketimi şeklinde yönlendirebilirsiniz.

3. İpucu: Negatif insanlardan kaçının

Birçok insan çevreleri nedeniyle başarısız olur. En çok ne tür insanlarla vakit geçirdiğinize dikkat edin.

Bir bakın çevrenize. Kimler var yanınızda? Her şeyi sadece olumsuz olarak gören ve olumsuz ruh hallerini tetikleyen sızlanan şüpheciler mi, yoksa sizi cesaretlendiren ve böylece ilerlemenize yardımcı olan insanlar mı?

Sızlananlarla bağlarınızı kesin ve etrafınızı cesaretlendirici insanlarla çevreleyin.

Evet, çok güzel şeyler ve çok fırsatlar var; kutlayalım ve hayatı değerlendirelim diyen insanlarla. Negatif insanlarla teması kesemiyorsanız veya kesmek istemiyorsanız, onlarla teması mümkün olduğunca azaltın.

4. İpucu: Güne iyi titreşimlerle başlayın

Güne nasıl başladığınız, ruh haliniz ve nihayetinde yaşam kaliteniz üzerinde büyük bir etkiye sahiptir. Sabah kendinize dikkat edin. Güne nasıl başlıyorsun? Güzel bir şeyle başlamak mı? Değilse, bunu değiştirdiğinizden emin olun.

Ben örneğin bu konuda şu şekilde bir yaşam tarzını benimsiyorum, her sabah 15 dakikalık sırt egzersizleri ve yoga kombinasyonu ile güne tamamen olumlu düşüncelerle başlıyorum. Ayrıca Funk müzik de çalıyorum (James Brown gibi). Çok ritmik hareket ediyorum ve egzersizlerimi yapıyorum. Bazen şüpheler ve olumsuz duygularla uyandığım da oluyor elbette, ama güne başladığımda tüm yaptığım olumlu düşünce egzersizleri sayesinde, zihnimdeki tüm olumsuz düşüncelerin tamamen kaybolmasını sağlıyorum. Pozitif müziğe geçip negatif düşünmek mümkün değildir çünkü… İnanmıyorsanız bunu kesinlikle deneyin, göreceksiniz. İyi düşünceleri pozitif müzikle güçlendirmek mümkündür çünkü.”

Bu yazı ilk kez 26 Nisan 2023’te yayımlanmıştır.

 

Martin Klapheck’in Focus’ta yayınlanan “4 einfache Routinen für mehr Selbstwertgefühl an jedem Tag” ve Vier Tipps, wie Sie auch in Krisenzeiten mental fit und kreativ bleiben” başlıklı yazılarından bazı bölümler Meral Harzem tarafından çevrilmiş ve editoryal katkısı ile yayına hazırlanmıştır. Yazıların orijinaline aşağıdaki linklerden erişebilirsiniz. https://www.focus.de/gesundheit/gesundheitsmanagement/so-staerkst-du-dein-selbstwertgefuehl-dauerhaft_id_188932610.html / https://www.focus.de/experten/gedankencontainer-bewusst-steuern-vier-tipps-wie-sie-auch-in-krisenzeiten-mental-fit-und-kreativ-bleiben_id_183914960.html

Fikir Turu
Fikir Turuhttps://fikirturu.com/
Fikir Turu, yalnızca Türkiye’deki düşünce hayatını değil, dünyanın da ne düşündüğünü, tartıştığını okurlarına aktarmaya çalışıyor. Bu amaçla, İngilizce, Arapça, Rusça, Almanca ve Çince yazılmış önemli makalelerin belli başlı bölümlerini çevirerek, editoryal katkılarla okuruna sunmaya çalışıyor. Her makalenin orijinal metnine ve değerli çevirmen arkadaşlarımızın bilgilerine makalenin alt kısmındaki notlardan ulaşabilirsiniz.

YORUMLAR

Subscribe
Bildir
guest

2 Yorum
Eskiler
En Yeniler Beğenilenler
Inline Feedbacks
View all comments

Son Eklenenler

Özgüveninizi artırmanın 4 basit yolu

Bazen yahut sık sık özgüvensiz hissederiz kendimizi. Bu hayatımızı olumsuz yönde etkiler. Peki, böylesi durumlarda ne yapmalı? Benlik saygımızı kimler, nasıl etkiliyor? Özgüven kaynaklı engelleri 4 basit adımla aşmak mümkün mü? Kriz anlarında nasıl davranmalı?

