Avrupa Lübnan’da neler yapabilir?

Lübnan’da binlerce Avrupa vatandaşı var. Lübnan'da devletin daha fazla çökmesi, bir milyon kadar mülteciyi sadece birkaç saatlik yüzme mesafesindeki Kıbrıs'a ulaşmayı denemeye itebilir. Özellikle üç Avrupa ülkesinin bu konuda yapabilecekleri var.

Lübnan’da devam eden krizin karşısında Avrupa kendisini kritik bir yol ayrımında buluyor. Ülkedeki istikrarsızlık sadece bölge için değil aynı zamanda küresel güvenlik ve Avrupa’nın çıkarları için de önemli zorluklar teşkil ediyor.

Strategic Europe Baş Editörü Rym Momtaz, düşünce kuruluşu olan Carnegie Vakfı için kaleme aldığı yazısında, Avrupa’nın finansal, diplomatik ve askerî gücünün Lübnan’daki gerilimin kademeli olarak azaltılması için gereken koşulların yaratılmasında kullanılabileceğini ve bunun aynı zamanda Avrupa’nın bulunduğu kıta dışında ABD’den bağımsız hareket edebildiğini kanıtlaması için bir fırsat teşkil ettiğini öne sürüyor.

Yazının öne çıkan bazı kısımlarını paylaşıyoruz:

“Lübnan’daki krizler genellikle küresel kader anları haline gelir ve bugün de yine böyle bir andayız.

Bu küçük iflas etmiş devlet, yerel, bölgesel ve küresel aktörlerin kendi güçlerinin gerçek sınırıyla sık sık yüzleştikleri, diplomatik meydan okumaların sert gerçekler karşısında darmadağın olduğu yerdir.

AB’nin jeopolitik gücüne ve krizdeki bir Lübnan’ın Avrupa üzerindeki çok yönlü potansiyel olumsuz etkilerine ilişkin defalarca dile getirilen görüşlere rağmen, kıtada çoğunlukla büyük bir sessizlik ve atalet hakim.

Lübnan’da yakında masraflı ve tehlikeli bir tahliyeye ihtiyaç duyabilecek yüz binlerce Avrupa vatandaşı bulunuyor. İsrail’in devam eden saldırganlığının yarattığı en büyük risklerden biri olan Lübnan’da devletin daha fazla çökmesi, bir milyon kadar mülteciyi sadece birkaç saatlik yüzme mesafesindeki Kıbrıs’a ulaşmayı denemeye itebilir. Bu potansiyel göç krizinin ve bunun Avrupa siyaseti üzerindeki yansımalarının ötesinde, Suriye ve Irak’ı istikrarsızlaştıran bir domino etkisi ve Avrupa’da terör saldırılarının yeniden canlanması ihtimali de söz konusu.

Avrupa’nın mali, diplomatik ve askerî gücü var

Ancak dünyadaki diğer pek çok krizin aksine, Avrupalılar burada kullanabilecekleri mali, diplomatik ve askeri güç üçlüsüne sahipler. Ayrıca bu meselede AB ve üye devletlerinin atabileceği adımlar, AB ülkeleri arasında İsrail konusunda yaşanan derin bölünmeler nedeniyle daha az engelleniyor.

Güney Lübnan 1978’den bu yana dördüncü kez olası bir İsrail istilası ve işgaliyle karşı karşıya kalırken, gerilimin azaltılması, özellikle de küresel güçler arasındaki konumlarını korumak istiyorlarsa, Avrupalıların ve AB’nin elinin altında bulunan eylem ve tedbirleri gerektiriyor.

Ancak etkili olabilmeleri için, sürekli olarak zorlandıkları bir şeyi yapmaları gerekiyor: kolektif ağırlıklarını kullanan ve diplomasiyi, insani yardımı ve Avrupalıların kaçınmakla ünlü olduğu bir alanı, Lübnan’daki askerî varlıklarını kullanma riskini almayı, içeren çok yönlü bir yaklaşım üzerinde birlikte çalışmayı.

