Jeo-politika

5 Nisan 2021

Yazdır

Seçim sonrası İsrail siyasetini anlama rehberi

Ülkede bir türlü istikrarlı bir hükümet kurulamadığı için İsrailli seçmenler, sonuncusu 24 Mart’ta olmak üzere iki yıl içerisinde dördüncü kez sandık başına gittiler.

Son dört seçimin de gösterdiği gibi, İsrail’de siyasetin skalası Başbakan Binyamin Netanyahu taraftarları ve karşıtları olarak iki kampta toplanan büyük bir kutuplaşmanın içinde. Oysa ülke kurulduğundan beri koalisyon dışında bir hükümet biçimiyle yönetilmedi. Zira, İsrail’i kuran örgütler ve liderler, kuruluş aşamasında kendi aralarında çok sert ve hatta kan dökülen çatışmalar yaşasalar da,1 bir türlü anlaşamadıkları için bir Anayasa ortaya koyamasalar2 da, Yahudiler arasındaki görüş ayrılıklarının temsil edileceği çoğulcu bir siyasal sistem kurmuşlardı.

Dışarıdan ve uzaktan bakıldığında, İsrail genel itibariyle Yahudilerin ve Arapların yaşadığı bir ülke görüntüsü verse de bu iki büyük etnik/dinî grubun altında sayısız ve farklılaşan alt gruplar mevcut. Bu alt grupların da neredeyse hepsinin kendi siyasal partileri var. Üstelik İsrail’de siyasal partiler yalnızca etnik ve dinî gruplara göre örgütlenmiş değil. Filistin meselesine bakış açısından veya dayandığı ekonomik sınıfa kadar birçok farklılık üzerinde şekillenen seküler partiler de mevcut.

Kurulduğu 1948’den beri, 200’den fazla siyasi partinin seçimlere katıldığı, bunların en az yarısının bir dönem bile olsa Meclis’te temsil edildiği İsrail’de,3 dar bir amaç etrafında örgütlenmiş partiler de zaman zaman ortaya çıkıp seçimlere katılabiliyor. Esrar kullanımının serbest bırakılmasını isteyen Yeşil Yaprak (Ale Yarok); nafaka, çocukların velayeti gibi durumlarda kadınların korunduğunu iddia eden ve bunu değiştirmek amacındaki Erkeklerin Aile İçindeki Hakları Partisi; Eski Mossad Başkanı Rafi Eitan’ın başkanlığını yaptığı, bir ara Knesset’te 7 sandalye kazanmayı da başarmış ve emekli maaşlarının arttırılmasını politik hedefinin merkezine koymuş Emekliler Partisi (Mifleget HaGimlaim) de ortaya çıkıp, bir iki seçime katılıp sonra da kaybolan bu dönemsel küçük partilere örnek olarak verilebilir.

Seçim barajı 1988’e kadar yüzde 1, bu tarihten 2003’e değin yüzde 1,5, 2003-2014 arası yüzde 2 olarak düzenlendi. Mart 2014’de temel kanunda yapılan bir düzenleme (Hoke Meşilut) ile yüzde 3,25 olması da bu parti bolluğunun yasama organında temsil edilmesinin önünü açıyor. 5. Yüzyılda Babil sürgününden Kudüs’e dönen Yahudilerin kurduğu meclisle aynı adı taşıyan ve tıpkı onun gibi 120 sandalyeli olan yasama organı Knesset’in4 en az yarısının güvenoyunu almak, hükümet kurmak için şart. Üstelik bunun 28 gün içinde yapılması gerekiyor. Bazen iki hafta ek süre de verilebiliyor.5 Hükümet kurmak için verilmiş bu kısa zaman araladığında Knesset’e girmiş partiler de hükümeti kurma görevini alan kişiyle, kendi gündemlerini dayatan detaylı pazarlıklar yapmaktan ve taleplerde bulunmaktan çekinmiyorlar.

Son seçimler ve aritmetiği

Bu genel tabloyu aklımızda tutarak, şimdi, 24 Mart’ta yapılan seçim sonuçlarına göz atalım. Bu son seçimde, Netanyahu’nun partisi Likud (İttihat, Birlik veya Kenetlenme) 30 vekil elde etti. Meclis aritmetiğine bakınca Netanyahu’nun 60’ı tamamlayabilmek için İsrailli Arapların ve Dindar/Yerleşimci Siyonistlerin desteğine ihtiyacı olduğu görülüyor.

