Tehlikeli casusluk: Yapay zeka ve sosyal medya birleşince ne olur?

Başka ülkelere müdahale etmek isteyen güçler, yapay zekâdan destek alarak sosyal medya içeriği üretirlerse ne olur? Sentetik medya denilen bu tuzaktan kaçınmak mümkün mü? Jeo-politikadaki sentetik medya riski nasıl alt edilebilir? Orhan Karaoğlu ve Buğra Ayan yazdı.

Jeopolitik, coğrafyanın siyaseti ve uluslararası ilişkileri nasıl etkilediğinin incelenmesidir. Jeopolitik alanında çalışanlar siyasi, ekonomik ve finansal faaliyetler yürüten bireyler, kuruluşlar, şirketler ve ulusal hükümetler gibi aktörleri ve bunların birbirleriyle nasıl etkileşim kurduklarını analiz ederler.

Jeopolitik, ayrıca ulus-devletler arasındaki siyaset, askerî ve ekonomik etkileşimlerin mercek altına alınmasıdır, aynı zamanda güç dengesindeki değişikliklerle de ilgilidir.

Jeopolitik risk ise uluslararası ilişkilerin normal ve barışçıl seyrini etkileyen aktörler arasındaki gerilimler veya eylemlerle ilişkili risktir. Ülke ilişkilerinin temelini oluşturan coğrafi ve siyasi faktörler değiştiğinde jeopolitik risk artma eğilimine girer.

Ülkelerin benimsediği politikaların değişikliği, pandemi, doğal afet, terör eylemi, savaş, ekonomik sıkıntılar ve siber alandaki teknolojik gelişmeler küresel ve bölgesel riskleri jeopolitik değişiklikler için risk unsurlarını oluşturur.

Sentetik medya

Jeopolitiği etkileyen önemli unsurlardan biri olan teknolojik gelişmeler son yıllarda çok tartışılır hale geldi. Jeopolitik denildiğinde akla gelen temel parametrelerin yanına teknoloji odağında gelişen yeni unsurlar ekleniyor.

Bu yeni unsurlar arasında yer alan Yapay Zekâ, Büyük Veri İstihbaratı, Robotik teknolojilerdeki hâkimiyet, toplumun teknoloji okuryazarlık oranı gibi başlıklar, bir ülkenin Siber Güç olma serüvenin en önemli parçaları olarak karşımıza çıkıyor.

Bu unsurlara artık bir ekleme yapmak şart: Sentetik medya

Geleneksel medyanın dijitalleşmeyle birlikte evrildiği hal olan yeni medyanın yapay zekâ ile bir araya geldiğinde ortaya çıkan ve çıkacak yapıya yani yapay zekanın ürettiği medyaya “sentetik medya” deniyor. Ve bu yeni medya türü jeopolitik gelişmeleri ciddi oranda etkileyebilecek bir yapıya sahip.

Şimdi bu riskin arka planına, buraya nasıl gelindiğine bakalım.

Teknolojik gelişmeler ile birlikte yeni medyanın ortaya çıkışı, içerik üretim ve dağıtım süreçlerini değiştirdi. Artık bireyler ve kurumlar, geleneksel medyanın sunamadığı bir çeşitlilik ve zenginlik içinde bilgiye ulaşma ve paylaşma imkânına sahip.

Ancak bu dönüşüm, daha büyük güçlerin sosyal medyayı siyasi, istihbari ve ekonomik amaçlarla kullanmasına olanak sağladı. Arap Baharı, bunun en belirgin örneklerinden biri oldu. Ayrıca Amerika Birleşik Devletleri’nin Güney Amerika’daki bazı ülkelerde sosyal ağları kullanarak politikalara müdahale etme çabaları da bu sürecin bir başka örneğini teşkil etti. Rusya’nın, İngiltere’nin AB’de ayrılması ve ABD Başkanlık seçimlerine sosyal medya üzerinden müdahale etmesi de uzun süre konuşuldu.

