ABD ile Rusya neden “yeniden başla”yamıyor?

İkinci Dünya Savaşı, Soğuk Savaş, derken kapitalizmin küresel zaferi. Peki, bu durumda değer sistemimize göre kim dost, kim düşman ve kim müttefik? Rusya bu manzaranın neresinde duruyor? ABD dış politikasının amacı ne? Eski dünya polisi bölgesel bir güç boyutuna geri mi dönmeli?

“Jeopolitik” öyle bir kavram ki, yalnız içinde bulunulan coğrafyanın fotoğrafını çekmekle kalmaz, yanı sıra ekonomi, nüfus gibi etmenlerin bir devletin siyasası üzerindeki etkisini de kadraj içine alır.

Dünyanın dört bir yanındaki “karar alıcılar”, yani “muktedirler”, 20’inci yüzyılın başından itibaren jeopolitikten yararlanırlar.

Fotoğraf karesinin bir ucunda Amerika, diğer ucunda Rusya olunca da hem daha çok dikkat çekici hem de daha mühim oluyor doğal olarak.

Pulitzer Ödüllü gazeteci Tim Weiner’in1 yakın zamanda yayınlanan The Folly and the Glory: America, Russia, and Political Warfare 1945–2020 (Çılgınlık ve Kudret: Amerika, Rusya ve Siyasi Savaş 1945-2020) adlı eseri buna güzel bir örnek.

Freitag muharriri Marlene Hobrack, “Yeniden Başlanılamadı” adlı makalesinde, Weiner’in bu eserinden hareketle yaklaşık yarım asırlık süreci, başka bir deyişle Amerika ile Rusya arasındaki ilişkiyi okuyor ve jeopolitik açıdan değerlendiriyor.

Bu makaleden önemli bölümleri aktarıyoruz:

Sıfırlama mı, yeniden başlama mı?

“Tim Weiner, 1945’ten bu yana ABD ile Rusya arasındaki siyasi savaşı analiz ediyor, son kitabı Çılgınlık ve Kudret’te…

Hatırlanacağı üzre, 2009 yılında dönemin Dışişleri Bakanı Hillary Clinton, Rus mevkidaşı Sergey Lavrov’a kırmızı düğmeli bir kutu sunmuştu. Verilen bu hediyenin amacı, Rus-Amerikan ilişkilerinin ‘yeniden başlama’sını sembolize etmekti. Hatta bu yüzden kırmızı düğmenin üzerinde ‘sıfırlama’ yazıyordu. İronik olan ise kutunun üzerinde ayrıca Rusça olarak ‘yeniden başlatma’ yazıyor olmasıydı. Böylesine yetersiz ve küçümseyici durum, ABD Dışişleri Bakanlığı gibi güçlü bir kurumdaki vahameti gözler önüne serdiğinden, ciltler dolusu söylentilere neden olmuştu.

Yaşanılan bu olay, 1945’ten bu yana güçler arasındaki siyasi savaşı analiz eden, Pulitzer Ödülü sahibi ve New York Times gazetesi yazarı Tim Weiner’in Çılgınlık ve Kudret adlı kitabında da yerini aldı. Siyasi savaş yönetimi, bilgi savaşından suikastlara kadar siyasi etki yaratmak için kullanılan tüm araçlar anlamına gelmekteydi. Weiner’in kitabı geçen yıl Ekim2 ayında yayınladı, ancak yaklaşmakta olan Rus-Ukrayna savaşının arka planının açıklandığı içeriği eserden çok daha büyük yankı uyandırdı.

400 yıllık deneyim

Weiner’in söz konusu durum analizi, İkinci Dünya Savaşı’nın sona ermesiyle başlıyordu. O dönemde Amerika tarafı, dış politika konusunda tecrübesiz olan Başkan Harry S. Truman tarafından yönetiliyordu. Karşısında mücadele etmek zorunda olduğu kişi ise soğukkanlı güçlü politikacı Josef Stalin idi.

