Tarihten günümüze daima stratejik ve jeopolitik önemi bulunan ve büyük güçlerin mücadele alanı olarak ortaya çıkan Kafkasya’da tüm dengeler 2020 yılında değişti.
Azerbaycan, 44 gün süren savaşın ardından Ermenistan’ın Karabağ’daki 30 yıllık işgalini sona erdirdi. Bu da hem bölge ülkelerinin hem de küresel güçlerin Güney Kafkasya’ya dair politikalarını gözden geçirmelerine neden oldu.
Savaşın ardından imzalanan 9 Kasım 2020 tarihli mutabakatla bir yandan Rus barış gücü 5 yıllığına bölgeye konuşlandırıldı, diğer yandan Azerbaycan –Ermenistan ve Türkiye-Ermenistan ilişkilerinde de yeni bir dönemin kapıları aralandı. Eşgüdüm içerisinde yürütülen Azerbaycan-Ermenistan ve Türkiye-Ermenistan ilişkilerinin normalleşme süreçlerinde başta ulaşım ve sınırlar olmak üzere, ekonomik ve kültürel alanlarda da önemli adımlar atılıyor. Bu hassas süreç bir denge içerisinde sürdürülmeye çalışılıyor. Sürece özellikle Türkiye-Ermenistan ilişkileri açısından bakıldığında ise üst düzeyde neredeyse her ay bir görüşme gerçekleştirilerek normalleşmeye bir adım daha yaklaşılıyor.
Bölgede yeni gerginlikler
Tüm bu olumlu tablonun yanı sıra bölgenin stratejik ve hassas yapısı bölgenin sıklıkla küresel gelişmelerin etkilerine de açık hale gelmesine neden oluyor. Örneğin taraflar arasında varılan mutabakatın 6. Maddesinde 1 Aralık 2020 itibariyle Karabağ ile Ermenistan’ı birbirine bağlayan Laçin Koridoru’nun açılacağı net bir biçimde belirtilmiş olmasına rağmen bu hususta Ermenistan’ın yaptığı açıklamalar sürecin önündeki en önemli engellerden biri olarak öne çıkıyor. Ermenistan bölgedeki Rus barış gücü askerlerinin sorumluluklarını yerine getirmediğini, istikrar ve güveni sağlayamadığını ileri sürerek Rusya’yı suçluyor.
Yani zaten varılan mutabakatın 6. Maddesinde Laçin Koridoru’nun açılması ve buna riayet edilmesi belirtilmiş olmasına rağmen mutabakatın Rus barış gücünün konuşlanmasını öngören 4. ve Laçin Koridoru ile ilgili 6. maddeleri halen taraflar arasındaki en önemli sorunlardan biri olarak öne çıkıyor. 4. maddede “Rus barış gücü birliği, Ermenistan Silahlı Kuvvetleri’nin çekilmesine paralel olarak konuşlandırılacaktır” ifadeleri yer almasına rağmen 4. ve 6. maddeler Ermenistan ve Azerbaycan tarafından farklı bir biçimde yorumlandığı için bölgede gerilim tırmanıyor.
Yine sınırların belirlenmesi hususunda yaşanan sorunlar ve uluslararası gelişmeler de Karabağ bölgesini gündemde tutmaya devam ediyor.
Bu açıdan 2022 Eylül ayında sınırda yaşanan çatışmalar sonrasında Rusya ve Batılı devletlerin (Rusya, Avrupa Birliği ve Fransa ile görüşmeler gerçekleştirildi) Azerbaycan ve Ermenistan liderleriyle yaptıkları görüşmeler de sorunun bugüne kadar devam etmesinde önemli bir faktör oldu. Zira bu görüşmeler aracılığıyla Ermenistan sorunu uluslararası kamuoyunun gündemine taşıyarak bir bakıma Batı dünyasının dikkatini bölgeye çekti. AB ve Batı dünyası Ukrayna savaşı üzerinden “yalnızlaştırmaya ve çevrelemeye” çalıştığı Rusya’yı bu sorunlar üzerinden köşeye sıkıştırmaya çalıştı. Rusya ise yaşanan gelişmeler karşısında Ukrayna’da yaşananlarla benzer şekilde eski Sovyet coğrafyasında da Batı’nın genişlemesine izin vermeyeceğini ortaya koydu. Bu yönüyle Azerbaycan-Ermenistan arasındaki sınır çatışmaları ve koridorlarda yaşanan gerginliklerin temelinde küresel aktörlerin bölge üzerindeki tarihi mücadelelerinin önemli bir payı bulunuyor.
