Ukrayna bize güçlü olma hakkında ne öğretti?

Rusya’nın büyük askerî gücüyle Ukrayna’yı kısa sürede işgal etmesi bekleniyordu ama savaş yıpratma savaşına dönüştü. Bu bize “güçlü olmak” hakkında ne söylüyor? Büyük bütçe, güçlü ordu, dev savaş makinalarına sahip olmak neden Rusya’nın galibiyetini sağlamadı?

Dünya Ukrayna’da son derece kötü savaşan ve sürekli mevzi yitiren Rusya’yı şaşkınlıkla izliyor. Rusya lehine birkaç haftada biteceği ileri sürülen savaş neredeyse birinci yılını dolduruyor ve Rusya artık saldıran değil savunan pozisyonda.

Peki Ukrayna, bir nükleer süper güç karşısında nasıl bu kadar üstün konuma geldi? Batı’nın ve yeni savaş teknolojilerinin bu gelişmede payı ne? Bu konuyu ele alan ekonomist-yazar Paul Krugman, New York Times için kaleme aldığı yazıda artık savaşlarının bildiğimiz kaslı erkekler arası göğüs göğüse çatışmalardan ibaret olmadığını ve bloklar arası yıpratma savaşları haline geldiğini ileri sürdü. Yazısından öne çıkan bazı bölümleri aktarıyoruz.

“Yiğidi öldür hakkını yeme: “Amerika’yı yeniden büyük kıl” harikulade bir slogandı çünkü kimse tam olarak bunun ne anlama geldiğini bilmiyordu. İmalat sanayindeki istihdamı ülkeye geri getirmekten mi bahsediyordu? Yoksa heteroseksüel, beyaz, Hıristiyan erkekleri, bazılarının doğal kabul ettiği sosyal hakimiyet konumuna geri getirmekle mi ilgiliydi? “Amerika’yı yeniden büyük kıl”, 21’inci yüzyıl Amerika’sında rahatsız eden her şeyi tersine çevirmek için çok amaçlı bir düstur haline geldi.

Bu inancın önemli bir parçası, sosyal duyarlı olmanın Amerika’yı askerî açıdan zayıflattığı inancıydı. 2016 başkanlık seçimlerinde Cumhuriyetçi adaylar arasında yer alan Teksas Senatörü Ted Cruz, 2021 yılında “erkekçe şeyler yapan erkeksi erkeklerin” yer aldığı Rus askerî reklamlarını “iki anne tarafından büyütülen bir kadın askerin hikâyesini anlatan” bir ABD reklamıyla karşılaştıran ünlü bir video paylaşmış ve altına “Belki de zayıf, iğdiş edilmiş bir ordu en iyi fikir değildir” diye yazmıştı.

Belagatin ve aritmetiğin savaştaki yeri

Sosyal duyarlılığın Amerika’yı zayıf kıldığı fikrinin, son derece “duyarsız” Rus ordusunun Ukrayna’daki başarısızlığına rağmen devam etmesi çok dikkat çekici. Yalnızca Güçlüler: Solun Amerikan Gücünü Sabote Eden Komplosunu Tersine Çevirmek başlıklı bir kitap yayınlayan Senatör Tom Cotton, geçenlerde “askerler orduya kötü adamları öldürmek için katılır, fakültede güzel konuşmalar yapmak için değil” dedi.

Bu dünya görüşünde o kadar çok yanlış var ki insan nereden başlayacağını bilemiyor. Modern dünyada bir ülkenin gücü, askerî güçten çok ekonomik güçle ilgilidir ve aynı zamanda bir ülkenin değerlerinin ve kültürünün etkisi olan “yumuşak gücü” de yansıtır. Modern savaşlarda, şişkin kasları olan adamların göğüs göğse çarpışmasının yeri yoktur. Esasen, birçok teknolojinin yardımıyla uzun menzilli silahların kullanıldığı stratejik düellolardır. Ayrıca bu tür düelloları kazanmak kısmen akıllı ve bilgili bir liderliğe, yani bir fakülte amfisindeymiş gibi konuşmayı gerçekten öğrenmiş bir subay grubuna sahip olmaya bağlıdır.

Modern savaşın bir video oyununa benzediğini söylemiyorum. Cesaret ve dayanıklılık her zaman olduğu kadar önemlidir. Ama kas göstermek, o kadar da değil. Bu durumda askerî gücü ne belirler? Ben bir savunma uzmanı değilim ama uygulamalı matematik hakkında bir şeyler biliyorum ve çağdaş savaşlar büyük ölçüde aritmetikle ilgili.

