Türk dizilerinin uluslararasılaşma serüveni: Latin Amerika örneği

Diziye dublaj ya da altyazı eklenmesini bekleyemeden Türkiye’de yayınlandığı saatte Kızılcık Şerbeti izleyenler, saatlerce sosyal medyada diziyi tartışanlar, dizilerden Türk yemeklerini öğrenenler, çocuklarına Türk isimleri koyanlar… Türk dizi rüzgarı nasıl dünyayı sardı? Türkiye’ye katkısı ne? Doç. Dr. Pınar Aslan yazdı.

2015 yılından beri Türk dizileriyle ilgili çalışmalar yapan bir akademisyen olarak katıldığım uluslararası konferanslarda hep şu soruyla başlarım: “Aranızda Türk dizisi izleyen var mı?”
İlk konferanslarda birkaç kişi el kaldırdığında mutlu olurdum. O birkaç kişinin açıklamaları da genelde şu şekilde olurdu: “Teyzem izliyor, ben izlemedim ancak duydum” ya da “Anneannem devamlı Türk dizisi izliyor, ben de bir bölüm izledim.”

2019 yılında İspanya’da katıldığım konferansta yine aynı soruyu sordum, farklı ülkelerden bir sürü kişi el kaldırdı ve ben de şöyle devam ettim: “Henüz izlemediyseniz, bir gün kesinlikle izleyeceksiniz.”

Yalnızca dört yılda bu kadar emin konuşmamı sağlayan ne olmuştu?

Latin Amerika’da Şehrazat, Onur, Elif gibi Türk isimleri

Öncelikle, güncel durumu hem yayımlanan makaleler hem de yaptığım araştırmalar sayesinde görme fırsatı buldum. Asıl çalışma alanım olan Latin Amerika’da hemen herkes Türk dizisi izliyordu, hatta çocuklarına Şehrazat, Onur, Elif gibi Türk isimleri koymaya başlamışlardı.

2017 yılında Şili’de gerçekleştirdiğim araştırmam sırasında ülkede aynı anda farklı kanallarda birçok Türk dizisi görmek beni gerçekten şaşırtmıştı. Şilili televizyon izleyicisi öğleden sonra başlayan ve gece yarısına kadar süren bir maratonda saatlerce Türk televizyon dizisi izliyor, Türk kültürüne maruz kalıyordu.

Latin Amerika’nın farklı ülkelerinde de durum benzerdi. Arjantin’de günün en çok izlenen ilk beş programında üç ya da dört Türk dizisi bulunuyordu. Peru’da prime time’da Türkiye’de çok ilgi görmeyen, ancak birçok ülkede büyük başarı elde eden Elif dizisi yayımlanıyordu. Küba’da devletin televizyon kanalına karşın halk kendi alternatif yayın sistemini kurmuştu ve bu sayede Türk dizileri ve Türkiye ülke çapında popüler hale gelmişti.

Türk dizileri önce Arap coğrafyasında tuttu

Tüm dünyada herkesin bir gün kesinlikle Türk dizisi izleyeceğine dair inancımı tetikleyen bir diğer durum da farklı ülkelerden insanların bir araya gelerek oluşturduğu hayran kitlesiydi.

Günümüzde Türk televizyon dizisinin uluslararası hayranları gerçekten aktif: Türk dizilerini yakından takip ediyor ve büyük bir tutkuyla içerik üretiyor. Türk dizileri hakkında podcast’ler, haftalık dizilerin dolaşıma girdiği telegram grupları, Türkiye saatiyle Türkçe izlenen bölümlerin özetlendiği Facebook grupları, Türk dizisi tutkunlarının çok farklı dillerde attığı tweet’ler… Tüm bunları Türk dizilerinin uzun yıllar izleneceğinin önemli göstergeleri olarak görmek gerekiyor.

2000’li yıllardan günümüze yapacağımız bir değerlendirme, Türk dizilerinin başta Arap coğrafyası olmak üzere Balkanlar ve Afrika’da büyük bir popülariteye sahip olduğunu gösterecektir. Bu durum kültürel, tarihi ve coğrafi yakınlık şeklinde yorumlanabilir. Arap ülkelerinde Türkiye’ye duyulan yakınlık hissi dizi içeriğiyle desteklenirken, Balkan ülkelerinde bu tarihi ve kültürel yakınlığı hatırlatma veya önyargıları ortadan kaldırma, hatta sempatiye dönüştürme söz konusu.

