Labubu Çin’e rağmen nasıl fenomen oldu?

Uluslararası süperstarların desteğiyle moda olan Labubu bebekleri, Çin'in ilk çağdaş kültürel ihracatı oldu. Ülke, yumuşak güç devi olmak için gerekli tüm özelliklere sahip. Ancak kendi yolundan sapmayan Pekin, bir Labubu daha yaratır mı?

Hong Konglu sanatçı Kasing Lung tarafından yaratılan, pek de sevimli sayılmayacak karakter Labubu, ünlülerin ilgisiyle 2024 ve 2025 yıllarının küresel pop kültür ikonuna dönüştü.

Bu trendi başlatan bir K-Pop yıldızıydı. Blackpink grubundan Lisa, Nisan 2024’te oyuncağın büyük bir versiyonunu kucaklarken ve Louis Vuitton çantasından Labubu anahtarlıkları sallanırken görüldü.

Söz konusu gelişme Batı’da ünlüler arasında da bir akım başlattı: Rihanna, Dua Lipa ve Kim Kardashian kendi Labubu’larını sergiledi. David Beckham, kızı Harper’dan bir tane hediye aldı; Madonna ise 67. doğum gününü dev bir Labubu pastasıyla kutladı.

Lady Gaga özel yapım bir oyuncak bebek aldı ve ona “GaBuBu” adını verdi. Lizzo kendi oyuncak bebeği hakkında bir şarkı yazdı; moda tasarımcısı Marc Jacobs bir Labubu AirPods kılıfı piyasaya sürdü.

Çin, imajını yumuşatmak için yıllardır türlü yöntemler deniyor; ancak küçük bir peluş oyuncak, Pekin’in klasik yumuşak güç projelerine harcadığı milyar dolarlardan daha etkili görünüyor.

Peki, Çin başka kültürel ihraç ürünü yaratabilir mi?

Jeopolitik analisti ve yorumcu Bobby Ghosh, Foreign Policy dergisinde yayınlanan makalesinde buna kuşkuyla yaklaşıyor ve nedenlerini sıralıyor.

Yazıdan öne çıkan bölümler aktarıyoruz:

“Gelecek nesiller 13 Ekim’i Labubu’nun zirve noktası olarak hatırlayabilir. O gün Şanghay’daki bir sergide peluş oyuncağın 10. yılını kutlanıyordu. Sergiyi ziyaret eden Apple CEO’su Tim Cook, kendisi gibi siyah balıkçı yaka kazak, ceket ve gözlük takmış bir Labubu ile kameralara poz vererek China Daily’ye “Bunu masamın üzerine koyacağım” dedi. Çin sosyal medyasında Cook’un coşkusu, alaycı bir mizahla karşılandı: Ona ait oyuncak bebek, sırasıyla adı ve soyadına atıfta bulunarak “Timbubu” ve “Lakuku” olarak adlandırıldı. Oyuncakları üreten Çinli şirket Pop Mart’ın yönetimi, hisse senedi fiyatındaki ani artıştan memnun kalmış olmalı. Ancak bu başarı kısa süreli gibi görünüyor. Batı’da iyi bilindiği üzere, yaşlanan bir teknoloji devinin desteği bazen satışları artırmaktan çok bir “ölüm öpücüğü” etkisi yaratabilir. Pet Rock ve Tamagoçi’nin hazin sonları buna örnek.

