Pekin Kış Olimpiyatları: Yalnız sporun değil siyasetin de imtihan alanı

“Beraberce ortak bir geleceğe” sloganıyla düzenlenen Pekin 2022 Kış Olimpiyatları’nda Çin, pandemi, sürdürülebilir ekonomi ve dünyadaki yeri hakkında ne mesajlar verecek? Bazı ülkelerin boykot kararının anlamı ne? Dr. Altay Atlı yazdı.

2022 Pekin Kış Olimpiyatları, şehrin merkezinde yer alan ve halk arasında “Kuş Yuvası” olarak bilinen 80 bin kişilik Ulusal Stadyum’da gerçekleştirilen açılış töreni ile başlıyor. 20 Şubat’a kadar 91 ülkeden 3 bine yakın sporcu, yedi ana spor dalı altındaki 15 disiplinde madalya mücadelesi verecek.

Pandemi koşullarında yapılan bu ikinci olimpiyatın tarihe nasıl geçeceğini ise Çinli organizatörlerin oyunlar için belirlemiş olduğu, “Beraberce Ortak Bir Geleceğe” (Together for a Shared Future – Yīqǐ xiàng wèilái) sloganının içinin nasıl doldurulacağı ve oyunlar boyunca dünyaya nasıl mesajlar verileceği belirleyecek.

Oyunlar için yapılan “dünyanın ortak geleceği” vurgusu, Çin yönetiminin ve Devlet Başkanı Xi Jinping’in son dönemlerde artan bir şekilde altını çizdiği çok taraflılık, ülkeler arası işbirliği ve küresel sorunlara küresel çözümler getirme söylemleri ile uyumlu. Ancak küresel meselelerin iyice şiddetlendiği, dünyanın pandemi ve giderek artan ekonomik sorunlarla boğuştuğu bir dönemde söylemlerin pratikte de karşılık bulması ve somut çözümlere dönüşmesi hayati bir önem taşıyor.

Spor organizasyonları şüphesiz ki dünyanın sorunlarını tek başlarına ve sadece iki haftada çözemezler, ancak milyarlarca insanın tribünlerden olmasa da ekranları başında takip edecekleri Olimpiyat oyunları üzerinden küresel meseleler konusunda neler yapıldığı ve yapılabileceği konusunda güçlü mesajlar verebilir. Dolayısıyla, Pekin 2022’nin de dört temel konuda vereceği (ya da veremeyeceği) mesajlar önem taşıyacak: Covid-19 ile mücadele, ekonomik sürdürülebilirlik, çevre ve küresel jeopolitik düzen.

Kısıtlı sayıda seyirci

2020 Tokyo Yaz Olimpiyatları, devam eden Covid-19 pandemisi nedeniyle bir yıl gecikmeli olarak, ertelemeden kaynaklanan ekstra maliyet yükünü de üstlenerek gerçekleştirilmiş ve seyircisiz olarak yapılmıştı. Tüm dünyanın ümidi, ilerleyen aylarda dünya çapında hızla artan aşılamaların da katkısıyla pandeminin etkisinin azalacağı ve Tokyo’dan yedi ay sonra gerçekleştirilecek olan 2022 Pekin Kış Olimpiyatları’nın daha “normal” şartlar altında gerçekleştirilebileceğiydi.

Her ne kadar aşılamalar fayda sağlasa da ortaya çıkan yeni varyantlar nedeniyle bu beklenti ne yazık ki gerçekleşemedi. 17 Ocak’ta açıklanan kararla, oyunlar için bilet satışı iptal edildi, sadece çok kısıtlı sayıda izleyicinin davetiye yöntemi ile tribünlere alınmasına imkân verildi. Başka bir deyişle Tokyo’dan sonra Pekin’de de oyunlar neredeyse seyircisiz yapılacak.

Olimpiyatlarda alınacak Covid-19 önlemleri

Bu noktada asıl dikkat edilecek konu, Çin’in oyunlar sırasındaki biyogüvenlik uygulamalarının, dünyanın Covid-19 ile mücadele konusunda geldiği nokta ve bundan sonrası için ne ifade edeceği ve nasıl veriler sağlayacağı.

