Çin – ABD: Savaş sadece ticari mi?

ABD, Çinli araştırmacıları bazı laboratuvarlarına sokmuyor, Çin’in Hong Kong, Tayvan gibi hassas sorunlarını kullanıyor. Çinlilerin aklındaysa şu soru var: Bu, sadece ticari bir savaş mı? Bu kez Çinlilerin gözünden ABD ile aralarındaki rekabet...

Çin – ABD arasında 2018’in ilk aylarından beri devam eden ticaret savaşları hem her iki ülkenin hem de bütün dünyanın en önemli gündem maddesi olmaya devam ediyor.

Kasım ayının üçüncü haftası, ABD Başkanı Donald Trump ve Çin Devlet Başkanı Şi Cinping’in kısmi bir ticaret anlaşması imzalaması bekleniyor ancak bu buluşmaya bir hafta kalmış olmasına rağmen hâlâ anlaşmanın son metni konusunda fikir birliğine varılmış değil.

Ayrıca, iki ülke arasındaki ticaret savaşlarının bir “ticari savaş”ın ötesinde olduğu kanaati artık genel bir kabul görmeye başladı. Çin kamuoyunda, ABD’nin ticaret savaşlarını, Çin’i sınırlandırmak ve kontrol etmek için açtığı ve ticaretin de bunun önemli bir parçası olduğu yönünde bir kanaat hâkim. Çinliler, ABD ile aralarındaki ticaret savaşının sona ermesi konusuna da bu bağlamda bakıyorlar.

Xing Yunchao, Çin’in önde gelen gazetelerinden Zhongguo Ribao (China Daily)’de yazdığı “Çin – ABD ticaret müzakereleri rayına mı oturuyor?” başlıklı yazısında, ABD’nin ticaret savaşlarını Çin’e karşı bir “havuç – sopa yöntemi” olarak kullandığına ve amacının Çin’in önlenemez yükselişini kontrol etmeye çalışmak olduğuna dikkat çekiyor.

ABD – Çin: Kim daha avantajlı?

Yazar Xing, ABD-Çin arasında geçen ay gerçekleşen ticaret müzakerelerinde, tarafların temel konularda anlaşmasının, bazı spesifik konularda ilerleme sağlanmasının, hem Çin ve ABD hem de bütün dünyada olumlu karşılandığını ve bir umut yeşerttiğini belirtiyor. Fakat Xing, akademik ve medya çevrelerinin, ticari müzakerelerin geleceği konusunda temkinli bir iyimserlik içerisinde olduklarını yazıyor.

ABD ve Çin arasında devam eden ticaret savaşlarına ek olarak ABD ile Avrupa ve Japonya arasındaki ticari sorunların da devam etmesi, küresel ekonomideki belirsizliği ve kırılganlığı artırıyor. Dolayısıyla, Xing dünya ekonomisine yön veren ABD ve Çin’in kritik noktalarda anlaşabilmelerini küresel ekonomi için hayati önemde görüyor.

Ticaret savaşlarında Çin daha avantajlı görünüyor. Ticaret savaşı Çin’i çok etkilemiyor ama ABD’deki kötü ekonomik gidişatı hızlandırıyor.

Yazara göre, ticaret savaşlarında Çin daha avantajlı görünüyor. Ticaret savaşının Çin’i çok etkilemediğini, ama ABD’deki kötü ekonomik gidişatı hızlandırdığını belirtiyor.

Xing, Çin’in sosyal yapısının, ekonomik temellerinin, endüstriyel altyapısının artık çok güçlü olduğunu ve eskiyle kıyaslanamayacağını vurguluyor. Taraflar arasında ticaret savaşları başlamadan önce ABD, Çin’in en büyük ikinci ekonomik ortağı iken, şimdi üçüncü büyük ticari ortağı konumuna geriledi. Çin’in genel ekonomik göstergeleri istikrarlı ve olumlu gözüküyor. Bunun yanı sıra Çin, ASEAN, Avrupa Birliği, Kuşak – Yol Girişimi ülkeleri ile geliştirmeye devam ettiği ticaret ağları ile ABD ile kıyaslandığında daha avantajlı bir konumda bulunuyor.

