Dünyanın en güçlü siber silahı için verilen savaş

Siber silahlar, atom bombasının icadından bu yana uluslararası ilişkileri en derinden değiştiren ilerleme oldu. Casus yazılım Pegasus İsrail’in uluslararası ilişkilerini nasıl etkiledi? Ortadoğu’da dengeler nasıl değişti? Yazılımcı şirket şimdi neden ABD’de kara listede?

Herhangi bir akıllı telefonun şifreli haberleşmelerini kırabilen Pegasus, son yılların belki de en tartışmalı casus yazılımlarından biri. Kullanıcıların hack’lendiklerini fark etmedikleri yazılım sayesinde Polonya’dan Hindistan’a, Meksika’dan Filistin’e pek çok ülkede çok sayıda insanın dinlendiği ortaya çıkmıştı. Yazılımı geliştiren ve dünyanın dört bir yanındaki emniyet güçlerine ve istihbarat teşkilatlarına abonelik usulu satan İsrailli NSO firması da bu yazılım satışını diplomatik amaçları için kullanan İsrail de bugünlerde zorda.

Zira ABD, 2021’in kasım ayında bu yazılımı kullanmaktan vazgeçti. Hatta bununla da kalmadı, ABD Ticaret Bakanlığı, NSO’yu ulusal güvenliğe ve ABD’nin dış politika çıkarlarına aykırı eylemlerden dolayı, kitle imha silahları üretme işinde olabilecek ülkelere ve diğer kuruluşlara satış yapılmasını önlemek için tasarlanan ancak daha sonra siber silah şirketlerini de içermeye başlayan bir tür kara listeye dahil etti. Bu, Amerikan firmalarının NSO’ya artık kritik parçalar satamayacağı anlamına geliyor. NSO, abonelerine hizmet vermeye devam etmek için ihtiyaç duyduğu Amerikan teknolojisine erişimi olmadan işleyemez hale gelme tehlikesiyle karşı karşıya.

New York Times gazetesinin pazar günleri yayınlanan ve derinlikli makalelere yer verdiği ekinde, NSO’nun içinde bulunduğu durumu, İsrail’in bu yazılım sayesinde edindiği diplomatik kazançları, casus yazılımın Ortadoğu’da dengeleri nasıl değiştirdiğini ele alan uzun ve kapsamlı bir araştırma dosyası yayınlandı. Birçok ülkenin hükümet yetkilileri, istihbarat ve emniyet teşkilatları liderleri, siber silah uzmanları, iş dünyası yöneticileri ve gizlilik aktivistleri ile röportajlar da yaparak yaklaşık bir yıllık bir çalışma sonucu hazırlanan dosyanın önemli kısımlarından derlediğimiz özeti paylaşıyoruz:

ABD ile işler nasıl tersine döndü?

Ronen Bergman ve Mark Mazzetti imzalı dosyaya göre, 2011 yılında küresel piyasalara sunulan Pegasus yazılımı, El Chapo olarak bilinen uyuşturucu karteli lideri Joaquin Guzmán Loera’nın Meksikalı yetkililerce yakalanmasını sağladı. Yine Pegasus sayesinde, Avrupalı polisler, 40’dan fazla ülkede düzinelerce şüpheliyi tespit ederek küresel bir çocuk istismarı çetesini çökertebildi.

Fakat yazılım yalnızca suç dünyasına karşı değil, Meksika, Birleşik Arap Emirlikleri ve Suudi Arabistan gibi bazı ülkeler tarafından gazetecilere, siyasi muhaliflere, insan hakları aktivistlerine karşı da kullanıldı.

Dergi, Pegasus yazılımının başlangıçta Amerikan telefon numaralarını kıramayacak şekilde tasarlandığına da dikkat çekiyor:

“Diğer ülkelerin ABD’ye karşı yürüttüğü casusluk faaliyetleri çabalarına yataklık ederek Amerikalıları kızdırmayı istemeyen İsrail, NSO’nun Pegasus’u ABD numaralarını hedef alamayacak şekilde programlamasını zorunlu kıldı. Bu, yabancı müşterilerin Amerikalıları gözetlemesini engelledi. Ancak aynı zamanda Amerikalıların diğer Amerikalıları gözetlemesini de engelledi.

NSO yakın zamanda FBI’a geçici bir çözüm sundu. Şirket, Washington’da yetkililere yaptığı bir sunumda, ABD’de FBI tarafından hedef alınan herhangi bir numarayı kırabilecek Phantom isimli yeni bir sistemi tanıttı. NSO’ya İsrail tarafından Phantom sisteminin ABD numaralarına saldırmasına izin veren özel bir lisans verildi. Bu lisans altında yalnızca ABD hükümet kurumlarına satış yapılabiliyordu.

Phantom sunumu Adalet Bakanlığı’ndaki hukukçular ve FBI arasında iki yıl süren bir tartışmayı tetikledi: Phantom’u ABD’de kullanmak telefon dinleme yasalarına aykırı olabilir mi? Hukukçular bu soruyu tartışırken FBI, Pegasus sistemi için imzaladığı sözleşmeyi yeniledi ve NSO’ya yaklaşık 5 milyon dolar ücret ödedi.

Adalet Bakanlığı ve FBI’da süregelen tartışmalar geçen yaza kadar devam etti ve FBI sonunda NSO silahlarını kullanmamaya karar verdi. Pegasus sistemi şu anda New Jersey’deki tesiste atıl durumda.”

İsrail’de siber güvenlik endüstrisinin doğuşu

İsrail, daha önce kullanmış olmasına rağmen şimdi Pegasus’u yasaklayan hatta üretici NSO’ya yaptırımlar getiren ABD’ye tepkili… Dergi, NSO’nun ve siber güvenlik konusunun neden İsrail için hayati olduğuna da değiniyor:

“ABD ve İsrail arasında NSO için verilen bu mücadele, güçlü siber silahların hükümetler tarafından savaş uçakları ve santrifüjler gibi askerî ekipmanlar ile aynı şekilde değerlendirildiğini gösteriyor: Siber silahlar artık hem ulusal savunmanın önemli bir parçası olarak hem de dünya çapında nüfuz elde etmek için kullanılan bir para birimi olarak görülüyordu.

Siber silahlar, atom bombasının icadından bu yana uluslararası ilişkileri en derinden değiştiren ilerleme oldu. Siber silahlar bir bakıma çok daha istikrar bozucu. Nispeten daha ucuzlar, kolayca dağıtılabilirler ve saldırganlar tarafından herhangi bir sonuçla yüzleşmeden kullanılabilirler. İsrail’in uzun zaman önce keşfettiği ve dünyanın geri kalanının da şimdi anlamaya başladığı gibi, siber silahların yaygınlaşmasıyla başa çıkmak devlet ilişkilerinin doğasını kökten değiştiriyor.

