Doğu Akdeniz’de gerilimi azaltmanın anahtarı yenilenebilir enerji mi?

Bölüşüm kavgasının eksik olmadığı Doğu Akdeniz’i, kurtaracak olan yenilenebilir enerji için yapılacak işbirliği olabilir mi? Bölge ülkeleri yenilenebilir enerji projeleri için bir araya gele gele, sorunları çözmeyi de öğrenir mi? Türkiye’nin bu alandaki büyük potansiyeli bölgeyi nasıl etkiler?

Uzun süredir sınır anlaşmazlıkları ve enerji kaynakları üzerindeki çekişmelerle gündeme gelen Doğu Akdeniz, bölgesel işbirliği ihtiyacının en net hissedildiği coğrafyalardan biri. Ancak bölgenin karşı karşıya olduğu bu gerilim ortamına rağmen, temiz enerji kaynakları ortak bir gelecek için güçlü bir zemin sunabilir.

Atlantic Council için hazırladığı kapsamlı analizde Karim Elgendy, Doğu Akdeniz’in yenilenebilir enerji potansiyelinin yalnızca çevresel değil, diplomatik ve ekonomik faydalar da sağlayabileceğine dikkat çekiyor. Rapora göre, bölge ülkeleri arasında kurulacak ortak enerji projeleri, sürdürülebilirlik hedeflerinin ötesine geçerek siyasi tansiyonu düşürebilir ve kalıcı işbirliklerinin önünü açabilir.

Raporun öne çıkan bölümlerini aktarıyoruz:

Muazzam potansiyel

“Doğu Akdeniz bölgesi, enerji dönüşümünde kritik bir eşikte. Yunanistan, Kıbrıs, Türkiye, Suriye, Lübnan, İsrail, Filistin, Ürdün ve Mısır gibi ülkeleri içeren bu bölge, temiz enerjiye geçişte lider olabilir ve enerji işbirliği sayesinde bölge ülkeleri arasındaki ilişkileri güçlendirebilir.

Yenilenebilir enerji kullanımı, sadece çevreyi korumakla kalmıyor, aynı zamanda ortak enerji altyapıları ve finansman akışları sayesinde ülkelerin bir araya gelmesi için de somut bir zemin oluşturuyor. Bölgenin enerji geleceği sadece teknolojiye değil, aynı zamanda finansmana, diplomasiye ve ülkeler arasındaki güvene de bağlı. Uzmanlar, hem eskiyen enerji şebekelerini geliştirmek için yeni teknolojilere yatırım yapılmasını hem de sınır ötesi işbirliğini artırmak için ortak finansman yöntemlerinin geliştirilmesini öneriyor.

Bölgenin başta rüzgâr ve güneş olmak üzere çok büyük bir yenilenebilir enerji potansiyeli olmasına rağmen, eski ve yetersiz enerji altyapıları, siyasi gerilimler ve farklı düzenlemeler enerji entegrasyonunu zorlaştırıyor. Yenilikçi finansman çözümleri hem gelişmiş altyapı projelerini destekleyebilir hem de bölgesel işbirliğini artırarak enerji sektörünü dönüştürebilir. Bu sayede ekonomik ilişkiler pekişir ve geçmişteki siyasi anlaşmazlıkların aşılması mümkün hâle gelir. Bu konular arasında bölgesel elektrik talebi, enerji altyapısının durumu, yenilenebilir enerji kaynakları, COP28 iklim zirvesi taahhütleri ve finansman araçlarının bölgesel işbirliğini nasıl destekleyebileceği yer alıyor.

Türkiye model olabilir

Türkiye, Doğu Akdeniz’deki enerji dönüşümünde kilit bir rol oynuyor. Bölgenin önemli ekonomilerinden biri olan Türkiye’nin elektrik tüketimi 2024’te 348 teravat (TW) saate ulaştı ve 2035’e kadar 510 TW saate yükselmesi bekleniyor. Bu artan talebi sürdürülebilir bir şekilde karşılamak için ürkiye, 2035’e kadar elektrik üretim kapasitesini iki katına çıkarmayı ve enerjisinin yaklaşık yüzde 65’ini yenilenebilir kaynaklardan karşılamayı hedefliyor.

Yenilenebilir enerjideki ilerlemelere rağmen Türkiye, bölgedeki diğer ülkeler gibi eski ve parçalı elektrik şebekesi altyapısı, jeopolitik gerilimler ve düzensiz yasal çerçeveler gibi enerji entegrasyonunu engelleyen zorluklarla karşı karşıya. Türkiye-Suriye bağlantısı gibi bazı mevcut elektrik bağlantıları olsa da bölgesel çatışmalar ve teknik uyumsuzluklar nedeniyle genellikle tam olarak kullanılmıyor veya çalışmıyor.

