Yunanlı filozof Epiktetos’un dediği gibi: “Yazar olmak istiyorsanız yazın!”
Peki, ya çok satan, aldığı telifle yaşamak isteyen bir yazar olmak istiyorsanız, bu durumda yalnızca yazmak yeterli mi?
Kitapları çok satan, yazdıklarından iyi kazanan bir yazar olmak elbette kolay değil. Ayrıca, çok satmak ve çok para kazanmak doğal olarak her zaman iyi bir yazar olmanın ölçütü ve garantisi de değil!
Tüm diğer sanat dalları gibi yazı yazmak da öncelikle yeteneği, birikimi ve çok çalışmayı gerektirir. Bunun yanı sıra, bir “sihrin” oluşabilmesi için daha birçok ölçütün de bir araya gelmesi gerekiyor. Bazen bu sihirli birleşimin içinde ne yazık ki sanat-edebiyat dışı ölçütler de olabiliyor!
Bana sorarsanız bunun için önceliklerinizi belirlemeniz gerekiyor. Amacınız yalnızca iyi, edebi eserler yazmak ve kısıtlı bir çevre içinde bilinir olmak mı, yoksa aynı zamanda ün ve para da kazanmak mı? Bu biraz da sizin kişiliğiniz ve şansınızla ilgili kanımca.
Yazarak çok kazanmak mümkün mü?
Aslında yazarlık sanıldığı kadar kolay ve getirisi yüksek bir “meslek” değil. Ayrıca kitap yazarlığının, tıpkı diğer sanat dalları gibi, sabit bir getirisi de yok. Bu durum yalnızca bizim ülkemiz için değil, diğer ülkeler için de geçerli. Kişinin yazma yeteneği olması onun her daim para kazanabileceği anlamına gelmiyor. Hele hele şiir yazanlar için hiç gelmiyor.
İşte bundandır ki, bu yazıda şairleri ele almayacağız. O apayrı bir konu çünkü!
Hemen hemen herkesin bildiği gibi çoğu yazar yaptıkları diğer meslekler sayesinde hayatını sürdürüyor. Kimi öğretmen, kimi avukat, kimi yayıncı, kimi reklam yazarı…
Elbette çeşitli nedenlerle diğer yazarlar arasından sıyrılıp edebî yetenekleri sayesinde büyük kazançlar sağlayan kimi iyi yazarlar da var.
Yazarlık geliri derken yalnızca kitap telifinden değil, editörlük, çeviri, özellikle son yıllarda hayli popüler olan yazarlık kursları ya da uluslararası festival davetleri, konuşmalar için ödenen ödenekleri bile katsak yine de yalnızca yazarak geçinmek çoğu yazar için zor, hatta hayal.
Yazarak para kazanmak elbette birçok etkene bağlı. Kimliğiniz, kişiliğiniz, yazdığınız kitabın türü, konusu, yayınevi, yayınevinin sizin için yapacağı tanıtım, vb. gibi pek çok unsur da elde edeceğiniz başarı ve kazançta belirleyici etken oluyor.
Telif haklarını tarihçesi
Gelin, Batı’da ve ülkemizde telif haklarının tarihçesine kısaca bir bakalım.
İngiltere’de 1709’da kabul edilen ve 1710 yılında uygulamaya konan Kraliçe Anna Kanunu, bir kitabın eser sahibi ve mirasçılarına yayımdan itibaren belirli bir süre ile koruma sağlayan ilk kanundu. Bu yasa, kitap yayıncılarının kitaplarını başkalarının kopyalamasına karşı 14 yıl süre ile koruma sağlıyordu. 18. yüzyılda ortaya çıkan bu ilk telif kanunu edebî eserleri koruma altına almaya yönelikti. Zamanla müzik ve resim alanındaki eserlerin de telif hakları kapsamında değerlendirilmesi için çalışmalar yapıldı. Çok sonraları haritalar, el yazmaları, bilimsel eserler, mimari eserler vb. de bu kapsamda değerlendirildi.
