Ukrayna Kırım’ı geri almalı mı?

Rusya için stratejik bir önemi olan Kırım’ın akıbeti ne olacak? Ukrayna bu tarihi ve stratejik yarımadayı geri almak için sonuna kadar savaşacak mı? Yoksa Rusya ile kalıcı bir barış sağlamak için pazarlık masasında bir koz olarak mı kullanılacak?

Karadeniz’in en önemli stratejik noktalarından biri olan Kırım Yarımadası geçtiğimiz bin yıl boyunca Bizans İmparatorluğu’ndan Osmanlı İmparatorluğu’na birçok büyük gücün elinde tutmak isteyeceği bir toprak parçası oldu. Kırım Yarımadası 1783 yılında Rus hakimiyetine girdi ve 1954 yılında o zamanlar Sovyetler Birliği’nin bir parçası olan Ukrayna’ya devredildi. 1991 yılında Sovyetler Birliği dağıldığında Kırım, Ukrayna’nın bir parçasıydı ve Rusya da dâhil olmak üzere tüm dünya tarafından bu şekilde kabul ediliyordu.

Ancak 2014 yılında Ukrayna’da yaşanan Euromaidan Devrimi sonrasında Rusya Kırım Yarımadası’nı işgal etti ve burayı 8 yıl sonra Ukrayna’yı işgal etmek için bir üs olarak kullandı. Ukrayna ve Rusya arasındaki savaş halen devam ediyor ve Ukrayna, Ruslar tarafından ele geçirilen topraklarını geri alıyor. Rusya için stratejik bir önemi olan Kırım’ın akıbeti ne olacak? Ukrayna bu tarihi ve stratejik yarımadayı geri almak için sonuna kadar savaşacak mı? Yoksa Rusya ile kalıcı bir barış sağlamak için pazarlık masasında bir koz olarak mı kullanılacak?

Eski Ukrayna Savunma Bakanı Andriy Zagorodnyuk, Foreign Affairs için kaleme aldığı yazısında Ukrayna’nın Kırım’ı neden mutlaka geri alması gerektiğini savunuyor ve bunu nasıl yapabileceğini açıklıyor.

Yazının özetini paylaşıyoruz:

“Ukraynalılar için 2022 yılı hem trajedilerin hem de tarihi başarıların yaşandığı bir yıl oldu. Rusya, Şubat ayında yaklaşık 190.000 askerle Ukrayna’yı işgal etti ve on binlerce insanın ölümüne sebep oldu. Ancak birkaç hafta içinde Ukrayna ordusu saldırıları durdurmayı başardı. Sonra Rusları geri çekilmeye zorlamaya başladı. Ağustos ayından bu yana Ukrayna ordusu Rusya’nın ele geçirdiği toprakların yarısından fazlasını geri alarak Moskova’nın zafer hayallerini boşa çıkardı. Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin, bazı kazanımlar elde ettiğini ispatlamak için Eylül ayı sonunda Ukrayna’nın Donetsk, Kherson, Luhansk ve Zaporizhzhia bölgelerini ilhak ettiğini ilan etti. Ama tüm bunlar nafileydi. Putin açıklamasını yaptığında Rusya henüz bu bölgelerin tamamını kontrol altına almamıştı ve o zamandan bu yana Putin’in ordusu daha da fazla toprak kaybetti.

Ancak Rusya hâlâ Ukrayna’nın bir bölgesini kontrol ediyor: Kırım. Rusya, 2014 yılında uluslararası hukuku ciddi bir şekilde çiğneyerek yarımadayı ele geçirmişti. Putin, Kırım’ın 1954 yılında Sovyetler Birliği tarafından Ukrayna’ya devredilmesinin “bir hata” olduğunu iddia etmeye devam ediyor. Putin, Kırım’ı ele geçirerek hem “hata” olarak nitelendirdiği durumu düzelttiğine hem de Rusya’nın uluslararası konumunu güçlendirerek ülkesini yeniden büyük güç statüsüne yükselttiğine inanıyor.

Batılı devletler, 2014 yılında Kırım’ın ilhak edilmesinin kabul edilemez olduğu konusunda görüş birliği içinde. Ancak ABD ve ortakları Kırım’ı Ukrayna’ya geri verilmesini sağlayacak herhangi bir planı destekleme konusunda çekingen davranıyor. Birçok Batılı politikacı Kiev’in Kırım’a yönelik bir askerî harekâtta başarılı olamayacağını öne sürüyor. Analistler Kırımlıları Ukrayna’ya yeniden entegre etmenin çok zor olabileceğine ya da Kırım’a yapılacak bir saldırının nükleer misillemeye yol açacağına inanıyor. Ukrayna’nın yarımada için savaşmaktan vazgeçmesinin daha iyi olacağını öne sürüyorlar. Hatta bazıları Kiev’in barış karşılığında Kırım’ı teklif etmesi gerektiğini söylüyor.