İsrail için silah ticareti her zaman ülkenin ulusal hayatta kalma anlayışının merkezinde yer aldı. Bu, daha fazla askerî Ar-Ge’nin finanse edilmesini sağlayan ekonomik büyümenin önemli bir itici gücüydü. Ayrıca tehlikeli bir dünyada yeni ittifaklar kurmak için önemli bir rol üstlendi. ….

Siber silahlar, askerî planlamacıların programlarında savaş uçaklarını gölgede bırakmaya başladığında İsrail’de farklı bir tür silah endüstrisi ortaya çıktı. ABD’deki Ulusal Güvenlik Ajansı’nın (NSA) İsrail’deki karşılığı olan Birim 8200’de çalışmış kişiler özel sektördeki gizli start-up’lara akın ederek milyarlarca dolarlık bir siber güvenlik endüstrisi yarattı.”

Pegasus nasıl ortaya çıktı?

Dergiye göre, NSO firması da bu şirketlerden biriydi ama Pegasus’u geliştiren iki yazılımcının amacı en başta bir casus yazılım yaratmak değildi:

“Shalev Hulio ve Omri Lavie, 2008 küresel ekonomik krizinden sonra, cep telefonu teknik destek çalışanlarına müşterilerinin cihazlarının kontrolünü uzaktan alma imkanı sunan CommuniTake isimli bir şirket kurdular. Bu fikir pek coşkuyla karşılanmadı, bu yüzden ikili çok farklı bir müşteri türüne yöneldi. Hulio bir röportajda, “Avrupalı bir istihbarat teşkilatı geliştirdiğimiz yeni ürünü öğrendi ve benimle iletişime geçti,” dedi. Ürünlerinin müşteri hizmetlerinden çok daha büyük bir sorunu çözebileceği ortaya çıktı.

Emniyet güçleri ve istihbarat teşkilatları yıllar boyunca haberleşmeleri aktarım sırasında yakalayabiliyor ve anlayabiliyordu ancak güçlü şifreleme yöntemlerinin yaygınlaşmasıyla bu imkansız hale geldi. Haberleşmeleri yakalasalar bile artık içeriğini çözemiyorlardı. Cihazın kendisini kontrol edebilirlerse şifrelenmeden önce verileri toplayabiliyorlardı. CommuniTake, cihazların nasıl kontrol edileceğini zaten çözmüştü. Ortakların ihtiyaç duyduğu tek şey bunu izin gerektirmeden yapmanın bir yoluydu. Böylece ortaya NSO çıktı.”

Nasıl büyüdü?

“Ürünlerini büyütmek için gerekli temaslara sahip olmayan Hulio ve Lavie, hem askerî istihbaratta hem de Mossad’da görev yapmış Niv Karmi’yi üçüncü bir ortak olarak aralarına aldı. Şirketin ismi bu üç ortağın isimlerinin baş harflerinden oluşuyordu (Niv, Shalev and Omri) …

Şirket zaman içinde dünyanın dört bir yanındaki ofislerinde 700’den fazla kişiyi istihdam etti. NSO’nun araştırma ekibindeki neredeyse her üyesi istihbarat teşkilatlarında deneyim kazanmıştı. Bu üyelerin çoğu, İsrail istihbarat dünyasının en büyük kurumu olan İsrail Askeri İstihbarat Müdürlüğü AMAN’da ve bu müdürlükte yer alan ünlü Birim 8200’de görev yapmıştı. Bu program, en parlak personelden yalnızca birkaçını kabul ediyordu ve onlara en gelişmiş siber silah programlama yöntemlerini öğretiyordu. …

NSO mühendisleri Pegasus’un ilk sürümünü 2011’de tamamladı. NSO, elindeki yeni ve güçlü araç ile Batı’da hızlı bir şekilde sürekli müşteriler edinmeyi umut etti. Ancak birçoğu Avrupa’da olmak üzere pek çok ülke başlangıçta yabancı istihbarat ürünleri satın almaya temkinli yaklaştı. Eski üst düzey istihbarat yetkililerinin çalıştığı İsrail şirketleri hakkında özel bir endişe vardı; potansiyel müşteriler bu casus yazılımın içinde Mossad’ın kendi iç sistemlerine erişmesini sağlayacak başka bir casus yazılımın bulunabileceğinden korkuyorlardı.

Hem satışlar için hem de Pegasus’u gerçeğe dönüştüren iyi eğitimli programcıları elde tutmak için itibar önemliydi. Hulio, Holokost’dan kurtulmuş ve oldukça saygın bir subay olan Tümgeneral Avigdor Ben-Gal’ı NSO’nun başkanı olarak atadı ve şirketin dört temel esasını belirledi: NSO sistemin kendisini işletmeyecek. Yalnızca hükümetlere satış yapılacak, kişilere ve şirketlere satış yapılmayacak. Hangi hükümetlerin yazılımı kullanmasına izin verileceği konusunda seçici olunacak. Her satışın onaylanması için İsrail Savunma İhracatı Denetim Dairesi (DECA) ile işbirliği yapılacak.”

Yazılımı kullanan ülkelerin İsrail’e yönelik politikaları nasıl değişti?

Araştırma, İsrail’in NSO tarafından üretilen siber silahlara erişimi onaylama veya reddetme imkanının diplomasisi ile nasıl iç içe olduğunu örnekler vererek ortaya koyuyor:

“Uyuşturucu kartelleri ile mücadele eden Meksika, kartel mensupları tarafından sıklıkla kullanılan BlackBerry mesajlaşma programına sızmanın bir yolunu arıyordu. NSA bunun bir yolunu bulmuştu ancak Meksika’ya yalnızca kısıtlı erişim sağlıyordu. Meksika devlet başkanı Felipe Calderón ile bir görüşme ayarlayan Hulio ve Ben-Gal agresif bir teklif ile geldiler. Pegasus, NSA’nın yaptığını tamamen Meksikalı yetkililerin emrine bağlı olarak yapabilirdi. Bu, Calderón’un ilgisini çekti. İsrail Savunma Bakanlığı, Pegasus’un Meksika’ya satılmasında herhangi bir sorun görmediği konusunda NSO’yu bilgilendirdi ve bir anlaşma yapıldı. … Artık müfettişler mesajların içeriğini ve farklı BlackBerry cihazlarının konumlarını görebiliyordu.” …

Birleşmiş Milletler konferanslarında İsrail’e karşı oy kullanma geleneğine sahip Meksika, “hayır” oyları yerine zamanla çekimser oy kullanmaya başladı.

2012’de Meksika devlet başkanı seçilen Enrique Peña Nieto, 2016 yılında İsrail’e gitti. 2000 yılından beri bir Meksika Devlet başkanı tarafından İsrail’e resmî bir ziyaret yapılmamıştı. Sonraki yıl Netanyahu Meksika’yı ziyaret eden ilk İsrail başbakanı oldu. Bundan kısa bir süre sonra Meksika, Birleşmiş Milletler’de oylanacak bir takım Filistin yanlısı kararlarda çekimser oy kullanacağını ilan etti.”