İki yılı aşkın bir süreden beri devam eden pandemide artık birçok ülke virüsü tamamen yok etmek yerine virüsle birlikte yaşamayı öğrenmek yoluna gitmeyi tercih ediyor. Çin ise halen “sıfır vaka” politikasına katı bir şekilde bağlı. Bu anlayış doğrultusunda oyunlar sırasında “güvenli bir balon” oluşturulacak ve tüm katılımcılar (sporcular ile birlikte idareciler, antrenörler, hakemler, basın mensupları vb.) Çin’de bulunacakları süre içerisinde bu balon içerisinde yaşayacaklar.

Her gün teste tabi tutulacak olan bu kişiler, sadece kaldıkları otel ile spor tesisleri arasında hareket edebilecekler ve biyogüvenlik protokolleri gereği “My2022” adı verilen ve sağlık kayıtlarının tutularak takiplerinin yapılacağı bir mobil aplikasyonu zorunlu olarak kullanacaklar.

İki haftalık bir zaman dilimi içerisinde, alan olarak nispeten kısıtlı bir mekânda oldukça yüksek sayıda insanın tabi olacakları bu uygulamanın ne kadar başarılı olacağı, sadece Çin’in “sıfır vaka” politikası ile ilgili değil, genel olarak dünyanın pandemi ile mücadelesinin bundan sonra alacağı şekil ile de ilgili olarak önemli veriler sunacak.

Dünya olarak pandemiden çıkışımız, durumu kabullenip virüsle birlikte yaşamayı öğrenerek mi, yoksa Pekin’deki gibi katı önlemlere devam ederek mi olacak? Ya da her ikisinin ülkelerin yerel koşullarına uygun bir kombinasyonu ile mi? Pekin 2022 deneyimi bu konuda önemli ipuçları verebilir.

Oyunlar nasıl Pekin’e geldi?

Dünya için ekonomik sürdürülebilirlik konusu her zaman olduğundan daha önemli bir hâle geldi. Kısıtlı kaynakların en verimli şekilde kullanılması sadece bireyler için değil ülkeler için de artık en temel öncelik konumunda. Olimpiyat düzenlemek ise bu anlamda çelişkili bir durum yaratıyor, çünkü ev sahibi ülkeler ve şehirler için oyunlar, oldukça yüksek maliyetli, para kazandıran değil, para kaybettiren faaliyetler.

Bu nedenle gelinen noktada artık organizatörlerin özellikle kendi vatandaşlarına, yani ödedikleri vergilerle oyunları finanse eden kişilere, bunun iyi bir yatırım olduğunu, sadece prestij değil, ekonomik bir değer yaratacağını da gösterebilmeleri gerekiyor. Bu ise her zaman kolay olmayabiliyor ve dolayısıyla insanlar şehirlerinde Olimpiyat düzenlenmesini istemeyebiliyorlar.

Örneğin Pekin’de düzenlenecek 2022 Kış Olimpiyatları’na ev sahipliği için başvurular Uluslararası Olimpiyat Komitesi (IOC) tarafından açıldığında aday kentlerden Kraków (Polonya) ve Stockholm (İsveç) başvurularını “şehir sakinleri istemediği için” geri çekmiş, diğer bir aday olan Lviv (Ukrayna) ise Rusya ile yaşanan kriz nedeniyle çekilmişti.

Son üçe kalan adaylardan Oslo’da (Norveç) ise yapılan kamuoyu yoklamalarına göre halkın destek oranı hiçbir zaman yüzde 30’ların üzerine çıkamadı ve bunun üzerine bir de Uluslararası Olimpiyat Komitesi IOC’nin getirdiği bazı taleplerin ekonomik anlamda kabul edilemez olarak görülmesi nedeniyle adaylık sona erdirildi. Kalan iki şehir arasında yapılan oylamadan Almatı’ya (Kazakistan) karşı 44-40 galip gelen Pekin, oyunları düzenlemeye hak kazandı.

Olimpiyatların sürdürülebilirlik kavramıyla uyumlu olacak mı?

Çinli yetkililer 2022 Pekin Kış Olimpiyatları’nın maliyetini 3,9 milyar dolar olarak açıkladılar.

