Mamdani kazandı asıl sınav şimdi başlıyor

Müslüman, sosyalist ve göçmen Zohran Mamdani, New York Belediye Başkanlığı koltuğuna oturdu. Bunu nasıl başardı, hangi seçim sözlerini verdi ve bundan sonra neler yapacak? Dr. Ahu Özyurt yazdı.

New York ilginç bir şehir. Devasa ekonomisi, kuvvetli bir orta sınıfı, büyük finans kapital ve medya şirketleri ile eğitimin sanatın hizmet sektörünün üretimiyle ayakta duran ve işçi sınıfının görünmediği ama her şeyde izinin olduğu bir şehir. Parası çok olanın da metroya bindiği, büyük eşitsizlikler içinde adalet arayışının olduğu bir şehir.

Geçen sene bu zamanlar yapılan başkanlık yarışı sırasında Kamala Harris – Donald Trump kapışması gerçekleşmişti. Harris seçmeni heyecanlandıramamıştı. Seçimlere katılım düşmüştü. Ancak bu sefer hem New York Belediye Başkanlığı seçimine katılım yükseldi hem de oyların yüzde 51’i Zohran Mamdani’yi çıktı. Böyle bir sistemi ve mesajları detaylı okumak gerek.

Tek mesaj tek dava: Kazandığınla insanca yaşama hakkı

Mamdani New York siyasetinde adını, COVID-19 döneminde insanların evde tıkılıp kaldığı, taksi şoförlerinin borçlarını ödeyemediği, hatta bazılarının intihar ettiği dönemde Belediye Binası önünde yaptığı açlık grevi ile duyurmuştu. Belediye Meclisi üyesi olarak şehrin çalışan sınıf için hiç adil olmadığını açıklıkla dile getiriyor, “Daha iyisini yapabiliriz” diyordu.

Daha sonra bizdeki gibi büyüyen bir barınma krizini odağına aldı ve şehrin yükünü taşıyan, öğretmen, hemşire, seyyar satıcı gibi emekçilerin yaşadığı kira artışı konusundan yüklenmeye başladı. Ülke krizde değildi ama New York’un dörtte üçü kriz içindeydi ve oradan çıkamıyordu. Yıllar önce Bill Clinton’a seçim kazandıran stratejist James Carville’in değişmeyen sloganı “It’s The Economy, stupid” yani “Mesele ekonomi aptal” geri gelmişti, ama çok daha ince ayarlı ve odaklı bir biçimde.

Uganda doğumlu, akademisyen bir baba ve ödüllü film yönetmeni bir annenin çocuğu olarak Mamdani büyüdüğü şehri tanıyordu. 11 Eylül saldırıları sırasında metroyla okula giderken yaşadığı korkuyu anlatmaktan çekinmiyordu. Kimlik siyasetinin bir yük olabileceğini biliyordu, ama zaten büyük imtihanı Demokrat Parti’nin “establishment” yani müesses nizam gruplarına ve Clinton ailesine rağmen önseçimi kazanarak verdi. Bernie Sanders, Alexandra Ocasio- Cortez gibi soldan daha da solda duran kilit siyasetçilerin desteğiyle adım adım ilerledi.

Burada bir parantez açmak gerekli.

Amerikan siyasetinde solda olmak yıllardır “vebalı” muamelesi görür. Hatta son araştırmalarda bile genç seçmenin sağa kaydığı özellikle genç erkek seçmenlerin iyice sağa meylettiği ortaya çıkıyor. Mamdani buna karşı bir dalgakıran yaratmış görünüyor ama bu sağın tamamen davasından vazgeçtiği anlamına da gelmiyor. Tam tersi, verilere göre Mamdani, New York’ta geçen seçimde Trump’a oy veren çok büyük bir kitlenin oyunu alabilmiş. Zaten aksi olsa % 51 gibi bir rakama ulaşması mümkün olmazdı. Analizi için de şu videoyu izleyebiliriz.

