Uzun süredir Mahmud Abbas’ın halefi olarak görülen ve cinayet suçundan beş kez müebbet cezası alan Mervan Barguti, İsrail’de cezaevinde bulunuyor. Hamas bir süre önce olası bir rehine-mahkûm takası kapsamında özellikle onun serbest bırakılmasını istedi. Rachel Fink, Haaretz internet sitesinde yayımlanan yazısında Barguti’nin siyasi yükselişini ve neden Filistinliler için bir sonraki lider olarak görüldüğünü anlatıyor.
Yazının bazı bölümlerini aktarıyoruz:
“Hamas’ın üst düzey siyasi lideri İsmail Haniye, bir süre önce İsrail ile yapılacak herhangi bir ateşkes anlaşmasında serbest bırakılacak Filistinliler arasında Mervan Barguti’nin yer almasını istediğini açıklamıştı. Bu, İsrailli rehineler karşılığında tutukluların serbest bırakılmasına yönelik müzakerelerin başlamasından bu yana Hamas’ın en spesifik taleplerinden biriydi.
Peki, Barguti kim? Neden İsrail hapishanesinde? Yorumcular neden hapisteki bir katilden Filistin halkının olası sonraki lideri olarak söz ediyor?
Barguti, Haziran 1959’da Batı Şeria’nın Ramallah kenti yakınlarında, Filistin Ulusal Girişimi’nin başkanı olan uzaktan kuzeni Mustafa Barguti de dahil birçok önemli siyasi figürü bünyesinde barındıran tanınmış bir Filistinli ailenin çocuğu olarak dünyaya geldi. 15 yaşında Yaser Arafat liderliğindeki El Fetih hareketine katıldı ve Batı Şeria’daki El Fetih Gençlik Hareketi’nin kurucularından oldu.
1978’de, 19 yaşındayken, silahlı gruba üye olmaktan suçlu bulunarak ilk kez hapis cezası aldı. Beş yıllık cezasını çekerken orta öğrenimini tamamladı ve İbranice öğrendi.
Barguti’nin siyasi yükselişi, Batı Şeria’da 1980’lerin sonundaki ilk intifaya liderlik etmesiyle başladı. Ardından kışkırtma suçundan tutuklandı ve sınır dışı edilerek Ürdün’e gönderildi. 1994’teki Oslo Anlaşmaları ile geri dönmesine izin verilene kadar yedi yıl orada kaldı.
1996 yılında Filistin Yönetimi’nin yeni parlamentosu olan Filistin Yasama Konseyi’ne seçildi. Arafat’ın güvenlik teşkilatları tarafından gerçekleştirilen insan hakları ihlallerine ve kadrolardaki yolsuzluğa karşı derhal bir kampanya başlattı ve bu da geniş bir halk desteği almasını sağladı. (…)
Barguti, 90’larda Batı Şeria’ya döndükten sonra barış sürecinin güçlü bir destekçisi olmuştu. Bu süre zarfında birçok İsrailli politikacı ve İsrail barış hareketi üyeleriyle yakın temaslar kurdu. Ancak Temmuz 2000’de Camp David Zirvesi’nin başarısızlıkla sonuçlanması Barguti’yi hayal kırıklığına uğrattı. Eylül ayında İkinci İntifada patlak verdiğinde İsrail kontrol noktalarına yürüyüşler düzenliyor ve İsrail askerlerine karşı isyanları kışkırtıyordu.
Batı Şeria’da El Fetih’in liderliğini üstlenerek örgütün silahlı kanadı Tanzim’in başına geçti. Karizmatik konuşmaları, Filistinlileri İsrail’i Batı Şeria ve Gazze Şeridi’nden çıkarmak için güç kullanmaya teşvik etmeyi amaçlıyordu.
Müebbet hapis cezaları
Nisan 2002’de İsrail’in suikast girişiminden sağ kurtulan Barguti, Ramallah’ta tutuklandı ve 26 kişiyi öldürmek ve terör örgütüne üye olmakla suçlandı.
