Hamas’ın 7 Ekim’de Gazze üzerinden İsrail’e yönelik başlattığı saldırı sonrasında çatışmalar tüm hızıyla devam ediyor. Saldırının Hamas’ın İzzeddin el-Kassam Tugayları lideri Muhammed Deif tarafından organize edildiği kuvvetli bir iddia.
30 yılı aşkın süredir İsrail’in istihbarat ve güvenlik servislerinin radarındaki Deif hakkında bilinenler az.
France24 haber sitesinde Sébastian Seibt, Deif hakkında bilinenleri aktarıyor.
Yazının öne çıkan bazı bölümlerini paylaşıyoruz:
“Muhammed Deif yaklaşık otuz yıldır İsrail’in ‘en çok arananlar’ listesinde yer alıyor.
Deif, 7 Ekim Cumartesi günü Gazze Şeridi’nden başlatılan ve İsrail’i hazırlıksız yakalayan askerî operasyonun arkasındaki isim ve belki de her zamankinden daha fazla Tel Aviv’in hedefinde.
Deif’in başına konan ödül arttıkça Gazze’deki şöhretinin de artması bekleniyor.
Verona Uluslararası Güvenlik Çalışmaları Ekibi’nden (ITSS) İsrail ve Orta Doğu analisti Omri Brinner, Deif’in Gazze’deki “saygınlığının” hali hazırda yüksek olduğunu söylüyor:
“Filistin direniş tarihinin en başarılı operasyonu olan bu operasyonla mirası sonsuza dek yaşayacak. Şimdi başarısız olabilir, İsrail şimdi ona suikast düzenleyebilir ama arkada bıraktığı miras ondan daha uzun ömürlü olacak.”
‘Dokuz canlı’
Brinner, birçok suikast girişiminden kurtulmuş biri olarak Deif’in “Filistin direnişinin daima hayatta kalabilen” bir üyesi olduğunu söylüyor.
İsrail istihbarat servislerinden kurtulabilme yeteneği nedeniyle ona “dokuz canlı adam” da deniyor.
ABD tarafından 2015 yılından bu yana uluslararası terörist olarak kabul edilen Deif, 30 yılı aşkın bir süredir İsrail’in iç güvenliğine doğrudan ve sürekli bir tehdit teşkil ediyor.
York Üniversitesi’nden İsrail-Filistin çatışması uzmanı Jacob Eriksson da “İsrail’e karşı militanlığın, ortalama yaşam süresini düşüren bir faaliyet” olduğunu hatırlatıyor ve ekliyor:
“Bu kadar uzun süre hayatta kalabilmiş olması oldukça dikkat çekici. Deif, İsrail’in belirlenen hedefleri ortadan kaldırma konusundaki itibarına uzun süreli bir leke sürdü.”
Adı bile bilinmiyor
Hayatta kalmasının püf noktası gizli kalmakta yatıyor.
Deif’in dolaşımda olan tek fotoğrafı yirmi yıldan daha eski.
Bununla birlikte, Deif’in 2006’daki bir İsrail saldırısında görme yetisini, bir kolunu ve bir bacağını kaybettiği söyleniyor.
Deif’in gerçek adı bile bilinmiyor, ancak bazı medya kuruluşları Muhammed el Masri olduğunu öne sürüyor.
“Deif” aslında “misafir” anlamına gelen Arapça bir takma isim. Eriksson, “Bu takma isim, İsrail tarafından yakalanmamak için aynı yerde bir geceden fazla kalmamasına atıfta bulunuyor,” diye açıklıyor.
Deif’in hayatıyla ilgili diğer ayrıntılar çok az.
Financial Times’a konuşan İsrailli bir istihbarat yetkilisine göre Deif 1960’larda Gazze’nin güneyindeki Han Yunus mülteci kampında doğdu.
2014 yılında Washington Post, Deif’in Gazze İslam Üniversitesi’nde okuduğunu ve burada Mısır’daki Müslüman Kardeşler’in üyeleriyle sık sık bir araya geldiğini yazdı.