Batı ile Rusya arasında yıpratma savaşı

Hayranı olduğum askerî tarihçi Phillips O’Brien, 2015’te, yani Putin’in Ukrayna’yı işgalinden önce yayınlanan II. Dünya Savaşı hakkında 2015 tarihli Savaş Nasıl Kazanıldı? adlı kitabına şu unutulmaz cümleyle girer: “II. Dünya Savaşı’nda belirleyici savaşlar olmadı”. Kastettiği şey, İkinci Dünya Savaşı’nın esasında bir yıpratma savaşı olduğu ve bilhassa oyunun sonlarına kadar tüm ana oyuncuların yeni silahlar üretme hızı göz önüne alındığında, tek bir savaşın güç dengesini değiştirmeye pek yaramadığıydı.

O’Brien, tesadüfen, Rusya’nın birkaç gün içinde Ukrayna’yı istila edebileceği fikrini reddeden birkaç yorumcudan biri oldu. Diğerlerinin aksine Rusya-Ukrayna savaşının bir yıpratma savaşına dönüşeceğini ve Ukrayna’nın böyle bir savaşı kazanma şansının yüksek olduğunu öne sürdü.

Birkaç rakama bakalım. İlk olarak, savaşın arifesinde Rus ve Ukrayna askerî bütçelerini karşılaştırırsanız, birçok analistin neden hızlı bir Rus zaferi beklediğini anlamak zor değil. Ukrayna’nın savunma bütçesi 10 milyar doları bile bulmazken Rusya’nınki 70 milyar dolara yakındı.

Ancak hızlı ve kesin zafer elde etmek, masa başı generallerinin hayal ettiğinden daha zordur. Rusya’nın savaşı, modern tanksavar füzeleriyle donanmış Ukraynalıların vur-kaç saldırıları karşısında dağıldı. Belki de Putin’in generalleri fakülte amfilerinde daha fazla zaman geçirmeliydi.

Ukrayna ilk saldırıyı püskürttükten ve işgal bir yıpratma savaşına dönüştükten sonra yaşananlar, Rusya ile Ukrayna arasında basit bir savaş olmaktan da çıktı. Ukrayna tarafında çok sayıda can kaybı olduğu doğru. Ancak kendi askerî-endüstriyel güçlerine bel bağlamak zorunda kalmadılar.

Ukrayna’nın yumuşak gücü

Bir tür yumuşak güç, yani Ukrayna’nın kendisini acımasız bir zorbaya karşı demokrasinin savunucusu olarak gösterme yeteneği sayesinde ülke Batı’dan çok sayıda silah alıyor. Bu da, daha geniş bir açıdan baktığınızda, askerî kaynaklar açısından Rusya’nın baskın konumunu kaybetmesine yol açıyor. Zira sadece ABD’nin savunma harcamaları Rusya’nın 10 katından fazla.

Dahası, Rusya ordusu harcama açığının gösterdiğinden daha zayıf olabilir. Bir yandan, NATO’nun askerî teknolojisi, özellikle inanılmaz mesafelerden hedeflere hassas vuruşlar yapma yeteneği, çoğu insanın düşündüğünden daha ileride görünüyor ve Ukrayna, NATO ülkeleriyle ekipman ve istihbarat alışverişi yoluyla bundan faydalandı.

Ama bekleyin, dahası var: Yine O’Brien’dan öğrendiğim bir şey var ki, modern savaşlar askerî teçhizatı inanılmaz bir hızla tüketiyor. Rusya bu savaşa çok sayıda tank ve muazzam miktarda topla başladı. Ancak tankların çoğu, Kiev’i felaketle sonuçlanan erken ele geçirme girişiminde imha edildi. ABD merkezli düşünce kuruluşu Savaş Çalışmaları Enstitüsü şimdi Rusların “topçu mühimmat stoklarını mevcut güçlerini sürdürmekte zorlanacak noktaya kadar tükettiklerine” inanıyor. Adil olmak gerekirse, hâlâ çok sayıda Sovyet döneminden kalma topları kullanan Ukraynalılar da aynı sorunu yaşıyor.

Bunun anlamı, üretken kapasitenin, nihayetinde ekonomik gücün, bir yıpratma savaşında belirleyici olma eğiliminde olduğudur. Rusya ekonomik güç açısından hayli geride kalıyor. Rusya’nın gayrisafi yurtiçi hasılası ile karşılaştırıldığında Avrupa Birliği ekonomisi 15, ABD ekonomisi ise neredeyse 25 kat daha büyük.

