Boykot nedir? İşe yarar boykot nasıl yapılır?

İsrail’in Gazze’ye yönelik saldırıları nedeniyle yeniden gündeme gelen boykot amacına ulaşabilir mi? Boykot kelimesinin ardındaki hikâye ne? Osmanlı halkı kimlere karşı nasıl boykot yapmıştı? Başarılı bir boykot nasıl yapılır? Prof. Dr. Elif Nuroğlu yazdı.

Filistin topraklarında yaklaşık 75 yıldır devam eden işgal ve bölgede Birleşmiş Milletler (BM) kararı ile kurulan İsrail devletinin Filistinlilere yaptığı zulüm dünyanın pek çok yerinde halklar seviyesinde ret ediliyor.

İsrail’i zalim ve yaptıklarını hukuka aykırı gören dünya vatandaşları, karar mercilerine sosyal medya, medya ve gösteriler aracılığı ile tepkilerini gösteriyor.

Siyasal tüketiciler, tepkilerini göstermek için en azından sürdürülebilir ve işe yarar boykotlar yaparak ekonomik yaptırım uygulamaya çalışıyor.

Boykot 7 Ekim 2023 tarihinden itibaren Gazze’de yoğunlaşan İsrail saldırılarının akabinde Türkiye’de de alevlenen bir akım. Özellikle sosyal medyada İsrail’i destekleyen şirketlerin isimleri dolaşıyor ve bu ürünlerin yerli alternatiflerini de belirten afişler elden ele dolaşıyor.

Siyasal tüketicilik nedir?

Günümüzün gelişmiş iletişim araçları sayesinde dünyanın her yerinde gerçekleşen olayları tüketiciler anında haber alabiliyor.

İnsanların ellerindeki akıllı telefonlar sayesinde medya eskiden olduğu gibi sadece istediği haberleri vererek kitleleri manipüle edemiyor. Bilgiye çok hızlı erişebilen insanlar vatandaş olarak istek ve taleplerini bir yandan normal siyasi yollarla, diğer yandan da tüketici gömleğini giyerek ekonomik bir aktör olarak iletiyor.

Kanadalı bilim insanları Stolle ve Micheletti’nin Siyasal Tüketicilik isimli kitabı tüketicilerin piyasaya bu amaçla katılımını ‘bireyselleştirilmiş sorumluluk alma’nın bir örneği olarak tanımlıyor, siyasal tüketiciliğin şirketler üzerinde nasıl baskı kurduğunu ve tüketicilerin küresel ilişkilerde nasıl bir güç olarak ortaya çıktığını inceliyor.[efn_note]Stolle, D., & Micheletti, M. (2013). Political Consumerism: Global Responsibility in Action. Cambridge: Cambridge University Press.[/efn_note]

2022 yılında Türkiye’de yapılan bir çalışma, boykotu ‘tüketicilerin, tüketim protestoları ile toplumsal olaylara duyarlılıklarını gösterdikleri demokratik eylemler’ olarak tanımlıyor.

Türkiye’de yapılan bu araştırma milliyetçilik, dindarlık, eğitim seviyesi ve tam zamanlı bir işte çalışma değişkenleri ile boykot sıklığı arasındaki ilişkiyi inceliyor.

Araştırmanın nicel analizleri Türkiye’de dindarlık seviyesinin milliyetçilik seviyesi ve diğer değişkenlere göre boykota katılmada daha etkili olduğunu gösteriyor.[efn_note]https://dergipark.org.tr/tr/download/article-file/2626101[/efn_note]

Türkiye’nin yakın tarihindeki boykotlar

Türkiye’nin yakın tarihinde İtalyan, Fransız ve ABD mallarına yapılan boykotlarla birlikte en sık karşılaşılan boykotlar İsrail’i destekleyen şirketlere karşı yapılanlar.

Türkiye’de yakın zamanda büyük bir toplumsal katılımla yapılan boykot 1998 yılında Abdullah Öcalan’ın teslim edilmemesi üzerine İtalya’ya karşı yapılmıştı. “Önce vatan sonra ticaret” çağrısı ile devlet yetkilileri, medya, üniversiteler ve sivil toplum kuruluşları ile vatandaşlar İtalyan mallarına boykot uygulamıştı.