Fakat bu süreçte yeni medya üzerinden yapılan uluslararası hamlelerde en büyük problemlerden biri, hedef ülkede istenilen içeriği üretecek insan kaynağının oluşturulamaması eksiklik olarak değerlendirildi.

Şimdi ise içerik üretiminde yapay zekânın desteği ile ortaya çıkacak sentetik içerikler bahse konu olan uluslararası jeopolitiği değiştirebilecek potansiyele sahip.

Sentetik medya jeopolitiği nasıl etkileyebilir?

Sentetik medyanın sentetik jeopolitik üzerindeki etkisine yakından baktığımızda dijital ve fiziksel kimlik kavramları karşımıza çıkıyor.

Bireyler için dijital kimlik, artık fiziksel kimliğin yanında ayrı bir önem kazandı. Ancak bu durumun yeni medyadaki başarılarını ve zorluklarını tam anlamıyla ifade etmek yeterli olmayabilir. Bir yandan, yeni medyanın kullanıcıların farklı bakış açılarına ulaşmasını ve bilgi edinmelerini sağlaması olumlu bir gelişme olarak değerlendirilebilir. Ancak diğer yandan, doğru bilginin yayılmasını ve doğrulanmasını daha da karmaşık hale getirebilir.

Ayrıca, medya ve teknoloji arasındaki bu etkileşim ve dönüşüm durmaksızın devam ediyor. Şimdiyse, yeni medyanın yerini sentetik medyanın alacağı bir döneme giriyoruz.

Sentetik medya, içeriklerin yapay zekâya verilen suflelerle oluşturulduğu, gerçek ve yapay arasındaki sınırların inceldiği bir medya biçimi olacak.

Sentetik medya nasıl çalışacak?

Sentetik medyanın, dijital izlerimizden bir kopya oluşturarak yeni oluşturacağımız izleri, yapacağımız paylaşımları tahmin edebilme kapasitesi olacak. Yani, sentetik medya, hem kullanıcıların kimliklerini hem de içeriklerini taklit ederek kendi hikâyelerini, haberlerini ve analizlerini üretebilecek.

Daha da basit ifadeyle, kişiler için açılacak kopya bir Twitter hesabı önceki atılan twet’leri göz önüne alarak yeni bir tweet’i yapay zekâ kullanılarak yazdırılabilir. Oluşturulan bu sentetik hesap gerçek ve yapay arasındaki ayrımı ortadan kaldırabilir ve kitleleri manipüle edebilir. Bu şekilde binlerce hesap üzerinden yazılımla oluşturulacak sentetik içerikler, ülke güvenliğini, toplumsal huzuru olumsuz olarak etkileyebilir. Bu durumun jeopolitik ve istihbarat açısından yansımaları da ortaya çıkabilir.

Sentetik medyada sosyal medya kullanıcılarının verileri kullanılarak yapay zekâ yoluyla oluşturulabilecek içerikler, bir köşe yazarının önceki yazıları yapay zekaya öğretilerek istenilen konuda yazdırılacak yeni içerikler, yapay olarak oluşturulan bu içeriklerin birbirleriyle etkileşime sokulması, bir konuda verilen bilginin yapay zeka kullanılarak genişletilmesi, derinleştirilmesi gibi vakalar karşımıza çıkabilir.

WriteSonic, Smodin, Storylab gibi platformlarda dakikalar içerisinde istenilen konuda yazdırılan makaleler bunun en basit örnekleri arasında yer alıyor.

Yine Mevlana’nın düşünceleri ile Aristo’nun fikirlerini yapay zekaya öğreterek kesişim kümesinden yeni bir düşünür üretip ona yazılar yazdırmak, sentetik medyanın çalışma alanlarından biridir. Benzer bir biçimde yapay zeka tarafından oluşturulan bir yazarın ele aldığı bir konunun çeşitli yansımaları olabilir. Oluşturulan gündem kitleler kolaylıkla etkilenebilir.

