Azerbaycan’ın Türk yapımı silahlı insansız hava araçlarıyla (SİHA) Ermenistan’a ağır darbe vurup neredeyse 30 yıl işgal altında kalan topraklarını geri almasının yankıları sürüyor. Dünyanın en gelişmiş ve en büyük SİHA filosuna sahip ABD’de de üç akademisyen, Michael C. Horowitz, Joshua A. Schwartz ve Matthew Fuhrmann, Foreign Policy sitesi için kaleme aldıkları yazıda Çin ve Türkiye’nin ürettiği SİHA’ların artan popülaritesine işaret edip, ABD’nin de ihracat kısıtlamalarını gevşetip 21’nci yüzyılın bu etkin silahlarında pazar payını artırması gerektiğini savundular. Yazıdan bölümler aktarıyoruz:
“Silahlı İnsansız Hava Araçları (SİHA), 21. yüzyılın en önemli uluslararası güvenlik gelişmelerinden biridir. ABD, El Kaide gibi devlet dışı aktörlere yönelik saldırılardan geçen ocak ayında İranlı Tümgeneral Kasım Süleymani’yi öldüren operasyona kadar binlerce insansız hava aracı saldırısı gerçekleştirdi. Kendi yurtlarında Türkiye PKK’ya, Nijerya Boko Haram’a ve Irak IŞİD’e karşı SİHA kullandı. Suudi Arabistan ve Birleşik Arap Emirlikleri (BAE), SİHA’larla Libya ve Yemen’de ölümcül saldırılar düzenledi. Son birkaç haftada Azerbaycan, Ermenistan ile savaşta, özellikle tank ve ağır silahlara karşı, muhtemelen iyi sonuçlar verecek şekilde SİHA’lar kullandı.
SİHA’lara sahip ülkelerin sayısı hızla artıyor ve bu nedenle SİHA savaşlarının önümüzdeki yıllarda daha da yaygınlaşması muhtemel. Araştırmalarımız, 2011’den 2019’a kadarki dönemde 18 ülkenin SİHA edindiğini gösteriyor. Oysa 2011’den önce sadece üç ülke SİHA’ya sahipti: ABD, İngiltere ve İsrail.”
Çin en büyük ihracatçı oldu
“Söz konusu ülkelerin (İnsansız Hava Aracı) İHA ve SİHA envanterindeki hızlı artış, Çin’in büyük bir tedarikçi olarak ortaya çıkmasıyla aynı zamana denk geliyor. 2011’den 2019’a kadar takip ettiğimiz 18 ülkeden 11’i Çin’den SİHA satın aldı. Buna karşılık, aynı dönemde ABD sadece bir ülkeye, Fransa’ya SİHA ihraç etti. SİHA’lar yayılırken Washington’da başa geçen yeni yönetimin ABD’nin gelişmiş insansız hava aracı teknolojisini satıp satmayacağı ve kime satmaya istekli olduğu konusunda bazı zorlu soruları yanıtlaması gerekecek.”
Horowitz, Schwartz ve Fuhrmann, SİHA’ları almaya istekli çok sayıda ülke bulunmasına rağmen 1987’de kabul edilen Füze Teknolojisi Kontrol Rejimi’nin 300 kilometreden fazla yol alabilen ve 500 kilogramdan fazla yük taşıyabilen hava platformlarının ihracını yasakladığı için, ABD’nin gelişen bu pazardan pay alamadığını belirti. Ancak üç yazara göre bu gönüllü yasaklama, füze kontrol rejiminin yanlış yorumlanmasından ötürü SİHA’ları da kapsıyor:
“Kontrol rejimi, tek yönlü füzeleri düzenlemeyi amaçlıyordu, uçakları değil. Ancak 1987’de insansız hava araçları, öncekine göre ikincisine daha çok benziyordu çünkü bunlar, esasen füze hassasiyetini test etmek için tek yönlü görevler veya çok kısa menzilli gözetleme görevleri için tasarlanmıştı. Modern insansız hava araçları, bir seferde saatlerce veya günlerce havada kalabildikleri ve sonra üsse dönebildikleri için daha çok uçağa benziyorlar. Yine de, şu anda 1987 rejimi altında kısıtlamalara tabiler (…) Çin, ihraç ettiği SİHA’ların 1987 rejimine (…) girmediğini (…) iddia ediyor. Dahası, Çin bu yönergeleri izlediğini söylese de, Füze teknolojisi Kontrol Rejimi’nin resmi bir tarafı değil ve bu nedenle SİHA ihracatı için pazar seçmekte daha özgür. (…)
Çin’in silah satışındaki en büyük avantajlarından biri, Halk Kurtuluş Ordusu’nda emekli bir tümgeneral Xu Guangyu’nun söylediği gibi, “diğer devletlerin statüsü ve iç politikaları üzerinde talepte bulunmamasıdır”. Buna karşılık ABD’nin, 1987 yönergeleri ve diğer konvansiyonel silah transferi politikalarına uygun olarak hazırlanan 2015 SİHA İhracat Siyaset Belgesi, alıcıların “bu sistemleri uluslararası insancıl hukuku ve uluslararası insan hakları hukuku dâhil uluslararası hukuk kuralların uygun olarak kullanmasını” ve “askeri amaçlı İHA’ların kendi yerel halkına karşı izleme faaliyeti yürütülmesi veya yasadışı güç kullanılmaması” şartlarıyla satılmasını öngörüyor. Yakın bir Amerikan müttefiki olan Fransa bile, bir noktaya MQ-9 Reaper SİHA’larını konuşlandırmak için ABD hükümetinin iznine ihtiyaç duyuyor. ABD, kendi kurallarına uymayan ülkelere yedek parça ve mühimmat tedarikini kesme gücünü elinde tutuyor.”
