Hamas’ın 7 Ekim’de başlattığı ‘Aksa Tufanı’ saldırısı sonrası İsrail, Gazze’ye bomba yağdırdı, binlerce Filistinli can verdi. İsrail 1,1 milyon Filistinliyi de yerinden etti. Gazze’deki el-Ehli Baptist Hastanesi’ni bombaladı; 500’den fazla hasta, yaralı ve çocuğun ölümüne sebep oldu.
Peki, Hamas bunun böyle olacağını bilmiyor muydu? Hamas’ın aklından ne geçiyordu?
The New Yorker yazarları Adam Rasgon ve David D. Kirkpatrick bu sorunun yanıtını almak için Hamas’ın siyasi liderlerinden Musa Ebu Merzuk ile görüştü.
Yazıdan öne çıkan bölümleri aktarıyoruz:
“Filistinli militan grup Hamas’ın üst düzey siyasi liderlerinden Musa Ebu Merzuk, Cumartesi sabahı (7 Ekim 2023) bir katliam haberiyle uyandı.
Hamas’ın Gazze’de bulunan askerî komutanları İsrail’e yönelik şafak öncesi saldırı planlarını gizli tutmaya o kadar kararlıydılar ki, Katar’ın başkenti Doha’da sürgünde yaşayan Ebu Merzuk da dahil olmak üzere örgütün siyasi liderlerinden bile saldırının ayrıntılarını ve zamanlamasını gizlemişlerdi.
Ebu Merzuk, “Hamas’ın askerî olmayan tüm liderleri haberi Cumartesi sabahı erken saatlerde aldı” dedi.
İddia akla yatkındı: İsrail istihbarat servislerinin nüfuzu ve sürgündeki Hamas liderlerini kuşatan izleme faaliyetleri göz önüne alındığında, Ebu Merzuk’a saldırı hakkında önceden bilgi vermek akıllıca olmazdı.
“Zamanlama şaşırtıcıydı, ama bekleniyordu”
2007’den beri Gazze’yi yöneten Hamas neden şimdi, bu kadar az somut kazanım için ve Filistinli siviller için bu kadar ağır bir maliyetle bu saldırıyı düzenledi?
Hamas’ın askerî liderleri şimdiye kadar çoğunlukla propaganda yaptılar. Hamas’ın askerî kanadının lideri Muhammed Deif, “Bugün son işgali sona erdirecek büyük devrimin günüdür!” dedi.
12 Ekim’de, Hamas’ın Batı’ya ulaşma çabalarının ön saflarında yer alan uzun süreli siyasi lider Ebu Merzuk’la grubun stratejik düşüncesini daha net anlayabilmek umuduyla konuştuk.
Bize saldırının başarısının kendisini şaşırttığını söyledi.
Hamas savaşçıları Gazze’yi çevreleyen güvenlik bariyerinde buldozerle yaklaşık yirmi delik açmış ve yirmiden fazla İsrail kasabası ve köyüne girmişti.
Hamas liderleri, Gazze çevresinde konuşlanan İsrail askerî birliklerinin “en güçlü ve en eğitimli birlikler” olmasını, “çok fazla bilgi ve tahkimata” sahip olmalarını ve “hareketlerimiz hakkında çok şey bilen istihbarat görevlilerinden” yardım almalarını beklediklerini söyledi. Ancak bekledikleri olmadı. İsrailli savaşçılar afallayarak geri çekildi.
Ebu Merzuk’un şaşkınlık yaratan ifadeleri İsrail’in askerî liderlerinin acı dolu değerlendirmeleriyle örtüşüyordu.
Ne var ki İsrail’in başarısızlıkları hakkındaki yorumları da açıkça taktikseldi. Ayrıca tüm kanıtlara rağmen, Hamas savaşçılarının sivilleri infaz etmediğini ya da vahşet uygulamadığını iddia etti. Bu tür şiddet eylemlerinin Hamas savaşçılarını güvenlik duvarındaki açıklıklardan takip eden Filistinli militanlar ve siviller tarafından gerçekleştirilmiş olabileceğini öne sürdü.
Ebu Merzuk, son ayrıntılardan haberi olmasa da, kendisinin ve diğer Hamas siyasi liderlerinin saldırının ölçeği ve hedefi de dahil olmak üzere genel stratejisini onayladığını vurguladı.
“Planlayan, uygulayan ve benzeri işleri yapanlar askerlerdir, ama siyasi büromuzun ortaya koyduğu genel politikalara uyarlar. Biz zamanlamaya şaşırdık, ama eylemlere değil” dedi.
Zamanlama konusu belirsiz. Hamas’ın askerî kolu Kassam Tugayları’nın güvenlik bariyerinin aşılmasından sadece birkaç saat önce işgal kararı aldığını söyledi.