Ayrıca Yunanistan, Türkiye ve Kıbrıs gibi bölge ülkeleri arasındaki deniz anlaşmazlıklarının yol açtığı gerilimler, çözülemeyen Kıbrıs sorunu ve uzun süredir devam eden İsrail-Filistin çatışması, sınır ötesi altyapının gelişmesini engelliyor.

Ancak Türkiye’nin katkı potansiyeli oldukça büyük. Araştırmalar, Türkiye’nin 2050 yılı için öngörülen elektrik talebinin yüzde 105’ini yenilenebilir enerji kaynaklarıyla karşılayabileceğini gösteriyor. Özellikle yenilenebilir enerji projeleri ve bağlantı hatlarındaki enerji işbirliği bölgesel istikrar ve ekonomik bütünleşme için bir araç olabilir; enerjiyi bir rekabet kaynağından bir işbirliği platformuna dönüştürebilir. Finansal araçları, sınır ötesi işbirliğini teşvik edecek şekilde stratejik olarak yapılandırarak, Türkiye komşularıyla birlikte tarihi siyasi gerilimlerin üstesinden gelebilir ve birleşik bir Doğu Akdeniz enerji ortamına katkıda bulunabilir.

Ulusal elektrik şebekeleri birbirine bağlanmalı

Doğu Akdeniz’in enerji dönüşümü büyük ölçüde enerji bağlantılarına dayanıyor. Bölge, muazzam bir yenilenebilir enerji potansiyeline sahip; araştırmalar, 2050’deki elektrik talebinin %144’ünü yenilenebilir kaynaklardan karşılayabileceğini gösteriyor. Ancak mevcut elektrik şebekesi parçalı olduğundan, sınır ötesi elektrik ticaretini kısıtlıyor ve bu potansiyelin verimli dağıtımını engelliyor.

Enerji bağlantıları, ülkelerin gün içinde değişkenlik gösteren elektrik taleplerini karşılamak için şebekeler arasındaki arz fazlasını ve açıkları dengelemeye yardımcı olur. Kuzey Akdeniz ülkeleri yeterli bağlantılara sahipken, güney ve doğu bölgelerinde bu tür bağlantılar eksik ve kuzey-güney arasında çok az bağlantı bulunuyor. Bu eşitsizlik, yenilenebilir enerji değişimini kolaylaştırmak için yeni altyapı ihtiyacını doğuruyor.

Ayrıca, enerji bağlantıları enerjiyi bir rekabet kaynağından bir işbirliği platformuna dönüştürebilir, böylece bölgedeki uzun süreli jeopolitik gerilimleri hafifletebilir. Ortak projeler ve finansal yükümlülükler aracılığıyla paylaşılan ekonomik çıkarlar ve karşılıklı bağımlılıklar oluşturarak, enerji bağlantıları ülkeler arasında diyaloğu ve güveni teşvik edebilir. Bu yaklaşım, sadece uzun vadeli sürdürülebilirlik ve ekonomik faydalar sağlamakla kalmıyor, aynı zamanda yenilenebilir enerji sistemleri tartışmasız bir kaynak olduğu için geleneksel gaz diplomasisinden daha yüksek bir bölgesel istikrar potansiyeli sunuyor.

Teknolojiye yatırım şart

Yenilenebilir enerji kapasitesinin geliştirilmesi ve fiziksel bağlantıların kurulması, bölgesel enerji entegrasyonunun temelini oluşturuyor. İklim krizi nedeniyle bu çabaların hızla büyümesi gerekiyor.

Eylül 2024’te, MED9 olarak bilinen dokuz kuzey Akdeniz ülkesi, bölgeyi yenilenebilir enerji merkezi yapma konusunda iş birliği yapma kararı aldı.

TeraMed adlı bir girişim, Akdeniz ülkelerini yenilenebilir enerji kapasitesini üç katına çıkarmaya ve toplam 1 TW üretim kapasitesine ulaşmaya teşvik etmeye çalışıyor.

2023 itibarıyla, Doğu Akdeniz ülkelerinin kurulu yenilenebilir enerji kapasitesi 90 GW’tı ve bu, toplam elektrik üretimlerinin yüzde 42’sini oluşturuyordu. COP28 hedefini karşılamak için, bölgenin 2030 yılına kadar 405 GW kapasiteye ulaşması gerekiyor ve bu, yıllık 45 GW’lık bir büyüme gerektiriyor. Bu iddialı yenilenebilir enerji hedeflerine ulaşmak, yalnızca üretim kapasitesini artırmakla kalmayacak. Doğu Akdeniz, yenilenebilir enerjinin üç katına çıkmasını sağlayacak ileri düzey altyapı çözümlerine ihtiyaç duyuyor.