Mamdani’ye seçim kazandıran konular neredeyse İstanbul’un meseleleriyle birebir aynı. Genç Belediye Başkanı’nın bir iddiası daha var. “Bunların hiçbiri COVID yüzünden olmadı. Daha önce de vardı. Ama artık çok daha görünür oldu ve zengin daha da zenginleşti” diyor ve ekliyor:

  • Ulaşım pahalı
  • Gıda pahalı
  • Barınma çok pahalı

Çözüm önerileri için de dünyanın en zenginlerinin, yaşadıkları şehre borçlu olduklarını ve servetlerinden biraz daha fazla vergi vermeleri gerektiğini söylüyor:

  • Ucuz gıda için kooperatifler/ kâr amacı gütmeyen işletmeler
  • Bedava kreş/çocuk bakımı
  • Kira artışlarına yasal tavan ya da dondurma
  • Teknolojik olarak desteklenmiş bedava otobüs ulaşımı (Metroyu bunun dışında tuttuğunu anlıyoruz, çünkü Metro ağı çok çok büyük)

Mamdani’nin seçilmesinde mesajın netliği ve kampanyanın viral özelliği kadar arkasındaki fikrin de etkisi büyük. Görsel tasarımından kullandığı dile, teknoloji kullanımına, “sokak röportajı” formatına kadar Z kuşağının diliyle konuşan bu kampanyaya arkada Obama’nın ekibinin destek verdiğini anlıyoruz. Nitekim Mamdani’nin seçim zafer konuşmasını izlemeyip dinlerseniz, neredeyse ritminin bile Obama’yı andırdığını hissedebilirsiniz. Barack Obama ve beyin takımı, geçen sefer Kamala Harris’deki hataya düşmeden kampanyayı yönetti. Seçimlere bir hafta kala da Obama şahsen devreye girip son hamleyi yaptı.

New York’ta Gazze’yi anlatmak

Gelelim en kritik soruya: Kudüs’ten fazla Yahudi’nin yaşadığı New York’a Gazze meselesini nasıl anlattı? Hepsini ikna etti mi? Görebildiğim kadarıyla muhafazakâr Yahudi grupları ve Brooklyn cenahını, aşırı dindar Yahudileri ürkütmeden Gazze meselesini sahiplendi ve fakat aldığı oyların ödünç olduğunu unutmamak gerek. Mamdani, İslamofobi ve antisemitizm kavramlarını arka arkaya kullanarak iki semavi dini bağlamayı tercih ediyor. Mamdani’ye karşı büyük bir kampanya yürütenlerin şehrin büyük Yahudi iş çevreleri, bankacıları ve hatta AirBnb olduğu düşünülürse, asıl mücadelesi Yahudilerle değil, finans kapital dünyası ile olacak.

Bir gecede olmadı elbette. Ama hem sokaklarda üniversitelerde aylardır devam eden Gazze eylemleri, hem de geçen ayın başındaki “Krallara, krallığa hayır” protestoları, kitlesel tepkiler, ortalama Cumhuriyetçilerin bile gizlemediği Trump’a olan kızgınlık ve ekonominin sadece bir kesim için uçuşa geçmesi topu Zohran’ın ayağına getirdi, “Al da at” dedi.

Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Fikir Turu’nun editöryel politikasını yansıtmayabilir.

Bu yazı ilk kez 5 Kasım 2025’te yayımlanmıştır.