İsrail iç siyasetini yakından takip etmeyenler için, dinî (Haredi, Aşırı Dindar Yahudiler) ve dini Siyonist partilerin çeşitliliği şaşırtıcı gelebilir üstelik hepsi de Netanyahu’yu desteklemiyor ama Netanyahu’ya destek olması beklenen din temelli partilerin toplamda elde ettiği sandalye sayısı 22’de kalıyor.

Şimdi bu partilere biraz yakından bakalım.

Birkaç partinin bir araya geldiği iki dindar ittifak var. Bu iki ittifak arasındaki en temel ayrımlardan ilki, birinin Ortadoğu ve Afrika kökenli Doğu Yahudileri yani Mizrahi partileri olması. İşte bu partiler Şas Partisi’nin şemsiyesi altına girerek 9 sandalye aldılar. İkincisi de, Avrupa kökenli aşırı dindar İsraillilerin siyasal organizasyonu olarak öne çıkan çatı oluşum Yahadut HaTora (Birleşik Tora Yahudiliği). Bu organizasyon esas olarak iki büyük siyasal yapının birleşmesinden oluşuyor: Seküler siyonizme karşı dindar Yahudilerin politik merkezi olmayı hedefleyerek kurulmuş ve önemli bazı cemaatlerin de temsil edildiği Agudat Yisrael (İsrail Birliği) ve Agudat Yisrael içindeki fikir ayrılıklarından doğmuş, daha ziyade radikal dindar değil de, Ortodoks dindar diyebileceğimiz seçmenlere hitap eden Degel HaTora (Tora Bayrağı).

Bu dindar ittifaklar ve Netanyahu’nun partisi Likud’un sandalye sayısı 52. Yani, hükümet kurmak için 9 sandalyeye daha ihtiyaç var. Bu desteğin elde edilebilmesi için öne çıkan iki aktör mevcut: İlki, 5 sandalyeye sahip İslamcı yönelimleri belirgin olan Birleşik Arap Listesi (Ra’am) ve 7 sandalyeye sahip işgal altındaki topraklarda yaşayan yerleşimci dinî Siyonizmin siyasal temsilcisi Yemina Partisi.

Yemina’nın içerisinde barındırdığı fraksiyonlar bir süre sonra anlaşmazlıklar nedeniyle ayrı birer siyasal parti olma yolunu tuttular. Bunlardan birisi dindar Siyonistler (HaSiyonut HaDatit) oldu. 2021 Mart seçimlerinde dindar Siyonistler üç siyasal oluşumun meydana getirdiği HaSiyonut HaDatit listesiyle seçime girerek 6 sandalye kazandılar. Bu liste Bezalel Smotrich başkanlığındaki HaIhud Leumi (Milli Birlik); Itamar Ben Gvir başkanlığındaki Otzma Yehudit (Yahudi Gücü) ve Avi Maoz’un liderlik ettiği Noam (Am Normali BeArtzeynu- Vatanımızdaki Normal Halk) Partilerinden oluştu. Bu partilerin kapalı ve yerlici bir Yahudi kimliğini İsrail’de hukuki olarak güvenceye almak istemeleri temel hedefleri olarak öne çıkıyor. Kozmopolit olan her kuruma, kişiye ve oluşuma şüpheleri mevcut ve bu açıdan oldukça partikülarist/özcü bir politik kültürü temsil ettikleri söylenebilir.

Netanyahu’nun destek almayı umduğu iki partinin birbirinden bu kadar farklı olması, başta kulağa şaşırtıcı gelebilir. Aşırı sağcı Siyonist bir siyasi oluşum İsrailli Araplarla birlikte Likud’u nasıl destekleyebilir?

İsrail vatandaşı Araplar da seçimlere ittifak yaparak giriyorlardı. Zaman zaman birleşip ayrılsalar da Müşterek Liste (HaReşima HaMeşutefet, Joint List) adı altında bir araya gelmişlerdi. Bu çatının altında sosyalist yönelimleri olan Hadaş; milliyetçi eğilime sahip Balad ve merkezde siyaset gütmeye çabalayan Ta’al yer alıyordu. Bu çatı organizasyona önceleri İslamcı siyasete yakınlığıyla bilinen Ra’am da dâhildi. Ancak Ra’am bir önceki seçimde içinde yer aldığı Müşterek Liste’den ayrıldı.