Dört İsrailli ve bir Yunan keşişin ölümünün yanı sıra cinayete teşebbüs ve cinayet amacıyla komplo kurmaktan dolayı da suçlu bulundu. Haziran 2004’te mümkün olan en yüksek cezaya çarptırıldı: Cinayetler için toplam beş müebbet, cinayete teşebbüs ve komplo suçundan da ilave 40 yıl.
Son 20 yılda, bir hapishane hücresinde faaliyet göstermesine rağmen siyasi gücünü muhafaza etmeyi başardı. Şubat 2007’de Hamas ile El Fetih arasında arabuluculuk rolü oynadı (…) ve 2009’da gıyaben El Fetih liderliğine seçildi.
Tutuklandığı andan itibaren, hapis cezasının Barguti’nin Filistinliler nezdindeki güvenilirliğini ve prestijini artıracağı konusunda uyarıda bulunanlar oldu. Barguti’nin yakalanmasından kısa bir süre sonra, İkinci İntifada başladığı sırada başbakanlık görevini yürüten ancak o sırada sıradan bir vatandaş olan Ehud Barak, bunun terörizmle mücadele açısından ‘anlamsız’ ama onu geleceğin Filistin ulusal lideri yapacak ‘harika bir plan’ olduğunu söyleyerek operasyonu sert bir dille eleştirdi. Barak şöyle devam edecekti: ‘Liderlik için hapishaneden savaşacak, hiçbir şey kanıtlamasına gerek kalmayacak. Efsane sürekli olarak kendiliğinden büyüyecek.’
Barguti 2017’de İsrail hapishanelerinde Filistinli mahkûmlar için açlık grevi düzenledi ve 2021’de Arafat’ın yeğeni ve Filistin eski Dışişleri Bakanı Nasır El Kudva ile ‘Özgürlük’ partisinden ortak aday olarak parlamento seçimlerine katılacağını duyurdu. Bu, Mahmud Abbas’a Filistin Yönetimi Başkanlığı için meydan okumasının başlangıcı olarak görüldü. Ancak Abbas, İsrail’in Doğu Kudüs’ün oylama sürecine dahil edilmesine izin vermemesini gerekçe göstererek Mayıs 2021 seçimlerini süresiz olarak erteledi.
Geçen Mart ayında Fadwa Barguti, 88 yaşındaki Abbas’ın yerine cumhurbaşkanı seçilebileceği umuduyla kocası adına kampanya yürütmeye başladı. Arap ülkelerindeki üst düzey yetkililer ve ABD, Rusya ve Avrupa’daki diplomatlarla geniş çaplı toplantılar yaparak kocasının serbest bırakılması için çaba göstermelerini talep etti.”
Doğal bir lider mi?
Yazar, Batı Şeria’daki pek çok kişinin, destekçileri tarafından sıklıkla Filistinli Nelson Mandela olarak anılan 64 yaşındaki Barguti’yi Abbas’ın doğal halefi olarak gördüğünü belirtiyor: “El Fetih, Haziran 2007’de Hamas’la kısa ama kanlı bir çatışmanın ardından Gazze’den sürüldü ve Abbas’ın, İsrail-Hamas savaşı sona erdikten sonra kıyı bölgesinin kontrolünü yeniden ele geçirmeyi umduğu bildiriliyor. Ancak Filistin Yönetimi içindeki yolsuzluk ve İsrail ordusuyla devam eden güvenlik koordinasyonu nedeniyle Abbas, Filistinliler tarafından pek de sevilmiyor.
Hamas, Barguti’nin serbest bırakılmasını talep ederken, çok tartışılan ‘ertesi gün’ (Abbas’ın ölümünden sonrası) konusuna, yani Abbas’ın Filistin cumhurbaşkanı olarak görevden alınmasına ve Filistin siyasetine devam eden katılımına halk desteği almayı amaçlıyor.
Barguti, geçtiğimiz 10 yılda Filistinliler arasında yürütülen anketlerde potansiyel lider olarak en büyük desteği aldı ve bugün, Gazze’deki savaş devam ederken en popüler Filistinli siyasi figür olmaya devam ediyor.
Filistin Politika ve Anket Araştırma Merkezi tarafından Aralık 2023’te yayınlanan bir ankette, Batı Şeria ve Gazze’deki Filistinlilerin yüzde 55’i Hamas liderleri İsmail Haniye ve Abbas’tan önce Barguti’ye oy vereceklerini belirtiyordu.