Batı’nın korkuları tamamen yersiz değil. Rusya’nın Kırım’ı kontrol altına almak için sekiz yılı vardı ve yarımadada önemli bir askerî varlık oluşturdu. Kırım’da ayrıca 2014’ten sonra buraya taşınan en az 700.000 Rus sakin bulunuyor. Dünya, özellikle Putin tarafından yönetilen Rusya’nın nükleer silah kullanma ihtimalini asla göz ardı edemez. Tüm bunlar Ukrayna’nın Kırım’ı kurtarma konusunda dikkatli davranması için iyi nedenler.

Ancak bunlar Ukrayna’nın yarımadayı tamamen terk etmesi için bir neden değil. Kırım’ın kurtarılması için pek çok neden var. Örneğin, Rusya’nın askerî varlığı aslında Kırım için savaşmak için bir sebep, zira bu bölge üzerindeki bir savaş Rusya’nın savaşma ve Ukrayna ile diğer devletleri tehdit etme kabiliyetini ciddi şekilde azaltacaktır. Savaş alanında art arda gelen başarıların ardından, Ukrayna’nın Kırım’ı kurtarma kapasitesine sahip olduğu ortada. Bazı Kırımlılar Rusya’nın bir parçası olarak kalmak istese de, çok daha fazlası Kremlin’in pençesinden kurtulmaktan mutluluk duyacaktır. Putin’in nükleer tehditleri de muhtemelen sadece kuru gürültüden ibaret. Ne de olsa savaşın başlarında nükleer silah kullanma sözü vermiş, ancak sonra geri adım atmıştı. Bu nedenle Ukrayna Kırım’ı kurtarmayı, Batı da Ukrayna’ya bu konuda destek sağlamayı planlamalıdır.

Kırım’ın sahibi Ukrayna’dır

Moskova’nın on yıllardır öne sürdüğü ve pek çok uluslararası gözlemci tarafından da tekrarlanan Rusya’nın temel söylemlerinden biri, Kırım’ın Rusya ile özel bir tarihi bağı olduğudur. Sivastopol’un uzun zamandır bir Rus deniz üssü olduğu ve güney kıyısının on dokuzuncu yüzyıldan kalma birçok Rus asilzade sarayına ev sahipliği yaptığı doğrudur. Kırım’da yaşananların çoğu Rusça konuşuyor. Bunun sonucunda Putin, Kırım’ı geri almakla tarihi bir hatayı düzelttiğini düşünüyor.

Ancak Kırım tarihi bu anlatının gösterdiğinden çok daha zengin ve çeşitli. Kırım Yarımadası son bin yıl boyunca birçok imparatorluk tarafından yönetildi ve ancak 1783 yılında Rusya’nın parçası haline geldi. Kırım, Rusya ile hiçbir bağlantısı olmayan binlerce eşsiz tarihi yapıya sahip ve birçok etnik gruba ev sahipliği yapıyor.

Tarih dürüst bir şekilde değerlendirildiğinde Kırım’ın Rusya’nın değil Ukrayna’nın bir parçası olması gerektiği açıkça görülüyor. Bu bölge, 2014 yılına kadar Rusya da dahil olmak üzere tüm dünya tarafından yasal olarak Ukrayna toprağı olarak tanınıyor ve kabul ediliyor. Kırım geçtiğimiz 70 yılın 60 yılında Kiev tarafından yönetildi ve bu nedenle sakinlerinin çoğu onu her şeyden önce Kırım’ı Ukrayna toprağı olarak biliyor.

Rusya Kırım’ın geleceğine ilişkin gerçek bir referanduma asla izin vermeyecektir ve bu nedenle Kırımlıların bugün ne hissettiklerini tam olarak bilmek mümkün değil. Levada Center tarafından 2019 yılında yapılan bir anket, yarımada sakinlerinin çoğunluğunun Kırım’ın Rusya’nın bir parçası olmasını istediğini gösterdi. Ancak totaliter bir devlette yapılan herhangi bir ankete güvenmek zor ve Rusya Kırım’ın ilhakına karşı çıkmayı suç sayıyor. Ankete katılan Kırımlılar Ukrayna’nın bir parçası olmayı tercih ettiklerini itiraf etmekten korkmuş olabilirler.

Kırım Tatarları

Ukrayna’nın Kırım’ı kurtarması, özellikle Moskova’nın zulmüne uğrayan yüz binlerce Kırım Tatarı için de anlamlı olacaktır. Rusların aksine, Kırım Tatarları Ortaçağ’ın başından beri yarımadada yaşıyor. Yüzyıllar boyunca Kırım Tatarlarının bu kara parçası üzerinde kendi devletleri bile vardı. Kırım onların tek vatanı. Ancak Kırım Tatarları Sovyet ve Rus baskısı altında şiddetli bir zulme maruz kaldılar. Örneğin 1944 yılında zorla sınır dışı edildiler ve ancak 1980’lerin sonunda Sovyetler Birliği çökmek üzereyken geri dönmelerine izin verildi. Putin’in yönetimi altında vatanlarını tekrar terk etmeleri için baskı gördüler. Kalanların ise sıklıkla çalışmaları yasaklandı, sebepsiz yere tutuklandılar ve haklarında suç isnat edilmeden gözaltında tutuldular. Bazıları kaçırıldı. Bazı kültürel anıtları tahrip ediliyor. Kırım Tatarları Rusya’nın totaliter yönetimine bir son verilmesini hak ediyor.