Xing, 2019’un ilk 9 ayında Çin’in aldığı doğrudan yatırımların geçen yılın aynı dönemine oranla yüzde 6,5 arttığını ve Çin’de 30 binden fazla yabancı girişimin olduğuna dikkatlerimizi çekerek, Çin’in ABD’nin aksine hâlâ açık kapı politikası izlediğini ve ekonomi alanında cazibe merkezi olduğunu gözden kaçırmamamızı istiyor.

Ticaret savaşı ABD için stratejik hata mı?

Diğer yandan yazarımız ABD’de ekonomik göstergelerin bir yıldan fazla süredir hiç de iç açıcı olmadığına vurguluyor ve argümanlarını sıralıyor.

ABD’de işsizlik ile birlikte tüccar ve çiftçilerin şikâyetleri de artıyor. ABD, rakibini sınırlandırmak ve kontrol etmek için Çin’e ticaret savaşları ile meydan okudu fakat ABD hedefine ulaşamadığı gibi, ticaret savaşları artık faydadan çok zarar getirmeye başladı.

Ticaret savaşlarında gelinen son noktadan yola çıkan Xing, ABD için ticaret savaşlarının büyük bir stratejik hata olduğunu belirtiyor. Xing, dünyayı bir havuza benzetiyor ve çok taraflılığa evrilen bir dünyada ABD’nin bu stratejik hatasının sadece kendisine değil, havuzdaki bütün balıklara zarar verdiğini söylüyor.

Yazar, ünlü Çinli stratejist Sun Tzu’dan da bir alıntı yapıyor: Kendini ve düşmanını/rakibini tanırsan en iyi sonucu alırsın. Sonrasında Xing, kararsız, öngörülemez ve duygularını kontrol etmekten yoksun bir lider olan Trump ile ne kadar yol alınabileceğini sorguluyor.

Yazar, ünlü Çinli stratejist Sun Tzu’dan bir alıntı yapıyor: Kendini ve düşmanını/rakibini tanırsan en iyi sonucu alırsın. Sonrasında Xing, kararsız, öngörülemez ve duygularını kontrol etmekten yoksun bir lider olan Trump ile ne kadar yol alınabileceğini sorguluyor.

ABD ve Çin’in hassas sorunlarını – Hong Kong, Tayvan – kullanma taktiği

Xing yazısında, ABD’nin sadece ticareti değil Hong Kong, Tayvan gibi Çin’in “hassas” sorunlarını da Çin’den daha fazla taviz koparmak için nasıl kullandığına değiniyor.

“Bundan önceki 12 karşılaşma/kapışma[efn_note]Yazar ekonomik ve ticari güreşten bahsediyor. Ben de bunu “kapışma” ya da “ karşılaşma” olarak çevirmeyi uygun gördüm.[/efn_note] (ticari müzakereler) tarafların psikolojik direncini kırmaya yönelikti. Artık kapışmada zirveye ulaşıldığından taviz vererek uzlaşma da kaçınılmaz olmuştu. Çin Hükümeti burada akıllıca hareket ederek, Trump’ın oy deposu olan ABD’nin orta – batı bölgesi için bir paket hazırladı. Çin, ABD’den 50 milyar dolarlık tarımsal ürün almak için bir antlaşma imzaladı. ABD de Çin’in hassas politik konularına karışmayı geçici olarak askıya aldı.”

Yazar, ABD’nin bir yandan Çin pazarına ihtiyacı olduğunu, diğer yandan da Çin’in iç politik meselelerini tetiklediğini ifade ederek bir ikileme işaret ediyor. Xing bu durumun geçmiş müzakerelerde de görüldüğünü ve bunun “havuç – sopa politikası” olduğunu yazıyor.

