Gelecek 4 yılda hem dünya hem ABD bambaşka bir hale gelebilir

ABD'nin yeni başkanının ne tür bir politikacı olduğunu tüm dünya biliyor, ama bu yeni dönem acı tatlar bırakan öncekinden de radikal olabilir. Hem ABD hem de dünya gelecek 4 yılda bambaşka bir hale gelebilir.

Donald Trump dünya sahnesine bir döndü pir döndü. Bu kez ABD’de seçmen tabanı daha kuvvetli ve bu ona olağanüstü güç veriyor. 2016’daki ilk seçim zaferini alırken rakibi Hillary Clinton’dan yaklaşık 3 milyon oy daha az almış, ama ABD’nin seçim sisteminin azizliği ile Beyaz Saray’ın baş koltuğuna oturabilmişti. Görev süresi boyunca da Kongre’deki zayıf Cumhuriyetçi varlığının sorunları ile boğuşmuştu. Bu kez rakibi Kamala Harris’e yaklaşık 5 milyon oy fark attığı gibi partisinin senatörleri ve milletvekilleri ABD Kongresi’nin her iki kanadında da çoğunluğu elde etti. Donald Trump’ın siyasi öncelikleri üç aşağı beş yukarı biliniyor, ancak yeni dönemdeki gücü onun daha radikal adımlar atmasına imkân sağlayabilir.

The Atlantic yazarlarından David Frum’a göre Trump 2.0 döneminde ne ABD ne de dünya eskisi gibi olacak.

Yazısından bölümler aktarıyoruz:

ABD’nin temel kurum ve değerlerini hor görüyor

“Donald Trump kazandı ve ikinci kez başkan olacak. Ona oy verenler şimdi zaferlerini kutlayacaklar. Geri kalanlarımızın ise farklı bir Amerika’da yaşamaya hazırlanmaları gerekiyor: Milyonlarca yurttaşımızın, bilerek nefret ve bölünmeyi teşvik eden; kamuoyu önüne her çıktığında açıkça, utanmadan yalan söyleyen; 2020’de seçimi iptal ettirmek için komplo kuran ve kazanamasaydı 2024’te tekrar denemeyi planlayan bir başkana oy verdiği bir ülke.

Hepsinden önemlisi, yurttaşlarımızın ezici bir çoğunluğunun demokrasimizin, anayasamızın ve hatta ordumuzun en temel değerlerini ve geleneklerini hor gören bir başkanı seçtiği bir Amerika’da yaşamayı öğrenmeliyiz. Geçtiğimiz on yıl boyunca kamuoyu yoklamaları Amerikalıların kurumlarına olan inancının azaldığını gösterdi. Ancak hiçbir kamuoyu yoklaması değerlerdeki bu değişimi bu oylamadan daha net gösteremezdi. Bu seçim sonucunda ABD farklı bir ülke haline gelecektir.

Suç makinesi

Seçilmiş başkan, Beyaz Saray’daki son görevinde etik ve güvenlik kurallarını hiçe saymış, genel müfettişleri ve diğer gözlemcileri kovmuş, gizli bilgileri sızdırmış ve 2020 yazında İç Güvenlik Bakanlığı’nı otoriter bir devletin içişleri bakanlığı gibi kullanarak Amerikan şehirlerine ABD Gümrük ve Sınır Koruma ve Sahil Güvenlik “birlikleri” konuşlandırmıştı.

Trump, 6 Ocak 2021’de Kongre binamızdaki ayaklanmayı aktif bir şekilde teşvik etti. Beyaz Saray’dan ayrılırken gizli belgeleri çaldı ve bunları FBI’dan sakladı.

Ajandasında tüm kurumları muhafazakâr liderlerle doldurmak var

Amerikalıların önemli bir kısmı, herhangi biri başka bir politikacının kariyerini mahvedecek olan bu ihlal listesinden rahatsız olmadığı için, Trump ve seçilmiş başkan yardımcısı James David Vance şimdi federal hükümeti kendisinin ve yandaşlarının çıkarlarına hizmet eden bir sadakat makinesine dönüştürmeye çalışacak.

Heritage Foundation’ın 2025 Projesi’nin özü buydu ve hepsi de Trump hayranı olan mimarları şimdi bunu gerçeğe dönüştürmeye çalışacaklar. Trump, nitelikli bilim insanlarını ve bürokratları partizan ajanlarla değiştirerek Amerika’nın kamu hizmetini parçalamayı kesinlikle tekrar deneyecektir. Müttefikleri, Anayasa’ya hizmet etmeyen, bunun yerine Trump’ın düşmanlarını taciz etmeye ve cezalandırmaya odaklanan bir Adalet Bakanlığı inşa etmesine yardımcı olacak.