Türkiye’de boykot motivasyonları incelendiğinde devlet ve hükümetleri cezalandırma, bir şeyleri değiştirebilme inancı, öfkeyi ifade edebilme, düşmanlığı gösterme ve ülkelerin uygulamalarını değiştirebilme arzusu önde geliyor.[efn_note]https://dergipark.org.tr/tr/download/article-file/2626101[/efn_note]

Tarihin seyrini değiştiren boykotlar

Boykot insanlık tarihi kadar eski bir kavram.

Henüz boykot kelimesi kullanılmadan önce de boykot vardı.

Tarih boyunca ülkeler ve kişiler yaşanılan bir olaya veya tutuma tepki olarak ticareti kullanmışlar, zaman zaman alışverişi kesmişlerdir. Azınlıkların toplumdaki yeri, kadın ve işçi hakları, eşit ücret politikası gibi pek çok konuda günümüzdeki standartlara aslında grev veya boykot gibi eylemler sonucunda ulaşıldı.

Boykot kelimesinin kullanılmaya başlanmasıysa epey yeni.

19. yüzyılda İrlanda’da bir kontluğun arazilerinden sorumlu olan İngiliz Yüzbaşı Charles Cunningham Boycott (1832-97) kiraları halkın istediği şekilde düşürmeyi kabul etmez. Bunun üzerine yaşadığı bölgedeki herkes onun üzerinde toplumsal bir baskı kurar, onunla konuşmayı ve her türlü alışverişi keser. Kendisine hiçbir şey satılmaz, postaları iletilmez ve hatta onu gören yolunu değiştirir. Kiracıların sonunda istediğini elde ettiği bu harekete daha sonraları boykot edilen kişinin soyadı olan ‘Boycott’ adı verilir ve tüm dünyada bu şekilde kullanılır.[efn_note]https://www.genconculer.com/yazilar/boykotun-tarihi-seyri[/efn_note]

Amerika Birleşik Devletleri’nde 1955 yılına kadar siyahlar ve beyazlar otobüslerde ayrı yerlere oturuyor ve eğer otobüs dolu ise siyahilerin beyazlara yer vermesi gerekiyordu.

Rosa Parks isimli bir siyahi kadın çok yorgun olarak işten döndüğü bir gün otobüste yerini beyaz bir adama vermeyi reddetti ve sonrasında hapse atıldı.

Rosa Parks’ın başlattığı eylem ve akabinde ülke genelinde yaşanan protestolar sonucu ABD’deki ırkçı yasalar değiştirildi.

Osmanlı’da boykotlar

Osmanlı’nın son dönemlerinde Avusturya Bosna-Hersek’i topraklarına katınca Osmanlı bu olaya siyasi bir tepki verecek güçte değildi, ancak iktisadi bir tepki gösterdi: Avusturya’dan ithal edilen mallara ve feslere halk nezdinde boykot uygulandı. Halk Avusturya feslerini satın almadı, almış olduklarını da parçaladı. Basın bu boykotlara destek verdi, zaman zaman hararetlendirici yayınlar yaptı. Bu boykotlar özellikle liman şehirlerinde daha yaygındı, limana gelen Avusturya gemileri mallarını boşaltılmadı ve şirketler büyük zararlara uğradı. Sonunda Avusturya Osmanlı ile masaya oturdu ve Osmanlı’ya tazminat ödedi.

Diğer yandan, Osmanlı’da yaşanan boykotlar ülkede yerli ve milli sanayinin kurulması, milli ekonomi gibi kavramları gündeme getirdi. Bazı gazete yazılarında yerli müteşebbislerin uykuyu bırakıp harekete geçmesi ve bu fırsatı kullanması önerildi.[efn_note]https://www.haberturk.com/murat-bardakci-1908-deki-avusturya-boykotunun-oykusunu-yazdi-2009185; https://dergipark.org.tr/tr/download/article-file/1673345[/efn_note]

