İsrail’in 7 Ekim’deki Hamas saldırılarının ardından Gazze’ye yönelik saldırıları Birleşmiş Milletler’e (BM) göre ‘büyük bir insani felakete” yol açtı ve “soykırıma” doğru ilerliyor. Gazze’nin neredeyse tamamını yerle bir eden İsrail saldırılarında 18 binden fazla Filistinli öldü ve milyonlarcasını yerinden etti.
Netanyahu hükümeti Hamas’ı yok etme hedefinin yanı sıra Gazze nüfusunu azaltmak ve topraklarını küçültmekten de bahsetmeye başladı. Bu gidişat İsrail’in baş destekçisi ABD’nin bile tüylerini ürpertiyor olsa gerek ki, Biden hükümeti kırmızı çizgilerden söz etmeye başladı.
Washington Mahmud Abbas yönetiminin Gazze’de kontrolü sağlamasını istiyor, ama bu çözüm olacak mı? Orta Doğu Enstitüsü’nde araştırmacılarından olan Kör Nokta: Balfour’dan Trump’a Amerika ve Filistinliler kitabının yazarı Khaled Elgindy, Foreign Affairs için kaleme aldığı yazıda, ABD ve İsrail’in Filistin siyasetinin açmazlarını analiz etti ve bir de çözüm önerisinde bulundu.
Yazıdan öne çıkan bölümleri aktarıyoruz:
“On haftadır Gazze’de acımasız bir savaş yürüten İsrailli liderler, Hamas ortadan kaldırılana kadar harekâtı devam ettirmekte ısrar ediyor. Böyle bir sonucun yaratacağı yönetim boşluğunu kimin ya da neyin doldurmasını beklediklerini henüz ifade etmediler. Ortada net bir çözüm olmadığından, bombardıman durduktan sonra ne olacağına dair spekülasyonlar da bitmek bilmiyor. Ortaya atılan “ertesi gün” senaryoları, Gazze’de Araplar tarafından yönetilecek bir vesayet rejimi gibi akıl almaz fikirlerden, çoğu İsraillilerden gelen ve Gazze nüfusunun tamamının ya da büyük bir kısmının Mısır’a nakledilmesini öngören rahatsız edici çağrılara kadar uzanıyor.
Biden yönetimi, Filistinlilerin Gazze’den zorla göç ettirilmesini veya bölgenin İsrail tarafından yeniden işgal edilmesini reddeden kendi “ertesi gün” kriterlerini ortaya koydu. Ayrıca Biden yönetimi, Batı Şeria’nın bazı bölümlerini kâğıt üzerinde kontrol eden “yeniden canlandırılmış” bir Filistin Yönetimi’nin Gazze’ye döndüğünü görmek istediğini ve iki devletli çözümle sonuçlanacak bir siyasi süreç konusunda ciddi olduğunu bildirdi.
Ancak ABD yönetiminin umut dolu vizyonu bazı katı gerçeklerle yüzleşmek zorunda kalacak gibi görünüyor. Öncelikle kimse savaşın ne zaman ve nasıl biteceğini ya da çatışmalar durduğunda Gazze’nin ne kadarının ve kaç Gazzelinin kalacağını bilmiyor. Dahası, İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu, İsrail’in Filistin Yönetimi’nin Gazze’ye dönmesine izin vermeyeceğini söyledi ve İsrail güçlerini süresiz olarak Gazze’de tutma vaadinde bulundu. Yetmezmiş gibi, Gazze içinde Filistinlilerin kullanabileceği toprakları daha da daraltacak kalıcı bir “tampon bölge” için planlar hazırladı.
Hamas yok edilebilir mi?
İsrail’in Hamas’ı siyasi ve askerî bir güç olarak ortadan kaldırma hedefi gerçekleştirilemez ve açıkçası sonsuz ölüm ve yıkıma yol açar. İsrailli ve ABD’li yetkililer bu gerçeği ne kadar çabuk kabullenirlerse herkes için o kadar iyi olur.