Batı Şeria’daki Filistin Tutuklular ve Eski Mahkûmlar İşleri Komisyonu Başkanı Kadura Fares, Associated Press’e bir süre önce verdiği röportajda, Hamas’ın neden Barguti’nin serbest bırakılmasını istediğini söyle açıklıyordu: ‘Hamas, Filistin halkına şunu göstermek istiyor: Kapalı bir hareket değiller. Filistin sosyal topluluğunun bir parçasını temsil ediyorlar. Sorumlu görünmeye çalışıyorlar.’
Savaş ya da barış
İsrail, önerilen son rehine anlaşmasına Hamas’ın yanıtını beklerken, İsrail’in anlaşma kapsamında Barguti’nin serbest bırakılması yönündeki herhangi bir talebi kabul edip etmeyeceği belli değil.
Hamas, daha önce kaçırılan İsrail askeri Gilad Şalit’in serbest bırakılması için yapılan müzakereler sırasında Barguti’nin serbest bırakılmasını sağlamaya çalışmıştı. Şalit sonunda 1.027 Filistinli mahkûm karşılığında Ekim 2011’de serbest bırakılsa da Barguti bu kişiler arasında yer almıyordu.
Barguti, kendisini ılımlı ve Hamas’ın İslamcı aşırıcılığına karşı potansiyel bir denge unsuru olarak gören İsrail toplumunun belirli kesimlerinden zaman zaman destek gördü. Serbest bırakılmasını savunan sol görüşlü İsrailli aktivistler ve politikacılar onu ziyaret etti. 2007’de Başbakan Yardımcısı Şimon Peres, cumhurbaşkanı seçilirse Barguti için af çıkaracağını söylese de bu taahhüt, cumhurbaşkanı olarak görev yaptığı yedi yıl boyunca gerçekleşmedi.
Şubat 2024’de, Şin Bet’in güvenlik servisi eski şefi Ami Ayalon Haaretz’e yaptığı açıklamada ‘Tüm rehinelerin geri dönüşünü içeren genel anlaşmanın bir parçası olarak Mervan Barguti’nin serbest bırakılması gerektiğini’ söylemişti. Ayalon, sözlerine şöyle devam etmişti: ‘Bunun iki nedeni var. İsrailli rehinelerin geri dönüşü, mevcut Gazze harekâtında İsrail için bir ‘zafer resmine’ mümkün olan en yakın şey. Mervan da seçilebilecek ve üzerinde anlaşmaya varılan İsrail’den ayrılma yolunda birleşik ve meşru bir Filistin liderliğine önderlik edebilecek tek Filistinli lider.’
Bu tür desteklere rağmen Barguti hapishanede geçirdiği süre de dahil olmak üzere siyasi kariyerinin çoğunu ılımlı bir birlikte yaşama vizyonu ile daha kışkırtıcı pozisyonlar arasında gidip gelerek geçirdi. Geçen Aralık ayında hapishaneden yaptığı ve Birinci İntifada’nın yıldönümünü kutladığı bildiride, her Filistinliyi sürmekte olan ‘kurtuluş kampanyasına’ katılmaya çağırmıştı.
Barguti, ‘Her Filistin evini devrimin kalesi ve her erkeği bu kampanyada birer asker haline getirmeliyiz. Birlik olmalı ve direnişin yarattığı uzun ve devam eden kahramanca kampanyamızda yenilmez bir güç olduğumuzu dünyaya kanıtlamalıyız. Bu, milletimizin tarihinde yeni bir aşama başlatıyor’ diyordu.
Mevcut siyasi iklim göz önüne alındığında Barguti’nin serbest bırakılması pek mümkün görünmese de birçok Filistinli umutlarını onun başkanlık yarışına bağlamaya devam ediyor. Destekçisi Fares, serbest bırakıldığı takdirde Barguti’nin Hamas, El Fetih ve diğer Filistinli grupların destekleyeceği heyecan verici bir aday olabileceğini söylüyor. (…)”
Bu yazı ilk kez 16 Şubat 2024’te yayımlanmıştır.