Tedbiri elden bırakmamak

Ukrayna, adaletin ötesindeki nedenlerden dolayı Kırım’ı geri almalı. Rusya Kırım’ı büyük bir askerî üsse dönüştürdü ve bu üssü geniş çaplı bir işgali hayata geçirmek için kullandı. Ukrayna, Kırım Rusya’nın elinden alınana kadar güvende olamaz ve ekonomisini yeniden inşa edemez. Bu nedenle Kiev, Kırım’ı geri alana kadar savaşmayı bırakmayacaktır.

Rusya’nın Kırım’a sahip olması yalnızca Ukrayna için bir güvenlik riski değil. Moskova’nın yarımadayı elinde tutması tüm dünyayı tehlikeye atıyor. Rusya, yarımadayı işgal ederek hem Karadeniz’e hem de Azak Denizi’ne hakim oldu. Her iki denizi de kontrol etmek yıllardır Putin’in hedefiydi: söz konusu iki deniz Avrasya kıtasındaki her türlü ürün için devasa bir nakliye güzergahı teşkil ediyor. Kırım’ı işgal eden Rusya, denizlerdeki pek çok limana ve geçit noktasına erişimi imkanını kontrol ederek kömür, demir madeni, çeşitli sanayi ürünleri ve Ukrayna’dan gelen tahıl da dahil olmak üzere pek çok emtianın tedariki üzerinde güç sahibi.

Kırım’ı işgal etmek Rusya’ya dünyanın enerji kaynakları üzerinde de daha fazla kontrol sağladı. Karadeniz, Ukrayna’nın bir zamanlar istifade etmeye hazırlandığı önemli doğal gaz yatakları da dahil olmak üzere pek çok kaynağa ev sahipliği yapıyor.

Sözler ve eylemler

Peki Ukrayna Kırım’ı nasıl kurtaracak? İdeal olan, bunun diplomasi yoluyla yapılmasıdır.

Putin, yarımadadan barışçıl bir şekilde vazgeçmeyi asla düşünmeyecektir, ancak görevden alınırsa, haleflerinin farklı planları olabilir. Putin’in muhtemel halefleri ordusu önemli ölçüde zayıflamış, ağır yaptırımlara maruz kalmış bir ülke devralacaklar. Ukrayna’nın daha yetenekli silahlı kuvvetleriyle savaşmaya devam edecekler ve dolayısıyla daha fazla yenilgiye uğrayacaklar. Son olarak, Ukrayna tarafından başlatılan ve yüz milyarlarca dolar tazminat talep eden uluslararası davayla karşı karşıya kalacaklar. Moskova muhtemelen mahkemeyi kaybedecek ve Batılı devletler Rusya’nın dondurulmuş varlıklarını Kiev’e aktararak Rusya’ya bunu ödetecek. Böyle bir durumla karşı karşıya kalan Kremlin, Rusya’nın iflas etmesini önleyecek ve herhangi bir ekonomik kaosla ortaya çıkacak iç huzursuzluğu engelleyecek bir anlaşmanın parçası olarak Kırım’ı geri vermeyi teklif edebilir.

Ancak Ukrayna, Rusya’da iktidarın değişimine bel bağlayamaz. Rusya’nın bir sonraki yöneticilerinin barışa hazır olacağına da bel bağlayamaz. O halde Kiev’in askerî seçenekleri elinde tutması ve böyle bir savaşı kazanmak için hazırlıklara başlaması gerekiyor.

Kırım’ı geri almak kolay olmasa da Ukrayna bunu yapabilecek kabiliyete sahip. Ukrayna kuvvetleri yarımadaya doğru harekete geçmeye hazır olduğunda, Rus askerî imkanları ciddi şekilde yıpranmış olacak. Rusya’nın geride kalan askerleri bitkin düşmüş olacak ve ülkenin gelişmiş füze stokları tükenecek. Deniz üsleri, hava üsleri ve Kırım’a giden ikmal yolları Ukrayna saldırıları nedeniyle zarar görmüş olacak.

En nihayetinde, Kırım için yürütülecek bir harekatın en zorlu kısmı Rusya’yı alt etmek olmayabilir. Asıl zorlu kısım, Moskova’yı destekleyen yerel halkı kazanmak olabilir. Kremlin’in tüm baskılarına rağmen Kırım, özellikle de Rus yerleşimcilerin akınına uğradığı ve yıllarca Rus propagandasına maruz kaldığı düşünüldüğünde, Ukrayna’nın diğer bölgelerine kıyasla çok daha fazla Putin destekçisine ev sahipliği yapıyor. Kiev’in Ukrayna ordusunun Herson’da olduğu gibi burada da sıcak karşılanacağını umması tehlikeli olacaktır. Ukrayna’nın finans, bankacılık ve emniyet uygulamaları da dahil olmak üzere hangi politikaları uygulaması gerektiğini büyük ölçüde araştırması gerekecek. Ayrıca Rusya tarafından işlerinden ve mülklerinden mahrum bırakılan çok sayıda Kırımlıya tazminatlarının nasıl ödeneceğini de çözmeli. Kırım’daki kamu hizmetlerini, özellikle de yıllardır propagandaya dayalı bir Rus müfredatıyla yürütülen eğitimi yeniden ele alması gerekecek. Daha da önemlisi, Rusya’nın diktasını destekleyen bölge sakinlerinin yarımadayı istikrarsız hale getirmeyeceğinden emin olmalı ve yasalara riayet eden vatandaşların eşit, adil ve demokratik bir hükümete sahip olmasını garanti altına almalı.

