22 Aralık 2022 günü, Kabil’de 50 kadar kadın, iki gün önce Taliban yönetiminin ilan ettiği kızların üniversiteye gitmesini yasaklayan kararını protesto etmek için toplanmışlardı. Toplananların çoğu, bu karardan etkilenen genç üniversiteli kızlardı. İlk defa bir gösteriye katılan üç arkadaş, Zehra, Besire ve Şahla çok heyecanlıydılar, biraz sonra başlarına geleceklerden habersiz bir şekilde, gençliğin verdiği heyecan ve güçle, Taliban’ın yasağını tanımadıklarını haykırıyorlardı.
Derken bir anda büyük bir patırtı ve gürültü koptu, itişip kakışmalar başladı. Çember sakallı karanlık bakışlı Taliban milisleri kızların etrafını sarmıştı. Manzara, küçük bir grup ceylanın etrafını saran kalabalık bir çakal sürüsünü andırıyordu. Dünün dağ başındaki teröristleri olan Taliban polisleri, üzerlerinde iğreti duran üniformaları ve ellerinde ölüm kusan kaleşnikoflarla kendilerine başkaldıran bu bir avuç cesur kadına hadlerini bildirmeye gelmişlerdi.
Etraftaki erkekler korku, şaşkınlık ve hayranlık karışımı duygularla bu isimsiz kahramanları izlerken, kızlar “özgürlük” diye bağırıyordu. Onlarca kadın saçlarından sürüklenerek polis araçlarına bindirilirken birkaç kız yan sokaklara kaçıp izlerini kaybettirmeyi başardı. Hatta bazı dükkan ve ev sahipleri kapıları açarak onları içeri alıp sakladılar.
Tanklardan korkmayan Afgan kadınları
Bir film sahnesini andıran bu olay bana 40 yıl önce şahit olduğum bir başka olayı anımsattı. O sırada on yaşlarındaydım, belediye başkanı olan babamın bir işinden dolayı Kabil’e gelmiştik. Babam bakanlıklarda işini hallederken ben herkesten habersiz tek başıma başkenti keşfe çıkmıştım. Sokakları dolaşırken bir kız okulunun önünde düzenlenen bir gösteriye denk gelmiştim.
Okulun etrafı tanklarla sarılmıştı, bahçeye toplanan ortaokul ve lise öğrencileri olan kızlar Sovyet işgalini protesto ediyordu. Tanklar kızların üzerine ilerlemeye başlayınca ben korkudan hızla oradan uzaklaşmıştım. Sonradan bir görgü tanığından duyduğuma göre, tanklar ateş etmeye başlayınca kızlar sağa sola kaçışmış, ama Nahid adlı bir kız üzerine gelen tanktan kaçmamış aksine Azadi, Azadi! (Özgürlük, özgürlük) diye bağırmıştı. Göğsünden isabet alan kız oracıkta can vermişti. Lise öğrencisi olan Nahid henüz 16 yaşındaydı.
İlginçtir, Afganistan ve İran gibi erkek egemen toplumlarda ve ülkelerde en büyük tehlikelere göğüs geren hep kadınlardı. İran’da bir kadının başörtüsünü düzgün takmadığı için polis nezaretinde hayatını kaybetmesinden sonra Tahran’ın caddelerini ve meydanlarını dolduranlar veya bir buçuk yıllık Taliban iktidarı sırasında ölüm ve kırbaçlanma pahasına onlarca kez sokaklara dökülenler hep, ilim-irfandan yana, eli kalem tutan çağdaş ve özgürlük yanlısı kadınlardı.
Taliban’ın amacı kadınları tecrit etmek
Tüm İslamcı yönetimlerde olduğu gibi Taliban’ın da öncelikli hedefi kadınları hizaya getirmekti. Nitekim örgüt 2021 Ağustos’unda iktidara geldikten sonra ilk olarak ortaokul ve lise öğrencisi olan kızların okullara gitmesini yasakladı, ardından burka kararı geldi. Yani, kadınların yanında mahrem bir erkek olmadan burkasız tek başına sokağa çıkması yasaklandı. Burkasız ve hicapsız kadınları aracına alan taksicilere ve dolmuşçulara ceza getirildi.
Kadınlara üniversite yasağının geleceği, aylar öncesinden belliydi aslında. Nitekim geçtiğimiz yaz aylarında üniversitelerde sınavlara giren kız öğrencilere, bunun son sınavları olacağı söylenmişti. Ama kızlar, buna inanmak istememişler, öğrenimlerine devam etmişlerdi.
Taliban yönetiminin Yüksek Öğrenim Bakanı Nida Muhammed Nedim, üniversitelerde karşı cinsleri birbirinden ayırmak için yasağın gerekli olduğunu, ayrıca kız öğrencilerin hicap kurallarını ihlal ettiklerini ve okula düğüne gider gibi süslenerek geldiklerini belirtti.