Weiner’e göre Rusya o zamanlar siyasi savaş konusunda çoktan 400 yıllık deneyime sahipti ve Amerikalılar bu konuda fazlasıyla acemiydi. Batı savunma ittifakı içindeki güç politikası terimi, yani muhafazakârlık, Rusya konusunda uzman olan George F. Kennan’a kadar uzanan ABD dış politikasında anahtar bir kavram haline geliyordu. Kennan, ABD’nin samimi yardımı sayesinde, Sovyetler Birliği’nin kendi kendine başarısız olması gereken iç çelişkilerini körüklemek istemişti. Bununla birlikte, kamuoyunca sınırlama, Rusları aktif olarak geri itmek olarak yorumlandı.

1947 senesinde CIA kuruldu. Weiner, CIA çalışanlarının kendilerini bir nevi ‘Amerikan Tapınak Şövalyeleri’ olarak gördüğünü ve bu nedenle koordinatların nihai kötülüğe karşı ‘kutsal bir savaş’ için ayarlandığını yazıyor. Ancak Demir Perde’nin yıkılmasından sonra Sovyet İmparatorluğu çöküşe uğramıştı. Büyük güçler arasındaki siyasi savaş sona ermiş, tarihin sonu gelmiş gibi görünse de, liberal kapitalist demokrasi kısa süre içerisinde küresel olarak zafere ulaşacaktı. En azından onlar böyle düşünüyorlardı…

Düzenbaz ve olağanüstü Rusya komisyonu

Almanya o dönem hâlâ birlik çılgınlığı içindeyken, Avrupa devletleri yeniden birleşecek bir Almanya’nın, ekonomik ve askeri bir süper güç olarak karşılarına çıkacağını anlamıştı.

Weiner, birleşik Almanya için NATO üyeliğinin devam etmesini ‘Soğuk Savaşın Büyük Ödülleri’ olarak tanımlıyordu. Almanya, Rus birliklerinin geri çekilmesi için gerekli olan on milyar dolarlık finansal bedeli karşılayarak, Gorbaçov’un onayını böylece satın almış oldu. Gorbaçov, NATO’nun Rusya sınırı yönünde ‘gümrüksüz’ hareket etmeyeceğine dair sözler talep ediyor, Amerikalılar ise kısa süre içerisinde bu söze karşı herhangi bir hamlede bulunmayı düşünmüyordu. Bu şekilde Gorbaçov ve halefi Boris Yeltsin masadan çıkarılmış oluyordu. Weiner özellikle Bill Clinton’ı bu konuda bir hokkabaz ve düzenbaz olarak görüyordu.

Soğuk Savaşı’n sona ermesi

Gorbaçov’un, Soğuk Savaş mantığından vazgeçmesi ve bunun sonucunda itibarını kaybetmiş olması, tarihin elbette ki üzücü ironisinin bir parçasıydı. Ve sadece bununla da kalmamıştı. Küresel rakiplerini kaybettikten sonra, Amerikalılar ideolojik boşluklarını bir nevi kovboy tarzı geniş kapsamlı bir zafer duygusuyla doldurmuştu. NATO’nun doğuya doğru genişlemesinin, psikolojik olarak Sovyetler Birliği’nin yenilgisinin utancını arttıracağı ve çıldıran Rus ayısının buna karşı yeni bir saldırı başlatacağı konusunda, ABD Dışişleri Bakanlığı’ndaki uzmanlar en başından bu yana uyarılarda bulunuyordu.

Uyarılarda bulunanlar arasında George F. Kennan da vardı. Soğuk Savaş’ın sona ermesinin aynı zamanda NATO’nun stratejik olarak yeniden yönlendirilmesi veya sona ermesi anlamına da geldiği gerçeği göz ardı ediliyordu. ABD’nin Batı savunma ittifakı stratejisi içindeki güç politikasının bir ürünü olan NATO, ‘tarafsız’ bir kurum değil, Soğuk Savaş’ın bir ürünüydü. Ve Rusya da bu duruma Soğuk Savaş ile karşılık veriyordu.

