Bu bir şampiyonluk hikâyesi!

Trabzonspor, uzun süredir Süper Lig'de şampiyonluk hasreti çekiyor. Taraftarları yıllardan beri bu sevinci yaşamanın hayalini kuruyor. Bu sezon, en yakın rakibine dahi fark atarak bayrağı taşımakta... Ziraat Türkiye Kupası’nda çeyrek finalde…Oynadığı futbolla da taraftarı olmayanları dahi büyülemekte. Peki, bordo mavililer bu noktaya nasıl geldi? Doğuş Usta yazdı.

Trabzonspor bu sezon şampiyonluğa hiç olmadığı kadar yakın. Lig ikincisine 9 puan fark atan bordo mavililer, hedefe emin adımlarla ilerliyor. Geçmiş tecrübelerin verdiği tedirginlik zaman zaman camiayı tedirgin etse de, bu sene o sene söylemi taraftarın dilinden düşmüyor. Peki, Trabzonspor, 2020’de kaçan şampiyonluğun ardından bu noktaya nasıl geldi? Zamanı 15 ay geriye saralım…

10 Kasım 2020 – Abdullah Avcı Trabzonspor’a imza attı

Trabzonspor geçtiğimiz sezona çok kötü bir başlangıç yaptı. 2019-2020 sezonunda şampiyonluğu son haftalarda veren takım, bir sonraki sezon ilk 8 haftada sadece 1 galibiyet aldı. Kaçan şampiyonluğun ardından lige formsuz girilmesi, yönetime olan tepkileri artırmıştı. Teknik direktör Eddie Newton ile yolların ayrılacağına kesin gözüyle bakılıyordu. Asıl soru yeni teknik adamın kim olacağıydı. Bordo mavililerin yönetimi Abdullah Avcı’da karar kıldı.

Abdullah Avcı, Başakşehir’de kaçırdığı şampiyonluklar ve Beşiktaş’taki başarısız döneminin ardından Trabzon şehrinde yüksek oranda kabul gören bir isim değildi. Hâlâ kendisini ispatlaması gereken bir teknik adam olarak görülüyordu. Bana göre bu anlaşma iki taraf için de ideal senaryoydu. Bir yanda önemli tecrübeler edinmiş, arkasında güçlü bir camia desteği görmek isteyen bir teknik adam; diğer yanda üst üste gelen başarısızlıkların ardından duygusallığın yerini akla bırakması gereken bir camia…

İlk sezonda düşme hattından dördüncülüğe

Abdullah Avcı, Trabzonspor’un başına geçtiğinde bordo mavililer ligde 17’inci sıradaydı. Kadro kalitesi bir önceki sezona göre oldukça düşmüş ve üst üste gelen mağlubiyetler kulüp içindeki dengeleri tamamen bozmuştu. Geçmiş yıllarda skordan ziyade oyuna vurgu yapan Avcı, Trabzonspor’un başına geçtiği ilk günden itibaren kısa vadede skor almaları gerektiğini söylüyordu. Bu, Avcı için pek alışık olduğumuz bir söylem değildi, ancak bu söylem onun geçmişten ders çıkardığına dair anlamlı bir örnekti.

Nitekim Trabzonspor onun yönetiminde, oyun olarak pek çok taraftarını tatmin etmese de ilk 17 maçın 13’ünü kazandı. Bu sonuçlar takımı küme düşme hattından zirve mücadelesine atmakla kalmadı, Abdullah Avcı’nın camiadaki kredisini de artırdı.

Trabzonspor sezonun geri kalaninı oldukça başarılı bir şekilde geçti ve ligi dördüncü sırada bitirdi. Abdullah Avcı’dan önce 8 maçta 4 mağlubiyet alan takım, kalan 34 haftada sadece 3 mağlubiyet aldı. Tecrübeli teknik adam mevcut kadrodan alınacak en yüksek verimi almıştı. Oyundan ziyade skor odaklı maç planları, Avcı’nın ilk sezonunun belirleyici noktalarından oldu.

Avcı gelene kadar kalesinde maç başına iki gol yiyen bordo mavililer, sezon bitiminde ligin en az gol yiyen ikinci takımı olmuştu. Abdullah Avcı’nın Trabzonspor’da geçmiş kariyerine göre fark yarattığı nokta, günlük çözümler üretebilmesiydi. Peki, bu yöntemler önümüzdeki sezon Trabzonspor’u başarıya götürebilecek miydi?

Yaz transfer döneminde şampiyonluk mesajı verildi

Trabzonspor, 2021-2022 sezonuna girerken asıl hedefini yaz transfer döneminde belli etti. Kadro kalitesinin artırılması, kariyerli yıldız oyuncuların kadroya dahil edilmesi ve bu transferlerin erkenden bitirilmesi hedefin şampiyonluk olduğunu tüm kamuoyuna gösterdi.

Trabzonspor yönetimi başa geldiğinden beri en başarılı transfer operasyonunu gerçekleştirdi. Ahmet Ağaoğlu başkanlığında transfer harcamalarını kısmasıyla gündeme gelen Karadeniz ekibi, bu sefer büyük oynadı. Kadroyu gençleştirip, potansiyelli oyuncuları transfer etmek yerine performansından şüphe duyulmayacak isimlere yönelindi. Bu isimlerin başında ise Napoli’nin belki de Maradona’dan sonraki en büyük efsanesi Marek Hamsik geliyordu.

“Hamsik çok büyük bir karakter. Hem oyunumuz hem de oyuncu grubuna çok şey katacaktır. Biz yaşa bakmıyoruz. Deneyime ve akla bakıyoruz. Oyuncuyla karşılıklı konuştuk ve bize çok faydalı olacağını düşündük.”