Aralık ayındaki gerginliği de bu kapsamda değerlendirmek mümkün.
Azerbaycan tarafı Karabağ’da yasadışı olarak işletildiği ileri sürülen maden sahalarını izlemek için 10 Aralık’ta bölgeye bir uzman göndermiş ancak bu ekibin bölgeye girişinin engellenmesi üzerine 12 Aralık’ta protesto gösterileri başlamıştı. Karabağ’ın 2022 Aralık ayında bu kez Laçin Koridoru’yla yeniden gündeme gelmesi, bölgede kısa sürede barış, huzur ve istikrarın sağlanması önünde halen ciddi engellerin olduğunu bir kez daha ortaya koydu.
Bu nedenle Güney Kafkasya tarihte olduğu gibi bugün de büyük devletlerin bir mücadele alanına dönüşmüş durumda. Zira Batılı ülkelerin ve Rusya’nın adeta bölge üzerinden tıpkı Ukrayna’da olduğu gibi bir mücadele yürüttüğünü dahi söylemek mümkündür.
Laçin Koridoru’nda ne oluyor?
5 yıl süreyle Rus barış gücü askerlerinin bulunduğu Laçin Koridoru’nda yaklaşık bir aydır sular dinmek bilmiyor.
Azerbaycan’a ait ama Ermeni nüfusunun yaşadığı ve geçici olarak Rus güçlerinin konuşlandırıldığı bölgede, 2022 Aralık ayının sonunda Azerbaycanlı STK’lar bölgedeki madenlerin yasa dışı işletilmesinin önlenmesi talebiyle protesto gösterileri başlatmışlardı. Ermenistan ise Laçin Koridoru’ndan sivillerin geçişine izin verilmediğini iddia etmişti. Yaşanan gerginlikler de hâlâ devam ediyor.
Karabağ stratejik öneminin yanı sıra yer altı zenginlikleri ve doğal kaynaklarıyla bilinen, özellikle de altın, bakır, çinko, demir rezervleriyle öne çıkan bir bölge. Bölgede Rus şirketler tarafından çıkarılan bu madenlerin uzun yıllardır tüm dünyaya pazarlandığı biliniyor.
Azerbaycan yönetimi Laçin’de yaşananlarla ilgili olarak bu doğal kaynakların kullanılması, taşınması ve sömürülmesini gerekçe göstererek 12 Aralık’tan bu yana protesto eylemlerini sürdürüyor. Azerbaycan, uluslararası hukuk ilkelerine göre Laçin’in Azerbaycan toprağı olduğunu, bu nedenle de devletin kurum ve kuruluşlarının bölgede denetim yapma hakkı olduğunu ileri sürüyor. Ermenistan tarafı ise Karabağ’ı Ermenistan’a bağlayan tek karayolunun Laçin olduğunu ve bu yolun Azerbaycanlı aktivistler tarafından kapatılmasının buradaki insanlara gıda, ilaç ve yakıt sevkiyatının ulaşımını engellediğini öne sürüyor. Ermenistan bu adımlarla bölgedeki Rus barış gücü askerlerinin görevini yapamadığını, onların yerine başta Birleşmiş Milletler (BM) olmak üzere AB ve Avrupa Güvenlik ve İşbirliği Teşkilatı (AGİT) gibi uluslararası diğer yapıların yerleşmesinin önünü açmayı hedefliyor.
Laçin’deki gerginlik Azerbaycan’ın ilk etapta bölgedeki madenlerin ve diğer kaynakların yasa dışı ticareti ve çevreye verilen zararın incelenmesiyle ilgili olarak tepkisini ortaya koymasıyla gündeme gelmiş olsa da kısa sürede küresel bir meseleye dönüşmüş durumda.