İki ay süren şiddetli bombardıman ve Gazze’nin insani altyapısının büyük bölümünün tahrip edilmesi Hamas’ı iktidardan uzaklaştıramadı ya da roket fırlatma kabiliyeti de dahil olmak üzere askerî yeteneklerini önemli ölçüde azaltamadı. Tutsaklara karşılık rehine anlaşması kısa ömürlü olsa da Hamas’ın önemini korumaya devam ettiğini gösterdi.
İsrail’in bu grupla başa çıkmaktan başka seçeneği yok. İsrail’in Gazze’ye yönelik bombardıman ve işgalinin tam tersi bir etki yaratarak pek çok Filistinliyi Hamas’a yöneltmiş olması daha muhtemeldir.
Hamas, toplumda derin kökleri olan ve hem işgal altındaki toprakların içinde hem de dışında önemli bir takipçi kitlesine sahip Filistin siyasetinin ayrılmaz bir parçası. Bazı eylemleri veya fikirleri ne kadar nefret uyandırıcı olursa olsun, Hamas muhtemelen öngörülebilir gelecekte de Filistin siyasi sahnesinin bir oyuncusu olmaya devam edecektir. Dahası, Gazze’deki işgal koşulları, abluka ve İsrail’in diğer yapısal şiddet biçimleri devam ettiği sürece, Hamas’ın ya da benzer başka bir grubun şiddet içeren direnişi de devam edecektir.
Filistin Yönetimi Gazze’ye dönebilir mi?
Filistin Yönetimi’nin, en azından şu anki yapısıyla, yakın zamanda Gazze’ye dönmesi pek olası değil. Öncelikle Netanyahu’nun iktidar koalisyonu bu olasılığı açıkça reddetti. Ancak hiçbir Filistinli lider, özellikle de Filistin Yönetimi Başkanı Mahmud Abbas gibi son derece aciz ve gözden düşmüş biri, İsrail tanklarının desteğiyle Gazze’yi ele geçirmiş görünmek istemez. Nitekim Abbas, Filistin devletine giden net bir yol açılmadıkça Filistin Yönetimi’nin Gazze’ye dönmeyeceğini söyledi.
Filistin içinde ve dışında pek çok kişi 2006’dan bu yana yapılmayan seçimlerin savaş sonrası düzenin ve Gazze’nin nihai olarak yeniden inşasının zorunlu bir unsuru olduğunu düşünüyor. Ancak bir seçim yapılması ihtimali son derece düşük.
İsrail ya da ABD’nin reformdan geçmiş bir Hamas’ın bile gelecekteki seçimlere katılmasına izin vereceği herhangi bir durumu hayal etmek neredeyse imkânsız. Ancak Hamas’ın açıkça dışlandığı bir seçim süreci yeni bir iç savaşa yol açabilir.
Kısacası, Hamas’ın olduğu bir Filistin siyasetini ileriye götürmek son derece zor ancak aynı şekilde Hamas’sız da bir yol yoktur.
FKÖ yeniden canlandırılmalı
Bu temel muammanın üstesinden gelmenin yolları var, ama bunlar tarafların sağduyulu olmasını ve tevazu göstermesini gerektiriyor. Her şeyden önce İsrailli ve ABD’li yetkililerin Hamas’ın şu ya da bu şekilde Filistin siyasetinde bir güç olarak kalacağı gerçeğiyle uzlaşmaları gerekecektir. Ayrıca, Filistin siyasetini İsrail’in ya da ABD’nin siyasi ihtiyaçlarına göre yeniden şekillendirebilecekleri kibrinden de kurtulmaları gerekiyor. Farklı kesimlerinden Filistinli liderlerin ise dar görüşlü farklılıklarını bir kenara bırakmaları da önemli.
Birçok Filistinli, siyasetlerini canlandırmak için ne yapılması gerektiğini zaten biliyor: Filistin Yönetimi’nin Filistin Kurtuluş Örgütü’nden (FKÖ) ayrıştırılması.
