Ukrayna Savaşı üçüncü yılını tamamlarken savaşın siyasi, askerî ve ekonomik sonuçları da gittikçe belirginleşmeye başladı. Savaşın en fazla etkilediği alanların başında da enerji var.
Rusya ile Almanya’yı Baltık Denizi altından bağlayan Kuzey Akım-1 ve Kuzey Akım-2 gibi doğalgaz boru hatlarının inşa sürecine paralel olarak 2010’lu yıllarda AB’de yıllarca Rusya’ya bağımlılığın azaltılması konusu gündemdeydi.
Söz konusu iki boru hattının dışında Rusya Avrupa ülkelerine uzun yıllar boyunca Ukrayna ve Belarus üzerinden doğalgaz ihraç etti. Rusya-Ukrayna ilişkileri gerginleştikçe Avrupa ülkeleri Rusya’ya olan söz konusu bağımlılıktan kurtulmaya çalışsalar da yıllardır somut bir çözüm bulamadılar.
Ancak Ukrayna Savaşı’nın başlaması ve bu savaşın Rusya-Batı savaşına dönüşmesiyle birlikte ABD’nin de baskısıyla Moskova ile bu alandaki iş birliğine önemli bir darbe vuruldu. Dolayısıyla Ukrayna Savaşı’nın (savaş daha bitmemiş olmasına rağmen) en önemli sonuçlarından biri, Rusya ile AB ülkeleri arasında enerji alanındaki iş birliğinin genel olarak ekonominin diğer alanlarında olduğu gibi sona erdirilmesi oldu. Nitekim 2021 yılında AB’nin doğalgaz ithalatında Rusya’nın payı %45 iken 2022’de bu rakam %22’ye, 2023’te %8’e kadar geriledi. 2021 yılında AB, Rusya’dan 132 milyar metre küp gaz ithal ederken 2023’te bu rakam 26 milyara kadar düştü.
Rus gazı yerine Amerikan gazı
Bu sürecin ikinci önemli sonucu ise AB ülkelerinin ABD’den gittikçe daha fazla sıkıştırılmış gaz ihraç etmeye başlamaları oldu. Nitekim 2023 yılında ABD toplamda 114 milyar metre küp sıkıştırılmış gaz ihraç etti. Bu rakamın yarısı, AB’nin payına düştü. Diğer bir deyişle AB 2023’te Norveç’ten sonra en fazla sıkıştırılmış gazı ABD’den aldı. Donald Trump’ın ikinci döneminin başlamasıyla birlikte bu oranın gittikçe artacağı tahmin ediliyor. Bu bağlamda savaşın en önemli kazananının da ABD olduğunu söylemek mümkün. Nitekim bu savaş, her anlamda Rusya-AB yakınlaşmasına son verdiği gibi ABD gerek enerji gerekse de askerî alanlarda AB ülkeleriyle iş birliğini arttırdı.
Rusya-Ukrayna Savaşı’nın sona ermesi ve yaptırımların ortadan kalkmasıyla birlikte şüphesiz Rusya-AB ilişkileri de yavaş yavaş düzelecek, Rusya önemli bir pazar olduğu için ticaret hacmi yeniden artacaktır. Ancak enerji alanındaki iş birliğinin eski seviyede olmayacağını söylemek mümkün. Bu bağlamda Rusya, AB ile kıyasla daha temkinli olacak. Zira boru hatlarını genel olarak Rus tarafı inşa ediyor, boru hatları da belli süre kullanılmadığında da zarar görüyor ve yeniden kullanıma sokulması için yeni maliyetler ortaya çıkıyor.
