Brezilya, Latin Amerika’nın en büyük demokrasisi. 216 milyon nüfuslu ülkedeki 156 milyon seçmen, ülke tarihinin belki de en kutuplaşmış seçimlerini 30 Ekim 2022’de gerçekleştirdi. “Lula” olarak bilinen Luiz Inacio Lula da Silva, devlet başkanlığı seçimini ikinci turunda az farkla da olsa kazandı, oyların yüzde 50.9’unu aldı. Lula taraftarları sevinçle, Bolsonarıo taraftarları seçim sonuçlarına itiraz ederek sokaklara döküldü. Ordu devreye girer mi soruları konuşuldu. 1 Kasım’de seçimi kaybeden Devlet Başkanı Jair Bolsonarıo kısa bir açıklama yaparak anayasaya sadık kalacağı mesajını verdi. Dünya medyası Brezilya seçimleri ve Lula analizleriyle dolu… Amerikan Time dergisi, İngiliz Guardian gazetesi ve uluslararası medya örgütü Project Syndicate’te çıkan değerlendirmeler, Brezilya seçimlerine, kazandıran vaatlere, kaybettiren politikalara ve Brezilya’nın geleceğine daha yakından bakıyor.
Bolsonaro neden kaybetti?
Time yazarı Ciara Nugent, Bolsonaro’nun Donald Trump gibi seçim yenilgisini kabul etmeyip seçmenlerini kışkırtacağına dair endişelere değiniyor:
“Eski bir yüzbaşı olan Bolsonaro, geçen bir yıl boyunca sık sık bu seçimleri kaybetmeyi kabul etmeyeceğini söyledi. Kampanya döneminde Brezilya’nın elektronik seçim sisteminin yolsuzluklara açık olduğunu bir kanıt sunmadan defalarca dile getirdi. Aynı iddiayı eski ABD Başkanı Donald Trump da söylüyordu. Seçim öncesi birçok yorumcu Bolsonaro’nun ABD’de 6 Ocak 2021’de Kongre Binası’nda yaşanan baskın olayına benzer şekilde taraftarlarını kışkırtabileceği yönünde uyarmıştı. Gerçekten de onun taraftarları Lula’nın zaferinin ardından seçimlere hile karıştığını öne sürmeye ve askerî müdahale çağrısında bulunmaya başladılar. Ancak aralarında Brezilya kongresinin alt kanadı başkanı dahil olmak üzere Bolsonaro’nun bazı önemli müttefikleri seçim sonuçlarını kabul ettiklerini açıklamaya başladı. Ayrıca Joe Biden dahil dünya liderlerinin Lula’yı tebrik mesajlarını göndermekte acele etmesi Bolsonaro’nun seçim sonuçlarına itiraz etmesini güçleştiriyor.
Bolsonaro, 2018’de seçilmesinden sonra önce ülkeyi 15 yıl yöneten solcu hükümetlerin politikaların tam tersi politikalar yürüttü. Bolsonarıo Brezilya’nın çok sayıda müttefiki ile köprüleri attı. AB ile Amazon ormanlarının korunması konusunda çatıştı. Ormanları ve Amazon yerlilerini korumak için kabul edilen yasaları rafa kaldırdı. Onun görevde olduğu üç yılda ormansızlaştırma faaliyetleri yüzde 60 arttı. Bu iklim değişikliği ile mücadeleye büyük darbe vurdu.
Bolsonaro COVID-19 pandemisine karşı tavrı ile çok konuşuldu. Hastalığı “küçük bir grip” olarak küçüksedi, Brezilyalıları sosyal mesafe kurallarına uymamaya teşvik etti, ülkeye aşı alınmasını geciktirdi, bilimsel kanıtlara karşı çıktı, aşıların güvensiz olduğunu iddia etti. Sonuçta yaklaşık 700 bin Brezilyalı hastalıktan yaşamını yitirirken, Brezilya nüfusuna oranla ABD’den bile fazla kayıp vermiş oldu. Birçok kişi ölümlerden Bolsonaro’yu sorumlu tutuyor.
Bolsonaro’nun COVID-19’a yaklaşımı, Brezilya demokrasisine yönelik saldırılar ile birleşince kendisine karşı koalisyon güçlendi.”
Bolsonaro’nun partisi gücünü tamamen yitirdi mi?