Yasak kararını dinî bir temele dayandırmayan Taliban bakanın ileri sürdüğü gerekçeler, örgütün amacının üzüm yemek değil bağcıyı dövmek olduğunu gösteriyor. Zira Taliban’ın amacı sadece kendi kurallarını uygulamaksa, kadınları toplu bir şekilde eğitim hakkından mahrum etmek yerine sadece hicap kurallarını ihlal edenleri cezalandırabilirdi. Oysa örgütün esas maksadı, kadınları 1990’lı yıllarda olduğu gibi toplu bir şekilde toplumsal hayattan tecrit edip dört duvar arasına hapsetmek.
Bu yasağın uygulanmaya başlamasından birkaç gün sonra yeni bir gelişme daha oldu. Taliban, bu kez de Afganistan’da kadınların ülkede faaliyet gösteren yerli ve yabancı tüm sivil toplum kuruluşlarında çalışmasını yasakladı.
İşsizlik ve ekonomik sefalet de had safhada
Afgan kadınlarına getirilen üniversite yasağıyla dış dünyada, uluslararası kamuoyunda, Afganistan’da sanki her şey yolundaymış da sadece kadınlar baskı altındaymış gibi bir hava estiriliyor. Oysa ekonomik çöküşün eşiğindeki ülkede şu anki en büyük sorun, işsizlik ve bunun getirdiği ekonomik sefalet.
Savaş yüzünden dul kalan binlerce kadın, bakamadığı çocuklarını satarak hayatta kalmaya çalışıyor. Elbette hiçbir annenin çocuğundan ayrılması kolay değil ama satışla hem çocuğun hayatı – daha varlıklı bir aileye evlatlık gideceği için – kurtulacak hem de kadın elde ettiği gelirle birkaç ay rahatça geçinebilecek diye düşünüyorlar.
Kiralanan çocuklar
Çok çocuklu, dar gelirli Afgan ailelerin en sık başvurduğu yöntemlerden biri, 10-12 yaşlarındaki erkek çocuklarından birkaçını belli bir yaşa kadar bir başka aileye kiralamak.
Kiralanan çocuk gittiği ailenin (davar gütmek, odun toplamak, ortalığı temizlemek gibi) ayak işlerine koştururken, kendi ailesine yük olmaktan da kurtuluyor.
Türkiye’de kaçak olarak yaşayan 20 yaşlarındaki Afgan genci Mamedullah Haksar, 10 yaşlarındaki erkek kardeşinin babası tarafından bir başka aileye kiraya verildiğini belirterek “yolun zorluklarına dayanabilecek güçte olsaydı, onu da Türkiye’ye getirmek isterdim, burada ne de olsa hayat Afganistan’daki kadar zor değil” diyerek hayıflanıyor.
Görüldüğü gibi Afganistan’da hayat kimse için kolay değil. Ama kadın olmak bu ülkede daha da zor. Erkek egemen bir toplum olan Afganistan’da kadın, kem gözlerden korumak için dört duvar arasında saklanması gereken değerli bir meta. Yerel geleneklere göre, Afgan erkeği ailesindeki kadına istediğini yapabilir ve buna yerel yönetimler dahil kimse karışamaz. Taliban’ın yaptığı, yerel gelenekleri dinî bir kılıfa uydurup yasallaştırmış olması.
Afgan kadınları hangi haklara sahipti?
Yine de geçtiğimiz yüzyılda bu ülkede kadınların durumunu iyileştirmek için cılız da olsa bazı reform çabaları olmadı değil. Mesela, 20. yüzyılın başında Atatürk’ten ilham alan Afgan kralı Amanullah Han’ın çabaları sonucu ülkede kadınlar sınırlı da olsa birtakım haklara kavuştu ve büyük kentlerde laik ve Avrupai yaşam tarzını benimsemiş küçük bir kadın azınlığı oluştu. Ama kadınlar bu ülkede hiçbir zaman, Türkiye’deki gibi bir eşitlik ve özgürlük düzeyine ulaşamadılar.
Afgan kadınlarının hak ve özgürlükler açısından yaşadığı en iyi dönem, 2001-2021 yılları arasındaki ikinci cumhuriyet dönemi oldu. Bu dönemde kadınlar toplumsal hayatın her alanında yer aldılar; eğitimli, cesur ve özgüvenli yüz binlerce Afgan kadını ordu, polis teşkilatı, bakanlıklar, eğitim kurumları, sağlık kuruluşları, yerel yönetimler ve medya olmak üzere hemen her alanda boy gösterdiler. Her dönemde kabinede bir kadın, kadın işleri bakanı olarak yer alırken, parlamentoda ve 60’dan fazla kadın milletvekili sıfatıyla görev yaptı. Yeni dönemde yetişen yüzlerce genç kadın sanatçı eski şarkıları yeni yorumlarla seslendirerek hem eski kuşakların hem de yeni neslin gönüllerini fethetti. Her gün ekranlara yansıyan pop star yarışmaları ve ülkedeki rüşvet ve yolsuzluğu tiye alan tiyatro skeçleriyle ülke, sanki hiç savaş yüzü görmemiş, her şeyin güllük gülistanlık olduğu normal bir ülke görünümü kazandı.