Yine de Labubu, oyuncak modalarının tarihinde bir dipnottan daha fazlasını hak ediyor. Biraz rahatsız edici bir gülümsemeye sahip, iri gözlü bu yaratık, Çin liderlerinin uzun zamandır arzuladıkları şeyi, Batı kültür bilincine zorlanmadan girmeyi başardı. Labubu, modern çağda Çin’in yumuşak gücünün ilk gerçek tezahürü olabilir. Labubu’nun devlet desteği olmadan viral ve organik olarak Avrupa ve ABD’de elde ettiği popülarite, Çinli yetkililer ve akademisyenlerin onlarca yıldır yaratmaya çalıştıkları, ancak başaramadıkları türden bir başarı…

Çin’in hayal kırıklıklarıyla dolu yumuşak güç arayışı

Yıllardır Çin’in düşünce kuruluşları ve akademik çevreleri, yumuşak gücü çözülmesi gereken karmaşık bir mesele olarak ele alıyor. Joseph Nye’nin yumuşak güç kuramları incelendi, Hollywood’un kültürel ihracat modelleri çözümlendi, K-pop’un küresel etkisi değerlendirildi. Ancak elde edilen sonuçlar genellikle beklentileri karşılamadı.

Çince dilini ve kültürünü yaymayı amaçlayan Konfüçyüs Enstitüleri, beklenenin aksine, siyasi müdahalelere dair artan kuşkuların odağı haline geldi. Devlet destekli, yüksek bütçeli Çin filmleri Batı pazarlarında genellikle başarısız oldu. Öte yandan, ülkenin en dikkat çeken kültürel ihracatı olan TikTok, Çin kökenini gizleyerek, Pekin’den bağımsız hareket ederek ve Batı’da Çin’e dair içeriklerden kaçınarak uluslararası başarı yakaladı.

Çin’in politika çevrelerindeki hayal kırıklığı iyi belgelenmiştir. Şu anda Politbüro üyesi olan ve Başkan Şi Cinping’in baş ideoloğu olarak kabul edilen Wang Huning, Çin’de yumuşak güç kavramını ilk kez siyasi kurumlara tanıtan isimdir. 1993 yılında, Joseph Nye’nin yumuşak güçle ilgili çığır açan makalesinden sadece üç yıl sonra, Wang “Ulusal Güç Olarak Kültür: Yumuşak Güç” başlıklı bir yazı yayımladı. Bu yazıda kültürün yumuşak gücün temelini oluşturduğunu ve diğer ülkeler üzerinde etkili olabileceğini savundu.

Ertesi yıl Wang, Soğuk Savaş sonrasında “kültür çatışmasının” egemenliğe yönelik en büyük tehdit haline geldiğini belirterek, Batı ülkelerinin dünya siyasetinde etkilerini artırmak için kültürel güçlerini giderek daha fazla kullandığını vurguladı. Çin liderliği bu uyarıları ciddiye aldı. 2007’de Çin Komünist Partisi’nin 17. Ulusal Kongresi’nde dönemin Cumhurbaşkanı Hu Cintao, Çin kültürünün ulusun büyük canlanışına eşlik edeceğini söyledi. Hu, Çin’in kültürü güçlendirerek “yumuşak gücünün” önemli bir parçası haline getirmesi gerektiğini vurguladı ve Çin kültürünün uluslararası etkisini artırma sözü verdi.

Bu açıklamalar, Çinli diplomatlar ve düşünce kuruluşları arasında yoğun bir çalışma sürecini başlattı. Çin, Güney Kore’nin K-pop ve televizyon dizileri aracılığıyla yarattığı yumuşak güç başarısını örnek aldı. Ancak, Çinli akademisyenler ve yetkililer, 52 milyon nüfuslu Güney Kore’nin, 1,4 milyarlık Çin’e rağmen nasıl bu kadar güçlü bir kültürel etki yarattığını sorguladı. Bu süreçte önemli bir gerçek gözden kaçırıldı: Otantik kültürel çekicilik, yukarıdan planlanarak ya da sadece kaynak ve algoritmalarla yaratılabilecek bir şey değildir.

Yumuşak güç üretmek, sadece para ayırmak ya da popüler formülleri kopyalamakla mümkün değildir; özgünlük ve toplumsal kabul gerektirir. Çin’in bu alandaki çabaları, ne tamamen başarısız ne de tam anlamıyla başarılı bir durum olarak değerlendirilebilir.