Bu yansımalar sentetik jeopolitik kavramını gündemimize sokuyor. Jeopolitik, her geçen gün yeni boyutlar kazanırken, siber uzaydaki hâkimiyet yarışı, teknoloji savaşını jeopolitiğin yeni hâkimiyet alanlarından biri haline getirdi. Artık sadece fiziksel coğrafyanın ve uluslararası ilişkilerin değil, aynı zamanda dijital dünyanın, siber uzayın, siber istihbaratın da jeopolitik üzerinde önemli bir etkisi bulunuyor.

Sentetik medya ile mücadele

Yanıltıcı ve sahte bilgilerin yayılmasını önlemek için birçok önemli teknoloji şirketi ve araştırma kuruluşu, yapay zekayı (AI) ve makine öğrenmesini (ML) kullanarak çözümler geliştiriyor. Bu teknolojiler, metin, resim ve video içeriğini analiz ederek sahte bilgileri tespit etmeye yardımcı olabilir.

Bu çabaların etkili olup olmadığına gelince, bu genellikle karmaşık ve tartışmalı bir konu. Yapay zeka, sahte haberlerin ve yanıltıcı bilgilerin tespitinde önemli bir rol oynayabilir, ancak sentetik içeriklerin doğası sahte içerik olarak doğrudan tanımlanıyor. Ayrıca, sentetik bilgi yayıcıları genellikle yapay zeka ve makine öğrenimi teknolojilerini aşmanın yeni yollarını bulabilecek potansiyele sahip. Bu nedenle, bu teknolojilerin kullanılması yanıltıcı bilgilerle mücadelede yalnızca bir parçası olmalı. Dolayısıyla, bu konuda daha kapsamlı stratejilere ve politikalara ihtiyaç duyuluyor.

Örneğin, 2016 ABD Başkanlık Seçimleri sırasında, Rusya’nın sosyal medya platformlarını kullanarak Amerikan seçmenlerini etkilemeye çalıştığına dair geniş çaplı iddialar vardı. Amerikan istihbarat servisleri, Rusya’nın Facebook, Twitter ve diğer sosyal medya platformlarında yanıltıcı reklamlar ve sahte haberler yayarak, seçim sonuçlarını manipüle etmeye çalıştığını söylemişti.

Bu tür bir müdahale, Amerika ve Rusya arasındaki ilişkileri daha da gerginleştirdi ve geniş çaplı bir soruşturmaya yol açtı. Ayrıca, sosyal medya platformlarının sahte haberler ve yanıltıcı bilgiler konusunda daha fazla sorumluluk taşıması gerektiği konusunda geniş çaplı bir tartışma başlattı.

Sentetik jeopolitik

Jeopolitik okyanusunun engin suları arasında görünen yeni buz dağının ismi “sentetik jeopolitik” olabilir.

Sentetik jeopolitik, dijital ve fiziksel dünyalar arasındaki bağlantıları, sentetik medya ve içeriklerin oluşturduğu yeni jeopolitik dinamikleri ve bu dinamiklerin uluslararası ilişkiler ve politikalar üzerindeki etkilerini inceleyebilir.

Sentetik kimlikler, yapay zekâ ve dijital teknolojilerin evriminin, jeopolitik sahnede nasıl yeni oyuncular ve etkinlikler oluşturduğunu görmemizi sağlayabilir.

Sentetik jeopolitikte üretilen sentetik içerikler kullanılarak istenilen konuda algı oluşturulması, sentetik kimlikler üzerinden gündeme getirilmesi istenen konunun sosyal medya paylaşımları sentetikleştirilen kişi kullanılarak gündeme getirilmesi, farklı iki ülkenin diplomatları arasındaki sentetik konuşmaların yapay zeka ile üretilmesi gibi konular karşımıza çıkıyor. Bütün bunlar jeopolitik alanda etkili olabilecek hususlar.

Dijital egemenlik

Ülkelerin ve toplumların dijital alanlarda bağımsızlık ve kontrol elde etme çabaları, bu sentetik jeopolitik dönemin şekillenmesinde ve gelişmesinde kritik bir öneme sahip olacak.