Oxford Üniversitesi bünyesinde yapılmış olan ve Olimpiyat oyunlarının maliyetlerini karşılaştıran bir araştırmanın sonuçları ile kıyaslandığında bu rakamın bugüne kadarki kış oyunlarının ortalamasının (3,1 milyar dolar) biraz üzerinde olduğu görülüyor (Yaz Oyunları maliyet ortalaması ise 5,2 milyar dolar). Bu araştırmaya göre bugüne değin en yüksek maliyetli kış oyunları 21,9 milyar dolar ile Soçi (Rusya) olmuş. Ancak burada önemli bir husus var. Veriler sadece spor ile doğrudan bağlantılı harcamaları, örneğin spor tesisleri inşaatı vb. giderleri içeriyor. Olimpiyatların düzenlenebilmesi için gerekli olan ancak doğrudan sporla ilgili olmayan, örneğin ilgili şehirlerde ulaştırma altyapısı ya da konaklama tesisi inşaatı gibi maliyetler bu rakamlara dâhil değil. Söz konusu kalemler de eklendiğinde Pekin 2022’nin maliyetinin yaklaşık 37 milyar dolara kadar yükseldiği yönünde haberlere uluslararası medyada son haftalarda sık sık yer verildi. Oyunların gerçekleştirileceği üç lokasyonda (Pekin şehir merkezi ile şehrin kuzeybatısında yer alan Yanqing ve Zhangjiakou) yapılan kentsel iyileştirmeler, Olimpiyat Köyü inşaatları ve aralarında toplam 220 km. olan bu üç lokasyonu bağlayacak hızlı tren hattı gibi projeler de hesaba katıldığında bu rakamın gerçekçi olduğu görülüyor.

Burada hayati önem taşıyan konu ise şu: Tüm bu yatırım oyunların bittiği gün zayi mi olacak, yoksa alternatif kullanımlara açılarak (örn. Olimpiyat köylerinin toplu konut haline getirilmesi, spor tesislerinin gençlik ve eğitim için kullandırılması vb.) kalıcı bir ekonomik değer yaratılabilecek mi?

Olimpiyatlar çevre dostu olabilecek mi?

Ekonomik sürdürülebilirlik ile bağlantılı olarak ele alınabilecek bir diğer konu da çevre konusu. Olimpiyatlar ne kadar çevre dostu bir şekilde yapılabiliyor? Bu soru iklim değişikliği ile mücadelenin aciliyet kazandığı günümüzde büyük önem taşıdığı gibi müsabakalarının büyük bir kısmının dağlık alanlar gibi ekolojik anlamda hassas ve kırılgan bölgelerde yapıldığı Kış Olimpiyatları için ayrı bir anlam da taşıyor.

Pekin 2022’de sporcuların kullanacağı 26 spor tesisinin tamamının yenilenebilir enerjiyle çalıştırılacak ve akıllı enerji ağları ile entegre edilecek olması önemli bir yenilik. Bu durum gelecekte yapılacak benzer ölçekteki uluslararası spor organizasyonları için de bir örnek teşkil etme potansiyelini taşıyor.

Bununla beraber yeni inşa edilen bazı tesisler için ağaçların yerlerinden sökülerek başka bölgeler taşınması, oyunların icrası için önemli ölçüde suni kara (toplamda yaklaşık 1,2 milyon metreküp) ihtiyaç duyulması ve suni kar üretiminin de yüksek ölçekte su ve enerji tüketimi gerektiren bir işlem olması, Çinli organizatörlere getirilen eleştirilerin başında yer alıyor.

Kullanılamayan diplomatik fırsat

Olimpiyat oyunları, modern çağda 1896’daki ilk oyunlardan beri, hatta Antik Yunan dönemindeki oyunlarda bile, dönemlerinin jeopolitik dengelerinden ve dinamiklerinden bağımsız olarak icra edilmediler. Pekin 2022 için de bir istisna söz konusu değil.

Bu oyunlar günümüzün ABD ile Çin arasında şiddetlenerek devam eden büyük güç rekabeti üzerinden şekillenen jeopolitik ortamında gerçekleştirilecekler. ABD yönetimi Çin’in başta Uygurlar olmak üzere azınlıklarına karşı insan hakları ihlallerini gerekçe göstererek Pekin 2022 oyunlarına karşı “diplomatik boykot” ilan etti ve bazı Batı ülkeleri de (İngiltere, Avustralya, Kanada ve Hollanda, İsveç, Danimarka gibi bazı Avrupa ülkeleri) bu boykota katıldığını açıkladı.