Bu boykot esnasında Harb-i İktisadi Cemiyeti adını taşıyan sendikalar ortaya çıktı. Bu sendikalar boykota uymayanları deşifre ederek toplumsal bir baskı oluşturdu. Başlangıçta Avusturya tarafından dikkate alınmayan bu boykot hareketini sendikalar daha düzenli bir eylem haline getirdi. Avusturya mallarına yapılan boykot Hindistan, İran, Arabistan ve Mısır’a kadar yayıldı. Avusturya’nın politikasından rahatsız olan İngiltere, İtalya, Sırbistan gibi Avrupa ülkeleri de boykota katılınca Avusturya ciddi bir maddi zarara uğradı.[efn_note]https://gcris.ege.edu.tr/handle/11454/87326[/efn_note]

Yunanistan’ın Girit Adası üzerindeki emelleri ve Osmanlı tebaası olan Rumları kendi siyasal amaçları için kullanması sonucunda da Yunanistan’a karşı boykot yapıldı. Bu boykot zaman zaman azalan gerginlikle yavaşladı, daha sonra yeniden başladı. Trablusgarp Savaşı sırasında da İtalyan mallarına karşı boykot uygulandı.[efn_note]https://dergipark.org.tr/en/download/article-file/235710[/efn_note]

Yahudilere karşı yapılan boykotlar

Tarih boyunca Yahudiler tüketici boykotlarının bazen başlatıcısı bazen de hedefi oldular. Nazi Almanya’sında özel olarak görevlendirilen ekipler tarafından kapı ve pencerelerine gamalı haç bayrakları asılmasının ardından birçok Yahudi mağazası kapandı. Ayrıca Naziler Yahudi dükkânlarının önüne gözcüler koydu ve yoldan geçenleri Alman dükkânlarından satın almaya teşvik etti.

Almanya’da Nazilerin Yahudilere ve Yahudi iş yerlerine yaptığı boykota tepki olarak da İngiltere ve ABD’de Alman ürünlerine karşı bir boykot başlatıldı. İngiltere, Fransa, Romanya, Yunanistan, Letonya, Yugoslavya, Mısır, Filistin, Fas ve birkaç Güney Amerika ülkesi Alman ürünlerine boykot düzenledi. İngiltere’nin boykotlara çok aktif katılımı İngiltere ile Almanya arasındaki kürk ticaretini neredeyse durdurdu.[efn_note]Friedman, Monroe (1999) Consumer boycotts: effecting change through the marketplace and the media. Routledge.[/efn_note]

Filistin için BDS hareketinin ortaya çıkışı ve başarısı

2005 yılında kurulan Boykot, Tecrit ve Yaptırım (BDS) hareketi, boykot, tecrit ve yaptırımlar aracılığıyla spor, akademik ve kültürel alanda İsrail’in tecrit edilmesi için çalışan Filistinli sivil toplum örgütlerinden oluşuyor.[efn_note]https://www.europarl.europa.eu/doceo/document/E-8-2016-005122_EN.html[/efn_note]

Bu hareket bireysel tüketicilerin İsrail menşeli veya İsrail’i destekleyen şirketlerin sattıkları ürün ve hizmetlerin boykot edilmesini ve İsrail aleyhine bir kamuoyu yaratılmasını amaçlıyor.

729 kodlu İsrail menşeli ürünlerin satın alınmaması için kampanyalar yürüten bu oluşum, İsrail’in ihraç ettiği tarım ürünlerinin Filistinlilerden zorla alınan topraklarda üretildiği bilgisini tüketicilere ulaştırıyor ve ‘o malları satın alırsanız bu zorbalığa destek olursunuz’ mesajını veriyor.

BDS hareketine göre her devlet gibi İsrail de küresel pazara bağımlı, bu nedenle bireysel tüketicilerden başlayarak, devletler ve kurumlar düzeyinde artan yaptırımlar İsrail üzerinde baskı oluşturabilir.

BDS’nin şimdiye kadar İsrail ordusuna ve yerleşim birimlerine iletişim ve gözetleme ekipmanı satan Motorola, Filistinlilerin evlerini yıkmakta buldozerleri kullanılan Caterpillar, İsrail’de tramvay hattı kuran Veolia gibi şirketler üzerinde bir kamuoyu baskısı oluşturarak bu firmaların sahadan çekilmesine neden olduğu biliniyor.

