İsrail – Hamas çatışması: İntikam yerine yaşamı seçmenin bedeli ne?

İsrail ve Filistinli Araplar arasında süren 75 yıldır süregelen çatışmalar Hamas’ın 7 Ekim tarihinde İsrail’e yönelik saldırısı ve İsrail’in buna karşı verdiği şiddetli tepki ile bambaşka bir seviyeye geldi. İki tarafın geçmişte yapılanlardan intikam alma hırsı arasında başta masum çocuklar olmak üzere binlerce masum sivil hayatını kaybetti. Peki yıllardır süregelen bu şiddet döngüsü ne kadar sürdürülebilir? İsrailliler ve Filistinliler arasında barış için hâlâ bir umut var mı?

İsrail vatandaşı Filistinli bir Arap ve İsrail meclisi Knesset’in bir üyesi olan Ayman Odeh, The New York Times için kaleme aldığı fikir yazısında, bu şiddet döngüsünün nasıl sonlandırılabileceğine dair görüşlerini aktarıyor.

Lanet olsun intikam diye haykırana

Yazının öne çıkan bazı bölümlerini paylaşıyoruz:

“Bu hafta, Gazzeli bir doktor olan ve şu anda Kanada’da yaşayan Dr. Izzeldin Abuelaish’i halini hatırını sormak için aradım. İsrail’in 2008-2009 Gazze savaşı sırasında, bir İsrail tankının evlerini vurması sonucu üç kızı hayatını kaybetmişti. Bu kez, bana Gazze’de akrabalarından 25’ten fazlasının yakın zamanda öldüğünü söylediğinde tekrar başsağlığı dilemek zorunda kaldım. Bunların arasında beş bebeğin de olduğunu söyledi.

İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu 7 Ekim’de Gazze’ye savaş ilan ederken Yahudi yazar Chaim Nachman Bialik’in şiirinden bir dizeyi paylaşmıştı. Netanyahu sosyal medya hesabından yaptığı paylaşımda “Şeytan henüz küçük çocuğun kanının intikamını almadı.” ifadelerini kullanmıştı. Belki de başbakan Bialik’in bundan sadece bir dize önce ne yazdığını unutmuştu: “Lanet olsun intikam diye haykırana.” Ya da sonraki dizeleri: “Kan doldursun hiçliği!/Delsin en karanlık derinlikleri.”

Bugünlerde kendimi şairin bununla ne demek istediğini sorgularken buluyorum. Bialik bunu 1903 Kişinev pogromunun yarattığı dehşeti gördükten sonra yazmış.

Ancak onun sözlerinde, İsrail ve Gazze’deki çeşitli topluluklardan son 11 gün içinde öldürülen ve isimleri haberlerde geçen kimisi 10 aylık, kimisi 1 haftalık, kimisi 2, 4, 5 yaşında olan çok sayıda küçük çocuğu görüyorum. Yavrularımızın kanı en karanlık derinlikleri delip geçti ve biz de onunla birlikte aşağıya sürüklendik.

Dünyadaki tüm bebekler tek bir ulusun çocukları

Ulus, ortak bir dili, ortak bir geçmişi ve ortak hayalleri olan bir grup insan olarak tanımlanır. Bu tanıma göre, herhangi bir ebeveyn size dünyadaki tüm bebeklerin tek bir ulusun çocukları olduğunu söyleyecektir. Ortak bir dilleri, ortak bir geçmişleri ve ortak hayalleri var. Aynı şekilde konuşuyor, aynı şeylere kızıyor ve ağlıyor, aynı şekilde gülüyorlar. Üç çocuğum küçükken, ebeveynlerinin geceleri onlara söylediği ninnilerin dili ne olursa olsun, diğer bebeklerle nasıl zahmetsizce iletişim kurduklarına hayret ederdim.

Bu bebekler ulusunun tamamı – Yahudi, Arap, Filistinli, İsrailli – tek bir şey istiyor: iyi bir yaşam sürerek büyümek. Bu gayet makul bir hayal. Liderler olarak bizim rolümüz de basit: bunu mümkün kılmak.