Bunlar Abdullah Avcı’nın Hamsik hakkındaki sözleriydi. Hamsik de birçok Trabzonsporlu gibi daha önce hayatında hiç lig şampiyonluğu kutlamamıştı. Slovak oyuncunun bu sezonki hırsı ve isteği belki de bundandı. Kariyerinin büyük bir bölümünü ateşli Napoli taraftarı önünde oynayan oyuncu, benzer atmosferi Trabzon’da da buldu ve her açıklamasında bunun kendisini motive ettiğini dile getirdi. Marek Hamsik belki de bordo mavililerin bu sezonki en kritik hamlesiydi.

Kadroya yaz transfer döneminde Gervinho, Bruno Peres, Cornelius gibi kariyerli yabancı futbolcular da katılmıştı. Süper Lig’den bildiğimiz Dorukhan Toköz, Fode Koita ve Manolis Siopis gibi oyuncuların eklenmesi Trabzonspor’u son yıllarda olmadığı kadar kaliteli bir kadro haline getirdi. Trabzonspor yönetiminin ve teknik direktör Abdullah Avcı’nın fazla sabrı yoktu. Trabzonspor, 2021-2022 sezonuna şampiyonluk parolasıyla girmişti ve tüm hamlelerini bu eksende yapıyordu. Bu yöntem ilk başta riskli olarak görülebilirdi, ancak geldiğimiz noktada başarının kilit noktalarından biri yaz transfer döneminin başarıyla atlatılmasıydı.

Avrupa’dan eleniş – lige dönüş

Her ne kadar kulüplerimizin asıl hedefinin Avrupa standartına ulaşmak olması gerektiğini düşünsem de, Trabzonspor’un Avrupa’dan erken elenişi takımın ligdeki yarışına olumlu etki yaptı. Sezona Konferans Ligi’nde başlayan bordo mavili ekip ilk eleme karşılaşmasında Molde’yi geçmeyi başardı. Avcı’nın ekibinin bir sonraki turda eşleştiği rakip ise Mourinho’nun Roma’sı oldu.

Bordo mavililer özellikle iç sahadaki maçta rakibine oranla çok daha üstün bir oyun sergilemesine rağmen iki maçta da mağlup oldu ve Avrupa defterini erken kapattı. Mevcut kadronun kaliteli olmasına rağmen yeterince geniş olmaması Avrupa ve ligi götürme noktasında önemli bir dezavantaj olabilirdi. Türk takımlarının Avrupa maçları öncesinde ve sonrasında yaşadıkları problemleri de göz önüne alırsak, Trabzonspor’un üç büyüklere oranla sezona daha şanslı girdiğini söyleyebiliriz.

Transferlerin erken sonuçlandırılması Trabzonspor’un ideal 11’ini bulması için de çok büyük kolaylık sağladı. Avrupa maçları sayesinde sezonu erken açan takım, lige de oldukça iyi bir giriş yaptı ve ilk 5 maçta 13 puan toplamayı başardı. Aynı dönemde Trabzonspor’un şampiyonluk yolundaki en büyük rakipleri Avrupa dönüşlerinde oldukça zorlandı. Bordo mavililerin aksine, şampiyonluğun doğal favorileri ligin başlarında ideal kadrolarını bulmakta oldukça zorlanıyorlardı. Transferlerin gecikmesi bu durumun en önemli sebeplerindendi. Ekim ayından itibaren galibiyet serisi yakalayan Trabzonspor’a rakipleri karşılık veremedi ve Karadeniz ekibinin şampiyonluğun en büyük favorisi olduğu güçlü bir şekilde dillendirilmeye başlandı.

Geçen 23 haftadaki en kritik 4 maç

Futbol, değişkeni çok fazla olan bir ritm oyunu. Takımlar tek mağlubiyette kıırılmalar yaşayabildiği gibi, zorlu bir maçı kazandıklarında momentum yakalayabiliyorlar. Bu sezon kırılma anları Trabzonspor’un hep lehine gelişti. Bordo mavili ekip ilk 23 haftada saha sonucu anlamında ‘kriz’ olarak adlandırılabilecek bir dönemden geçmedi. Sadece 1 mağlubiyet alan Abdullah Avcı’nın ekibi, ezeli rakipleriyle oynadığı 4 maçın 3’ünden sansasyonel galibiyetlerle ayrıldı. O maçların ilki 17 Ekim’de oynanan Fenerbahçe karşılaşmasıydı.

Bu tarihte Trabzonspor kendi sahasında Fenerbahçe’yi ağırladı. Bu maç öncesinde Fenerbahçe, Trabzonspor’un 1 puan önünde liderdi. Şampiyonluğun en büyük favorisi olarak Vitor Pereira’nın ekibi gösteriliyordu. Karşılaşma Fenerbahçe için kusursuz başladı ve sarı lacivertliler 3. dakikada öne geçti. Trabzonspor için işler yolunda gitmiyordu. 23. dakikada Kim Min Jae’nin atıldığı pozisyonda Bakasetas’ın golü bulmasıyla ibre maçta tamamen Trabzonspor lehine döndü. Bordo mavililer 10 kişi kalan rakibine karşı oyun olarak zorlansa da son dakikalarda bulduğu iki golle maçı 3-1 kazanmayı bildi. Avcı’nın ekibi bu galibiyetin ardından 6 maç üst üste kazanırken, rakibi Fenerbahçe ise üst üste puan kayıpları yaşadığı bir döneme girdi. Şampiyonluk yolunda ilk kritik dönemeç başarıyla atlatılmıştı.