“… bir bakıyorsunuz Pekin’i Hong Kong’da sert güç kullanmakla suçluyor, ticaret savaşlarını Hong Kong Olayları ile irtibatlandırıyor, bir bakıyorsunuz Tayvan’a silah satışından bahsediyor, hatta Çin’in iç endüstriyel yapısal sorunlarını ABD’nin müzakere şartı olarak ortaya sürüyor. Amacı, müzakere masasına avantajlı oturmak ve Çin’in elini zayıflatmak.”

Xing, Hong Kong ve Tayvan’ı, ABD tarafından Çin’in gelişmesinin kontrol ve dengesini sağlamak için her zaman kullanışlı birer satranç taşına benzetiyor. Böylece ABD her istediğinde Çin’in ulusal bütünlüğünü ve çıkarlarını hiçe sayarak içişlerine kolayca karışabiliyor.

Çinli araştırmacılara ABD’de bazı laboratuvarlara girme yasağı

Ayrıca, yazar ABD’nin Çin’e ve Çinlilere karşı her cephede düşmanca bir tavrının olduğuna dikkatlerimizi çekiyor. Buna kanıt olarak da Xing, ABD’nin uluslararası antlaşmaları yok sayarak Çinli diplomatların hareketlerinin kısıtlandığına ve ABD’de bulunan Çinli araştırmacıların bazı laboratuvarlara girmesine izin verilmediğine dikkat çekiyor.

Bu çerçevede Xing, ABD iç istihbarat servisi FBI’ın daha önceki bir uyarısını hatırlatıyor:

“ABD iç istihbarat servisi FBI, Çinli araştırmacıların fikri mülkiyet haklarını çalabilecekleri konusunda Amerikan üniversitelerini daha önce de uyardı ve Çin’i ticari sırları çalmakla suçladı. Ayrıca FBI, Çin askeri personelini Amerikan şirketlerine siber saldırı yapmakla itham etti.”

Bu durum, Çin ve ABD’nin karşılıklı stratejik güven konusunda daha çok yollarının olduğunu gösteriyor. Bu bağlamda da yazarın en çok şikayet ettiği konu, ABD’nin bütün sorunları birbiri ile bağlantılı görmesi ve politik hedefine göre araç olarak kullanmak amacıyla birbiri ardına ortaya çıkarması.

ABD iç istihbarat servisi FBI, Çinli araştırmacıların fikri mülkiyet haklarını çalabilecekleri konusunda Amerikan üniversitelerini daha önce de uyardı ve Çin’i ticari sırları çalmakla suçladı. Ayrıca FBI, Çin askeri personelini Amerikan şirketlerine siber saldırı yapmakla itham etti.

Hong Kong’da intihar bombacısı çıkar mı?

Xing’e göre, ABD Kongresinden geçen Hong Kong İnsan Hakları ve Demokrasi Yasası ile Tayvan Koruma Kanunu gibi yönergeler, ABD’nin Tayvan ve Hong Kong’u Çin politikasında araçsallaştırmasının bir parçası. Yazar, ABD’nin Hong Kong’daki yangına benzin döktüğü tespitinde bulunarak Çin’in en yakıcı gündemi olan Hong Kong sorununa geri dönüyor:

“Hong Kong’da durum daha da kötüleşiyor. İsyancıların beş talebi, Hong Kong Özel Yönetim Bölgesi Hükümeti’ni devirmeyi ve aşağılamayı hedefliyor. Irak ve Suriye’de uygulanan gerilla savaş taktikleri Hong Kong’da tekrarlanıyor.”

Muhtemelen Çin medyasında, Hong Kong’daki protestoları, Irak ve Suriye’de devam eden iç savaş ile açık şekilde ilk defa Xing ilişkilendiriyor. Xing bu tespitini aşağıda daha da somut ifade ediyor:

“Hong Kong’da herhangi bir yerde ve herhangi bir zamanda kitle imha silahının ve intihar bombacıların ortaya çıkmayacağını kimse inkâr edemez.”