Kısacası, diplomasi ve BM Lübnan Geçici Görev Gücü’ndeki askerî ağırlıklarını kullanarak, en azından Lübnan tarafında, gerilimin kademeli olarak azaltılması için gerekli koşulların oluşturulmasına önemli ve gerekli bir katkıda bulunabilirler.

Lübnan’daki geçici hükümet ateşkesi kabul etmeye hazır olduğunu defalarca dile getirmiş olsa da ateşkesi tek taraflı olarak ilan etmek gibi ek bir adım atmak için diplomatik ve askeri desteğe ihtiyaç duyacaktır. Bu da BM Lübnan Geçici Görev Gücü ve Lübnan Silahlı Kuvvetleri güçlendirilmeden, devletin kendi tarafında ateşkesi uygulamasını sağlamadan gerçekleşemez.

Her ne kadar Hizbullah’ın doğası ve İran’la olan ilişkisinin yanı sıra Lübnan devletinin zayıflığı nedeniyle her adım önemli zorluklarla dolu olsa da, en zor kısım İsrail’den herhangi bir duraklama ya da çatışmaların durdurulması ve bu yönde etkili bir ABD baskısı elde etmek olmaya devam edecektir.

Yine de İsrail ve Amerika Birleşik Devletleri ile yapılacak bir güvenlik tartışması var.

Hizbullah’ın 7 Ekim’de İsrail’e yönelik terör saldırısının ardından Hamas’a destek amacıyla Ekim ayında ilk roket saldırılarını başlatmasından bu yana İsrail’in Lübnan’daki bombardıman harekâtı İran destekli milislerin liderlerini imha etti ve örgüte diz çöktürdü. Harekât, otuz iki yıl boyunca örgüte liderlik eden Hasan Nasrallah da dâhil olmak üzere, yerlerine yenilerinin getirilmesi son derece zor olan bazı kilit komutanların öldürülmesinde son derece başarılı oldu. Ayrıca örgütün silah depolarının ve fırlatma rampalarının büyük bir kısmını imha etmeyi başardı. Silahlı grup hâlâ askerî kabiliyetlerini koruyor olsa da İsrail’in Güney Lübnan’ı işgal etmesi, Hizbullah’ı yenilgiye uğratıp Kuzey İsrail’de yaşayanlara güvenlik sağlamaktan ziyade, Hizbullah’ın yeniden toparlanıp başarı elde etmesi için bir fırsat olacaktır.

Lübnan Silahlı Kuvvetleri aracılığıyla ve BM Lübnan Geçici Görev Gücü’nün daha güçlü bir rol üstlenmesiyle Lübnan devletinin güçlendirilmesi, güvenlik için daha sürdürülebilir bir yol teşkil ediyor.

Fransa, İngiltere ve İtalya’nın oynayabileceği kartlar

Diplomatik açıdan üç Avrupa ülkesinin oynayacağı kartlar var. Fransa ve İngiltere’nin Lübnan’da ve ABD ile Lübnan konusunda koordinasyonda tarihi bir yeri var. BM Lübnan Geçici Görev Gücü’nün lider ülkesi ve G7’nin şu anki başkanı olan İtalya’nın da diplomatik kozları var.

Askerî açıdan Avrupalılar halihazırda gerekli imkanlara sahipler. BM Lübnan Geçici Görev Gücü’nü oluşturan 10 bin 058 barış gücü personelinin üçte biri olan 3 bin 600’den fazlasını, İtalya, İspanya ve Fransa’nın başı çektiği 14 AB ülkesi sağlıyor. Bu da Avrupalılara sahada, savaşın ön cephesinde Ukrayna’da olduğundan daha fazla askeri varlık sağlıyor.