Dergi, Panama’nın da 2012’de NSO sistemlerini edindikten sonra BM’de aralarında Filistin delegasyonunun statüsünün yükseltilmesi dahil, birçok oylamada İsrail lehine oy kullandığını anlatıyor. Söz konusu oylamada 138 ülke evet derken İsrail, Panama ve 7 ülke ret oyu vermişti.

İki katına çıkan satışlar, artan müşteriler

“NSO her sene satışlarını iki katına çıkarıyordu. Bu büyüme yatırımcıların dikkatini çekti. 2014 yılında ABD merkezli bir küresel yatırım firması olan Francisco Partners, NSO hisselerinin %70’ini satın almak için 130 milyon dolar ödedi ve Circles olarak bilinen başka bir İsrail siber silah firması ile NSO’yu birleştirdi.

AMAN’dan eski üst düzey bir subay tarafından kurulan Circles, müşterilerin dünyadaki herhangi bir cep telefonunun konumunun tespit edilmesini sağlayan ve İsrail istihbaratı tarafından on yıl önce keşfedilen bir güvenlik açığını kullanabilmelerini sağlıyordu. Birleşen bu iki şirket artık müşterilerine daha fazla hizmet sunabilirdi.”

Bu farklı hizmet elbette müşterilerin sayısını artırdı. Polonya, Hindistan, Macaristan sıradaydı:

“21 Kasım 2016 tarihinde Sara ve Benjamin Netanyahu, Polonya başbakanı Beata Szydlo ve dışişleri bakanı Witold Waszczykowski’yi bir akşam yemeği için evinde ağırladı. Polonya, Merkezi Yolsuzlukla Mücadele Bürosu için Pegasus sistemlerinin satın alınması maksadıyla NSO ile bir anlaşma imzaladı. Citizen Lab, 2021 yılının Aralık ayında Polonya muhalefetinin en az üç üyesinin telefonlarının bu casus makine tarafından saldırıya uğradığını bildirdi.

Hindu milliyetçiliğini öne çıkararak seçimleri kazanan Narendra Modi, Temmuz 2017’de İsrail’i ziyaret eden ilk Hint başbakan oldu. Hindistan, on yıllar boyunca “Filistin davasına bağlılık” olarak adlandırılan bir politika izliyordu ve İsrail ile ilişkileri soğuktu. Ancak Modi’nin ziyareti dikkat çekici bir şekilde dost canlısıydı. Bu samimi hislerin bir sebebi vardı. Ülkeleri yaklaşık 2 milyar dolar değerinde gelişmiş silah ve istihbarat teçhizatının satışını onaylamıştı. Bu satışın en önemli parçaları Pegasus ve bir füze sistemiydi. Aylar sonra Netanyahu Hindistan’a bir resmî ziyaret gerçekleştirdi. Haziran 2019’da Hindistan, bir BM’nin Ekonomik ve Sosyal Konseyi’nde ilk defa İsrail’i destekleyerek Filistinli bir insan hakları örgütünün gözlemci statüsünü reddetmek için oy kullandı.

İsrail Savunma Bakanlığı, Başbakan Viktor Orban’ın siyasi rakiplerini yargılama politikasına rağmen Pegasus’un Macaristan’a satışını onayladı. Orban, bu casus yazılım aracını muhalif kişiliklere, sosyal aktivistlere, kendisi hakkında soruşturma yürüten gazetecilere ve düşmanı haline gelen eski iş ortaklarının ailelerine karşı kullandı. Orban, İsrail’in Avrupa Birliği’ndeki en sadık destekçisi olmuştu. Macaristan, 2020’de İsrail’in Batı Şeria’daki bazı bölgeleri tek taraflı olarak ihlak etme planına açıkça karşı çıkmayan birkaç ülkeden biriydi. Aynı yılın Mayıs ayında Avrupa Birliği dışişleri bakanları İsrail ile Hamas arasında ateşkes ve Gazze’ye insani yardımın artırılması çağrısında bulunurken oybirliği sağlamaya çalıştılar. Macaristan, diğer 26 ülkenin yanında olmayı reddetti.”

Pegasus’un yardımıyla Ortadoğu’da inşa edilen ittifaklar

“İsrail, Mossad ajanlarının 2010 yılında Dubai’deki bir otel odasında üst düzey bir Hamas üyesini zehirlemesinden sonra, bir zeytin dalı olarak sistemin Birleşik Arap Emirlikleri’ne (BAE) satılmasına izin verdi. BAE’yi fiilen yöneten veliaht prens Muhammed bin Zayed, suikastten sonra İsrail ve BAE arasındaki güvenlik bağlarının koparılmasını emretmişti. 2013 yılında bir tür ateşkes teklifi olarak MBZ’ye Pegasus’u satın alma fırsatı sunuldu, o da bu teklifi kabul etti.

BAE, Pegasus’u içerideki düşmanlarına karşı kullanmakta çekinmedi. Hükümeti açık bir şekilde eleştiren Ahmet Mansur, Pegasus tarafından telefonuna sızıldığının Citizen Lab tarafından ortaya çıkarılmasından sonra bunu kamuoyuna duyurdu. Güvenlik açığı ortaya çıktığında Apple bunu kapatmak için hemen bir güncelleme yayınlandı. Ancak Ahmet Mansur için iş işten geçmişti.”

Dergi, İran faktörü nedeniyle BAE ve İsrail’in ilişkilerinin gelişmekte olduğunu da hatırlatıyor ve benzer bir sürecin Suudi Arabistan ile de yaşandığını, Suudi Arabistan’ın 2017 yılında Pegasus’u satın aldığını anlatıyor.

“NSO, yıllar önce potansiyel müşteriler konusunda tavsiyelerde bulunacak eski ABD dış politika yetkililerinden oluşan bir etik komitesi kurmuştu. 2018’deki Kaşıkçı cinayetinin ardından etik komitesinin üyeleri, NSO’nun cinayet ile ilişkisi hakkındaki iddiaları ele almak için acil bir toplantı talep etti. Hulio, Pegasus’un Washington Post köşe yazarına yönelik casusluk faaliyetlerinde kullanıldığı iddialarını açıkça reddetti. Komite yine de NSO’nun Suudi Arabistan’daki Pegasus sistemini devre dışı bırakmasını istedi. Komite ayrıca NSO’ya İsrail hükümetinin Suudi Arabistan’daki casus yazılım sisteminin yeniden aktifleştirilmesi talebini reddetmesini tavsiye etti ve sistem kapalı kaldı.