Putin’in sahneye çıkışı…

Weiner, Putin’i sözleşmeli cinayetler de dâhil olmak üzere gücünü her ne pahasına olursa olsun sürdürmek isteyen, baştan sona tam bir Rus olmasıyla Stalin’in gerçek halefi olarak görüyordu. Hiç kuşkusuz ki, Putin 2001 yılında Almanya Federal Meclisi’nde Almanca olarak yaptığı konuşmasında hiçbir şekilde çılgın bir iktidar politikacısı olarak karşımıza çıkmamıştı. Weiner bu konuda ayrıntı vermese de, ilginç bir şekilde Putin konuşmasında, duvarın yıkılmasına katkıda bulunan Rus vatandaşlarının eylemlerinin Avrupa hümanizmini genişlettiğini vurguluyordu. Bu vesileyle de, artık sadece ‘Batı’ ile özdeşleştirilmemesi gereken Avrupa değer sistemine katılım iddiasında bulunuyordu.

Onun yapmış olduğu bu konuşma, tebeşir yiyen bir ayı tarafından yapılan bir dayanışma veya propaganda başarısı olarak görülebilirdi. Bununla birlikte Putin, Weiner’ın gözünden kaçırdığı ya da açıkça dile getirmediği bir durumu da telaffuz ediyordu: Demokrasi ve liberalizmin değerlerinden bağımsız olarak kapitalizm küresel olarak zafer kazandıysa (bkz. Çin), o zaman kendi değer sisteminizde kim dost, kim düşman ve kim müttefik? Rusya bunun bir ortağı mı? ABD dış politikasının bu noktada amacı ne? Eski dünya polisi bölgesel bir güç boyutuna geri dönmeli mi?

Weiner’in Avrupa ve Amerikan sivil toplumuna karşı Rus bilgi savaşını bu kadar ayrıntılı anlattığı gerçeği göz önüne alındığında, aslında Putin’in uzun süredir düşmanı içeriden yok etmeye çalışırken neden askeri yollara başvurduğunun sorgulanması da gerekiyor. (Putin, Kennan temasını içselleştirdi mi?) Putin aşırı derecede zeki ve alaycı bir Rus. Onun karşısında, onun dilinden anlayabilecek ve ona karşılık verebilecek başka bir rakip yok.

Bu yazı ilk kez 10 Şubat 2022’de yayımlanmıştır.

 

Marlene Hobrack’ın Freitag adlı internet sitesinde yayımlanan “Neustart verfehlt” (Yeniden Başlanılamadı) başlıklı yazısından öne çıkan bazı bölümler Meral Harzem tarafından çevrilmiş ve editoryal katkısıyla yayına hazırlanmıştır. Yazının orijinaline ve tamamına aşağıdaki linkten erişebilirsiniz: https://www.freitag.de/autoren/marlen-hobrack/grundlagen-neustart-verfehlt
  1. Türkçeye çevrilmiş bir kitabı bulunmakta: Küllerin Mirası (Bir CIA Tarihi), Çeviren: Selim Yeniçeri, Koridor Yayınları, 2009
  2. Söz konusu kitap Almanya’da Macht und Wahn (Güç ve Delilik) adıyla 2021’de, Amerika’da ise 2020’de yayımlandı.

Fikir Turu
Fikir Turuhttps://fikirturu.com/
Fikir Turu, yalnızca Türkiye’deki düşünce hayatını değil, dünyanın da ne düşündüğünü, tartıştığını okurlarına aktarmaya çalışıyor. Bu amaçla, İngilizce, Arapça, Rusça, Almanca ve Çince yazılmış önemli makalelerin belli başlı bölümlerini çevirerek, editoryal katkılarla okuruna sunmaya çalışıyor. Her makalenin orijinal metnine ve değerli çevirmen arkadaşlarımızın bilgilerine makalenin alt kısmındaki notlardan ulaşabilirsiniz.

YORUMLAR

Subscribe
Bildir
guest

0 Yorum
Eskiler
En Yeniler Beğenilenler
Inline Feedbacks
View all comments

Son Eklenenler

ABD ile Rusya neden “yeniden başla”yamıyor?