Organik çekicilik ve Hong Kong etkisi

Çinli yetkililer ve akademisyenler için bu durum anlaşılması zor bir gizem olarak kalabilir. Çünkü Labubu, Pekin’in küresel tüketiciler için Çin kültürünün simgesi olarak görmek istediği imajdan oldukça uzak. Bu karakterin estetiği kasıtlı olarak rahatsız edici: büyük ve boş gözler, çıkıntılı dişler ve orantısız vücut hatları, ona bakarken “sevimli” mi yoksa “rahatsız edici” mi olduğu konusunda izleyicide kararsızlık yaratıyor.

Devlet destekli bir figür, odak gruplarıyla test edilir, politik açıdan titizlikle incelenir ve kitlesel çekicilik için optimize edilir — işte bu yüzden genellikle başarısız olur. Labubu ise başarılı çünkü gerçek yaratıcı kültürün dağınık ve organik süreçlerinden doğdu. Ne siyasi bir mesaj taşıyor ne ulusal bir gündemi destekliyor. Üstelik, onu anlamak veya takdir etmek için karmaşık kültürel bilgi birikimine gerek yok.

Labubu’nun çekiciliği, alışılmışın dışına çıkan tuhaflığından ve geleneksel “sevimli” olma kalıplarını reddeden tavrından kaynaklanıyor. Hesaplanmış cazibenin doygun olduğu bir pazarda, Labubu hem çekici hem de itici olacak şekilde tasarlandığı için özgün ve otantik algılanıyor.

Yaratıcısının Hong Konglu olması tesadüf değil. Hong Kong, özellikle dövüş sanatları sineması aracılığıyla, kültürel ihracat alanında kapasitesinin çok ötesinde bir başarı elde etti. Bruce Lee, Jackie Chan ve John Woo gibi isimlerin filmleri, devlet desteği olmaksızın, Doğu ile Batı’nın buluştuğu, geleneksellikle modernliğin çatıştığı ve sanatçıların nispeten yaratıcı özgürlükler içinde çalıştığı benzersiz bir ekosistemden doğdu.

Hong Kong’un kültürel ürünleri, Çin’i temsil etmeye ya da tanıtmaya çalışmadıkları için uluslararası arenada başarılı oldular; amaçları sadece eğlendirmek, yenilik yapmak ve izleyiciyi şaşırtmaktı.

Bu durum, Pekin’in yumuşak güç stratejisinin merkezindeki temel paradoksu gözler önüne seriyor: Çin kültürel etki yaratmaya ne kadar kasıtlı ve planlı şekilde çalışırsa, bu çabalar o kadar yapay ve siyasi amaçlı algılanıyor. Soğuk Savaş döneminden gelen propaganda deneyimiyle donanmış Batılı izleyiciler, “araçsallaştırılmış” kültürü kilometrelerce öteden hissedebilirler. Her kültürel ürün Çin’i olumlu göstermek için tasarlandığında, sonuçta hiçbiri bu amacını gerçekleştiremiyor.

Japonya örneği ve çıkarılacak dersler

Japonya’nın deneyimi, Çin’in yumuşak güç stratejisine karşı başka bir öğretici karşılaştırma sunuyor. 1974 yılında Sanrio tarafından yaratılan Hello Kitty, milyarlarca dolarlık bir kültürel fenomen haline gelerek dünya çapında Japon kültürünün gayri resmi elçisi oldu. Labubu gibi, Hello Kitty de hükümetin doğrudan müdahalesiyle değil, akademisyenlerin “kawaii diplomasi” olarak adlandırdığı, yani Japon gençlik kültüründen organik olarak doğan sevimlilik cazibesinin bir ürünü olarak başarı kazandı. Bu çekicilik, devlet tarafından fırsatçı bir biçimde benimsendi ama öncelikle tabandan gelen bir kültürel hareketti.