Bu, Rusya ile liberal-demokratik Batı arasında açık bir savaş değil. Öyle olsaydı GSYİH ve askerî eşitsizlikler tümüyle devreye girecekti. Bu nedenle, Rusya ile Ukrayna arasındaki çatışmanın tam olarak nasıl sona ereceğini tahmin etmek zor.

II. Dünya Savaşı sırasında, Nazi askerî gücü, Müttefik uçaklarının Almanya üzerinde hava hâkimiyeti elde edip ülkenin savaş kapasitesinin çoğunu yok edebildiği 1944 yılına kadar gerçekten çökmedi. Ukrayna bunu Rusya’ya yapamayacak, Rusya da muhtemelen üyeleri Ukrayna’ya malzeme göndermeye devam edecek olan NATO’ya bunu yapamayacak. Yani bu acımasız mücadele çok uzun süre devam edebilir.

Ama bu, dediğim gibi, büyük ölçüde matematikle ilgili ve aritmetik inanılmaz derecede Ukrayna’yı destekliyor gibi görünüyor.”

Bu yazı ilk kez 10 Ocak 2023’te yayımlanmıştır.

 

Paul Krugman New York Times’da yayınlanan “Ukrayna bize güç hakkında ne öğretti” başlıklı yazısından bölümler Mustafa Alkan tarafından çevrilmiş ve editoryal katkısı ile yayına hazırlanmıştır. Yazının orijinaline aşağıdaki linkten erişebilirsiniz. Opinion | What The Ukraine War Teaches Us About Military Power and Economics – The New York Times (nytimes.com)

Fikir Turu
Fikir Turuhttps://fikirturu.com/
Fikir Turu, yalnızca Türkiye’deki düşünce hayatını değil, dünyanın da ne düşündüğünü, tartıştığını okurlarına aktarmaya çalışıyor. Bu amaçla, İngilizce, Arapça, Rusça, Almanca ve Çince yazılmış önemli makalelerin belli başlı bölümlerini çevirerek, editoryal katkılarla okuruna sunmaya çalışıyor. Her makalenin orijinal metnine ve değerli çevirmen arkadaşlarımızın bilgilerine makalenin alt kısmındaki notlardan ulaşabilirsiniz.

YORUMLAR

Subscribe
Bildir
guest

0 Yorum
Inline Feedbacks
View all comments

Son Eklenenler

Ukrayna bize güçlü olma hakkında ne öğretti?

Rusya’nın büyük askerî gücüyle Ukrayna’yı kısa sürede işgal etmesi bekleniyordu ama savaş yıpratma savaşına dönüştü. Bu bize “güçlü olmak” hakkında ne söylüyor? Büyük bütçe, güçlü ordu, dev savaş makinalarına sahip olmak neden Rusya’nın galibiyetini sağlamadı?

Dünya Ukrayna’da son derece kötü savaşan ve sürekli mevzi yitiren Rusya’yı şaşkınlıkla izliyor. Rusya lehine birkaç haftada biteceği ileri sürülen savaş neredeyse birinci yılını dolduruyor ve Rusya artık saldıran değil savunan pozisyonda.

Peki Ukrayna, bir nükleer süper güç karşısında nasıl bu kadar üstün konuma geldi? Batı’nın ve yeni savaş teknolojilerinin bu gelişmede payı ne? Bu konuyu ele alan ekonomist-yazar Paul Krugman, New York Times için kaleme aldığı yazıda artık savaşlarının bildiğimiz kaslı erkekler arası göğüs göğüse çatışmalardan ibaret olmadığını ve bloklar arası yıpratma savaşları haline geldiğini ileri sürdü. Yazısından öne çıkan bazı bölümleri aktarıyoruz.

“Yiğidi öldür hakkını yeme: “Amerika’yı yeniden büyük kıl” harikulade bir slogandı çünkü kimse tam olarak bunun ne anlama geldiğini bilmiyordu. İmalat sanayindeki istihdamı ülkeye geri getirmekten mi bahsediyordu? Yoksa heteroseksüel, beyaz, Hıristiyan erkekleri, bazılarının doğal kabul ettiği sosyal hakimiyet konumuna geri getirmekle mi ilgiliydi? “Amerika’yı yeniden büyük kıl”, 21’inci yüzyıl Amerika’sında rahatsız eden her şeyi tersine çevirmek için çok amaçlı bir düstur haline geldi.