ABD neden taviz verdi?

Xing, ekim ayındaki 13. Ticaret Müzakereleri’nde “önemli bir ilerleme”nin olmasını, “ABD’nin artık taviz vermesi gerekiyordu” tespitiyle açıklıyor.

“… ABD tarafının artık dayanma gücü kalmamıştı. Bu kez ABD tarafının endişelerini dikkate almak zorunda kaldı. Taraflar tarım, döviz kuru, fikri mülkiyet hakları ve teknoloji transferi konusunda mutabakata vardılar” diyor ve şöyle devam ediyor:

“Bundan sonraki süreçte eğer ABD ileri adım atmazsa, bu durum, ABD’nin stratejik niyetinin ve anlayışının devam ettiği anlamına gelecektir. Aynı zamanda bu süreç, ABD’nin samimiyetsizliğini de ortaya çıkaracaktır.”

Yazının geneline bakıldığında, Xing de iki ülkenin farklı stratejik düşünce yapılarına sahip olmaları nedeniyle uyum sorunu yaşadıklarını belirterek, kendisini de temkinli iyimserler grubuna katıyor. Xing, ABD’nin stratejik düşünce yapısını, kendisinin üstün olduğu varsayımı üzerinden “dost – düşman” ya da “fayda – zarar” gibi ayrımlar ile mekanik bir şekilde yaptığını belirtiyor. Fakat yazar, Çin’in stratejik düşüncesinin ortak zemin aramaya odaklı göreceli ve diyalektik olduğunu savunuyor. Bu tespitle yazar, “Çin’in stratejik düşüncesi kapsayıcı iken, Amerikan stratejik düşüncesi ötekileştiricidir” sonucunu çıkarmamızı istiyor.

Xing, “Çin-ABD ilişkileri ne yöne gidecek?” sorusunu yazısının son paragrafında iyimser olmaya çalışarak temkinli bir şekilde veriyor. İki ülke arasındaki ilişkilerde farklılıklar da var, ortak noktalar da. Fakat iki ülkenin de stratejik düşüncelerinin farklı olması ve değişmemesi büyük bir belirsizliğe neden oluyor. Dolayısıyla iki ülke arasındaki stratejik düşünce ve güç değişimi, ilişkilerin ne yöne evrileceğinin işareti olacağını düşünüyor.

Makalenin orjinaline şu linkten ulaşabilirsiniz: http://column.chinadaily.com.cn/a/201910/22/WS5daea6dea31099ab995e71dd.html

Bu yazı ilk kez 19 Kasım 2019’da yayımlanmıştır.

 

Bu makale Dr. Ümit Alperen’in editoryal katkılarıyla, Xing Yunchao tarafından kaleme alınan, Çin’in önde gelen gazetelerinden Zhongguo Ribao (China Daily)’de yayımlanan “Çin – ABD ticaret müzakereleri rayına mı oturuyor?” başlıklı yazısının tercümesi üzerine yazılmıştır. Çinceden Türkçeye çeviri de Ümit Alperen tarafından yapılmıştır.

Fikir Turu
Fikir Turuhttps://fikirturu.com/
Fikir Turu, yalnızca Türkiye’deki düşünce hayatını değil, dünyanın da ne düşündüğünü, tartıştığını okurlarına aktarmaya çalışıyor. Bu amaçla, İngilizce, Arapça, Rusça, Almanca ve Çince yazılmış önemli makalelerin belli başlı bölümlerini çevirerek, editoryal katkılarla okuruna sunmaya çalışıyor. Her makalenin orijinal metnine ve değerli çevirmen arkadaşlarımızın bilgilerine makalenin alt kısmındaki notlardan ulaşabilirsiniz.

YORUMLAR

Subscribe
Bildir
guest

0 Yorum
Eskiler
En Yeniler Beğenilenler
Inline Feedbacks
View all comments

Son Eklenenler

Çin – ABD: Savaş sadece ticari mi?