BM Lübnan Geçici Görev Gücü’nün hareket alanının ve elindeki araçların artırılması, BM Güvenlik Konseyi’nden yeni bir yetki alınmasını gerektirmeyecek ve ABD’nin veto riskini ortadan kaldıracaktır. Buradaki amaç, Hizbullah ve İsrail’in ihlallerini kayıt altına almakla yetinen bu göstermelik uluslararası gücü, 1701 sayılı BMGK kararının en azından bir kısmını fiilen uygulayabilecek bir güce dönüştürmek olacaktır. Bu sadece mali maliyetleri değil aynı zamanda askerî ve siyasi riskleri de beraberinde getirecektir.

Mali açıdan mekanizmalar ve bütçeler zaten mevcut. AB Komisyonu Başkanı Ursula von der Leyen ve Kıbrıs Cumhurbaşkanı Nikos Christodoulides’in mayıs ayında açıkladıkları 1 milyar avroluk yardım paketini, göçten korunmak için batık bir devlete ödeme yapmak için kullanmak yerine, BM Lübnan Geçici Görev Gücü’nü, Lübnan Silahlı Kuvvetlerini desteklemek ve devam eden İsrail saldırganlığının yarattığı büyük insani ihtiyaçlar için kullanmaları akıllıca olacaktır. Avrupa Barış Kredisi Lübnan Ordusu’nun kabiliyetlerini daha da arttırmak için kullanılabilir.

ABD Başkanı Joe Biden, İsrail’in 1982’de Lübnan’ı işgali sırasında BM’de İsrail’i korumak için Amerika’nın vetosunu kullanmaktan kaçınmakla kalmayıp F-16 savaş uçaklarının teslimatını askıya alan ve askerlerini Lübnan’ın başkenti Beyrut’tan çekmeye zorlamak için İsrail’e yapılan yardım ve askeri desteği kısıtlayan Ronald Reagan gibi biri değil.

ABD’nin çatışma konusundaki tutumu ve ideoloji ile iç siyasi kaygıların bir araya gelmesi, Avrupa’nın çıkarlarını ve istikrarını giderek daha fazla tehlikeye atıyor. Bu durum, bu çatışmanın çok ötesindeki alanlar da dahil olmak üzere yeni transatlantik dinamiğin bir parçası olacak gibi görünüyor. Lübnan için bir strateji belirlemek, Avrupalıların önümüzdeki dönem için yeni bir diplomatik yaklaşım geliştirmelerine de yardımcı olabilir.”

Bu yazı ilk kez 11 Ekim 2024’te yayımlanmıştır.

Rym Momtaz’ın Carnegie Endownment web sitesinde yayınlanan “Now Is Europe’s Time to Act on Lebanon” başlıklı yazısından öne çıkan bazı bölümler Caner Köseler tarafından çevrilmiş ve editoryal katkısıyla yayına hazırlanmıştır. Yazının orijinaline aşağıdaki linkten erişebilirsiniz: https://carnegieendowment.org/europe/strategic-europe/2024/10/now-is-europes-time-to-act-on-lebanon?lang=en&center=europe

Fikir Turu
Fikir Turuhttps://fikirturu.com/
Fikir Turu, yalnızca Türkiye’deki düşünce hayatını değil, dünyanın da ne düşündüğünü, tartıştığını okurlarına aktarmaya çalışıyor. Bu amaçla, İngilizce, Arapça, Rusça, Almanca ve Çince yazılmış önemli makalelerin belli başlı bölümlerini çevirerek, editoryal katkılarla okuruna sunmaya çalışıyor. Her makalenin orijinal metnine ve değerli çevirmen arkadaşlarımızın bilgilerine makalenin alt kısmındaki notlardan ulaşabilirsiniz.

YORUMLAR

Subscribe
Bildir
guest

0 Yorum
Eskiler
En Yeniler Beğenilenler
Inline Feedbacks
View all comments

Son Eklenenler

Avrupa Lübnan’da neler yapabilir?