Trump geçmişte Federal İletişim Komisyonu ve İç Gelir Servisi’ni medya kuruluşlarını ve kendisine karşı gelen herkesi cezalandırmak için kullanmaktan söz etmişti ve şimdi bunu tekrar deneme şansına sahip olacak.

ABD’nin kaybedecekleri

Belki de daha büyük ve daha sinsi tehlike siyasi baskı ya da taciz değil, yolsuzluktur.

Dünyanın dört bir yanındaki otokratik popülistler, arkadaşlarına ve ailelerine para ve nüfuz aktarmak için hesap verebilirlik ve şeffaflık sağlamak üzere tasarlanmış kurumlara saldırdılar ve bu Amerika’da da olabilir. Bu sadece teorik bir tehdit değil. Sadık kişiler düzenleyici kurumları ele geçirip sadece siyasi değil, aynı zamanda eski kamu hizmeti görevlerini de doldurdukça, Amerikan gökyüzü daha kirli, Amerikan gıdaları daha tehlikeli hale gelecektir.

Ülkenin bürokratik kültüründeki bu büyük değişimin bir sonucu olarak, Amerika tüketiciler, işçiler, çocuklar ve hepimiz için daha az güvenli hale gelse bile, Trump bağlantılı şirketler zenginleşecek.

Dünya siyaseti kleptokrasiye teslim olacak

Amerikan dış politikası da kleptokrasiye (hırsızlar rejimi) doğru bu kaymayı yansıtacaktır. Trump ilk döneminde makamının yetkilerini kötüye kullanarak Amerikan dış politikasını kişisel çıkarları için yozlaştırdı.

Ukrayna Devlet Başkanı’na siyasi rakibi hakkında sahte bir soruşturma başlatması için baskı yaptı; Türkiye, Katar ve diğer ülkelere yönelik politikayı ticari çıkarlarına uygun şekilde değiştirdi; hatta devlet parasını özel mülklerine aktarmak için Gizli Servis’i kullandı.

İkinci döneminde, kendisi ve etrafındaki insanlar çok daha ileri gitmek için her türlü teşvike sahip olacaklar. Amerikan dış politikasını ve askerî gücünü kişisel ve siyasi hedeflerini ilerletmek için kullanmalarını bekleyin.

Trump’ın yapabilecekleri ve yapamayacakları

Yeniden seçilen bir Başkan Trump’ın yapamayacağı pek çok şey var. Ancak yapabileceği bazı şeyler de var. Bunlardan biri Ukrayna’ya yardımı kesmek.

Trump Ukrayna’yı Rusya’ya teslim olmaya zorlamadan önce Biden yönetiminin tüm yarım önlemleri bir kenara bırakıp Ukrayna’ya acilen malzeme göndermesi için üç ayı var. Amerikan cephaneliğinde Ukrayna’nın başarıyla kullanabileceği herhangi bir şey varsa, nükleer silahlar dışında, çok geç olmadan hemen gönderin.

Trump’ın yapabileceği bir başka şey de daha fazla gümrük vergisi uygulamak ve küresel ticaret savaşını sadece Çin’e karşı değil, aynı zamanda eski dost, ortak ve müttefiklere karşı da yoğunlaştırmaktır. Önce Amerika, Yalnız Amerika olacak, artık Ronald Reagan’ın “tepedeki şehri” değil, yağmacı milliyetçiliğin canlandırdığı bir başka büyük güç olacak.

Amerikan başkanının yaptığı yanına kâr kalıyorsa…

Dünyanın dört bir yanında, kendi demokrasilerini yıkmaya çalışan liberal olmayan politikacılar Amerika’nın liderliğini takip edecekler.

Amerika’nın eleştirisinden ya da tepkisinden korkmayan ülkelerde basına ve siyasi muhaliflere yönelik tacizlerin artmasını bekleyin.

Yakın zamanda Gürcistan ve Moldova’da sergilenen Rus destekli seçim hilelerinin yayılmasını bekleyin. Her demokraside şiddet içeren söylemler bekleyin.