Diplomatik boykot aslında sembolik bir girişim ve ilgili ülkelerin liderlerinin açılış ve kapanış törenleri ya da müsabakaları izlemek için Pekin’e gelmeyecekleri anlamını taşıyor. 1980 Moskova ve 1984 Los Angeles Olimpiyatları’nda olduğu gibi sporcuların da katılmayacakları bir boykot söz konusu değil.

Bununla birlikte Pekin 2022’ye karşı uygulanan diplomatik boykot ile birlikte oluşan görüntü aslında günümüzün küresel jeopolitik koşullarını da bire bir yansıtıyor: Çin yükselişini ve büyük bir güç konumuna gelişini başarılı bir organizasyon (ve sporcularının kazanacağı madalyalarla) taçlandırmak istiyor; ABD ve müttefikleri Pekin’de yoklar; Batı kampında bir görüş birliği yok, örneğin Fransa boykota katılmadığını net bir şekilde açıkladı; konuyla ilgili ortak bir Avrupa Birliği pozisyonu da yok; başta Rusya olmak üzere birçok ülke ise en üst düzeyde Pekin 2022’de temsil ediliyor.

Bu anlamda 2022 Pekin Kış Olimpiyatları aslında kaçırılan ya da en azından yeterince değerlendirilemeyen bir fırsat olarak görülebilir. Sporun, insanlığın değerlerinin ve ortak geleceğinin tüm siyasi ve jeopolitik çekişmelerin ötesinde olduğu mesajı dünya liderleri tarafından Pekin’de verilebilirdi, ancak bu, diplomatik boykot nedeniyle söz konusu olamadı.

“Beraberce Ortak Bir Geleceğe” önemli ve yaşadığımız çağ açısından anlam taşıyan bir slogan. Spor ise insanlığın ortak bir değeri. 2022 Pekin Kış Olimpiyatları’nın geleceğe bırakacağı miras, pistlerde alınacak sonuçlardan ve madalya dağılımından bağımsız olarak, tarihe ortak bir değer üzerinden ortak geleceğimize dair anlatacakları ile ortaya çıkacak.

Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Fikir Turu’nun editöryel politikasını yansıtmayabilir.

Bu yazı ilk kez 4 Şubat 2022’de yayımlanmıştır.

Altay Atlı
Altay Atlı
Dr. Altay Atlı - Küresel ekonomik ilişkiler ve uluslararası piyasalar üzerine danışmanlık hizmetleri veren Atlı Global firmasının kurucu direktörü ve aynı zamanda Boğaziçi Üniversitesi Asya Çalışmaları yüksek lisans programı, Milli Savunma Üniversitesi Uluslararası İlişkiler yüksek lisans programı ile Koç Üniversitesi Executive MBA programında dersler veriyor. İstanbul Özel Alman Lisesi mezunu olan Atlı, lisans derecesini Boğaziçi Üniversitesi İktisat Bölümü’nde tamamladı, Avustralya’nın Melbourne kentindeki Deakin University’de Uluslararası İşletme üzerine master yaptı ve doktorasını da yine Boğaziçi Üniversitesi’nde Siyaset Bilimi ve Uluslararası İlişkiler Bölümü’nden aldı. Daha önce Sabancı Üniversitesi İstanbul Politikalar Merkezi’nde çalışan Atlı, bir dönem Dış Ekonomik İlişkiler Kurulu’nda (DEİK) araştırma koordinatörü olarak görev yaptı ve hâlen Türk Sanayicileri ve İş İnsanları Derneği’nin (TÜSİAD) Çin Network’ü uzman üyesi. Torino World Affairs Institute tarafından, German Marshall Fund of the United States, Australian National University ve Stiftung Mercator işbirliğiyle düzenlenen bir program kapsamında “Global Emerging Voices Fellow” olarak seçilen Atlı, eski bir hentbolcu ve spor alanındaki çalışmalarını da Türkiye Hentbol Federasyonu yönetim kurulu üyesi olarak devam ettiriyor.