Sürdürülebilir ve planlı boykot nasıl yapılır?

Kitlelerin yaşanılan olaylar karşısında ilk anda büyük tepki vermesi ve zamanla gösterilen tepkinin ve konuya hassasiyetin azalması sık karşılaşılan bir durum.

Boykotun süresi uzadıkça devam ettirilmesi zorlaşır. Bireylerde kimi zaman mahrumiyet hissi kimi zaman standartların düşmesi durumu yaşanabilir. Boykotun etkisinin uzun soluklu ve derin olması için planlı olması, tüm olası sonuçların başlangıçta gözden geçirilmesi ve A, B ve C planlarının baştan yapılması gerekir.

Son günlerde Türkiye’de İsrail’i destekleyen firmalara karşı yapılan ve gittikçe yayılan boykotların dağınık ve plansız olmadığı, belirli ürün gruplarına odaklandığı görülüyor.

Boykota başlarken alternatif ürünlerin ve firmaların belirlenmesi ve bunun boykotu yapacak topluluklarla paylaşılması gerekiyor. Pek çok farklı firmanın plansız şekilde boykot edilmesinden ziyade belirli sektörlere ve firmalara odaklanmak da daha hızlı sonuç getirebilir.

Örneğin son günlerde Türkiye’de İsrail’e alenen destek veren temizlik ürünleri ve yeme-içme sektörü şirketlerine karşı büyük bir sosyal medya hareketi başladı.

Bu firmalardan bir tanesinin Türkiye Cumhuriyeti Devlet Demir Yolları (TCDD) bünyesinde de hizmet verdiği görüldü ve vatandaşlar TCDD’ye yoğun şekilde şikâyette bulunarak bu firmanın TCDD bünyesindeki faaliyetleri durduruldu.[efn_note]https://www.paraanaliz.com/2023/ekonomi/tcddden-starbucks-karari-g-69085/[/efn_note] Benzer şekilde aynı firmanın bazı şehir hastanelerinde de hizmet verdiği fark edildi ve tüketiciler yoğun şekilde buraya baskı kurmaya odaklandı.

Boykotlarda çok önemli olan bir diğer husus ise satın almama kararına ve davranışına ek olarak firmanın itibarsızlaştırılması.

İtibarsızlaştırma da bugünkü sosyal medya aracılığı ile hızlı şekilde yapılıyor ve salt satın almama kararına göre daha kalıcı sonuçlar yaratıyor.

Boykotlar bir yandan firmaların satışını düşürürken, diğer yandan da şirketlerin hisse senedi fiyatlarına etki ediyor. Hisse senetlerinin fiyatının düşmesi itibar kaybının öne çıkan bir sonucu.

7 Ekim sonrasında Avrupa’da ve ABD’de İsrail’i destekleyen devlet politikalarına rağmen sokaklara çıkan insanların sayısının oldukça yüksek olduğu görülüyor. İsrail karşıtı bu kamuoyu odaklı ve uzun soluklu bir şekilde sadece birkaç sektöre, örneğin yeme-içme sektörleri ve temizlik ürünlerine odaklandığı takdirde, boykot edilen şirketlerin yüksek zarar etmesi kaçınılmaz olacak.

Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Fikir Turu’nun editöryel politikasını yansıtmayabilir.

Bu yazı ilk kez 6 Kasım 2023’te yayımlanmıştır.

Elif Nuroğlu
Elif Nuroğlu
Prof. Dr. Elif Nuroğlu - 2012 yılından bu yana Türk-Alman Üniversitesi’nde görev yapıyor. Viyana Ekonomi Üniversitesi’nde İşletme lisans ve yüksek lisansı (2004), Viyana Üniversitesi’nde İktisat Doktorası (2010) yaptı. Uluslararası Saraybosna Üniversitesi’nde asistanlık ve öğretim üyeliği yaptı. Akademik çalışmaları uluslararası iktisat, yerçekimi modeli, ampirik uluslararası ticaret, ekonometrik modellemeler, Balkanlar ve Endüstri 4.0 konularında yoğunlaşıyor.

YORUMLAR

Subscribe
Bildir
guest

0 Yorum
Inline Feedbacks
View all comments

Son Eklenenler

Boykot nedir? İşe yarar boykot nasıl yapılır?