Dijital egemenlik, veri koruma, veri erişim ve kontrol, hükümetin dijital altyapıları ve servisleri yönetme kabiliyeti gibi konuları kapsar. Ayrıca, dijital teknolojilere olan bağımlılığı da içerir, özellikle de bu teknolojilerin sosyal ve politik hayatta daha büyük bir rol oynamaya başlamasıyla.

Ayrıca, dijital egemenlik, dijital teknolojilere ve özellikle sentetik medya ve içeriklere olan güveni de içerir. Devletler ve hükümetler, bu yeni teknolojilerin nasıl kullanılacağını, kimler tarafından kullanılacağını ve nasıl yönetileceğini belirlemek için çeşitli düzenlemeler ve politikalar oluşturabilirler. Bu, yalnızca devletler ve hükümetler için değil, aynı zamanda bireyler, şirketler ve diğer organizasyonlar için de önemlidir.

Sentetik jeopolitiğin bu yeni dönemi, dijital egemenlik konularını gündeme getirecek. Bu, dijital egemenliği etkileyebilecek ve dijital alanda daha geniş çaplı bir etkiye sahip olabilecek yeni teknolojiler ve uygulamaların gelişimini izlemeyi gerektirebilir. Bu, hem yerel hem de uluslararası düzeyde politika ve düzenlemelerin oluşturulmasını etkileyebilir.

Gelecekte bizi ne bekliyor?

Sonuç olarak, sentetik medya ve sentetik jeopolitik, mevcut teknolojik gelişmelerin ve bunların toplum ve politika üzerindeki etkilerinin daha iyi anlaşılmasına yardımcı olabilir.

Ancak, bu yeni dönemin beraberinde getirdiği etik ve güvenlik sorunları, içerik üretimi ve kimlik doğrulamanın karmaşıklığı gibi zorlukları da unutmamak gerekir. Dolayısıyla, sentetik medyanın ve sentetik jeopolitiğin gelişimini dikkatle izlemek ve bu yeni paradigmaların bize neler getireceğini anlamak için gereken bilgi ve araçlara sahip olmak önemlidir. 21.yy’da jeopolitik salt fiziksel dünyanın sınırlarını değil, bilgi güvenliğinin, siber uzayın, siber istihbaratın derinliklerini de gündemine alacaktır.

Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Fikir Turu’nun editöryel politikasını yansıtmayabilir.

Bu yazı ilk kez 10 Temmuz 2023’te yayımlanmıştır.

Orhan Karaoğlu
Orhan Karaoğlu
Dr. Orhan Karaoğlu - Uluslararası İlişkiler Uzmanı. Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi Uluslararası İlişkiler Bölümü’nde yüksek lisansını “1998 Adana Mutabakatından Arap Baharına Türkiye-Suriye İlişkileri” tezini yazarak tamamlamıştır. Doktorasını Ankara Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü’nde “Şiiliğin İran Dış Politikasına Etkileri” isimli tez çalışması ile bitirmiştir.İlgi alanları ve çalışma konuları arasında Jeopolitik, Ortadoğu tarihi, Türk dış politikası, etnik, dini, mezhepsel kimlikler, Şiilik, İran dış politikası gibi konular bulunmaktadır. Teopower Olarak Şiilik ve İran Dış Politikası (2021) ve Jeopolitiği Anlamak: Uluslararası Politikalar Yazısı (2022) adlı iki kitabı yayımlanmıştır. Ayrıca Uluslararası İlişkiler Tahlilleri (2019), Uluslararası İlişkiler Tahlilleri 2 (2020), İran: Bir Ülkenin Akademik Anatomisi (2022), İsrail: Bir Ülkenin Akademik Anatomisi (2023) ve Alanya: Kadim Medeniyetler Kalesi kitaplarının editörlüğünü yapmıştır. Çeşitli mecralarda makale ve analizleri yayımlanmıştır. İngilizce ve Farsça bilmektedir.

YORUMLAR

Subscribe
Bildir
guest

0 Yorum
Inline Feedbacks
View all comments

Son Eklenenler

Tehlikeli casusluk: Yapay zeka ve sosyal medya birleşince ne olur?

