Suriye’deki çatışma bölgesel dinamikleri yeniden şekillendirirken, Türkiye ile İsrail arasındaki kopuk ilişkiler hem zorluklar hem de fırsatlar barındırıyor. Her iki ülke de Esad sonrası dönemde kendi stratejik çıkarlarını gözetirken, dikkatli bir diplomasi yürütülmezse gerginliklerin tırmanması ihtimali mevcut. Bu karmaşık ortamda, ABD Başkanı Donald Trump kendini potansiyel bir arabulucu olarak konumlandırdı. Bu, Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ile İsrail Başbakanı Benjamin Netanyahu’yu müzakere masasına oturtmak için önemli bir etken olabilir.
Rachel Bradenburg tarafından Atlantic Council için kaleme alınan bu makalede, iki ülke arasındaki ilişkilerin geçmişi, Suriye’deki stratejik çıkarları ve Trump’ın bu hususta Türkiye ve İsrail arasında bir orta yolun bulunmasında faydalı olup olamayacağı ele alınıyor.
Yazıdan öne çıkan bölümleri aktarıyoruz:
“ABD Başkanı Donald Trump hala Orta Doğu’da tarihi bir “yüzyılın anlaşması”nı hayata geçirmeyi hedefliyorsa, İsrail Başbakanı Benjamin Netanyahu ve Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın Suriye’deki anlaşmazlıklarını çözmeleri bu denklemin önemli bir parçası olacaktır.
İsrail, Beşar Esad rejiminin düşüşünün ardından Suriye’de yaşanacak gelişmeler konusunda birçok endişe duyuyor. Bu endişelerin başında Türkiye’nin artan nüfuzu ve Suriye’de askeri varlık kurma çabaları geliyor. Netanyahu ve Erdoğan’ın karşılıklı sorunları uzayıp gidiyor ve Türkiye ile İsrail arasındaki ilişkiler belki de tarihinin en kötü dönemini yaşıyor.
Ancak Netanyahu, Suriye meselesinde Türkiye’nin rolünü askeri güç kullanarak etkilemeye çalışmak gibi boşuna çabalarla zaman kaybetmek yerine, taktiksel engelleri stratejik fırsatlara dönüştürme şansı var. İsrail başbakanı, Trump’ın İsrail ve Türkiye’nin “iyi geçinmenin” yolunu bulmasına yardım etme teklifini kabul etmelidir.
Son haftalarda Azerbaycan, Türkiye ve İsrail arasında Suriye’deki çıkarlarını görüşmek üzere en az iki toplantının düzenlenmesine aracılık etti. Bu adım, önemli bir diplomatik adım olarak görülmelidir. Her iki ülkeyle diplomatik ilişkileri olan Azerbaycan, İsrail ve Türkiye arasında arabuluculuk yapabilecek eşsiz bir konumda. Ancak Türkiye ile özellikle yakın ilişkiler içinde olan Azerbaycan’ın Suriye’de, özellikle enerji kaynakları ve ekonomik ortaklıklar konusunda kendi çıkarları da bulunuyor.
Trump, Nisan ayında Washington’u ziyareti sırasında Oval Ofis’te Netanyahu’nun yanında otururken İsrail ve Türkiye arasında arabuluculuk yapmaya hazır olduğunu açıkladı. İsrail ve Türkiye, Suriye’de farklı nedenlerle ve dramatik bir şekilde nüfuz mücadelesi verirken, Türkiye ile İsrail arasında bir uzlaşma, Trump’ın özellikle Suriye’de istikrarın sağlanması açısından desteklemesi gereken bir anlaşma olacaktır.
İsrail ve Türkiye’nin inişli çıkışlı ilişkisi
Türkiye ve İsrail’in karmaşık bir geçmişi var. Türkiye, 1949’da İsrail’i tanıyan ilk Müslüman çoğunluklu ülke oldu ve 1988’de Filistin devletini tanıdı. Ancak İsrail ve Türkiye, 1990’lara kadar ikili ilişkilerini oldukça sakin tuttu. Bu on yıl, iki ülkenin diplomatik, güvenlik ve ekonomik ilişkilerini derinleştirmesine olanak tanıyan olumlu ve olumsuz bölgesel değişikliklere sahne oldu. Bunlar arasında eski Irak lideri Saddam Hüseyin’in Kuveyt’e saldırısı, Kürt ayrılıkçı ve İslamcı hareketlerin yükselişi, Türkiye’nin Yunanistan ile Ege adaları konusunda yaşadığı gerginlikler ve 1993 Oslo Anlaşmaları sayılabilir. Ancak 2000’li yılların başında İsrail-Filistin barış sürecinin çökmesi, ikinci intifada’nın başlaması ve Erdoğan’ın iktidara gelmesiyle gerilimler yeniden tırmandı. Ancak 2009-2010 İsrail-Gazze savaşı ve 2010’da İsrail’in Gazze’ye giden Türk Mavi Marmara filosunu durdurmasıyla ilişkiler tamamen koptu. İkili ilişkiler hiçbir zaman 2010 öncesi düzeyine geri dönmedi.
Erdoğan ile Netanyahu arasında hiçbir zaman bir dostluk olmadı, ancak Suriye, ilişkilerini düzeltmek için iyi bir bahane sunuyor. Türkiye’nin Suriye’de askeri varlık kurma çabaları ve Ankara’nın geçici Cumhurbaşkanı Ahmed el-Şeraa’nın hükümetine verdiği destekle, Türkiye ve İsrail artık fiilen komşu ülkeler haline geldi. Erdoğan ve Netanyahu, kendilerini Trump’ın dostu olarak görüyor ve onun gözünde iyi bir izlenim bırakmak istiyor.
Suriye’de iyi geçinmenin anahtarı
Türk ve İsrailli yetkililere göre, iki ülke Suriye’deki operasyonları için bir çatışma önleme mekanizması oluşturdu. Bu mekanizma, Türkiye ve İsrail güçleri arasında yanlışlıkla askeri çatışmaların yaşanmasını önlemek amacıyla kurulmuş bir iletişim kanalıdır. Bu akıllıca ve operasyonel açıdan gerekli bir adım. Ancak Türkiye ile İsrail arasındaki ilişkilerin mevcut gidişatı göz önüne alındığında, iki ülke arasında gerginliğin tırmanmasını önlemek için çatışma riskini azaltmak için daha kapsamlı bir diplomatik çerçeveye ihtiyaç olacaktır, özellikle de İsrail Suriye’nin iç kesimlerinde hava saldırılarına devam ederse ve Türkiye bu bölgede kalıcı bir varlık gösterirse.
2015 yılında Rusya’nın Suriye’ye askeri müdahaleye girişmesiyle İsrail, İran destekli milis güçlere karşı yürüttüğü askeri operasyonlarda çatışmaları önleyerek Moskova ile yanlış anlaşılmalar sonucu çıkabilecek bir askeri krizi önlemek ve aynı zamanda Rusya ile diplomatik ilişkilerini güçlendirerek yeni “komşusu” ile açık bir iletişim kanalı kurmak gerektiğini anladı. Ertesi yıl Netanyahu, Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin ile en az dört kez bir araya geldi; bu, diğer devlet başkanlarıyla yaptığı görüşmelerden daha sık bir şekilde gerçekleşti.
Esad rejiminin düşüşüyle birlikte İsrail, Suriye’de yepyeni bir dizi zorlukla karşı karşıya kaldı.”
Bu yazı ilk kez 23 Mayıs 2025’te yayımlanmıştır.