YORUMLAR

Subscribe
Bildir
guest

0 Yorum
Inline Feedbacks
View all comments

Son Eklenenler

Pekin Kış Olimpiyatları: Yalnız sporun değil siyasetin de imtihan alanı

“Beraberce ortak bir geleceğe” sloganıyla düzenlenen Pekin 2022 Kış Olimpiyatları’nda Çin, pandemi, sürdürülebilir ekonomi ve dünyadaki yeri hakkında ne mesajlar verecek? Bazı ülkelerin boykot kararının anlamı ne? Dr. Altay Atlı yazdı.

2022 Pekin Kış Olimpiyatları, şehrin merkezinde yer alan ve halk arasında “Kuş Yuvası” olarak bilinen 80 bin kişilik Ulusal Stadyum’da gerçekleştirilen açılış töreni ile başlıyor. 20 Şubat’a kadar 91 ülkeden 3 bine yakın sporcu, yedi ana spor dalı altındaki 15 disiplinde madalya mücadelesi verecek.

Pandemi koşullarında yapılan bu ikinci olimpiyatın tarihe nasıl geçeceğini ise Çinli organizatörlerin oyunlar için belirlemiş olduğu, “Beraberce Ortak Bir Geleceğe” (Together for a Shared Future – Yīqǐ xiàng wèilái) sloganının içinin nasıl doldurulacağı ve oyunlar boyunca dünyaya nasıl mesajlar verileceği belirleyecek.

Oyunlar için yapılan “dünyanın ortak geleceği” vurgusu, Çin yönetiminin ve Devlet Başkanı Xi Jinping’in son dönemlerde artan bir şekilde altını çizdiği çok taraflılık, ülkeler arası işbirliği ve küresel sorunlara küresel çözümler getirme söylemleri ile uyumlu. Ancak küresel meselelerin iyice şiddetlendiği, dünyanın pandemi ve giderek artan ekonomik sorunlarla boğuştuğu bir dönemde söylemlerin pratikte de karşılık bulması ve somut çözümlere dönüşmesi hayati bir önem taşıyor.

Spor organizasyonları şüphesiz ki dünyanın sorunlarını tek başlarına ve sadece iki haftada çözemezler, ancak milyarlarca insanın tribünlerden olmasa da ekranları başında takip edecekleri Olimpiyat oyunları üzerinden küresel meseleler konusunda neler yapıldığı ve yapılabileceği konusunda güçlü mesajlar verebilir. Dolayısıyla, Pekin 2022’nin de dört temel konuda vereceği (ya da veremeyeceği) mesajlar önem taşıyacak: Covid-19 ile mücadele, ekonomik sürdürülebilirlik, çevre ve küresel jeopolitik düzen.

Kısıtlı sayıda seyirci

2020 Tokyo Yaz Olimpiyatları, devam eden Covid-19 pandemisi nedeniyle bir yıl gecikmeli olarak, ertelemeden kaynaklanan ekstra maliyet yükünü de üstlenerek gerçekleştirilmiş ve seyircisiz olarak yapılmıştı. Tüm dünyanın ümidi, ilerleyen aylarda dünya çapında hızla artan aşılamaların da katkısıyla pandeminin etkisinin azalacağı ve Tokyo’dan yedi ay sonra gerçekleştirilecek olan 2022 Pekin Kış Olimpiyatları’nın daha “normal” şartlar altında gerçekleştirilebileceğiydi.

Her ne kadar aşılamalar fayda sağlasa da ortaya çıkan yeni varyantlar nedeniyle bu beklenti ne yazık ki gerçekleşemedi. 17 Ocak’ta açıklanan kararla, oyunlar için bilet satışı iptal edildi, sadece çok kısıtlı sayıda izleyicinin davetiye yöntemi ile tribünlere alınmasına imkân verildi. Başka bir deyişle Tokyo’dan sonra Pekin’de de oyunlar neredeyse seyircisiz yapılacak.

Olimpiyatlarda alınacak Covid-19 önlemleri

Bu noktada asıl dikkat edilecek konu, Çin’in oyunlar sırasındaki biyogüvenlik uygulamalarının, dünyanın Covid-19 ile mücadele konusunda geldiği nokta ve bundan sonrası için ne ifade edeceği ve nasıl veriler sağlayacağı.

