Gazze’de 13 Ekim’de sağlanan ateşkesin ilk aşaması yürürlüğe girerken, esir takası ve İsrail’in kısmi geri çekilmesi gerçekleşti. Ancak ikinci aşamaya dair müzakereler ağır ilerlerken, “Gazze’yi kim yönetecek?” sorusu artık teorik değil, acil bir soruna dönüşmüş durumda. Bu soruya verilen yanıtlar sadece Gazze’nin değil, Filistin siyasetinin geleceğini de şekillendirecek. Filistinli gazeteci Aseel Mafarjeh, The New Arab’ta yayımlanan analizinde, konuyu bölge uzmanlarının görüşleri ışığında ele alıyor.
Yazıdan öne çıkan bölümleri aktarıyoruz:
Gazze’yi kim yönetmeli?
“Ateşkesin ilk aşamasının yürürlüğe girmesiyle birlikte, Gazze’nin geleceğine dair en tartışmalı soru gündeme oturdu: Savaştan sonra bölgeyi kim yönetecek?
ABD Başkanı Donald Trump’ın Hamas ve diğer direniş gruplarını dışlayan, Filistinli ve uluslararası uzmanlardan oluşan bir teknokrat hükümet önerisi, Batılı ve İsrailli çevrelerden destek buldu.
Mısır Dışişleri Bakanı Badr Abdelatty de Şarm el-Şeyh zirvesi öncesi yaptığı açıklamada, Filistinli gruplarla bağı bulunmayan ve İsrail’in onayını alacak 15 üyeli bir teknokrat komitenin Gazze’nin günlük işlerini yönetebileceğini söyledi.
Ancak Filistinli analistler bu yaklaşımın, geçmişteki başarısız girişimleri tekrarlama ve ulusal özlemleri tamamen ortadan kaldırma riski taşıdığına dikkat çekiyor.
İç birlik olmadan çözüm mümkün mü?
Analist Imad Abu Awad, Filistinlilerin mevcut uluslararası sempati dalgasından faydalanabilmesinin tek yolunun “iç birliği sağlamak” olduğunu vurguluyor: “Filistin Yönetimi’nin Gazze’yi yönetmesi, Filistin davasının iyi durumda olduğu anlamına gelir.”
Awad’a göre böyle bir yönetim, Batı Şeria ile Gazze arasında siyasi bir birliktelik göstergesi olacak ve “devlet inşasını” mümkün kılabilecek. Ancak bunun kapsamlı bir ulusal vizyonla desteklenmesi şart.
Awad, Amerikan ve İsrail baskısı altında alınacak aceleci kararların, Gazze’de yönetimi zora sokacağını da belirtiyor: “Mevcut durum bölünme ve parçalanmayı gösteriyor. [Filistin] Yönetimi bugün, Amerikan ve İsrail baskısı altında Gazze’ye gitmeye karar verirse, yönetemeyecek. Bu konu önemli iç düzenlemeler gerektiriyor.”
Hamas ve El Fetih nasıl bir rol üstlenebilir?
Analist Ashraf Okka, Filistin Yönetimi’nin Mısır ve uluslararası kurumlarla ortaklık kurarak Gazze’de varlık göstermeye kararlı olduğunu, bunun potansiyel olarak Trump’ın başlangıçta Tony Blair’in başkanlık edebileceğini önerdiği bir “Barış Kurulu” altında gerçekleşebileceğini söylüyor.
Okka, Filistin Yönetimi’nin uluslararası meşruiyet kazanmak için iki yönlü bir strateji izlediğini söylüyor:
- Birleşmiş Milletler aracılığıyla Filistin devletinin tanınmasını sağlamak,
- Filistin’in coğrafi bütünlüğünü teyit etmek için Gazze’yi yönetmeye çalışmak.