2008 yılında Japonya Turizm Bakanlığı, Hello Kitty’yi Çin ve Hong Kong’a kültürel “elçi” olarak atadı. Bugün Labubu ise ulusal bir misyon veya siyasi bir amaç taşımayan, sadece var olan bir kültür ürünü olarak varlığını sürdürüyor. Bu tür kültürel ürünler, kendi özgün değerleriyle başarılı olur veya başarısız olur; sosyal medya ve organik yayılma mekanizmaları aracılığıyla toplum içinde anlam kazanır ve yukarıdan dayatılan anlamlardan farklı bir yere sahiptir. Hello Kitty, yumuşak güç aracı haline gelmeden önce tam da böyle organik bir süreçle küresel popülerlik kazandı.

Labubu’nun bir geleceği var mı?

Viral kültürün mezarlığı oldukça geniştir ve çoğu trend kısa ömürlü olur, geriye çoğunlukla sadece utandırıcı anılar ve “Ne düşünüyorduk ki?” soruları kalır. 50 yıl sonra hala anlamlı kalan Hello Kitty gibi örneklerin yanında, zamanında kalıcı olacağı düşünülen ancak unutulan sayısız karakter var. Labubu da kolaylıkla bu unutulmuş figürlerin arasına karışabilir. Gelecekte tarihçiler, bu on yılın tuhaf estetiğini incelerken Labubu’yu merak konusu yapabilir.

Ancak belki de Labubu, son zamanlarda satışlarındaki düşüşe ve Tim Cook gibi destekçilerin ilgisine rağmen, tıpkı Japon kedisi Hello Kitty gibi kalıcı bir kültürel simge haline gelebilir. Pekin’in bunu kabul edip etmemesi önemli değil; alınacak ders nettir: Yumuşak güç, emirle veya sıkı kontrolle yaratılmaz. Gerçek yumuşak güç, yaratıcı özgürlükten, kültürel özgüvenden ve sanatçılar ile girişimcilerin siyasi denetim olmadan risk alma cesaretinden doğar.

Bazı kültürel ürünlerin daha derin bir amaç taşımadan, sadece tuhaf ve ilginç olabileceğini kabul etmek gerekir. Çin, olağanüstü yaratıcı yeteneklere, zengin bir kültürel mirasa ve giderek gelişen sofistike kültür endüstrilerine sahiptir. Ancak eksik olan, bu unsurların beklenmedik ve özgürce bir araya gelmesine izin veren bir ortamdır. Pekin, gerçek yumuşak gücün kontrolü sıkılaştırmakla değil, özgürlükleri gevşetmekle mümkün olduğunu kabul edene kadar, en titizlikle planlanan projeler bile başarısız olmaya devam edecektir.”

Bu yazı ilk kez 31 Ekim 2025’te yayımlanmıştır.

Bobby Ghosh’un Foreign Policy’de yayınlanan “Plush Power” başlıklı yazısından bölümler Mustafa Alkan tarafından çevrilmiş ve editoryal katkısı ile yayına hazırlanmıştır. Yazının orijinaline aşağıdaki linkten erişebilirsiniz. https://foreignpolicy.com/2025/10/24/labubu-china-diplomacy-soft-power-culture/

Fikir Turu
Fikir Turuhttps://fikirturu.com/
Fikir Turu, yalnızca Türkiye’deki düşünce hayatını değil, dünyanın da ne düşündüğünü, tartıştığını okurlarına aktarmaya çalışıyor. Bu amaçla, İngilizce, Arapça, Rusça, Almanca ve Çince yazılmış önemli makalelerin belli başlı bölümlerini çevirerek, editoryal katkılarla okuruna sunmaya çalışıyor. Her makalenin orijinal metnine ve değerli çevirmen arkadaşlarımızın bilgilerine makalenin alt kısmındaki notlardan ulaşabilirsiniz.

YORUMLAR

Subscribe
Bildir
guest

0 Yorum
Eskiler
En Yeniler Beğenilenler
Inline Feedbacks
View all comments

Son Eklenenler

Labubu Çin’e rağmen nasıl fenomen oldu?