Bolsonaro devlet başkanlığını kaybetse de siyasi hareketi hâlâ belli güce sahip. Bolsonaro’nun Liberal Partisi, Brezilya Kongresi’nin hem üst hem de alt kanadında en büyük parti konumunu korudu. Brezilya’nın ekonomik açıdan en önemli üç eyaletinin valilikleri de Bolsonaro müttefikleri tarafından kazanıldı. Bu da Lula’nın siyasi programını uygulamasını güçleştirecek. Fransız akademisyen Camila Vilard Duran, Project Syndicate’te çıkan analizinde, Bolsonaro iktidardan uzaklaşsa bile ona iktidara getiren güç odaklarının ekonomik, siyasi ve kültürel nüfuzu elinde tutmaya devam ettiğine dikkat çekiyor.
“Özellikle askerler ve muhafazakâr Hıristiyanlar arasında popüler olan Bolsonaro, ilk turda 51 milyondan, ikinci turda ise 58 milyondan fazla oy aldı. Ayrıca güçlü ekonomik çıkar odaklarından, özellikle tarım işletmelerinden mali ve ideolojik destek alıyor. Söz konusu işletmeler, Bolsonaro’nun seçim kampanyasının en büyük 50 bağışçısından 33’ünü oluşturuyordu.
Tarım işletmeleri, Brezilya’da son derece sanayileşmiş bir sektördür. 2022’nin ilk yarısında Brezilya’nın GSYİH’nın dörtte birini ve toplam ihracatın yüzde 48,3’ünü gerçekleştirdiler. Bolsonaro iktidarı sırasında ülke gelirlerinin çoğu bu işletmelere gitti.
Brezilya’nın geri kalanı o kadar şanslı değildi. Yüksek enflasyon (2021’de TÜFE yüzde 8,3 arttı) nüfusun büyük bölümünde baskı yarattı. Brezilya nüfusunun yarısından fazlası (125,2 milyon kişi) o veya bu şekilde sıkıntı çekiyor ve nüfusun yüzde 15’i (33 milyon kişi) ciddi gıda güvensizliği ile karşı karşıya. Kendini “dünyanın gıda ambarı” olarak konumlandıran bir ülke için trajikomik bir durum.
Tarım işletmelerin yoğun olduğu yerlerde Bolsonaro’nun destek görmesi şaşırtıcı değil. Ama tarım işletmeleri Brezilya siyasetinde son derece güçlü konumda. 2021 yılında Brezilya Temsilciler Meclisi’nin yüzde 46’sı, senatonun ise yüze 48’si Parlamento Tarım Cephesi (FPA) üyesi milletvekilleri ve senatörlerin elindeydi. Bu güç Parlamento Tarım Cephesi’nin hem Bolsonaro hem de selefi Michel Temer zamanında etkili olduğunu, Amazon yerlilerine ait toprakları tarıma açarak gösterdi. Bu cephe aynı zamanda işçi halkaları, çevre, arazi kullanımı ve böcek ilaçlarının kullanımı gibi konularda işletme sahipleri yararına bir dizi düzenleme yapılmasını sağladı.
Brezilya tarım sektörü aynı zamanda romantik “sertanejo” taşralı imajını ulusal kimlik haline getirerek önemli sosyal ve kültürel güç elde etti.
Dolayısıyla Bolsonarizm, Bolsonaro’yu geride bırakacak ekonomik, politik ve kültürel etkiye sahip. Tarım işletmeleri ve özellikle Parlamento Tarım Cephesi, çevre politikası, arazi kullanım hakkının düzenlenmesi ve yerli haklarının savunulması söz konusu olduğunda, Lula’yı köşeye sıkıştıracak güçte. Bolsonarizm yandaşları iki yıl sonra yapılacak yerel seçimlerde daha fazla nüfuz kazanırsa, Lula’nın önündeki zorluk daha da büyüyecek.”
Seçimin galibi Lula kimdir?
Guardian’dan Tom Philips Brezilya’da yeniden devlet başkanlığına seçilen Luiz Inacio Lula de Silva’nın ayrıntılı bir portresini ortaya çıkarıyor:
“Lula’nın hikâyesi 1945 yılında kısal yoksulluk içinde doğduğu Brezilya’nın kuzey doğusundaki Pernambuco eyaletinde başlıyor. Lula, yedi yaşında annesi Dona Linda ve altı kardeşi ile birlikte Sao Paulo’nun sahilindeki liman kenti Santos yakınlarına taşınır ve parasızlıktan Lula’nın deyişiyle “domuz ahırına benzer” bir barın arka odasına yerleşir. Gece yarısı sarhoşlar idrarını yapmak veya kusmak için odaya dalarlar. Yağmur yağdığında odanın içi fare ve kurbağa dolar.
