ABD komandolarının karanlık yüzü

ABD Özel Operasyonlar Komutanlığı son 20 yılda kaç kat büyüdü? Kaç komanda burada görev yapıyor? Ne tür yetki aşımları yapılıyor? Biden yönetimi operasyonlarını neden durdurdu?

Afganistan ve Irak deneyimlerinin ardından yurtdışında büyük askerî güç bulundurmanın büyük mali ve ahlaki yükü altında ezilen ABD, uzun süredir diğer ülkelerdeki “kirli işlerini” silahlı insansız hava araçlarıyla (SİHA) hallediyor ya da sahada operasyon gerekliyse bunu “gir-al-çık” taktiğiyle kısa sürede tamamlamak için komandolarını yolluyor. ABD, SİHA saldırılarında sivil-asker ayrımı yapmamak konusunda sıkça eleştiriliyor ancak Amerikan komandoları hakkında da pek çok iddia var. Söz konusu komandoların nerede ve ne kadar bulunduğu, nasıl çalıştıkları ve ne yaptıkları kalın bir sır perdesinin ardında tutuluyor. Savunma, güvenlik ve dış politika konularında uzman gazeteci Nick Turse’nin The Intercept’te yayınlanan makalesi, bu sis perdesini hafif de olsa aralayan, ABD özel kuvvetlerine ilişkin sıra dışı bilgiler içeriyor. Turse, yazısında Biden yönetiminin bu gücü gözden geçirme kararının bu güçlerin denetim altına alınabilmesi için önemli bir fırsat olduğu görüşünü de savunuyor ama bunun gerçekleşeceğinden kuşkulu…. Yazının öne çıkan bazı bölümlerini aktarıyoruz:

“ABD özel operasyon güçleri üyeleri geçen yıl 154 ülkede, yani dünyadaki ülkelerin yaklaşık 80’inde konuşlandırıldı. Ancak bu seçkin güçlerin görevlerini nerede yerini getirdiği, hangi yetkiyle faaliyet yürüttüğü, şimdiye dek kimleri öldürdüğü ve silahlı çatışma hukukuna uygun davranıp davranmadıkları sıkı biçimde saklanıyor, belirsiz yasa hükümlerine gömülüyor, gizlilik şerhiyle üstü örtülüyor veya bunların Özel Harekat Komutanlığı (SOCOM) tarafından bile bilinmediği iddia ediliyor.

SOCOM’a sorulsa bağlı kuvvetlerinin 2020’de aktif olarak konuşlandırıldığı ülkelerin sadece yarısının adını verecektir. Aralarında Donanma SEAL komandoları, Ordu’nun Yeşil Berelileri ve Deniz Kuvvetleri’nin Akıncıları (Raiders) olmak üzere personelinin karanlık bir program çerçevesinde “binlerce terörist” yakaladığını veya öldürdüğünü söyleyecektir ama bunların verilerini takip etmediklerini de belirtileceklerdir. SOCOM, kamuoyunun çok iyi bildiği operasyonlar hakkında bile temel bilgileri paylaşmayı reddediyor.

ABD Ulusal Güvenlik Konseyi sözcüsü Emily Horne, (…) Biden yönetiminin, “Söz konusu bölgelere ilişkin başkanın önünü görmesine sağlamak” için Afganistan gibi geleneksel savaş alanları dışında terörle mücadelede SİHA saldırıları ve komando baskınlarını geçici olarak sınırlandırma kararı aldığını söyledi. Ancak yeni yönetimin komandoların ne yaptığı ve bunları nerede yaptığına dair Amerikan kamuoyuna karşı daha açık olacağına ilişkin bugüne kadar çok az işaret var.”

13 milyar dolar nereye gidiyor?

“ABD Özel Operasyonlar Komutanlığı son 20 yılda katbekat büyüdü. 2001 yılında bütçeleri 3,1 milyar dolarken bugün 13,1 milyar dolar. 11 Eylül’den önce aşağı yukarı 43 bin kişilik özel operasyon kuvveti vardı. Bugün komutanlığın bünyesinde 74 binden fazla asker ve sivil personel görev yapıyor. 20 yıl önce herhangi bir hafta ortalama 2.900 komando yurtdışında görev yapıyordu (…) bu sayı bugün 4.500’e çıktı.

