Türk siyasi tarihinin en akıl almaz ve şaşırtıcı sonuçları olan hadiselerinden biri dönemin Başbakanı Adnan Menderes’i de taşıyan uçağın 1959 yılının 17 Şubat tarihinde Londra’ya yaptığı sefer sırasında kaza geçirmesiydi. Kazayı çarpıcı kılan durum şüphesiz ki 21 yolcunun yer aldığı uçaktaki 14 kişinin ölmesi, aralarında Başbakan Menderes’in de bulunduğu 7 kişinin yaşama tutunmasıydı.[1] Menderes’in uçağın arka kısmında yolculuk yapması kazadan hafif bir yaralanmayla kurtulmasını sağlamıştı. Bu elim hadisenin gerçekleştiği uçuşun sebebiyse Kıbrıs Adası’nda İngilizlerin çekilmesiyle oluşan Rum-Türk gerilimine siyasi bir çözüm bulmaktı. Menderes kazanın sarsıcı şokunu atlattıktan Türkiye’ye radyo vasıtasıyla “hayattayım” mesajını yolladı. [2] Günümüzde bile Kıbrıs’ın siyasi yapısı ele alındığında gündeme gelen o ünlü “Londra Anlaşması” uçak kazasının hemen ardından Menderes’in1 9 Şubat’ta hafif yaralı halde hastane yatağındayken imzaladığı metindi.[3]
O anlaşma sorunları gidermedi, erteledi, uygulanamadı ama hep referans verildi, çok değil 15 yıl sonrasındaki gelişmelerle yani 1974 Kıbrıs Barış Harekatı’yla neticelenen süreç sonucunda güney ve kuzey hattındaki derin çatlak daha da büyüdü. Anlaşmanın yansımaları bugün bile tartışılan “federasyon- iki devletli çözüm” ikileminde yer bulmaya devam ediyor.
19 Ekim’deki Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti (KKTC) Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde adayların en net ayrıştığı temel temanın “adanın gelecekteki yönetim biçimi” olması kısır bir döngünün somut göstergesi.
Yıllar içinde Menderes ailesi ile adadaki Türk toplumunun başına gelen talihsizlikler silsilesi arasında müşterek bir kader çizgisi çekmek fazla determinist bir yaklaşım olabilir ancak gerçek şu ki; trajik bir kazayla başlayan Kıbrıs Türklerinin modern zaman hikayesi uluslararası temsil gücü olan- tanınan bir ülkeye evrilemedi. 19 Ekim’deki Cumhurbaşkanlığı seçimlerinin ilk turunda da hala egemenlik meselesi üzerinden gerçekleşen vaatler ve projeksiyonlar tarihsel bağlamdan kalan miraslar olmaya devam ediyor.
Favori adayların pusulası: İki şehrin hikayesi
Pazar günü gerçekleşecek seçimde 8 farklı aday yarışıyor ancak 2 aday favori ve ikisinden biri kazanacak. Mevcut Cumhurbaşkanı Ersin Tatar ile Cumhuriyetçi Türk Partisi lideri Tufan Erhürman’dan biri pazar akşamı galibiyet konuşması yapacak. (Eğer adaylardan herhangi biri 50+1 oy almazsa seçim bir hafta sonraki 2. tura kalacak, en çok oy alan 2 aday yeniden yarışacak.)