ABD, Çinli araştırmacıları bazı laboratuvarlarına sokmuyor, Çin’in Hong Kong, Tayvan gibi hassas sorunlarını kullanıyor. Çinlilerin aklındaysa şu soru var: Bu, sadece ticari bir savaş mı? Bu kez Çinlilerin gözünden ABD ile aralarındaki rekabet...

Çin – ABD arasında 2018’in ilk aylarından beri devam eden ticaret savaşları hem her iki ülkenin hem de bütün dünyanın en önemli gündem maddesi olmaya devam ediyor.

Kasım ayının üçüncü haftası, ABD Başkanı Donald Trump ve Çin Devlet Başkanı Şi Cinping’in kısmi bir ticaret anlaşması imzalaması bekleniyor ancak bu buluşmaya bir hafta kalmış olmasına rağmen hâlâ anlaşmanın son metni konusunda fikir birliğine varılmış değil.

Ayrıca, iki ülke arasındaki ticaret savaşlarının bir “ticari savaş”ın ötesinde olduğu kanaati artık genel bir kabul görmeye başladı. Çin kamuoyunda, ABD’nin ticaret savaşlarını, Çin’i sınırlandırmak ve kontrol etmek için açtığı ve ticaretin de bunun önemli bir parçası olduğu yönünde bir kanaat hâkim. Çinliler, ABD ile aralarındaki ticaret savaşının sona ermesi konusuna da bu bağlamda bakıyorlar.

Xing Yunchao, Çin’in önde gelen gazetelerinden Zhongguo Ribao (China Daily)’de yazdığı “Çin – ABD ticaret müzakereleri rayına mı oturuyor?” başlıklı yazısında, ABD’nin ticaret savaşlarını Çin’e karşı bir “havuç – sopa yöntemi” olarak kullandığına ve amacının Çin’in önlenemez yükselişini kontrol etmeye çalışmak olduğuna dikkat çekiyor.

ABD – Çin: Kim daha avantajlı?

Yazar Xing, ABD-Çin arasında geçen ay gerçekleşen ticaret müzakerelerinde, tarafların temel konularda anlaşmasının, bazı spesifik konularda ilerleme sağlanmasının, hem Çin ve ABD hem de bütün dünyada olumlu karşılandığını ve bir umut yeşerttiğini belirtiyor. Fakat Xing, akademik ve medya çevrelerinin, ticari müzakerelerin geleceği konusunda temkinli bir iyimserlik içerisinde olduklarını yazıyor.

ABD ve Çin arasında devam eden ticaret savaşlarına ek olarak ABD ile Avrupa ve Japonya arasındaki ticari sorunların da devam etmesi, küresel ekonomideki belirsizliği ve kırılganlığı artırıyor. Dolayısıyla, Xing dünya ekonomisine yön veren ABD ve Çin’in kritik noktalarda anlaşabilmelerini küresel ekonomi için hayati önemde görüyor.

Ticaret savaşlarında Çin daha avantajlı görünüyor. Ticaret savaşı Çin’i çok etkilemiyor ama ABD’deki kötü ekonomik gidişatı hızlandırıyor.

Yazara göre, ticaret savaşlarında Çin daha avantajlı görünüyor. Ticaret savaşının Çin’i çok etkilemediğini, ama ABD’deki kötü ekonomik gidişatı hızlandırdığını belirtiyor.

Xing, Çin’in sosyal yapısının, ekonomik temellerinin, endüstriyel altyapısının artık çok güçlü olduğunu ve eskiyle kıyaslanamayacağını vurguluyor. Taraflar arasında ticaret savaşları başlamadan önce ABD, Çin’in en büyük ikinci ekonomik ortağı iken, şimdi üçüncü büyük ticari ortağı konumuna geriledi. Çin’in genel ekonomik göstergeleri istikrarlı ve olumlu gözüküyor. Bunun yanı sıra Çin, ASEAN, Avrupa Birliği, Kuşak – Yol Girişimi ülkeleri ile geliştirmeye devam ettiği ticaret ağları ile ABD ile kıyaslandığında daha avantajlı bir konumda bulunuyor.