İsrail’in Gazze’ye yönelik saldırıları nedeniyle yeniden gündeme gelen boykot amacına ulaşabilir mi? Boykot kelimesinin ardındaki hikâye ne? Osmanlı halkı kimlere karşı nasıl boykot yapmıştı? Başarılı bir boykot nasıl yapılır? Prof. Dr. Elif Nuroğlu yazdı.

Filistin topraklarında yaklaşık 75 yıldır devam eden işgal ve bölgede Birleşmiş Milletler (BM) kararı ile kurulan İsrail devletinin Filistinlilere yaptığı zulüm dünyanın pek çok yerinde halklar seviyesinde ret ediliyor.

İsrail’i zalim ve yaptıklarını hukuka aykırı gören dünya vatandaşları, karar mercilerine sosyal medya, medya ve gösteriler aracılığı ile tepkilerini gösteriyor.

Siyasal tüketiciler, tepkilerini göstermek için en azından sürdürülebilir ve işe yarar boykotlar yaparak ekonomik yaptırım uygulamaya çalışıyor.

Boykot 7 Ekim 2023 tarihinden itibaren Gazze’de yoğunlaşan İsrail saldırılarının akabinde Türkiye’de de alevlenen bir akım. Özellikle sosyal medyada İsrail’i destekleyen şirketlerin isimleri dolaşıyor ve bu ürünlerin yerli alternatiflerini de belirten afişler elden ele dolaşıyor.

Siyasal tüketicilik nedir?

Günümüzün gelişmiş iletişim araçları sayesinde dünyanın her yerinde gerçekleşen olayları tüketiciler anında haber alabiliyor.

İnsanların ellerindeki akıllı telefonlar sayesinde medya eskiden olduğu gibi sadece istediği haberleri vererek kitleleri manipüle edemiyor. Bilgiye çok hızlı erişebilen insanlar vatandaş olarak istek ve taleplerini bir yandan normal siyasi yollarla, diğer yandan da tüketici gömleğini giyerek ekonomik bir aktör olarak iletiyor.

Kanadalı bilim insanları Stolle ve Micheletti’nin Siyasal Tüketicilik isimli kitabı tüketicilerin piyasaya bu amaçla katılımını ‘bireyselleştirilmiş sorumluluk alma’nın bir örneği olarak tanımlıyor, siyasal tüketiciliğin şirketler üzerinde nasıl baskı kurduğunu ve tüketicilerin küresel ilişkilerde nasıl bir güç olarak ortaya çıktığını inceliyor.[efn_note]Stolle, D., & Micheletti, M. (2013). Political Consumerism: Global Responsibility in Action. Cambridge: Cambridge University Press.[/efn_note]

2022 yılında Türkiye’de yapılan bir çalışma, boykotu ‘tüketicilerin, tüketim protestoları ile toplumsal olaylara duyarlılıklarını gösterdikleri demokratik eylemler’ olarak tanımlıyor.

Türkiye’de yapılan bu araştırma milliyetçilik, dindarlık, eğitim seviyesi ve tam zamanlı bir işte çalışma değişkenleri ile boykot sıklığı arasındaki ilişkiyi inceliyor.

Araştırmanın nicel analizleri Türkiye’de dindarlık seviyesinin milliyetçilik seviyesi ve diğer değişkenlere göre boykota katılmada daha etkili olduğunu gösteriyor.[efn_note]https://dergipark.org.tr/tr/download/article-file/2626101[/efn_note]

Türkiye’nin yakın tarihindeki boykotlar

Türkiye’nin yakın tarihinde İtalyan, Fransız ve ABD mallarına yapılan boykotlarla birlikte en sık karşılaşılan boykotlar İsrail’i destekleyen şirketlere karşı yapılanlar.

Türkiye’de yakın zamanda büyük bir toplumsal katılımla yapılan boykot 1998 yılında Abdullah Öcalan’ın teslim edilmemesi üzerine İtalya’ya karşı yapılmıştı. “Önce vatan sonra ticaret” çağrısı ile devlet yetkilileri, medya, üniversiteler ve sivil toplum kuruluşları ile vatandaşlar İtalyan mallarına boykot uygulamıştı.