Uluslararası süperstarların desteğiyle moda olan Labubu bebekleri, Çin'in ilk çağdaş kültürel ihracatı oldu. Ülke, yumuşak güç devi olmak için gerekli tüm özelliklere sahip. Ancak kendi yolundan sapmayan Pekin, bir Labubu daha yaratır mı?

Hong Konglu sanatçı Kasing Lung tarafından yaratılan, pek de sevimli sayılmayacak karakter Labubu, ünlülerin ilgisiyle 2024 ve 2025 yıllarının küresel pop kültür ikonuna dönüştü.

Bu trendi başlatan bir K-Pop yıldızıydı. Blackpink grubundan Lisa, Nisan 2024’te oyuncağın büyük bir versiyonunu kucaklarken ve Louis Vuitton çantasından Labubu anahtarlıkları sallanırken görüldü.

Söz konusu gelişme Batı’da ünlüler arasında da bir akım başlattı: Rihanna, Dua Lipa ve Kim Kardashian kendi Labubu’larını sergiledi. David Beckham, kızı Harper’dan bir tane hediye aldı; Madonna ise 67. doğum gününü dev bir Labubu pastasıyla kutladı.

Lady Gaga özel yapım bir oyuncak bebek aldı ve ona “GaBuBu” adını verdi. Lizzo kendi oyuncak bebeği hakkında bir şarkı yazdı; moda tasarımcısı Marc Jacobs bir Labubu AirPods kılıfı piyasaya sürdü.

Çin, imajını yumuşatmak için yıllardır türlü yöntemler deniyor; ancak küçük bir peluş oyuncak, Pekin’in klasik yumuşak güç projelerine harcadığı milyar dolarlardan daha etkili görünüyor.

Peki, Çin başka kültürel ihraç ürünü yaratabilir mi?

Jeopolitik analisti ve yorumcu Bobby Ghosh, Foreign Policy dergisinde yayınlanan makalesinde buna kuşkuyla yaklaşıyor ve nedenlerini sıralıyor.

Yazıdan öne çıkan bölümler aktarıyoruz:

“Gelecek nesiller 13 Ekim’i Labubu’nun zirve noktası olarak hatırlayabilir. O gün Şanghay’daki bir sergide peluş oyuncağın 10. yılını kutlanıyordu. Sergiyi ziyaret eden Apple CEO’su Tim Cook, kendisi gibi siyah balıkçı yaka kazak, ceket ve gözlük takmış bir Labubu ile kameralara poz vererek China Daily’ye “Bunu masamın üzerine koyacağım” dedi. Çin sosyal medyasında Cook’un coşkusu, alaycı bir mizahla karşılandı: Ona ait oyuncak bebek, sırasıyla adı ve soyadına atıfta bulunarak “Timbubu” ve “Lakuku” olarak adlandırıldı. Oyuncakları üreten Çinli şirket Pop Mart’ın yönetimi, hisse senedi fiyatındaki ani artıştan memnun kalmış olmalı. Ancak bu başarı kısa süreli gibi görünüyor. Batı’da iyi bilindiği üzere, yaşlanan bir teknoloji devinin desteği bazen satışları artırmaktan çok bir “ölüm öpücüğü” etkisi yaratabilir. Pet Rock ve Tamagoçi’nin hazin sonları buna örnek.