Akıllı şebeke teknolojileri, bu hızlı geçişi mümkün kılacak kritik bir unsurdur. Bu teknolojiler, yenilenebilir kaynakların daha iyi yönetimini sağlar, güvenilirliği artırır ve kayıpları azaltır. Batarya depolama, gelişmiş ölçüm altyapısı ve gerçek zamanlı izleme gibi teknolojiler bu kapsamda önem kazanıyor.

Batarya depolama, yenilenebilir enerji kaynaklarının dalgalanmasını yönetmek için kritik öneme sahiptir. Ancak, Doğu Akdeniz’de büyük ölçekli batarya depolama projeleri henüz gelişme aşamasında. Türkiye, 2035 yılına kadar 7,5 GW batarya enerji depolama kapasitesine ulaşmayı hedefliyor.

Esneklik mekanizmaları, talep yanıtı ve yenilenebilir hidrojen üretimi gibi yöntemler de şebeke istikrarını artırıyor. Türkiye, 2035 yılına kadar yeşil hidrojen üretimi için 5 GW elektrolizör kapasitesi geliştirmeyi planlıyor. Mısır da yenilenebilir hidrojen için bir transit güzergâh olmayı hedefliyor.

Akıllı sayaçlar, talep yönetimi yoluyla şebeke yönetimini iyileştiriyor. Yunanistan, 2026’ya kadar 3,12 milyon akıllı sayaç kurmayı planlıyor ve bu proje Avrupa Yatırım Bankası tarafından finanse ediliyor.

Gelişmiş şebeke teknolojilerinin sınır ötesi kullanımı, yalnızca teknik gerekliliklerin tespitini değil, aynı zamanda bu geçişin nasıl finanse edileceğine dair temel soruların yanıtlanmasını da gerektiriyor.

Bölgesel enerji için yenilikçi finansman

Doğu Akdeniz’in enerji dönüşümü, sınırlı yenilenebilir enerji kapasitesinin genişletilmesi, eski şebekelerin modernleştirilmesi ve sınır ötesi bağlantıların geliştirilmesi için önemli sermaye gerektiriyor.

Yenilenebilir enerji projelerinin maliyeti, kurulu kapasite başına yaklaşık 1 milyon dolar.  Bir başka deyişle 45 GW yenilenebilir enerji kapasitesi inşa etmek için yaklaşık 45 milyar dolara ihtiyaç var. Üstelik bu rakam iletim ve depolama altyapısı maliyetlerini kapsamıyor. İletim altyapısının maliyeti genellikle şebeke operatörleri tarafından karşılandığı için bir zorluk oluşturuyor. Örneğin, Yunanistan, Kıbrıs ve İsrail arasında elektrik iletimini sağlayacak denizaltı elektrik iletim hattı olan Büyük Deniz Bağlantısı (The Great Sea Interconnector) projesinin maliyeti yaklaşık 1,9 milyar euro (2,08 milyar dolar) olarak öngörülüyor. 2030 yılına kadar, bölgenin sürdürülebilir enerji geçişi için toplam yatırım ihtiyacı 300 milyar doları aşabilir. Bu nedenle, geleneksel ulusal finansman yaklaşımları yetersiz kalıyor. Bölge, ulusal kaynakların ötesine geçerek, büyük ölçekli sermaye hareketlerini ve bölgesel işbirliğini sağlayan finansman araçlarını araştırmalıdır.

Bölgesel işbirliği için finansman

Doğu Akdeniz’in enerji geçiş hedeflerine ulaşabilmesi için yukarıdaki tüm mekanizmaları kullanan kapsamlı bir finansman stratejisi geliştirilmesi önemlidir. Çok taraflı ve iklim fonları, ölçek ve sabırlı sermaye sağlarken, yeşil ve İslami finans yeni yatırımcı havuzlarına erişim sağlar.

Bölge ülkelerinin geçmişteki siyasi engelleri aşarak, komşularını işbirliği yapacakları ortaklar olarak görmelerini sağlamak için bu finansman mekanizmalarının stratejik bir şekilde tasarlanması gerekmektedir. Örneğin, çok taraflı yatırım fonları, kritik altyapıda ortak mülkiyet payları oluşturarak barışçıl ilişkileri koruma teşviki yaratabilir.

Bu araçlar, diplomatik hedefleri somut ekonomik teşviklere dönüştürerek, ülkelerin enerji güvenliğine ulaşmalarını sağlayabilir.