Lula ergenliğinde tornacılık eğitimi almadan önce ofis boyluk yapar. O sıralarda Brezilya 20 yıl sürecek askerî dikta altındadır. 70’lere gelindiğinde Lula siyasetten çok futbolla ilgilidir. Hatta yeraltındaki Komünist Parti’nin üyeleri onu kendi saflarına katmak isteğinde öfkeden deliye döner.
Ama fabrika işçiliğinde çektiği eziyetler ve Brezilya’nın 1964-1985 yılları arasında süre askerî rejim onu harekete geçirir. Bu arada 1975 yılında erkek kardeşi güvenlik güçleri tarafından kaçırılır ve işkenceden geçirilir. Bu onun aklından çıkmaz ve 1979 yılında işçi hareketine katılır. Bir dizi ünlü sendika grevi onu Brezilya’nın en ünlü sendika lideri haline getirir ve İşçi Partisi’nin kuruluşunun yolunu açar.
Girdiği iki devlet başkanlığı seçimini kaybettikten sonra 2002 yılında amacına ulaşır. Dünyada emtia fiyatlarının patlama yapmasından yararlanarak milyonlarca vatandaşın yoksulluktan kurtulmasını sağlayan sosyal programlar (Bolsa familia) başlatır. Dünya sahnesinde de saygınlık elde eder, G20’nin ve BRICS (Brezilya, Rusya, Hindistan, Çin ve Güney Afrika) grubunun kurulmasına öncülük eder. Prestijiyle ülkesine FIFA 2014 Dünya Kupası ve 2016 Olimpiyat Oyunları’nı düzenleme hakkını elde eder.
Lula 2010 yılında görevini Dilma Rousseff’e teslim ettiğinde halkın yüzde 90’ının desteğini hâlâ elinde bulunduruyordu. Ancak ondan sonra partisi bir dizi yolsuzluk skandalına bulaştı ve Rousseff 2016’da destekçilerinin “siyasi darbe” dediği yolsuzluk skandalı nedeniyle görevden alındı.
İki yıl sonra Lula da yolsuzluk suçlamalarıyla tutuklandı ve 580 gün hapis yattı. Bu dönemde eski asker Bolsonaro devlet başkanlığına seçildi.
Lula’yı nasıl bir Brezilya bekliyor?
Time’dan Ciara Nugent, Lula Silva’nın devlet başkanlığı koltuğunda yeni döneminin kolay geçmeyeceğini belirtiyor:
“Lula seçim kampanyasında “Brezilya’yı yeniden inşa etme” sözü verdi. Yıllarca yetersiz yatırımdan ötürü yıpranan altyapıyı ve kamu hizmetlerini yeniden kurma, enerji fiyatlarını düşürme ve enflasyon mücadele etmek için Brezilya’nın fosil yakıt kaynaklarından elde edeceği geliri kullanma ve milyonlarca Brezilyalı aileye yardım etme taahhüdünde bulundu.
Lula, seçim kampanyasında ekonomiye ilişkin programını ayrıntılı biçimde paylaşmamakla eleştirildi. Lula’nın yeni hükümeti, 2000’lerdekine göre çok daha zorlu ekonomik sorunlarla karşı karşıya kalacak. Brezilya, sekiz yıldır ekonomik kriz içinde yerinde sayıyor. Şimdi, Ukrayna’daki savaştan kaynaklanan küresel ekonomik kargaşa enerji fiyatlarını artırırken, yıllardır devam eden kuraklık önemli tarım sektöründe üretimi engelliyor.”
Lula, Batı safında yer alacak mı?
Lula’nın iktidara geri dönmesi dünyanın önemli bölümü tarafından memnuniyetle karşılandı. Lula ile özellikle Amazonların korunması ve iklim ile mücadele konusunda somut adımlar atılacağı beklentisi hakim.
Ancak günümüzün kilit konularında Lula Batı ittifakından ayrı bir yol izleyecek gibi görünüyor. Lula, Mart ayında Time dergisine verdiği demeçte, Ukrayna’ya yaklaşımından dolayı hem ABD Başkanı Joe Biden’ı hem de Ukrayna lideri Volodimir Zelenskiy’i eleştirmişti. Lula’ya göre hem ABD hem de Ukrayna, Rusya ile savaşı önleyecek adımlar atabilirdi.”
Bu yazı ilk kez 2 Kasım 2022’de yayımlanmıştır.