Yetişkinler olarak hepimiz o ulustan göçeriz, iyi bir yaşam sürme hayalini de yanımızda götürürüz ve ailelerimiz için sofraya yemek koymak isteriz. Kendimiz ve sevdiklerimiz için istediğimiz yere gitmekte özgür olduğumuzu bilmeyi, istediğimiz gibi konuşmayı, dua etmeyi ve kutlama yapmayı, günün sonunda eve güvenle dönmeyi isteriz.

Bu dünyada hiçbir şey – zalim işgal bile – masum insanlara zarar vermeyi haklı gösteremez. Hiçbir şey. Sivillere zarar verilmesine her zaman kati surette karşı çıktım ve varlığımın her zerresiyle karşı çıkmaya devam edeceğim. Bu hepimizin ortak insanlığını ihlal etmektir.

Hamas’ın 7 Ekim’deki canice saldırısında öldürülen ve çocuklarını kaybeden arkadaşlarım var. Takip eden günlerde Gazze’de yaralanan ve ölen arkadaşlarım var. Kalbim, bu ülkenin ve dünyanın dört bir yanındaki insanlarla birlikte, sevdiklerini arayan, onların yasını tutan veya onları eve getirmeye çalışan her bir aile için burkuldu.

Katlanılmaz acılara karşın umut veren Yahudiler, Araplar, İsrailli ve Filistinliler

Ancak tüm bunlara rağmen, sahip olabileceğimiz geleceğin pırıltılarına da tanık oldum; bu pırıltılar, tarifsiz trajediler karşısında öne çıkan sıradan insanlar, Yahudiler ve Araplar, Filistinliler ve İsrailliler tarafından gerçeğe dönüştürüldü.

İsrail’de ordunun büyük bir kısmı yerleşimcileri korumak üzere Batı Şeria’da konuşlandırılmıştı. Güneyde korku içindeki aileler silahlı Hamas saldırganlarından saklanıp kurtarılmak için dua ederken, Filistinli ve Yahudi Arap doktorlar, hemşireler, sağlık görevlileri, ambulans şoförleri ve acil sağlık çalışanları omuz omuza vererek kim olursa olsun bakıma muhtaç herkesi tedavi etmek için birlikte çalıştılar. Gazze’de doktorlar ve sağlık çalışanları, neredeyse sürekli bombardıman altında, gidecek güvenli hiçbir yer olmadan ve tıbbi malzemelerin yanı sıra su, elektrik ya da yiyecek olmadan hastaları tedavi etmeye çalışıyorlar.

Netanyahu’nun başarısızlığı ve çözüme giden yol

İsrail’in Filistinli Arap vatandaşları olan bizler, Netanyahu’nun palavralarının ve savaş çığırtkanlığının ardında gerçekte ne kadar başarısız olduğunu görmek için eşsiz bir konumdayız. Hem Filistinliler hem de İsrailliler olarak hepimize güvenlik ve iyi bir yaşam sağlayacak uzun vadeli çözümler getirmek yerine ortak vatanımızı yerle bir etmeye ne kadar istekli olduğunu görüyoruz.

Bizler aynı zamanda, bu toprakların hamurundan yoğrulmuş kemiklerimizin derinliklerinde cevabın barış olduğunu bilenleriz. En küçüklerimizin ulusuna ve kendimize karşı sorumluluğumuzu yerine getirebilmemizin tek yolu, Filistin ulusunu ve İsrail ulusunu tanımak ve İsrail Devletinin yanında bir Filistin Devleti kurmaktır.

Uluslararası toplum ne yapmalı?

Uluslararası toplumun bizden örnek almasının, bu tarif edilemez trajedi karşısında adım atmasının ve yaşamı seçmesinin zamanı geldi. Bu da, tüm sivil ölümlerini durdurmak ve Netanyahu hükümetinin Filistinlileri uzun vadede zorla yerinden etme girişimlerini engellemek için ateşkes çağrısında bulunmak; başta bebekler, çocuklar ve yaşlılar olmak üzere rehin tutulan tüm sivillerin evlerine dönmesi için insani bir esir değişimi yapmak ve tüm Gazze halkına temel insani ihtiyaçların akışını yeniden sağlamak gibi acil adımlar atmak anlamına geliyor.