Ama 2021 Ağustos’unda Taliban’ın iktidara dönüşüyle eğlencenin ayyuka çıktığı bir düğün salonunda elektrikler aniden kesilip her şeyin durması gibi ülkede bir anda her şey durdu. O ana kadar her yerde rastlanan kadınlar önce medyadan, ardından eğitim kurumlarından kaybolmaya başladı. Onu da kadınları toplumsal hayatın her alanından dışlamayı hedefleyen başka yasaklar izledi.
Yurt dışında yaşayan Afgan kadınları için -ki çoğu üniversite mezunu, meslek sahibi insanlar, Taliban’ın kararı hiçbir şekilde sürpriz değildi, bu yüzden de bir şok yaşamadılar. Zira uzun zamandır bunu bekliyorlardı. Ne de olsa örgüt, iktidara geldiği andan itibaren kadınlara karşı yasaklarını birbiri ardına adım adım hayata geçirmeye başlamıştı.
Dünya kamuoyundan gelen cılız tepki
Eğitimli Afgan kadınlarının en büyük hayal kırıklığı, dünya kamuoyundan gelen cılız tepki. Oysa bu kentli kadınlar, 20 yıl boyunca Batı’nın demokrasi ve insan hakları konusundaki vaatlerine yürekten inanmış, bunun için tüm koşulları zorlayarak yükseköğrenim görmüş, meslek sahibi olarak ordudan polis teşkilatına, siyasetten medyaya ve sağlık kuruluşlarına kadar her alanda görev ve sorumluluk üstlenmeye başlamışlardı.
İşler onlar açısından tam yoluna girmişken bir anda NATO ve Amerikan uçaklarının başkent Kabil ve diğer büyük kentlerdeki havaalanlarından kaçarcasına havalanmasıyla, derin bir acı ve hayal kırıklığı yaşamışlardı. Böylece 20 yılda olağanüstü fedakârlıklarla elde ettikleri kazanımları bir anda sıcak bir çay bardağından yükselen buhar gibi uçup gitmişti.
Taliban yasağını internet üzerinden delmek
Uzun yıllar gazeteci olarak cumhurbaşkanlarının gezilerine eşlik eden ve son olarak cumhurbaşkanlığı köşkünde protokol memuresi olarak görev yapan Nuriye Şerifi, “Neye üzüleceğime şaşırdım, geride kalan benim gibi eğitimli kadınların durumuna mı üzüleyim, yoksa yurt dışında çektiğim sıkıntılara mı” diyor.
8-10-12 yaşlarındaki üç çocuğuyla 1.5 yıldır İran’da zor koşullar altında yaşayan Şerifi her gün çocuklarının karnını doyurmak için olağanüstü bir çaba harcıyor.
Şerifi, Taliban’ın yasaklarına karşı mücadele etmekten vazgeçmeyeceklerini de vurguluyor:
“Bir grup kadın olarak kendi aramızda örgütlendik ve Afgan kızları için çevirim içi eğitim kursları düzenledik. En büyük sıkıntımız, Afganistan’da internet ulaşımının yetersiz olması. Taliban’ın üniversite yasağından sonra biz, bu mücadelemizi daha da kararlı bir şekilde sürdüreceğiz.”
Nuriye Şerifi gibi demokrasiye ve kadın-erkek eşitliğine yürekten inanan ve bu alanda mücadele etmeye kararlı Afgan kadınlarının sayısı hiç de az değil. Onların tek sıkıntısı, yurt dışından yeterince destek alamaması. Her şeyi kendi sınırlı imkanlarıyla yapmaya çalışıyorlar. Bir yanda kira, faturalar gibi geçim derdiyle uğraşırken aynı anda demokrasi, insan hakları, eşitlik ve özgürlük gibi daha büyük ideallerin peşinde koşuyorlar. Seslerini duyurmaya çalışmaktan da vazgeçmiyorlar. Taliban yasağını protesto etmek için iki Afgan genç kızın, “Şimdi omuz omuza mücadele zamanı” diye seslendirdiği şarkı da bunlardan biri…
Afganistan şu an karanlık bir dönemden geçiyor.Ama gece ne kadar uzun ve karanlıksa da arkası aydınlıktır. Şerifi gibi çelik iradeli kadınlar, bu doğa yasasının farkında. Şafağın söküp ortalığın aydınlanacağı günü bekliyor Afgan kadınları.
Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Fikir Turu’nun editöryel politikasını yansıtmayabilir.
Bu yazı ilk kez 26 Aralık 2022’de yayımlanmıştır.