Mümkün bir alternatif evren

Öte yandan, burada Türk dizilerinin Türkiye ve Türk kültürü üzerinden yarattığı alternatif evrene de dikkat çekmek istiyorum: Yani bu bölgelerden insanlar Türk dizisi izlediklerinde kendi yaşamlarının daha modern, daha mutlu, daha özgür, kısacası daha iyi bir versiyonunun mümkün olduğunu da görüyorlar. Bu alternatif evrende yaşananların mümkünlüğü izleyiciyi bir özdeşlemeye de götürüyor tabii ki.

Türk dizilerinin kadınların yaşama bakış açısını nasıl değiştirdiği üzerine hazırlanan bir belgesel olarak Kismet: How Turkish Soap Operas Changed the World (Kısmet: Türk Dizileri dünyayı nasıl değiştirdi?) bu durumu oldukça detaylı bir şekilde anlatması açısından önemli bir çalışmadır.

Dış mekân çekimlerinin gücü

Bunun yanında Türk dizilerinin çekim kalitesi, dış mekân kullanımı ve müzikleri gibi öğelerine de dikkat çekmek gerekiyor. Türk dizilerinin hayran kitlesiyle gerçekleştirilen alımlama araştırmalarında dış mekân çekimleri ve dizilerdeki baskın müzik kullanımının dizilerin gösterdiği başarıyı etkileyen öncelikli öğelerden olduğunu görmek biz araştırmacıları şaşırtıyor.

“Yersiz uzun” olduğu iddia edilen Türk dizisi içeriklerini genelde daha da uzatmak için başvurulan bir teknik olarak geçiş sahnelerinde İstanbul manzarası kullanımı veya uzun müziklerin uluslararası seyirciyi memnun ettiğini söyleyebiliriz.

Türk dizilerinin başarı gösterdiği ve bu başarının bizi şaşırttığı bölgelerin başında ise kesinlikle Latin Amerika geliyor. 2014 yılında Binbir Gece dizisinin iflasın eşiğindeki Mega kanalında yayımlanmasıyla başlayan bu serüven televizyon izleyicisinin büyük ve sürekli desteğiyle bir sansasyona dönüştü.

Bu olağanüstü başarı Amerika Birleşik Devletleri’nin Hispanik kısmını, İspanya’yı ve hatta İtalya’yı da beraberinde sürükledi. Günümüzde Latin Amerikalı televizyon seyircisi Türk dizilerinin ulusal televizyon kanallarına gelmesini bekleyemiyor, dizileri Türkiye saatiyle Türkçe olarak izlemeyi tercih ediyor.

Kızılcık Şerbeti hadisesi

Son dönemin dikkat çekici dizilerinden Kızılcık Şerbeti’ni de izliyor ve ilgiyle takip ediyorlar. Medyanın uluslararasılaşmasının geldiği son nokta olarak Kızılcık Şerbeti-RTÜK konulu tartışmalara farklı ülkelerden Türk dizisi hayranlarının dâhil olduğunu görmek gerçekten ilginç bir durum.

Bunun yanında Kızılcık Şerbeti Türkiye’de muhafazakârlık-laiklik ikilemini yansıtması açısından da uluslararası seyircinin dikkatini çekiyor. Örneğin, İspanyolca bir tweet’te bir izleyici “Kızılcık Şerbeti’ni büyük bir ilgiyle izlediğini, diğer Türk dizilerine göre daha yavaş ilerlediğini, ancak dini konular nedeniyle çok araştırma yaptığını ve bir sürü yeni konuda bilgi sahibi olduğu için çok mutlu olduğunu” belirtmişti.

Türk kültürünün ve dahası popüler kültürünün diziler aracılığıyla yurt dışında da yakından takip edildiğini ve tartışıldığını görmek tabii ki heyecan verici.

Türk kültürüne büyük ilgi

Türk televizyon dizilerinin gösterdiği uluslararası başarının öncelikli etkisi Türk kültürü ve Türkiye’nin görünür olmasına yardım etmesi.

Türkiye’de üretilmiş televizyon dizilerini izleyen uluslararası seyirci daha önce yeterince tanımadığı veya farklı tanıdığı Türkiye, Türkler, Türk kültürü, Türk yemekleri, yani Türkiye’de yaşam biçimine dair birçok detay hakkında bilgi sahibi oluyor. Kurgu olduğu bilinen bir içerik üzerinden aktarılan bu aşinalık hissi Joseph Nye’ın deyimiyle Türkiye’nin yumuşak gücünü olumlu yönde etkiliyor.