Lübnan’da binlerce Avrupa vatandaşı var. Lübnan'da devletin daha fazla çökmesi, bir milyon kadar mülteciyi sadece birkaç saatlik yüzme mesafesindeki Kıbrıs'a ulaşmayı denemeye itebilir. Özellikle üç Avrupa ülkesinin bu konuda yapabilecekleri var.

Lübnan’da devam eden krizin karşısında Avrupa kendisini kritik bir yol ayrımında buluyor. Ülkedeki istikrarsızlık sadece bölge için değil aynı zamanda küresel güvenlik ve Avrupa’nın çıkarları için de önemli zorluklar teşkil ediyor.

Strategic Europe Baş Editörü Rym Momtaz, düşünce kuruluşu olan Carnegie Vakfı için kaleme aldığı yazısında, Avrupa’nın finansal, diplomatik ve askerî gücünün Lübnan’daki gerilimin kademeli olarak azaltılması için gereken koşulların yaratılmasında kullanılabileceğini ve bunun aynı zamanda Avrupa’nın bulunduğu kıta dışında ABD’den bağımsız hareket edebildiğini kanıtlaması için bir fırsat teşkil ettiğini öne sürüyor.

Yazının öne çıkan bazı kısımlarını paylaşıyoruz:

“Lübnan’daki krizler genellikle küresel kader anları haline gelir ve bugün de yine böyle bir andayız.

Bu küçük iflas etmiş devlet, yerel, bölgesel ve küresel aktörlerin kendi güçlerinin gerçek sınırıyla sık sık yüzleştikleri, diplomatik meydan okumaların sert gerçekler karşısında darmadağın olduğu yerdir.

AB’nin jeopolitik gücüne ve krizdeki bir Lübnan’ın Avrupa üzerindeki çok yönlü potansiyel olumsuz etkilerine ilişkin defalarca dile getirilen görüşlere rağmen, kıtada çoğunlukla büyük bir sessizlik ve atalet hakim.

Lübnan’da yakında masraflı ve tehlikeli bir tahliyeye ihtiyaç duyabilecek yüz binlerce Avrupa vatandaşı bulunuyor. İsrail’in devam eden saldırganlığının yarattığı en büyük risklerden biri olan Lübnan’da devletin daha fazla çökmesi, bir milyon kadar mülteciyi sadece birkaç saatlik yüzme mesafesindeki Kıbrıs’a ulaşmayı denemeye itebilir. Bu potansiyel göç krizinin ve bunun Avrupa siyaseti üzerindeki yansımalarının ötesinde, Suriye ve Irak’ı istikrarsızlaştıran bir domino etkisi ve Avrupa’da terör saldırılarının yeniden canlanması ihtimali de söz konusu.

Avrupa’nın mali, diplomatik ve askerî gücü var

Ancak dünyadaki diğer pek çok krizin aksine, Avrupalılar burada kullanabilecekleri mali, diplomatik ve askeri güç üçlüsüne sahipler. Ayrıca bu meselede AB ve üye devletlerinin atabileceği adımlar, AB ülkeleri arasında İsrail konusunda yaşanan derin bölünmeler nedeniyle daha az engelleniyor.

Güney Lübnan 1978’den bu yana dördüncü kez olası bir İsrail istilası ve işgaliyle karşı karşıya kalırken, gerilimin azaltılması, özellikle de küresel güçler arasındaki konumlarını korumak istiyorlarsa, Avrupalıların ve AB’nin elinin altında bulunan eylem ve tedbirleri gerektiriyor.

Ancak etkili olabilmeleri için, sürekli olarak zorlandıkları bir şeyi yapmaları gerekiyor: kolektif ağırlıklarını kullanan ve diplomasiyi, insani yardımı ve Avrupalıların kaçınmakla ünlü olduğu bir alanı, Lübnan’daki askerî varlıklarını kullanma riskini almayı, içeren çok yönlü bir yaklaşım üzerinde birlikte çalışmayı.