Hayat, belki geçmiş yüzyıllara göre daha ‘kolay’. Hukuki bir engeli olmayan herkes rahatça seyahat edebiliyor. Hem de hızlı bir şekilde. Meslek çeşitliliği gelişen teknoloji sayesinde arttı. Bilhassa pandemi sonrası evden çalışma imkânı da var artık. Ayrıca sosyalleşmek de eski gibi değil; her yer kafe, bistro, çayevi. Dışarı çıkmaya üşenenler içinse Instagram, Facebook ve Twitter var. Ancak yine de bazı şeyler eksik ve yarım kalabiliyor. Özgüven işte bunlardan biri. Oysa özgüveni artırmanın 4 basit yolu var.

Özgüven eksikliği yahut düşük özgüven, iletişimin bunca etkili olduğu bir çağda ciddi sorunlar yaratabiliyor. Yalnız ikili ilişkiler değil, kariyer açısından da bu böyle. Özgüvensiz kişiler tercih esnasında arkalarda kalabiliyor.

Özgüvenin genelde çocuklukta başladığı, zamanla dal budak saldığı düşünülür. Özgüvenin zedelenen kişinin de karşısına çıkan olumsuzlukları aşamadığı…

Kendi geliştirdiği Der Piano-Referent yöntemiyle şöhrete kavuşan ve müzik ile kişisel gelişim arasında özgün bir bağ kuran Martin Klapheck, 1993 yılında haftalık Der Spiegel’e alternatif olarak kurulan Almanya’nın saygın dergilerinden Focus’ta yer alan yazısında, çağın temel insani sorunlarından birine, özgüvene değiniyor ve 4 basit adımla bu engelin nasıl aşılabileceği yönünde ipuçları veriyor. Hemen takibinde de kriz dönemlerinden neler yapılması gerektiğini söylüyor.

Yazıdan öne çıkan bölümleri aktarıyoruz:

“Özgüven sahibi olmak büyük ölçüde kişinin kendi benlik saygısına bağlıdır. Benlik saygımızı genellikle dış uyaranlara veya diğer insanlara bağımlı hale getiririz. Bu kötü bir durumdur, çünkü dışarıdan gelen bu tanıma kırılgan ve güvenilmezdir. Siz değil, ama dışarısı size kredi verip vermeyeceğine karar verir ve bu güvenilir değildir. Özgüveninizi güçlendirmez, aksine zayıflatır.

Benlik saygınızı içeriden, yani kendi içinizden nasıl güçlendirebileceğinize dair dört ipucunu aşağıda sıralamak istiyorum:

1. Nokta: Sosyal ağlar

Sosyal medyada aktif olarak yayılmanın tadını çıkarın, ancak öz motivasyonunuzu ve güveninizi Facebook’ta kaç takipçiniz olduğu veya bir gönderinin kaç beğeni aldığına dayandırmayın.

Geçmişte, özsaygımızı genellikle statü sembolleri aracılığıyla besler ve güçlendirirdik. Doğrusu kötü bir durumdu bu. Bugün sosyal medyada tanınma yoluyla özgüvenimizi beslemeye çalışıyoruz. Fakat bu daha da kırılgan ve ölümcül bir durum. Bunu kontrol altında tutmaya çalışın ve ona bağımlı hale gelmeyin. Bir şeyleri paylaşmak güzel ve eğlenceli bir oyun olabilir, ama bunun harika bir insan olmakla hiçbir ilgisi yoktur.

Öte yandan sosyal ağlardan gelen mesajların sizi rahatsız etmesine izin vermeyin. Çünkü o zaman ‘an’dan koparsınız; hayatınız sadece orada, sıkıştırılmış alanda gerçekleşir.