12‘inci haftaya gelindiğinde Trabzonspor, Dolmabahçe’de Beşiktaş karşısına çıktı. Rakibinin 7 puan önünde olan bordo mavililer ve Beşiktaş’ın eski teknik direktörü Abdullah Avcı için bir mesaj maçıydı. Sergen Yalçın’ın ekibi ise Trabzonspor’u mağlup ederek ligde şampiyonluk yarışına tutunmak istiyordu. Siyah beyazlılar bir önceki iç saha maçında Galatasaray’ı 2-1 mağlup etmişti. Trabzonspor ilk yarının sonlarında öne geçmeyi başarsa da 62. dakikada bireysel hatadan yenilen golle üstünlüğünü koruyamadı. Derbilerde golü atan takım özellikle iç sahada oynuyorsa rüzgarı arkasına alır. Dolmabahçe’de ise senaryo farklı şekilde çizildi. Trabzonspor yenilen golün ardından büyük takım refleksi göstererek oyundaki etkinliğini artırdı. Galibiyet için risk alan Beşiktaş’ın zaaflarını 90 + 6’da Cornelius’un golüyle değerlendirdi ve 3 puanı hanesine yazdırdı. Bu galibiyet birçok Trabzonspor taraftarı için “Bu sezon o sezon” mesajıydı. Beşiktaş ise bu mağlubiyetin ardından, sonunda teknik direktör Sergen Yalçın ile yolların ayrılacağı başarısız bir yola girdi.

Trabzonspor 18 Aralık’ta Hatayspor’u ağırladı. Belki bu karşılaşma birçokları için sıradan bir lig mücadelesiydi. Ben bu maçı daha çok oyuncuların karakter gösterisi olarak tanımlıyorum. Nitekim Trabzonspor bu maçtan bir hafta önce ligdeki ilk mağlubiyetini almıştı. Antalyaspor deplasmanında hem oyun hem de skor rakibe verildi. İç sahada Hatayspor karşısında yaşanabilecek puan kaybı camiayı endişelendirebilirdi. Geçmiş yıllarda çokça kırılganlık gösteren Trabzonspor, bu maçta ise güç gösterisi yaptı. Oyuncuların kazanma arzusu gözle görülür düzeydeydi. Abdullah Avcı’nın ekibi oyun olarak da sezonun en iyi performansını sergiledi. Karşılaşma 2-0 sonuçlandı ve mağlubiyetin yarası kısa sürede sarıldı.

İlk 23 haftanın son dönüm noktası ise Galatasaray maçıydı. Trabzonspor bu maçta önce çıktığı 4 maçın 3’ünü kazanamamıştı. Galatasaray da oldukça sıkıntılı bir dönemden geçiyordu ve galibiyete ihtiyacı vardı. Bu maçta yaşanacak olası bir puan kaybı, Trabzonspor’un olumsuz anlamda ilk kırılma noktası olabilirdi. Maça hızlı başlayan takım Galatasaray oldu. İlk yarı sari kırmızılıların 1-0 üstünlüğüyle bitti. Trabzonspor ilk yarıda oyun olarak hiçbir varlık ortaya koyamadı. İkinci yarı ise maçın hikayesi tamamen değişti. Oyunun kontrolü Trabzonspor’a geçti. Bir önceki hafta üst üste 2 penaltı kaçıran Bakasetas 84. dakikada sahneye çıktı ve eşitliği sağladı. 90. dakikada Galatasaray için drama, Trabzonspor için ise bir dönüm noktası daha yaşandı. Yeni transfer Visca kariyerindeki ilk golünü karlı bir İstanbul deplasmanında Galatasaray’a karşı attı ve takımına 3 puanı getirdi. Sezonun en iyi isimlerinden biri olan Kaptan Uğurcan Çakır da maça damgasını vuranlar arasındaydı.

Kırılma anlarından başarıyla çıkan Trabzonspor zirvedeki yerini yeniden sağlamlaştırmayı başardı.

Trabzonspor’u başarıya götüren formül: Sistem ve bireyselliğin harmanı

Futbolda şampiyonluklar birçok etkenin bir araya gelmesiyle kazanılır. Oyuncu kalitesi başarıya giden yolda önemli bir faktördür. Bazen bir sisteme bağlı olmasa da saf kalite ile birçok maç kazanılabilir. Diğer tarafından bakarsak iyi bir sisteme sahip olan takımlar da üst üste maçlar kazanabilirler. Ancak sistem ve bireysel kalite harmanlanmadığında sadece kısa vadeli başarıdan söz edebiliriz.

Trabzonspor, 2020-2021 sezonunda, Abdullah Avcı takımın başına geçtikten sonra iyi bir sistem takımı olarak tanımlanabilir. O dönemki mevcut kadro ile defansif anlamda iyi bir iş çıkarıldığını söyleyebiliriz. Takımın hücumda gösterdikleri için ise pozitif çıkarımlar yapmak oldukça güç. Bunun sebebi kadro kalitesinin yetersizliğiydi.

Bu durum mevcut sezona girilmeden fark edildi ve kadroya kaliteli oyuncular dahil edildi. Peki Trabzonspor tamamen bireysellik üzerinden maç kazanan bir takım mı? Hayır. Abdullah Avcı bu sezon bireyselliğin ön planda olduğu bir sistem takımı inşa etti. Geçmiş yıllarda topa sahip olma oyunu oynatan Avcı, her oyuncusundan taktik disiplinine oldukça sadık olmasını talep ediyordu. Bu sezon ise özellikle hücum oyuncularına bireysel olarak daha fazla özgürlük tanıdı.