Türkiye’de boykot motivasyonları incelendiğinde devlet ve hükümetleri cezalandırma, bir şeyleri değiştirebilme inancı, öfkeyi ifade edebilme, düşmanlığı gösterme ve ülkelerin uygulamalarını değiştirebilme arzusu önde geliyor.[efn_note]https://dergipark.org.tr/tr/download/article-file/2626101[/efn_note]

Tarihin seyrini değiştiren boykotlar

Boykot insanlık tarihi kadar eski bir kavram.

Henüz boykot kelimesi kullanılmadan önce de boykot vardı.

Tarih boyunca ülkeler ve kişiler yaşanılan bir olaya veya tutuma tepki olarak ticareti kullanmışlar, zaman zaman alışverişi kesmişlerdir. Azınlıkların toplumdaki yeri, kadın ve işçi hakları, eşit ücret politikası gibi pek çok konuda günümüzdeki standartlara aslında grev veya boykot gibi eylemler sonucunda ulaşıldı.

Boykot kelimesinin kullanılmaya başlanmasıysa epey yeni.

19. yüzyılda İrlanda’da bir kontluğun arazilerinden sorumlu olan İngiliz Yüzbaşı Charles Cunningham Boycott (1832-97) kiraları halkın istediği şekilde düşürmeyi kabul etmez. Bunun üzerine yaşadığı bölgedeki herkes onun üzerinde toplumsal bir baskı kurar, onunla konuşmayı ve her türlü alışverişi keser. Kendisine hiçbir şey satılmaz, postaları iletilmez ve hatta onu gören yolunu değiştirir. Kiracıların sonunda istediğini elde ettiği bu harekete daha sonraları boykot edilen kişinin soyadı olan ‘Boycott’ adı verilir ve tüm dünyada bu şekilde kullanılır.[efn_note]https://www.genconculer.com/yazilar/boykotun-tarihi-seyri[/efn_note]

Amerika Birleşik Devletleri’nde 1955 yılına kadar siyahlar ve beyazlar otobüslerde ayrı yerlere oturuyor ve eğer otobüs dolu ise siyahilerin beyazlara yer vermesi gerekiyordu.

Rosa Parks isimli bir siyahi kadın çok yorgun olarak işten döndüğü bir gün otobüste yerini beyaz bir adama vermeyi reddetti ve sonrasında hapse atıldı.

Rosa Parks’ın başlattığı eylem ve akabinde ülke genelinde yaşanan protestolar sonucu ABD’deki ırkçı yasalar değiştirildi.

Osmanlı’da boykotlar

Osmanlı’nın son dönemlerinde Avusturya Bosna-Hersek’i topraklarına katınca Osmanlı bu olaya siyasi bir tepki verecek güçte değildi, ancak iktisadi bir tepki gösterdi: Avusturya’dan ithal edilen mallara ve feslere halk nezdinde boykot uygulandı. Halk Avusturya feslerini satın almadı, almış olduklarını da parçaladı. Basın bu boykotlara destek verdi, zaman zaman hararetlendirici yayınlar yaptı. Bu boykotlar özellikle liman şehirlerinde daha yaygındı, limana gelen Avusturya gemileri mallarını boşaltılmadı ve şirketler büyük zararlara uğradı. Sonunda Avusturya Osmanlı ile masaya oturdu ve Osmanlı’ya tazminat ödedi.

Diğer yandan, Osmanlı’da yaşanan boykotlar ülkede yerli ve milli sanayinin kurulması, milli ekonomi gibi kavramları gündeme getirdi. Bazı gazete yazılarında yerli müteşebbislerin uykuyu bırakıp harekete geçmesi ve bu fırsatı kullanması önerildi.[efn_note]https://www.haberturk.com/murat-bardakci-1908-deki-avusturya-boykotunun-oykusunu-yazdi-2009185; https://dergipark.org.tr/tr/download/article-file/1673345[/efn_note]