Başka ülkelere müdahale etmek isteyen güçler, yapay zekâdan destek alarak sosyal medya içeriği üretirlerse ne olur? Sentetik medya denilen bu tuzaktan kaçınmak mümkün mü? Jeo-politikadaki sentetik medya riski nasıl alt edilebilir? Orhan Karaoğlu ve Buğra Ayan yazdı.

Jeopolitik, coğrafyanın siyaseti ve uluslararası ilişkileri nasıl etkilediğinin incelenmesidir. Jeopolitik alanında çalışanlar siyasi, ekonomik ve finansal faaliyetler yürüten bireyler, kuruluşlar, şirketler ve ulusal hükümetler gibi aktörleri ve bunların birbirleriyle nasıl etkileşim kurduklarını analiz ederler.

Jeopolitik, ayrıca ulus-devletler arasındaki siyaset, askerî ve ekonomik etkileşimlerin mercek altına alınmasıdır, aynı zamanda güç dengesindeki değişikliklerle de ilgilidir.

Jeopolitik risk ise uluslararası ilişkilerin normal ve barışçıl seyrini etkileyen aktörler arasındaki gerilimler veya eylemlerle ilişkili risktir. Ülke ilişkilerinin temelini oluşturan coğrafi ve siyasi faktörler değiştiğinde jeopolitik risk artma eğilimine girer.

Ülkelerin benimsediği politikaların değişikliği, pandemi, doğal afet, terör eylemi, savaş, ekonomik sıkıntılar ve siber alandaki teknolojik gelişmeler küresel ve bölgesel riskleri jeopolitik değişiklikler için risk unsurlarını oluşturur.

Sentetik medya

Jeopolitiği etkileyen önemli unsurlardan biri olan teknolojik gelişmeler son yıllarda çok tartışılır hale geldi. Jeopolitik denildiğinde akla gelen temel parametrelerin yanına teknoloji odağında gelişen yeni unsurlar ekleniyor.

Bu yeni unsurlar arasında yer alan Yapay Zekâ, Büyük Veri İstihbaratı, Robotik teknolojilerdeki hâkimiyet, toplumun teknoloji okuryazarlık oranı gibi başlıklar, bir ülkenin Siber Güç olma serüvenin en önemli parçaları olarak karşımıza çıkıyor.

Bu unsurlara artık bir ekleme yapmak şart: Sentetik medya

Geleneksel medyanın dijitalleşmeyle birlikte evrildiği hal olan yeni medyanın yapay zekâ ile bir araya geldiğinde ortaya çıkan ve çıkacak yapıya yani yapay zekanın ürettiği medyaya “sentetik medya” deniyor. Ve bu yeni medya türü jeopolitik gelişmeleri ciddi oranda etkileyebilecek bir yapıya sahip.

Şimdi bu riskin arka planına, buraya nasıl gelindiğine bakalım.

Teknolojik gelişmeler ile birlikte yeni medyanın ortaya çıkışı, içerik üretim ve dağıtım süreçlerini değiştirdi. Artık bireyler ve kurumlar, geleneksel medyanın sunamadığı bir çeşitlilik ve zenginlik içinde bilgiye ulaşma ve paylaşma imkânına sahip.

Ancak bu dönüşüm, daha büyük güçlerin sosyal medyayı siyasi, istihbari ve ekonomik amaçlarla kullanmasına olanak sağladı. Arap Baharı, bunun en belirgin örneklerinden biri oldu. Ayrıca Amerika Birleşik Devletleri’nin Güney Amerika’daki bazı ülkelerde sosyal ağları kullanarak politikalara müdahale etme çabaları da bu sürecin bir başka örneğini teşkil etti. Rusya’nın, İngiltere’nin AB’de ayrılması ve ABD Başkanlık seçimlerine sosyal medya üzerinden müdahale etmesi de uzun süre konuşuldu.