Mesela benim kalıcı bir medya kanalım yok, ancak bent kapaklarını açıp kapatıyorum. Bu, aktif olarak kontrol etmeden ağlardan herhangi bir bildirim, e-posta veya benzeri mesajlar almadığım anlamına gelir. Bu insanı rahatlatır ve odaklanmaya yardımcı olur. Aynı zamanda size güç ve sakinlik hissi verir. Hayatınızı kontrol eder ve onu başkaları değil, siz yönlendirirsiniz, Deneyin ve bunun sizin için de yararlı olup olmadığına bakın.

2. Nokta: Diğer insanlarla karşılaştırmalar

Sık sık kendimizi diğer insanlarla karşılaştırırız – bu bizi zayıflatır.

Neden?

Şu sebeple: Ne kadar iyi olursanız olun, ne kadar başarılı olursanız olun, nelerin üstesinden gelmiş olursanız olun, her zaman daha fazlasını başarmış insanlar çıkabilir karşınıza. Üstelik karşınıza çıkan bu insanlar size göre sizden daha iyidirler.

Bu his ve düşünce sizi zayıflatır.

Şunu unutmamalısınız: “Yeterince iyisiniz”.

Kendinizi başkalarıyla kıyaslamayın, kendinizle ve hedeflerinizle karşılaştırın. Neler başardığınızı görün ve kendinizi kendinizle karşılaştırın. Örneğin, koşu rutininizi biraz daha profesyonel hale getirmek istiyorsanız, arkadaşınızın ne kadar hızlı koştuğuna değil, altı ay önce ne kadar hızlı koştuğunuza ve şimdi ne kadar hızlı koşabildiğinize bakın. Kendinizi sadece kendinizle kıyaslayın.

3. Nokta: Tüketim

Bence biliyorsunuz: Bir şey satın almayı düşünürsünüz ve satın almadan önce örneğin internette biraz araştırma yaparsınız. Ürünle ilgili incelemelere, resimlere ve videolara bakarsınız. Beklentiniz günden güne artar. Ancak satın alma işleminden sonra ne olur? Satın almadan önce neşe nasıl arttıysa, bu durum elde ettiğiniz andan itibaren günden günde azalır.

Tüketim genel olarak kötü veya zararlı değildir. Ancak tüketim bir ikame eylem ise ve sizin tarafınızdan özgüveninizi artırmak için kullanılıyorsa, o zaman size zarar verir. Herhangi bir satın alma işlemi yapmadan önce, neye ihtiyacınız olduğunu ve size kalıcı zevk verecek şeyleri düşünün. Ancak bir rahatsızlığı telafi etmek veya özgüveninizi artırmak için satın almayın.

Bu arada, deneyimlere yapılan harcamalar, tüketim mallarına yapılan harcamalardan daha tatmin edicidir.

4. Nokta: Özeleştiri

Elbette övgü ve tanınma bizi mutlu eder. Bunda da yanlış bir şey yok, ama kendinizi buna bağımlı hale getirmeyin. Nasıl mı? Kendinizi düzenli olarak övün. Avantajınız: Kendinizi başkalarından bağımsız olarak ne zaman ve ne sıklıkta öveceğinize karar verebilirsiniz.

Benlik saygınızı artırmak için bunu düzenli olarak yapın. Kendinizi övmek için bir rutin oluşturun.

Ve lütfen tek bir şey yapmayın: Kendinizi eleştirmeyin!

Diğer insanlar bunu yeterince yapıyor zaten.

Kendinizi eleştirmek yerine kendinize ne kadar harika bir insan olduğunuzu söyleyin. Kendinize şöyle deyin: “İyi yaptım, gelişiyorum; hayatımı ve dünyayı iyileştiriyorum.”

Bu örnek olarak verilmiştir, size uygun mesajları sizler elbette ki her gün geliştirerek genişletebilirsiniz.

Not alırsanız bu dört noktayı uygulamanız daha kolay olacaktır. Belki önce bir noktaya değinin ve akşam neler başardığınızı yazın. Bu, uygulamaya yardımcı olur ve hâlihazırda başardıklarınıza geriye dönüp bakmak da iyidir. Ayrıca kişinin kendini geliştirebilmesi için kriz dönemlerde neler yapması gerektiğinin farkında olması da önemlidir.

Kriz dönemleri

Kriz zamanları streslidir. Bu dört ipucu sizi zihinsel olarak zinde, yaratıcı ve esnek tutacak, böylece “düşünce kabı” kavramının arkasında neler olduğunu da rahatlıkla öğrenmiş olacaksınız.