Ardından, İsrail’in Batı Şeria, Gazze ve Doğu Kudüs’teki askerî işgal ve kuşatmasına yönelik uluslararası desteğin ve rızanın son bulması da dahil olmak üzere, Filistinli ve İsrailli tüm bölge halkları için uzun vadeli çözümlerin hayata geçirilmesi anlamına geliyor.

Dr. Abuelaish’e tanık olduğu onca ölüm ve dehşetten sonra hâlâ barışın yanında olup olmadığını sordum.

“Cinayetin tek gerçek intikamı, barışa ulaşmaktır,” dedi.

Lanet olsun intikam diye haykırana! Biz yaşamı seçiyoruz.”

Bu yazı ilk kez 20 Ekim 2023’te yayımlanmıştır.

 

Ayman Odeh’in The New York Times haber sitesinde yayınlanan “What It Takes to Choose Life Over Revenge” başlıklı yazısından öne çıkan bazı bölümler Caner Köseler tarafından çevrilmiş ve editoryal katkısıyla yayına hazırlanmıştır. Yazının orijinaline aşağıdaki linkten erişebilirsiniz: https://www.nytimes.com/2023/10/19/opinion/israel-netanyahu-palestinians.html

Fikir Turu
Fikir Turuhttps://fikirturu.com/
Fikir Turu, yalnızca Türkiye’deki düşünce hayatını değil, dünyanın da ne düşündüğünü, tartıştığını okurlarına aktarmaya çalışıyor. Bu amaçla, İngilizce, Arapça, Rusça, Almanca ve Çince yazılmış önemli makalelerin belli başlı bölümlerini çevirerek, editoryal katkılarla okuruna sunmaya çalışıyor. Her makalenin orijinal metnine ve değerli çevirmen arkadaşlarımızın bilgilerine makalenin alt kısmındaki notlardan ulaşabilirsiniz.

YORUMLAR

Subscribe
Bildir
guest

0 Yorum
Inline Feedbacks
View all comments

Son Eklenenler

İsrail – Hamas çatışması: İntikam yerine yaşamı seçmenin bedeli ne?

İsrail ve Filistinli Araplar arasında süren 75 yıldır süregelen çatışmalar Hamas’ın 7 Ekim tarihinde İsrail’e yönelik saldırısı ve İsrail’in buna karşı verdiği şiddetli tepki ile bambaşka bir seviyeye geldi. İki tarafın geçmişte yapılanlardan intikam alma hırsı arasında başta masum çocuklar olmak üzere binlerce masum sivil hayatını kaybetti. Peki yıllardır süregelen bu şiddet döngüsü ne kadar sürdürülebilir? İsrailliler ve Filistinliler arasında barış için hâlâ bir umut var mı?

İsrail vatandaşı Filistinli bir Arap ve İsrail meclisi Knesset’in bir üyesi olan Ayman Odeh, The New York Times için kaleme aldığı fikir yazısında, bu şiddet döngüsünün nasıl sonlandırılabileceğine dair görüşlerini aktarıyor.

Lanet olsun intikam diye haykırana

Yazının öne çıkan bazı bölümlerini paylaşıyoruz:

“Bu hafta, Gazzeli bir doktor olan ve şu anda Kanada’da yaşayan Dr. Izzeldin Abuelaish’i halini hatırını sormak için aradım. İsrail’in 2008-2009 Gazze savaşı sırasında, bir İsrail tankının evlerini vurması sonucu üç kızı hayatını kaybetmişti. Bu kez, bana Gazze’de akrabalarından 25’ten fazlasının yakın zamanda öldüğünü söylediğinde tekrar başsağlığı dilemek zorunda kaldım. Bunların arasında beş bebeğin de olduğunu söyledi.

İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu 7 Ekim’de Gazze’ye savaş ilan ederken Yahudi yazar Chaim Nachman Bialik’in şiirinden bir dizeyi paylaşmıştı. Netanyahu sosyal medya hesabından yaptığı paylaşımda “Şeytan henüz küçük çocuğun kanının intikamını almadı.” ifadelerini kullanmıştı. Belki de başbakan Bialik’in bundan sadece bir dize önce ne yazdığını unutmuştu: “Lanet olsun intikam diye haykırana.” Ya da sonraki dizeleri: “Kan doldursun hiçliği!/Delsin en karanlık derinlikleri.”