Bu inancın önemli bir parçası, sosyal duyarlı olmanın Amerika’yı askerî açıdan zayıflattığı inancıydı. 2016 başkanlık seçimlerinde Cumhuriyetçi adaylar arasında yer alan Teksas Senatörü Ted Cruz, 2021 yılında “erkekçe şeyler yapan erkeksi erkeklerin” yer aldığı Rus askerî reklamlarını “iki anne tarafından büyütülen bir kadın askerin hikâyesini anlatan” bir ABD reklamıyla karşılaştıran ünlü bir video paylaşmış ve altına “Belki de zayıf, iğdiş edilmiş bir ordu en iyi fikir değildir” diye yazmıştı.

Belagatin ve aritmetiğin savaştaki yeri

Sosyal duyarlılığın Amerika’yı zayıf kıldığı fikrinin, son derece “duyarsız” Rus ordusunun Ukrayna’daki başarısızlığına rağmen devam etmesi çok dikkat çekici. Yalnızca Güçlüler: Solun Amerikan Gücünü Sabote Eden Komplosunu Tersine Çevirmek başlıklı bir kitap yayınlayan Senatör Tom Cotton, geçenlerde “askerler orduya kötü adamları öldürmek için katılır, fakültede güzel konuşmalar yapmak için değil” dedi.

Bu dünya görüşünde o kadar çok yanlış var ki insan nereden başlayacağını bilemiyor. Modern dünyada bir ülkenin gücü, askerî güçten çok ekonomik güçle ilgilidir ve aynı zamanda bir ülkenin değerlerinin ve kültürünün etkisi olan “yumuşak gücü” de yansıtır. Modern savaşlarda, şişkin kasları olan adamların göğüs göğse çarpışmasının yeri yoktur. Esasen, birçok teknolojinin yardımıyla uzun menzilli silahların kullanıldığı stratejik düellolardır. Ayrıca bu tür düelloları kazanmak kısmen akıllı ve bilgili bir liderliğe, yani bir fakülte amfisindeymiş gibi konuşmayı gerçekten öğrenmiş bir subay grubuna sahip olmaya bağlıdır.

Modern savaşın bir video oyununa benzediğini söylemiyorum. Cesaret ve dayanıklılık her zaman olduğu kadar önemlidir. Ama kas göstermek, o kadar da değil. Bu durumda askerî gücü ne belirler? Ben bir savunma uzmanı değilim ama uygulamalı matematik hakkında bir şeyler biliyorum ve çağdaş savaşlar büyük ölçüde aritmetikle ilgili.

Batı ile Rusya arasında yıpratma savaşı

Hayranı olduğum askerî tarihçi Phillips O’Brien, 2015’te, yani Putin’in Ukrayna’yı işgalinden önce yayınlanan II. Dünya Savaşı hakkında 2015 tarihli Savaş Nasıl Kazanıldı? adlı kitabına şu unutulmaz cümleyle girer: “II. Dünya Savaşı’nda belirleyici savaşlar olmadı”. Kastettiği şey, İkinci Dünya Savaşı’nın esasında bir yıpratma savaşı olduğu ve bilhassa oyunun sonlarına kadar tüm ana oyuncuların yeni silahlar üretme hızı göz önüne alındığında, tek bir savaşın güç dengesini değiştirmeye pek yaramadığıydı.

O’Brien, tesadüfen, Rusya’nın birkaç gün içinde Ukrayna’yı istila edebileceği fikrini reddeden birkaç yorumcudan biri oldu. Diğerlerinin aksine Rusya-Ukrayna savaşının bir yıpratma savaşına dönüşeceğini ve Ukrayna’nın böyle bir savaşı kazanma şansının yüksek olduğunu öne sürdü.

Birkaç rakama bakalım. İlk olarak, savaşın arifesinde Rus ve Ukrayna askerî bütçelerini karşılaştırırsanız, birçok analistin neden hızlı bir Rus zaferi beklediğini anlamak zor değil. Ukrayna’nın savunma bütçesi 10 milyar doları bile bulmazken Rusya’nınki 70 milyar dolara yakındı.

Ancak hızlı ve kesin zafer elde etmek, masa başı generallerinin hayal ettiğinden daha zordur. Rusya’nın savaşı, modern tanksavar füzeleriyle donanmış Ukraynalıların vur-kaç saldırıları karşısında dağıldı. Belki de Putin’in generalleri fakülte amfilerinde daha fazla zaman geçirmeliydi.

Ukrayna ilk saldırıyı püskürttükten ve işgal bir yıpratma savaşına dönüştükten sonra yaşananlar, Rusya ile Ukrayna arasında basit bir savaş olmaktan da çıktı. Ukrayna tarafında çok sayıda can kaybı olduğu doğru. Ancak kendi askerî-endüstriyel güçlerine bel bağlamak zorunda kalmadılar.