İkinci Dünya Savaşı, Soğuk Savaş, derken kapitalizmin küresel zaferi. Peki, bu durumda değer sistemimize göre kim dost, kim düşman ve kim müttefik? Rusya bu manzaranın neresinde duruyor? ABD dış politikasının amacı ne? Eski dünya polisi bölgesel bir güç boyutuna geri mi dönmeli?

“Jeopolitik” öyle bir kavram ki, yalnız içinde bulunulan coğrafyanın fotoğrafını çekmekle kalmaz, yanı sıra ekonomi, nüfus gibi etmenlerin bir devletin siyasası üzerindeki etkisini de kadraj içine alır.

Dünyanın dört bir yanındaki “karar alıcılar”, yani “muktedirler”, 20’inci yüzyılın başından itibaren jeopolitikten yararlanırlar.

Fotoğraf karesinin bir ucunda Amerika, diğer ucunda Rusya olunca da hem daha çok dikkat çekici hem de daha mühim oluyor doğal olarak.

Pulitzer Ödüllü gazeteci Tim Weiner’in1 yakın zamanda yayınlanan The Folly and the Glory: America, Russia, and Political Warfare 1945–2020 (Çılgınlık ve Kudret: Amerika, Rusya ve Siyasi Savaş 1945-2020) adlı eseri buna güzel bir örnek.

Freitag muharriri Marlene Hobrack, “Yeniden Başlanılamadı” adlı makalesinde, Weiner’in bu eserinden hareketle yaklaşık yarım asırlık süreci, başka bir deyişle Amerika ile Rusya arasındaki ilişkiyi okuyor ve jeopolitik açıdan değerlendiriyor.

Bu makaleden önemli bölümleri aktarıyoruz:

Sıfırlama mı, yeniden başlama mı?

“Tim Weiner, 1945’ten bu yana ABD ile Rusya arasındaki siyasi savaşı analiz ediyor, son kitabı Çılgınlık ve Kudret’te…

Hatırlanacağı üzre, 2009 yılında dönemin Dışişleri Bakanı Hillary Clinton, Rus mevkidaşı Sergey Lavrov’a kırmızı düğmeli bir kutu sunmuştu. Verilen bu hediyenin amacı, Rus-Amerikan ilişkilerinin ‘yeniden başlama’sını sembolize etmekti. Hatta bu yüzden kırmızı düğmenin üzerinde ‘sıfırlama’ yazıyordu. İronik olan ise kutunun üzerinde ayrıca Rusça olarak ‘yeniden başlatma’ yazıyor olmasıydı. Böylesine yetersiz ve küçümseyici durum, ABD Dışişleri Bakanlığı gibi güçlü bir kurumdaki vahameti gözler önüne serdiğinden, ciltler dolusu söylentilere neden olmuştu.

Yaşanılan bu olay, 1945’ten bu yana güçler arasındaki siyasi savaşı analiz eden, Pulitzer Ödülü sahibi ve New York Times gazetesi yazarı Tim Weiner’in Çılgınlık ve Kudret adlı kitabında da yerini aldı. Siyasi savaş yönetimi, bilgi savaşından suikastlara kadar siyasi etki yaratmak için kullanılan tüm araçlar anlamına gelmekteydi. Weiner’in kitabı geçen yıl Ekim2 ayında yayınladı, ancak yaklaşmakta olan Rus-Ukrayna savaşının arka planının açıklandığı içeriği eserden çok daha büyük yankı uyandırdı.

400 yıllık deneyim

Weiner’in söz konusu durum analizi, İkinci Dünya Savaşı’nın sona ermesiyle başlıyordu. O dönemde Amerika tarafı, dış politika konusunda tecrübesiz olan Başkan Harry S. Truman tarafından yönetiliyordu. Karşısında mücadele etmek zorunda olduğu kişi ise soğukkanlı güçlü politikacı Josef Stalin idi.