Geri adım yok

Batı, Rusya’nın Kırım’ı ilhakını ortak bir şekilde ve haklı olarak kınamış olsa da, Moskova’nın bu eylemini fiilen kabul etti. ABD ve Avrupa’nın verebildiği tek somut karşılık, Rus ekonomisinin büyümeye devam etmesini mümkün kılan sayısız yasal boşluğa sahip bir yaptırım uygulaması oldu. Nitekim yaptırım uygulayan devletler bile, Rus enerji ihracatına olan bağımlılıklarını arttırmak da dahil olmak üzere, Moskova ile ticari bağlarını geliştirmeye devam etti.

Bu nedenle Kremlin’in Ukrayna’nın geri kalanını işgal etme cesaretini kendinde bulması şaşırtıcı olmayacaktır. Rusya, imparatorluğunu yeniden kurabilmek için toprak elde etmeye ve nüfuz alanını genişletmeye kararlı. Moskova zafiyet sezdiğinde hemen saldırıya geçer. Bu nedenle Kiev, bazı Batılı analistlerin öne sürdüğü gibi barış için Kırım’ı pazarlık konusu yapamaz. Bunu yapmak Putin’in saldırganlığını daha da ödüllendirecek ve teşvik edecektir. Ayrıca, böyle bir anlaşma etkili olmayacaktır. Putin Rusya’yı yönettiği sürece Kremlin, Ukrayna’nın “yalnızca” Kırım’dan vazgeçtiği bir barış anlaşmasına asla razı olmayacaktır. Rusya daha fazlasını istiyor ve bunun için savaşmaya devam edecek.

Dolayısıyla Kiev ve müttefikleri, Moskova’yı müzakereler yoluyla Kırım’ı teslim etmeye zorlayana ya da Ukrayna yarımadayı Moskova’nın elinden zorla alana kadar mücadeleye devam etmelidir. Bunu yapmak, Rusya’nın emperyal ihtiraslarından vazgeçmesi ve uluslararası normlara ve hukuka uymaya başlaması için tecrübe etmesi gereken türden büyük bir yenilgiye uğratılmasının tek yoludur. Amerika Birleşik Devletleri ve Avrupa, Ukrayna’nın mutlak zaferinden kendilerinin de kazançlı çıkacağını anlamalıdır. Böyle bir zafer, Rus saldırganlığının kalıcı olarak sona ermesini sağlayabilir ve liberal dünya düzenine yeni bir soluk getirebilir.

Kırım’ın kurtarılması aynı zamanda tüm dünya için önemli bir tarihi emsal teşkil edecektir. Eğer Ukrayna Kırım’ı geri alamazsa ve Rusya herhangi bir yaptırımla karşılaşmazsa, diğer devletlerin fetih savaşlarına girişme olasılığı artacaktır. O halde Kırım’da geri almak, gelecekteki çatışmaları önlemek ve fetihlerin gerçekleştiği bir döneme geri dönüşü engellemek için hayati önem taşıyor.”

Bu yazı ilk kez 12 Ocak 2023’te yayımlanmıştır.

 

Andriy Zagorodnyuk’un Foreign Affairs dergisinde yayınlanan “The Case for Taking Crimea” başlıklı yazısından öne çıkan bazı bölümler Caner Köseler tarafından çevrilmiş ve editoryal katkısıyla yayına hazırlanmıştır. Yazının orijinaline aşağıdaki linkten erişebilirsiniz: https://www.foreignaffairs.com/ukraine/case-taking-crimea

Fikir Turu
Fikir Turuhttps://fikirturu.com/
Fikir Turu, yalnızca Türkiye’deki düşünce hayatını değil, dünyanın da ne düşündüğünü, tartıştığını okurlarına aktarmaya çalışıyor. Bu amaçla, İngilizce, Arapça, Rusça, Almanca ve Çince yazılmış önemli makalelerin belli başlı bölümlerini çevirerek, editoryal katkılarla okuruna sunmaya çalışıyor. Her makalenin orijinal metnine ve değerli çevirmen arkadaşlarımızın bilgilerine makalenin alt kısmındaki notlardan ulaşabilirsiniz.

YORUMLAR

Subscribe
Bildir
guest

0 Yorum
Inline Feedbacks
View all comments

Son Eklenenler

Ukrayna Kırım’ı geri almalı mı?