İki yılı aşkın bir süreden beri devam eden pandemide artık birçok ülke virüsü tamamen yok etmek yerine virüsle birlikte yaşamayı öğrenmek yoluna gitmeyi tercih ediyor. Çin ise halen “sıfır vaka” politikasına katı bir şekilde bağlı. Bu anlayış doğrultusunda oyunlar sırasında “güvenli bir balon” oluşturulacak ve tüm katılımcılar (sporcular ile birlikte idareciler, antrenörler, hakemler, basın mensupları vb.) Çin’de bulunacakları süre içerisinde bu balon içerisinde yaşayacaklar.

Her gün teste tabi tutulacak olan bu kişiler, sadece kaldıkları otel ile spor tesisleri arasında hareket edebilecekler ve biyogüvenlik protokolleri gereği “My2022” adı verilen ve sağlık kayıtlarının tutularak takiplerinin yapılacağı bir mobil aplikasyonu zorunlu olarak kullanacaklar.

İki haftalık bir zaman dilimi içerisinde, alan olarak nispeten kısıtlı bir mekânda oldukça yüksek sayıda insanın tabi olacakları bu uygulamanın ne kadar başarılı olacağı, sadece Çin’in “sıfır vaka” politikası ile ilgili değil, genel olarak dünyanın pandemi ile mücadelesinin bundan sonra alacağı şekil ile de ilgili olarak önemli veriler sunacak.

Dünya olarak pandemiden çıkışımız, durumu kabullenip virüsle birlikte yaşamayı öğrenerek mi, yoksa Pekin’deki gibi katı önlemlere devam ederek mi olacak? Ya da her ikisinin ülkelerin yerel koşullarına uygun bir kombinasyonu ile mi? Pekin 2022 deneyimi bu konuda önemli ipuçları verebilir.

Oyunlar nasıl Pekin’e geldi?

Dünya için ekonomik sürdürülebilirlik konusu her zaman olduğundan daha önemli bir hâle geldi. Kısıtlı kaynakların en verimli şekilde kullanılması sadece bireyler için değil ülkeler için de artık en temel öncelik konumunda. Olimpiyat düzenlemek ise bu anlamda çelişkili bir durum yaratıyor, çünkü ev sahibi ülkeler ve şehirler için oyunlar, oldukça yüksek maliyetli, para kazandıran değil, para kaybettiren faaliyetler.

Bu nedenle gelinen noktada artık organizatörlerin özellikle kendi vatandaşlarına, yani ödedikleri vergilerle oyunları finanse eden kişilere, bunun iyi bir yatırım olduğunu, sadece prestij değil, ekonomik bir değer yaratacağını da gösterebilmeleri gerekiyor. Bu ise her zaman kolay olmayabiliyor ve dolayısıyla insanlar şehirlerinde Olimpiyat düzenlenmesini istemeyebiliyorlar.

Örneğin Pekin’de düzenlenecek 2022 Kış Olimpiyatları’na ev sahipliği için başvurular Uluslararası Olimpiyat Komitesi (IOC) tarafından açıldığında aday kentlerden Kraków (Polonya) ve Stockholm (İsveç) başvurularını “şehir sakinleri istemediği için” geri çekmiş, diğer bir aday olan Lviv (Ukrayna) ise Rusya ile yaşanan kriz nedeniyle çekilmişti.

Son üçe kalan adaylardan Oslo’da (Norveç) ise yapılan kamuoyu yoklamalarına göre halkın destek oranı hiçbir zaman yüzde 30’ların üzerine çıkamadı ve bunun üzerine bir de Uluslararası Olimpiyat Komitesi IOC’nin getirdiği bazı taleplerin ekonomik anlamda kabul edilemez olarak görülmesi nedeniyle adaylık sona erdirildi. Kalan iki şehir arasında yapılan oylamadan Almatı’ya (Kazakistan) karşı 44-40 galip gelen Pekin, oyunları düzenlemeye hak kazandı.

Olimpiyatların sürdürülebilirlik kavramıyla uyumlu olacak mı?

Çinli yetkililer 2022 Pekin Kış Olimpiyatları’nın maliyetini 3,9 milyar dolar olarak açıkladılar.