Ancak röportajın başka anlarında “yıllardır hazırlanan bir plandan” söz etti. Saldırı, “Kassam’ın beş yıl önce üstlenebileceği bir şey değildi” diye açıkladı. “Tüm bunları yapmak için eğitildiler ve hazırlandılar. Bu spontane gelişen bir şey değildi.”
Gazzelilerin açmazı
Gazzeli sivillerin Hamas’ın saldırganlığı için ödedikleri yüksek bedele itiraz etme şansları çok az.
Örgütün Gazze üzerindeki sıkı kontrolü muhalefete ya da eleştiriye çok az yer bırakıyor.
Ancak Gazze’de yaşayan siyaset bilimci Mkhaimar Abusada, Gazze’den yaptığı bir telefon görüşmesinde Hamas liderleri ile diğer Gazzeliler arasındaki tutum farkının açık olduğunu söyledi:
“Gazze’deki Filistin halkının kaybedecek çok şeyi var. Filistinlilerin çoğu ölmek istemiyor hele de bu çirkin şekilde, enkaz altında ölmek hiç istemiyor. Ancak Hamas gibi ideolojik bir örgüt, haklı bir dava uğruna ölmenin bu anlamsız hayatı yaşamaktan çok daha iyi olduğuna inanıyor.”
Ebu Merzuk’un ailesi Gazze’nin Refah kentinde yaşıyor ve kardeşlerinden biri olan Yusuf bu hafta bir hava saldırısında öldürüldü. Ebu Merzuk kişisel kayıplarından bahsetmekten kaçınarak Gazzelilerin bu tür fedakârlıkları kabul ettiğini vurguladı:
“Filistinliler özgürlükleri için daha da yüksek bir bedel ödemeye hazırdır.”
Merzuk kimdir?
72 yaşındaki Ebu Merzuk, İsrail devletinin kurulmasından üç yıl sonra doğmuş. Refah’a kaçan okuma yazma bilmeyen mülteci bir anne baba tarafından yetiştirilen Ebu Merzuk, hem okumaya düşkün hem de dindar biriydi ve gençliğinde kendini Müslüman Kardeşler’e adamıştı.
1982’de ABD’ye taşındı ve burada mühendislik alanında doktora yaptı. Müslüman Kardeşler’in militan bir kolu olan Hamas 1987’de ilk kez ortaya çıktığında, Ebu Merzuk liderlerinden biri oldu ve düzenli olarak ABD ile Ortadoğu arasında mekik dokudu.
1995 yılında J.F.K. Havaalanı’nda gözaltına alındı ve Manhattan’daki Metropolitan Cezaevi’nde bir yıldan fazla bir süre hücre hapsinde tutuldu.
Uzun bir hukuk mücadelesinin ardından, terörizme yataklık suçlamasıyla yargılandığı İsrail’e iade edilmekten kurtuldu.
1997’de ABD Dışişleri Bakanlığı onun Ürdün’e sınır dışı edilmesini sağladı. Aynı yıl ABD Hamas’ı terör örgütü olarak tanımladı.
Hamas, İsrail ile zımni anlaşma yapmış gibiydi
Geçtiğimiz hafta sonu gerçekleşen saldırıların ardından, aralarında Hamas’a yakın isimlerin de bulunduğu bir dizi yorumcu, örgütün İsrail güvenlik güçlerini kasıtlı olarak yanlış bir güvenlik hissine sürüklediğini öne sürdü.
Son birkaç yıldır Hamas, Gazze sakinlerinin yaşamlarını iyileştirmek için en sert tutumlarını yumuşatmaya ve İsrail’le anlaşmalar yapmaya giderek daha istekli görünüyordu.
Ebu Merzuk 2017’de, örgütün “Yahudi devletinin yok edilmesi” çağrısında bulunan orijinal tüzüğündeki saldırgan antisemitizmden kaçınan bir Hamas politika belgesinin hazırlanmasına yardımcı olmuştu.
Filistin Yönetimi’ni daha açık bir işbirliği yapmakla suçlasa da Hamas, son zamanlarda Gazze’deki diğer militanların ya da sivillerin sınır ötesindeki İsrail güçlerine saldırma girişimlerini engelleyerek, İsrail ile adı konulmamış bir güvenlik anlaşması içine girdi.
Filistinli sertlik yanlısı grup İslami Cihad’ın da dâhil olduğu son şiddet olaylarında, İsrail güçleri sözde müttefikinin askerî komutanlarını ortadan kaldırırken Hamas savaşçıları açıkça kenara çekildi.
Bu arada Hamas, aracılar vasıtasıyla İsrail ile yoksul aileler için Katar’dan yüz milyonlarca dolar hibe getiren, bölge sakinlerine daha fazla elektrik sağlayan, Gazze kıyılarında balıkçılık haklarını genişleten ve Gazze sakinlerinin İsrail’de çalışma izinlerinin sayısını artıran anlaşmalar yaptı.