Ahu Özyurt
Ahu Özyurt
Dr. Ahu Özyurt - 1993’te gazeteciliğe Show TV Ankara bürosunda başlayan Ahu Özyurt, ATV, NTV ve CNBC-E ve Bloomberg HT’de geçen kariyerinin son 15 yılını Doğan Grubunda CNN Turk kanalında sunuculuk ve Milliyet ve CNN Turk’ün Washington Temsilcisi olarak yürüttü. Toplam 30 yıllık gazetecilik kariyeri içinde Ankara muhabirliği, İstanbul Polis adliye muhabirliği, Washington Temsilciliği ve yüzlerce gün sabah kuşakları, akşam tartışma programları sundu. Ana akım TV kanalları dışında Sputnik Haber Ajansı’nın radyosu RSFM’de günlük programlar yaptı Türkiye’nin ilk tematik kadın kanalı Woman TV’nin kurucu Genel Yayın Yönetmenliğini görevini yürüttü. Galatasaray Spor Kulübü İletişim Koordinatörlüğü görevinden sonra, şu anda Suna ve İnan Kıraç Vakfı çatısı altındaki “Suna’nın Kızları” oluşumunun Kaynak Geliştirme ve Kurumsal İlişkiler Koordinatörlüğünü görevindedir. Boğaziçi Üniversitesi İşletme Bölümü’nden lisans ve Columbia Üniversitesi’nden Master derecesi bulunan Ahu Özyurt, Milli Savunma Üniversitesi’nden Güvenlik Çalışmaları alanında Doktora Derecesini tamamlamıştır. Özyurt, Harvard Kennedy School yönetici eğitim programında “Kadın ve Güç Yönetimi” sertifikası sahibidir. Suriye ve Ukrayna krizlerini yerinde izleyen Özyurt, İran’daki kapalı bulunan ABD Büyükelçiliği binasına uzun zaman sonra giren ilk batılı gazeteci olarak ve gözlemlerini CNN Turk’te yayınlanan “ELÇİLİĞİN SIRLARI” kısa belgeselde topladı. TSK’daki değişim sürecini anlatmak için hazırladığı kadın askerleri anlatan “TSK’da KADIN GÜCÜ” Özel haber dizisini yine CNN Turk’te ve Hürriyet’te yayınladı. Radyo Televizyon Gazetecileri Derneği’nden iki kez en iyi sunucu ve bir kez de Yavuz Gökmen özel ödülü sahibi olan Özyurt, 2008 ABD Başkanlık seçimini takip ettiği, Obama: Bir Kusursuz Fırtına ve gazeteciliğin satır aralarını anlattığı Gece Görüşü isimli iki kitabı bulunmaktadır. Doktora tezi 1991 Birinci Körfez Savaşı ve yarattığı güvenlik paradigması üzerinedir.

YORUMLAR

Subscribe
Bildir
guest

0 Yorum
Eskiler
En Yeniler Beğenilenler
Inline Feedbacks
View all comments

Son Eklenenler

Mamdani kazandı asıl sınav şimdi başlıyor

Müslüman, sosyalist ve göçmen Zohran Mamdani, New York Belediye Başkanlığı koltuğuna oturdu. Bunu nasıl başardı, hangi seçim sözlerini verdi ve bundan sonra neler yapacak? Dr. Ahu Özyurt yazdı.

New York ilginç bir şehir. Devasa ekonomisi, kuvvetli bir orta sınıfı, büyük finans kapital ve medya şirketleri ile eğitimin sanatın hizmet sektörünün üretimiyle ayakta duran ve işçi sınıfının görünmediği ama her şeyde izinin olduğu bir şehir. Parası çok olanın da metroya bindiği, büyük eşitsizlikler içinde adalet arayışının olduğu bir şehir.

Geçen sene bu zamanlar yapılan başkanlık yarışı sırasında Kamala Harris – Donald Trump kapışması gerçekleşmişti. Harris seçmeni heyecanlandıramamıştı. Seçimlere katılım düşmüştü. Ancak bu sefer hem New York Belediye Başkanlığı seçimine katılım yükseldi hem de oyların yüzde 51’i Zohran Mamdani’yi çıktı. Böyle bir sistemi ve mesajları detaylı okumak gerek.

Tek mesaj tek dava: Kazandığınla insanca yaşama hakkı

Mamdani New York siyasetinde adını, COVID-19 döneminde insanların evde tıkılıp kaldığı, taksi şoförlerinin borçlarını ödeyemediği, hatta bazılarının intihar ettiği dönemde Belediye Binası önünde yaptığı açlık grevi ile duyurmuştu. Belediye Meclisi üyesi olarak şehrin çalışan sınıf için hiç adil olmadığını açıklıkla dile getiriyor, “Daha iyisini yapabiliriz” diyordu.