Weiner’e göre Rusya o zamanlar siyasi savaş konusunda çoktan 400 yıllık deneyime sahipti ve Amerikalılar bu konuda fazlasıyla acemiydi. Batı savunma ittifakı içindeki güç politikası terimi, yani muhafazakârlık, Rusya konusunda uzman olan George F. Kennan’a kadar uzanan ABD dış politikasında anahtar bir kavram haline geliyordu. Kennan, ABD’nin samimi yardımı sayesinde, Sovyetler Birliği’nin kendi kendine başarısız olması gereken iç çelişkilerini körüklemek istemişti. Bununla birlikte, kamuoyunca sınırlama, Rusları aktif olarak geri itmek olarak yorumlandı.

1947 senesinde CIA kuruldu. Weiner, CIA çalışanlarının kendilerini bir nevi ‘Amerikan Tapınak Şövalyeleri’ olarak gördüğünü ve bu nedenle koordinatların nihai kötülüğe karşı ‘kutsal bir savaş’ için ayarlandığını yazıyor. Ancak Demir Perde’nin yıkılmasından sonra Sovyet İmparatorluğu çöküşe uğramıştı. Büyük güçler arasındaki siyasi savaş sona ermiş, tarihin sonu gelmiş gibi görünse de, liberal kapitalist demokrasi kısa süre içerisinde küresel olarak zafere ulaşacaktı. En azından onlar böyle düşünüyorlardı…

Düzenbaz ve olağanüstü Rusya komisyonu

Almanya o dönem hâlâ birlik çılgınlığı içindeyken, Avrupa devletleri yeniden birleşecek bir Almanya’nın, ekonomik ve askeri bir süper güç olarak karşılarına çıkacağını anlamıştı.

Weiner, birleşik Almanya için NATO üyeliğinin devam etmesini ‘Soğuk Savaşın Büyük Ödülleri’ olarak tanımlıyordu. Almanya, Rus birliklerinin geri çekilmesi için gerekli olan on milyar dolarlık finansal bedeli karşılayarak, Gorbaçov’un onayını böylece satın almış oldu. Gorbaçov, NATO’nun Rusya sınırı yönünde ‘gümrüksüz’ hareket etmeyeceğine dair sözler talep ediyor, Amerikalılar ise kısa süre içerisinde bu söze karşı herhangi bir hamlede bulunmayı düşünmüyordu. Bu şekilde Gorbaçov ve halefi Boris Yeltsin masadan çıkarılmış oluyordu. Weiner özellikle Bill Clinton’ı bu konuda bir hokkabaz ve düzenbaz olarak görüyordu.

Soğuk Savaşı’n sona ermesi

Gorbaçov’un, Soğuk Savaş mantığından vazgeçmesi ve bunun sonucunda itibarını kaybetmiş olması, tarihin elbette ki üzücü ironisinin bir parçasıydı. Ve sadece bununla da kalmamıştı. Küresel rakiplerini kaybettikten sonra, Amerikalılar ideolojik boşluklarını bir nevi kovboy tarzı geniş kapsamlı bir zafer duygusuyla doldurmuştu. NATO’nun doğuya doğru genişlemesinin, psikolojik olarak Sovyetler Birliği’nin yenilgisinin utancını arttıracağı ve çıldıran Rus ayısının buna karşı yeni bir saldırı başlatacağı konusunda, ABD Dışişleri Bakanlığı’ndaki uzmanlar en başından bu yana uyarılarda bulunuyordu.

Uyarılarda bulunanlar arasında George F. Kennan da vardı. Soğuk Savaş’ın sona ermesinin aynı zamanda NATO’nun stratejik olarak yeniden yönlendirilmesi veya sona ermesi anlamına da geldiği gerçeği göz ardı ediliyordu. ABD’nin Batı savunma ittifakı stratejisi içindeki güç politikasının bir ürünü olan NATO, ‘tarafsız’ bir kurum değil, Soğuk Savaş’ın bir ürünüydü. Ve Rusya da bu duruma Soğuk Savaş ile karşılık veriyordu.