Hamas, 2020 gibi yakın bir tarihte Filistin ulusal seçimlerine katılmayı taahhüt etti; bu plan Hamas yüzünden değil, liderleri İsrail’in Doğu Kudüs’te seçimlere izin vermeyi reddetmesini kınayan Batı destekli Filistin Yönetimi yüzünden suya düştü.
Saldırının nedeni Filistinlilerin iç çekişmesi mi?
Son saldırıları, Filistinlilerin kendi aralarındaki iç savaşın bir parçası olarak görmek de mümkün.
Hamas’ın eylemleri, Hamas’ın laik rakipleri tarafından kontrol edilen Filistin Yönetimi’ni halihazırda sıkıştıran mengeneyi daha da sıkılaştıracaktır.
Oslo Barış Anlaşmalarının bir ürünü olan Filistin Özerk Yönetimi bir zamanlar Filistin devletinin öncüsü olarak görülüyordu.
Bu olasılık giderek ortadan kalkarken Filistin Özerk Yönetimi’nin varlık nedeni de zayıfladı.
Güvenlik güçleri, İsrail askerlerine veya yerleşimcilere karşı şiddete başvuran Filistinli sivillerle giderek daha fazla karşı karşıya geliyor ve Batı Şeria’nın işgalinin sürdürülmesine fiilen yardımcı oluyor.
Hamas, İsrail’i vurarak ve karşılığında İsrail’den ceza alarak, Batı Şeria’da hem işgale hem de Filistin Yönetimi’ne karşı yeni bir öfkenin fitilini ateşlerken, bir yandan da Hamas’ın Filistin direnişinin sesi olma konumunu yeniden güçlendirmiş olabilir.
Ebu Merzuk bize Filistin Yönetimi’nin çoktan öldüğünü söyledi. “Artık böyle bir şey yok” dedi. İsrail Başbakanı Benjamin Netanyahu’nun acımasız politikalarının “Filistin Otoritesi’nin siyasi varlığını fiilen sona erdirdiğini” söyledi.
Ebu Merzuk, Hamas’ın saldırısının asıl nedeninin derin bir hayal kırıklığı ve yenilgi duygusu olduğunu söyledi. İsrail’den çok daha zayıf, Batı tarafından reddedilmiş, Arap yöneticiler tarafından terk edilmiş ve Filistin Yönetimi tarafından hayal kırıklığına uğratılmış olan Hamas, tek başına ayakta durmaya karar vermişti.
“İsrail’in gelecek nesillerine uyarı”
Ebu Merzuk’a bu kanlı saldırının, İsrail’in yıkıcı misillemelerine maruz kalmak dışında bir şey elde edip etmediğini sorduk.
“Filistinliler ilk kez sınırları aşıyor ve kendi tarihi topraklarında savaşıyor” diye ısrar etti.
“İsrail eskiden sınırları dışında bize karşı savaş açar, bizi öldürür ve hapsederdi. Şimdi ise tam tersi. Artık gelecek İsrailli nesiller Filistinlileri işgal etmeye devam edemeyeceklerini, savaşlarını sonsuza kadar sürdüremeyeceklerini bilecekler. Bu en büyük başarıdır” diye ekledi.
Ebu Merzuk, yeni çatışmanın Arap devletlerinin bölgedeki en güçlü devlet olan İsrail’le ilişkilerini geliştirmeye devam etmelerini ve Filistinlileri daha da yalnız bırakmalarını engellemek için çok az şey yapacağını kabul etti.
En iyi ihtimalle Suudi Arabistan’ın bu yöndeki son hamlelerini geciktireceğini de kabul etti.
Giderek daha tedirgin bir ses tonuyla bize kendi sorularıyla karşılık verdi:
“Bir kafeste yaşamaya zorlansaydık ne yapardık? Eğer bu saldırıyı gerçekleştirmek Hamas için intihar anlamına geliyorsa, Netanyahu ve ABD Başkanı Joe Biden neden kutlama yapmıyordu? Onlara Hamas savaşçılarının ve diğer militanların binden fazla İsrailliyi katlettiğinin hatırlatılması gerekiyordu.
Yirmi beş yıldan uzun bir süre önce New Yorker yazarı Mary Anne Weaver, Ebu Merzuk’u Metropolitan Islah Merkezi’nde ziyaret etmişti. Ona, “Tarihi okursanız, şiddetin sadece şiddeti doğurduğunu bilirsiniz: İradenizi kas gücüyle, zor kullanarak dayatmak çözüm değildir” demişti ve şöyle devam etmişti:
“Uzlaşmak zorundasınız; birbirinizi anlamak zorundasınız. Yalnızca kas gücünüzü kullanırsanız belki geçici olarak kazanırsınız, ama uzun vadede kaybeden olursunuz.”
Bu yazı ilk kez 20 Ekim 2023’te yayımlanmıştır.