Daha sonra bizdeki gibi büyüyen bir barınma krizini odağına aldı ve şehrin yükünü taşıyan, öğretmen, hemşire, seyyar satıcı gibi emekçilerin yaşadığı kira artışı konusundan yüklenmeye başladı. Ülke krizde değildi ama New York’un dörtte üçü kriz içindeydi ve oradan çıkamıyordu. Yıllar önce Bill Clinton’a seçim kazandıran stratejist James Carville’in değişmeyen sloganı “It’s The Economy, stupid” yani “Mesele ekonomi aptal” geri gelmişti, ama çok daha ince ayarlı ve odaklı bir biçimde.

Uganda doğumlu, akademisyen bir baba ve ödüllü film yönetmeni bir annenin çocuğu olarak Mamdani büyüdüğü şehri tanıyordu. 11 Eylül saldırıları sırasında metroyla okula giderken yaşadığı korkuyu anlatmaktan çekinmiyordu. Kimlik siyasetinin bir yük olabileceğini biliyordu, ama zaten büyük imtihanı Demokrat Parti’nin “establishment” yani müesses nizam gruplarına ve Clinton ailesine rağmen önseçimi kazanarak verdi. Bernie Sanders, Alexandra Ocasio- Cortez gibi soldan daha da solda duran kilit siyasetçilerin desteğiyle adım adım ilerledi.

Burada bir parantez açmak gerekli.

Amerikan siyasetinde solda olmak yıllardır “vebalı” muamelesi görür. Hatta son araştırmalarda bile genç seçmenin sağa kaydığı özellikle genç erkek seçmenlerin iyice sağa meylettiği ortaya çıkıyor. Mamdani buna karşı bir dalgakıran yaratmış görünüyor ama bu sağın tamamen davasından vazgeçtiği anlamına da gelmiyor. Tam tersi, verilere göre Mamdani, New York’ta geçen seçimde Trump’a oy veren çok büyük bir kitlenin oyunu alabilmiş. Zaten aksi olsa % 51 gibi bir rakama ulaşması mümkün olmazdı. Analizi için de şu videoyu izleyebiliriz.

Mamdani’ye seçim kazandıran konular neredeyse İstanbul’un meseleleriyle birebir aynı. Genç Belediye Başkanı’nın bir iddiası daha var. “Bunların hiçbiri COVID yüzünden olmadı. Daha önce de vardı. Ama artık çok daha görünür oldu ve zengin daha da zenginleşti” diyor ve ekliyor:

  • Ulaşım pahalı
  • Gıda pahalı
  • Barınma çok pahalı

Çözüm önerileri için de dünyanın en zenginlerinin, yaşadıkları şehre borçlu olduklarını ve servetlerinden biraz daha fazla vergi vermeleri gerektiğini söylüyor:

  • Ucuz gıda için kooperatifler/ kâr amacı gütmeyen işletmeler
  • Bedava kreş/çocuk bakımı
  • Kira artışlarına yasal tavan ya da dondurma
  • Teknolojik olarak desteklenmiş bedava otobüs ulaşımı (Metroyu bunun dışında tuttuğunu anlıyoruz, çünkü Metro ağı çok çok büyük)

Mamdani’nin seçilmesinde mesajın netliği ve kampanyanın viral özelliği kadar arkasındaki fikrin de etkisi büyük. Görsel tasarımından kullandığı dile, teknoloji kullanımına, “sokak röportajı” formatına kadar Z kuşağının diliyle konuşan bu kampanyaya arkada Obama’nın ekibinin destek verdiğini anlıyoruz. Nitekim Mamdani’nin seçim zafer konuşmasını izlemeyip dinlerseniz, neredeyse ritminin bile Obama’yı andırdığını hissedebilirsiniz. Barack Obama ve beyin takımı, geçen sefer Kamala Harris’deki hataya düşmeden kampanyayı yönetti. Seçimlere bir hafta kala da Obama şahsen devreye girip son hamleyi yaptı.