Trump kısıtlamaları gevşetmişti
Kısıtlamalar nedeniyle ABD’nin Ürdün, Irak, BAE ve Suudi Arabistan’ın ithalat taleplerini reddettiğini, bunun üzerine söz konusu ülkelerin Çin’den alım yaptığını belirten üç yazar, Donald Trump döneminde gevşetilen kısıtlamaların Biden döneminde sürmesi gerektiğini savunuyor:
“ABD Başkanı Donald Trump yönetimi, Temmuz 2020’de 1987 rejiminin “yeniden yorumlanmasına” karar verdi. General Atomics ’Predator ve Reaper gibi saatte 800 kilometrenin altındaki hızlarda seyahat eden SİHA’lar artık (…) daha kolay ihraç edilebilecek. (…)
Amerika’nın SİHA ihraç etmeyi arzulaması muhtemelen demokratik olmayan ülkelerin İHA pazarında demokrasilere karşı sahip olduğu avantajı büyük olasılıkla aşındırırken bu silah sistemlerinin yayılımını hızlandıracak. Türkiye gibi son yıllarda satışlarını artıran diğer potansiyel tedarikçiler SİHA’ların yayılmasına katkıda bulunacak. Örneğin Azerbaycan, Ermenistan ile savaşında Türk yapımı insansız hava araçları kullanarak hava saldırıları düzenledi.”
SİHA tehdidi artabilir
“Daha fazla ülke (ve devlet dışı aktörler) silahlı insansız hava araçları edindikçe, yakın gelecekte insansız hava aracı saldırılarının sıklığı muhtemelen artacak olsa da, oluşturdukları tehdit en azından şimdilik nispeten ciddiye alınacak nitelikte değildir.
Var olan SİHA’lar daha yavaş, daha az manevra kabiliyetine sahip olduklarından ve genellikle kendilerini savunamadıklarından, tespit edilip düşürülmeleri savaş uçaklarına göre daha kolaydır. İran, Suriye ve Husiler ABD insansız hava araçlarını düşürmüşlerdi. Bu nedenle mevcut SİHA’lar (…) o kadar da değerli olmayabilir. Bununla birlikte birçok ordu, (Ermenistan’ın Sovyetlerden kalma hava savunma sistemlerine yönelik Azerbaycan saldırılarından öğrendiği gibi), insansız hava aracı saldırılarına karşı savunmasızdır. İnsansız hava araçlarının kendilerini savunmasını veya sürü halinde hareket edip düşman savunmalarını alt etmesini sağlayan teknoloji, bu silahları gelecekte daha da etkili hale getirebilir.
Hatta bazı araştırmalar, SİHA kullanımının bazı durumlarda istikrara katkıda bulunabileceğini öne sürüyor. Deneysel savaş oyunları, askerî karar vericilerin insansız hava aracına kıyasla, insanlı bir uçağın düşürülmesine karşı daha sert askerî tepkileri tercih ettiğini gösteriyor. Örneğin Başkan Trump, 19 Haziran’da 130 milyon dolarlık bir RQ-4 Global Hawk keşif İHA’sı düşürdükten sonra İran’a hava saldırıları düzenlemekten vazgeçme kararını (…) hava saldırılarıyla misillemenin “insansız bir insansız hava aracını düşürmekle orantılı olmadığını” ifade ederek savunmuştu.”
Biden’a orta yol önerisi
Michael C. Horowitz, Joshua A. Schwartz ve Matthew Fuhrmann, Biden yönetimine bir orta yol önererek yazılarına son veriyor:
“Söz konusu askeri teknolojinin uzun vadeli etkisi henüz bilinmemekle birlikte, cinin şişeden çıktığı ve SİHA’ların hızla yayıldığı açık. (…) Biden, piyasayı bir kez daha Çin’e bırakarak Obama döneminde SİHA ihracatına getirilen kısıtlamaları geri getirebilir. Biden yönetimi, aksi yönde hareket edip SİHA’ların harp sahalarının bir öğesi haline geldiğinden geriye dönmemeye de kararı da alabilir. Ya da SİHA ihracatında incelemelerini artırırken yakın müttefikler, özellikle de demokrasilerin bu silah sistemlerine erişimini kolaylaştırarak orta yol izleyebilir.”
Bu yazı ilk kez 26 Kasım 2020’de yayımlanmıştır.