Rusya için stratejik bir önemi olan Kırım’ın akıbeti ne olacak? Ukrayna bu tarihi ve stratejik yarımadayı geri almak için sonuna kadar savaşacak mı? Yoksa Rusya ile kalıcı bir barış sağlamak için pazarlık masasında bir koz olarak mı kullanılacak?

Karadeniz’in en önemli stratejik noktalarından biri olan Kırım Yarımadası geçtiğimiz bin yıl boyunca Bizans İmparatorluğu’ndan Osmanlı İmparatorluğu’na birçok büyük gücün elinde tutmak isteyeceği bir toprak parçası oldu. Kırım Yarımadası 1783 yılında Rus hakimiyetine girdi ve 1954 yılında o zamanlar Sovyetler Birliği’nin bir parçası olan Ukrayna’ya devredildi. 1991 yılında Sovyetler Birliği dağıldığında Kırım, Ukrayna’nın bir parçasıydı ve Rusya da dâhil olmak üzere tüm dünya tarafından bu şekilde kabul ediliyordu.

Ancak 2014 yılında Ukrayna’da yaşanan Euromaidan Devrimi sonrasında Rusya Kırım Yarımadası’nı işgal etti ve burayı 8 yıl sonra Ukrayna’yı işgal etmek için bir üs olarak kullandı. Ukrayna ve Rusya arasındaki savaş halen devam ediyor ve Ukrayna, Ruslar tarafından ele geçirilen topraklarını geri alıyor. Rusya için stratejik bir önemi olan Kırım’ın akıbeti ne olacak? Ukrayna bu tarihi ve stratejik yarımadayı geri almak için sonuna kadar savaşacak mı? Yoksa Rusya ile kalıcı bir barış sağlamak için pazarlık masasında bir koz olarak mı kullanılacak?

Eski Ukrayna Savunma Bakanı Andriy Zagorodnyuk, Foreign Affairs için kaleme aldığı yazısında Ukrayna’nın Kırım’ı neden mutlaka geri alması gerektiğini savunuyor ve bunu nasıl yapabileceğini açıklıyor.

Yazının özetini paylaşıyoruz:

“Ukraynalılar için 2022 yılı hem trajedilerin hem de tarihi başarıların yaşandığı bir yıl oldu. Rusya, Şubat ayında yaklaşık 190.000 askerle Ukrayna’yı işgal etti ve on binlerce insanın ölümüne sebep oldu. Ancak birkaç hafta içinde Ukrayna ordusu saldırıları durdurmayı başardı. Sonra Rusları geri çekilmeye zorlamaya başladı. Ağustos ayından bu yana Ukrayna ordusu Rusya’nın ele geçirdiği toprakların yarısından fazlasını geri alarak Moskova’nın zafer hayallerini boşa çıkardı. Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin, bazı kazanımlar elde ettiğini ispatlamak için Eylül ayı sonunda Ukrayna’nın Donetsk, Kherson, Luhansk ve Zaporizhzhia bölgelerini ilhak ettiğini ilan etti. Ama tüm bunlar nafileydi. Putin açıklamasını yaptığında Rusya henüz bu bölgelerin tamamını kontrol altına almamıştı ve o zamandan bu yana Putin’in ordusu daha da fazla toprak kaybetti.

Ancak Rusya hâlâ Ukrayna’nın bir bölgesini kontrol ediyor: Kırım. Rusya, 2014 yılında uluslararası hukuku ciddi bir şekilde çiğneyerek yarımadayı ele geçirmişti. Putin, Kırım’ın 1954 yılında Sovyetler Birliği tarafından Ukrayna’ya devredilmesinin “bir hata” olduğunu iddia etmeye devam ediyor. Putin, Kırım’ı ele geçirerek hem “hata” olarak nitelendirdiği durumu düzelttiğine hem de Rusya’nın uluslararası konumunu güçlendirerek ülkesini yeniden büyük güç statüsüne yükselttiğine inanıyor.

Batılı devletler, 2014 yılında Kırım’ın ilhak edilmesinin kabul edilemez olduğu konusunda görüş birliği içinde. Ancak ABD ve ortakları Kırım’ı Ukrayna’ya geri verilmesini sağlayacak herhangi bir planı destekleme konusunda çekingen davranıyor. Birçok Batılı politikacı Kiev’in Kırım’a yönelik bir askerî harekâtta başarılı olamayacağını öne sürüyor. Analistler Kırımlıları Ukrayna’ya yeniden entegre etmenin çok zor olabileceğine ya da Kırım’a yapılacak bir saldırının nükleer misillemeye yol açacağına inanıyor. Ukrayna’nın yarımada için savaşmaktan vazgeçmesinin daha iyi olacağını öne sürüyorlar. Hatta bazıları Kiev’in barış karşılığında Kırım’ı teklif etmesi gerektiğini söylüyor.