Xing, 2019’un ilk 9 ayında Çin’in aldığı doğrudan yatırımların geçen yılın aynı dönemine oranla yüzde 6,5 arttığını ve Çin’de 30 binden fazla yabancı girişimin olduğuna dikkatlerimizi çekerek, Çin’in ABD’nin aksine hâlâ açık kapı politikası izlediğini ve ekonomi alanında cazibe merkezi olduğunu gözden kaçırmamamızı istiyor.

Ticaret savaşı ABD için stratejik hata mı?

Diğer yandan yazarımız ABD’de ekonomik göstergelerin bir yıldan fazla süredir hiç de iç açıcı olmadığına vurguluyor ve argümanlarını sıralıyor.

ABD’de işsizlik ile birlikte tüccar ve çiftçilerin şikâyetleri de artıyor. ABD, rakibini sınırlandırmak ve kontrol etmek için Çin’e ticaret savaşları ile meydan okudu fakat ABD hedefine ulaşamadığı gibi, ticaret savaşları artık faydadan çok zarar getirmeye başladı.

Ticaret savaşlarında gelinen son noktadan yola çıkan Xing, ABD için ticaret savaşlarının büyük bir stratejik hata olduğunu belirtiyor. Xing, dünyayı bir havuza benzetiyor ve çok taraflılığa evrilen bir dünyada ABD’nin bu stratejik hatasının sadece kendisine değil, havuzdaki bütün balıklara zarar verdiğini söylüyor.

Yazar, ünlü Çinli stratejist Sun Tzu’dan da bir alıntı yapıyor: Kendini ve düşmanını/rakibini tanırsan en iyi sonucu alırsın. Sonrasında Xing, kararsız, öngörülemez ve duygularını kontrol etmekten yoksun bir lider olan Trump ile ne kadar yol alınabileceğini sorguluyor.

Yazar, ünlü Çinli stratejist Sun Tzu’dan bir alıntı yapıyor: Kendini ve düşmanını/rakibini tanırsan en iyi sonucu alırsın. Sonrasında Xing, kararsız, öngörülemez ve duygularını kontrol etmekten yoksun bir lider olan Trump ile ne kadar yol alınabileceğini sorguluyor.

ABD ve Çin’in hassas sorunlarını – Hong Kong, Tayvan – kullanma taktiği

Xing yazısında, ABD’nin sadece ticareti değil Hong Kong, Tayvan gibi Çin’in “hassas” sorunlarını da Çin’den daha fazla taviz koparmak için nasıl kullandığına değiniyor.

“Bundan önceki 12 karşılaşma/kapışma[efn_note]Yazar ekonomik ve ticari güreşten bahsediyor. Ben de bunu “kapışma” ya da “ karşılaşma” olarak çevirmeyi uygun gördüm.[/efn_note] (ticari müzakereler) tarafların psikolojik direncini kırmaya yönelikti. Artık kapışmada zirveye ulaşıldığından taviz vererek uzlaşma da kaçınılmaz olmuştu. Çin Hükümeti burada akıllıca hareket ederek, Trump’ın oy deposu olan ABD’nin orta – batı bölgesi için bir paket hazırladı. Çin, ABD’den 50 milyar dolarlık tarımsal ürün almak için bir antlaşma imzaladı. ABD de Çin’in hassas politik konularına karışmayı geçici olarak askıya aldı.”

Yazar, ABD’nin bir yandan Çin pazarına ihtiyacı olduğunu, diğer yandan da Çin’in iç politik meselelerini tetiklediğini ifade ederek bir ikileme işaret ediyor. Xing bu durumun geçmiş müzakerelerde de görüldüğünü ve bunun “havuç – sopa politikası” olduğunu yazıyor.