Ortadoğu ülkeleri alternatif olamadı
Savaşın enerji alanındaki etkisinin bir başka önemli neticesi de uzun yıllar Rus doğalgazına alternatif olarak görülen Orta Doğu ve Orta Asya ülkelerinin alternatif oluşturulamaması ve Rusya’dan boşalan yeri dolduramamaları. Bu bağlamda tek istisna belki de sıkıştırılmış gaz ihracatı yapan Katar. Nitekim Rusya-Ukrayna Savaşı’nın bir başka sonucu da boru hatlarının alternatifi olarak sıkıştırılmış gaz gerçeğini ortaya çıkarmış olması.
Sıkıştırılmış gazın artan önemi
Dünya doğalgaz ihracatında sıkıştırılmış gaz oranı gittikçe artıyor. Katar, ABD ile birlikte AB’ne sıkıştırılmış gaz satışını arttıran ülkelerin başında geliyor. Yine tüm bu gelişmelere bağlı olarak sıkıştırılmış gaz fiyatının arttığını söylemek gerek. ABD, Katar, Norveç, Avustralya gibi sıkıştırılmaz gaz ihracatında ön planda olan ülkelerin önemli gelirler elde ettiği de belirtmek gerek.
İşin ilginç tarafı, Japonya’dan Avrupa’ya, Çin’den Türkiye’ye kadar dünyanın dört bir tarafına boru hattı inşa eden Rusya dahi son yıllarda sıkıştırılmış gaz ihracatını arttırdı. Nitekim Türk Akımı dışındaki diğer boru hatları devre dışı bırakıldığı hâlde Rusya hâlâ AB ülkelerine gaz ihracatını sürdürüyor. Bu ihracatın büyük kısmını sıkıştırılmış gaz oluşturuyor. Rusya’dan en fazla sıkıştırılmış gaz alan Avrupa ülkeleri ise İspanya, Fransa ve Belçika.
Bir boru hattının sonu
Boru hatlarından taşınan gaza kıyasla sıkıştırılmış gazın fiyatı daha yüksek olmasına rağmen Ukrayna Savaşı, boru hatları inşasına temkinli yaklaşımı artırdı, sıkıştırılmış gaz ticaretinin enerji güvenliği açısından önemini ortaya koydu. Bu durumun sembollerinden biri ise yaklaşık 60 yıllık bir tarihe sahip olan ve yıllarca Rus gazını Ukrayna üzerinden Avrupa’ya taşıyan boru hattının devre dışı bırakılması oldu.
Söz konusu boru hattından gaz alımının sonlandırılması, özellikle bu hattan gaz alan bazı ülkeleri zor durumda bıraktı. Bu husus da ister istemez AB içinde Rusya ile münasebetler konusunda eskiden beri var olan birtakım tartışmaları yeniden alevlendirildi.
AB’nin Rusya politikası ne olacak?
Rusya ile ilişkiler konusunda AB’de örgüt genişlemeye başladığı zamandan itibaren farklı görüşler hâkim. Özellikle 2000’li yılların başında Almanya, Fransa, İtalya gibi AB’nin lokomotifi olan ülkeler Rusya ile yakın iş birliği içerisindeyken Doğu Avrupa ülkeleri Rusya’yı tehdit olarak algılamaya devam ettiler ve Avrupa’nın Rusya siyasetini bu bağlamda etkilemeye çalıştılar.
Diğer taraftan Doğu Avrupa ülkelerinden Rusya’ya mesafeli davrananların sayısı gittikçe azalıyor. Örneğin Macaristan ile Slovakya, Ukrayna’ya bu kadar desteğin verilmesinden rahatsız oldukları gibi Rus gazına da ihtiyaç duydukları için Rusya ile temaslarını sürdürüyor.
Enerji alanında bir noktadan sonra AB ülkeleri kendi başlarının çaresine bakmak zorunda kalıyor. Bu da örgütün en önemli meselelerinden biri olan enerji güvenliği konusunda üye ülkelerin ortak bir politikalarının olmadığını gösteriyor.