Oxford Üniversitesi bünyesinde yapılmış olan ve Olimpiyat oyunlarının maliyetlerini karşılaştıran bir araştırmanın sonuçları ile kıyaslandığında bu rakamın bugüne kadarki kış oyunlarının ortalamasının (3,1 milyar dolar) biraz üzerinde olduğu görülüyor (Yaz Oyunları maliyet ortalaması ise 5,2 milyar dolar). Bu araştırmaya göre bugüne değin en yüksek maliyetli kış oyunları 21,9 milyar dolar ile Soçi (Rusya) olmuş. Ancak burada önemli bir husus var. Veriler sadece spor ile doğrudan bağlantılı harcamaları, örneğin spor tesisleri inşaatı vb. giderleri içeriyor. Olimpiyatların düzenlenebilmesi için gerekli olan ancak doğrudan sporla ilgili olmayan, örneğin ilgili şehirlerde ulaştırma altyapısı ya da konaklama tesisi inşaatı gibi maliyetler bu rakamlara dâhil değil. Söz konusu kalemler de eklendiğinde Pekin 2022’nin maliyetinin yaklaşık 37 milyar dolara kadar yükseldiği yönünde haberlere uluslararası medyada son haftalarda sık sık yer verildi. Oyunların gerçekleştirileceği üç lokasyonda (Pekin şehir merkezi ile şehrin kuzeybatısında yer alan Yanqing ve Zhangjiakou) yapılan kentsel iyileştirmeler, Olimpiyat Köyü inşaatları ve aralarında toplam 220 km. olan bu üç lokasyonu bağlayacak hızlı tren hattı gibi projeler de hesaba katıldığında bu rakamın gerçekçi olduğu görülüyor.

Burada hayati önem taşıyan konu ise şu: Tüm bu yatırım oyunların bittiği gün zayi mi olacak, yoksa alternatif kullanımlara açılarak (örn. Olimpiyat köylerinin toplu konut haline getirilmesi, spor tesislerinin gençlik ve eğitim için kullandırılması vb.) kalıcı bir ekonomik değer yaratılabilecek mi?

Olimpiyatlar çevre dostu olabilecek mi?

Ekonomik sürdürülebilirlik ile bağlantılı olarak ele alınabilecek bir diğer konu da çevre konusu. Olimpiyatlar ne kadar çevre dostu bir şekilde yapılabiliyor? Bu soru iklim değişikliği ile mücadelenin aciliyet kazandığı günümüzde büyük önem taşıdığı gibi müsabakalarının büyük bir kısmının dağlık alanlar gibi ekolojik anlamda hassas ve kırılgan bölgelerde yapıldığı Kış Olimpiyatları için ayrı bir anlam da taşıyor.

Pekin 2022’de sporcuların kullanacağı 26 spor tesisinin tamamının yenilenebilir enerjiyle çalıştırılacak ve akıllı enerji ağları ile entegre edilecek olması önemli bir yenilik. Bu durum gelecekte yapılacak benzer ölçekteki uluslararası spor organizasyonları için de bir örnek teşkil etme potansiyelini taşıyor.

Bununla beraber yeni inşa edilen bazı tesisler için ağaçların yerlerinden sökülerek başka bölgeler taşınması, oyunların icrası için önemli ölçüde suni kara (toplamda yaklaşık 1,2 milyon metreküp) ihtiyaç duyulması ve suni kar üretiminin de yüksek ölçekte su ve enerji tüketimi gerektiren bir işlem olması, Çinli organizatörlere getirilen eleştirilerin başında yer alıyor.

Kullanılamayan diplomatik fırsat

Olimpiyat oyunları, modern çağda 1896’daki ilk oyunlardan beri, hatta Antik Yunan dönemindeki oyunlarda bile, dönemlerinin jeopolitik dengelerinden ve dinamiklerinden bağımsız olarak icra edilmediler. Pekin 2022 için de bir istisna söz konusu değil.

Bu oyunlar günümüzün ABD ile Çin arasında şiddetlenerek devam eden büyük güç rekabeti üzerinden şekillenen jeopolitik ortamında gerçekleştirilecekler. ABD yönetimi Çin’in başta Uygurlar olmak üzere azınlıklarına karşı insan hakları ihlallerini gerekçe göstererek Pekin 2022 oyunlarına karşı “diplomatik boykot” ilan etti ve bazı Batı ülkeleri de (İngiltere, Avustralya, Kanada ve Hollanda, İsveç, Danimarka gibi bazı Avrupa ülkeleri) bu boykota katıldığını açıkladı.