Komutanlığın küresel erişimi arttıkça Amerikan komutanların kayıpları da arttı. Özel kuvvetler, Amerikan askerî personelinin sadece yüzde 3’ünü teşkil etmesine rağmen, çoğunluğu Geniş Ortadoğu genelindeki çatışmalarda olmak üzere, kayıpların yüzde 40’ını bu kuvvetler veriyor. SOCOM tarafından yaptırılan bir iç araştırmaya göre, komandolar arasında intihar oranı yüksek olduğu gibi bu oran genel nüfustaki intihar oranını da aşıyor. Raporda, “neredeyse tüm vakaların travma sonrası stresi bozukluğunun bir çeşidinden veya ilk konuşlandırmanın ardından yaşanan duygusal travmadan muzdarip olduğu” kaydediliyor. (…)

Dahası da var: 2020 SOCOM etik raporuna göre, “kuvvet kullanımı ve verilen görevi başarmaya kafaya takmış” bir özel operasyon kültürü, “yüksek operasyonel tempoya” yol açarak “liderlik, disiplin ve hesap verebilirliğin aşınmasına” yol açtı. Pentagon müfettişleri bir süre önce SOCOM’un “savaş hukuku” hükümlerine bağlı kalıp kalmadığına ve savaş suçlarının düzgün bir şekilde rapor edilip edilmediğine ilişkin bir soruşturma başlattığını duyurdu.

Amerika’nın en seçkin birlikleri, kontragerilla, terörle mücadele, güvenlik gücü desteği, gayrinizami harp dahil olmak üzere 12 temel yetkinliğe odaklandı. Bunlar arasında ABD Kara Kuvvetleri’nin Delta Force komandolarının IŞİD lideri Ebu Bekir El Bağdadi’nin; ABD Donanması’nın SEAL komandolarının ise El Kaide lideri Usame bin Ladin’i öldürmesiyle sonuçlanan operasyonuna benzer harekatları için kullanılan bir hüsnütabir olan “doğrudan eylem” de var. Diğer görevler arasında 2013’te terör şüphelisi Ebu Enes il-Libi’nin Libya’da Delta Kuvvetlerince kaçırılması; 2017’de Yemen’de yirmiden fazla sivilin yaşamını yitirdiği SEAL baskını ve Somali’de geçen yıl SEAL tarafından yürütülen 54 SİHA saldırısı (…) bulunuyor.

Sorunlu üç program

Açıklanmayan SOCOM verileri, özel belgeler, ABD Kongresine verilen ifadeler, önceki hükümetlerinin yetkilileriyle mülakatlar ve diğerlerine göre ABD’nin dünya genelinde yürüttüğü özel operasyonları açısından üç program özellikle önemli…

Bunlardan birincisi, operasyonlarda vekil güçlerin kullanımını; ikincisi vekaleten gayrinizami kuvvetlerin desteklenmesini; üçüncüsü ise dünya genelinde sorunlu bir geçmişe sahip bir eğitim programının yürütülmesini içeriyor. Bu üç program (…) insan hakları ihlallerinden komando misyonlarının kontrolünün yitirilmeye başlanmasına kadar bir dizi görünmez tehlikeyi vurguluyor.”

Ya komandolar Çin ile savaş çıkarırsa?

En az bilinen özel harekat görevlerinin bazılarının 2018’de yayınlanan ABD Ulusal Savunma Yetki Yasası’nda yer alan “Bölüm 1202 Yetkisi” kısmında yer alan hükümler doğrultusunda verildiğinin altını çizen Nick Turse, bu hükümlere dayanılarak Çin, Rusya, İran’a karşı doğrudan veya vekil güçler aracılığıyla saldırılar düzenlediğini anlatıyor ve bu durumun tehlikelerine dikkat çekiyor:

“Amerikan Genelkurmay Başkanı General Mark Milley, söz konusu yetkinin “revizyonist güçler ve haydut rejimlerin baskı ve saldırılarına karşı koymak amacıyla düzensiz harp harekatları düzenlemek için kullanışlı bir araç” olduğunu söyleyerek övmüştü.