Güç kavramının önemli bir parçası olarak yumuşak güç, popüler kültür ürünleri üzerinden görünürlük sağladığı ülkeye dair ilginin ve bilginin artmasıyla yükselişe geçiyor.

Türk dizilerinin giderek büyüyen ‘yumuşak gücü’

Araştırmalarım sırasında Latin Amerikalı televizyon izleyicisiyle gerçekleştirdiğim derinlemesine görüşmeler sonucunda Türkiye’ye hiç gitmemiş katılımcıların Türkiye’de bulunmuş, en azından bir Türk’le tanışmış ve ondan Türkiye’yi dinlemiş gibi büyük bir güvenle Türkiye ve Türk kültürü hakkında yorum yapmaları beni oldukça şaşırtmıştı; bu durum Türkiye’nin bu coğrafya da dâhil olmak üzere Türk dizilerinin yayımlandığı ülkelerde giderek büyüyen yumuşak gücüne işaret ediyor.

Türkiye’de olanlarla yakından ilgilenen seyirciler Türk kadını, Türkiye’de yaşam, hatta Türk eğitim sistemi hakkında yorum yapabiliyor. Uluslararası ilişkiler açısından büyük bir öneme sahip bu getirinin yanında Türk dizileri turizm, moda, müzik gibi çok çeşitli sektörleri de doğrudan veya dolaylı olarak olumlu etkileyecek bir potansiyele sahip. Türk dizilerinin yoğun bir ilgiyle izlenmesinin doğal bir etkisi olarak Türkiye’ye seyahat etme, Türk markalarına ilgi gösterme, Türk müzikleri dinleme, Türk yemeklerini deneyimleme gibi birçok seçenekten söz edilebilir.

Geldiğimiz nokta itibarıyla, Türk dizilerinin dünyanın birçok ülkesinde sevildiğinden ve ilgiyle takip edildiğinden eminiz. Bir sonraki aşamada yapılması gerekenler bu durumun etkilerinin ölçümlenmesi.

Yaratıcı kültür endüstrileri kapsamında ülkemizin öne çıkan değerlerinden biri olarak Türk dizilerinin başarısının sürekli ve sürdürülebilir kılınması önemli. Bu nedenle Türk dizisi ekosisteminin desteklenmesi, Türk dizilerinin ülkemizin kültür politikası çerçevesinde değerlendirilmesi ve Türkiye’de üretilen televizyon içeriğine, hatta Türk yaratıcı kültür endüstrilerine dair stratejik planlama yapılması büyük önem taşıyor.

Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Fikir Turu’nun editöryel politikasını yansıtmayabilir.

Bu yazı ilk kez 1 Haziran 2023’te yayımlanmıştır.

Pınar Aslan
Pınar Aslan
Pınar Aslan - Lisans eğitimini İstanbul Bilgi Üniversitesi’nde Karşılaştırmalı Edebiyat ve Halkla İlişkiler bölümlerinde tamamladı. Sonrasında Marmara Üniversitesi’nde Halkla İlişkiler yüksek lisansını tamamladı. 2010 yılında İspanya Universidad de Salamanca’da edebiyat ve kültürel incelemeler konularında bir yüksek lisans daha yapan Aslan, aynı üniversitede doktora eğitimine devam etti. “Angels of America: women icons in the USA and Latin America and their effect on female identity” başlıklı teziyle Cum Laude derecesiyle doktor olan Aslan, Türkiye’de İstanbul Üniversitesi İletişim Fakültesi’nde ikinci bir doktoraya başladı; “Bir Uluslararası Halkla İlişkiler Stratejisi Olarak Kültür ve Yaratıcı Endüstri Ürünleri: Latin Amerika Pazarında Türk Dizileri Üzerine Bir Araştırma” başlıklı tezi için Şili başta olmak üzere çeşitli Latin Amerika ülkelerinde araştırmalar gerçekleştirdi. 2018 yılında doktorasını tamamlayan Aslan Üsküdar Üniversitesi’nde Doçent Dr. olarak çalışıyor. Araştırma alanları kültür ve yaratıcı kültür endüstrileri, uluslararası iletişim, dijital kültür ve kültürlerarası iletişim. Editörlük ve çevirmenlik de yapan Aslan'ın İngilizce ve İspanyolca çevirilerinden toplamda on iki tanesi yayımlandı.