Yine de Labubu, oyuncak modalarının tarihinde bir dipnottan daha fazlasını hak ediyor. Biraz rahatsız edici bir gülümsemeye sahip, iri gözlü bu yaratık, Çin liderlerinin uzun zamandır arzuladıkları şeyi, Batı kültür bilincine zorlanmadan girmeyi başardı. Labubu, modern çağda Çin’in yumuşak gücünün ilk gerçek tezahürü olabilir. Labubu’nun devlet desteği olmadan viral ve organik olarak Avrupa ve ABD’de elde ettiği popülarite, Çinli yetkililer ve akademisyenlerin onlarca yıldır yaratmaya çalıştıkları, ancak başaramadıkları türden bir başarı…

Çin’in hayal kırıklıklarıyla dolu yumuşak güç arayışı

Yıllardır Çin’in düşünce kuruluşları ve akademik çevreleri, yumuşak gücü çözülmesi gereken karmaşık bir mesele olarak ele alıyor. Joseph Nye’nin yumuşak güç kuramları incelendi, Hollywood’un kültürel ihracat modelleri çözümlendi, K-pop’un küresel etkisi değerlendirildi. Ancak elde edilen sonuçlar genellikle beklentileri karşılamadı.

Çince dilini ve kültürünü yaymayı amaçlayan Konfüçyüs Enstitüleri, beklenenin aksine, siyasi müdahalelere dair artan kuşkuların odağı haline geldi. Devlet destekli, yüksek bütçeli Çin filmleri Batı pazarlarında genellikle başarısız oldu. Öte yandan, ülkenin en dikkat çeken kültürel ihracatı olan TikTok, Çin kökenini gizleyerek, Pekin’den bağımsız hareket ederek ve Batı’da Çin’e dair içeriklerden kaçınarak uluslararası başarı yakaladı.

Çin’in politika çevrelerindeki hayal kırıklığı iyi belgelenmiştir. Şu anda Politbüro üyesi olan ve Başkan Şi Cinping’in baş ideoloğu olarak kabul edilen Wang Huning, Çin’de yumuşak güç kavramını ilk kez siyasi kurumlara tanıtan isimdir. 1993 yılında, Joseph Nye’nin yumuşak güçle ilgili çığır açan makalesinden sadece üç yıl sonra, Wang “Ulusal Güç Olarak Kültür: Yumuşak Güç” başlıklı bir yazı yayımladı. Bu yazıda kültürün yumuşak gücün temelini oluşturduğunu ve diğer ülkeler üzerinde etkili olabileceğini savundu.

Ertesi yıl Wang, Soğuk Savaş sonrasında “kültür çatışmasının” egemenliğe yönelik en büyük tehdit haline geldiğini belirterek, Batı ülkelerinin dünya siyasetinde etkilerini artırmak için kültürel güçlerini giderek daha fazla kullandığını vurguladı. Çin liderliği bu uyarıları ciddiye aldı. 2007’de Çin Komünist Partisi’nin 17. Ulusal Kongresi’nde dönemin Cumhurbaşkanı Hu Cintao, Çin kültürünün ulusun büyük canlanışına eşlik edeceğini söyledi. Hu, Çin’in kültürü güçlendirerek “yumuşak gücünün” önemli bir parçası haline getirmesi gerektiğini vurguladı ve Çin kültürünün uluslararası etkisini artırma sözü verdi.

Bu açıklamalar, Çinli diplomatlar ve düşünce kuruluşları arasında yoğun bir çalışma sürecini başlattı. Çin, Güney Kore’nin K-pop ve televizyon dizileri aracılığıyla yarattığı yumuşak güç başarısını örnek aldı. Ancak, Çinli akademisyenler ve yetkililer, 52 milyon nüfuslu Güney Kore’nin, 1,4 milyarlık Çin’e rağmen nasıl bu kadar güçlü bir kültürel etki yarattığını sorguladı. Bu süreçte önemli bir gerçek gözden kaçırıldı: Otantik kültürel çekicilik, yukarıdan planlanarak ya da sadece kaynak ve algoritmalarla yaratılabilecek bir şey değildir.

Yumuşak güç üretmek, sadece para ayırmak ya da popüler formülleri kopyalamakla mümkün değildir; özgünlük ve toplumsal kabul gerektirir. Çin’in bu alandaki çabaları, ne tamamen başarısız ne de tam anlamıyla başarılı bir durum olarak değerlendirilebilir.