Ra’am lideri Mansur Abbas, İsrailli Arapların hükümet bütçesinden daha fazla pay alması gerektiğini söylüyor. Ayrıca Arap toplumunda yaygınlaşan şiddete karşı daha fazla hükümet müdahalesine ihtiyaç olduğunu düşünüyor. Pragmatik bir tutum takınarak hiçbir siyasi lidere açık çek vermediğini konuşmalarında sürekli belirtiyor. Böylece Mansur Abbas partisinin amaçlarını gerçekleştirme konusunda yardımcı olacak her siyasi aktöre kapıyı böylece açık bırakıyor.

Yemina (Sağa Doğru) ise esas itibariyle iktisaden serbest piyasa yanlısı, toplumsal olarak Yahudi kimliğinin ve ulus devletinin İsrail’in baskın nitelikleri olmasını hedefleyen ve 1967 sınırları ile işgal edilmiş topraklarda devletin egemenliğinin tam tesisini savunan bir siyasal oluşum olarak tanımlanabilir. Partinin önde gelen isimleri ise Naftali Bennett ve Ayelet Şaked. Bu partinin de Netanyahu’ya destek vermesi gündemde.

Netanyahu’nun karşısındaki blokta hangi partiler var?

Netanyahu karşısındaki siyasal blokta konumlanan partilere ve aktörlere bakmakta fayda var. Bu blokun bu seçimdeki kazananı Yeş Atid (Umut Var) Partisi ve onun karizmatik lideri Yair Lapid oldu. Seküler ve liberal İsraillilerin takdir ettiği bir siyasetçi olarak öne çıkması Lapid’i bir anda İsrail siyasetinin yükselen isimlerinden biri haline getirdi. Özellikle İsrail’de Netanyahu’nun dindar partilerle kurduğu siyasi ittifakın gün geçtikçe taleplerini arttırması ve genişletmesi, yükselen enflasyon, hayat pahalılığı gibi konular seküler orta-sınıf İsrailliler için Lapid’e yönelimin temel nedenleri olarak gösterilebilir. Lapid liderliğindeki Yeş Atid Partisi bu seçimde 17 sandalye kazandı.

İsrail Ordusu eski genelkurmay başkanı Benny Gantz’ın liderlik ettiği Mavi ve Beyaz Koalisyonu ise 8 vekil kazanarak dördüncü büyük parti oldu. Parti ismini İsrail bayrağındaki iki renkten (mavi ve beyaz) alıyor. Bu, esasında partinin ideolojik yönelimini de gösteren bir simge. Parti esas olarak İsrail yurttaşlığı temelinde teritoryal milliyetçiliği savunuyor.

Mavi Beyaz Koalisyonu da dört siyasal oluşumdan meydana geliyordu. Benny Gantz liderliğindeki Hosen L’Yisrael (İsrail Direnci); Yair Lapid’in başkanlık ettiği Yeş Atid; eski genelkurmay başkanı Moşe Yaalon’un Telem’i (Tnua Leumit Mamlakhtit, Milli Cumhuriyetçi Hareket); Yoaz Handel ve Zvi Hauser’in ortak liderlik ettiği Dereh Eretz (Vatan Yolu/Görgü) partilerinden oluşuyordu. Fakat Benny Gantz’ın 2 Şubat 2020’de yapılan bir önceki seçimlerden sonra oluşan tabloda Benyamin Netanyahu ile rotasyonlu bir koalisyon hükümetine evet demesi bu oluşumları zamanla Mavi Beyaz Koalisyonu’ndan ayırdı ve sandalye sayısı 33’ten 8‘e düştü.

İsrail’in kurucu partisi olarak adlandırabilecek İsrail İşçi Partisi (Mifleget HaAvoda) ise Yithzak Rabin sonrası İsrail siyasetindeki hegemonyasını kaybetmiş durumda. Ardı sıra gelen genel başkanların ciddi bir siyasal etki yaratamaması partiyi baraj altında kalacak bir duruma itmişti. Fakat şimdiki lider Merav Mihaeli gençleri ve orta-sınıfı partiye tekrar yöneltmeyi başardı. Mihaeli partiyi kurucu değerlere (Mamlahtiyut,Cumhuriyetçilik) ve sosyal demokrasiye yakınlaştırmaya ve dinamik bir platform haline getirmeye kararlı görünüyor.