Eğer Amerikan başkanının yaptığı yanına kâr kalıyorsa, diğerleri de yapabilecekleri sonucuna varacaklardır. Bu arada otokratik dünya, hukukun üstünlüğünü küçümseyen ve kendileriyle örtüşen birinin zaferini kutlayacaktır. Trump ve Vance’in insan haklarını desteklemeyeceğini, uluslararası hukuku önemsemeyeceğini, Avrupa ve Asya’daki demokratik ittifaklarımızı güçlendirmeyeceğini varsayabilirler.

ABD aşırıcılara mı teslim olacak?

Ancak en zor, en ıstırap verici değişiklikler, toplumumuzun derinliklerinde gerçekleşecek olanlardır. İnsanlar iklim değişikliği ve silah şiddeti gibi varoluşsal meselelerin üstesinden gelinemeyeceğini anlamaya başladıkça Trump karşıtı kampın bir kısmının radikalleşmesi kaçınılmazdır.

Siyasi yelpazenin diğer tarafında da paralel bir süreç yaşanacak; sağcı milisler, beyaz üstünlükçüler ve QAnon tarikatçıları, sekiz yıl boyunca davranışlarını taklit etmeyi öğrendikleri adamın seçilmesiyle yeniden canlanacaktır. Amerika içindeki derin uçurumlar daha da büyüyecek. Siyaset daha da öfkeli hale gelecektir. Trump bölünme ve nefret yaratarak kazandı ve fırtınalı geçeceği kesin olan ikinci dönemi boyunca da bunu yapmaya devam edecek.

Benim kuşağım, Amerika’nın geç de olsa her zaman doğru olanı yapacağına inanarak büyüdü: Önce Amerika’nın izolasyonizmini reddetmek ve Nazizm’e karşı mücadeleye katılmak; komünizmi durdurmak için Marshall Planı’nı finanse etmek; ırk ya da cinsiyet gözetmeksizin demokrasi vaadini tüm insanlara yaymak. Ama belki de bu inanç sadece belirli bir dönem, benzersiz bir an için doğruydu. Amerika’nın yıllar ya da on yıllar boyunca yanlış şeyler yaptığı tarihin pek çok bölümü olmuştur. Belki de şu anda böyle bir dönemden geçiyoruz.

Amerikan liberal demokrasisi çıkışı bulabilecek mi?

Ya da belki de gerçek şu ki demokrasi her zaman başa baş giden, her zaman mücadele içinde olan bir şeydir. Eğer öyleyse, o zaman biz de diğer başarısız demokrasilerdeki insanların yapmayı öğrendiği gibi yalpalayan kurumları ve tehdit altındaki fikirleri savunmak için yeni yollar bulmalıyız. Amerikan liberal demokrasi deneyinin destekçileri için tek umudumuz eğitim, örgütlenme ve Anayasa’nın ruhunu, kurucu ideallerini ve özgürlük hayalini savunmaya adanmış insanlardan oluşan bir koalisyonun kurulmasıdır.

Bu sonuçla sarsılanların birçoğu pasifliğe çekilme ya da performatif radikalizme geri dönme eğiliminde olacaktır. Her ikisini de reddedin. Bunun yerine, bu ulusun kurumlarını ve ideallerini aşağılayan bir adaya oy veren yeterli sayıda Amerikalıyı liberal demokrasi davasına nasıl geri kazanacağımıza odaklanmalıyız.”

Bu yazı ilk kez 8 Kasım 2024’te yayımlanmıştır.

David Frum’un  The Atlantic’te yayınlanan “Trump won. Now what?” başlıklı yazısından bölümler Mustafa Alkan tarafından çevrilmiş ve editoryal katkısı ile yayına hazırlanmıştır. Yazının orijinaline aşağıdaki linkten erişebilirsiniz. https://www.theatlantic.com/politics/archive/2024/11/trump-wins-second-term-presidency/680546/

Fikir Turu
Fikir Turuhttps://fikirturu.com/
Fikir Turu, yalnızca Türkiye’deki düşünce hayatını değil, dünyanın da ne düşündüğünü, tartıştığını okurlarına aktarmaya çalışıyor. Bu amaçla, İngilizce, Arapça, Rusça, Almanca ve Çince yazılmış önemli makalelerin belli başlı bölümlerini çevirerek, editoryal katkılarla okuruna sunmaya çalışıyor. Her makalenin orijinal metnine ve değerli çevirmen arkadaşlarımızın bilgilerine makalenin alt kısmındaki notlardan ulaşabilirsiniz.