Organik çekicilik ve Hong Kong etkisi

Çinli yetkililer ve akademisyenler için bu durum anlaşılması zor bir gizem olarak kalabilir. Çünkü Labubu, Pekin’in küresel tüketiciler için Çin kültürünün simgesi olarak görmek istediği imajdan oldukça uzak. Bu karakterin estetiği kasıtlı olarak rahatsız edici: büyük ve boş gözler, çıkıntılı dişler ve orantısız vücut hatları, ona bakarken “sevimli” mi yoksa “rahatsız edici” mi olduğu konusunda izleyicide kararsızlık yaratıyor.

Devlet destekli bir figür, odak gruplarıyla test edilir, politik açıdan titizlikle incelenir ve kitlesel çekicilik için optimize edilir — işte bu yüzden genellikle başarısız olur. Labubu ise başarılı çünkü gerçek yaratıcı kültürün dağınık ve organik süreçlerinden doğdu. Ne siyasi bir mesaj taşıyor ne ulusal bir gündemi destekliyor. Üstelik, onu anlamak veya takdir etmek için karmaşık kültürel bilgi birikimine gerek yok.

Labubu’nun çekiciliği, alışılmışın dışına çıkan tuhaflığından ve geleneksel “sevimli” olma kalıplarını reddeden tavrından kaynaklanıyor. Hesaplanmış cazibenin doygun olduğu bir pazarda, Labubu hem çekici hem de itici olacak şekilde tasarlandığı için özgün ve otantik algılanıyor.

Yaratıcısının Hong Konglu olması tesadüf değil. Hong Kong, özellikle dövüş sanatları sineması aracılığıyla, kültürel ihracat alanında kapasitesinin çok ötesinde bir başarı elde etti. Bruce Lee, Jackie Chan ve John Woo gibi isimlerin filmleri, devlet desteği olmaksızın, Doğu ile Batı’nın buluştuğu, geleneksellikle modernliğin çatıştığı ve sanatçıların nispeten yaratıcı özgürlükler içinde çalıştığı benzersiz bir ekosistemden doğdu.

Hong Kong’un kültürel ürünleri, Çin’i temsil etmeye ya da tanıtmaya çalışmadıkları için uluslararası arenada başarılı oldular; amaçları sadece eğlendirmek, yenilik yapmak ve izleyiciyi şaşırtmaktı.

Bu durum, Pekin’in yumuşak güç stratejisinin merkezindeki temel paradoksu gözler önüne seriyor: Çin kültürel etki yaratmaya ne kadar kasıtlı ve planlı şekilde çalışırsa, bu çabalar o kadar yapay ve siyasi amaçlı algılanıyor. Soğuk Savaş döneminden gelen propaganda deneyimiyle donanmış Batılı izleyiciler, “araçsallaştırılmış” kültürü kilometrelerce öteden hissedebilirler. Her kültürel ürün Çin’i olumlu göstermek için tasarlandığında, sonuçta hiçbiri bu amacını gerçekleştiremiyor.

Japonya örneği ve çıkarılacak dersler

Japonya’nın deneyimi, Çin’in yumuşak güç stratejisine karşı başka bir öğretici karşılaştırma sunuyor. 1974 yılında Sanrio tarafından yaratılan Hello Kitty, milyarlarca dolarlık bir kültürel fenomen haline gelerek dünya çapında Japon kültürünün gayri resmi elçisi oldu. Labubu gibi, Hello Kitty de hükümetin doğrudan müdahalesiyle değil, akademisyenlerin “kawaii diplomasi” olarak adlandırdığı, yani Japon gençlik kültüründen organik olarak doğan sevimlilik cazibesinin bir ürünü olarak başarı kazandı. Bu çekicilik, devlet tarafından fırsatçı bir biçimde benimsendi ama öncelikle tabandan gelen bir kültürel hareketti.