Bu süreçte Azerbaycan bölgede incelemelerde bulunmak üzere bir heyet göndermek istedi ancak Ermeniler tarafından bölgeye gelen heyetin engellenmesiyle Laçin’de gerginlik daha da tırmandı. Yaklaşık bir aydır Azerbaycanlı aktivistlerin bölgede sürdürdüğü barışçıl eylem ise uluslararası kamuoyuna farklı bir biçimde yansıtılıyor.
Laçin Koridoru’nun önemi ne?
Laçin Koridoru ekonomik, politik, ulaşım ve altyapı çalışmaları açısından hayati öneme sahip bir bölge. Örneğin burada yakın bir gelecekte uluslararası bir havaalanı açılmasının planlanması, Türkiye ve Azerbaycan’ın çıkarlarının korunmasında her iki ülkenin siyasi, ekonomik, savunma, kültür, insani, sağlık, eğitim, sosyal, gençlik ve spor alanlarındaki imkân ve potansiyelinin birleştirilmesini öngören 15 Haziran 2021 tarihli Şuşa Beyannamesi, Azerbaycan’ın transit ülke olma yolundaki özellikleri gibi pek çok açıdan bu bölgenin büyük bir önemi bulunuyor.
Varılan mutabakat gereği açılması öngörülen iki koridordan biri olan Laçin Koridoru’nun açılışının ardından kısa bir süre sonra uluslararası kamuoyunun gündeminde yer almaya başlaması, Nahçivan ile Azerbaycan’ın birleşmesini ve Türkçe konuşan ülkeler arasında kesintisiz kara ulaşımını sağlayacak ve bir kısmı Ermenistan’dan geçen Zengezur Koridoru açısından da önemli mesajlar barındırıyor. Zira adeta Karabağ’ın anahtarı olarak da adlandırabileceğimiz bu koridor stratejik bir öneme de sahip.
Bölge aynı zamanda işgal öncesi dönemde Karabağ’ın tümünde olduğu gibi Azerbaycan Türk nüfusunun yoğun olarak yaşadığı bir bölge iken işgalle birlikte demografik bir değişime maruz kalmış olması yönüyle de önemli.
Bir bütün olarak bakıldığında mutabakat metninde 4. ve 6. Maddelerde değinildiği üzere Laçin ve Zengezur koridorlarının hayata geçmesi Türk dünyası ve diğer Ortadoğu ülkeleri ile ilişkilerde hayati bir öneme sahip. Zira bu iki koridor Türkiye’nin Azerbaycan üzerinden Türk dünyası ve Ortadoğu ülkelerine açılması noktasında kilit bir önem taşıyor.
Rusya neden bir çözüm sunamıyor?
Laçin Koridoru’yla ilgili olarak yaşanan sorunlar karşısında bölgede barış gücü askerleri bulunan bir ülke olarak Rusya’nın net bir çözüm sunamamasını iki başlık altında değerlendirmek mümkün.
Birincisi, Rusya-Ukrayna Savaşı’yla birlikte Rusya’nın bölgede ve uluslararası arenada zayıflayan gücü ve etkisi. İkincisi ise bölgede tansiyonun yükselmesiyle birlikte Rusya’nın eski Sovyet coğrafyasında azalmaya başlayan varlığını ve gücünü arttırma stratejisi olarak değerlendirilebilir. Bu nedenle her iki durumda da bölgede yaşanan gelişmelerde Rusya’nın önemli bir aktör olarak öne çıktığını belirtmekte yarar var.
Öte yandan Ermenistan’ın Laçin Koridoru aracılığıyla bölgeye Avrupa birliği ülkeleri ile ABD’nin dikkatini çekmeye çalıştığı söylenebilir. Bu tür adımlar ise beraberinde 2024 yılında tamamlanması planlanan Zengezur Koridoru’nun açılma sürecini de olumsuz etkileyebilir.