Batı’nın korkuları tamamen yersiz değil. Rusya’nın Kırım’ı kontrol altına almak için sekiz yılı vardı ve yarımadada önemli bir askerî varlık oluşturdu. Kırım’da ayrıca 2014’ten sonra buraya taşınan en az 700.000 Rus sakin bulunuyor. Dünya, özellikle Putin tarafından yönetilen Rusya’nın nükleer silah kullanma ihtimalini asla göz ardı edemez. Tüm bunlar Ukrayna’nın Kırım’ı kurtarma konusunda dikkatli davranması için iyi nedenler.

Ancak bunlar Ukrayna’nın yarımadayı tamamen terk etmesi için bir neden değil. Kırım’ın kurtarılması için pek çok neden var. Örneğin, Rusya’nın askerî varlığı aslında Kırım için savaşmak için bir sebep, zira bu bölge üzerindeki bir savaş Rusya’nın savaşma ve Ukrayna ile diğer devletleri tehdit etme kabiliyetini ciddi şekilde azaltacaktır. Savaş alanında art arda gelen başarıların ardından, Ukrayna’nın Kırım’ı kurtarma kapasitesine sahip olduğu ortada. Bazı Kırımlılar Rusya’nın bir parçası olarak kalmak istese de, çok daha fazlası Kremlin’in pençesinden kurtulmaktan mutluluk duyacaktır. Putin’in nükleer tehditleri de muhtemelen sadece kuru gürültüden ibaret. Ne de olsa savaşın başlarında nükleer silah kullanma sözü vermiş, ancak sonra geri adım atmıştı. Bu nedenle Ukrayna Kırım’ı kurtarmayı, Batı da Ukrayna’ya bu konuda destek sağlamayı planlamalıdır.

Kırım’ın sahibi Ukrayna’dır

Moskova’nın on yıllardır öne sürdüğü ve pek çok uluslararası gözlemci tarafından da tekrarlanan Rusya’nın temel söylemlerinden biri, Kırım’ın Rusya ile özel bir tarihi bağı olduğudur. Sivastopol’un uzun zamandır bir Rus deniz üssü olduğu ve güney kıyısının on dokuzuncu yüzyıldan kalma birçok Rus asilzade sarayına ev sahipliği yaptığı doğrudur. Kırım’da yaşananların çoğu Rusça konuşuyor. Bunun sonucunda Putin, Kırım’ı geri almakla tarihi bir hatayı düzelttiğini düşünüyor.

Ancak Kırım tarihi bu anlatının gösterdiğinden çok daha zengin ve çeşitli. Kırım Yarımadası son bin yıl boyunca birçok imparatorluk tarafından yönetildi ve ancak 1783 yılında Rusya’nın parçası haline geldi. Kırım, Rusya ile hiçbir bağlantısı olmayan binlerce eşsiz tarihi yapıya sahip ve birçok etnik gruba ev sahipliği yapıyor.

Tarih dürüst bir şekilde değerlendirildiğinde Kırım’ın Rusya’nın değil Ukrayna’nın bir parçası olması gerektiği açıkça görülüyor. Bu bölge, 2014 yılına kadar Rusya da dahil olmak üzere tüm dünya tarafından yasal olarak Ukrayna toprağı olarak tanınıyor ve kabul ediliyor. Kırım geçtiğimiz 70 yılın 60 yılında Kiev tarafından yönetildi ve bu nedenle sakinlerinin çoğu onu her şeyden önce Kırım’ı Ukrayna toprağı olarak biliyor.

Rusya Kırım’ın geleceğine ilişkin gerçek bir referanduma asla izin vermeyecektir ve bu nedenle Kırımlıların bugün ne hissettiklerini tam olarak bilmek mümkün değil. Levada Center tarafından 2019 yılında yapılan bir anket, yarımada sakinlerinin çoğunluğunun Kırım’ın Rusya’nın bir parçası olmasını istediğini gösterdi. Ancak totaliter bir devlette yapılan herhangi bir ankete güvenmek zor ve Rusya Kırım’ın ilhakına karşı çıkmayı suç sayıyor. Ankete katılan Kırımlılar Ukrayna’nın bir parçası olmayı tercih ettiklerini itiraf etmekten korkmuş olabilirler.

Kırım Tatarları

Ukrayna’nın Kırım’ı kurtarması, özellikle Moskova’nın zulmüne uğrayan yüz binlerce Kırım Tatarı için de anlamlı olacaktır. Rusların aksine, Kırım Tatarları Ortaçağ’ın başından beri yarımadada yaşıyor. Yüzyıllar boyunca Kırım Tatarlarının bu kara parçası üzerinde kendi devletleri bile vardı. Kırım onların tek vatanı. Ancak Kırım Tatarları Sovyet ve Rus baskısı altında şiddetli bir zulme maruz kaldılar. Örneğin 1944 yılında zorla sınır dışı edildiler ve ancak 1980’lerin sonunda Sovyetler Birliği çökmek üzereyken geri dönmelerine izin verildi. Putin’in yönetimi altında vatanlarını tekrar terk etmeleri için baskı gördüler. Kalanların ise sıklıkla çalışmaları yasaklandı, sebepsiz yere tutuklandılar ve haklarında suç isnat edilmeden gözaltında tutuldular. Bazıları kaçırıldı. Bazı kültürel anıtları tahrip ediliyor. Kırım Tatarları Rusya’nın totaliter yönetimine bir son verilmesini hak ediyor.