SOCOM Komutanı General Richard Clarke da (…) Rusya veya Çin ile ihtilaf yaşayan “yabancı silahlı kuvvetler ve düzensiz güçlere 1202 Yetkisi’yle eğitim sağlamanın” önemini vurgulamıştı. Ancak 1202 Yetkisi büyük güç rekabetine ilişkin olduğu için bu yetkinin kullanılması Suriye veya Somali’de bir komando harekatı düzenlemekten daha tehlikelidir. (…)

Biden yönetiminin terörle mücadeleyi gözden geçirmesinin ise “uygun şeffaflık tedbirlerinin sağlanmasını amaçladığı” (…) söylendi.

“Uygun maliyetli” savaş

Nick Turse, ABD’de askerî çevrelerde “127-eko” olarak adlandırılan bir yasal düzenlemenin özel kuvvetlere bazı operasyonlarda para karşılığı yerel milis güçlerini kullanma olanağı tanıyarak ABD’nin terörle mücadele hedeflerine, özellikle olası asker kayıpları düşünüldüğünde bir Amerikalı komutanın deyişiyle, “görece düşük maliyetle” ulaşmasının sağladığını anlatıyor. Turse, özelikle Afrika’da düzenlenen operasyonlarda başvurulan bu yöntemin bazı “kör noktalarının” bulunduğunun da altını çiziyor:

“Genelde ABD’den yardım alan yabancı birlikler, Leahy Yasası uyarınca, insan haklarını ihlal edenleri ayıklamak için kovuşturmaya tabi tutulur. Ancak 127-eko uyarınca para verilen milisler hakkında bu incelemenin yapılıp yapılmadığı sorulduğunda (…) yanıt gelmiyor.

Aslında (…) özel harekat kuvvetleri tarafından yürütülen geleneksel güvenlik işbirliği ve güvenlik yardımı faaliyetleri, Leahy Yasası kapsamında uzun süredir gözetim altındayken, gücünden yararlanılan milisler (…) izleme ve değerlendirmeden muaf tutulmuştur. (…) Bu, nihayet değişiyor olabilir: 2021 Ulusal Savunma Yetkilendirme Yasasında ilk kez Pentagon’dan ABD vergi mükelleflerinin parasını savaş suçlularına aktarılmadığını nasıl güvence altına aldığını açıklaması istendi. (…)

İnsan haklarını çiğneyenlere özel eğitim

Özel kuvvetlerin bir başka programı olan Ortak Birleşik Değişim Eğitimi’nin (JCET), insan haklarını koruyan yasa ve anlaşmalardaki boşluklardan yararlanarak, ciddi insan hakları suçları suçu işlemiş kişi, kuruluş ve ülke yönetimlerinin silahlı güçlere eğitim ve destek sağlamak amacıyla kullanıldığını belirten Nick Turse, bunun resmî belgelere de yansıdığını da aktarıyor:

“SOCOM raporları, 4.800’den fazla Amerikan özel harekat komandosu ve yaklaşık 32.000 yabancı personelin katıldığını gösteriyor. (…) Yirmi yıl önceki (…) bir raporda, Kolombiya silahlı kuvvetlerinin kötü insan hakları karnesine rağmen burada söz konusu eğitimlerin düzenlendiği belirtiliyordu. Yeni bir rapor, Kolombiya silahlı kuvvetlerinin keyfi cinayetleri hakkında ABD Dışişleri Bakanlığı raporlarına rağmen 2018 ve 2019’da dört “eğitim” düzenlendiğini ortaya çıkardı.

Kolombiya bir istisna değil. 2018 ve 2019’da, ABD Dışişleri Bakanlığı raporlarına göre, aralarında hükümetleri yasadışı veya keyfi cinayetlere karışmış olan Azerbaycan, Bangladeş, Burkina Faso ve Endonezya da dahil olmak üzere, güvenlik güçleri yaygın tacizlerle suçlanan çok sayıda ülkede eğitimler gerçekleştirildi. Güvenlik güçlerinin yargısız infazlarda bulunduğu bildirilen Mısır, Filipinler ve Sri Lanka’nın yanı sıra “hükümetlerin yabancı hükümetlerle işbirliği içinde güç kullanarak insanların ortadan kaybolmasına neden olduğu ve güvenlik güçlerinin tutuklulara işkence ettiği veya tacizde bulunduğu Tacikistan da “eğitim” yapılan ülkeler arasındaydı. (…)

Nasıl denetlenecekler?