“… bir bakıyorsunuz Pekin’i Hong Kong’da sert güç kullanmakla suçluyor, ticaret savaşlarını Hong Kong Olayları ile irtibatlandırıyor, bir bakıyorsunuz Tayvan’a silah satışından bahsediyor, hatta Çin’in iç endüstriyel yapısal sorunlarını ABD’nin müzakere şartı olarak ortaya sürüyor. Amacı, müzakere masasına avantajlı oturmak ve Çin’in elini zayıflatmak.”

Xing, Hong Kong ve Tayvan’ı, ABD tarafından Çin’in gelişmesinin kontrol ve dengesini sağlamak için her zaman kullanışlı birer satranç taşına benzetiyor. Böylece ABD her istediğinde Çin’in ulusal bütünlüğünü ve çıkarlarını hiçe sayarak içişlerine kolayca karışabiliyor.

Çinli araştırmacılara ABD’de bazı laboratuvarlara girme yasağı

Ayrıca, yazar ABD’nin Çin’e ve Çinlilere karşı her cephede düşmanca bir tavrının olduğuna dikkatlerimizi çekiyor. Buna kanıt olarak da Xing, ABD’nin uluslararası antlaşmaları yok sayarak Çinli diplomatların hareketlerinin kısıtlandığına ve ABD’de bulunan Çinli araştırmacıların bazı laboratuvarlara girmesine izin verilmediğine dikkat çekiyor.

Bu çerçevede Xing, ABD iç istihbarat servisi FBI’ın daha önceki bir uyarısını hatırlatıyor:

“ABD iç istihbarat servisi FBI, Çinli araştırmacıların fikri mülkiyet haklarını çalabilecekleri konusunda Amerikan üniversitelerini daha önce de uyardı ve Çin’i ticari sırları çalmakla suçladı. Ayrıca FBI, Çin askeri personelini Amerikan şirketlerine siber saldırı yapmakla itham etti.”

Bu durum, Çin ve ABD’nin karşılıklı stratejik güven konusunda daha çok yollarının olduğunu gösteriyor. Bu bağlamda da yazarın en çok şikayet ettiği konu, ABD’nin bütün sorunları birbiri ile bağlantılı görmesi ve politik hedefine göre araç olarak kullanmak amacıyla birbiri ardına ortaya çıkarması.

ABD iç istihbarat servisi FBI, Çinli araştırmacıların fikri mülkiyet haklarını çalabilecekleri konusunda Amerikan üniversitelerini daha önce de uyardı ve Çin’i ticari sırları çalmakla suçladı. Ayrıca FBI, Çin askeri personelini Amerikan şirketlerine siber saldırı yapmakla itham etti.

Hong Kong’da intihar bombacısı çıkar mı?

Xing’e göre, ABD Kongresinden geçen Hong Kong İnsan Hakları ve Demokrasi Yasası ile Tayvan Koruma Kanunu gibi yönergeler, ABD’nin Tayvan ve Hong Kong’u Çin politikasında araçsallaştırmasının bir parçası. Yazar, ABD’nin Hong Kong’daki yangına benzin döktüğü tespitinde bulunarak Çin’in en yakıcı gündemi olan Hong Kong sorununa geri dönüyor:

“Hong Kong’da durum daha da kötüleşiyor. İsyancıların beş talebi, Hong Kong Özel Yönetim Bölgesi Hükümeti’ni devirmeyi ve aşağılamayı hedefliyor. Irak ve Suriye’de uygulanan gerilla savaş taktikleri Hong Kong’da tekrarlanıyor.”

Muhtemelen Çin medyasında, Hong Kong’daki protestoları, Irak ve Suriye’de devam eden iç savaş ile açık şekilde ilk defa Xing ilişkilendiriyor. Xing bu tespitini aşağıda daha da somut ifade ediyor:

“Hong Kong’da herhangi bir yerde ve herhangi bir zamanda kitle imha silahının ve intihar bombacıların ortaya çıkmayacağını kimse inkâr edemez.”