Tedbiri elden bırakmamak

Ukrayna, adaletin ötesindeki nedenlerden dolayı Kırım’ı geri almalı. Rusya Kırım’ı büyük bir askerî üsse dönüştürdü ve bu üssü geniş çaplı bir işgali hayata geçirmek için kullandı. Ukrayna, Kırım Rusya’nın elinden alınana kadar güvende olamaz ve ekonomisini yeniden inşa edemez. Bu nedenle Kiev, Kırım’ı geri alana kadar savaşmayı bırakmayacaktır.

Rusya’nın Kırım’a sahip olması yalnızca Ukrayna için bir güvenlik riski değil. Moskova’nın yarımadayı elinde tutması tüm dünyayı tehlikeye atıyor. Rusya, yarımadayı işgal ederek hem Karadeniz’e hem de Azak Denizi’ne hakim oldu. Her iki denizi de kontrol etmek yıllardır Putin’in hedefiydi: söz konusu iki deniz Avrasya kıtasındaki her türlü ürün için devasa bir nakliye güzergahı teşkil ediyor. Kırım’ı işgal eden Rusya, denizlerdeki pek çok limana ve geçit noktasına erişimi imkanını kontrol ederek kömür, demir madeni, çeşitli sanayi ürünleri ve Ukrayna’dan gelen tahıl da dahil olmak üzere pek çok emtianın tedariki üzerinde güç sahibi.

Kırım’ı işgal etmek Rusya’ya dünyanın enerji kaynakları üzerinde de daha fazla kontrol sağladı. Karadeniz, Ukrayna’nın bir zamanlar istifade etmeye hazırlandığı önemli doğal gaz yatakları da dahil olmak üzere pek çok kaynağa ev sahipliği yapıyor.

Sözler ve eylemler

Peki Ukrayna Kırım’ı nasıl kurtaracak? İdeal olan, bunun diplomasi yoluyla yapılmasıdır.

Putin, yarımadadan barışçıl bir şekilde vazgeçmeyi asla düşünmeyecektir, ancak görevden alınırsa, haleflerinin farklı planları olabilir. Putin’in muhtemel halefleri ordusu önemli ölçüde zayıflamış, ağır yaptırımlara maruz kalmış bir ülke devralacaklar. Ukrayna’nın daha yetenekli silahlı kuvvetleriyle savaşmaya devam edecekler ve dolayısıyla daha fazla yenilgiye uğrayacaklar. Son olarak, Ukrayna tarafından başlatılan ve yüz milyarlarca dolar tazminat talep eden uluslararası davayla karşı karşıya kalacaklar. Moskova muhtemelen mahkemeyi kaybedecek ve Batılı devletler Rusya’nın dondurulmuş varlıklarını Kiev’e aktararak Rusya’ya bunu ödetecek. Böyle bir durumla karşı karşıya kalan Kremlin, Rusya’nın iflas etmesini önleyecek ve herhangi bir ekonomik kaosla ortaya çıkacak iç huzursuzluğu engelleyecek bir anlaşmanın parçası olarak Kırım’ı geri vermeyi teklif edebilir.

Ancak Ukrayna, Rusya’da iktidarın değişimine bel bağlayamaz. Rusya’nın bir sonraki yöneticilerinin barışa hazır olacağına da bel bağlayamaz. O halde Kiev’in askerî seçenekleri elinde tutması ve böyle bir savaşı kazanmak için hazırlıklara başlaması gerekiyor.

Kırım’ı geri almak kolay olmasa da Ukrayna bunu yapabilecek kabiliyete sahip. Ukrayna kuvvetleri yarımadaya doğru harekete geçmeye hazır olduğunda, Rus askerî imkanları ciddi şekilde yıpranmış olacak. Rusya’nın geride kalan askerleri bitkin düşmüş olacak ve ülkenin gelişmiş füze stokları tükenecek. Deniz üsleri, hava üsleri ve Kırım’a giden ikmal yolları Ukrayna saldırıları nedeniyle zarar görmüş olacak.

En nihayetinde, Kırım için yürütülecek bir harekatın en zorlu kısmı Rusya’yı alt etmek olmayabilir. Asıl zorlu kısım, Moskova’yı destekleyen yerel halkı kazanmak olabilir. Kremlin’in tüm baskılarına rağmen Kırım, özellikle de Rus yerleşimcilerin akınına uğradığı ve yıllarca Rus propagandasına maruz kaldığı düşünüldüğünde, Ukrayna’nın diğer bölgelerine kıyasla çok daha fazla Putin destekçisine ev sahipliği yapıyor. Kiev’in Ukrayna ordusunun Herson’da olduğu gibi burada da sıcak karşılanacağını umması tehlikeli olacaktır. Ukrayna’nın finans, bankacılık ve emniyet uygulamaları da dahil olmak üzere hangi politikaları uygulaması gerektiğini büyük ölçüde araştırması gerekecek. Ayrıca Rusya tarafından işlerinden ve mülklerinden mahrum bırakılan çok sayıda Kırımlıya tazminatlarının nasıl ödeneceğini de çözmeli. Kırım’daki kamu hizmetlerini, özellikle de yıllardır propagandaya dayalı bir Rus müfredatıyla yürütülen eğitimi yeniden ele alması gerekecek. Daha da önemlisi, Rusya’nın diktasını destekleyen bölge sakinlerinin yarımadayı istikrarsız hale getirmeyeceğinden emin olmalı ve yasalara riayet eden vatandaşların eşit, adil ve demokratik bir hükümete sahip olmasını garanti altına almalı.