Grafik: Doğu Akdeniz’deki mevcut ve yapım aşamasında olan (sürekli çizgiler) ve etüt aşamasında olan (noktalı çizgiler) bağlantılar arasındaki bağlantılar.

Bölgesel enerji topluluğu oluşturabilir mi?

Yenilikçi finansman mekanizmaları dönüşüm için araçlar sağlasa da bunların başarılı bir şekilde uygulanması fiziksel, kurumsal ve diplomatik çerçevelerin oluşturulmasına bağlıdır. Yeşil tahviller, çok taraflı kalkınma bankalarının finansmanı ve iklim finansmanı gibi kaynakların harekete geçirilmesi gereklidir, ancak bu tek başına bölgesel enerji entegrasyonunu sağlamak için yeterli değildir.

Finansman işbirliği için bir kaldıraç olabilir; ancak bunun etkili olabilmesi için güçlü altyapı yatırımları, uyumlu düzenleyici çerçeveler ve tarihsel gerilimleri aşacak diplomatik yaklaşımlar da gereklidir. Doğu Akdeniz’in zengin yenilenebilir kaynaklarını paylaşan bir enerji yapısına dönüştürmek için somut işbirliği yapıları oluşturulması gerekir.

Doğu Akdeniz’deki sınır ötesi enerji işbirliği, yenilenebilir enerji kaynaklarını entegre etmeyi ve şebeke bağlantısını artırmayı amaçlayan birkaç önemli girişimle ilerlemektedir. Dokuz bağlantı projesi farklı gelişim aşamalarındadır (Bkz. Grafik) ve bunlar tam olarak uygulanırsa, enerji pazarını birleştirme potansiyeline sahiptir.

Tam olarak bütünleşmiş bir enerji pazarına ulaşmak için düzenlemelerin uyumlaştırılması gerekmektedir. Bu, şebekelere adil erişim sağlamak, yatırımları teşvik etmek ve risk sermayesinin maliyetini azaltmak için önemlidir. Türkiye, Kıbrıs, Yunanistan ve Mısır, enerji pazarlarını ayrıştırma sürecindedir, ancak bazı ülkelerde hala dikey monopol yapıları bulunmaktadır.

Finans ve diplomasi ile birleşik enerji manzarası

Doğu Akdeniz, yenilikçi finansmanın teknolojik atlamayı, ekonomik gelişimi ve bölgesel işbirliğini ilerletebileceği dönüşümcü bir enerji geçişinin eşiğindedir. İşbirliğini gerektiren yatırım mekanizmalarının stratejik bir şekilde yapılandırılması, bölgedeki ülkelerin finansal işlemleri diplomatik köprüler haline getirmesine yardımcı olabilir.

Finansman, siyasi gerginlikler sırasında bile diyalog imkânı yaratır, karşılıklı bağımlılıklar oluşturur ve işbirliğinin faydalarını ön plana çıkarır. Eğer Doğu Akdeniz bu vizyonu gerçekleştirebilirse, yenilenebilir kaynaklarını daha iyi değerlendiren ve tarihsel bölünmeleri aşan bir model haline gelebilir.”

Bu yazı ilk kez 17 Temmuz 2025’te yayımlanmıştır.

Karim Elgendy’nin tlantic Council’de yayınlanan “Great sea connections: Financing the Eastern Mediterranean’s energy transition” başlıklı makalesinden bölümler Mustafa Alkan tarafından çevrilmiş ve editoryal katkısı ile yayına hazırlanmıştır. Yazının orijinaline aşağıdaki linkten erişebilirsiniz. https://www.atlanticcouncil.org/in-depth-research-reports/report/great-sea-connections-financing-the-eastern-mediterraneans-energy-transition/

Fikir Turu
Fikir Turuhttps://fikirturu.com/
Fikir Turu, yalnızca Türkiye’deki düşünce hayatını değil, dünyanın da ne düşündüğünü, tartıştığını okurlarına aktarmaya çalışıyor. Bu amaçla, İngilizce, Arapça, Rusça, Almanca ve Çince yazılmış önemli makalelerin belli başlı bölümlerini çevirerek, editoryal katkılarla okuruna sunmaya çalışıyor. Her makalenin orijinal metnine ve değerli çevirmen arkadaşlarımızın bilgilerine makalenin alt kısmındaki notlardan ulaşabilirsiniz.

YORUMLAR

Subscribe
Bildir
guest

0 Yorum
Eskiler
En Yeniler Beğenilenler
Inline Feedbacks
View all comments

Son Eklenenler

Doğu Akdeniz’de gerilimi azaltmanın anahtarı yenilenebilir enerji mi?