Ukrayna’nın yumuşak gücü

Bir tür yumuşak güç, yani Ukrayna’nın kendisini acımasız bir zorbaya karşı demokrasinin savunucusu olarak gösterme yeteneği sayesinde ülke Batı’dan çok sayıda silah alıyor. Bu da, daha geniş bir açıdan baktığınızda, askerî kaynaklar açısından Rusya’nın baskın konumunu kaybetmesine yol açıyor. Zira sadece ABD’nin savunma harcamaları Rusya’nın 10 katından fazla.

Dahası, Rusya ordusu harcama açığının gösterdiğinden daha zayıf olabilir. Bir yandan, NATO’nun askerî teknolojisi, özellikle inanılmaz mesafelerden hedeflere hassas vuruşlar yapma yeteneği, çoğu insanın düşündüğünden daha ileride görünüyor ve Ukrayna, NATO ülkeleriyle ekipman ve istihbarat alışverişi yoluyla bundan faydalandı.

Ama bekleyin, dahası var: Yine O’Brien’dan öğrendiğim bir şey var ki, modern savaşlar askerî teçhizatı inanılmaz bir hızla tüketiyor. Rusya bu savaşa çok sayıda tank ve muazzam miktarda topla başladı. Ancak tankların çoğu, Kiev’i felaketle sonuçlanan erken ele geçirme girişiminde imha edildi. ABD merkezli düşünce kuruluşu Savaş Çalışmaları Enstitüsü şimdi Rusların “topçu mühimmat stoklarını mevcut güçlerini sürdürmekte zorlanacak noktaya kadar tükettiklerine” inanıyor. Adil olmak gerekirse, hâlâ çok sayıda Sovyet döneminden kalma topları kullanan Ukraynalılar da aynı sorunu yaşıyor.

Bunun anlamı, üretken kapasitenin, nihayetinde ekonomik gücün, bir yıpratma savaşında belirleyici olma eğiliminde olduğudur. Rusya ekonomik güç açısından hayli geride kalıyor. Rusya’nın gayrisafi yurtiçi hasılası ile karşılaştırıldığında Avrupa Birliği ekonomisi 15, ABD ekonomisi ise neredeyse 25 kat daha büyük.

Bu, Rusya ile liberal-demokratik Batı arasında açık bir savaş değil. Öyle olsaydı GSYİH ve askerî eşitsizlikler tümüyle devreye girecekti. Bu nedenle, Rusya ile Ukrayna arasındaki çatışmanın tam olarak nasıl sona ereceğini tahmin etmek zor.

II. Dünya Savaşı sırasında, Nazi askerî gücü, Müttefik uçaklarının Almanya üzerinde hava hâkimiyeti elde edip ülkenin savaş kapasitesinin çoğunu yok edebildiği 1944 yılına kadar gerçekten çökmedi. Ukrayna bunu Rusya’ya yapamayacak, Rusya da muhtemelen üyeleri Ukrayna’ya malzeme göndermeye devam edecek olan NATO’ya bunu yapamayacak. Yani bu acımasız mücadele çok uzun süre devam edebilir.

Ama bu, dediğim gibi, büyük ölçüde matematikle ilgili ve aritmetik inanılmaz derecede Ukrayna’yı destekliyor gibi görünüyor.”

Bu yazı ilk kez 10 Ocak 2023’te yayımlanmıştır.

 

Paul Krugman New York Times’da yayınlanan “Ukrayna bize güç hakkında ne öğretti” başlıklı yazısından bölümler Mustafa Alkan tarafından çevrilmiş ve editoryal katkısı ile yayına hazırlanmıştır. Yazının orijinaline aşağıdaki linkten erişebilirsiniz. Opinion | What The Ukraine War Teaches Us About Military Power and Economics – The New York Times (nytimes.com)

Fikir Turu
Fikir Turuhttps://fikirturu.com/
Fikir Turu, yalnızca Türkiye’deki düşünce hayatını değil, dünyanın da ne düşündüğünü, tartıştığını okurlarına aktarmaya çalışıyor. Bu amaçla, İngilizce, Arapça, Rusça, Almanca ve Çince yazılmış önemli makalelerin belli başlı bölümlerini çevirerek, editoryal katkılarla okuruna sunmaya çalışıyor. Her makalenin orijinal metnine ve değerli çevirmen arkadaşlarımızın bilgilerine makalenin alt kısmındaki notlardan ulaşabilirsiniz.

YORUMLAR

Subscribe
Bildir
guest

0 Yorum
Inline Feedbacks
View all comments

Son Eklenenler

0
Would love your thoughts, please comment.x