YORUMLAR

Subscribe
Bildir
guest

0 Yorum
Eskiler
En Yeniler Beğenilenler
Inline Feedbacks
View all comments

Son Eklenenler

Gelecek 4 yılda hem dünya hem ABD bambaşka bir hale gelebilir

ABD'nin yeni başkanının ne tür bir politikacı olduğunu tüm dünya biliyor, ama bu yeni dönem acı tatlar bırakan öncekinden de radikal olabilir. Hem ABD hem de dünya gelecek 4 yılda bambaşka bir hale gelebilir.

Donald Trump dünya sahnesine bir döndü pir döndü. Bu kez ABD’de seçmen tabanı daha kuvvetli ve bu ona olağanüstü güç veriyor. 2016’daki ilk seçim zaferini alırken rakibi Hillary Clinton’dan yaklaşık 3 milyon oy daha az almış, ama ABD’nin seçim sisteminin azizliği ile Beyaz Saray’ın baş koltuğuna oturabilmişti. Görev süresi boyunca da Kongre’deki zayıf Cumhuriyetçi varlığının sorunları ile boğuşmuştu. Bu kez rakibi Kamala Harris’e yaklaşık 5 milyon oy fark attığı gibi partisinin senatörleri ve milletvekilleri ABD Kongresi’nin her iki kanadında da çoğunluğu elde etti. Donald Trump’ın siyasi öncelikleri üç aşağı beş yukarı biliniyor, ancak yeni dönemdeki gücü onun daha radikal adımlar atmasına imkân sağlayabilir.

The Atlantic yazarlarından David Frum’a göre Trump 2.0 döneminde ne ABD ne de dünya eskisi gibi olacak.

Yazısından bölümler aktarıyoruz:

ABD’nin temel kurum ve değerlerini hor görüyor

“Donald Trump kazandı ve ikinci kez başkan olacak. Ona oy verenler şimdi zaferlerini kutlayacaklar. Geri kalanlarımızın ise farklı bir Amerika’da yaşamaya hazırlanmaları gerekiyor: Milyonlarca yurttaşımızın, bilerek nefret ve bölünmeyi teşvik eden; kamuoyu önüne her çıktığında açıkça, utanmadan yalan söyleyen; 2020’de seçimi iptal ettirmek için komplo kuran ve kazanamasaydı 2024’te tekrar denemeyi planlayan bir başkana oy verdiği bir ülke.

Hepsinden önemlisi, yurttaşlarımızın ezici bir çoğunluğunun demokrasimizin, anayasamızın ve hatta ordumuzun en temel değerlerini ve geleneklerini hor gören bir başkanı seçtiği bir Amerika’da yaşamayı öğrenmeliyiz. Geçtiğimiz on yıl boyunca kamuoyu yoklamaları Amerikalıların kurumlarına olan inancının azaldığını gösterdi. Ancak hiçbir kamuoyu yoklaması değerlerdeki bu değişimi bu oylamadan daha net gösteremezdi. Bu seçim sonucunda ABD farklı bir ülke haline gelecektir.

Suç makinesi

Seçilmiş başkan, Beyaz Saray’daki son görevinde etik ve güvenlik kurallarını hiçe saymış, genel müfettişleri ve diğer gözlemcileri kovmuş, gizli bilgileri sızdırmış ve 2020 yazında İç Güvenlik Bakanlığı’nı otoriter bir devletin içişleri bakanlığı gibi kullanarak Amerikan şehirlerine ABD Gümrük ve Sınır Koruma ve Sahil Güvenlik “birlikleri” konuşlandırmıştı.

Trump, 6 Ocak 2021’de Kongre binamızdaki ayaklanmayı aktif bir şekilde teşvik etti. Beyaz Saray’dan ayrılırken gizli belgeleri çaldı ve bunları FBI’dan sakladı.

Ajandasında tüm kurumları muhafazakâr liderlerle doldurmak var

Amerikalıların önemli bir kısmı, herhangi biri başka bir politikacının kariyerini mahvedecek olan bu ihlal listesinden rahatsız olmadığı için, Trump ve seçilmiş başkan yardımcısı James David Vance şimdi federal hükümeti kendisinin ve yandaşlarının çıkarlarına hizmet eden bir sadakat makinesine dönüştürmeye çalışacak.

Heritage Foundation’ın 2025 Projesi’nin özü buydu ve hepsi de Trump hayranı olan mimarları şimdi bunu gerçeğe dönüştürmeye çalışacaklar. Trump, nitelikli bilim insanlarını ve bürokratları partizan ajanlarla değiştirerek Amerika’nın kamu hizmetini parçalamayı kesinlikle tekrar deneyecektir. Müttefikleri, Anayasa’ya hizmet etmeyen, bunun yerine Trump’ın düşmanlarını taciz etmeye ve cezalandırmaya odaklanan bir Adalet Bakanlığı inşa etmesine yardımcı olacak.