Ancak Hamas’ın mevcut koşullarda “kısmen yönetebilir ama ilerleyemez” durumda olduğunu belirtiyor: “İsrail, Batı Şeria’daki operasyonlara benzer şekilde, hava saldırıları veya hızlı tank baskınları yoluyla suikastlar ve saldırılar düzenlemeye devam ederken, uluslararası izolasyon da devam edecek.”
Okka, Hamas’ın en azından önümüzdeki yıllarda yönetimden uzaklaşacağını belirttiği için, Hamas’ın atabileceği pratik adımları vurguluyor ve “Bu, yöntemlerini ve araçlarını, hatta liderlerini değiştirmeyi gerektirir. Belki de adını değiştirmek veya Hamas’ın yeni politikalarını ifade eden yeni bir parti kurmak gerekir,” diyor.
Böyle bir dönüşüm Filistin siyasetinde büyük bir değişime yol açacaktır, ancak Hamas’ın böyle bir dönüşüm için kapasiteye veya isteğe sahip olup olmadığı belirsizliğini koruyor.
Filistin politikaları uzmanı Abu Awad, Filistin Kurtuluş Örgütü’nü (FKÖ) de eleştiriyor. Awad’a göre, esas olarak El Fetih’ten ve kota düzenlemelerine indirgenmiş küçük gruplardan oluşan ve liderliği on yıllardır değişmeyen FKÖ, prestijini ve gücünü kaybetti.
“FKÖ, rolünü geri kazanmak istiyorsa kendini yeniden yapılandırmalı ve Hamas ile İslami Cihat’ı da dahil etmelidir” diyor Awad ve şöyle devam ediyor: “Bunu yapmazsa, örgüt sadece bir slogan veya gerçek bir yankısı ya da gücü olmayan boş bir bina olarak kalacaktır.”
Teknokrat çözümler neden başarısız oluyor?
Uzmanlar, Trump’ın teknokratik hükümet önerisini şüpheyle karşılıyor.
Abu Awad, bu yaklaşımın Filistin davasının tasfiyesi anlamına geleceğini savunuyor:
“Teknokratlar, işgalin siyasi boyutuna bakmadan yalnızca ekonomik yönlere odaklanıyor. Bu, Filistin’in değil, İsrail’in vizyonuna hizmet ediyor.”
Okka ise teknokrasiyi “siyasi meşruiyet desteğinden yoksun, dış kaynaklı bir yenilik” olarak nitelendiriyor.
Her iki analist de ekonomik istikrarın tek başına siyasi istikrarı garanti etmeyeceğini vurguluyor. Amerikan ve İsrail perspektiflerinden teknokrasinin Filistin devletini ortadan kaldırmak için bir model olarak hizmet ettiğini vurguluyorlar. Ekonomik istikrarı sağlayabilir, ancak siyasi istikrarı sağlayamaz.
Abu Awad, “Gerçek istikrar, Filistin ulusal otoritesinden doğan ulusal kurtuluş gerektirir” diyor. “Bugün yapılanlar, ulusal referansa dayanmayan teknokrat çözümleri arıyor”
Gerçek istikrarın yolu nereden geçiyor?
Uzmanlara göre Gazze’de sağlık, eğitim ve sosyal alanlarda yaşamın normale dönmesi için büyük dış finansman, iç organizasyon ve güvenlik kapasitesi gerekiyor.
Ancak iç bölünmeler devam ettiği sürece hiçbir yönetim modelinin kalıcı olamayacağı görüşü öne çıkıyor.
Analist Ismat Mansour, konuyu şu cümleyle özetliyor:
“Temel soru, Filistinlilerin gerçek bir konsensüsü olmadan herhangi bir yönetim modelinin başarılı olup olamayacağıdır. Dışarıdan gelen öneriler, iç siyasi meşruiyetin yerini tutamaz.”
Bu yazı ilk kez 21 Ekim 2025’te yayımlanmıştır.

https://www.newarab.com/analysis/why-technocrats-alone-cannot-fix-gazas-post-war-politics