Geri adım yok

Batı, Rusya’nın Kırım’ı ilhakını ortak bir şekilde ve haklı olarak kınamış olsa da, Moskova’nın bu eylemini fiilen kabul etti. ABD ve Avrupa’nın verebildiği tek somut karşılık, Rus ekonomisinin büyümeye devam etmesini mümkün kılan sayısız yasal boşluğa sahip bir yaptırım uygulaması oldu. Nitekim yaptırım uygulayan devletler bile, Rus enerji ihracatına olan bağımlılıklarını arttırmak da dahil olmak üzere, Moskova ile ticari bağlarını geliştirmeye devam etti.

Bu nedenle Kremlin’in Ukrayna’nın geri kalanını işgal etme cesaretini kendinde bulması şaşırtıcı olmayacaktır. Rusya, imparatorluğunu yeniden kurabilmek için toprak elde etmeye ve nüfuz alanını genişletmeye kararlı. Moskova zafiyet sezdiğinde hemen saldırıya geçer. Bu nedenle Kiev, bazı Batılı analistlerin öne sürdüğü gibi barış için Kırım’ı pazarlık konusu yapamaz. Bunu yapmak Putin’in saldırganlığını daha da ödüllendirecek ve teşvik edecektir. Ayrıca, böyle bir anlaşma etkili olmayacaktır. Putin Rusya’yı yönettiği sürece Kremlin, Ukrayna’nın “yalnızca” Kırım’dan vazgeçtiği bir barış anlaşmasına asla razı olmayacaktır. Rusya daha fazlasını istiyor ve bunun için savaşmaya devam edecek.

Dolayısıyla Kiev ve müttefikleri, Moskova’yı müzakereler yoluyla Kırım’ı teslim etmeye zorlayana ya da Ukrayna yarımadayı Moskova’nın elinden zorla alana kadar mücadeleye devam etmelidir. Bunu yapmak, Rusya’nın emperyal ihtiraslarından vazgeçmesi ve uluslararası normlara ve hukuka uymaya başlaması için tecrübe etmesi gereken türden büyük bir yenilgiye uğratılmasının tek yoludur. Amerika Birleşik Devletleri ve Avrupa, Ukrayna’nın mutlak zaferinden kendilerinin de kazançlı çıkacağını anlamalıdır. Böyle bir zafer, Rus saldırganlığının kalıcı olarak sona ermesini sağlayabilir ve liberal dünya düzenine yeni bir soluk getirebilir.

Kırım’ın kurtarılması aynı zamanda tüm dünya için önemli bir tarihi emsal teşkil edecektir. Eğer Ukrayna Kırım’ı geri alamazsa ve Rusya herhangi bir yaptırımla karşılaşmazsa, diğer devletlerin fetih savaşlarına girişme olasılığı artacaktır. O halde Kırım’da geri almak, gelecekteki çatışmaları önlemek ve fetihlerin gerçekleştiği bir döneme geri dönüşü engellemek için hayati önem taşıyor.”

Bu yazı ilk kez 12 Ocak 2023’te yayımlanmıştır.

 

Andriy Zagorodnyuk’un Foreign Affairs dergisinde yayınlanan “The Case for Taking Crimea” başlıklı yazısından öne çıkan bazı bölümler Caner Köseler tarafından çevrilmiş ve editoryal katkısıyla yayına hazırlanmıştır. Yazının orijinaline aşağıdaki linkten erişebilirsiniz: https://www.foreignaffairs.com/ukraine/case-taking-crimea

Fikir Turu
Fikir Turuhttps://fikirturu.com/
Fikir Turu, yalnızca Türkiye’deki düşünce hayatını değil, dünyanın da ne düşündüğünü, tartıştığını okurlarına aktarmaya çalışıyor. Bu amaçla, İngilizce, Arapça, Rusça, Almanca ve Çince yazılmış önemli makalelerin belli başlı bölümlerini çevirerek, editoryal katkılarla okuruna sunmaya çalışıyor. Her makalenin orijinal metnine ve değerli çevirmen arkadaşlarımızın bilgilerine makalenin alt kısmındaki notlardan ulaşabilirsiniz.

YORUMLAR

Subscribe
Bildir
guest

0 Yorum
Inline Feedbacks
View all comments

Son Eklenenler

0
Would love your thoughts, please comment.x