Bölüşüm kavgasının eksik olmadığı Doğu Akdeniz’i, kurtaracak olan yenilenebilir enerji için yapılacak işbirliği olabilir mi? Bölge ülkeleri yenilenebilir enerji projeleri için bir araya gele gele, sorunları çözmeyi de öğrenir mi? Türkiye’nin bu alandaki büyük potansiyeli bölgeyi nasıl etkiler?

Uzun süredir sınır anlaşmazlıkları ve enerji kaynakları üzerindeki çekişmelerle gündeme gelen Doğu Akdeniz, bölgesel işbirliği ihtiyacının en net hissedildiği coğrafyalardan biri. Ancak bölgenin karşı karşıya olduğu bu gerilim ortamına rağmen, temiz enerji kaynakları ortak bir gelecek için güçlü bir zemin sunabilir.

Atlantic Council için hazırladığı kapsamlı analizde Karim Elgendy, Doğu Akdeniz’in yenilenebilir enerji potansiyelinin yalnızca çevresel değil, diplomatik ve ekonomik faydalar da sağlayabileceğine dikkat çekiyor. Rapora göre, bölge ülkeleri arasında kurulacak ortak enerji projeleri, sürdürülebilirlik hedeflerinin ötesine geçerek siyasi tansiyonu düşürebilir ve kalıcı işbirliklerinin önünü açabilir.

Raporun öne çıkan bölümlerini aktarıyoruz:

Muazzam potansiyel

“Doğu Akdeniz bölgesi, enerji dönüşümünde kritik bir eşikte. Yunanistan, Kıbrıs, Türkiye, Suriye, Lübnan, İsrail, Filistin, Ürdün ve Mısır gibi ülkeleri içeren bu bölge, temiz enerjiye geçişte lider olabilir ve enerji işbirliği sayesinde bölge ülkeleri arasındaki ilişkileri güçlendirebilir.

Yenilenebilir enerji kullanımı, sadece çevreyi korumakla kalmıyor, aynı zamanda ortak enerji altyapıları ve finansman akışları sayesinde ülkelerin bir araya gelmesi için de somut bir zemin oluşturuyor. Bölgenin enerji geleceği sadece teknolojiye değil, aynı zamanda finansmana, diplomasiye ve ülkeler arasındaki güvene de bağlı. Uzmanlar, hem eskiyen enerji şebekelerini geliştirmek için yeni teknolojilere yatırım yapılmasını hem de sınır ötesi işbirliğini artırmak için ortak finansman yöntemlerinin geliştirilmesini öneriyor.

Bölgenin başta rüzgâr ve güneş olmak üzere çok büyük bir yenilenebilir enerji potansiyeli olmasına rağmen, eski ve yetersiz enerji altyapıları, siyasi gerilimler ve farklı düzenlemeler enerji entegrasyonunu zorlaştırıyor. Yenilikçi finansman çözümleri hem gelişmiş altyapı projelerini destekleyebilir hem de bölgesel işbirliğini artırarak enerji sektörünü dönüştürebilir. Bu sayede ekonomik ilişkiler pekişir ve geçmişteki siyasi anlaşmazlıkların aşılması mümkün hâle gelir. Bu konular arasında bölgesel elektrik talebi, enerji altyapısının durumu, yenilenebilir enerji kaynakları, COP28 iklim zirvesi taahhütleri ve finansman araçlarının bölgesel işbirliğini nasıl destekleyebileceği yer alıyor.

Türkiye model olabilir

Türkiye, Doğu Akdeniz’deki enerji dönüşümünde kilit bir rol oynuyor. Bölgenin önemli ekonomilerinden biri olan Türkiye’nin elektrik tüketimi 2024’te 348 teravat (TW) saate ulaştı ve 2035’e kadar 510 TW saate yükselmesi bekleniyor. Bu artan talebi sürdürülebilir bir şekilde karşılamak için ürkiye, 2035’e kadar elektrik üretim kapasitesini iki katına çıkarmayı ve enerjisinin yaklaşık yüzde 65’ini yenilenebilir kaynaklardan karşılamayı hedefliyor.

Yenilenebilir enerjideki ilerlemelere rağmen Türkiye, bölgedeki diğer ülkeler gibi eski ve parçalı elektrik şebekesi altyapısı, jeopolitik gerilimler ve düzensiz yasal çerçeveler gibi enerji entegrasyonunu engelleyen zorluklarla karşı karşıya. Türkiye-Suriye bağlantısı gibi bazı mevcut elektrik bağlantıları olsa da bölgesel çatışmalar ve teknik uyumsuzluklar nedeniyle genellikle tam olarak kullanılmıyor veya çalışmıyor.