“Biden yönetimi, 11 Eylül sonrası askeri güç yetkileri ve konvansiyonel savaş bölgeleri dışındaki terörle mücadele görevlerini yöneten kurallar da dahil olmak üzere, son yirmi yılda Amerikan savaş politikasının temel ilkelerini gözden geçirirken, önümüzdeki yıllarda komandoların nasıl ve nerede kullanılacağı muallakta kalıyor. (…)

Biden yönetimi, Donald Trump ve Barack Obama’da olduğu gibi, özel komandoların konvansiyonel savaş bölgeleri dışında ölümcül operasyonlar yürütmeye devam edebileceği sonucuna varırsa, 127-eko ve 1202 programları muhtemelen büyük değişiklikler olmadan devam edecektir. Bu, özel operasyonları dizginlemenin ve şeffaflığı garanti eden güvenlik önlemleri oluşturmanın, bar komandoların kötü niyetli yabancı silahlı kuvvetleri desteklemesinin ve ABD’yi istemeden savaşlara çekilmekten koruma görevinin sadece Kongreye kaldığı anlamına gelir.”

Bu yazı ilk kez 1 Nisan 2021’de yayımlanmıştır.

 

Fikir Turu
Fikir Turuhttps://fikirturu.com/
Fikir Turu, yalnızca Türkiye’deki düşünce hayatını değil, dünyanın da ne düşündüğünü, tartıştığını okurlarına aktarmaya çalışıyor. Bu amaçla, İngilizce, Arapça, Rusça, Almanca ve Çince yazılmış önemli makalelerin belli başlı bölümlerini çevirerek, editoryal katkılarla okuruna sunmaya çalışıyor. Her makalenin orijinal metnine ve değerli çevirmen arkadaşlarımızın bilgilerine makalenin alt kısmındaki notlardan ulaşabilirsiniz.

YORUMLAR

Subscribe
Bildir
guest

0 Yorum
Inline Feedbacks
View all comments

Son Eklenenler

ABD komandolarının karanlık yüzü

ABD Özel Operasyonlar Komutanlığı son 20 yılda kaç kat büyüdü? Kaç komanda burada görev yapıyor? Ne tür yetki aşımları yapılıyor? Biden yönetimi operasyonlarını neden durdurdu?

Afganistan ve Irak deneyimlerinin ardından yurtdışında büyük askerî güç bulundurmanın büyük mali ve ahlaki yükü altında ezilen ABD, uzun süredir diğer ülkelerdeki “kirli işlerini” silahlı insansız hava araçlarıyla (SİHA) hallediyor ya da sahada operasyon gerekliyse bunu “gir-al-çık” taktiğiyle kısa sürede tamamlamak için komandolarını yolluyor. ABD, SİHA saldırılarında sivil-asker ayrımı yapmamak konusunda sıkça eleştiriliyor ancak Amerikan komandoları hakkında da pek çok iddia var. Söz konusu komandoların nerede ve ne kadar bulunduğu, nasıl çalıştıkları ve ne yaptıkları kalın bir sır perdesinin ardında tutuluyor. Savunma, güvenlik ve dış politika konularında uzman gazeteci Nick Turse’nin The Intercept’te yayınlanan makalesi, bu sis perdesini hafif de olsa aralayan, ABD özel kuvvetlerine ilişkin sıra dışı bilgiler içeriyor. Turse, yazısında Biden yönetiminin bu gücü gözden geçirme kararının bu güçlerin denetim altına alınabilmesi için önemli bir fırsat olduğu görüşünü de savunuyor ama bunun gerçekleşeceğinden kuşkulu…. Yazının öne çıkan bazı bölümlerini aktarıyoruz:

“ABD özel operasyon güçleri üyeleri geçen yıl 154 ülkede, yani dünyadaki ülkelerin yaklaşık 80’inde konuşlandırıldı. Ancak bu seçkin güçlerin görevlerini nerede yerini getirdiği, hangi yetkiyle faaliyet yürüttüğü, şimdiye dek kimleri öldürdüğü ve silahlı çatışma hukukuna uygun davranıp davranmadıkları sıkı biçimde saklanıyor, belirsiz yasa hükümlerine gömülüyor, gizlilik şerhiyle üstü örtülüyor veya bunların Özel Harekat Komutanlığı (SOCOM) tarafından bile bilinmediği iddia ediliyor.