Türk Akımı’nın artan önemi
Kuzey Akımlarla Yamal-Avrupa Boru Hattı’ndan sonra Ukrayna üzerinden geçen boru hattının da devre dışı kalmasıyla birlikte dikkatler Türk Akımı’na çevrildi. Diğer bir deyişle, kendi doğalgazı olmayan ve Rus gazına bağlı olan ülkeler, kurtuluşu Rusya ile Türkiye’yi Karadeniz’in altından bağlayan ve iki hattan oluşan Türk Akımı’nda buldular.
2020 yılında Türk Akımı üzerinden Avrupa’ya 5.8 milyar metre küp gaz taşınırken 2024’te bu rakam 16.1 milyara kadar çıktı. Bu husus, Türk Akımı’nın özellikle Doğu Avrupa ülkeleri açısından ne kadar önem arz ettiğini ortaya koyduğu gibi Avrupa’nın enerji güvenliğinde Türkiye’nin rolünün altını çiziyor.
Türkiye ise bir taraftan kendi enerji kaynaklarını çıkarmaya başlarken diğer taraftan da Rusya, Azerbaycan, Orta Asya, İran ve Orta Doğu ülkeleri ile iş birliğini sürdürüyor ve Batı ile Doğu arasında enerji merkezi olma planını hayata geçiriyor.
Rusya’nın yeni ortakları
Savaşın enerji alanındaki bir başka sonucu ise Rusya’nın doğalgaz ihracatında güzergâh değişimine gitmesi.
Yeni düzende Rusya’nın en önemli gaz alıcılarından biri Çin oldu. 2020 yılında Sibirya’nın Gücü adlı boru hattıyla Çin’e 4.1 milyar metre küp taşınırken 2024’te bu rakam 30 milyar metre küpe kadar çıktı. Önümüzdeki yılda bu miktarın daha da artması bekleniyor.
Rus gazının oranını iç kullanımında arttıran ülkelerden biri de Hindistan oldu.
Ancak özellikle bu alanda Çin ile artan iş birliği dikkat çekici. Zira Ukrayna’daki gelişmeler Rusya’yı her anlamda Çin’e daha fazla yakınlaştırdı, enerji alanındaki iş birliği ise bu durumu iyice pekiştirdi.
Ukrayna Savaşı’nın ne kadar devam edeceği tam belli olmamakla birlikte savaşın sonuna yaklaşıldığı tahmin edilebilir. Zira, sınırlardaki çatışmalarda uzun süredir ciddi değişiklik olmuyor. Batı Ukrayna’ya daha fazla destek verme konusunda istekli davranmıyor. ABD’nin yeni başkanı Donald Trump da Ukrayna’da barış konusunda ısrarcı.
Özetle, Ukrayna Savaşı, siyasetten ekonomiye, uluslararası dengelerden uluslararası örgütlere kadar geniş alanda bir milat oldu, dünyada önemli değişikliklere yol açtı. Enerji alanı da bu bağlamda istisna teşkil etmedi. Her ne kadar AB ülkeleri, Rusya’ya bağlılıklarını büyük oranda azaltsalar da bu husus öngörüldüğü gibi Rusya’nın ekonomik çöküşünü getirmedi. Moskova, dünyada önemi artan sıkıştırılmış gaz ihracatı uygulamasına ayak uydurduğu gibi enerji kaynaklarını yeni pazarlara yönlendirerek alternatif tedarikçiler de buldu. Milyarlarca dolar harcanarak inşa edilen boru hatların devre dışı kalması, Rusya için ekonomik kayıp anlamına gelse de AB ülkeleri de enerji alanındaki yeni düzenden memnun değiller. Enerji konusunda içerisinde çatlak oluşan AB, daha pahalı gaz ithal ediyor. Kaldı ki yıllardır arayış içerisinde oldukları alternatifi bulamadıkları gibi tamamen Rus gazından da vazgeçemediler.
Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Fikir Turu’nun editöryel politikasını yansıtmayabilir.
Bu yazı ilk kez 12 Şubat 2025’te yayımlanmıştır.