Bizde ise gerçek anlamda ilk fikir ve sanat eserleri kanunu olan Hakkı Telif Kanunu, 8 Mayıs 1910 tarihinde çıkarılmıştır. Bundan önce, 1850 tarihli telif hakkı ile ilgili ilk hukuk metni olan Encümen-i Daniş Nizamnamesi vardır. Buna göre eserin incelenmesinden sonra telif hakkı ödenir. 1872’de Şemsettin Sami’nin Taaşşuk-ı Talat ve Fitnat adlı eseri ilk telif roman olarak okura sunulur.
Cumhuriyet döneminde ise, 1923 yılında imzalanan Lozan Anlaşması’na ekli olan Ticaret Sözleşmesi’nin 3. faslındaki 14. ve 15. maddeler, Türkiye’nin sınai, edebî ve artistik mülkiyetin korunması ile ilgili milletlerarası anlaşmalara 12 ay içinde katılmasını öngörmüştür.
Günümüzde ise yazarların, yayıncıların, çevirmenlerin haklarını koruyan kimi meslek birlikleri de var. Örneğin, 1987’de kurulan Türkiye İlim ve Edebiyat Sahipleri Meslek Birliği (İLESAM), Bilim ve Edebiyat Eseri Sahipleri Meslek Birliği (BESAM, 2000), Çevirmenler Meslek Birliği (ÇEVBİR, 2006 ), Yayıncılar Telif Hakları ve Lisanslama Meslek Birliği (YAYBİR, 2006) gibi.
Ancak, ne yazık ki çok tanınmış kimi yazarların dışında, özellikle de şiir alanında telif hakkı almak şöyle dursun, yazarların birçoğu kendi cebinden ödeyerek bile kitaplarını çıkarmak zorunda kalabiliyorlar! İlginç olan ise, bu yazarların bir kısmı bu meslek örgütlerinin üyeleri de olabiliyorlar. Bu da ayrıca ironik bir durum tabii…
Farklı yazarlara farklı telif ödemesi
Dünya Fikri Mülkiyet Örgütü verilerine göre, dünyada yayıncılık gelirleri günümüzde 78 milyar $’ın üzerine ulaştı. Bunun %35’i ise ABD kaynaklı.
Dünyanın En Zengin 10 Yazarı
ABD’de öncelikle yazarın kazancı bir yayıneviyle sözleşme imzalamasıyla başlıyor ve yaygın olan uygulamada yazarlar bu sözleşmeyle yayınevlerinden kitap satılmaya başlamadan önce alacakları toplu bir telif ödemesi konusunda anlaşıyorlar.
Ödemeler genel olarak üç taksitte yazara veriliyor. Birinci taksit sözleşmeyi imzaladığında, ikinci taksit yazar taslağını yayınevine teslim ettiğinde, üçüncü taksit ise kitap yayımlandığında ödeniyor. Satılan her kitap için yazarın alacağı telif yüzdesi de yapılan sözleşmeye yazılıyor. ABD’de kitap başına ortalama % 10-12 civarında bir yazar telifi söz konusu. Kitap satışından yazarın elde ettiği telif ücreti baştan aldığı toplu telif ödemesini geçtiğinde yayıncı yazara tekrar ödeme yapıyor.
Tabii bu süreç; yazardan yazara, sözleşmeden sözleşmeye değişiyor. Kimi yazarlarla toplu bir telif ödemesi, kimi yazarlarla ise sadece kitap satışına bağlı bir telif ödemesi ve kimileriyle de her iki ödemenin de geçerli olduğu çoklu anlaşmalar yapılıyor. Yazarın pazarlık gücü ve yazar profili doğal olarak anlaşmada belirleyici rol oynuyor. Örneğin kemik bir okuyucu kitlesine sahip olan, ama çok satan yazar statüsünde olmayan bir yazar, toplu telif ödemesini tercih ederken, okur, dolayısı ile satış garantisi olan (longseller) kitapların yazarları, kitap başına telif ücreti almayı seçerek ölene kadar (öldükten sonra da mirasçıları) satıştan para kazanmayı tercih edebiliyor.
Bir de kişisel yayıncılık yapan yazarlar var. Kendi kitabını basan yazarlar içerisinde en çok kazananlar, türlerine göre aşk, romantizm ve gerilim yazarları. Bu yazarların gelirleri yıllar içinde artış gösterse dahi doğal olarak yine de bir yayıneviyle çalışan yazarların gerisinde kalıyorlar.