YORUMLAR

Subscribe
Bildir
guest

0 Yorum
Eskiler
En Yeniler Beğenilenler
Inline Feedbacks
View all comments

Son Eklenenler

Türk dizilerinin uluslararasılaşma serüveni: Latin Amerika örneği

Diziye dublaj ya da altyazı eklenmesini bekleyemeden Türkiye’de yayınlandığı saatte Kızılcık Şerbeti izleyenler, saatlerce sosyal medyada diziyi tartışanlar, dizilerden Türk yemeklerini öğrenenler, çocuklarına Türk isimleri koyanlar… Türk dizi rüzgarı nasıl dünyayı sardı? Türkiye’ye katkısı ne? Doç. Dr. Pınar Aslan yazdı.

2015 yılından beri Türk dizileriyle ilgili çalışmalar yapan bir akademisyen olarak katıldığım uluslararası konferanslarda hep şu soruyla başlarım: “Aranızda Türk dizisi izleyen var mı?”
İlk konferanslarda birkaç kişi el kaldırdığında mutlu olurdum. O birkaç kişinin açıklamaları da genelde şu şekilde olurdu: “Teyzem izliyor, ben izlemedim ancak duydum” ya da “Anneannem devamlı Türk dizisi izliyor, ben de bir bölüm izledim.”

2019 yılında İspanya’da katıldığım konferansta yine aynı soruyu sordum, farklı ülkelerden bir sürü kişi el kaldırdı ve ben de şöyle devam ettim: “Henüz izlemediyseniz, bir gün kesinlikle izleyeceksiniz.”

Yalnızca dört yılda bu kadar emin konuşmamı sağlayan ne olmuştu?

Latin Amerika’da Şehrazat, Onur, Elif gibi Türk isimleri

Öncelikle, güncel durumu hem yayımlanan makaleler hem de yaptığım araştırmalar sayesinde görme fırsatı buldum. Asıl çalışma alanım olan Latin Amerika’da hemen herkes Türk dizisi izliyordu, hatta çocuklarına Şehrazat, Onur, Elif gibi Türk isimleri koymaya başlamışlardı.

2017 yılında Şili’de gerçekleştirdiğim araştırmam sırasında ülkede aynı anda farklı kanallarda birçok Türk dizisi görmek beni gerçekten şaşırtmıştı. Şilili televizyon izleyicisi öğleden sonra başlayan ve gece yarısına kadar süren bir maratonda saatlerce Türk televizyon dizisi izliyor, Türk kültürüne maruz kalıyordu.

Latin Amerika’nın farklı ülkelerinde de durum benzerdi. Arjantin’de günün en çok izlenen ilk beş programında üç ya da dört Türk dizisi bulunuyordu. Peru’da prime time’da Türkiye’de çok ilgi görmeyen, ancak birçok ülkede büyük başarı elde eden Elif dizisi yayımlanıyordu. Küba’da devletin televizyon kanalına karşın halk kendi alternatif yayın sistemini kurmuştu ve bu sayede Türk dizileri ve Türkiye ülke çapında popüler hale gelmişti.

Türk dizileri önce Arap coğrafyasında tuttu

Tüm dünyada herkesin bir gün kesinlikle Türk dizisi izleyeceğine dair inancımı tetikleyen bir diğer durum da farklı ülkelerden insanların bir araya gelerek oluşturduğu hayran kitlesiydi.

Günümüzde Türk televizyon dizisinin uluslararası hayranları gerçekten aktif: Türk dizilerini yakından takip ediyor ve büyük bir tutkuyla içerik üretiyor. Türk dizileri hakkında podcast’ler, haftalık dizilerin dolaşıma girdiği telegram grupları, Türkiye saatiyle Türkçe izlenen bölümlerin özetlendiği Facebook grupları, Türk dizisi tutkunlarının çok farklı dillerde attığı tweet’ler… Tüm bunları Türk dizilerinin uzun yıllar izleneceğinin önemli göstergeleri olarak görmek gerekiyor.

2000’li yıllardan günümüze yapacağımız bir değerlendirme, Türk dizilerinin başta Arap coğrafyası olmak üzere Balkanlar ve Afrika’da büyük bir popülariteye sahip olduğunu gösterecektir. Bu durum kültürel, tarihi ve coğrafi yakınlık şeklinde yorumlanabilir. Arap ülkelerinde Türkiye’ye duyulan yakınlık hissi dizi içeriğiyle desteklenirken, Balkan ülkelerinde bu tarihi ve kültürel yakınlığı hatırlatma veya önyargıları ortadan kaldırma, hatta sempatiye dönüştürme söz konusu.