Laçin Koridoru’yla ilgili Aralık ayında başlayan gelişmelerle ilgili olarak Ermenistan’ın uluslararası heyetlere çağrıda bulunması, Rus askerlerinin kontrolünde olan bir bölgede Rusya’nın görevini yerine getirmediği anlamı da taşıyor. Özellikle Ermenistan’ın Laçin Koridoru’yla ilgili durumun incelenmesi için BM Güvenlik Konseyi’ne çağrıda bulunması Erivan’ın uluslararası kamuoyunun dikkatini bölgeye çekme çabası olarak da yorumlanabilir. Nitekim Ermenistan’ın davetiyle 20 Aralık 2022 tarihli toplantıda “Azerbaycan’ın Laçin Koridoru’nu kapattığı ve bölgedeki Ermeni nüfusun buraya erişimini engellendiği” iddialarının gündeme getirilmesi kısmen de olsa bu çabanın başarıya ulaştığını gösteriyor. Zira Ermenistan BM’den bölgede incelemelerde bulunmak üzere bir heyet gönderilmesi ve Azerbaycan’a yaptırım uygulanması talebinde de bulundu.
Laçin Koridoru’yla ilgili yaşanan gelişmeler konusunda BM bölgede yaşanan çatışmanın tüm Kafkasya bölgesi ve ötesini de etkileyebileceğine işaret ederken ABD ise bölgede yaşananlardan derin kaygı duyduğunu belirtti. Benzer şekilde Fransa da Laçin’de yaşanan gelişmelerle ilgili endişe duyduğunu ifade etti.
Türkiye ve Güney Kafkasya politikası
Türkiye ise 44 günlük savaşta izlediği politikada olduğu gibi bu süreçte de sorunun çözümünden yana tavır sergiledi. Zira tarihsel süreçte Türkiye’nin Güney Kafkasya politikasını tarihi ve kültürel bağların yanı sıra ekonomik ve siyasi gelişmeler de önemli oranda şekillendirmiştir.
Son 30 yıllık süreçte ise Türkiye’nin bölgedeki etkisi, gücü, varlığı ve faaliyetleri giderek arttı. Bu durum bölge ülkeleri ve Batı dünyası tarafından rahatsızlıkla karşılanıyor.
Türkiye’nin komşu ülkelerle başlatmış olduğu normalleşme sürecinin de bölgesel ve küresel çapta etkileri oldu. Batı dünyasında ABD, Fransa gibi ülkelerde Türkiye’nin savaşla birlikte artan önemi ve yeni girişimleri adeta bir rahatsızlık yaratıyor. Bu yönüyle Laçin Koridoru’yla yeniden gündeme gelen Karabağ bölgesinin aslında bölgesel ve küresel güçlerin ticari, siyasi, askerî ve enerji konularında bir mücadele alanı olma yolunda ilerlediği söylenebilir. Bu kapsamda Rusya gücünü ortaya koymak adına Güney Kafkasya’daki askerî varlığını öne çıkarmaya özen gösteriyor.
Bu adımla eski Sovyet coğrafyasında hem varlığını hem de buradaki askerleri aracılığıyla Batı dünyasına bir mesaj vermeye çalışıyor. Bu yönüyle Güney Kafkasya’da son dönemlerde yaşanan gelişmelerin büyük oranda uluslararası gelişmelerden etkilendiğini söylemek mümkün.
Sonuç olarak uluslararası konjonktürde yaşanan gelişmeler gösteriyor ki Güney Kafkasya’da kartların yeniden dağıtıldığı söylenebilir. Ortaya çıkan yeni tabloya bakıldığında Rusya’nın eski Sovyet coğrafyasındaki etkisi, gücü ve varlığı zayıflarken, Türkiye’nin ise yeni dönemde yıldızı parlayan bir ülke olarak öne çıktığı görülüyor. Ayrıca bu durum sadece Güney Kafkasya ile sınırlı değil; öte yandan Türkiye’nin hem Doğu hem de Batı dünyası ile ilişkilerinde de geçerli.
Laçin Koridoru’nda yaşanan gerginliğin bölgesel ve küresel yansımaları olduğundan bu gerginliğin bir an önce sona ermesi hem Azerbaycan-Ermenistan ilişkileri hem de Türkiye-Ermenistan ilişkileri açısından önemli.
Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Fikir Turu’nun editöryel politikasını yansıtmayabilir.
Bu yazı ilk kez 11 Ocak 2023’te yayımlanmıştır.