Seçim oldukça hararetli, taraflar arasında makas oldukça dar gözüküyor. Tam bu noktada 2020’deki Cumhurbaşkanlığı seçimin anımsatmak rekabetin geldiği noktayı daha da berrak bir şekilde gözler önüne serecektir. Dönemin Ulusal Birlik Partisi Lideri Tatar seçimin ikinci turunda aldığı %51.6 oyla, rakibi Mustafa Akıncı’yı (%48.3) burun farkıyla geçerek cumhurbaşkanı olmak hakkını kazanmıştı (aralarındaki oy farkı yalnızca 4,412 idi). O günlerde de seçim epey tartışmalı geçmiş, süreç Tatar’ın zafer konuşmasını hararetli yapmasına neden olmuştu. [4]
Önümüzdeki KKTC’de seçiminin ilk turunda oy kullanacak seçmen sayısı 218 bin 313 olarak açıklandı. Önceki seçimde (2020) yüzde 54 olarak kayıtlara geçen seçime katılım oranı Türkiye normlarına göre düşük. (Bu noktada bir itiraz da bulunuyor: KKTC’deki seçmen verilerinin sağlıklı bir şekilde tutulmadığı için aslında oy hakkı olmayanların da listelerde yer aldığı, bu durum nedeniyle seçime katılım oranının aslında yüzdesel olarak daha yüksek olduğu belirtiliyor. Ancak daha az sayıda seçmen olması da şüphesiz ki her oyun niteliksel önemini daha da arttırıyor.) Bu seçimde benzer bir tablonun gerçekleşeceği düşünülüyor. Eldeki verilerle seçmen oranının yine düşük bir bantta seyretmesi bekleniyor.
Tam bu noktada kişisel bir parantez açıp, adadaki siyasi/gündelik atmosfere dair notları düşmek faydalı olacaktır. Bir grup gazeteci arkadaşımızla birlikte adadaki seçim öncesi son durumu gözlemlemek amacıyla 21-25 Eylül arasında KKTC’deydik. (Bu şansa sahip olmamıza katkı sağlayan Yusuf Kanlı’ya ve her daim bilgi alışverişiyle bizi besleyen Hasan Erçakıca’ya özel teşekkür.) Hem adaylarla hem de vatandaşlarla temas kurmamızı sağlayan verimli bir programdı. Bu şekilde adadaki ekonomik zorlukların esas manşet olduğunu söyleyen vatandaşlara kulak kabartabildik, [5] siyasi aktörlerin farklı görüşlerini öğrenmek fırsatı bulduk. [6] [7]
Favori iki adayın seçim lansmanlarına katılım sağladığımızda farklı seçmen kümeleriyle karşılaştığımızı söylemek gerekiyor. Sloganlara da yansıyan dil ve organizasyonlara katılan kitlelerin demografik yapısı tarafların sosyolojik damarlarını belirgin kılıyor. Tatar seçimlere “Vizyon: Atak Diplomasi” sloganıyla girerek, beka sorunlarına ve Kıbrıs meselesine yönelik “iki devletli çözüm” stratejisine referans vererek bir kampanya dönemini geride bırakıyor. Daha güvenlikçi bir paradigmayı ön plana koyduğu kampanya maratonunun son dönemecinde “Atina- Tel Aviv hattı beni istemiyor” şeklinde bir dış politika hattı belirliyor. [8] Türkiye’deki mevcut hükümet politikalarıyla ne kadar entegre olduğunu sık sık dile getirerek, seçilmesinin herhangi bir fikir ayrılığına yol açmayacağının altını çiziyor.
Erhürman ise daha reaksiyoner bir dış politika vizyonunu ortaya koymayı vaat ediyor. Son 5 yılda eksik kaldığını düşündüğü cumhurbaşkanlığı makamının daha aktif olması isteğini dile getirerek, müzakereler ve ikili temaslar vasıtasıyla elde edilebilecek kazanımlar olduğuna vurgu yapıyor. “Ben ciddiyet vadediyorum” şeklinde bir çerçeve çizerek, mevcut cumhurbaşkanının mevzuattaki yetkilerini kullanmadığını- halkın yaşamına dokunacak siyaseti uygulamadığını iddia ediyor. Erhürman’ın en çok dillendirdiği argümanların başında, Tatar’ın her fırsatta altını çizdiği “iki devletli çözüm” formülünün altının aslında Tatar tarafından yeterince doldurulmadığı yer alıyor.