New York’ta Gazze’yi anlatmak

Gelelim en kritik soruya: Kudüs’ten fazla Yahudi’nin yaşadığı New York’a Gazze meselesini nasıl anlattı? Hepsini ikna etti mi? Görebildiğim kadarıyla muhafazakâr Yahudi grupları ve Brooklyn cenahını, aşırı dindar Yahudileri ürkütmeden Gazze meselesini sahiplendi ve fakat aldığı oyların ödünç olduğunu unutmamak gerek. Mamdani, İslamofobi ve antisemitizm kavramlarını arka arkaya kullanarak iki semavi dini bağlamayı tercih ediyor. Mamdani’ye karşı büyük bir kampanya yürütenlerin şehrin büyük Yahudi iş çevreleri, bankacıları ve hatta AirBnb olduğu düşünülürse, asıl mücadelesi Yahudilerle değil, finans kapital dünyası ile olacak.

Bir gecede olmadı elbette. Ama hem sokaklarda üniversitelerde aylardır devam eden Gazze eylemleri, hem de geçen ayın başındaki “Krallara, krallığa hayır” protestoları, kitlesel tepkiler, ortalama Cumhuriyetçilerin bile gizlemediği Trump’a olan kızgınlık ve ekonominin sadece bir kesim için uçuşa geçmesi topu Zohran’ın ayağına getirdi, “Al da at” dedi.

Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Fikir Turu’nun editöryel politikasını yansıtmayabilir.

Bu yazı ilk kez 5 Kasım 2025’te yayımlanmıştır.

Ahu Özyurt
Ahu Özyurt
Dr. Ahu Özyurt - 1993’te gazeteciliğe Show TV Ankara bürosunda başlayan Ahu Özyurt, ATV, NTV ve CNBC-E ve Bloomberg HT’de geçen kariyerinin son 15 yılını Doğan Grubunda CNN Turk kanalında sunuculuk ve Milliyet ve CNN Turk’ün Washington Temsilcisi olarak yürüttü. Toplam 30 yıllık gazetecilik kariyeri içinde Ankara muhabirliği, İstanbul Polis adliye muhabirliği, Washington Temsilciliği ve yüzlerce gün sabah kuşakları, akşam tartışma programları sundu. Ana akım TV kanalları dışında Sputnik Haber Ajansı’nın radyosu RSFM’de günlük programlar yaptı Türkiye’nin ilk tematik kadın kanalı Woman TV’nin kurucu Genel Yayın Yönetmenliğini görevini yürüttü. Galatasaray Spor Kulübü İletişim Koordinatörlüğü görevinden sonra, şu anda Suna ve İnan Kıraç Vakfı çatısı altındaki “Suna’nın Kızları” oluşumunun Kaynak Geliştirme ve Kurumsal İlişkiler Koordinatörlüğünü görevindedir. Boğaziçi Üniversitesi İşletme Bölümü’nden lisans ve Columbia Üniversitesi’nden Master derecesi bulunan Ahu Özyurt, Milli Savunma Üniversitesi’nden Güvenlik Çalışmaları alanında Doktora Derecesini tamamlamıştır. Özyurt, Harvard Kennedy School yönetici eğitim programında “Kadın ve Güç Yönetimi” sertifikası sahibidir. Suriye ve Ukrayna krizlerini yerinde izleyen Özyurt, İran’daki kapalı bulunan ABD Büyükelçiliği binasına uzun zaman sonra giren ilk batılı gazeteci olarak ve gözlemlerini CNN Turk’te yayınlanan “ELÇİLİĞİN SIRLARI” kısa belgeselde topladı. TSK’daki değişim sürecini anlatmak için hazırladığı kadın askerleri anlatan “TSK’da KADIN GÜCÜ” Özel haber dizisini yine CNN Turk’te ve Hürriyet’te yayınladı. Radyo Televizyon Gazetecileri Derneği’nden iki kez en iyi sunucu ve bir kez de Yavuz Gökmen özel ödülü sahibi olan Özyurt, 2008 ABD Başkanlık seçimini takip ettiği, Obama: Bir Kusursuz Fırtına ve gazeteciliğin satır aralarını anlattığı Gece Görüşü isimli iki kitabı bulunmaktadır. Doktora tezi 1991 Birinci Körfez Savaşı ve yarattığı güvenlik paradigması üzerinedir.

YORUMLAR

Subscribe
Bildir
guest

0 Yorum
Eskiler
En Yeniler Beğenilenler
Inline Feedbacks
View all comments

Son Eklenenler

0
Would love your thoughts, please comment.x