Fakat bu süreçte yeni medya üzerinden yapılan uluslararası hamlelerde en büyük problemlerden biri, hedef ülkede istenilen içeriği üretecek insan kaynağının oluşturulamaması eksiklik olarak değerlendirildi.

Şimdi ise içerik üretiminde yapay zekânın desteği ile ortaya çıkacak sentetik içerikler bahse konu olan uluslararası jeopolitiği değiştirebilecek potansiyele sahip.

Sentetik medya jeopolitiği nasıl etkileyebilir?

Sentetik medyanın sentetik jeopolitik üzerindeki etkisine yakından baktığımızda dijital ve fiziksel kimlik kavramları karşımıza çıkıyor.

Bireyler için dijital kimlik, artık fiziksel kimliğin yanında ayrı bir önem kazandı. Ancak bu durumun yeni medyadaki başarılarını ve zorluklarını tam anlamıyla ifade etmek yeterli olmayabilir. Bir yandan, yeni medyanın kullanıcıların farklı bakış açılarına ulaşmasını ve bilgi edinmelerini sağlaması olumlu bir gelişme olarak değerlendirilebilir. Ancak diğer yandan, doğru bilginin yayılmasını ve doğrulanmasını daha da karmaşık hale getirebilir.

Ayrıca, medya ve teknoloji arasındaki bu etkileşim ve dönüşüm durmaksızın devam ediyor. Şimdiyse, yeni medyanın yerini sentetik medyanın alacağı bir döneme giriyoruz.

Sentetik medya, içeriklerin yapay zekâya verilen suflelerle oluşturulduğu, gerçek ve yapay arasındaki sınırların inceldiği bir medya biçimi olacak.

Sentetik medya nasıl çalışacak?

Sentetik medyanın, dijital izlerimizden bir kopya oluşturarak yeni oluşturacağımız izleri, yapacağımız paylaşımları tahmin edebilme kapasitesi olacak. Yani, sentetik medya, hem kullanıcıların kimliklerini hem de içeriklerini taklit ederek kendi hikâyelerini, haberlerini ve analizlerini üretebilecek.

Daha da basit ifadeyle, kişiler için açılacak kopya bir Twitter hesabı önceki atılan twet’leri göz önüne alarak yeni bir tweet’i yapay zekâ kullanılarak yazdırılabilir. Oluşturulan bu sentetik hesap gerçek ve yapay arasındaki ayrımı ortadan kaldırabilir ve kitleleri manipüle edebilir. Bu şekilde binlerce hesap üzerinden yazılımla oluşturulacak sentetik içerikler, ülke güvenliğini, toplumsal huzuru olumsuz olarak etkileyebilir. Bu durumun jeopolitik ve istihbarat açısından yansımaları da ortaya çıkabilir.

Sentetik medyada sosyal medya kullanıcılarının verileri kullanılarak yapay zekâ yoluyla oluşturulabilecek içerikler, bir köşe yazarının önceki yazıları yapay zekaya öğretilerek istenilen konuda yazdırılacak yeni içerikler, yapay olarak oluşturulan bu içeriklerin birbirleriyle etkileşime sokulması, bir konuda verilen bilginin yapay zeka kullanılarak genişletilmesi, derinleştirilmesi gibi vakalar karşımıza çıkabilir.

WriteSonic, Smodin, Storylab gibi platformlarda dakikalar içerisinde istenilen konuda yazdırılan makaleler bunun en basit örnekleri arasında yer alıyor.

Yine Mevlana’nın düşünceleri ile Aristo’nun fikirlerini yapay zekaya öğreterek kesişim kümesinden yeni bir düşünür üretip ona yazılar yazdırmak, sentetik medyanın çalışma alanlarından biridir. Benzer bir biçimde yapay zeka tarafından oluşturulan bir yazarın ele aldığı bir konunun çeşitli yansımaları olabilir. Oluşturulan gündem kitleler kolaylıkla etkilenebilir.