Trump geçmişte Federal İletişim Komisyonu ve İç Gelir Servisi’ni medya kuruluşlarını ve kendisine karşı gelen herkesi cezalandırmak için kullanmaktan söz etmişti ve şimdi bunu tekrar deneme şansına sahip olacak.

ABD’nin kaybedecekleri

Belki de daha büyük ve daha sinsi tehlike siyasi baskı ya da taciz değil, yolsuzluktur.

Dünyanın dört bir yanındaki otokratik popülistler, arkadaşlarına ve ailelerine para ve nüfuz aktarmak için hesap verebilirlik ve şeffaflık sağlamak üzere tasarlanmış kurumlara saldırdılar ve bu Amerika’da da olabilir. Bu sadece teorik bir tehdit değil. Sadık kişiler düzenleyici kurumları ele geçirip sadece siyasi değil, aynı zamanda eski kamu hizmeti görevlerini de doldurdukça, Amerikan gökyüzü daha kirli, Amerikan gıdaları daha tehlikeli hale gelecektir.

Ülkenin bürokratik kültüründeki bu büyük değişimin bir sonucu olarak, Amerika tüketiciler, işçiler, çocuklar ve hepimiz için daha az güvenli hale gelse bile, Trump bağlantılı şirketler zenginleşecek.

Dünya siyaseti kleptokrasiye teslim olacak

Amerikan dış politikası da kleptokrasiye (hırsızlar rejimi) doğru bu kaymayı yansıtacaktır. Trump ilk döneminde makamının yetkilerini kötüye kullanarak Amerikan dış politikasını kişisel çıkarları için yozlaştırdı.

Ukrayna Devlet Başkanı’na siyasi rakibi hakkında sahte bir soruşturma başlatması için baskı yaptı; Türkiye, Katar ve diğer ülkelere yönelik politikayı ticari çıkarlarına uygun şekilde değiştirdi; hatta devlet parasını özel mülklerine aktarmak için Gizli Servis’i kullandı.

İkinci döneminde, kendisi ve etrafındaki insanlar çok daha ileri gitmek için her türlü teşvike sahip olacaklar. Amerikan dış politikasını ve askerî gücünü kişisel ve siyasi hedeflerini ilerletmek için kullanmalarını bekleyin.

Trump’ın yapabilecekleri ve yapamayacakları

Yeniden seçilen bir Başkan Trump’ın yapamayacağı pek çok şey var. Ancak yapabileceği bazı şeyler de var. Bunlardan biri Ukrayna’ya yardımı kesmek.

Trump Ukrayna’yı Rusya’ya teslim olmaya zorlamadan önce Biden yönetiminin tüm yarım önlemleri bir kenara bırakıp Ukrayna’ya acilen malzeme göndermesi için üç ayı var. Amerikan cephaneliğinde Ukrayna’nın başarıyla kullanabileceği herhangi bir şey varsa, nükleer silahlar dışında, çok geç olmadan hemen gönderin.

Trump’ın yapabileceği bir başka şey de daha fazla gümrük vergisi uygulamak ve küresel ticaret savaşını sadece Çin’e karşı değil, aynı zamanda eski dost, ortak ve müttefiklere karşı da yoğunlaştırmaktır. Önce Amerika, Yalnız Amerika olacak, artık Ronald Reagan’ın “tepedeki şehri” değil, yağmacı milliyetçiliğin canlandırdığı bir başka büyük güç olacak.

Amerikan başkanının yaptığı yanına kâr kalıyorsa…

Dünyanın dört bir yanında, kendi demokrasilerini yıkmaya çalışan liberal olmayan politikacılar Amerika’nın liderliğini takip edecekler.

Amerika’nın eleştirisinden ya da tepkisinden korkmayan ülkelerde basına ve siyasi muhaliflere yönelik tacizlerin artmasını bekleyin.

Yakın zamanda Gürcistan ve Moldova’da sergilenen Rus destekli seçim hilelerinin yayılmasını bekleyin. Her demokraside şiddet içeren söylemler bekleyin.