Filistin Yönetimi ilk olarak Oslo anlaşmalarıyla işgal altındaki Batı Şeria ve Gazze’deki Filistinlilerin işlerini denetleyen geçici bir yönetim organı olarak kurulmuştu. Bu süreçte FKÖ’nün içi boşaltılmış, kurumsal ve insan kaynakları nihai bir Filistin devleti beklentisiyle Filistin Yönetimi’ne aktarılmıştı. Filistin Yönetimi, Filistin siyasetinin fiili odağı haline gelirken, FKÖ kenara itildi ve körelmesine izin verildi. O halde amaç, Filistin Yönetimi’ni küçültüp FKÖ’yü yükselterek ve aralarındaki çizgileri daha net bir şekilde belirleyerek bu süreci tersine çevirmek olmalı.
Teknokratlar hükümeti çözüm olabilir
Bu çizgi, Hamas da dahil olmak üzere tüm gruplar tarafından kabul edilen, ancak hiçbirinin üyelerini içermeyen bir teknokrat hükümetin kurulması yoluyla çizilebilir. Hamas’ı içermeyen bu hükümet gerçek bir Filistin devleti kurulana kadar ya da en azından koşullar seçimlerin yapılmasına izin verene kadar, dış yardım alabilir ve siyasi bir organ olmaktan ziyade bir hizmet sağlayıcı olarak işlev görebilir.
Teknokratik Filistin yönetimi Gazze’yi istikrara kavuşturup yeniden inşa ederken, Hamas ve şu anda FKÖ şemsiyesi dışında kalan diğer grupların yanı sıra hem işgal altındaki topraklardaki hem de diasporadaki Filistin sivil toplum temsilcilerini de kapsayacak şekilde genişlemelidir.
Hamas’ın FKÖ içindeki varlığını normalleştirme fikri şüphesiz İsrail’de, ABD Kongresi’nde ve başka yerlerde öfkeye yol açacaktır. Bu anlaşılabilir bir durum ancak akılcı değil. Hamas’ın Filistin siyasetinden dışlanması, grubun serbest bir aktör ve bozguncu olarak hizmet etmesine ve 7 Ekim’de doruğa ulaşan şiddet ve istikrarsızlık yıllarına olanak tanıdı. Tersine, Hamas’ın FKÖ’nün Yürütme Komitesi ve uzun süredir uykuda olan parlamentosu Filistin Ulusal Konseyi gibi yönetim organlarına dahil edilmesi, grubun ılımlılaştırılmasına ve kendi başına hareket etme kabiliyetinin sınırlandırılmasına yardımcı olacaktır.
ABD için turnusol kâğıdı
Güvenilir, meşru ve birleşik bir Filistin liderliği olmaksızın Gazze’nin yeniden inşası veya istikrara kavuşturulması sürecini hayal etmek mümkün değildir. Bu da Filistin kurumsal siyasetinin ve daha spesifik olarak FKÖ’nün yeniden canlanmasını gerektirir. Bunun gerçekleşebilmesi için ABD ve özellikle İsrail’in Filistin siyasetini kendi siyasi veya ideolojik ihtiyaçlarına göre dizayn edebilecekleri gibi tehlikeli düşünceleri terk etmeleri gerekecektir. ABD, Filistinlilerin kendi iç siyasetlerini kontrol etmelerine bile izin vermeye istekli değilse, ABD’nin bağımsız bir Filistin devletine yönelik retorik desteğini ciddiye almak zordur.
Yeniden canlanan Filistin siyaseti bağlamında Hamas’ı normalleştirmek yutulması zor bir hap olacaktır. Ancak Hamas’ın yok edilmesinde ısrar etmeye devam etmek, gayrimeşru ve etkisiz bir Filistin Yönetimi’ni Gazze’ye sürüklemeye çalışmak ya da istikrarsız ve krizlerle dolu bir ortamda seçimleri zorlamak gibi seçenekler geçmişte olduğu gibi muhtemelen geri tepecektir.”
Bu yazı ilk kez 25 Aralık 2023’te yayımlanmıştır.