Diplomatik boykot aslında sembolik bir girişim ve ilgili ülkelerin liderlerinin açılış ve kapanış törenleri ya da müsabakaları izlemek için Pekin’e gelmeyecekleri anlamını taşıyor. 1980 Moskova ve 1984 Los Angeles Olimpiyatları’nda olduğu gibi sporcuların da katılmayacakları bir boykot söz konusu değil.

Bununla birlikte Pekin 2022’ye karşı uygulanan diplomatik boykot ile birlikte oluşan görüntü aslında günümüzün küresel jeopolitik koşullarını da bire bir yansıtıyor: Çin yükselişini ve büyük bir güç konumuna gelişini başarılı bir organizasyon (ve sporcularının kazanacağı madalyalarla) taçlandırmak istiyor; ABD ve müttefikleri Pekin’de yoklar; Batı kampında bir görüş birliği yok, örneğin Fransa boykota katılmadığını net bir şekilde açıkladı; konuyla ilgili ortak bir Avrupa Birliği pozisyonu da yok; başta Rusya olmak üzere birçok ülke ise en üst düzeyde Pekin 2022’de temsil ediliyor.

Bu anlamda 2022 Pekin Kış Olimpiyatları aslında kaçırılan ya da en azından yeterince değerlendirilemeyen bir fırsat olarak görülebilir. Sporun, insanlığın değerlerinin ve ortak geleceğinin tüm siyasi ve jeopolitik çekişmelerin ötesinde olduğu mesajı dünya liderleri tarafından Pekin’de verilebilirdi, ancak bu, diplomatik boykot nedeniyle söz konusu olamadı.

“Beraberce Ortak Bir Geleceğe” önemli ve yaşadığımız çağ açısından anlam taşıyan bir slogan. Spor ise insanlığın ortak bir değeri. 2022 Pekin Kış Olimpiyatları’nın geleceğe bırakacağı miras, pistlerde alınacak sonuçlardan ve madalya dağılımından bağımsız olarak, tarihe ortak bir değer üzerinden ortak geleceğimize dair anlatacakları ile ortaya çıkacak.

Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Fikir Turu’nun editöryel politikasını yansıtmayabilir.

Bu yazı ilk kez 4 Şubat 2022’de yayımlanmıştır.

Altay Atlı
Altay Atlı
Dr. Altay Atlı - Küresel ekonomik ilişkiler ve uluslararası piyasalar üzerine danışmanlık hizmetleri veren Atlı Global firmasının kurucu direktörü ve aynı zamanda Boğaziçi Üniversitesi Asya Çalışmaları yüksek lisans programı, Milli Savunma Üniversitesi Uluslararası İlişkiler yüksek lisans programı ile Koç Üniversitesi Executive MBA programında dersler veriyor. İstanbul Özel Alman Lisesi mezunu olan Atlı, lisans derecesini Boğaziçi Üniversitesi İktisat Bölümü’nde tamamladı, Avustralya’nın Melbourne kentindeki Deakin University’de Uluslararası İşletme üzerine master yaptı ve doktorasını da yine Boğaziçi Üniversitesi’nde Siyaset Bilimi ve Uluslararası İlişkiler Bölümü’nden aldı. Daha önce Sabancı Üniversitesi İstanbul Politikalar Merkezi’nde çalışan Atlı, bir dönem Dış Ekonomik İlişkiler Kurulu’nda (DEİK) araştırma koordinatörü olarak görev yaptı ve hâlen Türk Sanayicileri ve İş İnsanları Derneği’nin (TÜSİAD) Çin Network’ü uzman üyesi. Torino World Affairs Institute tarafından, German Marshall Fund of the United States, Australian National University ve Stiftung Mercator işbirliğiyle düzenlenen bir program kapsamında “Global Emerging Voices Fellow” olarak seçilen Atlı, eski bir hentbolcu ve spor alanındaki çalışmalarını da Türkiye Hentbol Federasyonu yönetim kurulu üyesi olarak devam ettiriyor.

YORUMLAR

Subscribe
Bildir
guest

0 Yorum
Inline Feedbacks
View all comments

Son Eklenenler

0
Would love your thoughts, please comment.x