SOCOM’a sorulsa bağlı kuvvetlerinin 2020’de aktif olarak konuşlandırıldığı ülkelerin sadece yarısının adını verecektir. Aralarında Donanma SEAL komandoları, Ordu’nun Yeşil Berelileri ve Deniz Kuvvetleri’nin Akıncıları (Raiders) olmak üzere personelinin karanlık bir program çerçevesinde “binlerce terörist” yakaladığını veya öldürdüğünü söyleyecektir ama bunların verilerini takip etmediklerini de belirtileceklerdir. SOCOM, kamuoyunun çok iyi bildiği operasyonlar hakkında bile temel bilgileri paylaşmayı reddediyor.

ABD Ulusal Güvenlik Konseyi sözcüsü Emily Horne, (…) Biden yönetiminin, “Söz konusu bölgelere ilişkin başkanın önünü görmesine sağlamak” için Afganistan gibi geleneksel savaş alanları dışında terörle mücadelede SİHA saldırıları ve komando baskınlarını geçici olarak sınırlandırma kararı aldığını söyledi. Ancak yeni yönetimin komandoların ne yaptığı ve bunları nerede yaptığına dair Amerikan kamuoyuna karşı daha açık olacağına ilişkin bugüne kadar çok az işaret var.”

13 milyar dolar nereye gidiyor?

“ABD Özel Operasyonlar Komutanlığı son 20 yılda katbekat büyüdü. 2001 yılında bütçeleri 3,1 milyar dolarken bugün 13,1 milyar dolar. 11 Eylül’den önce aşağı yukarı 43 bin kişilik özel operasyon kuvveti vardı. Bugün komutanlığın bünyesinde 74 binden fazla asker ve sivil personel görev yapıyor. 20 yıl önce herhangi bir hafta ortalama 2.900 komando yurtdışında görev yapıyordu (…) bu sayı bugün 4.500’e çıktı.

Komutanlığın küresel erişimi arttıkça Amerikan komutanların kayıpları da arttı. Özel kuvvetler, Amerikan askerî personelinin sadece yüzde 3’ünü teşkil etmesine rağmen, çoğunluğu Geniş Ortadoğu genelindeki çatışmalarda olmak üzere, kayıpların yüzde 40’ını bu kuvvetler veriyor. SOCOM tarafından yaptırılan bir iç araştırmaya göre, komandolar arasında intihar oranı yüksek olduğu gibi bu oran genel nüfustaki intihar oranını da aşıyor. Raporda, “neredeyse tüm vakaların travma sonrası stresi bozukluğunun bir çeşidinden veya ilk konuşlandırmanın ardından yaşanan duygusal travmadan muzdarip olduğu” kaydediliyor. (…)

Dahası da var: 2020 SOCOM etik raporuna göre, “kuvvet kullanımı ve verilen görevi başarmaya kafaya takmış” bir özel operasyon kültürü, “yüksek operasyonel tempoya” yol açarak “liderlik, disiplin ve hesap verebilirliğin aşınmasına” yol açtı. Pentagon müfettişleri bir süre önce SOCOM’un “savaş hukuku” hükümlerine bağlı kalıp kalmadığına ve savaş suçlarının düzgün bir şekilde rapor edilip edilmediğine ilişkin bir soruşturma başlattığını duyurdu.

Amerika’nın en seçkin birlikleri, kontragerilla, terörle mücadele, güvenlik gücü desteği, gayrinizami harp dahil olmak üzere 12 temel yetkinliğe odaklandı. Bunlar arasında ABD Kara Kuvvetleri’nin Delta Force komandolarının IŞİD lideri Ebu Bekir El Bağdadi’nin; ABD Donanması’nın SEAL komandolarının ise El Kaide lideri Usame bin Ladin’i öldürmesiyle sonuçlanan operasyonuna benzer harekatları için kullanılan bir hüsnütabir olan “doğrudan eylem” de var. Diğer görevler arasında 2013’te terör şüphelisi Ebu Enes il-Libi’nin Libya’da Delta Kuvvetlerince kaçırılması; 2017’de Yemen’de yirmiden fazla sivilin yaşamını yitirdiği SEAL baskını ve Somali’de geçen yıl SEAL tarafından yürütülen 54 SİHA saldırısı (…) bulunuyor.