Bugünlerde kendimi şairin bununla ne demek istediğini sorgularken buluyorum. Bialik bunu 1903 Kişinev pogromunun yarattığı dehşeti gördükten sonra yazmış.

Ancak onun sözlerinde, İsrail ve Gazze’deki çeşitli topluluklardan son 11 gün içinde öldürülen ve isimleri haberlerde geçen kimisi 10 aylık, kimisi 1 haftalık, kimisi 2, 4, 5 yaşında olan çok sayıda küçük çocuğu görüyorum. Yavrularımızın kanı en karanlık derinlikleri delip geçti ve biz de onunla birlikte aşağıya sürüklendik.

Dünyadaki tüm bebekler tek bir ulusun çocukları

Ulus, ortak bir dili, ortak bir geçmişi ve ortak hayalleri olan bir grup insan olarak tanımlanır. Bu tanıma göre, herhangi bir ebeveyn size dünyadaki tüm bebeklerin tek bir ulusun çocukları olduğunu söyleyecektir. Ortak bir dilleri, ortak bir geçmişleri ve ortak hayalleri var. Aynı şekilde konuşuyor, aynı şeylere kızıyor ve ağlıyor, aynı şekilde gülüyorlar. Üç çocuğum küçükken, ebeveynlerinin geceleri onlara söylediği ninnilerin dili ne olursa olsun, diğer bebeklerle nasıl zahmetsizce iletişim kurduklarına hayret ederdim.

Bu bebekler ulusunun tamamı – Yahudi, Arap, Filistinli, İsrailli – tek bir şey istiyor: iyi bir yaşam sürerek büyümek. Bu gayet makul bir hayal. Liderler olarak bizim rolümüz de basit: bunu mümkün kılmak.

Yetişkinler olarak hepimiz o ulustan göçeriz, iyi bir yaşam sürme hayalini de yanımızda götürürüz ve ailelerimiz için sofraya yemek koymak isteriz. Kendimiz ve sevdiklerimiz için istediğimiz yere gitmekte özgür olduğumuzu bilmeyi, istediğimiz gibi konuşmayı, dua etmeyi ve kutlama yapmayı, günün sonunda eve güvenle dönmeyi isteriz.

Bu dünyada hiçbir şey – zalim işgal bile – masum insanlara zarar vermeyi haklı gösteremez. Hiçbir şey. Sivillere zarar verilmesine her zaman kati surette karşı çıktım ve varlığımın her zerresiyle karşı çıkmaya devam edeceğim. Bu hepimizin ortak insanlığını ihlal etmektir.

Hamas’ın 7 Ekim’deki canice saldırısında öldürülen ve çocuklarını kaybeden arkadaşlarım var. Takip eden günlerde Gazze’de yaralanan ve ölen arkadaşlarım var. Kalbim, bu ülkenin ve dünyanın dört bir yanındaki insanlarla birlikte, sevdiklerini arayan, onların yasını tutan veya onları eve getirmeye çalışan her bir aile için burkuldu.

Katlanılmaz acılara karşın umut veren Yahudiler, Araplar, İsrailli ve Filistinliler

Ancak tüm bunlara rağmen, sahip olabileceğimiz geleceğin pırıltılarına da tanık oldum; bu pırıltılar, tarifsiz trajediler karşısında öne çıkan sıradan insanlar, Yahudiler ve Araplar, Filistinliler ve İsrailliler tarafından gerçeğe dönüştürüldü.

İsrail’de ordunun büyük bir kısmı yerleşimcileri korumak üzere Batı Şeria’da konuşlandırılmıştı. Güneyde korku içindeki aileler silahlı Hamas saldırganlarından saklanıp kurtarılmak için dua ederken, Filistinli ve Yahudi Arap doktorlar, hemşireler, sağlık görevlileri, ambulans şoförleri ve acil sağlık çalışanları omuz omuza vererek kim olursa olsun bakıma muhtaç herkesi tedavi etmek için birlikte çalıştılar. Gazze’de doktorlar ve sağlık çalışanları, neredeyse sürekli bombardıman altında, gidecek güvenli hiçbir yer olmadan ve tıbbi malzemelerin yanı sıra su, elektrik ya da yiyecek olmadan hastaları tedavi etmeye çalışıyorlar.

