Koridorlar, son yıllarda ekonomi ve siyasette öne çıkan konulardan biri oldu. Demiryolları, otoyollar ve boru hatlarıyla bölgeleri birbirine yaklaştıran bu yapılar, ticaretin ana hatlarını oluşturuyor. 2010’dan beri birçok ülke, ticaret koridorları oluşturmak için yoğun çaba sarf ediyor.
Ülkeler, jeopolitik avantajlarını ulusal ve uluslararası çıkarlar doğrultusunda kullanmak için ticaret koridorları oluşturarak ekonomik kazançlarını artırmayı hedefliyor. Bu koridorlar hem ekonomik entegrasyonu hem de ticaret hacmini büyütüyor. Ayrıca, lojistik maliyetlerini düşürme ve enerji arz güvenliğini sağlama gibi stratejik amaçlara da hizmet ediyor. Hindistan’dan başlayan, Orta Doğu üzerinden Avrupa’ya uzanan Ekonomik Koridor Projesi ile Çin’in Kuşak Yolu Projesi bu koridorların en çok bilinen örneklerinden.
Irak’ın ekonomik büyümesi ve bölgesel ticaret ağlarına entegrasyonu bu koridorların dışında kalması nedeniyle sınırlı kaldı. Oysa coğrafi konumu ve doğal zenginlikleri, ülkenin önemli bir ticaret ve enerji koridoru olma potansiyelini taşıdığını gösteriyor. Ancak bu potansiyelin hayata geçirilmesi, kapsamlı bir ekonomik kalkınma planı ve istikrarlı bir siyasi ortam gerektiriyor.
Kalkınma Yolu Projesi ne vadediyor?
Aslında Irak, tarihi boyunca önemli bir ticaret yoluna ev sahipliği yapmış bir coğrafya. Fırat ve Dicle nehirleri ve onların kolları üzerinde yapılan taşımalarla ticaret yapılmıştı. Şimdi de Irak’ın Basra Vilayetindeki Fav Limanı’ndan ülkeye girip, Irak’ı boydan boya geçerek, Türkiye’ye girecek olan Kalkınma Yolu Projesi gündemde. Proje tamamlandığında Arap Körfezi, Avrupa’ya bağlanmış olacak. Bu nedenle projeyi Birleşik Arap Emirlikleri ve Katar da destekliyor.
Bu proje, Asya ve Avrupa arasındaki ticareti güçlendirerek, Şanghay’dan Rotterdam’a mal taşıma süresini 3 ila 15 güne, deniz yolculuğunu ise 33 günden 15 güne indirecek. Irak’ı küresel ticaretin merkezlerinden biri yaparak stratejik bir koridor haline getirecek, ekonomiyi canlandıracak, istihdamı artıracak ve hükümete yeni gelir kaynakları sağlayacak.
Irak’ın Kalkınma Yolu Projesi’yle bölgesel ve uluslararası ticaret koridorlarına dâhil olması, hem ekonomik hem de siyasi istikrarını güçlendirecek, uluslararası ilişkilerdeki konumunu sağlamlaştıracak. Kalkınma Yolu Projesi, Irak’ı jeopolitik sınırlamalardan çıkarıp bölgesel entegrasyonu desteklemek için de stratejik bir öneme sahip.
Bu girişim, ülkenin altyapısını yeniden inşa etmede kritik bir rol oynayarak koridorlar, limanlar, karayolları ve demiryollarının genişletilmesine önemli katkılar sağlayacak. Bu çaba, Irak’ın transit ticaret kapasitesini artırarak, Doğu-Batı ve Kuzey-Güney ticaret yollarında önemli bir lojistik merkez olmasını da beraberinde getirecek. Büyük altyapı projeleri, işsizlik oranlarını düşürmek ve ekonomik büyümeyi hızlandırmak için yabancı yatırımları çekme potansiyeline de sahip.
Kalkınma Yolu Irak’a ne kazandırır?
Kalkınma Yolu Projesi, Irak’ın stratejik konumu ve çoklu sınırları dikkate alındığında, yalnızca ekonomik büyümeyi değil, aynı zamanda Irak’ın siyasi istikrarını sağlamaya yönelik önemli bir adım olarak değerlendirilebilir. Bu girişim, rantiye ekonomisinin olumsuz etkilerini azaltmak için yenilikçi bir kalkınma modeli sunmayı da hedefliyor. Ayrıca, projenin uluslararası yatırımcıları çekerek Irak’ın küresel ticaret ağlarındaki yerini güçlendirmesi bekleniyor.