Ayrıca Yunanistan, Türkiye ve Kıbrıs gibi bölge ülkeleri arasındaki deniz anlaşmazlıklarının yol açtığı gerilimler, çözülemeyen Kıbrıs sorunu ve uzun süredir devam eden İsrail-Filistin çatışması, sınır ötesi altyapının gelişmesini engelliyor.

Ancak Türkiye’nin katkı potansiyeli oldukça büyük. Araştırmalar, Türkiye’nin 2050 yılı için öngörülen elektrik talebinin yüzde 105’ini yenilenebilir enerji kaynaklarıyla karşılayabileceğini gösteriyor. Özellikle yenilenebilir enerji projeleri ve bağlantı hatlarındaki enerji işbirliği bölgesel istikrar ve ekonomik bütünleşme için bir araç olabilir; enerjiyi bir rekabet kaynağından bir işbirliği platformuna dönüştürebilir. Finansal araçları, sınır ötesi işbirliğini teşvik edecek şekilde stratejik olarak yapılandırarak, Türkiye komşularıyla birlikte tarihi siyasi gerilimlerin üstesinden gelebilir ve birleşik bir Doğu Akdeniz enerji ortamına katkıda bulunabilir.

Ulusal elektrik şebekeleri birbirine bağlanmalı

Doğu Akdeniz’in enerji dönüşümü büyük ölçüde enerji bağlantılarına dayanıyor. Bölge, muazzam bir yenilenebilir enerji potansiyeline sahip; araştırmalar, 2050’deki elektrik talebinin %144’ünü yenilenebilir kaynaklardan karşılayabileceğini gösteriyor. Ancak mevcut elektrik şebekesi parçalı olduğundan, sınır ötesi elektrik ticaretini kısıtlıyor ve bu potansiyelin verimli dağıtımını engelliyor.

Enerji bağlantıları, ülkelerin gün içinde değişkenlik gösteren elektrik taleplerini karşılamak için şebekeler arasındaki arz fazlasını ve açıkları dengelemeye yardımcı olur. Kuzey Akdeniz ülkeleri yeterli bağlantılara sahipken, güney ve doğu bölgelerinde bu tür bağlantılar eksik ve kuzey-güney arasında çok az bağlantı bulunuyor. Bu eşitsizlik, yenilenebilir enerji değişimini kolaylaştırmak için yeni altyapı ihtiyacını doğuruyor.

Ayrıca, enerji bağlantıları enerjiyi bir rekabet kaynağından bir işbirliği platformuna dönüştürebilir, böylece bölgedeki uzun süreli jeopolitik gerilimleri hafifletebilir. Ortak projeler ve finansal yükümlülükler aracılığıyla paylaşılan ekonomik çıkarlar ve karşılıklı bağımlılıklar oluşturarak, enerji bağlantıları ülkeler arasında diyaloğu ve güveni teşvik edebilir. Bu yaklaşım, sadece uzun vadeli sürdürülebilirlik ve ekonomik faydalar sağlamakla kalmıyor, aynı zamanda yenilenebilir enerji sistemleri tartışmasız bir kaynak olduğu için geleneksel gaz diplomasisinden daha yüksek bir bölgesel istikrar potansiyeli sunuyor.

Teknolojiye yatırım şart

Yenilenebilir enerji kapasitesinin geliştirilmesi ve fiziksel bağlantıların kurulması, bölgesel enerji entegrasyonunun temelini oluşturuyor. İklim krizi nedeniyle bu çabaların hızla büyümesi gerekiyor.

Eylül 2024’te, MED9 olarak bilinen dokuz kuzey Akdeniz ülkesi, bölgeyi yenilenebilir enerji merkezi yapma konusunda iş birliği yapma kararı aldı.

TeraMed adlı bir girişim, Akdeniz ülkelerini yenilenebilir enerji kapasitesini üç katına çıkarmaya ve toplam 1 TW üretim kapasitesine ulaşmaya teşvik etmeye çalışıyor.

2023 itibarıyla, Doğu Akdeniz ülkelerinin kurulu yenilenebilir enerji kapasitesi 90 GW’tı ve bu, toplam elektrik üretimlerinin yüzde 42’sini oluşturuyordu. COP28 hedefini karşılamak için, bölgenin 2030 yılına kadar 405 GW kapasiteye ulaşması gerekiyor ve bu, yıllık 45 GW’lık bir büyüme gerektiriyor. Bu iddialı yenilenebilir enerji hedeflerine ulaşmak, yalnızca üretim kapasitesini artırmakla kalmayacak. Doğu Akdeniz, yenilenebilir enerjinin üç katına çıkmasını sağlayacak ileri düzey altyapı çözümlerine ihtiyaç duyuyor.