Bu boykot esnasında Harb-i İktisadi Cemiyeti adını taşıyan sendikalar ortaya çıktı. Bu sendikalar boykota uymayanları deşifre ederek toplumsal bir baskı oluşturdu. Başlangıçta Avusturya tarafından dikkate alınmayan bu boykot hareketini sendikalar daha düzenli bir eylem haline getirdi. Avusturya mallarına yapılan boykot Hindistan, İran, Arabistan ve Mısır’a kadar yayıldı. Avusturya’nın politikasından rahatsız olan İngiltere, İtalya, Sırbistan gibi Avrupa ülkeleri de boykota katılınca Avusturya ciddi bir maddi zarara uğradı.[efn_note]https://gcris.ege.edu.tr/handle/11454/87326[/efn_note]

Yunanistan’ın Girit Adası üzerindeki emelleri ve Osmanlı tebaası olan Rumları kendi siyasal amaçları için kullanması sonucunda da Yunanistan’a karşı boykot yapıldı. Bu boykot zaman zaman azalan gerginlikle yavaşladı, daha sonra yeniden başladı. Trablusgarp Savaşı sırasında da İtalyan mallarına karşı boykot uygulandı.[efn_note]https://dergipark.org.tr/en/download/article-file/235710[/efn_note]

Yahudilere karşı yapılan boykotlar

Tarih boyunca Yahudiler tüketici boykotlarının bazen başlatıcısı bazen de hedefi oldular. Nazi Almanya’sında özel olarak görevlendirilen ekipler tarafından kapı ve pencerelerine gamalı haç bayrakları asılmasının ardından birçok Yahudi mağazası kapandı. Ayrıca Naziler Yahudi dükkânlarının önüne gözcüler koydu ve yoldan geçenleri Alman dükkânlarından satın almaya teşvik etti.

Almanya’da Nazilerin Yahudilere ve Yahudi iş yerlerine yaptığı boykota tepki olarak da İngiltere ve ABD’de Alman ürünlerine karşı bir boykot başlatıldı. İngiltere, Fransa, Romanya, Yunanistan, Letonya, Yugoslavya, Mısır, Filistin, Fas ve birkaç Güney Amerika ülkesi Alman ürünlerine boykot düzenledi. İngiltere’nin boykotlara çok aktif katılımı İngiltere ile Almanya arasındaki kürk ticaretini neredeyse durdurdu.[efn_note]Friedman, Monroe (1999) Consumer boycotts: effecting change through the marketplace and the media. Routledge.[/efn_note]

Filistin için BDS hareketinin ortaya çıkışı ve başarısı

2005 yılında kurulan Boykot, Tecrit ve Yaptırım (BDS) hareketi, boykot, tecrit ve yaptırımlar aracılığıyla spor, akademik ve kültürel alanda İsrail’in tecrit edilmesi için çalışan Filistinli sivil toplum örgütlerinden oluşuyor.[efn_note]https://www.europarl.europa.eu/doceo/document/E-8-2016-005122_EN.html[/efn_note]

Bu hareket bireysel tüketicilerin İsrail menşeli veya İsrail’i destekleyen şirketlerin sattıkları ürün ve hizmetlerin boykot edilmesini ve İsrail aleyhine bir kamuoyu yaratılmasını amaçlıyor.

729 kodlu İsrail menşeli ürünlerin satın alınmaması için kampanyalar yürüten bu oluşum, İsrail’in ihraç ettiği tarım ürünlerinin Filistinlilerden zorla alınan topraklarda üretildiği bilgisini tüketicilere ulaştırıyor ve ‘o malları satın alırsanız bu zorbalığa destek olursunuz’ mesajını veriyor.

BDS hareketine göre her devlet gibi İsrail de küresel pazara bağımlı, bu nedenle bireysel tüketicilerden başlayarak, devletler ve kurumlar düzeyinde artan yaptırımlar İsrail üzerinde baskı oluşturabilir.

BDS’nin şimdiye kadar İsrail ordusuna ve yerleşim birimlerine iletişim ve gözetleme ekipmanı satan Motorola, Filistinlilerin evlerini yıkmakta buldozerleri kullanılan Caterpillar, İsrail’de tramvay hattı kuran Veolia gibi şirketler üzerinde bir kamuoyu baskısı oluşturarak bu firmaların sahadan çekilmesine neden olduğu biliniyor.

Sürdürülebilir ve planlı boykot nasıl yapılır?