Netanyahu’nun başarısızlığı ve çözüme giden yol

İsrail’in Filistinli Arap vatandaşları olan bizler, Netanyahu’nun palavralarının ve savaş çığırtkanlığının ardında gerçekte ne kadar başarısız olduğunu görmek için eşsiz bir konumdayız. Hem Filistinliler hem de İsrailliler olarak hepimize güvenlik ve iyi bir yaşam sağlayacak uzun vadeli çözümler getirmek yerine ortak vatanımızı yerle bir etmeye ne kadar istekli olduğunu görüyoruz.

Bizler aynı zamanda, bu toprakların hamurundan yoğrulmuş kemiklerimizin derinliklerinde cevabın barış olduğunu bilenleriz. En küçüklerimizin ulusuna ve kendimize karşı sorumluluğumuzu yerine getirebilmemizin tek yolu, Filistin ulusunu ve İsrail ulusunu tanımak ve İsrail Devletinin yanında bir Filistin Devleti kurmaktır.

Uluslararası toplum ne yapmalı?

Uluslararası toplumun bizden örnek almasının, bu tarif edilemez trajedi karşısında adım atmasının ve yaşamı seçmesinin zamanı geldi. Bu da, tüm sivil ölümlerini durdurmak ve Netanyahu hükümetinin Filistinlileri uzun vadede zorla yerinden etme girişimlerini engellemek için ateşkes çağrısında bulunmak; başta bebekler, çocuklar ve yaşlılar olmak üzere rehin tutulan tüm sivillerin evlerine dönmesi için insani bir esir değişimi yapmak ve tüm Gazze halkına temel insani ihtiyaçların akışını yeniden sağlamak gibi acil adımlar atmak anlamına geliyor.

Ardından, İsrail’in Batı Şeria, Gazze ve Doğu Kudüs’teki askerî işgal ve kuşatmasına yönelik uluslararası desteğin ve rızanın son bulması da dahil olmak üzere, Filistinli ve İsrailli tüm bölge halkları için uzun vadeli çözümlerin hayata geçirilmesi anlamına geliyor.

Dr. Abuelaish’e tanık olduğu onca ölüm ve dehşetten sonra hâlâ barışın yanında olup olmadığını sordum.

“Cinayetin tek gerçek intikamı, barışa ulaşmaktır,” dedi.

Lanet olsun intikam diye haykırana! Biz yaşamı seçiyoruz.”

Bu yazı ilk kez 20 Ekim 2023’te yayımlanmıştır.

 

Ayman Odeh’in The New York Times haber sitesinde yayınlanan “What It Takes to Choose Life Over Revenge” başlıklı yazısından öne çıkan bazı bölümler Caner Köseler tarafından çevrilmiş ve editoryal katkısıyla yayına hazırlanmıştır. Yazının orijinaline aşağıdaki linkten erişebilirsiniz: https://www.nytimes.com/2023/10/19/opinion/israel-netanyahu-palestinians.html

Fikir Turu
Fikir Turuhttps://fikirturu.com/
Fikir Turu, yalnızca Türkiye’deki düşünce hayatını değil, dünyanın da ne düşündüğünü, tartıştığını okurlarına aktarmaya çalışıyor. Bu amaçla, İngilizce, Arapça, Rusça, Almanca ve Çince yazılmış önemli makalelerin belli başlı bölümlerini çevirerek, editoryal katkılarla okuruna sunmaya çalışıyor. Her makalenin orijinal metnine ve değerli çevirmen arkadaşlarımızın bilgilerine makalenin alt kısmındaki notlardan ulaşabilirsiniz.

YORUMLAR

Subscribe
Bildir
guest

0 Yorum
Inline Feedbacks
View all comments

Son Eklenenler

0
Would love your thoughts, please comment.x