Kısacası, diplomasi ve BM Lübnan Geçici Görev Gücü’ndeki askerî ağırlıklarını kullanarak, en azından Lübnan tarafında, gerilimin kademeli olarak azaltılması için gerekli koşulların oluşturulmasına önemli ve gerekli bir katkıda bulunabilirler.

Lübnan’daki geçici hükümet ateşkesi kabul etmeye hazır olduğunu defalarca dile getirmiş olsa da ateşkesi tek taraflı olarak ilan etmek gibi ek bir adım atmak için diplomatik ve askeri desteğe ihtiyaç duyacaktır. Bu da BM Lübnan Geçici Görev Gücü ve Lübnan Silahlı Kuvvetleri güçlendirilmeden, devletin kendi tarafında ateşkesi uygulamasını sağlamadan gerçekleşemez.

Her ne kadar Hizbullah’ın doğası ve İran’la olan ilişkisinin yanı sıra Lübnan devletinin zayıflığı nedeniyle her adım önemli zorluklarla dolu olsa da, en zor kısım İsrail’den herhangi bir duraklama ya da çatışmaların durdurulması ve bu yönde etkili bir ABD baskısı elde etmek olmaya devam edecektir.

Yine de İsrail ve Amerika Birleşik Devletleri ile yapılacak bir güvenlik tartışması var.

Hizbullah’ın 7 Ekim’de İsrail’e yönelik terör saldırısının ardından Hamas’a destek amacıyla Ekim ayında ilk roket saldırılarını başlatmasından bu yana İsrail’in Lübnan’daki bombardıman harekâtı İran destekli milislerin liderlerini imha etti ve örgüte diz çöktürdü. Harekât, otuz iki yıl boyunca örgüte liderlik eden Hasan Nasrallah da dâhil olmak üzere, yerlerine yenilerinin getirilmesi son derece zor olan bazı kilit komutanların öldürülmesinde son derece başarılı oldu. Ayrıca örgütün silah depolarının ve fırlatma rampalarının büyük bir kısmını imha etmeyi başardı. Silahlı grup hâlâ askerî kabiliyetlerini koruyor olsa da İsrail’in Güney Lübnan’ı işgal etmesi, Hizbullah’ı yenilgiye uğratıp Kuzey İsrail’de yaşayanlara güvenlik sağlamaktan ziyade, Hizbullah’ın yeniden toparlanıp başarı elde etmesi için bir fırsat olacaktır.

Lübnan Silahlı Kuvvetleri aracılığıyla ve BM Lübnan Geçici Görev Gücü’nün daha güçlü bir rol üstlenmesiyle Lübnan devletinin güçlendirilmesi, güvenlik için daha sürdürülebilir bir yol teşkil ediyor.

Fransa, İngiltere ve İtalya’nın oynayabileceği kartlar

Diplomatik açıdan üç Avrupa ülkesinin oynayacağı kartlar var. Fransa ve İngiltere’nin Lübnan’da ve ABD ile Lübnan konusunda koordinasyonda tarihi bir yeri var. BM Lübnan Geçici Görev Gücü’nün lider ülkesi ve G7’nin şu anki başkanı olan İtalya’nın da diplomatik kozları var.

Askerî açıdan Avrupalılar halihazırda gerekli imkanlara sahipler. BM Lübnan Geçici Görev Gücü’nü oluşturan 10 bin 058 barış gücü personelinin üçte biri olan 3 bin 600’den fazlasını, İtalya, İspanya ve Fransa’nın başı çektiği 14 AB ülkesi sağlıyor. Bu da Avrupalılara sahada, savaşın ön cephesinde Ukrayna’da olduğundan daha fazla askeri varlık sağlıyor.