Adadaki şu ayrım seçim özelinde de hem belirleyici hem de özgün bir faktör olarak karşımıza çıkıyor. 1974 öncesi adada yaşadığını belgeleyen KKTC vatandaşları “Kıbrıslı Türkler- yerliler”, daha sonraki zaman dilimlerinde Türkiye’nin çeşitli bölgelerinden gelen vatandaşlar ise “Türkiye kökenli göçmenler- Türkiyeliler” olarak anılıyor. Bu ayrım değişik hukuki prosedürlere muhatap olan iki farklı kesimin bir arada yaşamasına neden oluyor. AB pasaportu olan 74 öncesi Kıbrıslılar Lefkoşa’daki sınır kapısından birkaç dakika içinde Rum tarafına geçiş yaparak Avrupa Birliği sınırlarından içeri adım atarken, diğer grup bu imkâna sahip değil.
Özellikle Erhürman’ın vaatleri arasında yer alan bir konu adadaki mevcut nüfus dengesi için önemli bir barometre teşkil ediyor. Kıbrıslı Türkler ile Türkiye kökenli göçmenlerin arasında gerçekleşen “karma evlilikler” sonucu doğan çocuklar AB pasaportundan mahrum kalıyor.
Erhürman ayrımcılık parantezinde değerlendirdiği karma evliliklerden doğan çocuklara kimlik verilmesi için AB kanallarını zorlayacağını belirtiyor. Taşınmaz Mal Komisyonu’nun Annan Planı-2004 dönemi sonrasındaki siyasi iklimde kabul edilmesi gibi bazı hakların müzakere ile elde edilebileceğine dair inancı var.
Türkiye, KKTC seçimlerinde ne kadar etkin?
Bu noktada seçimlerin üzerinde Türkiye’nin tesiri ne ölçüde mevcut sorusu da denklem değiştirici bir faktöre işaret ediyor. KKTC tarihinde şu ana dek gerçekleşen 8 seçimde de çeşitli oranlarda Türkiye’nin tesirinin hissedildiği vurgulanıyor. Her seçimde adaylar tarafından Türkiye kökenliler üzerinde geldikleri illeri ihtiva eden bir hemşericilik mekanizması işleyebiliyor, bu şekilde oy kazanımı sağlanmaya çalışılıyor.
Süreç boyunca Cumhurbaşkanı Erdoğan’dan da adayı işaret etmesi beklentisi vardı. Ancak Erdoğan verdiği mesajlardaki vurguyu “2 devletli çözüm” hedefiyle sınırlı tuttu. Şüphesiz bu mevcut Cumhurbaşkanı Tatar’a destek olarak da yorumlanabilir. Ancak özellikle 23 Eylül’deki mesajında Türkiye’nin garantörlük haklarını anımsatarak, “Bu haklar hangi siyasi parti iktidara gelirse gelsin KKTC’nin varlığına ve Doğu Akdeniz’deki deniz yetki alanlarına güvence sağlamaktır.” ifadelerini kullanması tarafsızlık konumlanması olarak da tefsir edildi.
Modern Faust hikayesi: Güney Kıbrıs’ın şeytanla anlaşması
Adanın kuzey kesiminde yaşanan her gelişme aslında güneydeki atmosferle de ilintili. Seçim için yarışan adayların konuşmaları etüt ettiğimizde Güney Kıbrıs Rum Yönetimi’nin (GKRY) varlığıyla önemli bir barometre olduğunu gözlemlemek mümkün. Adaylar kendilerini bu konu üzerinden konumlandırarak, diğer alt başlıklardaki projelerine geçiş yapıyor.
Siyasi açıdan GKRY’nin çözümsüzlük sarmalından bir kaybı yok gibi gözüküyor. AB üyesi, kritik masalarda yer alabiliyor (bknz. Gazze için Mısır’da kurulan liderler zirvesi), Ancak Güney kesiminin de adanın tümünde uzlaşı sağlanamaması nedeniyle kayıpları bulunuyor. Ekonomik açıdan çözümsüzlük durumu fırsat maliyeti yaratıyor. (Yani Hidrokarbon gibi konularda seçim yapmak zorunda kalmak, diğer olanakları dışlamak anlamına gelebiliyor) Avrupa’nın 3. büyük gemi filosuna sahip olsalar da (2700 ticari gemi var) Türk limanları ve hava sahasının kapalı olması nedeniyle 6 kat büyümek fırsatı kullanılamıyor. AB’nin sunduğu yapısal reform hamlelerinden faydalanamıyorlar, İrlanda ile birlikte Schengen çerçevesinde olmayan iki AB üyesinden biri konumunda. Bu durumun gerekçesi ise; ülkenin bir bölgesinde etkin olmayan devlet olmaları. Yani çözümsüzlük statükosunun Güney için de bir maliyeti var.