Akıllı şebeke teknolojileri, bu hızlı geçişi mümkün kılacak kritik bir unsurdur. Bu teknolojiler, yenilenebilir kaynakların daha iyi yönetimini sağlar, güvenilirliği artırır ve kayıpları azaltır. Batarya depolama, gelişmiş ölçüm altyapısı ve gerçek zamanlı izleme gibi teknolojiler bu kapsamda önem kazanıyor.

Batarya depolama, yenilenebilir enerji kaynaklarının dalgalanmasını yönetmek için kritik öneme sahiptir. Ancak, Doğu Akdeniz’de büyük ölçekli batarya depolama projeleri henüz gelişme aşamasında. Türkiye, 2035 yılına kadar 7,5 GW batarya enerji depolama kapasitesine ulaşmayı hedefliyor.

Esneklik mekanizmaları, talep yanıtı ve yenilenebilir hidrojen üretimi gibi yöntemler de şebeke istikrarını artırıyor. Türkiye, 2035 yılına kadar yeşil hidrojen üretimi için 5 GW elektrolizör kapasitesi geliştirmeyi planlıyor. Mısır da yenilenebilir hidrojen için bir transit güzergâh olmayı hedefliyor.

Akıllı sayaçlar, talep yönetimi yoluyla şebeke yönetimini iyileştiriyor. Yunanistan, 2026’ya kadar 3,12 milyon akıllı sayaç kurmayı planlıyor ve bu proje Avrupa Yatırım Bankası tarafından finanse ediliyor.

Gelişmiş şebeke teknolojilerinin sınır ötesi kullanımı, yalnızca teknik gerekliliklerin tespitini değil, aynı zamanda bu geçişin nasıl finanse edileceğine dair temel soruların yanıtlanmasını da gerektiriyor.

Bölgesel enerji için yenilikçi finansman

Doğu Akdeniz’in enerji dönüşümü, sınırlı yenilenebilir enerji kapasitesinin genişletilmesi, eski şebekelerin modernleştirilmesi ve sınır ötesi bağlantıların geliştirilmesi için önemli sermaye gerektiriyor.

Yenilenebilir enerji projelerinin maliyeti, kurulu kapasite başına yaklaşık 1 milyon dolar.  Bir başka deyişle 45 GW yenilenebilir enerji kapasitesi inşa etmek için yaklaşık 45 milyar dolara ihtiyaç var. Üstelik bu rakam iletim ve depolama altyapısı maliyetlerini kapsamıyor. İletim altyapısının maliyeti genellikle şebeke operatörleri tarafından karşılandığı için bir zorluk oluşturuyor. Örneğin, Yunanistan, Kıbrıs ve İsrail arasında elektrik iletimini sağlayacak denizaltı elektrik iletim hattı olan Büyük Deniz Bağlantısı (The Great Sea Interconnector) projesinin maliyeti yaklaşık 1,9 milyar euro (2,08 milyar dolar) olarak öngörülüyor. 2030 yılına kadar, bölgenin sürdürülebilir enerji geçişi için toplam yatırım ihtiyacı 300 milyar doları aşabilir. Bu nedenle, geleneksel ulusal finansman yaklaşımları yetersiz kalıyor. Bölge, ulusal kaynakların ötesine geçerek, büyük ölçekli sermaye hareketlerini ve bölgesel işbirliğini sağlayan finansman araçlarını araştırmalıdır.

Bölgesel işbirliği için finansman

Doğu Akdeniz’in enerji geçiş hedeflerine ulaşabilmesi için yukarıdaki tüm mekanizmaları kullanan kapsamlı bir finansman stratejisi geliştirilmesi önemlidir. Çok taraflı ve iklim fonları, ölçek ve sabırlı sermaye sağlarken, yeşil ve İslami finans yeni yatırımcı havuzlarına erişim sağlar.

Bölge ülkelerinin geçmişteki siyasi engelleri aşarak, komşularını işbirliği yapacakları ortaklar olarak görmelerini sağlamak için bu finansman mekanizmalarının stratejik bir şekilde tasarlanması gerekmektedir. Örneğin, çok taraflı yatırım fonları, kritik altyapıda ortak mülkiyet payları oluşturarak barışçıl ilişkileri koruma teşviki yaratabilir.

Bu araçlar, diplomatik hedefleri somut ekonomik teşviklere dönüştürerek, ülkelerin enerji güvenliğine ulaşmalarını sağlayabilir.