ABD neden taviz verdi?

Xing, ekim ayındaki 13. Ticaret Müzakereleri’nde “önemli bir ilerleme”nin olmasını, “ABD’nin artık taviz vermesi gerekiyordu” tespitiyle açıklıyor.

“… ABD tarafının artık dayanma gücü kalmamıştı. Bu kez ABD tarafının endişelerini dikkate almak zorunda kaldı. Taraflar tarım, döviz kuru, fikri mülkiyet hakları ve teknoloji transferi konusunda mutabakata vardılar” diyor ve şöyle devam ediyor:

“Bundan sonraki süreçte eğer ABD ileri adım atmazsa, bu durum, ABD’nin stratejik niyetinin ve anlayışının devam ettiği anlamına gelecektir. Aynı zamanda bu süreç, ABD’nin samimiyetsizliğini de ortaya çıkaracaktır.”

Yazının geneline bakıldığında, Xing de iki ülkenin farklı stratejik düşünce yapılarına sahip olmaları nedeniyle uyum sorunu yaşadıklarını belirterek, kendisini de temkinli iyimserler grubuna katıyor. Xing, ABD’nin stratejik düşünce yapısını, kendisinin üstün olduğu varsayımı üzerinden “dost – düşman” ya da “fayda – zarar” gibi ayrımlar ile mekanik bir şekilde yaptığını belirtiyor. Fakat yazar, Çin’in stratejik düşüncesinin ortak zemin aramaya odaklı göreceli ve diyalektik olduğunu savunuyor. Bu tespitle yazar, “Çin’in stratejik düşüncesi kapsayıcı iken, Amerikan stratejik düşüncesi ötekileştiricidir” sonucunu çıkarmamızı istiyor.

Xing, “Çin-ABD ilişkileri ne yöne gidecek?” sorusunu yazısının son paragrafında iyimser olmaya çalışarak temkinli bir şekilde veriyor. İki ülke arasındaki ilişkilerde farklılıklar da var, ortak noktalar da. Fakat iki ülkenin de stratejik düşüncelerinin farklı olması ve değişmemesi büyük bir belirsizliğe neden oluyor. Dolayısıyla iki ülke arasındaki stratejik düşünce ve güç değişimi, ilişkilerin ne yöne evrileceğinin işareti olacağını düşünüyor.

Makalenin orjinaline şu linkten ulaşabilirsiniz: http://column.chinadaily.com.cn/a/201910/22/WS5daea6dea31099ab995e71dd.html

Bu yazı ilk kez 19 Kasım 2019’da yayımlanmıştır.

 

Bu makale Dr. Ümit Alperen’in editoryal katkılarıyla, Xing Yunchao tarafından kaleme alınan, Çin’in önde gelen gazetelerinden Zhongguo Ribao (China Daily)’de yayımlanan “Çin – ABD ticaret müzakereleri rayına mı oturuyor?” başlıklı yazısının tercümesi üzerine yazılmıştır. Çinceden Türkçeye çeviri de Ümit Alperen tarafından yapılmıştır.

Fikir Turu
Fikir Turuhttps://fikirturu.com/
Fikir Turu, yalnızca Türkiye’deki düşünce hayatını değil, dünyanın da ne düşündüğünü, tartıştığını okurlarına aktarmaya çalışıyor. Bu amaçla, İngilizce, Arapça, Rusça, Almanca ve Çince yazılmış önemli makalelerin belli başlı bölümlerini çevirerek, editoryal katkılarla okuruna sunmaya çalışıyor. Her makalenin orijinal metnine ve değerli çevirmen arkadaşlarımızın bilgilerine makalenin alt kısmındaki notlardan ulaşabilirsiniz.

YORUMLAR

Subscribe
Bildir
guest

0 Yorum
Eskiler
En Yeniler Beğenilenler
Inline Feedbacks
View all comments

Son Eklenenler

0
Would love your thoughts, please comment.x