Şu sıralar yaşam zevki ve yaratıcılığı olumsuzlukla dolu cesareti kırılmış insanlarla sık sık karşılaşıyorum. Onları bu hale sokan hiç kuşkusuz yeterince olumsuz durum mevcut. Korona pandemisini, tüm olumsuz sonuçlarıyla Ukrayna savaşı izledi; gıda ve enerji için artan maliyetler açıkça görülüyor. Bütün bunları kontrol edemeyiz. Ancak kontrol edebileceğimiz şey, onunla nasıl başa çıktığımız ve bunun zihinsel zindeliğimiz ve yaşama sevincimiz üzerindeki etkisidir.

Bu nedenle öncelikle aşağıdaki hususları dikkati almamız gerekir.

Düşüncelerimiz nasıl oluşur?

Yanıtlamak için basitleştirilmiş bir “düşünce kabı” görüntüsünü kullanmak istiyorum. Lütfen algıladığınız ve deneyimlediğiniz her şeyin bir tür düşünce kabına, sizin zihninizde oluşan düşünce kabına geldiğini hayal edin.

Bu düşünce kabında şunlar olabilir örneğin:

– size söylenen her şey
– nelerin işe yarayıp yaramadığı
– olumsuz inançlar
– olumsuz deneyimler
– eleştiriler
– sızlanan insanlar, afet spikerleri, şüpheciler
– olumsuz haberler
– suçlayıcı filmler (suç, felaket veya benzeri)

Liste sonsuza kadar devam ettirilebilir. Ve zihin kabına ne koyduğunuza bağlı olarak, bu bir çöp tenekesi ya da bir hazine sandığı olma niteliği taşıyabilir.

Şimdi beyniniz yeni bir durumu veya deneyimi değerlendirip bir düşünce oluşturduğunda ne olur ona bakalım.

Beyniniz öncelikle düşünce kabınızda birikmiş olan tüm düşüncelere, onları karşılaştırabileceği durumlar var mı, yok mu, bu konuda bir şey bulabilir mi diye bakar ve sonrasında tüm bulduklarını size veri olarak sunar.

Ne yaşadığınız değil, beyninizin yaşadıklarını nasıl değerlendirdiği önemlidir. Temel olarak, derecelendirmelerimiz eski şeylere, yani zihnimizin içindekilere dayanmaktadır. İşte bu yüzden zihin kabınıza ne koyduğunuza dikkat etmeniz çok önemlidir. Bunu etkileyebilirsiniz, çünkü beyniniz sadece sizin girmesine izin verdiğiniz şeyleri alır.

Şu dört ipucu, kriz zamanlarında bile sizi zihinsel olarak zinde tutacaktır:

1. İpucu: Aldığınız olumsuz haberlerin miktarını sınırlayın

Mevcut durum ne olursa olsun maalesef haberler genellikle olumsuzdur. Bu tür mesajların zihin kabınıza süresiz olarak girmesine izin vermeyin. Tamamen reddetmek zorunda değilsiniz (elbette reddedebilirsiniz), ancak en azından suçlayıcı mesajların kaydedilmesi için bir zaman sınırı belirleyin. Sınıra ulaştığınızda, sadece kapatın veya kapattırın.

2. İpucu: Olumsuz haberlerle olumlu haberleri dengeleyin

Özellikle olumsuz zamanlarda, çok daha olumlu şeyleri özümsediğinizden emin olun. Bu, başarı hikâyeleri gibi olumlu haberler olabilir. Evet, olumlu haberler var; bazen onları biraz aramalısınız sadece.

Podcast’ler ayrıca çok çeşitli motive edici başarı öyküleri sunabilir. Kendinizi bu olumlu haberlere yönlendirmeniz, pozitif düşünmenizi sağlayacaktır.

Düşünce kabınıza koyduklarınızı lezzetli bir menü gibi bir araya getirin. Sonuç olarak hiç kimse çöp kutusu gibi görünen bir zeminden yemek istemez. Özellikle başlangıçta, olumsuz ve olumlu haberleri tükettiğiniz sürenin oranlarını yazmak yararlı olacaktır.