Suudileri mutlu etmek, bir devlet adamı olarak mirasını pekiştireceğine inandığı gizli bir diplomatik girişimin ortasında olan Netanyahu için önemliydi. Netanyahu, İsrail ve birkaç Arap devleti arasında ilişkilerin resmî olarak düzeltilmesini hedefliyordu. … İbrahim Anlaşmaları (Abraham Accords) kamuoyuna duyurulduğunda İsrail, Pegasus sisteminin tüm imzacı ülkelere satışını onaylamıştı. ….

Bir ay sonra, Suudi ihracat lisansının süresi dolduğunda işler tıkandı. Lisansın yenilenip yenilenmeyeceğine İsrail Savunma Bakanlığı karar verecekti. Suudi Arabistan’ın Pegasus’u suistimal etmesine atıfta bulunarak lisansı yenilemeyi reddetti. Lisans olmadan, NSO yazılım için gereken rutin bakım hizmetlerini sağlayamadı ve sistemler çökmeye başladı. Prens Muhammed’in yardımcıları, NSO yöneticileri, Mossad ve İsrail Savunma Bakanlığı arasındaki çok sayıda telefon görüşmesi sorunu çözemedi. Böylece veliaht prens, Netanyahu ile acil bir telefon görüşmesi gerçekleştirdi ve Pegasus için Suudi lisansının yenilenmesini istedi.

Prens Muhammed’in elinde önemli bir koz vardı. Kral Selman, İbrahim Anlaşmalarını imzalamamıştı ancak diğer ülkelerin imzalamasını üstü kapalı bir şekilde onaylamıştı. Kral Selman ayrıca mutabakat için gerekli olan önemli bir izni sağlamıştı: Suudi hava sahasının ilk defa Basra Körfezi’ne doğru uçan İsrail uçakları tarafından kullanılmasına izin vermişti. Suudiler hava sahalarının kullanımı hakkında fikirlerini değiştirdiği takdirde mutabakatın önemli bir bileşeni çökme tehlikesiyle karşı karşıyaydı.

Netanyahu, Prens Muhammed ile bir görüşme yaptıktan sonra Savunma Bakanlığı’na bu sorunun çözülmesini emretti. … Kısa bir süre sonra Suudi Arabistan’daki Pegasus sistemi tekrar devreye sokuldu.”

NSO’yu neler bekliyor?

NSO’nun geleceği konusunda kaygılı olan İsrailli yetkililer, şirketin iflas etmesi halinde Rusya ve Çin’in kendi casus yazılımlarını başka ülkelere satarak nüfuzlarını genişletebilecekleri konusunda ABD’yi uyarıyor. Ancak dergide yayınlanan araştırmada NSO’nun pazarda tekel olmaktan da çıkmak üzere olduğu ve karşısındaki riskler şöyle anlatılıyor:

“Hem Amerikan teknolojisine bağımlı olduğundan hem de bir Amerikan kara listesinde olmak potansiyel müşterileri ve çalışanları korkutup kaçıracağından NSO’nun geleceği şüpheli görünüyor. İsrailli yetkililer ve endüstri yöneticileri, istihbarat ve emniyet teşkilatları ile yakın bağları olan birkaç Amerikan şirketinin NSO’yu satın almayı düşündüğünü söylüyor. Bu gerçekleşirse, yeni sahipler şirketi ABD düzenlemeleri ile aynı çizgiye getirebilir ve ürünlerini CIA, FBI ve diğer Amerikan teşkilatlarına satabilir. İsrailli yetkililer şimdi NSO’nun başka bir şirket veya ülke tarafından satın alınmasından ve bu silahın nerede ve nasıl kullanıldığının kontrolünün ele geçirilmesinden korkuyor.

İsrail’in bu alanda neredeyse tekel olduğu günler sona ermek üzere. ABD hükümetinin saldırgan casus yazılımlara yönelik yoğun talebi, şirketin potansiyel Amerikan rakipleri tarafından fark edildi. 2021 yılının Ocak ayında Boldend isimli bir siber silah firması, savunma sanayi devi Raytheon’a teklifte bulundu.

Times dergisi tarafından elde edilen sunumdaki bir slayt, siber silah işinin karmaşık doğasının altını çiziyor. Slayt, Boldend’in Facebook’un sahip olduğu popüler mesajlaşma hizmeti Whatsapp’a sızmanın bir yolunu bulduğunu ancak daha sonra bir Whatsapp güncellemesinden sonra bu kabiliyeti kaybettiğini iddia etti. Sunuma göre Whatsapp’a sızma kabiliyeti ABD hükümetinde “şu anda mevcut değil” ve istihbarat topluluğu bu kabiliyeti elde etme konusuyla ilgileniyor.

Whatsapp, NSO araçlarının dünya çapında yaklaşık 1400 telefona saldırmak için Whatsapp’taki bir güvenlik açığından yararlandığını iddia ederek 2019 yılının Ekim ayında NSO’ya dava açtı. Facebook, NSO’yu ABD’deki bazı telefonlardaki Whatsapp hesaplarına sızmakla itham ediyor ve en az bir ABD telefonuna bu saldırının yapıldığını öne sürüyor. … Görünüşe göre Facebook, ABD’li telefon numarasına düzenlenen bu saldırının aslında FBI için NSO tarafından yapılan Phantom sunumunun bir parçası olduğunu bilmiyordu. Phantom, ülkedeki akıllı telefonları “istihbarat madenlerine” dönüştürmek amacıyla Amerikan emniyet teşkilatları için NSO tarafından tasarlanmıştı.”

Bu yazı ilk kez 7 Şubat 2022’de yayımlanmıştır.

 

Ronen Bergman ve Mark Mazzetti’nin The New York Times Magazine dergisinde yayımlanan “The Battle for the World’s Most Powerful Cyberweapon” başlıklı yazısından bölümler Caner Köseler tarafından çevrilmiş ve editoryal katkısıyla yayına hazırlanmıştır. Yazının orijinaline aşağıdaki linkten erişebilirsiniz: https://www.nytimes.com/2022/01/28/magazine/nso-group-israel-spyware.html

Fikir Turu
Fikir Turuhttps://fikirturu.com/
Fikir Turu, yalnızca Türkiye’deki düşünce hayatını değil, dünyanın da ne düşündüğünü, tartıştığını okurlarına aktarmaya çalışıyor. Bu amaçla, İngilizce, Arapça, Rusça, Almanca ve Çince yazılmış önemli makalelerin belli başlı bölümlerini çevirerek, editoryal katkılarla okuruna sunmaya çalışıyor. Her makalenin orijinal metnine ve değerli çevirmen arkadaşlarımızın bilgilerine makalenin alt kısmındaki notlardan ulaşabilirsiniz.

