Faydaları ve zararlarıyla iltihaplanma nedir?

İltihaplanma nedir? Kaç türü vardır? Ne zaman faydalı, ne zaman zararlıdır? Sosyal medyada yer alan bilgiler, özellikle beslenme konusunda gündelik hayatımızı etkileyen hangi davranışlara yol açıyor?

İltihaplanma ya da enflamasyon, bağışıklık sisteminin vücudu hastalık veya yaralanmalara karşı korumak amacıyla oluşturduğu tepkidir ve genellikle olumsuz addedilir. Peki, gerçekten her zaman böyle midir?

Halk sağlığı, bulaşıcı hastalıklar ve sağlık adaleti konularında yazan gazeteci ve tıp doktoru Keren Landman, Vox internet sitesinde yayımlanan yazısında iltihaplanmanın nedenlerini, türlerini, fayda ve zararları ile bundan kaçınmanın yollarını anlatıyor.

Yazının bazı bölümlerini aktarıyoruz:

“İltihaplanma her yerde konuşuluyor ve baklagiller bundan nasibini alacak. Bu cümleyi ilk olarak ameliyattan yeni çıkmış bir arkadaşımdan duymuştum. Ameliyat sonrası kesi yerindeki tahrişin, TikTok’un kendisine (yanlış bir şekilde) iltihaba neden olduğunu bildirdiği mercimek gibi yiyeceklerden kaynaklandığını söylemişti. Antibiyotikler sonunda ağrısını geçirdi ve kesinin enfekte olduğu ortaya çıktı. (…)

Mercimek, fasulye ve diğer baklagillerin aslında iltihap giderici etkileri olduğunu gösteren birçok bilimsel çalışma var, ancak bazı moda diyetler bunları yıllar önce şeytanlaştırdı. Influencer’lar, vücuttaki iltihabı yok etme nihai hedefiyle insanları her türlü yiyecekten kaçınmaya teşvik ettikçe, bu söylentiler ve diğerleri geri döndü.

A Silent Fire (Sessiz Yangın) adlı kitabında konuyu ayrıntılı olarak inceleyen gastroenterolog Shilpa Ravella, iltihabın karmaşıklıklarını anlayan hiç kimsenin bunu istemeyeceğini söylüyor. Ancak bu, sosyal medyada popüler olan ikili yaklaşımın tipik bir örneği, ‘Her şey ya iyi ya da kötüdür’.”

Yazar, iltihaplanmanın iki ucu keskin bir kılıç olduğunu belirtiyor:

“İnsan vücudunun binlerce yıldır patojenlerle, zehirlerle ve travmalarla savaşmasını sağlayan kadim bir silah olmanın yanında zarar verebilen ve zayıflatabilen biyolojik bir süreçtir. Sadece binlerce TikTok kullanıcısının değil, tonlarca bilimsel araştırmanın da konusudur.

İşte iltihabın bize nasıl yardımcı olabileceği, zarar verebileceği ve oluşturabileceği riski azaltmak için bilmeniz gerekenler.

İyi iltihaplanma diye bir şey var mıdır?

(…) İltihaplı durumlarda, bağışıklık sistemi saldırı moduna geçer. Bu, mikroskobik düzeyde uzmanlaşmış çeşitli hücrelerin işgalci olarak algıladıkları şeylerle savaştığı anlamına gelir. Bunu genellikle ya doğrudan rakiplerine saldırarak ya da onlar için dayanılmaz koşullar yaratan toksik kimyasallar salgılayarak yaparlar.

Birçok uzman iltihaplanmayı akut ve kronik olmak üzere iki türe ayırır. Akut iltihaplanma, bir yaralanma veya enfeksiyondan sonraki saatler ve günler içinde meydana gelir. Ravella, bunun nadiren sessiz ilerlediğini söylüyor: ‘Kan akışı artar, sıvı ve protein damarlardan sızar’ ve bunun sonucunda insanlar şişlik, kızarıklık, ateş ve ağrı gibi semptomlar yaşar. Bu semptomlar belirli bir yaralanma veya enfeksiyonun olduğu her yerde veya bölgede ortaya çıkar. ‘Bunu hissedebilirsiniz ve bu tür iltihabın yaranın iyileşmesine yardımcı olduğunu bilirsiniz’ diyor Ravella. Kısa süreli olduğunda bu tür bir iltihaplanma bizim için faydalıdır. O olmadan yaraları iyileştiremez veya enfeksiyonlarla savaşamazdık. (…)

İltihabı kötü yapan nedir?