Ligin ilk haftalarında defansif anlamda aksayan bordo mavililer, şu an ligin en az gol yiyen ikinci takımı. Oyunun defansif tarafı sezon ilerledikçe gelişti. Maçlara oldukça ofansif 11’lerle çıkıp bu seviyede savunma yapabilmek önemli bir teknik ekip başarısı.

“4 gün sonra Trabzonspor’da tam bir yılım olacak. Parçadan bütüne gittik, haftalık oyunlarda bile bazen rakibe göre davrandık. Kazanmak kazanmak kazanmak, bu bizi nereye götürecek bakacağız. Şu an doğru yoldayız.”

Bu sözler Dolmabahçe’de Beşiktaş’ın mağlup edilmesinin ardından Abdullah Avcı tarafından söylendi. Teknik kadronun bu sezon için belki de asıl övülmesi gereken nokta rakip hazırlığı oldu. Trabzonspor ligde rakiplere en iyi çalışan takımlardan bir tanesi. Çoğu maç rakiplerin ana planı pasifize edilerek kazanıldı. Yine de mevcut kadronun hücum anlamında daha üretken olabileceğini söyleyebiliriz. Devre arası transfer operasyonunun bitmesiyle bordo mavililer daha iyi bir hücum takımına evrilecektir.

Saha içindeki liderler ve saha dışında şampiyonluğa kilitlenen bir camia

Her takımın en az bir tane bayrak taşıyan lider oyuncusu olmalı. Marek Hamsik, Trabzonspor’da saha içindeki o lider. Napoli’de lig şampiyonluğa yaşayamayan Hamsik, kariyerinde bu sevinci ilk kez Trabzonspor ile yaşamaya yakın. Slovak Yıldız şampiyonluk arzusunu şu sözlerle anlatıyor. “Buradaki insanların coşkusuna baktığımda Napoli’ye çok benzediğini söyleyebilirim. Süper Lig’de şampiyon olursak inanılmaz olacak. Trabzonspor’daki hedeflerim ve hayallerimden biri de bu.” Marek Hamsik gibi kariyerli ve karakterli futbolcuları sadece para ile motive edemezsiniz. Şampiyonluk hayali, 34 yaşındaki futbolcunun takımın en çok koşan oyuncusu olmasının başlıca sebebi. Bakasetas ve Nwakaeme gibi futbolcular saha içinde her zaman sakin kalabilen karakterde futbolcular. Maç sonu yaptıkları her konuşmada oyunculardaki o olgunluğu hissetmek mümkün. Bu lider karakterdeki oyuncuların yanına çarkın işlemesini sağlayan takım oyuncuları da gerekiyor. Bordo mavililer kadroda bu dengeyi de tutturmuş durumda. Takımın kaptanı Uğurcan Çakır’dan da bahsetmek gerek. Belki de geçen 23 haftada ligin en değerli oyuncusu. Duruşuyla, öz güveniyle fark yaratan Uğurcan; yerli ve yabancı oyuncular arasında da köprü görevi görüyor.

Başarıya giden yol sadece saha içinden geçmiyor. Trabzonspor camiası bu sezon hiç olmadığı kadar bütünleşmiş durumda. Taraftarlar şampiyonluktan başka bir şey konuşmuyor. Şehirdeki pozitif ama maçlarda takıma da yansıyor. Teknik Direktör Abdullah Avcı kariyerinde belki de ilk kez bu denli güçlü bir lider profil çiziyor. Beşiktaş’ta yakalayamadığı taraftar desteğini Trabzon’da bulmuş durumda. Oyuncuların teknik adama saygısı demeçlerinden belli oluyor. Oldukça profesyonel bir oyuncu grubuyla oynamak işleri kolaylaştıran bir diğer önemli faktör. Bu saygıyı kazandığınızda oyuncu grubundan alınan verim de maksimum düzeye çıkıyor.

Kulübede lider bir teknik adam, saha içinde güçlü bir takım, hedefe tüm benliğiyle kenetlenmiş bir camia… Trabzonspor’un bu sezonki başarısı, birçok doğrunun bir araya gelmesinin doğal sonucu. Bordo mavililer 38 yıldır kutlayamadığı şampiyonluğu bu sefer kutlayabilecek mi hep beraber şahit olacağız. Şubat ayının başından genel resme baktığımızda bu rüya mutlu sonla bitmeye yakın görünüyor.

Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Fikir Turu’nun editöryel politikasını yansıtmayabilir.

Bu yazı ilk kez 11 Şubat 2022’de yayımlanmıştır.

Doğuş Usta
Doğuş Usta
DOĞUŞ USTA – Editör, muhabir, spor yorumcusu. 21 Mart 1991’de Samsun’da doğdu. 2009 yılında Samsun Anadolu Lisesi’nden mezun oldu. Yükseköğrenimini Anadolu Üniversite İngilizce İktisat bölümünde tamamladı. Üniversite eğitimi esnasında NTVSpor kanalında staj yaptı ve spor basınına ilk adımını attı. 2016’da Sporx’te editörlük yapmaya başladı. 2018 yılında Life+ TV’de editörlük ve spor yorumculuğu yaptı. 2019 yılında Trabzonspor üzerine yayınlar yapan FırtınaCast kanalını kurdu. 2020 yılından itibaren Bilyoner’de editörlük olarak çalışıyor.

YORUMLAR

Subscribe
Bildir
guest

0 Yorum
Eskiler
En Yeniler Beğenilenler
Inline Feedbacks
View all comments

Son Eklenenler

Bu bir şampiyonluk hikâyesi!