YORUMLAR

Subscribe
Notify of
guest

0 Yorum
Oldest
Newest Most Voted
Inline Feedbacks
View all comments

Son Eklenenler

Dünyanın en güçlü siber silahı için verilen savaş

Siber silahlar, atom bombasının icadından bu yana uluslararası ilişkileri en derinden değiştiren ilerleme oldu. Casus yazılım Pegasus İsrail’in uluslararası ilişkilerini nasıl etkiledi? Ortadoğu’da dengeler nasıl değişti? Yazılımcı şirket şimdi neden ABD’de kara listede?

Herhangi bir akıllı telefonun şifreli haberleşmelerini kırabilen Pegasus, son yılların belki de en tartışmalı casus yazılımlarından biri. Kullanıcıların hack’lendiklerini fark etmedikleri yazılım sayesinde Polonya’dan Hindistan’a, Meksika’dan Filistin’e pek çok ülkede çok sayıda insanın dinlendiği ortaya çıkmıştı. Yazılımı geliştiren ve dünyanın dört bir yanındaki emniyet güçlerine ve istihbarat teşkilatlarına abonelik usulu satan İsrailli NSO firması da bu yazılım satışını diplomatik amaçları için kullanan İsrail de bugünlerde zorda.

Zira ABD, 2021’in kasım ayında bu yazılımı kullanmaktan vazgeçti. Hatta bununla da kalmadı, ABD Ticaret Bakanlığı, NSO’yu ulusal güvenliğe ve ABD’nin dış politika çıkarlarına aykırı eylemlerden dolayı, kitle imha silahları üretme işinde olabilecek ülkelere ve diğer kuruluşlara satış yapılmasını önlemek için tasarlanan ancak daha sonra siber silah şirketlerini de içermeye başlayan bir tür kara listeye dahil etti. Bu, Amerikan firmalarının NSO’ya artık kritik parçalar satamayacağı anlamına geliyor. NSO, abonelerine hizmet vermeye devam etmek için ihtiyaç duyduğu Amerikan teknolojisine erişimi olmadan işleyemez hale gelme tehlikesiyle karşı karşıya.

New York Times gazetesinin pazar günleri yayınlanan ve derinlikli makalelere yer verdiği ekinde, NSO’nun içinde bulunduğu durumu, İsrail’in bu yazılım sayesinde edindiği diplomatik kazançları, casus yazılımın Ortadoğu’da dengeleri nasıl değiştirdiğini ele alan uzun ve kapsamlı bir araştırma dosyası yayınlandı. Birçok ülkenin hükümet yetkilileri, istihbarat ve emniyet teşkilatları liderleri, siber silah uzmanları, iş dünyası yöneticileri ve gizlilik aktivistleri ile röportajlar da yaparak yaklaşık bir yıllık bir çalışma sonucu hazırlanan dosyanın önemli kısımlarından derlediğimiz özeti paylaşıyoruz:

ABD ile işler nasıl tersine döndü?

Ronen Bergman ve Mark Mazzetti imzalı dosyaya göre, 2011 yılında küresel piyasalara sunulan Pegasus yazılımı, El Chapo olarak bilinen uyuşturucu karteli lideri Joaquin Guzmán Loera’nın Meksikalı yetkililerce yakalanmasını sağladı. Yine Pegasus sayesinde, Avrupalı polisler, 40’dan fazla ülkede düzinelerce şüpheliyi tespit ederek küresel bir çocuk istismarı çetesini çökertebildi.

Fakat yazılım yalnızca suç dünyasına karşı değil, Meksika, Birleşik Arap Emirlikleri ve Suudi Arabistan gibi bazı ülkeler tarafından gazetecilere, siyasi muhaliflere, insan hakları aktivistlerine karşı da kullanıldı.

Dergi, Pegasus yazılımının başlangıçta Amerikan telefon numaralarını kıramayacak şekilde tasarlandığına da dikkat çekiyor:

“Diğer ülkelerin ABD’ye karşı yürüttüğü casusluk faaliyetleri çabalarına yataklık ederek Amerikalıları kızdırmayı istemeyen İsrail, NSO’nun Pegasus’u ABD numaralarını hedef alamayacak şekilde programlamasını zorunlu kıldı. Bu, yabancı müşterilerin Amerikalıları gözetlemesini engelledi. Ancak aynı zamanda Amerikalıların diğer Amerikalıları gözetlemesini de engelledi.

NSO yakın zamanda FBI’a geçici bir çözüm sundu. Şirket, Washington’da yetkililere yaptığı bir sunumda, ABD’de FBI tarafından hedef alınan herhangi bir numarayı kırabilecek Phantom isimli yeni bir sistemi tanıttı. NSO’ya İsrail tarafından Phantom sisteminin ABD numaralarına saldırmasına izin veren özel bir lisans verildi. Bu lisans altında yalnızca ABD hükümet kurumlarına satış yapılabiliyordu.

Phantom sunumu Adalet Bakanlığı’ndaki hukukçular ve FBI arasında iki yıl süren bir tartışmayı tetikledi: Phantom’u ABD’de kullanmak telefon dinleme yasalarına aykırı olabilir mi? Hukukçular bu soruyu tartışırken FBI, Pegasus sistemi için imzaladığı sözleşmeyi yeniledi ve NSO’ya yaklaşık 5 milyon dolar ücret ödedi.

Adalet Bakanlığı ve FBI’da süregelen tartışmalar geçen yaza kadar devam etti ve FBI sonunda NSO silahlarını kullanmamaya karar verdi. Pegasus sistemi şu anda New Jersey’deki tesiste atıl durumda.”

İsrail’de siber güvenlik endüstrisinin doğuşu

İsrail, daha önce kullanmış olmasına rağmen şimdi Pegasus’u yasaklayan hatta üretici NSO’ya yaptırımlar getiren ABD’ye tepkili… Dergi, NSO’nun ve siber güvenlik konusunun neden İsrail için hayati olduğuna da değiniyor:

“ABD ve İsrail arasında NSO için verilen bu mücadele, güçlü siber silahların hükümetler tarafından savaş uçakları ve santrifüjler gibi askerî ekipmanlar ile aynı şekilde değerlendirildiğini gösteriyor: Siber silahlar artık hem ulusal savunmanın önemli bir parçası olarak hem de dünya çapında nüfuz elde etmek için kullanılan bir para birimi olarak görülüyordu.

Siber silahlar, atom bombasının icadından bu yana uluslararası ilişkileri en derinden değiştiren ilerleme oldu. Siber silahlar bir bakıma çok daha istikrar bozucu. Nispeten daha ucuzlar, kolayca dağıtılabilirler ve saldırganlar tarafından herhangi bir sonuçla yüzleşmeden kullanılabilirler. İsrail’in uzun zaman önce keşfettiği ve dünyanın geri kalanının da şimdi anlamaya başladığı gibi, siber silahların yaygınlaşmasıyla başa çıkmak devlet ilişkilerinin doğasını kökten değiştiriyor.