Hızla ilerleyen akut iltihaplanmanın aksine, genellikle aylarca, yıllarca süren kronik iltihaplanma, yaşam kalitesini ve süresini sınırlayan yan hasarlarla ilişkilidir.

Kronik iltihaplanmanın en belirgin örneklerinden biri, bağışıklık sisteminin vücuda karşı savaştığı otoimmün hastalıklardır: Romatoid artrit, inflamatuar bağırsak hastalıkları (Crohn hastalığı ve ülseratif kolit) ve lupus (kelebek hastalığı) gibi. Bu hastalıkların başlangıçta akut, enfeksiyonla ilişkili iltihaplanmayla karıştırılması kolaydır, çünkü aynı semptomların çoğunu barındırırlar. (…)

Kronik iltihaplanma fiziksel olarak sessiz de ilerleyebilir ve hastalık durumlarında doruğa ulaşana kadar yıllarca sadece birkaç gözlemlenebilir semptoma neden olabilir. Birçok kardiyovasküler hastalık, böbrek hastalığı ve kanser, bu tür sistemik kronik iltihaplanmayla örtüşür. Kronik iltihaplanmanın rutin laboratuvar testlerinde akut iltihaplanmadan daha zor tespit edilmesi nedeniyle, teşhisi ve müdahale edilmesi daha zordur.”

Kronik iltihaplanmaya ne sebep olur?

Yazar, uzmanların yıllarca kronik iltihaplanmanın yalnızca söz konusu hastalıkların bir sonucu olduğunu düşünseler de, artık bazı durumlarda iltihaplanmanın kendisinin hastalığa yol açabileceğine dair kanıtların arttığını belirtiyor:

“Ravella, bilimdeki paradigma değişiminin 2017 civarında, kalp krizi geçiren ve kanında iltihapla ilişkili bir proteinin anormal derecede yüksek seviyelerde olduğu hastalarda, iltihap önleyici ilaç almanın ikinci bir kalp krizi riskini yüzde 15 oranında azalttığını gösteren klinik bir araştırmayla başladığını söylüyor.

Ravella, ‘Nedensellik verileri bazı durumlar için -kalp hastalığı ve kanser gibi- diğerlerinden daha güçlüdür’ diyor. Obezite, nörodejeneratif hastalıklar (Alzheimer ve Parkinson gibi) ve bazı psikiyatrik hastalıklar (depresyon gibi) gibi durumlar için, nedeni sonuçtan ayırmak daha zordur.

Genomik verileri kullanarak yaşlanma, bağışıklık sistemi ve kardiyovasküler sağlık arasındaki bağlantıları inceleyen Stanford Üniversitesi’nden immünolog David Furman, kronik iltihabın kronik ağrısı olan kişilerde, yaşlılarda ve obezitesi olanlarda daha yaygın olduğunu söylüyor. (…) Bu, bu gruplardaki insanların salgının başlarında COVID-19 enfeksiyonu nedeniyle ölüm ve diğer hastalıklara yakalanma risklerinin neden daha yüksek olduğunu açıklıyor.

Bilim insanları, çevremizde kronik iltihaplanmaya neden olabilecek diğer tetikleyicileri araştırıyor; bunlar arasında havadaki zehirler, sirkadiyen ritmimizdeki bozulmalar ve diğer stres faktörleri, yiyecek ve suyumuzdaki sorunlar ve bağırsaklarımıza yerleşen mikroplardaki değişiklikler yer alıyor. (…)

İltihaplanma hakkında neden bu kadar çok kafa karıştırıcı bilgi var?