Trabzonspor, uzun süredir Süper Lig'de şampiyonluk hasreti çekiyor. Taraftarları yıllardan beri bu sevinci yaşamanın hayalini kuruyor. Bu sezon, en yakın rakibine dahi fark atarak bayrağı taşımakta... Ziraat Türkiye Kupası’nda çeyrek finalde…Oynadığı futbolla da taraftarı olmayanları dahi büyülemekte. Peki, bordo mavililer bu noktaya nasıl geldi? Doğuş Usta yazdı.

Trabzonspor bu sezon şampiyonluğa hiç olmadığı kadar yakın. Lig ikincisine 9 puan fark atan bordo mavililer, hedefe emin adımlarla ilerliyor. Geçmiş tecrübelerin verdiği tedirginlik zaman zaman camiayı tedirgin etse de, bu sene o sene söylemi taraftarın dilinden düşmüyor. Peki, Trabzonspor, 2020’de kaçan şampiyonluğun ardından bu noktaya nasıl geldi? Zamanı 15 ay geriye saralım…

10 Kasım 2020 – Abdullah Avcı Trabzonspor’a imza attı

Trabzonspor geçtiğimiz sezona çok kötü bir başlangıç yaptı. 2019-2020 sezonunda şampiyonluğu son haftalarda veren takım, bir sonraki sezon ilk 8 haftada sadece 1 galibiyet aldı. Kaçan şampiyonluğun ardından lige formsuz girilmesi, yönetime olan tepkileri artırmıştı. Teknik direktör Eddie Newton ile yolların ayrılacağına kesin gözüyle bakılıyordu. Asıl soru yeni teknik adamın kim olacağıydı. Bordo mavililerin yönetimi Abdullah Avcı’da karar kıldı.

Abdullah Avcı, Başakşehir’de kaçırdığı şampiyonluklar ve Beşiktaş’taki başarısız döneminin ardından Trabzon şehrinde yüksek oranda kabul gören bir isim değildi. Hâlâ kendisini ispatlaması gereken bir teknik adam olarak görülüyordu. Bana göre bu anlaşma iki taraf için de ideal senaryoydu. Bir yanda önemli tecrübeler edinmiş, arkasında güçlü bir camia desteği görmek isteyen bir teknik adam; diğer yanda üst üste gelen başarısızlıkların ardından duygusallığın yerini akla bırakması gereken bir camia…

İlk sezonda düşme hattından dördüncülüğe

Abdullah Avcı, Trabzonspor’un başına geçtiğinde bordo mavililer ligde 17’inci sıradaydı. Kadro kalitesi bir önceki sezona göre oldukça düşmüş ve üst üste gelen mağlubiyetler kulüp içindeki dengeleri tamamen bozmuştu. Geçmiş yıllarda skordan ziyade oyuna vurgu yapan Avcı, Trabzonspor’un başına geçtiği ilk günden itibaren kısa vadede skor almaları gerektiğini söylüyordu. Bu, Avcı için pek alışık olduğumuz bir söylem değildi, ancak bu söylem onun geçmişten ders çıkardığına dair anlamlı bir örnekti.

Nitekim Trabzonspor onun yönetiminde, oyun olarak pek çok taraftarını tatmin etmese de ilk 17 maçın 13’ünü kazandı. Bu sonuçlar takımı küme düşme hattından zirve mücadelesine atmakla kalmadı, Abdullah Avcı’nın camiadaki kredisini de artırdı.

Trabzonspor sezonun geri kalaninı oldukça başarılı bir şekilde geçti ve ligi dördüncü sırada bitirdi. Abdullah Avcı’dan önce 8 maçta 4 mağlubiyet alan takım, kalan 34 haftada sadece 3 mağlubiyet aldı. Tecrübeli teknik adam mevcut kadrodan alınacak en yüksek verimi almıştı. Oyundan ziyade skor odaklı maç planları, Avcı’nın ilk sezonunun belirleyici noktalarından oldu.

Avcı gelene kadar kalesinde maç başına iki gol yiyen bordo mavililer, sezon bitiminde ligin en az gol yiyen ikinci takımı olmuştu. Abdullah Avcı’nın Trabzonspor’da geçmiş kariyerine göre fark yarattığı nokta, günlük çözümler üretebilmesiydi. Peki, bu yöntemler önümüzdeki sezon Trabzonspor’u başarıya götürebilecek miydi?

Yaz transfer döneminde şampiyonluk mesajı verildi

Trabzonspor, 2021-2022 sezonuna girerken asıl hedefini yaz transfer döneminde belli etti. Kadro kalitesinin artırılması, kariyerli yıldız oyuncuların kadroya dahil edilmesi ve bu transferlerin erkenden bitirilmesi hedefin şampiyonluk olduğunu tüm kamuoyuna gösterdi.

Trabzonspor yönetimi başa geldiğinden beri en başarılı transfer operasyonunu gerçekleştirdi. Ahmet Ağaoğlu başkanlığında transfer harcamalarını kısmasıyla gündeme gelen Karadeniz ekibi, bu sefer büyük oynadı. Kadroyu gençleştirip, potansiyelli oyuncuları transfer etmek yerine performansından şüphe duyulmayacak isimlere yönelindi. Bu isimlerin başında ise Napoli’nin belki de Maradona’dan sonraki en büyük efsanesi Marek Hamsik geliyordu.

“Hamsik çok büyük bir karakter. Hem oyunumuz hem de oyuncu grubuna çok şey katacaktır. Biz yaşa bakmıyoruz. Deneyime ve akla bakıyoruz. Oyuncuyla karşılıklı konuştuk ve bize çok faydalı olacağını düşündük.”