Sovyetler Birliği’nden İsrail’e göç eden Yahudilerin seçmen tabanını oluşturduğu Yisrael Beyteynu (İsrail Evimiz) partisi ise 7 sandalye elde etti. Bu parti Avigdor Lieberman başkanlığında esas itibariyle dindarların da iş gücüne katılmamasını ve askerlik hizmetinde bulunmamasını siyasi söyleminin merkezini oturtuyor. Zira İsrail’de dindarların bir kısmı, neredeyse ömür boyu süren dinî eğitimlerini bahane ederek, askere gitmiyor, vergi muafiyetleri de var. Bu gücü de İsrail kurulduğundan beri, koalisyon kurma pazarlıklarında talep olarak ortaya koyup elde ettiler. İşte Yisrael Beyteynu da bu ayrıcalıklara karşı, seküler, milliyetçi bir siyaseti savunuyor.

Ratz (HaTnua LeZhuyot HaEzrah VeLaŞalom, Sivil Haklar ve Barış Hareketi), Mapam (Mifleget HaPoalim HaMeuhedet, Birleşik İşçi Partisi) ve Şinuy (Değişim) birleşiminden oluşan Meretz (Canlılık) Partisi ise 6 vekille Knesset’e girdi. Meretz post-endüstriyel ülkelerde gördüğümüz sosyal demokrasi, feminizm, LGBT, yeşil siyaset ve eşitlikçi yönelimli bir siyasal parti olarak öne çıkıyor.

Likud Partisi’nden ayrılan Gideon Sa’ar Yeni Umut (Tikva Hadaşa) Partisi de dikkate alınması gereken partilerden biri. O da bir ittifak. 6 vekille Knesset’e girdi. Netanyahu kurulacak hükümette Sa’ar’ın da katılması için çağrı yapsa da Sa’ar’ın Netanyahu liderliğindeki bir hükümete katılmayacağını açıklaması bu seçeneği şimdilik zayıflatıyor.

Özetle, Netanyahu Bloku şimdilik Likud (30 vekil), Şas (9 vekil), Yahadut HaTora (7 vekil) ve Dindar Siyonistler (6) olmak üzere 52 vekille sınırlı. Bennett’in (7) de destek vereceğini düşünürsek bu sayı 59’a erişiyor. Hükümet kurmak için 61 vekilin desteğine gerek olduğunu düşünürsek, Netanyahu Bloku en az 2 vekili, karşıt blok ise 4 vekili kendi tarafına/kampına çekmek zorunda.

Kutuplaşmanın getirdiği konjonktürel bir durum mu?

Peki, İsrail’de son dört seçimin gösterdiği gibi yönetimde istikrar sağlanamamasının tek nedeninin Netanyahu’nun sağ popülizminin toplumda yarattığı istikrarsızlaştırıcı dinamik olduğu ve bu durumun konjonktürel olduğu söylenebilir mi?

Bugünün İsrail’inde siyasetin kurumsal, elit ve kültürel yapıları majoriteryan/çoğunlukçu bir demokratik anlayışını sürdüremez kılmakta. Konsantre olmuş yürütme erki ve tek partiden oluşan bir hükümet yasama faaliyetlerinin önüne geçebilir. “Birinci olanın her şeyi alabileceği” bir sistem yönetimde istikrarı sağlasa da toplumsal bölünmeleri yönetilemez hale getirebilir.

Bu açıdan bugün var olan nisbi temsile dayanan ve ülke sathının tek seçim bölgesi olduğu zorunlu olarak konsensüse dayanan mevcut sistem ideal bir model olarak görülebilir. Fakat yapısal değişimlerin (demografik dönüşüm ve jeopolitik kültürdeki değişim gibi) yarattığı ivme kurumsal reformları gündeme getirebilir. Bu seçim bize bunun ipuçlarını veriyor.

İsrail’in Körfez ülkelerine yöneliminin iç siyasetle ilgisi ne?