Kitlelerin yaşanılan olaylar karşısında ilk anda büyük tepki vermesi ve zamanla gösterilen tepkinin ve konuya hassasiyetin azalması sık karşılaşılan bir durum.

Boykotun süresi uzadıkça devam ettirilmesi zorlaşır. Bireylerde kimi zaman mahrumiyet hissi kimi zaman standartların düşmesi durumu yaşanabilir. Boykotun etkisinin uzun soluklu ve derin olması için planlı olması, tüm olası sonuçların başlangıçta gözden geçirilmesi ve A, B ve C planlarının baştan yapılması gerekir.

Son günlerde Türkiye’de İsrail’i destekleyen firmalara karşı yapılan ve gittikçe yayılan boykotların dağınık ve plansız olmadığı, belirli ürün gruplarına odaklandığı görülüyor.

Boykota başlarken alternatif ürünlerin ve firmaların belirlenmesi ve bunun boykotu yapacak topluluklarla paylaşılması gerekiyor. Pek çok farklı firmanın plansız şekilde boykot edilmesinden ziyade belirli sektörlere ve firmalara odaklanmak da daha hızlı sonuç getirebilir.

Örneğin son günlerde Türkiye’de İsrail’e alenen destek veren temizlik ürünleri ve yeme-içme sektörü şirketlerine karşı büyük bir sosyal medya hareketi başladı.

Bu firmalardan bir tanesinin Türkiye Cumhuriyeti Devlet Demir Yolları (TCDD) bünyesinde de hizmet verdiği görüldü ve vatandaşlar TCDD’ye yoğun şekilde şikâyette bulunarak bu firmanın TCDD bünyesindeki faaliyetleri durduruldu.[efn_note]https://www.paraanaliz.com/2023/ekonomi/tcddden-starbucks-karari-g-69085/[/efn_note] Benzer şekilde aynı firmanın bazı şehir hastanelerinde de hizmet verdiği fark edildi ve tüketiciler yoğun şekilde buraya baskı kurmaya odaklandı.

Boykotlarda çok önemli olan bir diğer husus ise satın almama kararına ve davranışına ek olarak firmanın itibarsızlaştırılması.

İtibarsızlaştırma da bugünkü sosyal medya aracılığı ile hızlı şekilde yapılıyor ve salt satın almama kararına göre daha kalıcı sonuçlar yaratıyor.

Boykotlar bir yandan firmaların satışını düşürürken, diğer yandan da şirketlerin hisse senedi fiyatlarına etki ediyor. Hisse senetlerinin fiyatının düşmesi itibar kaybının öne çıkan bir sonucu.

7 Ekim sonrasında Avrupa’da ve ABD’de İsrail’i destekleyen devlet politikalarına rağmen sokaklara çıkan insanların sayısının oldukça yüksek olduğu görülüyor. İsrail karşıtı bu kamuoyu odaklı ve uzun soluklu bir şekilde sadece birkaç sektöre, örneğin yeme-içme sektörleri ve temizlik ürünlerine odaklandığı takdirde, boykot edilen şirketlerin yüksek zarar etmesi kaçınılmaz olacak.

Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Fikir Turu’nun editöryel politikasını yansıtmayabilir.

Bu yazı ilk kez 6 Kasım 2023’te yayımlanmıştır.

Elif Nuroğlu
Elif Nuroğlu
Prof. Dr. Elif Nuroğlu - 2012 yılından bu yana Türk-Alman Üniversitesi’nde görev yapıyor. Viyana Ekonomi Üniversitesi’nde İşletme lisans ve yüksek lisansı (2004), Viyana Üniversitesi’nde İktisat Doktorası (2010) yaptı. Uluslararası Saraybosna Üniversitesi’nde asistanlık ve öğretim üyeliği yaptı. Akademik çalışmaları uluslararası iktisat, yerçekimi modeli, ampirik uluslararası ticaret, ekonometrik modellemeler, Balkanlar ve Endüstri 4.0 konularında yoğunlaşıyor.

YORUMLAR

Subscribe
Bildir
guest

0 Yorum
Inline Feedbacks
View all comments

Son Eklenenler

0
Would love your thoughts, please comment.x