Bunlar Abdullah Avcı’nın Hamsik hakkındaki sözleriydi. Hamsik de birçok Trabzonsporlu gibi daha önce hayatında hiç lig şampiyonluğu kutlamamıştı. Slovak oyuncunun bu sezonki hırsı ve isteği belki de bundandı. Kariyerinin büyük bir bölümünü ateşli Napoli taraftarı önünde oynayan oyuncu, benzer atmosferi Trabzon’da da buldu ve her açıklamasında bunun kendisini motive ettiğini dile getirdi. Marek Hamsik belki de bordo mavililerin bu sezonki en kritik hamlesiydi.

Kadroya yaz transfer döneminde Gervinho, Bruno Peres, Cornelius gibi kariyerli yabancı futbolcular da katılmıştı. Süper Lig’den bildiğimiz Dorukhan Toköz, Fode Koita ve Manolis Siopis gibi oyuncuların eklenmesi Trabzonspor’u son yıllarda olmadığı kadar kaliteli bir kadro haline getirdi. Trabzonspor yönetiminin ve teknik direktör Abdullah Avcı’nın fazla sabrı yoktu. Trabzonspor, 2021-2022 sezonuna şampiyonluk parolasıyla girmişti ve tüm hamlelerini bu eksende yapıyordu. Bu yöntem ilk başta riskli olarak görülebilirdi, ancak geldiğimiz noktada başarının kilit noktalarından biri yaz transfer döneminin başarıyla atlatılmasıydı.

Avrupa’dan eleniş – lige dönüş

Her ne kadar kulüplerimizin asıl hedefinin Avrupa standartına ulaşmak olması gerektiğini düşünsem de, Trabzonspor’un Avrupa’dan erken elenişi takımın ligdeki yarışına olumlu etki yaptı. Sezona Konferans Ligi’nde başlayan bordo mavili ekip ilk eleme karşılaşmasında Molde’yi geçmeyi başardı. Avcı’nın ekibinin bir sonraki turda eşleştiği rakip ise Mourinho’nun Roma’sı oldu.

Bordo mavililer özellikle iç sahadaki maçta rakibine oranla çok daha üstün bir oyun sergilemesine rağmen iki maçta da mağlup oldu ve Avrupa defterini erken kapattı. Mevcut kadronun kaliteli olmasına rağmen yeterince geniş olmaması Avrupa ve ligi götürme noktasında önemli bir dezavantaj olabilirdi. Türk takımlarının Avrupa maçları öncesinde ve sonrasında yaşadıkları problemleri de göz önüne alırsak, Trabzonspor’un üç büyüklere oranla sezona daha şanslı girdiğini söyleyebiliriz.

Transferlerin erken sonuçlandırılması Trabzonspor’un ideal 11’ini bulması için de çok büyük kolaylık sağladı. Avrupa maçları sayesinde sezonu erken açan takım, lige de oldukça iyi bir giriş yaptı ve ilk 5 maçta 13 puan toplamayı başardı. Aynı dönemde Trabzonspor’un şampiyonluk yolundaki en büyük rakipleri Avrupa dönüşlerinde oldukça zorlandı. Bordo mavililerin aksine, şampiyonluğun doğal favorileri ligin başlarında ideal kadrolarını bulmakta oldukça zorlanıyorlardı. Transferlerin gecikmesi bu durumun en önemli sebeplerindendi. Ekim ayından itibaren galibiyet serisi yakalayan Trabzonspor’a rakipleri karşılık veremedi ve Karadeniz ekibinin şampiyonluğun en büyük favorisi olduğu güçlü bir şekilde dillendirilmeye başlandı.

Geçen 23 haftadaki en kritik 4 maç

Futbol, değişkeni çok fazla olan bir ritm oyunu. Takımlar tek mağlubiyette kıırılmalar yaşayabildiği gibi, zorlu bir maçı kazandıklarında momentum yakalayabiliyorlar. Bu sezon kırılma anları Trabzonspor’un hep lehine gelişti. Bordo mavili ekip ilk 23 haftada saha sonucu anlamında ‘kriz’ olarak adlandırılabilecek bir dönemden geçmedi. Sadece 1 mağlubiyet alan Abdullah Avcı’nın ekibi, ezeli rakipleriyle oynadığı 4 maçın 3’ünden sansasyonel galibiyetlerle ayrıldı. O maçların ilki 17 Ekim’de oynanan Fenerbahçe karşılaşmasıydı.

Bu tarihte Trabzonspor kendi sahasında Fenerbahçe’yi ağırladı. Bu maç öncesinde Fenerbahçe, Trabzonspor’un 1 puan önünde liderdi. Şampiyonluğun en büyük favorisi olarak Vitor Pereira’nın ekibi gösteriliyordu. Karşılaşma Fenerbahçe için kusursuz başladı ve sarı lacivertliler 3. dakikada öne geçti. Trabzonspor için işler yolunda gitmiyordu. 23. dakikada Kim Min Jae’nin atıldığı pozisyonda Bakasetas’ın golü bulmasıyla ibre maçta tamamen Trabzonspor lehine döndü. Bordo mavililer 10 kişi kalan rakibine karşı oyun olarak zorlansa da son dakikalarda bulduğu iki golle maçı 3-1 kazanmayı bildi. Avcı’nın ekibi bu galibiyetin ardından 6 maç üst üste kazanırken, rakibi Fenerbahçe ise üst üste puan kayıpları yaşadığı bir döneme girdi. Şampiyonluk yolunda ilk kritik dönemeç başarıyla atlatılmıştı.