Sorunlu üç program

Açıklanmayan SOCOM verileri, özel belgeler, ABD Kongresine verilen ifadeler, önceki hükümetlerinin yetkilileriyle mülakatlar ve diğerlerine göre ABD’nin dünya genelinde yürüttüğü özel operasyonları açısından üç program özellikle önemli…

Bunlardan birincisi, operasyonlarda vekil güçlerin kullanımını; ikincisi vekaleten gayrinizami kuvvetlerin desteklenmesini; üçüncüsü ise dünya genelinde sorunlu bir geçmişe sahip bir eğitim programının yürütülmesini içeriyor. Bu üç program (…) insan hakları ihlallerinden komando misyonlarının kontrolünün yitirilmeye başlanmasına kadar bir dizi görünmez tehlikeyi vurguluyor.”

Ya komandolar Çin ile savaş çıkarırsa?

En az bilinen özel harekat görevlerinin bazılarının 2018’de yayınlanan ABD Ulusal Savunma Yetki Yasası’nda yer alan “Bölüm 1202 Yetkisi” kısmında yer alan hükümler doğrultusunda verildiğinin altını çizen Nick Turse, bu hükümlere dayanılarak Çin, Rusya, İran’a karşı doğrudan veya vekil güçler aracılığıyla saldırılar düzenlediğini anlatıyor ve bu durumun tehlikelerine dikkat çekiyor:

“Amerikan Genelkurmay Başkanı General Mark Milley, söz konusu yetkinin “revizyonist güçler ve haydut rejimlerin baskı ve saldırılarına karşı koymak amacıyla düzensiz harp harekatları düzenlemek için kullanışlı bir araç” olduğunu söyleyerek övmüştü.

SOCOM Komutanı General Richard Clarke da (…) Rusya veya Çin ile ihtilaf yaşayan “yabancı silahlı kuvvetler ve düzensiz güçlere 1202 Yetkisi’yle eğitim sağlamanın” önemini vurgulamıştı. Ancak 1202 Yetkisi büyük güç rekabetine ilişkin olduğu için bu yetkinin kullanılması Suriye veya Somali’de bir komando harekatı düzenlemekten daha tehlikelidir. (…)

Biden yönetiminin terörle mücadeleyi gözden geçirmesinin ise “uygun şeffaflık tedbirlerinin sağlanmasını amaçladığı” (…) söylendi.

“Uygun maliyetli” savaş

Nick Turse, ABD’de askerî çevrelerde “127-eko” olarak adlandırılan bir yasal düzenlemenin özel kuvvetlere bazı operasyonlarda para karşılığı yerel milis güçlerini kullanma olanağı tanıyarak ABD’nin terörle mücadele hedeflerine, özellikle olası asker kayıpları düşünüldüğünde bir Amerikalı komutanın deyişiyle, “görece düşük maliyetle” ulaşmasının sağladığını anlatıyor. Turse, özelikle Afrika’da düzenlenen operasyonlarda başvurulan bu yöntemin bazı “kör noktalarının” bulunduğunun da altını çiziyor:

“Genelde ABD’den yardım alan yabancı birlikler, Leahy Yasası uyarınca, insan haklarını ihlal edenleri ayıklamak için kovuşturmaya tabi tutulur. Ancak 127-eko uyarınca para verilen milisler hakkında bu incelemenin yapılıp yapılmadığı sorulduğunda (…) yanıt gelmiyor.