Eğer Amerikan başkanının yaptığı yanına kâr kalıyorsa, diğerleri de yapabilecekleri sonucuna varacaklardır. Bu arada otokratik dünya, hukukun üstünlüğünü küçümseyen ve kendileriyle örtüşen birinin zaferini kutlayacaktır. Trump ve Vance’in insan haklarını desteklemeyeceğini, uluslararası hukuku önemsemeyeceğini, Avrupa ve Asya’daki demokratik ittifaklarımızı güçlendirmeyeceğini varsayabilirler.

ABD aşırıcılara mı teslim olacak?

Ancak en zor, en ıstırap verici değişiklikler, toplumumuzun derinliklerinde gerçekleşecek olanlardır. İnsanlar iklim değişikliği ve silah şiddeti gibi varoluşsal meselelerin üstesinden gelinemeyeceğini anlamaya başladıkça Trump karşıtı kampın bir kısmının radikalleşmesi kaçınılmazdır.

Siyasi yelpazenin diğer tarafında da paralel bir süreç yaşanacak; sağcı milisler, beyaz üstünlükçüler ve QAnon tarikatçıları, sekiz yıl boyunca davranışlarını taklit etmeyi öğrendikleri adamın seçilmesiyle yeniden canlanacaktır. Amerika içindeki derin uçurumlar daha da büyüyecek. Siyaset daha da öfkeli hale gelecektir. Trump bölünme ve nefret yaratarak kazandı ve fırtınalı geçeceği kesin olan ikinci dönemi boyunca da bunu yapmaya devam edecek.

Benim kuşağım, Amerika’nın geç de olsa her zaman doğru olanı yapacağına inanarak büyüdü: Önce Amerika’nın izolasyonizmini reddetmek ve Nazizm’e karşı mücadeleye katılmak; komünizmi durdurmak için Marshall Planı’nı finanse etmek; ırk ya da cinsiyet gözetmeksizin demokrasi vaadini tüm insanlara yaymak. Ama belki de bu inanç sadece belirli bir dönem, benzersiz bir an için doğruydu. Amerika’nın yıllar ya da on yıllar boyunca yanlış şeyler yaptığı tarihin pek çok bölümü olmuştur. Belki de şu anda böyle bir dönemden geçiyoruz.

Amerikan liberal demokrasisi çıkışı bulabilecek mi?

Ya da belki de gerçek şu ki demokrasi her zaman başa baş giden, her zaman mücadele içinde olan bir şeydir. Eğer öyleyse, o zaman biz de diğer başarısız demokrasilerdeki insanların yapmayı öğrendiği gibi yalpalayan kurumları ve tehdit altındaki fikirleri savunmak için yeni yollar bulmalıyız. Amerikan liberal demokrasi deneyinin destekçileri için tek umudumuz eğitim, örgütlenme ve Anayasa’nın ruhunu, kurucu ideallerini ve özgürlük hayalini savunmaya adanmış insanlardan oluşan bir koalisyonun kurulmasıdır.

Bu sonuçla sarsılanların birçoğu pasifliğe çekilme ya da performatif radikalizme geri dönme eğiliminde olacaktır. Her ikisini de reddedin. Bunun yerine, bu ulusun kurumlarını ve ideallerini aşağılayan bir adaya oy veren yeterli sayıda Amerikalıyı liberal demokrasi davasına nasıl geri kazanacağımıza odaklanmalıyız.”

Bu yazı ilk kez 8 Kasım 2024’te yayımlanmıştır.

David Frum’un  The Atlantic’te yayınlanan “Trump won. Now what?” başlıklı yazısından bölümler Mustafa Alkan tarafından çevrilmiş ve editoryal katkısı ile yayına hazırlanmıştır. Yazının orijinaline aşağıdaki linkten erişebilirsiniz. https://www.theatlantic.com/politics/archive/2024/11/trump-wins-second-term-presidency/680546/

Fikir Turu
Fikir Turuhttps://fikirturu.com/
Fikir Turu, yalnızca Türkiye’deki düşünce hayatını değil, dünyanın da ne düşündüğünü, tartıştığını okurlarına aktarmaya çalışıyor. Bu amaçla, İngilizce, Arapça, Rusça, Almanca ve Çince yazılmış önemli makalelerin belli başlı bölümlerini çevirerek, editoryal katkılarla okuruna sunmaya çalışıyor. Her makalenin orijinal metnine ve değerli çevirmen arkadaşlarımızın bilgilerine makalenin alt kısmındaki notlardan ulaşabilirsiniz.

YORUMLAR

Subscribe
Bildir
guest

0 Yorum
Eskiler
En Yeniler Beğenilenler
Inline Feedbacks
View all comments

Son Eklenenler

0
Would love your thoughts, please comment.x