Gördüğünüz gibi, geleneksel olarak ve kendi kendini yayınlanan yazarlar arasında aynı sayıda satılan kopyaya rağmen 24 bin $ ‘ın üzerinde bir fark var.
Çoğu insan, geleneksel olarak yayınlanan yazarların, Stephen King ve George R. R. Martin gibi şöhretli yazarlara oranla daha az kazandığını düşünür. Bu her zaman doğru değildir.
Yazarların gelirini etkileyen faktörler nelerdir?
Bir yazarın yıllık kazancı çeşitli faktörlere bağlıdır:
- Satış başına gelir (telif oranı)
- Ön ödeme (yalnızca geleneksel yayınlar için geçerli)
- Pazarlama hacmi (kitabı basan yayınevinin kitabın tanıtımına bütçe ayırması)
- Hedef kitle boyutu (çocuk, aşk yahut fantastik romanın hedef kitlesi farklıdır)
- Yayımlanan kitap sayısı (yazarın yıl içinde birden fazla kitabı çıkmış olabilir)
- O güne değin yayınlanmış kitap sayısı (yazarın toplam kitap sayısı)
* Kitabın dağıtım ve perakende ağındaki tutarlılığı
Birkaç kazanan yazar örneği
Elbette, aykırı değerler her zaman mevcuttur. Bazıları yüz binlerce okura ulaşır, bazıları ilk baskıda kalır, ünlü dahi olsalar.
Birkaç örnek vermek gerekirse:
Roxane Gay, kariyerinin dördüncü kitabı olan Hunger (Açlık) ile 100 bin dolar kazandı.
Scott Westerfeld, kariyerinin 175. kitabı Extras ile 15 bin dolar kazandı.
Viet Thanh Nguyen, kariyerinin üçüncü kitabı, kompakt hikâyelerden oluşan bir koleksiyon olan The Refugees ile 250 bin dolar kazandı.
Gillian Flynn, kariyerinin üçüncü kitabı olan ve filme de çekilen Gone Girl ile 400 bin dolar kazandı.
Kristen Roupenian, kariyerinin ilk kitabı olan You Know You Want This ile 1.200 bin dolar kazandı.
100 bin dolardan fazla kazanan yazar nasıl olunur?
Birçok insanın istediği budur. Ancak, bir yazarın 100 bin dolardan fazlasını kazandıracak sihirli bir formül yoktur.
Written World Media, 2019 ve 2020 yıllarında bir araştırma yaptı. Analiz, titiz veriler üzerinde değil, yazar tabanlı kendi kendine bildirilen anketlerden elde edilen sonuçlara dayanıyordu.
Araştırma neticesinde finansal açıdan başarılı yazarların haftada ortalama 13 saat yazarak ortalama 5,31 kitap yayınladıklarını buldular. Güne göre kategorize edildiğinde, bu ortalama günde 4 saatten fazla yazma anlamına geliyor. Bunu, hevesli yazarlar için yayınlanan ortalama 7,4 kitap ve haftada ortalama 16 saatlik yazma ile karşılaştırın. Bu, başarılı yazarların günlük yazma süresinin yarısından daha azdır.
Şimdi soralım: Bazı yazarların en çok satanlar listelerinin en üstüne çıkmayı ve orada kalmayı nasıl başardıklarını hiç merak ettiniz mi? Başarılı bir bağımsız yazar kariyeri oluşturmak için hangi ipuçlarının, püf noktalarının ve stratejilerin kullanıldığını düşündünüz mü?
Sizi hiç zorlamadan bazı bulguları vermekle yetinmek istiyorum. Zira araştırmada ortaya çıkan manzara bu:
Bulgu 1: Finansal olarak başarılı yazarlar daha fazla yazıyor
Bulgu 2: Finansal olarak başarılı yazarlar profesyonelce tasarlanmış kapaklara sahip
Bulgu 3: Finansal olarak başarılı yazarlar profesyonel editörlerle çalışıyorlar
Bulgu 4: Finansal olarak başarılı yazarlar promosyonun gücüne inanıyor
Bulgu 5: Finansal olarak başarılı yazarlar popüler türlerde yazıyor
Kimler okunuyor? Ne kazanıyor?