Güney Kesimi’nin son dönemde izlediği siyaset ise hem ahlaki olarak hem de makro- strateji de tartışmalı bir zeminde gerçekleşiyor. GKRY limanlarını ve Baf Hava üssünü İsrail’e açtı, İsrail’in Barak hava savunma sisteminin yerleştirilmesine izin verdi.[9] [10] ABD’nin ambargoyu kaldırması ile silahlanma stratejisini uygulamaya başladı. [11] Özellikle İsrail ile benimsedikleri ortaklık anlayışı Gazze’de iki senedir süren soykırım girişimi göz önüne alınırsa oldukça tartışmalı bir karar oldu.
(Kişisel bir not: Yunanistan Hükümeti’nin de İsrail’e yakın ilişkilerinin ivme kazanması bir başka hayal kırıklığı yaratan durum oluşturdu. Atina sokaklarına yansıyan Gazze taraftarı dilin ve İsrail’e mesafeli güçlü bir sol damara sahip olan Yunanistan’ın İsrail yanlısı pozisyonda konumlanması düşündürücü.)
GKRY’nin İsrail özelinde geliştirdiği bu ittifakın kısa-orta- uzun vadede bölgeyi yeni bir çatışma ortamına sürüklemesi şaşırtıcı olmayacak. İsrail’in Kıbrıs Adası ve periferisinde (Hidrokarbon tetkik alanları gibi) aktif olması çevre ülkeler için de şüphe uyandırıcı bir risk potansiyeli teşkil edecek gibi gözüküyor.
Son bir not: GKRY’nin KKTC üzerinde izlediği politikaların adil olmayan bir örneği daha geçtiğimiz günlerde duyuruldu. Ürdün, Kıbrıs Adası’nda ünlü olan hellim peynirini artık kuzeyden ithal etmeyeceğini duyurdu. [12] Karar GKRY’nde memnuniyetle karşılandı. Adil olmayan statükonun devamı hem seçimlerin gerçekleştiği zemini ve retoriği değiştiriyor hem de KKTC halkının kısıtlamalar ile çevrelenmesine neden oluyor.
20 Ekim sabahı kıyamet kopacak mı?
Seçim bir şekilde ilk turda sonuçlanırsa, Tatar ya da Erhürman kazanırsa adalılar nasıl bir güne uyanacak?
Hem oradaki siyasi aktörlerle görüşmeleri hem de okumaları süzgeçten geçirerek bir projeksiyon ortaya koymak gerekirse, seçim sonucunda kıyamet kopmayacak. Hayat adada benzer bir siyasi iklim ve ritimle devam edecek. Yeni cumhurbaşkanı kim olursa olsun Türkiye ile ilişkilerde aynı frekansta olmaya gayret edecek. İlk ziyaretini Ankara’ya yapacak. Türkiye hâlâ adada etkin, hukuki yönden de adanın “tamamında” garantör pozisyonunu koruyor. Bölgesel gelişmeler ve İsrail’in reaktif saldırı politikasıyla harmanlanan hamleleri bölge ülkelerine tehdit unsuru olmaya devam edecek. Bu bağlamda KKTC için güvenli liman her daim Türkiye olacak. KKTC için “müstakil” bir strateji izlenerek geleneksel ilişki ağından azade bir patika belirlemek mevcut bölgesel denklemde mümkün gözükmüyor. Tatar döneminin devamı halinde izlenecek yol haritasının izleri son beş yılda tecrübe edildi. Cumhurbaşkanlığı makamında olası bir devir teslimde ise Türkiye ile ortak rotanın oluşturulması için stratejik ajandanın güncellenmesi söz konusu olabilir, Erhürman daha müzakereci bir tutum takınacağını her konuşmasında dile getiriyor. Kendisi bu kanallara uzak bir isim değil, son olarak Ocak ayında Dışişleri Bakanı Hakan Fidan ile bir araya gelmişti. [13] Seçim propaganda döneminde de Türkiye ile ilişkileri en üst seviyede tutacağını deklare etti.