Bu yansımalar sentetik jeopolitik kavramını gündemimize sokuyor. Jeopolitik, her geçen gün yeni boyutlar kazanırken, siber uzaydaki hâkimiyet yarışı, teknoloji savaşını jeopolitiğin yeni hâkimiyet alanlarından biri haline getirdi. Artık sadece fiziksel coğrafyanın ve uluslararası ilişkilerin değil, aynı zamanda dijital dünyanın, siber uzayın, siber istihbaratın da jeopolitik üzerinde önemli bir etkisi bulunuyor.

Sentetik medya ile mücadele

Yanıltıcı ve sahte bilgilerin yayılmasını önlemek için birçok önemli teknoloji şirketi ve araştırma kuruluşu, yapay zekayı (AI) ve makine öğrenmesini (ML) kullanarak çözümler geliştiriyor. Bu teknolojiler, metin, resim ve video içeriğini analiz ederek sahte bilgileri tespit etmeye yardımcı olabilir.

Bu çabaların etkili olup olmadığına gelince, bu genellikle karmaşık ve tartışmalı bir konu. Yapay zeka, sahte haberlerin ve yanıltıcı bilgilerin tespitinde önemli bir rol oynayabilir, ancak sentetik içeriklerin doğası sahte içerik olarak doğrudan tanımlanıyor. Ayrıca, sentetik bilgi yayıcıları genellikle yapay zeka ve makine öğrenimi teknolojilerini aşmanın yeni yollarını bulabilecek potansiyele sahip. Bu nedenle, bu teknolojilerin kullanılması yanıltıcı bilgilerle mücadelede yalnızca bir parçası olmalı. Dolayısıyla, bu konuda daha kapsamlı stratejilere ve politikalara ihtiyaç duyuluyor.

Örneğin, 2016 ABD Başkanlık Seçimleri sırasında, Rusya’nın sosyal medya platformlarını kullanarak Amerikan seçmenlerini etkilemeye çalıştığına dair geniş çaplı iddialar vardı. Amerikan istihbarat servisleri, Rusya’nın Facebook, Twitter ve diğer sosyal medya platformlarında yanıltıcı reklamlar ve sahte haberler yayarak, seçim sonuçlarını manipüle etmeye çalıştığını söylemişti.

Bu tür bir müdahale, Amerika ve Rusya arasındaki ilişkileri daha da gerginleştirdi ve geniş çaplı bir soruşturmaya yol açtı. Ayrıca, sosyal medya platformlarının sahte haberler ve yanıltıcı bilgiler konusunda daha fazla sorumluluk taşıması gerektiği konusunda geniş çaplı bir tartışma başlattı.

Sentetik jeopolitik

Jeopolitik okyanusunun engin suları arasında görünen yeni buz dağının ismi “sentetik jeopolitik” olabilir.

Sentetik jeopolitik, dijital ve fiziksel dünyalar arasındaki bağlantıları, sentetik medya ve içeriklerin oluşturduğu yeni jeopolitik dinamikleri ve bu dinamiklerin uluslararası ilişkiler ve politikalar üzerindeki etkilerini inceleyebilir.

Sentetik kimlikler, yapay zekâ ve dijital teknolojilerin evriminin, jeopolitik sahnede nasıl yeni oyuncular ve etkinlikler oluşturduğunu görmemizi sağlayabilir.

Sentetik jeopolitikte üretilen sentetik içerikler kullanılarak istenilen konuda algı oluşturulması, sentetik kimlikler üzerinden gündeme getirilmesi istenen konunun sosyal medya paylaşımları sentetikleştirilen kişi kullanılarak gündeme getirilmesi, farklı iki ülkenin diplomatları arasındaki sentetik konuşmaların yapay zeka ile üretilmesi gibi konular karşımıza çıkıyor. Bütün bunlar jeopolitik alanda etkili olabilecek hususlar.

Dijital egemenlik

Ülkelerin ve toplumların dijital alanlarda bağımsızlık ve kontrol elde etme çabaları, bu sentetik jeopolitik dönemin şekillenmesinde ve gelişmesinde kritik bir öneme sahip olacak.