Grafik: Doğu Akdeniz’deki mevcut ve yapım aşamasında olan (sürekli çizgiler) ve etüt aşamasında olan (noktalı çizgiler) bağlantılar arasındaki bağlantılar.

Bölgesel enerji topluluğu oluşturabilir mi?

Yenilikçi finansman mekanizmaları dönüşüm için araçlar sağlasa da bunların başarılı bir şekilde uygulanması fiziksel, kurumsal ve diplomatik çerçevelerin oluşturulmasına bağlıdır. Yeşil tahviller, çok taraflı kalkınma bankalarının finansmanı ve iklim finansmanı gibi kaynakların harekete geçirilmesi gereklidir, ancak bu tek başına bölgesel enerji entegrasyonunu sağlamak için yeterli değildir.

Finansman işbirliği için bir kaldıraç olabilir; ancak bunun etkili olabilmesi için güçlü altyapı yatırımları, uyumlu düzenleyici çerçeveler ve tarihsel gerilimleri aşacak diplomatik yaklaşımlar da gereklidir. Doğu Akdeniz’in zengin yenilenebilir kaynaklarını paylaşan bir enerji yapısına dönüştürmek için somut işbirliği yapıları oluşturulması gerekir.

Doğu Akdeniz’deki sınır ötesi enerji işbirliği, yenilenebilir enerji kaynaklarını entegre etmeyi ve şebeke bağlantısını artırmayı amaçlayan birkaç önemli girişimle ilerlemektedir. Dokuz bağlantı projesi farklı gelişim aşamalarındadır (Bkz. Grafik) ve bunlar tam olarak uygulanırsa, enerji pazarını birleştirme potansiyeline sahiptir.

Tam olarak bütünleşmiş bir enerji pazarına ulaşmak için düzenlemelerin uyumlaştırılması gerekmektedir. Bu, şebekelere adil erişim sağlamak, yatırımları teşvik etmek ve risk sermayesinin maliyetini azaltmak için önemlidir. Türkiye, Kıbrıs, Yunanistan ve Mısır, enerji pazarlarını ayrıştırma sürecindedir, ancak bazı ülkelerde hala dikey monopol yapıları bulunmaktadır.

Finans ve diplomasi ile birleşik enerji manzarası

Doğu Akdeniz, yenilikçi finansmanın teknolojik atlamayı, ekonomik gelişimi ve bölgesel işbirliğini ilerletebileceği dönüşümcü bir enerji geçişinin eşiğindedir. İşbirliğini gerektiren yatırım mekanizmalarının stratejik bir şekilde yapılandırılması, bölgedeki ülkelerin finansal işlemleri diplomatik köprüler haline getirmesine yardımcı olabilir.

Finansman, siyasi gerginlikler sırasında bile diyalog imkânı yaratır, karşılıklı bağımlılıklar oluşturur ve işbirliğinin faydalarını ön plana çıkarır. Eğer Doğu Akdeniz bu vizyonu gerçekleştirebilirse, yenilenebilir kaynaklarını daha iyi değerlendiren ve tarihsel bölünmeleri aşan bir model haline gelebilir.”

Bu yazı ilk kez 17 Temmuz 2025’te yayımlanmıştır.

Karim Elgendy’nin tlantic Council’de yayınlanan “Great sea connections: Financing the Eastern Mediterranean’s energy transition” başlıklı makalesinden bölümler Mustafa Alkan tarafından çevrilmiş ve editoryal katkısı ile yayına hazırlanmıştır. Yazının orijinaline aşağıdaki linkten erişebilirsiniz. https://www.atlanticcouncil.org/in-depth-research-reports/report/great-sea-connections-financing-the-eastern-mediterraneans-energy-transition/

Fikir Turu
Fikir Turuhttps://fikirturu.com/
Fikir Turu, yalnızca Türkiye’deki düşünce hayatını değil, dünyanın da ne düşündüğünü, tartıştığını okurlarına aktarmaya çalışıyor. Bu amaçla, İngilizce, Arapça, Rusça, Almanca ve Çince yazılmış önemli makalelerin belli başlı bölümlerini çevirerek, editoryal katkılarla okuruna sunmaya çalışıyor. Her makalenin orijinal metnine ve değerli çevirmen arkadaşlarımızın bilgilerine makalenin alt kısmındaki notlardan ulaşabilirsiniz.

YORUMLAR

Subscribe
Bildir
guest

0 Yorum
Eskiler
En Yeniler Beğenilenler
Inline Feedbacks
View all comments

Son Eklenenler

0
Would love your thoughts, please comment.x