17 milyar dolara mal olması beklenen projenin Irak’a yılda yaklaşık dört milyar dolar gelir ve 100 bin iş fırsatı yaratacağı öngörülüyor. Irak’ın ekonomik çeşitliliğini artırarak dış kaynaklara bağımlılığı azaltma hedeflerine de katkı sağlayacak.
Projenin Irak için diğer faydalarını da şöyle sıralamak mümkün:
- Ulaşım altyapısının iyileştirilmesi: Kalkınma Yolu Projesi, Irak’ı Batı Asya’da bir çekim noktası haline getirecektir. Proje, Irak’tan geçerek Suriye, İran, Suudi Arabistan ve Ürdün’ü doğudan batıya demiryolu ve kara yolu ile bağlamayı amaçlıyor. Bu bağlamda, sadece ulaşım altyapısını iyileştirmekle kalmayacak, aynı zamanda bölgesel ticaretin artmasına, ekonomik entegrasyonun güçlendirilmesine ve Irak’ın stratejik öneminin artırılmasına katkıda bulunacaktır.
- Büyük Fav Limanı ve sanayi şehri: Irak’ın ilk kez denize açılmasını sağlayacak ve Ortadoğu’nun en büyük limanı olacak Büyük Fav Limanı’nın tamamlanması ve akıllı bir sanayi şehrinin kurulması, projenin temel parçası. Bu limanın, uluslararası ticaretin merkezlerinden biri haline gelmesi planlanıyor. Ayrıca, yol, on beş istasyon aracılığıyla on bir Irak vilayetinin idari sınırlarından geçtiği için bölgesel kalkınma önlemlerinin uygulanmasıyla yerel ekonomik büyümeyi teşvik etmeyi amaçlıyor.
- Enerji güvenliği ve yeni pazarlar: Ukrayna-Rusya savaşı sonrası Rusya, enerji tedarikçisi olarak güvenilirliğini kaybetti. Avrupa, enerji gereksinimlerini karşılamak için planlarını gözden geçirirken, Katar doğal gazının Avrupa’ya taşınması gündeme geldi. Büyük Fav Limanı, Katar gazının Irak toprakları üzerinden Avrupa’ya taşınması için daha ekonomik ve kısa bir yol sunuyor.
- Ekonomik dönüşüm ve sanayinin canlanması: Proje, Irak’ın sanayisini yeniden canlandırmayı ve ülke ekonomisinde gerçek bir dönüşüm yaratmayı hedefliyor. Böylece girişim, ülke bütçesine petrol dışı kaynaklar sağlayacak ve ekonomik bağımsızlığı artıracak.
- Çevresel sürdürülebilirlik: Projede, çevre dostu inşaat malzemelerinin kullanılması, Irak’ın kültürünü yansıtan mimari tarzların benimsenmesi ve suyun geri dönüştürülmesi gibi unsurlar ön planda olacaktır. Bu adımlar, çevredeki sıcaklıkları düşürmeyi, sürdürülebilir kalkınmayı teşvik etmeyi ve yerel kaynakların etkin kullanımını sağlamayı amaçlıyor.
Projenin önündeki riskler
Tüm bu faydalara rağmen, Irak’taki bütün siyasi grupların Kalkınma Yolu Projesi’ne destek verdiğini söylemek mümkün değil.
Projenin karşıtları, Kalkınma Yolu Projesi’nin Irak’a sınırlı fayda sağlayacağını ve en büyük kazançlı tarafın Suudi Arabistan olacağını öne sürüyor. Onlara göre, Kalkınma Yolu’nun ekonomik faydaları, Irak’ı küresel ticaretin ana geçidi haline getirecek İpek Yolu Projesi’nin sağladığı faydalarla kıyaslandığında daha az önemli.
Bu bağlamda, Şii ağırlıklı sosyal medya platformları, projenin tamamlanmasının uzun süreceğini ve ihalelerin Iraklı şirketlere verilmediğini belirterek projeye eleştiriler yöneltiyor. Ayrıca, Türkiye ile bazı konularda anlaşmazlık çıkması durumunda projeyi durdurabileceklerine dair uluslararası garantilerin yokluğunu da eleştiriyorlar. Bu platformlar, Irak’ın iki yıl önce Çin hükümetiyle yaptığı anlaşmanın Kalkınma Yolu Projesi’nden daha faydalı olduğunu vurguluyor ve ABD’nin uluslararası baskılarla bu anlaşmayı bozduğunu iddia ediyor.