Peki adada çözüm (federasyon ya da iki devlet) ufukta gözüküyor mu?
Tarihsel bagajları oldukça yüklü olan, kronik ve çözüm yolları tıkalı sorunlar yaşayan ülkelerin ikili temaslar sonucunda sonuç alması son yıllara damga vurmuş değil. Uzun yıllar süregelen sıcak ya da düşük yoğunluklu çatışmalara dokunuş için bölgesel denklemin de olgunlaşması gerekiyor. Bu bağlamda KKTC’de dış faktör olan güçlü bir iradenin çözüm istemesi ve bu yola girmelerine neden olacak iklimin oluşması gerekiyor. Bu iradenin tek alternatifi şu anki küresel dengelerde ABD. (prestiji-tesir kapasitesi kaybolmadan önce AB de bir çıpa- katalizör olabilirdi). Bu konjonktür oluştuğunda adanın kuzey kesiminde yaşayan Türk halkı da hak ettiği itibar ve hayat şartlarına kavuşmuş olacak.
Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Fikir Turu’nun editöryel politikasını yansıtmayabilir.
Bu yazı ilk kez 17 Ekim 2025’te yayımlanmıştır.
[1] https://www.aa.com.tr/tr/gundem/adnan-menderesin-63-yil-once-kurtuldugu-ucak-kazasi-dun-gibi-hatirlaniyor/2504995
[2] https://www.youtube.com/watch?v=MzEICO-PsH8
[3] https://www.mfa.gov.tr/kibris-meselesinin-tarihcesi_-bm-muzakerelerinin-baslangici.tr.mfa
[4] https://www.yenisafak.com/video-galeri/gundem/kktc-cumhurbaskanligi-secimlerinde-kazanan-ersin-tatar-oldu-2211297
[5] https://t24.com.tr/haber/kktc-sandiga-gidiyor-lefkosa-dan-izlenimler-erhurman-ve-tatar-basa-bas-cumhurbaskani-ndan-net-mesaj-bekleniyor-ankara-sahada,1263229
[6]https://ankahaber.net/haber/detay/kktcde_secim_sureci%E2%80%A6_mulalefetin_adayi_erhurman_israile_us_verilirken_kibrisli_turklerin_iradesinin_yok_sayilmasina_sessiz_kalindi_263656
[7] https://www.haberturk.com/kktc-cumhurbaskani-tatar-gazze-de-yasananlar-turk-askerinin-adadaki-varliginin-onemini-gosteriyor-3825291
[8] https://www.aa.com.tr/tr/vg/video-galeri/kktc-cumhurbaskani-tatar-tel-aviv-ve-atina-beni-ulkenin-basinda-gormek-istemiyor/179
[9] https://www.aa.com.tr/tr/dunya/israil-istihbaratinin-rumlarin-sivil-havalimanlarina-yerlesecegi-iddia-edildi/3464717
[10] https://www.kibrispostasi.com/c58-GUNEY_KIBRIS/n548152-amerikali-yetkililer-baftaki-hava-ussunun-genisletilip-iyilestirilmesi-icin-incelemelerde-bulunuyor
[11] https://mfa.gov.ct.tr/tr/amerika-birlesik-devletlerinin-guney-kibris-rum-yonetimine-uyguladigi-silah-satis-kisitlamasini-kaldirma-kararinin-uzatilmasi-hk/
[12] https://cyprus-faq.com/en/north/news/iordaniya-vvela-zapret-na-import-khallumi-iz-severnogo-kipra/
[13] https://www.aa.com.tr/tr/politika/disisleri-bakani-fidan-kktcde-temaslarda-bulundu/3445724