Mümkün bir alternatif evren

Öte yandan, burada Türk dizilerinin Türkiye ve Türk kültürü üzerinden yarattığı alternatif evrene de dikkat çekmek istiyorum: Yani bu bölgelerden insanlar Türk dizisi izlediklerinde kendi yaşamlarının daha modern, daha mutlu, daha özgür, kısacası daha iyi bir versiyonunun mümkün olduğunu da görüyorlar. Bu alternatif evrende yaşananların mümkünlüğü izleyiciyi bir özdeşlemeye de götürüyor tabii ki.

Türk dizilerinin kadınların yaşama bakış açısını nasıl değiştirdiği üzerine hazırlanan bir belgesel olarak Kismet: How Turkish Soap Operas Changed the World (Kısmet: Türk Dizileri dünyayı nasıl değiştirdi?) bu durumu oldukça detaylı bir şekilde anlatması açısından önemli bir çalışmadır.

Dış mekân çekimlerinin gücü

Bunun yanında Türk dizilerinin çekim kalitesi, dış mekân kullanımı ve müzikleri gibi öğelerine de dikkat çekmek gerekiyor. Türk dizilerinin hayran kitlesiyle gerçekleştirilen alımlama araştırmalarında dış mekân çekimleri ve dizilerdeki baskın müzik kullanımının dizilerin gösterdiği başarıyı etkileyen öncelikli öğelerden olduğunu görmek biz araştırmacıları şaşırtıyor.

“Yersiz uzun” olduğu iddia edilen Türk dizisi içeriklerini genelde daha da uzatmak için başvurulan bir teknik olarak geçiş sahnelerinde İstanbul manzarası kullanımı veya uzun müziklerin uluslararası seyirciyi memnun ettiğini söyleyebiliriz.

Türk dizilerinin başarı gösterdiği ve bu başarının bizi şaşırttığı bölgelerin başında ise kesinlikle Latin Amerika geliyor. 2014 yılında Binbir Gece dizisinin iflasın eşiğindeki Mega kanalında yayımlanmasıyla başlayan bu serüven televizyon izleyicisinin büyük ve sürekli desteğiyle bir sansasyona dönüştü.

Bu olağanüstü başarı Amerika Birleşik Devletleri’nin Hispanik kısmını, İspanya’yı ve hatta İtalya’yı da beraberinde sürükledi. Günümüzde Latin Amerikalı televizyon seyircisi Türk dizilerinin ulusal televizyon kanallarına gelmesini bekleyemiyor, dizileri Türkiye saatiyle Türkçe olarak izlemeyi tercih ediyor.

Kızılcık Şerbeti hadisesi

Son dönemin dikkat çekici dizilerinden Kızılcık Şerbeti’ni de izliyor ve ilgiyle takip ediyorlar. Medyanın uluslararasılaşmasının geldiği son nokta olarak Kızılcık Şerbeti-RTÜK konulu tartışmalara farklı ülkelerden Türk dizisi hayranlarının dâhil olduğunu görmek gerçekten ilginç bir durum.

Bunun yanında Kızılcık Şerbeti Türkiye’de muhafazakârlık-laiklik ikilemini yansıtması açısından da uluslararası seyircinin dikkatini çekiyor. Örneğin, İspanyolca bir tweet’te bir izleyici “Kızılcık Şerbeti’ni büyük bir ilgiyle izlediğini, diğer Türk dizilerine göre daha yavaş ilerlediğini, ancak dini konular nedeniyle çok araştırma yaptığını ve bir sürü yeni konuda bilgi sahibi olduğu için çok mutlu olduğunu” belirtmişti.

Türk kültürünün ve dahası popüler kültürünün diziler aracılığıyla yurt dışında da yakından takip edildiğini ve tartışıldığını görmek tabii ki heyecan verici.

Türk kültürüne büyük ilgi

Türk televizyon dizilerinin gösterdiği uluslararası başarının öncelikli etkisi Türk kültürü ve Türkiye’nin görünür olmasına yardım etmesi.

Türkiye’de üretilmiş televizyon dizilerini izleyen uluslararası seyirci daha önce yeterince tanımadığı veya farklı tanıdığı Türkiye, Türkler, Türk kültürü, Türk yemekleri, yani Türkiye’de yaşam biçimine dair birçok detay hakkında bilgi sahibi oluyor. Kurgu olduğu bilinen bir içerik üzerinden aktarılan bu aşinalık hissi Joseph Nye’ın deyimiyle Türkiye’nin yumuşak gücünü olumlu yönde etkiliyor.