Genel olarak, insanlarda tek bir maruziyeti ortak bir sonuca bağlamak zordur, çünkü bilim insanları bir laboratuvar faresinde olduğu gibi kişinin çevresini etik olarak kontrol edemezler. Bu, birçok sağlık uzmanının tercih ettiği türden randomize, kontrollü insan deneyleri yapmayı zorlaştırır. Araştırmacıların hâlâ iltihabın ne zaman bir neden, bir etki veya bir hastalık ya da semptom setine bağlı olduğu konusunda cevaplanmamış soruları var. Ve bilimde boşluklar olduğunda insanlar, halkın anlayışını istismar ederek para kazanabilir ve dikkat çekebilirler.

TikTok, birçoğu etkileşiminizden geçimini sağlayan veya bazı durumlarda size aktif olarak bir şeyler satmaya çalışan influencer’lar tarafından yayılan kışkırtıcı mitler ve korkutmacanın sergilendiği bir mecra.

Diyetisyen Abbey Sharp, (…) sağlık konusunda yanlış bilgilendirmeden kaçınmak konusunda uzman tavsiyelerini yineleyerek, tüketicilerin, özellikle ilgilerinden para kazanan kişilerin, iltihabın nedenleri ve çözümleri hakkında belirsiz, aşırı basitleştirilmiş, bağlamdan uzak ifadelerine şüpheyle yaklaşmaları gerektiğini söylüyor.

Ayrıca, yiyeceklerin sadece gaz yapan nitelikte olmaları, bazı kişilerde alerjik reaksiyonlara neden olmaları veya belirli rahatsızlıkları olan kişiler tarafından tolere edilememeleri nedeniyle mutlaka iltihaba yol açmadıklarını unutmamak gerekiyor. Örneğin glüten, çölyak hastalığı olan kişilerde iltihaplanmaya neden olur ancak çoğu kişi için iyidir.

Kronik iltihaplanmayı azaltmak için neler yapılabilir?

Sağlık sorunlarına yol açabilecek kronik iltihaplanma riskini azaltmanın yolları vardır. Yale Üniversitesi’nden nörolog ve immünobiyolog David Hafler’in multipl skleroz hastalarına yaptığı başlıca önerilerden biri, işlenmiş gıdalardan kaçınmak. (…)

Uzmanların önerdiği iltihapla savaşan beslenme biçimlerinin ortak bir noktası da lifli gıdalar. (…) Fasulye ve tahıllar mükemmel çözünür lif kaynağıdırlar. Yapraklı yeşillikler ve turpgiller de iltihaplanmaya karşı koruma sağlayan bileşikler içerir. Fındık, somon ve uskumru gibi yağlı balıklar ve üzümsü meyveler de.

Fermantasyon da yiyeceklerin iltihap önleyici özelliklerini artırmanın güçlü bir yoludur. (…) Ekşi mayalı ekmek gibi pişirilen fermente gıdalarda, mikroskobik yapı iltihap önleyici etkilere sahip olabilecek şekillerde değişir.

Hafler, beslenme biçimimizde yağ ve tuzu en aza indirmemizi öneriyor ve konuştuğum tüm uzmanlar, özellikle ev mutfaklarında yaygın olmayan bileşikler ve içerikler içeren işlenmiş gıdalardan kaçınmamızı salık veriyor. Furman, ev mutfaklarında kullanılan yöntemlerin, endüstriyel gıda üretiminde kullanılanlara kıyasla iltihaplanmaya neden olma olasılığının çok daha düşük olduğunu ve bu nedenle evde yemek pişirmenin gerçekten önemli olduğunu söylüyor.

Aynısının dondurma gibi lezzetler için de geçerli olduğunu ekliyor. Seri üretim dondurmalarda pürüzsüz dokuyu sağlayan kayganlaştırıcı ve emülgatörler, bağırsak mikrobiyomunu geçici olarak değiştiriyor ve koruyucu tabakayı inceltiyor. Bu da, ev yapımı dondurmanın aksine iltihaplanmaya katkıda bulunabiliyor.

Doğada ve diğer insanlar ve hayvanlarla vakit geçirmek de iltihabı azaltabilir, kısmen mikrobiyomu çeşitlendirerek, ancak potansiyel olarak diğer mekanizmalar aracılığıyla. Kuvvet antrenmanı da dahil olmak üzere egzersiz de önemli. Nitekim Furman, ‘Kas, iltihap önleyici özelliklere sahip bir salgı organıdır’ diyor. Kilo kontrolü, yağ hücrelerinin iltihaba neden olan maddeleri salgılamasını azaltarak riski düşürebilir.