İsrail için silah ticareti her zaman ülkenin ulusal hayatta kalma anlayışının merkezinde yer aldı. Bu, daha fazla askerî Ar-Ge’nin finanse edilmesini sağlayan ekonomik büyümenin önemli bir itici gücüydü. Ayrıca tehlikeli bir dünyada yeni ittifaklar kurmak için önemli bir rol üstlendi. ….

Siber silahlar, askerî planlamacıların programlarında savaş uçaklarını gölgede bırakmaya başladığında İsrail’de farklı bir tür silah endüstrisi ortaya çıktı. ABD’deki Ulusal Güvenlik Ajansı’nın (NSA) İsrail’deki karşılığı olan Birim 8200’de çalışmış kişiler özel sektördeki gizli start-up’lara akın ederek milyarlarca dolarlık bir siber güvenlik endüstrisi yarattı.”

Pegasus nasıl ortaya çıktı?

Dergiye göre, NSO firması da bu şirketlerden biriydi ama Pegasus’u geliştiren iki yazılımcının amacı en başta bir casus yazılım yaratmak değildi:

“Shalev Hulio ve Omri Lavie, 2008 küresel ekonomik krizinden sonra, cep telefonu teknik destek çalışanlarına müşterilerinin cihazlarının kontrolünü uzaktan alma imkanı sunan CommuniTake isimli bir şirket kurdular. Bu fikir pek coşkuyla karşılanmadı, bu yüzden ikili çok farklı bir müşteri türüne yöneldi. Hulio bir röportajda, “Avrupalı bir istihbarat teşkilatı geliştirdiğimiz yeni ürünü öğrendi ve benimle iletişime geçti,” dedi. Ürünlerinin müşteri hizmetlerinden çok daha büyük bir sorunu çözebileceği ortaya çıktı.

Emniyet güçleri ve istihbarat teşkilatları yıllar boyunca haberleşmeleri aktarım sırasında yakalayabiliyor ve anlayabiliyordu ancak güçlü şifreleme yöntemlerinin yaygınlaşmasıyla bu imkansız hale geldi. Haberleşmeleri yakalasalar bile artık içeriğini çözemiyorlardı. Cihazın kendisini kontrol edebilirlerse şifrelenmeden önce verileri toplayabiliyorlardı. CommuniTake, cihazların nasıl kontrol edileceğini zaten çözmüştü. Ortakların ihtiyaç duyduğu tek şey bunu izin gerektirmeden yapmanın bir yoluydu. Böylece ortaya NSO çıktı.”

Nasıl büyüdü?

“Ürünlerini büyütmek için gerekli temaslara sahip olmayan Hulio ve Lavie, hem askerî istihbaratta hem de Mossad’da görev yapmış Niv Karmi’yi üçüncü bir ortak olarak aralarına aldı. Şirketin ismi bu üç ortağın isimlerinin baş harflerinden oluşuyordu (Niv, Shalev and Omri) …

Şirket zaman içinde dünyanın dört bir yanındaki ofislerinde 700’den fazla kişiyi istihdam etti. NSO’nun araştırma ekibindeki neredeyse her üyesi istihbarat teşkilatlarında deneyim kazanmıştı. Bu üyelerin çoğu, İsrail istihbarat dünyasının en büyük kurumu olan İsrail Askeri İstihbarat Müdürlüğü AMAN’da ve bu müdürlükte yer alan ünlü Birim 8200’de görev yapmıştı. Bu program, en parlak personelden yalnızca birkaçını kabul ediyordu ve onlara en gelişmiş siber silah programlama yöntemlerini öğretiyordu. …

NSO mühendisleri Pegasus’un ilk sürümünü 2011’de tamamladı. NSO, elindeki yeni ve güçlü araç ile Batı’da hızlı bir şekilde sürekli müşteriler edinmeyi umut etti. Ancak birçoğu Avrupa’da olmak üzere pek çok ülke başlangıçta yabancı istihbarat ürünleri satın almaya temkinli yaklaştı. Eski üst düzey istihbarat yetkililerinin çalıştığı İsrail şirketleri hakkında özel bir endişe vardı; potansiyel müşteriler bu casus yazılımın içinde Mossad’ın kendi iç sistemlerine erişmesini sağlayacak başka bir casus yazılımın bulunabileceğinden korkuyorlardı.

Hem satışlar için hem de Pegasus’u gerçeğe dönüştüren iyi eğitimli programcıları elde tutmak için itibar önemliydi. Hulio, Holokost’dan kurtulmuş ve oldukça saygın bir subay olan Tümgeneral Avigdor Ben-Gal’ı NSO’nun başkanı olarak atadı ve şirketin dört temel esasını belirledi: NSO sistemin kendisini işletmeyecek. Yalnızca hükümetlere satış yapılacak, kişilere ve şirketlere satış yapılmayacak. Hangi hükümetlerin yazılımı kullanmasına izin verileceği konusunda seçici olunacak. Her satışın onaylanması için İsrail Savunma İhracatı Denetim Dairesi (DECA) ile işbirliği yapılacak.”

Yazılımı kullanan ülkelerin İsrail’e yönelik politikaları nasıl değişti?

Araştırma, İsrail’in NSO tarafından üretilen siber silahlara erişimi onaylama veya reddetme imkanının diplomasisi ile nasıl iç içe olduğunu örnekler vererek ortaya koyuyor:

“Uyuşturucu kartelleri ile mücadele eden Meksika, kartel mensupları tarafından sıklıkla kullanılan BlackBerry mesajlaşma programına sızmanın bir yolunu arıyordu. NSA bunun bir yolunu bulmuştu ancak Meksika’ya yalnızca kısıtlı erişim sağlıyordu. Meksika devlet başkanı Felipe Calderón ile bir görüşme ayarlayan Hulio ve Ben-Gal agresif bir teklif ile geldiler. Pegasus, NSA’nın yaptığını tamamen Meksikalı yetkililerin emrine bağlı olarak yapabilirdi. Bu, Calderón’un ilgisini çekti. İsrail Savunma Bakanlığı, Pegasus’un Meksika’ya satılmasında herhangi bir sorun görmediği konusunda NSO’yu bilgilendirdi ve bir anlaşma yapıldı. … Artık müfettişler mesajların içeriğini ve farklı BlackBerry cihazlarının konumlarını görebiliyordu.” …

Birleşmiş Milletler konferanslarında İsrail’e karşı oy kullanma geleneğine sahip Meksika, “hayır” oyları yerine zamanla çekimser oy kullanmaya başladı.

2012’de Meksika devlet başkanı seçilen Enrique Peña Nieto, 2016 yılında İsrail’e gitti. 2000 yılından beri bir Meksika Devlet başkanı tarafından İsrail’e resmî bir ziyaret yapılmamıştı. Sonraki yıl Netanyahu Meksika’yı ziyaret eden ilk İsrail başbakanı oldu. Bundan kısa bir süre sonra Meksika, Birleşmiş Milletler’de oylanacak bir takım Filistin yanlısı kararlarda çekimser oy kullanacağını ilan etti.”