Putin’in sahneye çıkışı…

Weiner, Putin’i sözleşmeli cinayetler de dâhil olmak üzere gücünü her ne pahasına olursa olsun sürdürmek isteyen, baştan sona tam bir Rus olmasıyla Stalin’in gerçek halefi olarak görüyordu. Hiç kuşkusuz ki, Putin 2001 yılında Almanya Federal Meclisi’nde Almanca olarak yaptığı konuşmasında hiçbir şekilde çılgın bir iktidar politikacısı olarak karşımıza çıkmamıştı. Weiner bu konuda ayrıntı vermese de, ilginç bir şekilde Putin konuşmasında, duvarın yıkılmasına katkıda bulunan Rus vatandaşlarının eylemlerinin Avrupa hümanizmini genişlettiğini vurguluyordu. Bu vesileyle de, artık sadece ‘Batı’ ile özdeşleştirilmemesi gereken Avrupa değer sistemine katılım iddiasında bulunuyordu.

Onun yapmış olduğu bu konuşma, tebeşir yiyen bir ayı tarafından yapılan bir dayanışma veya propaganda başarısı olarak görülebilirdi. Bununla birlikte Putin, Weiner’ın gözünden kaçırdığı ya da açıkça dile getirmediği bir durumu da telaffuz ediyordu: Demokrasi ve liberalizmin değerlerinden bağımsız olarak kapitalizm küresel olarak zafer kazandıysa (bkz. Çin), o zaman kendi değer sisteminizde kim dost, kim düşman ve kim müttefik? Rusya bunun bir ortağı mı? ABD dış politikasının bu noktada amacı ne? Eski dünya polisi bölgesel bir güç boyutuna geri dönmeli mi?

Weiner’in Avrupa ve Amerikan sivil toplumuna karşı Rus bilgi savaşını bu kadar ayrıntılı anlattığı gerçeği göz önüne alındığında, aslında Putin’in uzun süredir düşmanı içeriden yok etmeye çalışırken neden askeri yollara başvurduğunun sorgulanması da gerekiyor. (Putin, Kennan temasını içselleştirdi mi?) Putin aşırı derecede zeki ve alaycı bir Rus. Onun karşısında, onun dilinden anlayabilecek ve ona karşılık verebilecek başka bir rakip yok.

Bu yazı ilk kez 10 Şubat 2022’de yayımlanmıştır.

 

Marlene Hobrack’ın Freitag adlı internet sitesinde yayımlanan “Neustart verfehlt” (Yeniden Başlanılamadı) başlıklı yazısından öne çıkan bazı bölümler Meral Harzem tarafından çevrilmiş ve editoryal katkısıyla yayına hazırlanmıştır. Yazının orijinaline ve tamamına aşağıdaki linkten erişebilirsiniz: https://www.freitag.de/autoren/marlen-hobrack/grundlagen-neustart-verfehlt
  1. Türkçeye çevrilmiş bir kitabı bulunmakta: Küllerin Mirası (Bir CIA Tarihi), Çeviren: Selim Yeniçeri, Koridor Yayınları, 2009
  2. Söz konusu kitap Almanya’da Macht und Wahn (Güç ve Delilik) adıyla 2021’de, Amerika’da ise 2020’de yayımlandı.

Fikir Turu
Fikir Turuhttps://fikirturu.com/
Fikir Turu, yalnızca Türkiye’deki düşünce hayatını değil, dünyanın da ne düşündüğünü, tartıştığını okurlarına aktarmaya çalışıyor. Bu amaçla, İngilizce, Arapça, Rusça, Almanca ve Çince yazılmış önemli makalelerin belli başlı bölümlerini çevirerek, editoryal katkılarla okuruna sunmaya çalışıyor. Her makalenin orijinal metnine ve değerli çevirmen arkadaşlarımızın bilgilerine makalenin alt kısmındaki notlardan ulaşabilirsiniz.

YORUMLAR

Subscribe
Bildir
guest

0 Yorum
Eskiler
En Yeniler Beğenilenler
Inline Feedbacks
View all comments

Son Eklenenler

0
Would love your thoughts, please comment.x