Dijital egemenlik, veri koruma, veri erişim ve kontrol, hükümetin dijital altyapıları ve servisleri yönetme kabiliyeti gibi konuları kapsar. Ayrıca, dijital teknolojilere olan bağımlılığı da içerir, özellikle de bu teknolojilerin sosyal ve politik hayatta daha büyük bir rol oynamaya başlamasıyla.

Ayrıca, dijital egemenlik, dijital teknolojilere ve özellikle sentetik medya ve içeriklere olan güveni de içerir. Devletler ve hükümetler, bu yeni teknolojilerin nasıl kullanılacağını, kimler tarafından kullanılacağını ve nasıl yönetileceğini belirlemek için çeşitli düzenlemeler ve politikalar oluşturabilirler. Bu, yalnızca devletler ve hükümetler için değil, aynı zamanda bireyler, şirketler ve diğer organizasyonlar için de önemlidir.

Sentetik jeopolitiğin bu yeni dönemi, dijital egemenlik konularını gündeme getirecek. Bu, dijital egemenliği etkileyebilecek ve dijital alanda daha geniş çaplı bir etkiye sahip olabilecek yeni teknolojiler ve uygulamaların gelişimini izlemeyi gerektirebilir. Bu, hem yerel hem de uluslararası düzeyde politika ve düzenlemelerin oluşturulmasını etkileyebilir.

Gelecekte bizi ne bekliyor?

Sonuç olarak, sentetik medya ve sentetik jeopolitik, mevcut teknolojik gelişmelerin ve bunların toplum ve politika üzerindeki etkilerinin daha iyi anlaşılmasına yardımcı olabilir.

Ancak, bu yeni dönemin beraberinde getirdiği etik ve güvenlik sorunları, içerik üretimi ve kimlik doğrulamanın karmaşıklığı gibi zorlukları da unutmamak gerekir. Dolayısıyla, sentetik medyanın ve sentetik jeopolitiğin gelişimini dikkatle izlemek ve bu yeni paradigmaların bize neler getireceğini anlamak için gereken bilgi ve araçlara sahip olmak önemlidir. 21.yy’da jeopolitik salt fiziksel dünyanın sınırlarını değil, bilgi güvenliğinin, siber uzayın, siber istihbaratın derinliklerini de gündemine alacaktır.

Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Fikir Turu’nun editöryel politikasını yansıtmayabilir.

Bu yazı ilk kez 10 Temmuz 2023’te yayımlanmıştır.

Orhan Karaoğlu
Orhan Karaoğlu
Dr. Orhan Karaoğlu - Uluslararası İlişkiler Uzmanı. Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi Uluslararası İlişkiler Bölümü’nde yüksek lisansını “1998 Adana Mutabakatından Arap Baharına Türkiye-Suriye İlişkileri” tezini yazarak tamamlamıştır. Doktorasını Ankara Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü’nde “Şiiliğin İran Dış Politikasına Etkileri” isimli tez çalışması ile bitirmiştir.İlgi alanları ve çalışma konuları arasında Jeopolitik, Ortadoğu tarihi, Türk dış politikası, etnik, dini, mezhepsel kimlikler, Şiilik, İran dış politikası gibi konular bulunmaktadır. Teopower Olarak Şiilik ve İran Dış Politikası (2021) ve Jeopolitiği Anlamak: Uluslararası Politikalar Yazısı (2022) adlı iki kitabı yayımlanmıştır. Ayrıca Uluslararası İlişkiler Tahlilleri (2019), Uluslararası İlişkiler Tahlilleri 2 (2020), İran: Bir Ülkenin Akademik Anatomisi (2022), İsrail: Bir Ülkenin Akademik Anatomisi (2023) ve Alanya: Kadim Medeniyetler Kalesi kitaplarının editörlüğünü yapmıştır. Çeşitli mecralarda makale ve analizleri yayımlanmıştır. İngilizce ve Farsça bilmektedir.

YORUMLAR

Subscribe
Bildir
guest

0 Yorum
Inline Feedbacks
View all comments

Son Eklenenler

0
Would love your thoughts, please comment.x