Dergi, Panama’nın da 2012’de NSO sistemlerini edindikten sonra BM’de aralarında Filistin delegasyonunun statüsünün yükseltilmesi dahil, birçok oylamada İsrail lehine oy kullandığını anlatıyor. Söz konusu oylamada 138 ülke evet derken İsrail, Panama ve 7 ülke ret oyu vermişti.

İki katına çıkan satışlar, artan müşteriler

“NSO her sene satışlarını iki katına çıkarıyordu. Bu büyüme yatırımcıların dikkatini çekti. 2014 yılında ABD merkezli bir küresel yatırım firması olan Francisco Partners, NSO hisselerinin %70’ini satın almak için 130 milyon dolar ödedi ve Circles olarak bilinen başka bir İsrail siber silah firması ile NSO’yu birleştirdi.

AMAN’dan eski üst düzey bir subay tarafından kurulan Circles, müşterilerin dünyadaki herhangi bir cep telefonunun konumunun tespit edilmesini sağlayan ve İsrail istihbaratı tarafından on yıl önce keşfedilen bir güvenlik açığını kullanabilmelerini sağlıyordu. Birleşen bu iki şirket artık müşterilerine daha fazla hizmet sunabilirdi.”

Bu farklı hizmet elbette müşterilerin sayısını artırdı. Polonya, Hindistan, Macaristan sıradaydı:

“21 Kasım 2016 tarihinde Sara ve Benjamin Netanyahu, Polonya başbakanı Beata Szydlo ve dışişleri bakanı Witold Waszczykowski’yi bir akşam yemeği için evinde ağırladı. Polonya, Merkezi Yolsuzlukla Mücadele Bürosu için Pegasus sistemlerinin satın alınması maksadıyla NSO ile bir anlaşma imzaladı. Citizen Lab, 2021 yılının Aralık ayında Polonya muhalefetinin en az üç üyesinin telefonlarının bu casus makine tarafından saldırıya uğradığını bildirdi.

Hindu milliyetçiliğini öne çıkararak seçimleri kazanan Narendra Modi, Temmuz 2017’de İsrail’i ziyaret eden ilk Hint başbakan oldu. Hindistan, on yıllar boyunca “Filistin davasına bağlılık” olarak adlandırılan bir politika izliyordu ve İsrail ile ilişkileri soğuktu. Ancak Modi’nin ziyareti dikkat çekici bir şekilde dost canlısıydı. Bu samimi hislerin bir sebebi vardı. Ülkeleri yaklaşık 2 milyar dolar değerinde gelişmiş silah ve istihbarat teçhizatının satışını onaylamıştı. Bu satışın en önemli parçaları Pegasus ve bir füze sistemiydi. Aylar sonra Netanyahu Hindistan’a bir resmî ziyaret gerçekleştirdi. Haziran 2019’da Hindistan, bir BM’nin Ekonomik ve Sosyal Konseyi’nde ilk defa İsrail’i destekleyerek Filistinli bir insan hakları örgütünün gözlemci statüsünü reddetmek için oy kullandı.

İsrail Savunma Bakanlığı, Başbakan Viktor Orban’ın siyasi rakiplerini yargılama politikasına rağmen Pegasus’un Macaristan’a satışını onayladı. Orban, bu casus yazılım aracını muhalif kişiliklere, sosyal aktivistlere, kendisi hakkında soruşturma yürüten gazetecilere ve düşmanı haline gelen eski iş ortaklarının ailelerine karşı kullandı. Orban, İsrail’in Avrupa Birliği’ndeki en sadık destekçisi olmuştu. Macaristan, 2020’de İsrail’in Batı Şeria’daki bazı bölgeleri tek taraflı olarak ihlak etme planına açıkça karşı çıkmayan birkaç ülkeden biriydi. Aynı yılın Mayıs ayında Avrupa Birliği dışişleri bakanları İsrail ile Hamas arasında ateşkes ve Gazze’ye insani yardımın artırılması çağrısında bulunurken oybirliği sağlamaya çalıştılar. Macaristan, diğer 26 ülkenin yanında olmayı reddetti.”

Pegasus’un yardımıyla Ortadoğu’da inşa edilen ittifaklar

“İsrail, Mossad ajanlarının 2010 yılında Dubai’deki bir otel odasında üst düzey bir Hamas üyesini zehirlemesinden sonra, bir zeytin dalı olarak sistemin Birleşik Arap Emirlikleri’ne (BAE) satılmasına izin verdi. BAE’yi fiilen yöneten veliaht prens Muhammed bin Zayed, suikastten sonra İsrail ve BAE arasındaki güvenlik bağlarının koparılmasını emretmişti. 2013 yılında bir tür ateşkes teklifi olarak MBZ’ye Pegasus’u satın alma fırsatı sunuldu, o da bu teklifi kabul etti.

BAE, Pegasus’u içerideki düşmanlarına karşı kullanmakta çekinmedi. Hükümeti açık bir şekilde eleştiren Ahmet Mansur, Pegasus tarafından telefonuna sızıldığının Citizen Lab tarafından ortaya çıkarılmasından sonra bunu kamuoyuna duyurdu. Güvenlik açığı ortaya çıktığında Apple bunu kapatmak için hemen bir güncelleme yayınlandı. Ancak Ahmet Mansur için iş işten geçmişti.”

Dergi, İran faktörü nedeniyle BAE ve İsrail’in ilişkilerinin gelişmekte olduğunu da hatırlatıyor ve benzer bir sürecin Suudi Arabistan ile de yaşandığını, Suudi Arabistan’ın 2017 yılında Pegasus’u satın aldığını anlatıyor.

“NSO, yıllar önce potansiyel müşteriler konusunda tavsiyelerde bulunacak eski ABD dış politika yetkililerinden oluşan bir etik komitesi kurmuştu. 2018’deki Kaşıkçı cinayetinin ardından etik komitesinin üyeleri, NSO’nun cinayet ile ilişkisi hakkındaki iddiaları ele almak için acil bir toplantı talep etti. Hulio, Pegasus’un Washington Post köşe yazarına yönelik casusluk faaliyetlerinde kullanıldığı iddialarını açıkça reddetti. Komite yine de NSO’nun Suudi Arabistan’daki Pegasus sistemini devre dışı bırakmasını istedi. Komite ayrıca NSO’ya İsrail hükümetinin Suudi Arabistan’daki casus yazılım sisteminin yeniden aktifleştirilmesi talebini reddetmesini tavsiye etti ve sistem kapalı kaldı.