Hem havadan hem de yer altından saldırılar
Eriksson’a göre, Deif, Hamas’ın başlıca patlayıcı uzmanlarından biri olan, “Mühendis” olarak bilinen ve 1996 yılında İsrail’in düzenlediği suikast ile öldürülen Yahya Ayyaş’ın yardımıyla katıldı.
Eriksson, Ayyaş ile Deif‘in çok yakın olduğunu da söylüyor.
Ayyaş’ın öldürülmesinden sonra Deif, Hamas içinde giderek daha önemli hale geldi.
2002’de İzzeddin el-Kassam Tugayları’nın başına getirildi.
Bir lider olarak ilk başarılarından biri 2000’li yılların başındaki İkinci İntifada’dan dersler çıkarmak oldu.
Hamas savaşçılarının Gazze’den İsrail topraklarına saldırılar düzenlemesine olanak tanıyan yeraltı tünellerinin inşasını idare etti.
Ayrıca roketlerin mümkün olduğunca yaygın bir şekilde kullanılmasını sağladı.
Brinner, “İsrail’in Gazze sınırını duvarlarla tahkim etmesine karşılık olarak Hamas, ‘alttan ve üstten stratejisini’ geliştirdi, yani Hamas militanlarının İsrail’e girmesi için tüneller inşa etti ve roketler yağdırdı” diyor.
Eriksson’a göre, “İsrail’in Gazze’de halka yaptığı muamelenin bedelini en ağır şekilde ödetmek için İsrail topraklarını mümkün olan her yolla doğrudan vurmak” Deif’in her zaman uyguladığı yöntem oldu.
Brinner, Deif’in ideolojisinin İsrail-Filistin çatışmasına salt siyasi bir çözümü imkânsız kılmakla ilgili olduğunu söylüyor:
“Onun felsefesi çatışmaya askeri bir çözüm getirmeyi hedefliyor.”
Brinner, Deif’in 1990’ların ortasında, Oslo Anlaşmalarının imzalanmasından kısa bir süre sonra büyük bir intihar saldırısı eylemi organize etmesinin tesadüf olmadığını da ekliyor.
Popülaritesi arkasındaki nedenler
Brinner, tamamen askerî yöntemleri kullanma konusundaki bu şöhretinin, “Gazze halkı arasında neden benzersiz bir üne sahip olduğunu” da kısmen açıkladığını söylüyor.
Washington Post’un haberine göre, 2014 yılında Filistinli bir haber sitesi tarafından yapılan bir ankette, “Deif, her ikisi de son derece ön planda kişilikler olan ve her Filistinli tarafından bilinen Hamas’ın siyasi anlamda öne çkan isimlerinden Halid Meşal ve grubun Gazze’deki en üst düzey siyasi lideri İsmail Haniye’den daha popülerdi.
Eriksson, “O askerî bir lider, dolayısıyla Hamas’ın Gazze yönetiminin insani ve sosyal yönlerini nasıl ele aldığına dair eleştirilerden etkilenmiyor” diyor.
Brinner, “Ayrıca Gazze’de yaşayan ve çocuklarını orada okutan tek kişi de o” diye ekliyor.
Bu durum, Haniye’yi Hamas’ı “Katar’daki lüks bir otelden” yönetmekle suçlayan Gazze sakinleri açısından önemli.
Deif’in kişiliği ve Gazze’de gördüğü saygı, İsrail istihbarat servislerinin yaygın olarak bilinen etkinliğine rağmen bu iddialı saldırının nasıl başarılı olduğuna da kısmen bir açıklık getirebilir.
Brinner, “Hamas’ın bu operasyonu bir yıl boyunca hiçbir bilgi sızmadan planlamış olması, operasyonun planlanmasında yer alan önemli birkaç kişinin Deif’e olan sadakatini gösteriyor” diyor.
Bu sadakat, saldırının başladığı 7 Ekim’den bu yana 1000’den fazla İsrailli ve çok daha fazla Filistinlinin ölümüyle sonuçlandı.”
Bu yazı ilk kez 17 Ekim 2023’te yayımlanmıştır.