Gelelim ülkemizdeki duruma; Türkiye’nin 2021 yılı verilerine göre okuma oranının 180 ülke arasında 140. olduğu açıklandı. Ülkemizde okuma oranı günden güne azalırken, en çok okunan kitaplar ise satılan kitaplar üzerinden değerlendiriliyor. Konusuna göre en çok satanlar %65 oranında aşk kitapları, %24 siyaset ve %13 oranında ise düşünce, felsefe kitapları. Ayrıca dünya klasikleri de önemli bir yer tutuyor.
Şahsen bana yerli yazarlar içinde günümüzde en çok satan yazarlar kimler diye sorulsa hiçbir ön araştırma yapmadan ismini verebileceğim yazarlar şunlar olur: Ayşe Kulin, Gülseren Budayıcıoğlu, Zülfü Livaneli, Ahmet Ümit, Elif Şafak, Emrah Serbes ve tabii Orhan Pamuk. Tür olarak ise yine araştırma yapmadan roman dışında kişisel gelişim, popüler tarih kitapları vb. gibi türleri hiç düşünmeden sıralayabilirim.
O halde gelin verilere bir bakalım, yanılıyor muyum diye.
Ayşe Kulin, Elif Şafak, Zülfü Livaneli, Ahmet Ümit, Orhan Pamuk gibi tanınmış yazarların hemen hemen tümü en çok okunan yazarlar listesindeyken, Hasan Ali Toptaş, Yılmaz Özdil, Doğan Cüceloğlu, İlber Oltaylı, İskender Pala, Canan Tan Uğur Koşar, Sinan Yağmur, Nazan Bekiroğlu, Hatice Kübra Tongar, Şermin Yaşar gibi isimler de çok satan yazarlar listesinde yer alıyorlar. Kimi listelerde ise (en çok satan 50 yazar) Sabahattin Ali, Yaşar Kemal, Cemal Süreya, Peyami Safa ve hatta Tomris Uyar’ı da görmek mutluluk verici.
“Pamuk” ekonomisi
Bir de şu var ki; çok satmak da her zaman yeterli değil! Yazarların toplam kazançları yayınevleriyle yaptıkları sözleşmeye ve kitabın satış fiyatına göre değişiklik gösterebiliyor. Örneğin, Zülfü Livaneli’nin Kardeşimin Hikâyesi isimli romanı Doğan Kitap’dan ilk çıktığında 280 bin alıcı bulmasına karşın, ikinci sırada yer alan Ahmet Ümit’in Beyoğlu’nun En Güzel Abisi 250 bin satmış. Livaneli’nin romanı o zaman 19 liradan, Ümit’in romanı 20 liradan, Elif Şafak’ın Ustam ve Ben romanı ise bu iki yazarın kitabına göre daha az sayıda satıldığı halde, 29 liradan satışa sunulduğu için daha fazla gelir elde edilmiş.
On yıl önceki verilere göre ise, Orhan Pamuk’un kitaplarının yabancı ülkelerdeki satışının telif gelirinin 30 milyon $’ı bulduğu, Türkiye’de ise yaklaşık 1 milyon kitap satışından 13 milyon $’ın üzerinde bir gelir elde edildiği tahmin ediliyor. Yani, en az 43 milyon $’lık bir “Pamuk” ekonomisinden söz edebiliriz.
Yine yaklaşık bir fikir vermesi açısından çok satan kimi Türk yazarların kazandığı teliflerden örnek vermenin yararlı olacağını düşünüyorum. Ayşe Kulin (3,1 milyon $), Elif Şafak (2,9 milyon $), Ahmet Ümit (2,3 milyon $), Canan Tan (1,5 milyon $), Sinan Yağmur (0,7 milyon $), Zülfü Livaneli (0,7 milyon $), Yılmaz Özdil (0,6 milyon $).
Tüm bu sözünü ettiğim konuların ve verilerin ışığında, “Peki, biz de yazmak ve aldığımız teliflerle yaşamak istersek ne yapalım?” diye bana sorarsanız, naçizane tavsiyem şu olur: Epiktetos’a özenerek söylüyorum; yazar olmak istiyorsanız öncelikle işe yazmakla başlayın! Gerisi biraz da şans derim.
Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Fikir Turu’nun editöryel politikasını yansıtmayabilir.
Bu yazı ilk kez 12 Temmuz 2023’te yayımlanmıştır.