Sonuç olarak, iltihaptan uzak bir yaşam tarzı için kanıta dayalı önerilerin çoğu, uzmanların uzun zamandır sağlıklı bir yaşam tarzı olarak önerdikleriyle önemli ölçüde örtüşüyor. Her zaman daha fazlasını yapabiliriz; daha fazla pestisit içermeyen yiyecek yiyebilir, daha temiz hava soluyabiliriz. Ancak Furman, ‘Yeniden mağara insanı olamayız’ diyor. Ne kadar ileri gideceğimiz bize kalmış…”

Bu yazı ilk kez 25 Ekim 2024’te yayımlanmıştır.

Keren Landman’in Vox internet sitesinde yayımlanan “How bad is inflammation really?” başlıklı yazısından öne çıkan bazı bölümler Nevra Yaraç tarafından çevrilmiş ve editoryal katkısıyla yayına hazırlanmıştır. Yazının orijinaline ve tamamına aşağıdaki linkten erişebilirsiniz: https://www.vox.com/even-better/374515/inflammation-inflammatory-foods-chronic-acute-silent-autoimmune-immune

Fikir Turu
Fikir Turuhttps://fikirturu.com/
Fikir Turu, yalnızca Türkiye’deki düşünce hayatını değil, dünyanın da ne düşündüğünü, tartıştığını okurlarına aktarmaya çalışıyor. Bu amaçla, İngilizce, Arapça, Rusça, Almanca ve Çince yazılmış önemli makalelerin belli başlı bölümlerini çevirerek, editoryal katkılarla okuruna sunmaya çalışıyor. Her makalenin orijinal metnine ve değerli çevirmen arkadaşlarımızın bilgilerine makalenin alt kısmındaki notlardan ulaşabilirsiniz.

YORUMLAR

Subscribe
Bildir
guest

0 Yorum
Eskiler
En Yeniler Beğenilenler
Inline Feedbacks
View all comments

Son Eklenenler

Faydaları ve zararlarıyla iltihaplanma nedir?

İltihaplanma nedir? Kaç türü vardır? Ne zaman faydalı, ne zaman zararlıdır? Sosyal medyada yer alan bilgiler, özellikle beslenme konusunda gündelik hayatımızı etkileyen hangi davranışlara yol açıyor?

İltihaplanma ya da enflamasyon, bağışıklık sisteminin vücudu hastalık veya yaralanmalara karşı korumak amacıyla oluşturduğu tepkidir ve genellikle olumsuz addedilir. Peki, gerçekten her zaman böyle midir?

Halk sağlığı, bulaşıcı hastalıklar ve sağlık adaleti konularında yazan gazeteci ve tıp doktoru Keren Landman, Vox internet sitesinde yayımlanan yazısında iltihaplanmanın nedenlerini, türlerini, fayda ve zararları ile bundan kaçınmanın yollarını anlatıyor.

Yazının bazı bölümlerini aktarıyoruz:

“İltihaplanma her yerde konuşuluyor ve baklagiller bundan nasibini alacak. Bu cümleyi ilk olarak ameliyattan yeni çıkmış bir arkadaşımdan duymuştum. Ameliyat sonrası kesi yerindeki tahrişin, TikTok’un kendisine (yanlış bir şekilde) iltihaba neden olduğunu bildirdiği mercimek gibi yiyeceklerden kaynaklandığını söylemişti. Antibiyotikler sonunda ağrısını geçirdi ve kesinin enfekte olduğu ortaya çıktı. (…)

Mercimek, fasulye ve diğer baklagillerin aslında iltihap giderici etkileri olduğunu gösteren birçok bilimsel çalışma var, ancak bazı moda diyetler bunları yıllar önce şeytanlaştırdı. Influencer’lar, vücuttaki iltihabı yok etme nihai hedefiyle insanları her türlü yiyecekten kaçınmaya teşvik ettikçe, bu söylentiler ve diğerleri geri döndü.