Kendinizi örneğin, 15 dakikası olumsuz, 35 dakikası olumlu olmak üzere toplam 50 dakika haber tüketimi şeklinde yönlendirebilirsiniz.

3. İpucu: Negatif insanlardan kaçının

Birçok insan çevreleri nedeniyle başarısız olur. En çok ne tür insanlarla vakit geçirdiğinize dikkat edin.

Bir bakın çevrenize. Kimler var yanınızda? Her şeyi sadece olumsuz olarak gören ve olumsuz ruh hallerini tetikleyen sızlanan şüpheciler mi, yoksa sizi cesaretlendiren ve böylece ilerlemenize yardımcı olan insanlar mı?

Sızlananlarla bağlarınızı kesin ve etrafınızı cesaretlendirici insanlarla çevreleyin.

Evet, çok güzel şeyler ve çok fırsatlar var; kutlayalım ve hayatı değerlendirelim diyen insanlarla. Negatif insanlarla teması kesemiyorsanız veya kesmek istemiyorsanız, onlarla teması mümkün olduğunca azaltın.

4. İpucu: Güne iyi titreşimlerle başlayın

Güne nasıl başladığınız, ruh haliniz ve nihayetinde yaşam kaliteniz üzerinde büyük bir etkiye sahiptir. Sabah kendinize dikkat edin. Güne nasıl başlıyorsun? Güzel bir şeyle başlamak mı? Değilse, bunu değiştirdiğinizden emin olun.

Ben örneğin bu konuda şu şekilde bir yaşam tarzını benimsiyorum, her sabah 15 dakikalık sırt egzersizleri ve yoga kombinasyonu ile güne tamamen olumlu düşüncelerle başlıyorum. Ayrıca Funk müzik de çalıyorum (James Brown gibi). Çok ritmik hareket ediyorum ve egzersizlerimi yapıyorum. Bazen şüpheler ve olumsuz duygularla uyandığım da oluyor elbette, ama güne başladığımda tüm yaptığım olumlu düşünce egzersizleri sayesinde, zihnimdeki tüm olumsuz düşüncelerin tamamen kaybolmasını sağlıyorum. Pozitif müziğe geçip negatif düşünmek mümkün değildir çünkü… İnanmıyorsanız bunu kesinlikle deneyin, göreceksiniz. İyi düşünceleri pozitif müzikle güçlendirmek mümkündür çünkü.”

Bu yazı ilk kez 26 Nisan 2023’te yayımlanmıştır.

 

Martin Klapheck’in Focus’ta yayınlanan “4 einfache Routinen für mehr Selbstwertgefühl an jedem Tag” ve Vier Tipps, wie Sie auch in Krisenzeiten mental fit und kreativ bleiben” başlıklı yazılarından bazı bölümler Meral Harzem tarafından çevrilmiş ve editoryal katkısı ile yayına hazırlanmıştır. Yazıların orijinaline aşağıdaki linklerden erişebilirsiniz. https://www.focus.de/gesundheit/gesundheitsmanagement/so-staerkst-du-dein-selbstwertgefuehl-dauerhaft_id_188932610.html / https://www.focus.de/experten/gedankencontainer-bewusst-steuern-vier-tipps-wie-sie-auch-in-krisenzeiten-mental-fit-und-kreativ-bleiben_id_183914960.html

Fikir Turu
Fikir Turuhttps://fikirturu.com/
Fikir Turu, yalnızca Türkiye’deki düşünce hayatını değil, dünyanın da ne düşündüğünü, tartıştığını okurlarına aktarmaya çalışıyor. Bu amaçla, İngilizce, Arapça, Rusça, Almanca ve Çince yazılmış önemli makalelerin belli başlı bölümlerini çevirerek, editoryal katkılarla okuruna sunmaya çalışıyor. Her makalenin orijinal metnine ve değerli çevirmen arkadaşlarımızın bilgilerine makalenin alt kısmındaki notlardan ulaşabilirsiniz.

YORUMLAR

Subscribe
Bildir
guest

2 Yorum
Eskiler
En Yeniler Beğenilenler
Inline Feedbacks
View all comments

Son Eklenenler

2
0
Would love your thoughts, please comment.x