Güç kavramının önemli bir parçası olarak yumuşak güç, popüler kültür ürünleri üzerinden görünürlük sağladığı ülkeye dair ilginin ve bilginin artmasıyla yükselişe geçiyor.

Türk dizilerinin giderek büyüyen ‘yumuşak gücü’

Araştırmalarım sırasında Latin Amerikalı televizyon izleyicisiyle gerçekleştirdiğim derinlemesine görüşmeler sonucunda Türkiye’ye hiç gitmemiş katılımcıların Türkiye’de bulunmuş, en azından bir Türk’le tanışmış ve ondan Türkiye’yi dinlemiş gibi büyük bir güvenle Türkiye ve Türk kültürü hakkında yorum yapmaları beni oldukça şaşırtmıştı; bu durum Türkiye’nin bu coğrafya da dâhil olmak üzere Türk dizilerinin yayımlandığı ülkelerde giderek büyüyen yumuşak gücüne işaret ediyor.

Türkiye’de olanlarla yakından ilgilenen seyirciler Türk kadını, Türkiye’de yaşam, hatta Türk eğitim sistemi hakkında yorum yapabiliyor. Uluslararası ilişkiler açısından büyük bir öneme sahip bu getirinin yanında Türk dizileri turizm, moda, müzik gibi çok çeşitli sektörleri de doğrudan veya dolaylı olarak olumlu etkileyecek bir potansiyele sahip. Türk dizilerinin yoğun bir ilgiyle izlenmesinin doğal bir etkisi olarak Türkiye’ye seyahat etme, Türk markalarına ilgi gösterme, Türk müzikleri dinleme, Türk yemeklerini deneyimleme gibi birçok seçenekten söz edilebilir.

Geldiğimiz nokta itibarıyla, Türk dizilerinin dünyanın birçok ülkesinde sevildiğinden ve ilgiyle takip edildiğinden eminiz. Bir sonraki aşamada yapılması gerekenler bu durumun etkilerinin ölçümlenmesi.

Yaratıcı kültür endüstrileri kapsamında ülkemizin öne çıkan değerlerinden biri olarak Türk dizilerinin başarısının sürekli ve sürdürülebilir kılınması önemli. Bu nedenle Türk dizisi ekosisteminin desteklenmesi, Türk dizilerinin ülkemizin kültür politikası çerçevesinde değerlendirilmesi ve Türkiye’de üretilen televizyon içeriğine, hatta Türk yaratıcı kültür endüstrilerine dair stratejik planlama yapılması büyük önem taşıyor.

Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Fikir Turu’nun editöryel politikasını yansıtmayabilir.

Bu yazı ilk kez 1 Haziran 2023’te yayımlanmıştır.

Pınar Aslan
Pınar Aslan
Pınar Aslan - Lisans eğitimini İstanbul Bilgi Üniversitesi’nde Karşılaştırmalı Edebiyat ve Halkla İlişkiler bölümlerinde tamamladı. Sonrasında Marmara Üniversitesi’nde Halkla İlişkiler yüksek lisansını tamamladı. 2010 yılında İspanya Universidad de Salamanca’da edebiyat ve kültürel incelemeler konularında bir yüksek lisans daha yapan Aslan, aynı üniversitede doktora eğitimine devam etti. “Angels of America: women icons in the USA and Latin America and their effect on female identity” başlıklı teziyle Cum Laude derecesiyle doktor olan Aslan, Türkiye’de İstanbul Üniversitesi İletişim Fakültesi’nde ikinci bir doktoraya başladı; “Bir Uluslararası Halkla İlişkiler Stratejisi Olarak Kültür ve Yaratıcı Endüstri Ürünleri: Latin Amerika Pazarında Türk Dizileri Üzerine Bir Araştırma” başlıklı tezi için Şili başta olmak üzere çeşitli Latin Amerika ülkelerinde araştırmalar gerçekleştirdi. 2018 yılında doktorasını tamamlayan Aslan Üsküdar Üniversitesi’nde Doçent Dr. olarak çalışıyor. Araştırma alanları kültür ve yaratıcı kültür endüstrileri, uluslararası iletişim, dijital kültür ve kültürlerarası iletişim. Editörlük ve çevirmenlik de yapan Aslan'ın İngilizce ve İspanyolca çevirilerinden toplamda on iki tanesi yayımlandı.

YORUMLAR

Subscribe
Bildir
guest

0 Yorum
Eskiler
En Yeniler Beğenilenler
Inline Feedbacks
View all comments

Son Eklenenler

0
Would love your thoughts, please comment.x