A Silent Fire (Sessiz Yangın) adlı kitabında konuyu ayrıntılı olarak inceleyen gastroenterolog Shilpa Ravella, iltihabın karmaşıklıklarını anlayan hiç kimsenin bunu istemeyeceğini söylüyor. Ancak bu, sosyal medyada popüler olan ikili yaklaşımın tipik bir örneği, ‘Her şey ya iyi ya da kötüdür’.”

Yazar, iltihaplanmanın iki ucu keskin bir kılıç olduğunu belirtiyor:

“İnsan vücudunun binlerce yıldır patojenlerle, zehirlerle ve travmalarla savaşmasını sağlayan kadim bir silah olmanın yanında zarar verebilen ve zayıflatabilen biyolojik bir süreçtir. Sadece binlerce TikTok kullanıcısının değil, tonlarca bilimsel araştırmanın da konusudur.

İşte iltihabın bize nasıl yardımcı olabileceği, zarar verebileceği ve oluşturabileceği riski azaltmak için bilmeniz gerekenler.

İyi iltihaplanma diye bir şey var mıdır?

(…) İltihaplı durumlarda, bağışıklık sistemi saldırı moduna geçer. Bu, mikroskobik düzeyde uzmanlaşmış çeşitli hücrelerin işgalci olarak algıladıkları şeylerle savaştığı anlamına gelir. Bunu genellikle ya doğrudan rakiplerine saldırarak ya da onlar için dayanılmaz koşullar yaratan toksik kimyasallar salgılayarak yaparlar.

Birçok uzman iltihaplanmayı akut ve kronik olmak üzere iki türe ayırır. Akut iltihaplanma, bir yaralanma veya enfeksiyondan sonraki saatler ve günler içinde meydana gelir. Ravella, bunun nadiren sessiz ilerlediğini söylüyor: ‘Kan akışı artar, sıvı ve protein damarlardan sızar’ ve bunun sonucunda insanlar şişlik, kızarıklık, ateş ve ağrı gibi semptomlar yaşar. Bu semptomlar belirli bir yaralanma veya enfeksiyonun olduğu her yerde veya bölgede ortaya çıkar. ‘Bunu hissedebilirsiniz ve bu tür iltihabın yaranın iyileşmesine yardımcı olduğunu bilirsiniz’ diyor Ravella. Kısa süreli olduğunda bu tür bir iltihaplanma bizim için faydalıdır. O olmadan yaraları iyileştiremez veya enfeksiyonlarla savaşamazdık. (…)

İltihabı kötü yapan nedir?

Hızla ilerleyen akut iltihaplanmanın aksine, genellikle aylarca, yıllarca süren kronik iltihaplanma, yaşam kalitesini ve süresini sınırlayan yan hasarlarla ilişkilidir.

Kronik iltihaplanmanın en belirgin örneklerinden biri, bağışıklık sisteminin vücuda karşı savaştığı otoimmün hastalıklardır: Romatoid artrit, inflamatuar bağırsak hastalıkları (Crohn hastalığı ve ülseratif kolit) ve lupus (kelebek hastalığı) gibi. Bu hastalıkların başlangıçta akut, enfeksiyonla ilişkili iltihaplanmayla karıştırılması kolaydır, çünkü aynı semptomların çoğunu barındırırlar. (…)

Kronik iltihaplanma fiziksel olarak sessiz de ilerleyebilir ve hastalık durumlarında doruğa ulaşana kadar yıllarca sadece birkaç gözlemlenebilir semptoma neden olabilir. Birçok kardiyovasküler hastalık, böbrek hastalığı ve kanser, bu tür sistemik kronik iltihaplanmayla örtüşür. Kronik iltihaplanmanın rutin laboratuvar testlerinde akut iltihaplanmadan daha zor tespit edilmesi nedeniyle, teşhisi ve müdahale edilmesi daha zordur.”

Kronik iltihaplanmaya ne sebep olur?

Yazar, uzmanların yıllarca kronik iltihaplanmanın yalnızca söz konusu hastalıkların bir sonucu olduğunu düşünseler de, artık bazı durumlarda iltihaplanmanın kendisinin hastalığa yol açabileceğine dair kanıtların arttığını belirtiyor:

“Ravella, bilimdeki paradigma değişiminin 2017 civarında, kalp krizi geçiren ve kanında iltihapla ilişkili bir proteinin anormal derecede yüksek seviyelerde olduğu hastalarda, iltihap önleyici ilaç almanın ikinci bir kalp krizi riskini yüzde 15 oranında azalttığını gösteren klinik bir araştırmayla başladığını söylüyor.