BM Lübnan Geçici Görev Gücü’nün hareket alanının ve elindeki araçların artırılması, BM Güvenlik Konseyi’nden yeni bir yetki alınmasını gerektirmeyecek ve ABD’nin veto riskini ortadan kaldıracaktır. Buradaki amaç, Hizbullah ve İsrail’in ihlallerini kayıt altına almakla yetinen bu göstermelik uluslararası gücü, 1701 sayılı BMGK kararının en azından bir kısmını fiilen uygulayabilecek bir güce dönüştürmek olacaktır. Bu sadece mali maliyetleri değil aynı zamanda askerî ve siyasi riskleri de beraberinde getirecektir.

Mali açıdan mekanizmalar ve bütçeler zaten mevcut. AB Komisyonu Başkanı Ursula von der Leyen ve Kıbrıs Cumhurbaşkanı Nikos Christodoulides’in mayıs ayında açıkladıkları 1 milyar avroluk yardım paketini, göçten korunmak için batık bir devlete ödeme yapmak için kullanmak yerine, BM Lübnan Geçici Görev Gücü’nü, Lübnan Silahlı Kuvvetlerini desteklemek ve devam eden İsrail saldırganlığının yarattığı büyük insani ihtiyaçlar için kullanmaları akıllıca olacaktır. Avrupa Barış Kredisi Lübnan Ordusu’nun kabiliyetlerini daha da arttırmak için kullanılabilir.

ABD Başkanı Joe Biden, İsrail’in 1982’de Lübnan’ı işgali sırasında BM’de İsrail’i korumak için Amerika’nın vetosunu kullanmaktan kaçınmakla kalmayıp F-16 savaş uçaklarının teslimatını askıya alan ve askerlerini Lübnan’ın başkenti Beyrut’tan çekmeye zorlamak için İsrail’e yapılan yardım ve askeri desteği kısıtlayan Ronald Reagan gibi biri değil.

ABD’nin çatışma konusundaki tutumu ve ideoloji ile iç siyasi kaygıların bir araya gelmesi, Avrupa’nın çıkarlarını ve istikrarını giderek daha fazla tehlikeye atıyor. Bu durum, bu çatışmanın çok ötesindeki alanlar da dahil olmak üzere yeni transatlantik dinamiğin bir parçası olacak gibi görünüyor. Lübnan için bir strateji belirlemek, Avrupalıların önümüzdeki dönem için yeni bir diplomatik yaklaşım geliştirmelerine de yardımcı olabilir.”

Bu yazı ilk kez 11 Ekim 2024’te yayımlanmıştır.

Rym Momtaz’ın Carnegie Endownment web sitesinde yayınlanan “Now Is Europe’s Time to Act on Lebanon” başlıklı yazısından öne çıkan bazı bölümler Caner Köseler tarafından çevrilmiş ve editoryal katkısıyla yayına hazırlanmıştır. Yazının orijinaline aşağıdaki linkten erişebilirsiniz: https://carnegieendowment.org/europe/strategic-europe/2024/10/now-is-europes-time-to-act-on-lebanon?lang=en&center=europe

Fikir Turu
Fikir Turuhttps://fikirturu.com/
Fikir Turu, yalnızca Türkiye’deki düşünce hayatını değil, dünyanın da ne düşündüğünü, tartıştığını okurlarına aktarmaya çalışıyor. Bu amaçla, İngilizce, Arapça, Rusça, Almanca ve Çince yazılmış önemli makalelerin belli başlı bölümlerini çevirerek, editoryal katkılarla okuruna sunmaya çalışıyor. Her makalenin orijinal metnine ve değerli çevirmen arkadaşlarımızın bilgilerine makalenin alt kısmındaki notlardan ulaşabilirsiniz.

YORUMLAR

Subscribe
Bildir
guest

0 Yorum
Eskiler
En Yeniler Beğenilenler
Inline Feedbacks
View all comments

Son Eklenenler

0
Would love your thoughts, please comment.x