Diğer gruplar ise Irak’ın Kalkınma Yolu ve demiryolu bağlantısı projesine kesin bir şekilde karşı çıkıyor ve bu projeyi Çin’in Kuşak ve Yol Projesi’ne bir engel olarak görüyor. Onlara göre, Kalkınma Yolu, Körfez ülkelerinden Basra’ya ve Türkiye’ye transit demiryolu bağlantısı sağlıyor, bu da Irak’ı sadece bir geçiş noktası haline getiriyor. Bu görüşte olanlar, “Kuşak ve Yol’un Irak’ı ekonomik olarak kurtarmak için tek çözüm olduğunu savunuyor.
Finansman ve uygulama sorunları, yaygın yolsuzluk ve güvenlik kaygıları da engeller arasında. Bu sorunlar, projenin başarılı bir şekilde tamamlanmasını zorlaştırabilir. Ayrıca, Bölgesel Kürt Yönetimi, projenin bölge topraklarından geçmemesinden rahatsızlık duyuyor.
Projenin selameti elbette güvenliğinin sağlanmasına da bağlı. Irak hükümeti, Bağdat’ın kuzeyindeki terörist grupları ortadan kaldırarak güvenlik durumunu dikkatle gözden geçirmeli. Ayrıca, hükümetin, Türkiye ile işbirliği yaparak PKK terör örgütünü etkisiz hale getirip, projenin gelecekteki hedeflerini tehdit etmesini engelleme sorumluluğu var.
Mısır ve İran’ın çekinceleri
Kalkınma Yolu Projesi yalnızca içeride değil, dışarıda da muhalefetle karşı karşıya. Örneğin Mısır projenin Süveyş Kanalı’na rakip olacağından endişe ediyor.
Fakat projeye asıl büyük itiraz İran’dan geliyor zira İran, Türkiye’nin Körfez ülkelerine doğrudan ulaşımını sağlayacak en iyi yolun kendi topraklarından geçtiğini iddia ediyor. Ancak bu koridorun İran yerine Irak üzerinden geçmesi, İran’ın stratejik konumuna zarar vereceği ve Türkiye’nin Körfez bölgesindeki etkisini artıracağı endişelerini doğuruyor.
Kalkınma Yolu, ayrıca İran topraklarından geçen ticaret yolları için önemli bir alternatif. Özellikle Huzistan eyaletindeki Hürmüz Boğazı’nda bulunan İmam Hümeyni Limanı gibi stratejik limanları için bu proje bir tehdit teşkil ediyor. Fav Limanı’nın tamamlanması ve işletmeye alınması, İran’ın Çabahar Limanı üzerinden bölgesel bir ticaret merkezi olma hedeflerini zorlayabilir
Bu nedenle, İran, Irak’a Basra ile Şelamçe arasındaki demiryolu bağlantısını hızla tamamlaması için baskı yaparak, Irak üzerinden hem mal hem de yolcu taşımacılığını artırmayı hedefliyor.
Irak hükümetinin demiryolu bağlantısının tamamlanmasını onaylaması, İran’ın Kalkınma Yolu Projesi’ne karşı sessiz kalmasına yardımcı olabilir. Ancak her iki projenin birbirinden ayrı olmasına rağmen, Irak hükümetinin bu projeler arasında bir denge kurması gerekecek.
Irak hükümeti ne yapmalı?
Irak’ın ve bölgenin geleceğinde köklü değişikliklere yol açacak bu projeye hem içeride hem dışarıda destek sağlamak en azından itirazları dindirmek Irak hükümetinin önündeki en önemli meselelerden biri.
Irak, projenin yönetimi ve nihai hedefi açısından toplumsal bir uzlaşmaya varmak ve geniş bir kamuoyu desteği kazanmak zorunda. Bu bağlamda, hükümet, projenin herhangi bir siyasi çerçeveye bağlı olmadığını halka açık bir şekilde ifade etmeli ve bu konuda güvence vermeli.
Irak çevre ülkelerine özellikle Mısır ve İran’a yönelik için diplomatik çabalara da ihtiyaç duyuyor. Körfez’deki büyük limanlara ve projeden etkilenecek diğer bölge ülkelerine yönelik anlayış ve diyalog toplantıları, bu çabaları güçlendirebilir. Bu diplomatik girişimlerde, yollar aracılığıyla taşınan bazı malların sınıflandırılması ve kontrol edilmesi için Süveyş Kanalı yönetimiyle işbirliği yapmak da mümkün. Böylece projenin uluslararası taşımacılık çabalarını tamamlayıcı nitelikte olduğu ve başka bir projenin önüne geçmediği mesajı diğer taraflara iletilebilir. Zira bu proje yalnızca Irak’ı değil, bölgeyi de olumlu yönde değiştirmeye ve zenginleştirmeye aday.
Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Fikir Turu’nun editöryel politikasını yansıtmayabilir.
Bu yazı ilk kez 5 Kasım 2024’te yayımlanmıştır.