Bu bağlamda İsrail’in Körfez’e yönelimi sadece bir jeopolitik tercih değildi. İsrail nüfusunda Araplara olan ön yargı ve şüphecilik acaba iş birliği alanlarını nasıl genişletebiliriz düşüncesine evirilmeye başladı. Toplum psikolojisinde görülen bu durum değişimleri elbet kendisini pratik siyasette de gösteriyor. Netanyahu Blokunda yer alan seçmenin %45’i Ra’am Partisi tarafından desteklenen Netanyahu Hükümeti’ni meşru görüyor.6

Esasında bu tarihsel-toplumsal bir kayışı gösteriyor: Toplumsal yapıların siyasal güçlerin önüne geçtiğini. İsrail’in kuruluşunda siyasal partiler her yönüyle toplumu düzenleyen ve yönlendiren kurumlara, kadrolara ve kültüre sahiptiler. Toplumsal yapıların bu sebeple otonomisi yoktu. İsrail’de ekonominin çeşitlenmesi ve jeopolitik zihniyetin değişimi yerleşik kurumların merkeziliğini zayıflatırken yerini çevrenin yükselişine bıraktı. Bugün Mansur Abbas’ın İsrail siyasetinin yıldızı olması ve hegemonyayı rıza ile kurması şaşırtıcı gelmese gerek.

Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Fikir Turu’nun editöryel politikasını yansıtmayabilir.

Bu yazı ilk kez 5 Nisan 2021’de yayımlanmıştır.

  1. İsrail’in kuruluş aşamasında, İsrail Silahlı Kuvvetleri ile sağcı paramiliter bir güç olan Irgun (Organizasyon) arasındaki çatışmalarda, İsrail’in kurucu lideri Ben Gurion’un emriyle, Irgun’a silah getiren bir kargo gemisi bombalanmıştı. Ayrıntı bilgi için bkz: https://www.timesofisrael.com/fire-in-the-hole-blasting-the-altalena/
  2. İsrail’de başlangıçta bir anayasa komisyonu kurulsa da sonuç alınmadı ve İsrail, Birleşik Krallık örneğini takip ederek, bazı temel yasalarla (Basic Laws, Hok Yesod) yönetilmeye başlandı.
  3. https://www.jewishvirtuallibrary.org/israeli-political-parties
  4. https://main.knesset.gov.il/en/about/pages/birthday/birthday.aspx
  5. Seçimlerden sonra, yetkileri sembolik düzeydeki Cumhurbaşkanı, parti liderlerinden birine, hükümet kurma görevi veriyor. Bu görevin 28 gün içinde başarılması gerekiyor. Başarılamazsa iki hafta daha ek süre verilebiliyor. Yine hükümet kurulamazsa, Cumhurbaşkanının önünde iki seçenek var. Bunlardan ilki, hükümet kurma görevini başka birine görevi vermek. Bu kişinin de hükümet kurmak için yalnızca 28 günü artı iki haftası var. O kişi de hükümeti kuramazsa, Cumhurbaşkanı, hükümet kuracak kişiyi bulma işini Knesset’e devrediyor. Knesset de kendi üyelerinden birini hükmet kurmakla görevlendiriyor. 21 gün içinde hükümet kurulamazsa, seçimler yenileniyor. Cumhurbaşkanının hükümet kurma yetkisini verdiği ilk kişi bunu belirlenen sürede yapamazsa, Cumhurbaşkanı ikinci bir kişiye görev vermek yerine, hükümet kuracak kişiyi bulma işini hemen Knesset’e de devredebiliyor. Bu kez yine 21 gün içinde hükümet kurulması gerekiyor.
  6. https://13news.co.il/item/news/politics/state-policy/elections-survey-1230673/

Gökhan Çınkara

Dr. Gökhan Çınkara – Konya Necmettin Erbakan Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi Öğretim Üyesi. Lisans derecesini Ankara Üniversitesi Siyaset Bilimi ve Kamu Yönetimi Bölümü’nden, doktora (bütünleşik) derecesini aynı üniversitenin Siyaset Bilimi Anabilimdalı’ndan aldı. Kudüs İbrani Üniversitesi (Hebrew University of Jerusalem) Truman Center’da ve Brandeis Üniversitesi Schusterman Modern İsrail Araştırmaları Merkezi’nde misafir araştırmacı olarak bulundu. Çınkara İsrail, Filistin siyaseti, Yahudi dünyası ve Orta Doğu toplumları ve siyaseti konularında akademik çalışmalar yürütüyor.

Subscribe
Bildir
guest

0 Yorum
Inline Feedbacks
View all comments
0
Would love your thoughts, please comment.x
Send this to a friend