Suudileri mutlu etmek, bir devlet adamı olarak mirasını pekiştireceğine inandığı gizli bir diplomatik girişimin ortasında olan Netanyahu için önemliydi. Netanyahu, İsrail ve birkaç Arap devleti arasında ilişkilerin resmî olarak düzeltilmesini hedefliyordu. … İbrahim Anlaşmaları (Abraham Accords) kamuoyuna duyurulduğunda İsrail, Pegasus sisteminin tüm imzacı ülkelere satışını onaylamıştı. ….

Bir ay sonra, Suudi ihracat lisansının süresi dolduğunda işler tıkandı. Lisansın yenilenip yenilenmeyeceğine İsrail Savunma Bakanlığı karar verecekti. Suudi Arabistan’ın Pegasus’u suistimal etmesine atıfta bulunarak lisansı yenilemeyi reddetti. Lisans olmadan, NSO yazılım için gereken rutin bakım hizmetlerini sağlayamadı ve sistemler çökmeye başladı. Prens Muhammed’in yardımcıları, NSO yöneticileri, Mossad ve İsrail Savunma Bakanlığı arasındaki çok sayıda telefon görüşmesi sorunu çözemedi. Böylece veliaht prens, Netanyahu ile acil bir telefon görüşmesi gerçekleştirdi ve Pegasus için Suudi lisansının yenilenmesini istedi.

Prens Muhammed’in elinde önemli bir koz vardı. Kral Selman, İbrahim Anlaşmalarını imzalamamıştı ancak diğer ülkelerin imzalamasını üstü kapalı bir şekilde onaylamıştı. Kral Selman ayrıca mutabakat için gerekli olan önemli bir izni sağlamıştı: Suudi hava sahasının ilk defa Basra Körfezi’ne doğru uçan İsrail uçakları tarafından kullanılmasına izin vermişti. Suudiler hava sahalarının kullanımı hakkında fikirlerini değiştirdiği takdirde mutabakatın önemli bir bileşeni çökme tehlikesiyle karşı karşıyaydı.

Netanyahu, Prens Muhammed ile bir görüşme yaptıktan sonra Savunma Bakanlığı’na bu sorunun çözülmesini emretti. … Kısa bir süre sonra Suudi Arabistan’daki Pegasus sistemi tekrar devreye sokuldu.”

NSO’yu neler bekliyor?

NSO’nun geleceği konusunda kaygılı olan İsrailli yetkililer, şirketin iflas etmesi halinde Rusya ve Çin’in kendi casus yazılımlarını başka ülkelere satarak nüfuzlarını genişletebilecekleri konusunda ABD’yi uyarıyor. Ancak dergide yayınlanan araştırmada NSO’nun pazarda tekel olmaktan da çıkmak üzere olduğu ve karşısındaki riskler şöyle anlatılıyor:

“Hem Amerikan teknolojisine bağımlı olduğundan hem de bir Amerikan kara listesinde olmak potansiyel müşterileri ve çalışanları korkutup kaçıracağından NSO’nun geleceği şüpheli görünüyor. İsrailli yetkililer ve endüstri yöneticileri, istihbarat ve emniyet teşkilatları ile yakın bağları olan birkaç Amerikan şirketinin NSO’yu satın almayı düşündüğünü söylüyor. Bu gerçekleşirse, yeni sahipler şirketi ABD düzenlemeleri ile aynı çizgiye getirebilir ve ürünlerini CIA, FBI ve diğer Amerikan teşkilatlarına satabilir. İsrailli yetkililer şimdi NSO’nun başka bir şirket veya ülke tarafından satın alınmasından ve bu silahın nerede ve nasıl kullanıldığının kontrolünün ele geçirilmesinden korkuyor.

İsrail’in bu alanda neredeyse tekel olduğu günler sona ermek üzere. ABD hükümetinin saldırgan casus yazılımlara yönelik yoğun talebi, şirketin potansiyel Amerikan rakipleri tarafından fark edildi. 2021 yılının Ocak ayında Boldend isimli bir siber silah firması, savunma sanayi devi Raytheon’a teklifte bulundu.

Times dergisi tarafından elde edilen sunumdaki bir slayt, siber silah işinin karmaşık doğasının altını çiziyor. Slayt, Boldend’in Facebook’un sahip olduğu popüler mesajlaşma hizmeti Whatsapp’a sızmanın bir yolunu bulduğunu ancak daha sonra bir Whatsapp güncellemesinden sonra bu kabiliyeti kaybettiğini iddia etti. Sunuma göre Whatsapp’a sızma kabiliyeti ABD hükümetinde “şu anda mevcut değil” ve istihbarat topluluğu bu kabiliyeti elde etme konusuyla ilgileniyor.

Whatsapp, NSO araçlarının dünya çapında yaklaşık 1400 telefona saldırmak için Whatsapp’taki bir güvenlik açığından yararlandığını iddia ederek 2019 yılının Ekim ayında NSO’ya dava açtı. Facebook, NSO’yu ABD’deki bazı telefonlardaki Whatsapp hesaplarına sızmakla itham ediyor ve en az bir ABD telefonuna bu saldırının yapıldığını öne sürüyor. … Görünüşe göre Facebook, ABD’li telefon numarasına düzenlenen bu saldırının aslında FBI için NSO tarafından yapılan Phantom sunumunun bir parçası olduğunu bilmiyordu. Phantom, ülkedeki akıllı telefonları “istihbarat madenlerine” dönüştürmek amacıyla Amerikan emniyet teşkilatları için NSO tarafından tasarlanmıştı.”

Bu yazı ilk kez 7 Şubat 2022’de yayımlanmıştır.

 

Ronen Bergman ve Mark Mazzetti’nin The New York Times Magazine dergisinde yayımlanan “The Battle for the World’s Most Powerful Cyberweapon” başlıklı yazısından bölümler Caner Köseler tarafından çevrilmiş ve editoryal katkısıyla yayına hazırlanmıştır. Yazının orijinaline aşağıdaki linkten erişebilirsiniz: https://www.nytimes.com/2022/01/28/magazine/nso-group-israel-spyware.html

Fikir Turu
Fikir Turuhttps://fikirturu.com/
Fikir Turu, yalnızca Türkiye’deki düşünce hayatını değil, dünyanın da ne düşündüğünü, tartıştığını okurlarına aktarmaya çalışıyor. Bu amaçla, İngilizce, Arapça, Rusça, Almanca ve Çince yazılmış önemli makalelerin belli başlı bölümlerini çevirerek, editoryal katkılarla okuruna sunmaya çalışıyor. Her makalenin orijinal metnine ve değerli çevirmen arkadaşlarımızın bilgilerine makalenin alt kısmındaki notlardan ulaşabilirsiniz.

YORUMLAR

Subscribe
Notify of
guest

0 Yorum
Oldest
Newest Most Voted
Inline Feedbacks
View all comments

Son Eklenenler

0
Would love your thoughts, please comment.x
()
x