Ravella, ‘Nedensellik verileri bazı durumlar için -kalp hastalığı ve kanser gibi- diğerlerinden daha güçlüdür’ diyor. Obezite, nörodejeneratif hastalıklar (Alzheimer ve Parkinson gibi) ve bazı psikiyatrik hastalıklar (depresyon gibi) gibi durumlar için, nedeni sonuçtan ayırmak daha zordur.

Genomik verileri kullanarak yaşlanma, bağışıklık sistemi ve kardiyovasküler sağlık arasındaki bağlantıları inceleyen Stanford Üniversitesi’nden immünolog David Furman, kronik iltihabın kronik ağrısı olan kişilerde, yaşlılarda ve obezitesi olanlarda daha yaygın olduğunu söylüyor. (…) Bu, bu gruplardaki insanların salgının başlarında COVID-19 enfeksiyonu nedeniyle ölüm ve diğer hastalıklara yakalanma risklerinin neden daha yüksek olduğunu açıklıyor.

Bilim insanları, çevremizde kronik iltihaplanmaya neden olabilecek diğer tetikleyicileri araştırıyor; bunlar arasında havadaki zehirler, sirkadiyen ritmimizdeki bozulmalar ve diğer stres faktörleri, yiyecek ve suyumuzdaki sorunlar ve bağırsaklarımıza yerleşen mikroplardaki değişiklikler yer alıyor. (…)

İltihaplanma hakkında neden bu kadar çok kafa karıştırıcı bilgi var?

Genel olarak, insanlarda tek bir maruziyeti ortak bir sonuca bağlamak zordur, çünkü bilim insanları bir laboratuvar faresinde olduğu gibi kişinin çevresini etik olarak kontrol edemezler. Bu, birçok sağlık uzmanının tercih ettiği türden randomize, kontrollü insan deneyleri yapmayı zorlaştırır. Araştırmacıların hâlâ iltihabın ne zaman bir neden, bir etki veya bir hastalık ya da semptom setine bağlı olduğu konusunda cevaplanmamış soruları var. Ve bilimde boşluklar olduğunda insanlar, halkın anlayışını istismar ederek para kazanabilir ve dikkat çekebilirler.

TikTok, birçoğu etkileşiminizden geçimini sağlayan veya bazı durumlarda size aktif olarak bir şeyler satmaya çalışan influencer’lar tarafından yayılan kışkırtıcı mitler ve korkutmacanın sergilendiği bir mecra.

Diyetisyen Abbey Sharp, (…) sağlık konusunda yanlış bilgilendirmeden kaçınmak konusunda uzman tavsiyelerini yineleyerek, tüketicilerin, özellikle ilgilerinden para kazanan kişilerin, iltihabın nedenleri ve çözümleri hakkında belirsiz, aşırı basitleştirilmiş, bağlamdan uzak ifadelerine şüpheyle yaklaşmaları gerektiğini söylüyor.

Ayrıca, yiyeceklerin sadece gaz yapan nitelikte olmaları, bazı kişilerde alerjik reaksiyonlara neden olmaları veya belirli rahatsızlıkları olan kişiler tarafından tolere edilememeleri nedeniyle mutlaka iltihaba yol açmadıklarını unutmamak gerekiyor. Örneğin glüten, çölyak hastalığı olan kişilerde iltihaplanmaya neden olur ancak çoğu kişi için iyidir.

Kronik iltihaplanmayı azaltmak için neler yapılabilir?

Sağlık sorunlarına yol açabilecek kronik iltihaplanma riskini azaltmanın yolları vardır. Yale Üniversitesi’nden nörolog ve immünobiyolog David Hafler’in multipl skleroz hastalarına yaptığı başlıca önerilerden biri, işlenmiş gıdalardan kaçınmak. (…)

Uzmanların önerdiği iltihapla savaşan beslenme biçimlerinin ortak bir noktası da lifli gıdalar. (…) Fasulye ve tahıllar mükemmel çözünür lif kaynağıdırlar. Yapraklı yeşillikler ve turpgiller de iltihaplanmaya karşı koruma sağlayan bileşikler içerir. Fındık, somon ve uskumru gibi yağlı balıklar ve üzümsü meyveler de.