2008 yılında Japonya Turizm Bakanlığı, Hello Kitty’yi Çin ve Hong Kong’a kültürel “elçi” olarak atadı. Bugün Labubu ise ulusal bir misyon veya siyasi bir amaç taşımayan, sadece var olan bir kültür ürünü olarak varlığını sürdürüyor. Bu tür kültürel ürünler, kendi özgün değerleriyle başarılı olur veya başarısız olur; sosyal medya ve organik yayılma mekanizmaları aracılığıyla toplum içinde anlam kazanır ve yukarıdan dayatılan anlamlardan farklı bir yere sahiptir. Hello Kitty, yumuşak güç aracı haline gelmeden önce tam da böyle organik bir süreçle küresel popülerlik kazandı.

Labubu’nun bir geleceği var mı?

Viral kültürün mezarlığı oldukça geniştir ve çoğu trend kısa ömürlü olur, geriye çoğunlukla sadece utandırıcı anılar ve “Ne düşünüyorduk ki?” soruları kalır. 50 yıl sonra hala anlamlı kalan Hello Kitty gibi örneklerin yanında, zamanında kalıcı olacağı düşünülen ancak unutulan sayısız karakter var. Labubu da kolaylıkla bu unutulmuş figürlerin arasına karışabilir. Gelecekte tarihçiler, bu on yılın tuhaf estetiğini incelerken Labubu’yu merak konusu yapabilir.

Ancak belki de Labubu, son zamanlarda satışlarındaki düşüşe ve Tim Cook gibi destekçilerin ilgisine rağmen, tıpkı Japon kedisi Hello Kitty gibi kalıcı bir kültürel simge haline gelebilir. Pekin’in bunu kabul edip etmemesi önemli değil; alınacak ders nettir: Yumuşak güç, emirle veya sıkı kontrolle yaratılmaz. Gerçek yumuşak güç, yaratıcı özgürlükten, kültürel özgüvenden ve sanatçılar ile girişimcilerin siyasi denetim olmadan risk alma cesaretinden doğar.

Bazı kültürel ürünlerin daha derin bir amaç taşımadan, sadece tuhaf ve ilginç olabileceğini kabul etmek gerekir. Çin, olağanüstü yaratıcı yeteneklere, zengin bir kültürel mirasa ve giderek gelişen sofistike kültür endüstrilerine sahiptir. Ancak eksik olan, bu unsurların beklenmedik ve özgürce bir araya gelmesine izin veren bir ortamdır. Pekin, gerçek yumuşak gücün kontrolü sıkılaştırmakla değil, özgürlükleri gevşetmekle mümkün olduğunu kabul edene kadar, en titizlikle planlanan projeler bile başarısız olmaya devam edecektir.”

Bu yazı ilk kez 31 Ekim 2025’te yayımlanmıştır.

Bobby Ghosh’un Foreign Policy’de yayınlanan “Plush Power” başlıklı yazısından bölümler Mustafa Alkan tarafından çevrilmiş ve editoryal katkısı ile yayına hazırlanmıştır. Yazının orijinaline aşağıdaki linkten erişebilirsiniz. https://foreignpolicy.com/2025/10/24/labubu-china-diplomacy-soft-power-culture/

Fikir Turu
Fikir Turuhttps://fikirturu.com/
Fikir Turu, yalnızca Türkiye’deki düşünce hayatını değil, dünyanın da ne düşündüğünü, tartıştığını okurlarına aktarmaya çalışıyor. Bu amaçla, İngilizce, Arapça, Rusça, Almanca ve Çince yazılmış önemli makalelerin belli başlı bölümlerini çevirerek, editoryal katkılarla okuruna sunmaya çalışıyor. Her makalenin orijinal metnine ve değerli çevirmen arkadaşlarımızın bilgilerine makalenin alt kısmındaki notlardan ulaşabilirsiniz.

YORUMLAR

Subscribe
Bildir
guest

0 Yorum
Eskiler
En Yeniler Beğenilenler
Inline Feedbacks
View all comments

Son Eklenenler

0
Would love your thoughts, please comment.x