Aslında (…) özel harekat kuvvetleri tarafından yürütülen geleneksel güvenlik işbirliği ve güvenlik yardımı faaliyetleri, Leahy Yasası kapsamında uzun süredir gözetim altındayken, gücünden yararlanılan milisler (…) izleme ve değerlendirmeden muaf tutulmuştur. (…) Bu, nihayet değişiyor olabilir: 2021 Ulusal Savunma Yetkilendirme Yasasında ilk kez Pentagon’dan ABD vergi mükelleflerinin parasını savaş suçlularına aktarılmadığını nasıl güvence altına aldığını açıklaması istendi. (…)

İnsan haklarını çiğneyenlere özel eğitim

Özel kuvvetlerin bir başka programı olan Ortak Birleşik Değişim Eğitimi’nin (JCET), insan haklarını koruyan yasa ve anlaşmalardaki boşluklardan yararlanarak, ciddi insan hakları suçları suçu işlemiş kişi, kuruluş ve ülke yönetimlerinin silahlı güçlere eğitim ve destek sağlamak amacıyla kullanıldığını belirten Nick Turse, bunun resmî belgelere de yansıdığını da aktarıyor:

“SOCOM raporları, 4.800’den fazla Amerikan özel harekat komandosu ve yaklaşık 32.000 yabancı personelin katıldığını gösteriyor. (…) Yirmi yıl önceki (…) bir raporda, Kolombiya silahlı kuvvetlerinin kötü insan hakları karnesine rağmen burada söz konusu eğitimlerin düzenlendiği belirtiliyordu. Yeni bir rapor, Kolombiya silahlı kuvvetlerinin keyfi cinayetleri hakkında ABD Dışişleri Bakanlığı raporlarına rağmen 2018 ve 2019’da dört “eğitim” düzenlendiğini ortaya çıkardı.

Kolombiya bir istisna değil. 2018 ve 2019’da, ABD Dışişleri Bakanlığı raporlarına göre, aralarında hükümetleri yasadışı veya keyfi cinayetlere karışmış olan Azerbaycan, Bangladeş, Burkina Faso ve Endonezya da dahil olmak üzere, güvenlik güçleri yaygın tacizlerle suçlanan çok sayıda ülkede eğitimler gerçekleştirildi. Güvenlik güçlerinin yargısız infazlarda bulunduğu bildirilen Mısır, Filipinler ve Sri Lanka’nın yanı sıra “hükümetlerin yabancı hükümetlerle işbirliği içinde güç kullanarak insanların ortadan kaybolmasına neden olduğu ve güvenlik güçlerinin tutuklulara işkence ettiği veya tacizde bulunduğu Tacikistan da “eğitim” yapılan ülkeler arasındaydı. (…)

Nasıl denetlenecekler?

“Biden yönetimi, 11 Eylül sonrası askeri güç yetkileri ve konvansiyonel savaş bölgeleri dışındaki terörle mücadele görevlerini yöneten kurallar da dahil olmak üzere, son yirmi yılda Amerikan savaş politikasının temel ilkelerini gözden geçirirken, önümüzdeki yıllarda komandoların nasıl ve nerede kullanılacağı muallakta kalıyor. (…)

Biden yönetimi, Donald Trump ve Barack Obama’da olduğu gibi, özel komandoların konvansiyonel savaş bölgeleri dışında ölümcül operasyonlar yürütmeye devam edebileceği sonucuna varırsa, 127-eko ve 1202 programları muhtemelen büyük değişiklikler olmadan devam edecektir. Bu, özel operasyonları dizginlemenin ve şeffaflığı garanti eden güvenlik önlemleri oluşturmanın, bar komandoların kötü niyetli yabancı silahlı kuvvetleri desteklemesinin ve ABD’yi istemeden savaşlara çekilmekten koruma görevinin sadece Kongreye kaldığı anlamına gelir.”

Bu yazı ilk kez 1 Nisan 2021’de yayımlanmıştır.

 

Fikir Turu
Fikir Turuhttps://fikirturu.com/
Fikir Turu, yalnızca Türkiye’deki düşünce hayatını değil, dünyanın da ne düşündüğünü, tartıştığını okurlarına aktarmaya çalışıyor. Bu amaçla, İngilizce, Arapça, Rusça, Almanca ve Çince yazılmış önemli makalelerin belli başlı bölümlerini çevirerek, editoryal katkılarla okuruna sunmaya çalışıyor. Her makalenin orijinal metnine ve değerli çevirmen arkadaşlarımızın bilgilerine makalenin alt kısmındaki notlardan ulaşabilirsiniz.

YORUMLAR

Subscribe
Bildir
guest

0 Yorum
Inline Feedbacks
View all comments

Son Eklenenler

0
Would love your thoughts, please comment.x