12‘inci haftaya gelindiğinde Trabzonspor, Dolmabahçe’de Beşiktaş karşısına çıktı. Rakibinin 7 puan önünde olan bordo mavililer ve Beşiktaş’ın eski teknik direktörü Abdullah Avcı için bir mesaj maçıydı. Sergen Yalçın’ın ekibi ise Trabzonspor’u mağlup ederek ligde şampiyonluk yarışına tutunmak istiyordu. Siyah beyazlılar bir önceki iç saha maçında Galatasaray’ı 2-1 mağlup etmişti. Trabzonspor ilk yarının sonlarında öne geçmeyi başarsa da 62. dakikada bireysel hatadan yenilen golle üstünlüğünü koruyamadı. Derbilerde golü atan takım özellikle iç sahada oynuyorsa rüzgarı arkasına alır. Dolmabahçe’de ise senaryo farklı şekilde çizildi. Trabzonspor yenilen golün ardından büyük takım refleksi göstererek oyundaki etkinliğini artırdı. Galibiyet için risk alan Beşiktaş’ın zaaflarını 90 + 6’da Cornelius’un golüyle değerlendirdi ve 3 puanı hanesine yazdırdı. Bu galibiyet birçok Trabzonspor taraftarı için “Bu sezon o sezon” mesajıydı. Beşiktaş ise bu mağlubiyetin ardından, sonunda teknik direktör Sergen Yalçın ile yolların ayrılacağı başarısız bir yola girdi.

Trabzonspor 18 Aralık’ta Hatayspor’u ağırladı. Belki bu karşılaşma birçokları için sıradan bir lig mücadelesiydi. Ben bu maçı daha çok oyuncuların karakter gösterisi olarak tanımlıyorum. Nitekim Trabzonspor bu maçtan bir hafta önce ligdeki ilk mağlubiyetini almıştı. Antalyaspor deplasmanında hem oyun hem de skor rakibe verildi. İç sahada Hatayspor karşısında yaşanabilecek puan kaybı camiayı endişelendirebilirdi. Geçmiş yıllarda çokça kırılganlık gösteren Trabzonspor, bu maçta ise güç gösterisi yaptı. Oyuncuların kazanma arzusu gözle görülür düzeydeydi. Abdullah Avcı’nın ekibi oyun olarak da sezonun en iyi performansını sergiledi. Karşılaşma 2-0 sonuçlandı ve mağlubiyetin yarası kısa sürede sarıldı.

İlk 23 haftanın son dönüm noktası ise Galatasaray maçıydı. Trabzonspor bu maçta önce çıktığı 4 maçın 3’ünü kazanamamıştı. Galatasaray da oldukça sıkıntılı bir dönemden geçiyordu ve galibiyete ihtiyacı vardı. Bu maçta yaşanacak olası bir puan kaybı, Trabzonspor’un olumsuz anlamda ilk kırılma noktası olabilirdi. Maça hızlı başlayan takım Galatasaray oldu. İlk yarı sari kırmızılıların 1-0 üstünlüğüyle bitti. Trabzonspor ilk yarıda oyun olarak hiçbir varlık ortaya koyamadı. İkinci yarı ise maçın hikayesi tamamen değişti. Oyunun kontrolü Trabzonspor’a geçti. Bir önceki hafta üst üste 2 penaltı kaçıran Bakasetas 84. dakikada sahneye çıktı ve eşitliği sağladı. 90. dakikada Galatasaray için drama, Trabzonspor için ise bir dönüm noktası daha yaşandı. Yeni transfer Visca kariyerindeki ilk golünü karlı bir İstanbul deplasmanında Galatasaray’a karşı attı ve takımına 3 puanı getirdi. Sezonun en iyi isimlerinden biri olan Kaptan Uğurcan Çakır da maça damgasını vuranlar arasındaydı.

Kırılma anlarından başarıyla çıkan Trabzonspor zirvedeki yerini yeniden sağlamlaştırmayı başardı.

Trabzonspor’u başarıya götüren formül: Sistem ve bireyselliğin harmanı

Futbolda şampiyonluklar birçok etkenin bir araya gelmesiyle kazanılır. Oyuncu kalitesi başarıya giden yolda önemli bir faktördür. Bazen bir sisteme bağlı olmasa da saf kalite ile birçok maç kazanılabilir. Diğer tarafından bakarsak iyi bir sisteme sahip olan takımlar da üst üste maçlar kazanabilirler. Ancak sistem ve bireysel kalite harmanlanmadığında sadece kısa vadeli başarıdan söz edebiliriz.

Trabzonspor, 2020-2021 sezonunda, Abdullah Avcı takımın başına geçtikten sonra iyi bir sistem takımı olarak tanımlanabilir. O dönemki mevcut kadro ile defansif anlamda iyi bir iş çıkarıldığını söyleyebiliriz. Takımın hücumda gösterdikleri için ise pozitif çıkarımlar yapmak oldukça güç. Bunun sebebi kadro kalitesinin yetersizliğiydi.

Bu durum mevcut sezona girilmeden fark edildi ve kadroya kaliteli oyuncular dahil edildi. Peki Trabzonspor tamamen bireysellik üzerinden maç kazanan bir takım mı? Hayır. Abdullah Avcı bu sezon bireyselliğin ön planda olduğu bir sistem takımı inşa etti. Geçmiş yıllarda topa sahip olma oyunu oynatan Avcı, her oyuncusundan taktik disiplinine oldukça sadık olmasını talep ediyordu. Bu sezon ise özellikle hücum oyuncularına bireysel olarak daha fazla özgürlük tanıdı.