Fermantasyon da yiyeceklerin iltihap önleyici özelliklerini artırmanın güçlü bir yoludur. (…) Ekşi mayalı ekmek gibi pişirilen fermente gıdalarda, mikroskobik yapı iltihap önleyici etkilere sahip olabilecek şekillerde değişir.

Hafler, beslenme biçimimizde yağ ve tuzu en aza indirmemizi öneriyor ve konuştuğum tüm uzmanlar, özellikle ev mutfaklarında yaygın olmayan bileşikler ve içerikler içeren işlenmiş gıdalardan kaçınmamızı salık veriyor. Furman, ev mutfaklarında kullanılan yöntemlerin, endüstriyel gıda üretiminde kullanılanlara kıyasla iltihaplanmaya neden olma olasılığının çok daha düşük olduğunu ve bu nedenle evde yemek pişirmenin gerçekten önemli olduğunu söylüyor.

Aynısının dondurma gibi lezzetler için de geçerli olduğunu ekliyor. Seri üretim dondurmalarda pürüzsüz dokuyu sağlayan kayganlaştırıcı ve emülgatörler, bağırsak mikrobiyomunu geçici olarak değiştiriyor ve koruyucu tabakayı inceltiyor. Bu da, ev yapımı dondurmanın aksine iltihaplanmaya katkıda bulunabiliyor.

Doğada ve diğer insanlar ve hayvanlarla vakit geçirmek de iltihabı azaltabilir, kısmen mikrobiyomu çeşitlendirerek, ancak potansiyel olarak diğer mekanizmalar aracılığıyla. Kuvvet antrenmanı da dahil olmak üzere egzersiz de önemli. Nitekim Furman, ‘Kas, iltihap önleyici özelliklere sahip bir salgı organıdır’ diyor. Kilo kontrolü, yağ hücrelerinin iltihaba neden olan maddeleri salgılamasını azaltarak riski düşürebilir.

Sonuç olarak, iltihaptan uzak bir yaşam tarzı için kanıta dayalı önerilerin çoğu, uzmanların uzun zamandır sağlıklı bir yaşam tarzı olarak önerdikleriyle önemli ölçüde örtüşüyor. Her zaman daha fazlasını yapabiliriz; daha fazla pestisit içermeyen yiyecek yiyebilir, daha temiz hava soluyabiliriz. Ancak Furman, ‘Yeniden mağara insanı olamayız’ diyor. Ne kadar ileri gideceğimiz bize kalmış…”

Bu yazı ilk kez 25 Ekim 2024’te yayımlanmıştır.

Keren Landman’in Vox internet sitesinde yayımlanan “How bad is inflammation really?” başlıklı yazısından öne çıkan bazı bölümler Nevra Yaraç tarafından çevrilmiş ve editoryal katkısıyla yayına hazırlanmıştır. Yazının orijinaline ve tamamına aşağıdaki linkten erişebilirsiniz: https://www.vox.com/even-better/374515/inflammation-inflammatory-foods-chronic-acute-silent-autoimmune-immune

Fikir Turu
Fikir Turuhttps://fikirturu.com/
Fikir Turu, yalnızca Türkiye’deki düşünce hayatını değil, dünyanın da ne düşündüğünü, tartıştığını okurlarına aktarmaya çalışıyor. Bu amaçla, İngilizce, Arapça, Rusça, Almanca ve Çince yazılmış önemli makalelerin belli başlı bölümlerini çevirerek, editoryal katkılarla okuruna sunmaya çalışıyor. Her makalenin orijinal metnine ve değerli çevirmen arkadaşlarımızın bilgilerine makalenin alt kısmındaki notlardan ulaşabilirsiniz.

YORUMLAR

Subscribe
Bildir
guest

0 Yorum
Eskiler
En Yeniler Beğenilenler
Inline Feedbacks
View all comments

Son Eklenenler

0
Would love your thoughts, please comment.x