Ligin ilk haftalarında defansif anlamda aksayan bordo mavililer, şu an ligin en az gol yiyen ikinci takımı. Oyunun defansif tarafı sezon ilerledikçe gelişti. Maçlara oldukça ofansif 11’lerle çıkıp bu seviyede savunma yapabilmek önemli bir teknik ekip başarısı.

“4 gün sonra Trabzonspor’da tam bir yılım olacak. Parçadan bütüne gittik, haftalık oyunlarda bile bazen rakibe göre davrandık. Kazanmak kazanmak kazanmak, bu bizi nereye götürecek bakacağız. Şu an doğru yoldayız.”

Bu sözler Dolmabahçe’de Beşiktaş’ın mağlup edilmesinin ardından Abdullah Avcı tarafından söylendi. Teknik kadronun bu sezon için belki de asıl övülmesi gereken nokta rakip hazırlığı oldu. Trabzonspor ligde rakiplere en iyi çalışan takımlardan bir tanesi. Çoğu maç rakiplerin ana planı pasifize edilerek kazanıldı. Yine de mevcut kadronun hücum anlamında daha üretken olabileceğini söyleyebiliriz. Devre arası transfer operasyonunun bitmesiyle bordo mavililer daha iyi bir hücum takımına evrilecektir.

Saha içindeki liderler ve saha dışında şampiyonluğa kilitlenen bir camia

Her takımın en az bir tane bayrak taşıyan lider oyuncusu olmalı. Marek Hamsik, Trabzonspor’da saha içindeki o lider. Napoli’de lig şampiyonluğa yaşayamayan Hamsik, kariyerinde bu sevinci ilk kez Trabzonspor ile yaşamaya yakın. Slovak Yıldız şampiyonluk arzusunu şu sözlerle anlatıyor. “Buradaki insanların coşkusuna baktığımda Napoli’ye çok benzediğini söyleyebilirim. Süper Lig’de şampiyon olursak inanılmaz olacak. Trabzonspor’daki hedeflerim ve hayallerimden biri de bu.” Marek Hamsik gibi kariyerli ve karakterli futbolcuları sadece para ile motive edemezsiniz. Şampiyonluk hayali, 34 yaşındaki futbolcunun takımın en çok koşan oyuncusu olmasının başlıca sebebi. Bakasetas ve Nwakaeme gibi futbolcular saha içinde her zaman sakin kalabilen karakterde futbolcular. Maç sonu yaptıkları her konuşmada oyunculardaki o olgunluğu hissetmek mümkün. Bu lider karakterdeki oyuncuların yanına çarkın işlemesini sağlayan takım oyuncuları da gerekiyor. Bordo mavililer kadroda bu dengeyi de tutturmuş durumda. Takımın kaptanı Uğurcan Çakır’dan da bahsetmek gerek. Belki de geçen 23 haftada ligin en değerli oyuncusu. Duruşuyla, öz güveniyle fark yaratan Uğurcan; yerli ve yabancı oyuncular arasında da köprü görevi görüyor.

Başarıya giden yol sadece saha içinden geçmiyor. Trabzonspor camiası bu sezon hiç olmadığı kadar bütünleşmiş durumda. Taraftarlar şampiyonluktan başka bir şey konuşmuyor. Şehirdeki pozitif ama maçlarda takıma da yansıyor. Teknik Direktör Abdullah Avcı kariyerinde belki de ilk kez bu denli güçlü bir lider profil çiziyor. Beşiktaş’ta yakalayamadığı taraftar desteğini Trabzon’da bulmuş durumda. Oyuncuların teknik adama saygısı demeçlerinden belli oluyor. Oldukça profesyonel bir oyuncu grubuyla oynamak işleri kolaylaştıran bir diğer önemli faktör. Bu saygıyı kazandığınızda oyuncu grubundan alınan verim de maksimum düzeye çıkıyor.

Kulübede lider bir teknik adam, saha içinde güçlü bir takım, hedefe tüm benliğiyle kenetlenmiş bir camia… Trabzonspor’un bu sezonki başarısı, birçok doğrunun bir araya gelmesinin doğal sonucu. Bordo mavililer 38 yıldır kutlayamadığı şampiyonluğu bu sefer kutlayabilecek mi hep beraber şahit olacağız. Şubat ayının başından genel resme baktığımızda bu rüya mutlu sonla bitmeye yakın görünüyor.

Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Fikir Turu’nun editöryel politikasını yansıtmayabilir.

Bu yazı ilk kez 11 Şubat 2022’de yayımlanmıştır.

Doğuş Usta
Doğuş Usta
DOĞUŞ USTA – Editör, muhabir, spor yorumcusu. 21 Mart 1991’de Samsun’da doğdu. 2009 yılında Samsun Anadolu Lisesi’nden mezun oldu. Yükseköğrenimini Anadolu Üniversite İngilizce İktisat bölümünde tamamladı. Üniversite eğitimi esnasında NTVSpor kanalında staj yaptı ve spor basınına ilk adımını attı. 2016’da Sporx’te editörlük yapmaya başladı. 2018 yılında Life+ TV’de editörlük ve spor yorumculuğu yaptı. 2019 yılında Trabzonspor üzerine yayınlar yapan FırtınaCast kanalını kurdu. 2020 yılından itibaren Bilyoner’de editörlük olarak çalışıyor.

YORUMLAR

Subscribe
Bildir
guest

0 Yorum
Eskiler
En Yeniler Beğenilenler
Inline Feedbacks
View all comments

Son Eklenenler

0
Would love your thoughts, please comment.x